• Sonuç bulunamadı

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği. G E N E L G E (2012/1) (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği. G E N E L G E (2012/1) (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)"

Copied!
39
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 / 39 T.C.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.21.0.HUK-10.06.01-2

Konu : Dava ve İcra Takipleri ile Bunlara Bağlı İş ve İşlemlerde Uyulacak Usul ve Esaslar

G E N E L G E (2012/1)

(2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

Dava ve İcra Takiplerine Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkındaki 2009/2 sayılı Genelgenin yürürlüğe girmesinden sonra, 3/6/2011 tarihli ve 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 8/6/2011 tarih ve 27958 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede, 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ile Özel Bütçeli Kamu İdarelerinde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 2/11/2011 tarihli ve 28103 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu itibarla, yeni mevzuata uyum ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının taraf olduğu dava ve icra dosyalarının takibi ile bunlara bağlı iş ve işlemlerde uyulması gereken usul ve esaslar yeniden düzenlenmiştir.

1. TANIMLAR Bu Genelgede geçen;

a) BAHUM: Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünü, b) Bakan: Gümrük ve Ticaret Bakanını,

c) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,

ç) Bölge müdürlüğü: Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünü, d) Bölge müdürü: Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürünü,

e) Hukuk birimi: Merkezde Hukuk Müşavirliğini, taşrada bölge müdürlüklerinde hukuk işleri şubesini, bölge müdürlüğüne bağlı müdürlüklerde ve il müdürlüklerinde hukuk işleri servislerini, hukuk işleri servisleri kurulmayan bölge müdürlüğüne bağlı müdürlükler ve il müdürlüklerinde dava takibi ile görevlendirilen servisleri,

f) Hukuk işleri servisi: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı taşra teşkilatı hukuk işleri servislerini, g) Hukuk işleri şubesi: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı taşra teşkilatı hukuk işleri şubelerini, ğ) I. Hukuk Müşaviri: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı I. Hukuk Müşavirini,

(2)

2 / 39 h) Hukuk müşavirleri: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hukuk müşavirlerini,

ı) Hukuk Müşavirliği: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Hukuk Müşavirliğini, i) İdare: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı merkez ve taşra birimlerini,

j) İl müdürlükleri: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı il müdürlüklerini, k) İl müdürü: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı il müdürlerini,

l) Müsteşar: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarını,

m) Merkez birimi: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı merkez teşkilatı hizmet birimlerini,

n) Müdür: Gümrük müdürü, gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürü ve tasfiye işletme müdürünü,

o) Taşra birimi: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük ve Ticaret bölge müdürlükleri, gümrük müdürlükleri, gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürlükleri, tasfiye işletme müdürlükleri ve il müdürlüklerini,

ö) Üst yönetici: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarını, ifade eder.

2. GENEL HÜKÜMLER

2.1. Uyuşmazlıkların Sulh Yoluyla Halli 2.1.1. Adli Uyuşmazlıklar

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesine göre, Bakanlığımızca adli yargıda dava açılmasından veya icra takibine başlanmasından önce karşı tarafın sulhe davet edilmesi esastır.

Sulhe davette karşı tarafa ifa, itiraz veya sulh teklifinde bulunmak üzere otuz gün süre verilir.

Ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya işin mahiyeti gereği süre verilmesinde fayda görülmeyen hallerde doğrudan dava ve icra yoluna başvurulabilir.

Dava konusu edilmiş veya icraya intikal etmiş uyuşmazlıklarda da taraflarca sulh teklifinde bulunulabilir. Sulh başvurularının, sulh teklifinde bulunulmasından itibaren altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Sulh başvurusu altmış gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş sayılır.

Maddi ve hukuki nedenlerle kamu menfaati görülmesi halinde, “2.5. Adli Uyuşmazlıklarda Yetki Devri” bölümünde belirtilen yetkiler çerçevesinde asıl alacak ve fer’ilerinden kısmen ya da tamamen vazgeçilebilir.

Sulh anlaşmalarına ilişkin tutanak ilam hükmündedir ve ilamların icrasına dair genel hükümlere göre infaz olunur. Ancak vadeye bağlanmamış alacaklarda tutanağın imzalandığı tarihten itibaren iki aylık sürenin dolmasından, vadeye bağlanmış alacaklarda ise vadenin dolmasından önce tutanak icraya konulamaz. Sulh anlaşması hükümleri yerine getirilmediği takdirde alacak muaccel olur ve

(3)

3 / 39 sulhe konu edilen hak veya alacaklar, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanan faizi ile birlikte takip ve tahsil edilir.

Sulh halinde üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.

Tarafların sulhe davet yazısının diğer tarafa tebliği ile uyuşmazlık konusu hak ve alacağın tabi olduğu kanuni süreler durur. Sulhun sağlanamaması halinde bu husus tutanağa bağlanır, tutanak tarihinden itibaren uyuşmazlığın niteliğine göre kanuni süreler yeniden işlemeye başlar.

2.1.2. İdari Uyuşmazlıklar

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesine göre, idari işlemler dolayısıyla haklarının ihlal edildiğini iddia edenler Bakanlığımıza başvurarak, uğramış oldukları zararın sulh yoluyla giderilmesini dava açma süresi içinde isteyebilirler. İdari eylemler nedeniyle hakları ihlal edilenlerce, idari dava açmadan önce 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yapılan başvurular da sulh başvurusu olarak kabul edilir.

Sulh istemine ilişkin başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur. Başvuru sonuçlanmadan dava açılamaz.

Sulh başvurularının altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Sulh başvurusu altmış gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş sayılır.

Sulh başvurusu, belli bir konuyu ve somut bir talebi içermiyorsa idari işlem veya idari eylemi tesis eden makam tarafından reddedilir. Reddedilmeyen başvurular, hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonuna gönderilir. Hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonuna gönderilen başvurular 4/7/2012 tarih ve 28343 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuki Uyuşmazlık Değerlendirme Komisyonunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde incelenir.

Hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonunun inceleme sonunda hazırlayacağı rapor “2.6. İdari Uyuşmazlıklarda Yetki Devri” bölümünde belirtilen yetkili mercilere sunulur. Bu mercilerin sulh başvurusunu kabul etmesi halinde başvuru sahibine, hazırlanan sulh tutanağının imzalanması için en az onbeş günlük süre verilir. Davet yazısında, belirtilen tarihte gelmesi veya yetkili temsilcisini göndermesi gerektiği, aksi takdirde sulh tutanağını kabul etmemiş sayılacağı ve yargı yoluna başvurarak zararının tazmin edilmesini talep etme hakkının bulunduğu belirtilir.

Tazminat miktarı ve ödeme şekli üzerinde idare ve istemde bulunanın sulh olmaları halinde buna ilişkin bir tutanak düzenlenir ve taraflarca imzalanır. Bu tutanak ilam hükmündedir. Sulh olunan miktar idare bütçesinden ödenir. Vadeye bağlanmamış alacaklarda tutanağın imzalandığı tarihten itibaren iki aylık sürenin dolmasından, vadeye bağlanmış alacaklarda ise vadenin dolmasından önce tutanak icraya konulamaz.

Sulh tutanağının kabul edilmemesi veya kabul edilmemiş sayılması hallerinde uyuşmazlık tutanağı düzenlenerek bir örneği ilgiliye verilir.

Sulh olunan konu ya da miktara ilişkin olarak dava yoluna başvurulamaz.

(4)

4 / 39 2.2. Davaların Açılması

Üst yönetici veya iş ve işlemle ilgili merkez veya taşra birim amiri tarafından talepte bulunulması halinde Bakanlık adına dava açılır veya icra takibinde bulunulur.

Dava açılması talebi ile birlikte davaya dair bilgi ve belgeler, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler dikkat alınarak hukuk birimine gönderilir. Süresinde gönderilmeyen veya eksik ya da yanlış gönderilen bilgi ve belgeden kaynaklanan sorumluluk bunu gönderen merkez veya taşra birimine aittir.

Dava açma talebi üzerine hukuk birimince, maddi ve hukuki sebeplerle dava açılmasında kamu menfaati bulunmadığı yönünde görüş belirtilmesi halinde, “2.5. Adli Uyuşmazlıklarda Yetki Devri”

ve “2.6. İdari Uyuşmazlıklarda Yetki Devri” bölümlerinde belirtilen yetkiler çerçevesinde dava açılmasından vazgeçilebilir.

Bakanlığa karşı açılan davaların takibine, dava takipleriyle görevli ve yetkili merkez veya taşra birimlerince doğrudan başlanır.

2.3. Adli Davalar ile İcra Dosyalarının Takibi 2.3.1. Hazine Avukatının Bulunduğu Yerler

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi çerçevesinde, adli davalar ile icra dosyalarının Hazine avukatları tarafından takip edilmesi için hukuk birimince talepte bulunulur. Dava ve icra dosyalarına ilişkin gerekli bilgi ve belgeler ilgili merkez veya taşra birimi tarafından hak düşürücü sürelere riayet edilerek ivedilikle Hazine avukatına gönderilir.

2.3.2. Hazine Avukatının Bulunmadığı Yerler (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde, hazine avukatının bulunmadığı veya hazine avukatı bulunmakla birlikte BAHUM tarafından dava dosyasının fazla olması nedeniyle davaların takibinin hazine avukatı tarafından sağlıklı bir şekilde yapılamayacağının bildirilmesi halinde, adli davalar ile icra takipleri Hukuk Müşavirliğince verilecek yetki çerçevesinde hukuk birimince yürütülür.

2.4. İdari Davaların Takibi 2.4.1. Merkez Birimleri

Bakanlık merkez birimlerince tesis edilen iş ve işlemler nedeniyle açılan idari davaların takibi Hukuk Müşavirliğince yürütülür. Dava konusu işlemi tesis eden veya eylemde bulunan birimler, dava konusu işlemle ilgili hukuki dayanakları ve görüşlerini, ilgili bilgi ve belgelerin onaylı suretleri ile birlikte dizi pusulasına bağlayarak Hukuk Müşavirliğine gönderirler.

640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihdas edilen hukuk müşaviri ve avukat kadrolarına atama yapılıncaya kadar Bakanlık merkez birimlerince tesis edilen iş ve işlemler nedeniyle açılan idari davalar, dava konusu işlemi tesis eden veya eylemde bulunan merkez birimlerince takip edilir.

(5)

5 / 39 2.4.2. Taşra Birimleri

Bakanlık taşra birimlerince tesis edilen iş ve işlemler nedeniyle açılan idari davaların takibi; hukuk birimince yürütülür.

2.5. Adli ve İdari Uyuşmazlıkların Sulh Yoluyla Halli, Uzlaşma ve Vazgeçme Yetkileri (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesi uyarınca; idarelerin adli yargıda dava açmadan veya icra takibine başlamadan önce karşı tarafı sulhe davet etmesi esastır. İdareler, kendi aleyhlerine dava açılacağını veya icra takibine başlanılacağını öğrenmeleri durumunda da karşı tarafı sulhe davet edebilirler. Dava konusu edilmiş veya icraya intikal etmiş uyuşmazlıklarda da taraflarca sulh teklifinde bulunulabilir.

Söz konusu Kararnamenin 12 nci maddesine göre; idari işlemler dolayısıyla haklarının ihlal edildiğini iddia edenler idareye başvurarak, uğramış oldukları zararın sulh yoluyla giderilmesini dava açma süresi içinde isteyebilirler. İdari eylemler nedeniyle hakları ihlal edilenlerce, idari dava açmadan önce 2577 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yapılan başvurular da sulh başvurusu olarak kabul edilir.

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesi hükümleri uyarınca; Bakanlık ile gerçek veya tüzel kişiler arasında çıkan adli ve idari uyuşmazlıklarda;

- Dava açılmasından veya icra takibine başlanılmasından vazgeçilmesi,

- Yargı veya icra mercilerine intikal etmiş olanların takiplerinden vazgeçilmesi, - Verilen kararlara karşı temyiz ve itiraz kanun yollarına gidilmesinden vazgeçilmesi, - Adli veya idari uyuşmazlığın sulh yoluyla halli,

- Davaları kabul veya davadan feragat etme,

- Ceza uyuşmazlıklarında şikâyetten vazgeçme veya uzlaşma işlemlerinde;

Vazgeçilen veya tanınan ya da terkin edilen hak ve menfaatin değeri dikkate alınmak suretiyle;

a) Tutara ilişkin olmayanlar ile 250.000 TL'ye kadar (250.000 TL dâhil) olan uyuşmazlıklarda;

merkez teşkilatı tarafından takip edilen uyuşmazlıklarda ilgili merkez birim amiri, Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri ile Bölge Müdürlüklerine bağlı Müdürlükler tarafından takip edilen uyuşmazlıklarda Bölge Müdürü,

b) 250.000 TL'den 500.000 TL'ye kadar (500.000 TL dâhil) olan uyuşmazlıklarda; merkez teşkilatı, Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü ile Bölge Müdürlüklerine bağlı Müdürlükler tarafından takip edilenler uyuşmazlıklarda, merkez birim amirinin, Bölge Müdürünün veya Bölge Müdürlüğüne bağlı Müdürün teklifi üzerine I. Hukuk Müşaviri,

c) 500.000 TL'den 1.000.000 TL'ye kadar (1.000.000 TL dâhil) olan uyuşmazlıklarda; merkez teşkilatı, Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü ile Bölge Müdürlüklerine bağlı Müdürlükler tarafından takip edilenler uyuşmazlıklarda merkez birim amirinin, Bölge Müdürünün veya Bölge Müdürlüğüne bağlı Müdürün teklifi üzerine Hukuk Müşavirliğinin uygun görüşü alınarak Müsteşar,

(6)

6 / 39 ç) İllerde valilik onayına bağlanan iş ve işlemlerden kaynaklanan ve Bakanlığın hasım konumunda bulunduğu uyuşmazlıklarda, tutara ilişkin olmayanlar ile tutara bağlı uyuşmazlıklarda tutara bakılmaksızın il müdürünün teklifi üzerine Vali,

Yetkilidir.

Bu bölümde belirtilen tutarlar I. Hukuk Müşavirinin teklifi ve Müsteşarın onayı ile arttırılabilir.

2.6. Açılmasında ve Takibinde Hak ve Menfaat Bulunmayan, Yanlışlıkla Açılan veya Konusu Kalmayan Dava ve İcra Takipleri (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

Açılmasında ve takibinde Hazine veya Bakanlığa ait herhangi bir hak ve menfaat bulunmayan, yanlışlıkla açılan veya konusu kalmayan dava ve icra takiplerinde;

- Dava açılmasından veya icra takibine başlanılmasından vazgeçilmesi,

- Yargı veya icra mercilerine intikal etmiş olanların takiplerinden vazgeçilmesi, - Verilen kararlara karşı temyiz ve itiraz kanun yollarına gidilmesinden vazgeçilmesi, -Adli veya idari uyuşmazlığın sulh yoluyla halli,

- Davaları kabul veya davadan feragat etme,

- Ceza uyuşmazlıklarında şikâyetten vazgeçme veya uzlaşma işlemlerinde;

a) Merkez birimleri tarafından takip edilen her türlü davada, merkez birim amirinin teklifi üzerine I. Hukuk Müşaviri,

b) Bölge müdürlükleri tarafından takip edilen her türlü davada, hukuk biriminin teklifi üzerine bölge müdürü,

c) Bölge müdürlüklerine bağlı müdürlükler tarafından takip edilen her türlü davada, hukuk biriminin teklifi üzerine bölge müdürü,

ç) İl müdürlükleri tarafından takip edilen her türlü davada, il müdürünün teklifi üzerine Vali, Yetkilidir."

2.7. Karar Düzeltme Kanun Yolundan Vazgeçme Yetkileri

Tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine olan kararlara karşı hukuki yarar görülmediği takdirde,

a) Merkez birimleri tarafından takip edilen her türlü davada, merkez birim amirinin teklifi ve I.

Hukuk Müşavirinin onayı ile,

b) Bölge müdürlükleri tarafından takip edilen her türlü davada, hukuk biriminin teklifi ve bölge müdürünün onayı ile,

c) Bölge müdürlüklerine bağlı müdürlükler tarafından takip edilen her türlü davada, hukuk biriminin teklifi ve bölge müdürünün onayı ile,

(7)

7 / 39 ç) İl müdürlükleri tarafından takip edilen her türlü davada, il müdürünün teklifi ve Valinin onayı ile, karar düzeltme yoluna başvurudan vazgeçilebilir.

2.8. Hukuk Bilgi Sistemi (HBS)

Merkez ve taşra birimleri tarafından takip edilen tüm davalara ilişkin bilgiler, Hukuk Bilgi Sistemine kaydedilir.

Hukuk Bilgi Sisteminin sürekliliğini sağlamak üzere, yetkili personelce kayıtların doğru ve zamanında yapılmasına özen gösterilir.

3. CEZA DAVALARI

3.1. Suç Duyurusunda Bulunulması

İdarece kaçakçılık fiillerinin tespiti halinde; kaçakçılık fiiline ilişkin bilgi ve belgeler Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek suç duyurusunda bulunulur ve suç duyurusunda kaçak eşyanın cinsi, nev’i ve miktarı bildirilir. 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3 üncü maddesinin 8, 9, 10, 11, 13 ve 16 ncı fıkralarında yer alan kaçakçılık fiillerine ilişkin olaylarda ayrıca eşyanın gümrüklenmiş değeri, 15 inci fıkrasında yer alan kaçakçılık fiiline ilişkin olaylarda ise eşyanın gümrük vergileri de bildirilir.

İdarece kaçakçılık fiilleri dışında suç teşkil eden bir fiil tespit edildiğinde de, fiile ilişkin bilgi ve belgeler Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek suç duyurusunda bulunulur.

3.2. Soruşturma Evresi

İdarece yapılacak ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılmakta ve soruşturma sonucuna göre kamu davasının açılmasına veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmektedir.

3.2.1. Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Verilmesi

4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172 nci maddesine göre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın idareye tebliğ edilmesi halinde, anılan Kanunun 173 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanlığına itiraz edilir.(EK 1) İtirazın reddedilmesi halinde; dosya işlemden kaldırılır. Olay hakkında yeni delillerin elde edilmesi halinde, Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden suç duyurusunda bulunulur. Ancak; 5271 sayılı Kanunun 173/6 ncı maddesine göre itirazın reddedilmesi halinde, Cumhuriyet Savcısının yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan ağır ceza mahkemesi başkanının bu hususta karar vermesine bağlıdır.

İtirazın kabul edilmesi halinde, kamu davasının açılmasına karar verilmektedir.

Cumhuriyet Başsavcılığının, cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullanarak 5271 sayılı Kanunun 171 inci

(8)

8 / 39 maddesine göre verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara ise 173 üncü maddenin beşinci fıkrasının amir hükmü nedeniyle itiraz edilememektedir.

3.2.2. Kamu Davasının Açılması

5607 sayılı Kanunun 18 inci maddesine göre; bu Kanunda tanımlanan suçlar nedeniyle açılan davalarda mahkeme iddianamenin bir örneğini ilgili gümrük idaresine gönderir ve başvurusu üzerine gümrük idaresi katılan olarak kabul edilir. Bu nedenle, iddianamenin tebliği üzerine ilgili gümrük idaresince, davaya katılma dilekçesi verilir. (EK 2)

Kaçakçılık filleri dışında idareyi ilgilendiren diğer ceza davalarında da, iddianame ve duruşma davetiyesi idareye tebliğ edildiğinde veya açılmış olan davadan haberdar olunduğunda, davaya katılma dilekçesi verilir ve mahkemece idarenin katılan olarak kabul edilmesine karar verilmesi istenilir. (EK 3)

(2013/2 sayılı Genelge ile Değişik) 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun ile 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda ve 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda yer alan kaçakçılık suçları 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa alındığından söz konusu Kanunun yürürlük tarihi olan 11/4/2013 tarihinden itibaren 4733 sayılı Kanun ile 5015 sayılı Kanun hükümleri uyarınca açılan veya daha önce açılmış olmakla birlikte müdahil idarenin belirlenmediği ceza davalarına da katılma dilekçesi verilir ve davanın takibi sağlanır.

3.3. Kovuşturma Evresi

3.3.1. Görevsizlik-Yetkisizlik Kararlarına İtiraz

5271 sayılı Kanunun 5 ve 18 inci maddelerinde görevsizlik ve yetkisizlik kararlarının itiraza tabi olduğu düzenlenmiştir. Bir üst mahkemenin görev alanına girdiği gerekçesiyle verilen görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına itiraz edilmesine gerek bulunmamaktadır. Bunun dışındaki görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına karşı “3.3.4.1. İtiraz” başlıklı bölümdeki açıklamalar doğrultusunda itiraz edilir.

5271 sayılı Kanunun 223/10 maddesinde yer alan; “Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır.” hükmü gereğince; başka bir yargı yolu öngören veya idareyi yetkili kılan görevsizlik kararının yasaya aykırı olduğu düşünülüyorsa karar

“3.3.4.2.Temyiz” başlıklı bölümdeki açıklamalar doğrultusunda temyiz edilir.

31/3/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. 5607 sayılı Kanunun 17 nci maddesi gereğince idari para cezası vermeye yetkili merci Cumhuriyet Savcısı olarak belirlenmiştir. Görev ve yetkiye ilişkin kurallar kamu düzenini ilgilendirdiğinden görev ve yetki ile ilgili değişikliklerin kanunun yürürlüğe girdiği tarihte derhal uygulanması esastır. Gümrük komisyonlarına idari para cezası verme yetkisi tanıyan 4926 sayılı Kanunun yürürlükten kalkması ve 5607 sayılı Kanunda yetkili merci olarak Cumhuriyet Savcılarının belirlenmesi nedeniyle 31/3/2007 tarihinden itibaren Gümrük Komisyonları yürürlükten kalkmış ve idari para cezası verme yetkileri de kalmamış bulunmaktadır.

Bu nedenle, mahkemece fiilin 4926 sayılı Kanun zamanında işlenmiş olması ve gümrük komisyonlarının yetkili olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi halinde karar yukarıda belirtilen gerekçelerle “3.3.4.2.Temyiz” başlıklı bölümdeki açıklamalar doğrultusunda temyiz edilir.

(9)

9 / 39 3.3.2. Bilirkişinin Reddi

Mahkemece, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi atanabilir.

Bilirkişinin adı ve soyadı engel sebepler olmadığı takdirde katılan idareye de bildirilir.

Adı ve soyadı idareye bildirilen bilirkişi, a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,

b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,

c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise, d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme bağlantısı varsa,

e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,

f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,

g) Aynı davada Cumhuriyet Savcılığı, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,

h) Aynı davada tanık sıfatıyla dinlenmişse, ı) Aynı davada hakim olarak görev yapmışsa,

İdarece, 5271 sayılı Kanunun 69 uncu maddesi uyarınca davanın görüldüğü mahkemeye bilirkişinin reddi talebinde bulunulur. Dilekçede red sebepleri de açıkça bildirilir. (EK 4)

3.3.3. Bilirkişi Raporuna İtiraz

Bilirkişi raporları katılan idareye de tebliğ edilir ve 5271 sayılı Kanunun 67/5 maddesi uyarınca, mahkemece bilirkişi raporuna karşı itirazların ve taleplerin bildirilmesi için süre verilir. Mahkemece belirlenen süre içerisinde bilirkişi raporu incelenerek, rapora ilişkin itirazlar ve gerekirse yeni bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi mahkemeye bildirilir. (EK 5)

3.3.4. Kanun Yolları

Tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine neticelenen davalarda, kanun yolu açık olan kararlar için kanun yollarına gidilmesi zorunludur.

23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8 inci maddesi gereğince, bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326 ncı maddeleri uygulanır.

(10)

10 / 39 3.3.4.1. İtiraz

5271 sayılı Kanunun 267 nci maddesinde; “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” hükmü bulunmaktadır.

İtiraz edilecek kararın mahkemede idare temsilcisinin yüzüne karşı okunduğu (tefhim), yüze karşı okunmamışsa kararın idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde kararı veren mahkemeye itiraz edilir. (EK 6)

Mahkeme itirazı yerinde görürse, vermiş olduğu kararı düzeltir, yerinde bulmuyorsa üç gün içinde itirazı esas bakımından incelemeye yetkili olan ve 5271 sayılı Kanunun 268/3 maddesinde belirtilen mercie gönderir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. Ancak kararı veren mahkeme veya itirazı incelemeye yetkili merci, karar hakkında kesin sonuç çıkıncaya kadar kararın geri bırakılmasına karar verebilir.

3.3.4.2. Temyiz

1412 sayılı Kanunun 305 inci maddesine göre; ikibin liraya kadar (ikibin lira dahil) para cezalarına dair olan hükümler, yukarı sınırı onbin lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri ile kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler temyiz edilemez.

Ancak Anayasa Mahkemesinin 23/7/2009 T. 2006/65 E. 2009/114 K. tarihli kararı gereğince kararın yürürlük tarihi olan 7/10/2010 tarihi itibariyle ceza usul hukukunda temyize ilişkin parasal sınır yürürlükten kalkmıştır.

Mahkemenin esas hakkında verdiği kararlara karşı, kararın idare temsilcisinin yüzüne karşı okunduğu (tefhim), yüze karşı okunmamışsa kararın idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren bir hafta içinde temyiz başvurusu yapılır. (EK 7) Kararın gerekçesi ayrıca tebliğ edileceğinden, idareye gerekçeli kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde ek bir dilekçe ile temyiz nedenleri belirtilir.

(EK 8)

Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller. Mahkûmiyet hükümleri kesinleşmeden infaz edilemez. Bu nedenle, kararda aksine bir hüküm bulunmadığı sürece, eşya ile ilgili olarak verilen kararların uygulanması için kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir.

3.3.4.3. Karar Düzeltme

1412 sayılı Kanunun 322 nci maddesinin son fıkrasına göre; karar düzeltilmesini istemek yetkisi Cumhuriyet Başsavcısına ait olduğundan temyiz üzerine Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararın tebliğinden itibaren kararı veren mahkemenin bulunduğu yerdeki Cumhuriyet Savcısına karar düzeltme talebinde bulunulur. (EK 9) Cumhuriyet Savcısı, ilgililerin başvurusu üzerine, düşüncesiyle birlikte evrakı gereği takdir edilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir. Ancak bu durum infazın geri bırakılmasını gerektirmez. Cumhuriyet Başsavcısı durumu inceleyip düzeltme talebini uygun gördüğü takdirde infazın geri bırakılmasını derhal mahalline bildirir ve ondan sonra gereğini yapar. Karar düzeltme talebi reddedilirse bir daha karar düzeltme talebinde bulunulamaz.

(11)

11 / 39 3.3.4.4. Yargılamanın Yenilenmesi

Ceza mahkemesi kararlarının kesinleşmesinden sonra; duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir belgenin sahteliği anlaşılırsa veya hükme katılmış olan hâkimlerden biri, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte olarak görevlerini yapmada sanık veya hükümlü lehine kusur etmiş ise ya da sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilebilir nitelikte ikrarda bulunmuşsa kararı veren mahkemeye başvurularak yargılamanın yenilenmesi talep edilir. (EK 10) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66 ncı maddesinde yer alan dava zamanaşımı süresi içinde yargılamanın yenilenmesi talep edilebilir.

Mahkeme yargılamanın yenilenmesi talebini reddederse, karara “3.3.4.1.İtiraz” başlıklı bölümdeki açıklamalar doğrultusunda itiraz edilir.

Mahkeme yargılamanın yenilenmesi talebini kabul ederse, delil toplama işleminden başlayarak yeniden yargılama yapılır ve yeni bir karar verilir. Bu karar tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine ise, “3.3.4.2. Temyiz” başlığındaki açıklamalara göre işlem yapılır.

3.4. Müsadere

5271 sayılı Kanunun 256 ncı maddesine göre, müsadere kararı verilmesi gereken hallerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esas kararda eşya ile ilgili bir karar verilmemişse; karar verilmesi için, Cumhuriyet Savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir.

Bu hüküm gereğince, müsadere edilmesi gereken eşya ve taşıtlar için bir karar verilmemiş ise mahkemeye başvurularak müsadere kararı verilmesi talep edilir. (EK 11) Mahkemece duruşma yapılmasına karar verilirse, duruşmada idare temsilcisinin bulunması sağlanır, mahkeme eşyaların iadesine karar verirse, karar “3.3.4.2.Temyiz” başlıklı bölümdeki açıklamalar doğrultusunda temyiz edilir.

3.5. Para Cezalarının Tahsilâtı

Mülga 4926 sayılı Kanunun gümrük idarelerine para cezalarına ilişkin ilamları takip ve tahsil etme yetkisi veren 28 inci maddesine paralel özel bir düzenleme 5607 sayılı Kanunda yer almamıştır. Bu nedenle, 5607 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 31/3/2007 tarihinden itibaren gümrük idarelerinin para cezalarına ilişkin ilamları takip ve tahsil etme yetkisi kalmamıştır.

5607 sayılı Kanun uyarınca mahkemelerce verilen adli para cezalarının tahsil işlemleri, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106 ncı maddesi hükmüne göre Cumhuriyet Savcılarınca yürütülür.

5607 sayılı Kanunun 17 nci maddesi hükmü uyarınca Cumhuriyet Savcıları tarafından verilen idari para cezaları ise 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğince Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil daireleri tarafından tahsil edilir.

(12)

12 / 39 4. HUKUK DAVALARI

4.1. Davanın Takibi

Bakanlıkça açılan (EK 12) ve Bakanlık aleyhine açılan davaların takibinde 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine ve aşağıda belirlenen usul ve esaslara uyulması gerekmektedir:

-Cevap dilekçesi 6100 sayılı Kanunun 127 nci maddesi uyarınca iki hafta içinde verilir, (EK 13) cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran idareye, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir.

-Cevap dilekçesinde dava konusu hakkında ayrıntılı savunma yapılır.

-6100 sayılı Kanunun 136 ncı maddesi uyarınca davacı, cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde cevaba cevap dilekçesi; davalı da davacının cevabının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde ikinci cevap dilekçesi verebilir.

-Duruşmaların geçerli bir mazeret bulunmadığı sürece takibi sağlanır. Duruşmaya mazeret nedeniyle katılınmıyorsa, mahkemeye duruşmadan önce mazeret dilekçesi verilir.

-Mahkemenin ara kararlarının gerekleri süresinde yerine getirilir.

-Mahkemelerce verilen sürelere uyulur.

4.2. Bilirkişi ve Bilirkişi Raporuna İtiraz

6100 sayılı Kanunun 272 nci maddesine göre, bilirkişilerin ret sebepleri, bilirkişinin, aynı dava veya işte daha önceden tanık olarak dinlenmiş bulunması hali dışında, hâkimler hakkındaki ret sebepleridir. Buna göre, bilirkişinin; davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması, davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması, dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması veya tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli sebeplerin bulunması halinde bilirkişinin seçildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren en geç bir hafta içinde bilirkişinin reddi talep edilir. (EK 14)

Bilirkişi raporları idareye tebliğ edildiğinde bilirkişi raporu incelenerek itirazlar ile gerekirse yeni bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkemeye bildirilir. (EK 15)

4.3. Kanun Yolları

Tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine neticelenen davalarda, kanun yolu açık olan kararlar için kanun yollarına gidilmesi zorunludur.

6100 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü maddesine göre; bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(13)

13 / 39 4.3.1. Temyiz

1086 sayılı Kanunun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427/2 maddesine göre (21.07.2004-31.12.2005) dönemi için miktar veya değeri "1.000.000.000" TL’yi (o tarihte geçerli eski para birimine göre ) geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihaî kararlar kesindir ve temyiz edilemez. Ancak bu parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.

[Bkz. 4.5.4. Temyiz Sınırı (HUMK m. 427)]

Davanın idare aleyhine sonuçlanması halinde; Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarına karşı kararın tebliğinden itibaren 15 (onbeş) gün içinde, Sulh Hukuk Mahkemesi kararlarına karşı, kararın tebliğinden itibaren 8 (sekiz) gün içinde, İş Mahkemeleri kararlarına karşı karar yüze karşı okunmuşsa tefhim, yoksa tebliğ tarihinden itibaren 8 (sekiz) gün içinde karar temyiz edilir. (EK 16) İcra Mahkemesi kararlarına karşı, karar yüze karşı okunmuşsa tefhim, yoksa tebliğ tarihinden itibaren 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 363 üncü maddesi gereğince 10 (on) gün içinde karar temyiz edilir, bu kararlara karşı karar düzeltme süresi de 10 (on) gündür.

Temyiz dilekçesinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde sayılan sebeplerle, davaya ilişkin diğer sebepler belirtilir, dava konusu para alacağı ise İcra ve İflas Kanunun 36 ncı maddesine göre icranın geri bırakılması isteminde bulunulur.

Karar, karşı tarafça temyiz edilmiş ise, temyiz dilekçesinin idareye tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesi verilebilir. Temyiz dilekçesinde yeni bir husus ileri sürülmemiş ise, cevap verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, temyiz dilekçesinde yeni iddialar ileri sürülmüşse veya kısmen idare aleyhine verilmiş bir kararda temyiz süresi kaçırılmış ise cevap dilekçesinde karara ilişkin itirazlar bildirilerek temyiz talebinde bulunulur. (EK 17) Karşı temyizin varlığı açıkça dilekçe başlığında belirtilmelidir.

4.3.2. Kanun Yararına Temyiz

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi hükmü uyarınca kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler, Adalet Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.

Temyiz isteği Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, hüküm kanun yararına bozulur. Bu bozma hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmaz. Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmi Gazetede yayınlanır.

4.3.3. Karar Düzeltme

Temyiz dilekçesi ve -kanuni süre içinde verilmiş olması şartıyla- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması, Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması, Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması veya Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması hallerinde, Yargıtay Hukuk Dairesi kararının tebliğinden itibaren on beş gün (İcra Mahkemesi kararlarında 10 (on) gün) içinde karar düzeltme talebinde bulunulur. (EK 18)

(14)

14 / 39 Karar düzeltme talebini içeren dilekçede, 1086 sayılı Kanunun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 440 ıncı maddesinde sayılan sebeplerle, davaya ilişkin diğer sebepler belirtilir.

Aşağıda belirtilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemez:

- Miktar veya değeri "altıbin" liradan az olan davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına ilişkin kararlar, [Bu parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır. [Bkz.

4.5.6. Karar Düzeltme Sınırı (HUMK m. 440)]

- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 8 inci maddesinde gösterilen davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin kararlar (8 inci maddenin II numaralı fıkrasının 6 no.lu bendindeki davalar, bu fıkranın (1) numaralı bendindeki hüküm saklı kalmak koşuluyla; kira sözleşmesine dayanan tahliye ve akdin feshi davaları ile bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalar ve Kat Mülkiyeti Kanunundan doğan davalar hariç),

- Görevsizlik, yetkisizlik, hâkimin reddi, dava veya karşılık davanın açılmamış sayılması, davaların birleştirilmesi ve merci belirtilmesi kararları,

- Hakemlerin verdiği hükümlerin ve tahkim hükümlerine göre mahkemece verilecek kararların onanmasına veya bozulmasına ilişkin kararlar.

4.3.4. Yargılamanın İadesi

6100 sayılı Kanunun 374 üncü maddesine göre kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümler hakkında; 377 nci maddede belirtilen süreler içinde yargılamanın iadesi talep edilebilir. ( EK 19) Yargılamanın iadesi talebi üzerine ilk kararı veren mahkeme, talebin reddine veya davanın yeniden görülmesine karar verir.

Mahkeme yargılamanın iadesi talebini reddederse, karara “4.3. Kanun Yolları” başlıklı bölümdeki açıklamalar doğrultusunda işlem yapılır.

Mahkeme yargılamanın iadesi talebini kabul ederse, delil toplama işleminden başlayarak yeniden yargılama yapılır ve yeni bir karar verilir. Bu karar, tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine ise,

“4.3. Kanun Yolları” başlığındaki açıklamalara göre işlem yapılır.

4.4. Hükümlerin Açıklanması (Tavzihi)

6100 sayılı Kanunun 305 inci maddesi uyarınca, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri kararı veren mahkemeye bir dilekçe vererek hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

4.5. Parasal Sınırların Belirlenmesi

1086 sayılı Kanunun Ek 4 üncü maddesine göre; görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on lirayı

(15)

15 / 39 aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Bu uygulama nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı verilemez.

Aşağıdaki listede, 1086 sayılı Kanunda yer alan maddelere göre parasal sınırlar yıllar itibariyle verilmektedir. Dava takip edilirken bu sınırlara dikkat edilerek işlem yapılır.

4.5.1. Sulh/Asliye Hukuk Görev Sınırı (1086 sayılı Kanun md. 8/I)

21/7/2004-31/12/2005 : 5.000,00 YTL

2006 : 5.490,00 YTL

2007 : 5.910,00 YTL

2008 : 6.330,00 YTL

2009 : 7.080,00 TL

2010 : 7.230,00 TL

2011 : 7.780,00 TL (01.01.2011-30.09.2011)

1/10/2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun ile göreve ilişkin parasal sınır uygulaması yürürlükten kaldırılmıştır.

4.5.2. Senetle İspat Sınırı (1086 sayılı Kanun md. 288)

21/7/2004-31/12/2005 : 400,00 YTL

2006 : 430,00 YTL

2007 : 460,00 YTL

2008 : 490,00 YTL

2009 : 540,00 TL

2010 : 550,00 TL

2011 : 590,00 TL (01.01.2011-30.09.2011) 1/10/2011 : 2.500,00 TL (6100/md. 200)

4.5.3. Tanıkla İspat Sınırı (1086 sayılı Kanun md. 290)

21/7/2004-31/12/2005 : 400,00 YTL

2006 : 430,00 YTL

2007 : 460,00 YTL

2008 : 490,00 YTL

2009 : 540,00 TL

2010 : 550,00 TL

2011 : 590,00 TL (01.01.2011-30.09.2011) 1/10/2011 : 2.500,00 TL (6100/md. 201)

4.5.4. Temyiz Sınırı (1086 sayılı Kanun md. 427)

21/7/2004-31/12/2005 : 1000,00 YTL

2006 : 1090,00 YTL

2007 : 1.170,00 YTL

2008 : 1.250,00 YTL

2009 : 1.400,00 TL

2010 : 1.430,00 TL

2011 : 1.540,00 TL

2012 : 1.690,00 TL

2013 : 1.820,00 TL (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

(16)

16 / 39 4.5.5. Temyizde Duruşma Sınırı (1086 sayılı Kanun md. 438)

21/7/2004-31/12/2005 : 10.000,00 YTL 2006 : 10.980,00 YTL 2007 : 11.830,00 YTL 2008 : 12.680,00 YTL 2009 : 14.200,00 TL

2010 : 14.510,00 TL

2011 : 15.620,00 TL

2012 : 17.220,00 TL

2013 : 18.560,00 TL (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik) 4.5.6. Karar Düzeltme Sınırı (1086 sayılı Kanun md. 440)

21/7/2004-31/12/2005 : 6.000,00 YTL 2006 : 6.580,00 YTL

2007 : 7.090,00 YTL

2008 : 7.600,00 YTL

2009 : 8.510,00 TL

2010 : 8.690,00 TL

2011 : 9.350,00 TL

2012 : 10.300,00 TL

2013 : 11.100,00 TL (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik) 5. İDARİ DAVALAR

5.1. Davanın Takibi

İdari davaların takibinde 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı Kanun hükümlerine ve aşağıda belirlenen usul ve esaslara uyulması gerekmektedir.

5.1.1. Tebligat Aşaması

Dava, doğrudan doğruya taşra birimine karşı açılabileceği gibi Bakanlık hasım gösterilerek de açılmış olabilir.

Dava dilekçesi, yargı kararları ve benzeri evrak, dava konusu işlemi tesis eden veya eylemde bulunan taşra birimine tebliğ edilmiş ise, öncelikle tebliğ zarfının üzerine tebliğ tarihi yazılır. Evrak Bakanlığa tebliğ edilmiş ise ilgili merkez birimi, yine zarfın üzerine tebliğ tarihini yazarak derhal ilgili birime intikal ettirir. Bu durumda tebliğ tarihi, Bakanlığın tebellüğ ettiği tarih olacağından, dava dilekçesinin idareye geldiği tarih değil, Bakanlıkça zarfın üzerine yazılmış olan tarih tebliğ tarihi olacaktır.

Süresi geçirildikten sonra savunma, savunmaya cevap, temyiz, itiraz ve karar düzeltme talebinde bulunulması halinde hak kaybı ve/veya kamu (hazine) zararı sözkonusu olabileceğinden yasal sürelere riayet edilir.

(17)

17 / 39 5.1.2. Sürelerin Hesaplanması

Süreler tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Tatil günleri sürelere dâhildir. 2577 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün mesai bitimine kadar uzar.

2577 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasına göre çalışmaya ara verme (adli tatil) süresi 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasıdır. Sürenin son gününün çalışmaya ara verme zamanına (adli tatile) rastlaması halinde süre, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün daha uzar.

Ancak, 2577 sayılı Kanunun 62 nci maddesine göre, yürütmenin durdurulmasına itiraz ile ara kararının gereğinin yerine getirilmesi işlemlerine ilişkin sürelerin ara verme zamanına rastlaması halinde yedi gün süre uzatımı uygulanmaz.

5.1.3. Cevap Dilekçesi (1. Savunma)

Cevap dilekçesi verme süresi, dava dilekçesinin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gündür.

Ancak, yürütmenin durdurulması istemli davalarda mahkemece cevap süresi kısaltılabilir. Davaya verilecek cevabın haklı nedenlerle süresinde verilemeyeceğinin anlaşılması halinde bir defaya mahsus olmak üzere cevap süresinin uzatılması, yine cevap süresi içinde Mahkemesinden talep edilebilir. (EK 20) Temyize ve itiraza cevap aşamasında, cevap süresinin uzatılması talep edilemez.

Cevap dilekçesi, tebliğ zarfının üzerinde yazılı mahkemeye hitaben yazılır ve dilekçe ekleriyle birlikte davacı sayısından bir adet fazla nüsha olarak Mahkemeye verilir. (EK 21)

Taşra birimi, davanın açılmış olduğu mahkemenin bulunduğu yerden başka bir il veya ilçede ise, cevap dilekçesi; taşra biriminin bulunduğu yerdeki vergi veya idare mahkemesi, bunlardan yalnızca birinin bulunması halinde bu mahkeme, vergi veya idare mahkemeleri bulunmuyorsa Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla gönderilir.

Davanın duruşmalı olarak görülmesinin yararlı olacağının düşünülmesi halinde, cevap dilekçesinin sağ üst köşesine “Duruşma İstemlidir” ibaresi yazılır, ayrıca “Sonuç ve İstem” kısmında duruşma talebinin olduğu belirtilir.

Cevap dilekçesinde, önce usule ilişkin itirazlar bildirilir, daha sonra davanın esasına ilişkin cevaplar yazılır.

(2013/2 sayılı Genelge ile Değişik) Cevap dilekçelerinde, dava konusu, teminata bağlanan vergiler ile ilgili ise teminatın var olup olmadığı, iade edilip edilmediği hususları açıkça belirtilir ve dilekçeye dava konusu ile ilgili ekler (beyanname, rapor örneği gibi) eklenir

5.1.4. Yürütmenin Durdurulması

İdari mahkemelerde dava açılması dava konusu idari işlemin yürütülmesini durdurmaz. Ancak, idari işlemin uygulanması halinde “telafisi güç veya imkansız zararların doğması” ve idari işlemin

“açıkça hukuka aykırı olması” şartlarının “birlikte” gerçekleşmesi halinde gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Yürütmenin durdurulması, davanın her safhasında istenilebilir. Ancak, aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz.

(18)

18 / 39 Vergi mahkemelerinde dava açılması halinde, 2577 sayılı Kanunun 27/3 maddesine göre dava konusu işlemin yürütülmesi kendiliğinden duracağından tahsil aşamasına geçilemeyecektir.

(2013/2 sayılı Genelge ile Değişik) Vergi mahkemelerince iptal kararı verilmesi halinde de tahsil işlemlerinin dayanağı ortadan kalkmaktadır. Davanın açılması ile birlikte durdurulan, iptal kararı ile de dayanağı kalmayan tahsil işlemlerine devam edilmesi mümkün olmadığından vergi mahkemelerince verilen iptal kararlarına karşı itiraz/ temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması talebinde bulunulmaz.

6183 sayılı Kanun’a göre düzenlenen ödeme emirlerine karşı vergi mahkemelerinde dava açılmış olması dava konusu ödeme emrinin yürütülmesini durdurmaz.

Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı;

-Danıştay Dava Dairelerince verilmiş ise, konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına,

-İdare veya Vergi Mahkemeleri tarafından verilmiş ise, Bölge İdare Mahkemesine,

-Adli tatil süresinde, İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararlara karşı en yakın Nöbetçi Vergi Mahkemesine veya kararı veren hâkimin katılmadığı Nöbetçi Mahkemeye kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilir.

(EK 22)

İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir, bu tür kararlara karşı itiraz/temyiz yoluna başvurulamaz.

Dava dilekçesinde yürütmenin durdurulması talep edilmiş ve idarenin cevabından sonra bu konuda karar verilecek ise yürütmeyi durdurma talebinin yerinde olmadığı cevap dilekçesinde belirtilerek reddi istenir.

İdarenin savunması alınıncaya kadar verilmiş olan yürütmenin durdurulması kararları hakkında idarenin savunması alındıktan sonra yeni bir karar verileceğinden, idarece öncelikle savunma verilir ve yeni karara karşı itiraz edilir.

İtiraz/temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilmiş olan kararlara karşı itiraz edilemez.

Vergi ve ceza tahakkukuna karşı açılan davalarda, 2577 sayılı Kanunun 27/3 maddesine göre dava konusu işlemin yürütülmesi kendiliğinden duracağından tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine olan kararlara karşı itiraz/temyiz yoluna başvurulurken yürütmenin durdurulması talep edilmez.

5.1.5. Cevaba Cevap Dilekçesi (2. Savunma)

İdarenin savunması (cevap) ilgili mahkeme tarafından davacıya tebliğ edilir. Davacı buna karşı, ikinci bir dilekçe verebilir. Davacının ikinci dilekçesinin ilgili mahkemece gönderilmesi halinde;

alınan bu dilekçe, cevaplandırılması gereken husus bulunup bulunmadığı yönüyle incelenir ve hazırlanan cevap yazısı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içerisinde ilgili mahkemeye gönderilir. (EK 23)

İdarenin verdiği cevaba karşı davacı tarafından verilen ikinci dilekçede yeni bir iddiada bulunulmuşsa, cevaba cevap dilekçesinde bu iddialara yönelik savunmamız bildirilir, ilk cevap dilekçesinde belirtilen hususların tekrarlanmamasına dikkat edilir. Cevaba cevap dilekçesi

(19)

19 / 39 verildikten sonra dava ile ilgili yeni bir maddi veya hukuki durumun ortaya çıkması halinde, nihai karar verilinceye kadar ek beyan dilekçesi ile bu hususlar mahkemeye bildirilebilir. (EK 24)

5.1.6. Ara Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler

Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilginin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu kararların süresi içerisinde yerine getirilmesi zorunludur.

Ara kararla istenilen bilgi ve belgelerin verilen süre içerisinde karşılanmasının mümkün olmaması halinde, 2577 sayılı Kanunun 20 nci maddesi gereğince ek süre talep edilebilir. (EK 25) Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.

Ara kararı ile talep edilen bilgi ve belgelerin neler olduğu tespit edilerek, istenilen bu bilgi ve belgeler süresi içerisinde ilgili mahkemeye gönderilir.

5.1.7. Bilirkişi ve Bilirkişi Raporuna İtiraz

2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesine göre, Kanunda hüküm bulunmayan hallerde bilirkişi ile ilgili hususlarda 1086 sayılı Kanun uygulanır.

Bu nedenle bilirkişiye ve bilirkişi raporuna itiraz edilmesi gereken hallerde “4.2. Bilirkişi ve Bilirkişi Raporuna İtiraz” bölümündeki açıklamalar doğrultusunda işlem yapılır.

5.1.8. Duruşma

Davanın duruşmalı olarak görülmesinin istenilmesi halinde, duruşma talebinin dava dilekçesi veya cevap ve savunma dilekçelerinde belirtilmesi gerekir. Miktar ve değeri 2577 sayılı Kanunun 17 nci maddesine göre 1.000,00 (Bin)TL’yi aşmayan vergi ve tam yargı davalarında duruşma istenilemez.

Maddedeki parasal sınırlar, 8/6/2000 tarihli ve 4577 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile değiştirilen Ek 1 inci madde hükmü uyarınca, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Ancak, Danıştay ve mahkemeler, re’sen duruşma yapılmasına karar verebilirler.

Yıllara göre parasal sınırlar aşağıda belirtilmektedir.

Parasal Sınırlar :

2005 : 5.390,00 YTL

2006 : 5.910,00 YTL

2007 : 6.370,00 YTL

2008 : 6.820,00 YTL

2009 : 7.630,00 TL

2010 : 7.790,00 TL

2011 : 8.380,00 TL

2012 : 9.230,00 TL

5/7/2012 : 25.000,00 TL

2013 : 26.950,00 TL (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

Ödeme emrinin iptaline ilişkin davalarda, parasal sınıra bakılmaksızın duruşma istenebilir.

(20)

20 / 39 Vergi ve idare mahkemelerindeki davalar ile Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda taraflarca yapılacak duruşma taleplerinin yerine getirilmesi zorunludur. Talebe rağmen duruşma yapılmaması, itiraz veya temyiz incelemesinde bozma sebebidir.

Davanın duruşmalı olarak görülmesine karar verilmesi ve duruşma davetiyesinin tebliğ edilmesi halinde,

Ankara İdare Mahkemeleri ve Danıştay nezdinde yapılacak duruşmalarda; duruşma davetiyesi ve işlem dosyası ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir.

5.1.9. Karar

Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın tebellüğ tarihinden başlayarak otuz günü geçemez.

Kararın temyiz edilmesi, kararın uygulanmasına engel değildir. Bunun için mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı alınması gerekmektedir. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar kesinleştikten sonra uygulanabilir.

Tam yargı davaları hakkındaki kararlardan belli bir miktarı içerenler genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.

Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra, vergi, resim, harçlar v.b. mali yükümlülükler ile zam ve cezaların miktarı bu kararlara göre tespit edilerek, ilgili idarece mükellefe bildirilir.

Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili İdare Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

Mahkeme kararlarının gereğinin otuz gün içerisinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili İdare aleyhine dava açılabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.

Tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödenir (2577 sayılı Kanun md. 28).

5.1.10. Görevsizlik, Yetkisizlik ve Husumet Değişikliği Kararları (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

Danıştay, idare mahkemeleri veya vergi mahkemelerinde açılan davalarda, 2577 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca dilekçeler üzerinde ilk inceleme yapılır. Bu inceleme sonucunda;

- Adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine, idari yargının görevli olduğu konularda ise görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine,

- Davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine,

(21)

21 / 39 Karar verilir.

2577 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğince, ilk inceleme üzerine Danıştay veya mahkemelerce verilen görevsizlik, yetkisizlik ve gerçek hasma tebliğ kararlarına karşı itiraz, temyiz veya kararın düzeltilmesi talep edilemez. Ancak, asıl karara yapılacak itiraz veya temyiz taleplerinde, bu kararlara karşı da itirazda bulunulabilir.

5.1.11. Savcı Mütalaası (2013/2 sayılı Genelge ile Değişik)

2577 sayılı Kanunun 16 ncı maddesine 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun ile eklenen altıncı fıkraya göre;

Danıştayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Taraflar, tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler. Bu hüküm gereğince, savcının esas hakkındaki görüşü Bakanlığa tebliğ edildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde görüşte belirtilen hususlara ilişkin cevaplarımız mahkemesine bildirilir. (EK 25/A)

5.2. Kanun Yolları

Tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine neticelenen davalarda, kanun yolu açık olan kararlar için kanun yollarına gidilmesi zorunludur.

5.2.1. İtiraz/Temyiz

5.2.1.1. İdare Aleyhine Kararlar

İdare işlem aleyhine yargıya başvurulması ve yargı tarafından bu başvurularının yerinde görülerek istemlerinin tamamen veya kısmen kabulüne karar verilmesi halinde; İdare ve Vergi Mahkemelerinin tek hâkimli olarak verdiği nihai kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki Bölge İdare Mahkemesi nezdinde otuz gün içinde itiraz; (EK 26) Danıştay Dava Daireleri ile İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, Danıştay nezdinde tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde temyiz yoluna başvurulur (EK 27) (2577 sayılı Kanun md. 45 ve 46).

(2013/2 sayılı Genelge ile Değişik) Ancak, 2577 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasında 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile;

a) İlk ve orta öğretim öğrencilerinin sınıf geçme, not tespiti, kayıt, nakil, ilişik kesme ve disiplin cezalarına ilişkin işlemler ile yükseköğretim öğrencilerinin sınıf geçme ve notlarının tespitine ilişkin işlemlerden,

b) Valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile bakanlıkların ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilâtındaki yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis edilen geçici görevlendirme, ikinci görev, vekaleten atama, görev ve unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman ve izinlerine ilişkin idari işlemlerden,

c) Kamu görevlilerine uyarma ve kınama cezası verilmesine ilişkin işlemlerden,

d) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının üyeleri hakkında verdiği mesleki faaliyeti sona erdirmeyen her türlü disiplin ve sınav işlemlerinden,

(22)

22 / 39 e) Asker ailelerine yardım ile ilgili işlemlerden,

f) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından,

g) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu gereğince kamu kurum ve kuruluşları tarafından sosyal yardım amacıyla bağlanan aylık ve yapılan sosyal yardımlarla ilgili uygulamalardan,

h) 4/12/1984 tarihli ve 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasından,

ı) 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun uygulanmasından,

kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen nihaî kararlar ile tek hâkimle verilen nihaî kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebilir.

Kararlar itiraz/temyiz edilirken öncelikle yürütmenin durdurulması talep edilir. Ancak, vergi ve ceza tahakkukuna karşı açılan davalarda, 2577 sayılı Kanunun 27/3 maddesine göre dava konusu işlemin yürütülmesi kendiliğinden duracağından tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine olan kararlara karşı itiraz/temyiz yoluna başvurulurken yürütmenin durdurulması talep edilmez.

Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren mahkeme veya Danıştay daire başkanı tarafından verilecek onbeş günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz eden birime yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme veya ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesi, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde de kararı veren mahkeme veya ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesi, temyiz isteminin reddine karar verir.

Mahkemenin veya Danıştay dairesinin temyiz isteminin süresi içinde yapılmamış olması nedeniyle verdiği temyiz isteminin reddi kararları ile gerekli harç ve giderlerin ödenmemesi nedeniyle verdiği temyiz edilmemiş sayılmasına ilişkin kararlarına ve dilekçenin 2577 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine uygun olarak düzenlenmemiş olması nedeniyle temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir (2577 sayılı Kanun md. 48).

Temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması; mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay Dava Dairesi, Danıştay İdari/Vergi Dava Daireleri Kurulu veya itirazı incelemeye yetkili Bölge İdare Mahkemesince karar verilebilir.

İtiraz/temyiz aşamasında, yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilmiş olan kararlara karşı itiraz edilemez.

Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur.

Nevi ve miktarı itibariyle önemli görülen davalar ile seri davalarda bir dosya üzerinden duruşma istenilmelidir. Danıştay’da temyizen görülen davalarda temyiz talebinin Bakanlık veya karşı tarafça

(23)

23 / 39 yapılmış olması ayrımı yapılmaksızın duruşma davetiyesi alındığında dosyası ile birlikte derhal Hukuk Müşavirliğine gönderilir.

2577 sayılı Kanunun 48/3 maddesine göre; karar süresinde temyiz edilmemiş olsa bile, karşı tarafın temyiz dilekçesine verilen cevap dilekçesinde temyiz isteminde bulunulabilir.

5.2.1.2. İdare Lehine Kararlar

Mahkemelerce idare aleyhine açılan davanın reddedilmesi ve karara karşı itiraz/temyiz yoluna başvurulması halinde, dilekçenin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde cevap dilekçesi hazırlanarak ilgili yargı merciine intikal ettirilir. (EK 28-29)

Karşı tarafça temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması, idari işlemin yürütülmesini durdurmaz.

Ancak itiraz veya temyiz merciince yürütmenin durdurulması kararı verildiği takdirde, işlemin yürütülmesi durdurulur. İtiraz/temyiz aşamasında verilen yürütmenin durdurulması kararlarına karşı itiraz edilemez.

5.2.2. İtiraz ve Temyiz Mercilerince Verilen Kararlar 5.2.2.1. Onama Kararı

İtiraz/temyiz mercilerince, idarenin aleyhine veya kısmen aleyhine verilmiş olan mahkeme kararının onanmasına karar verildiği takdirde karar düzeltme yoluna gidilir. Mahkeme kararı idarenin lehine ise, davacının karar düzeltme yoluna başvurması halinde, bu dilekçeye süresi içinde cevap verilir.

5.2.2.2. Bozma Kararı

İtiraz/temyiz mercilerince, idarenin lehine verilmiş olan mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği takdirde karar düzeltme yoluna gidilir.

İtiraz/temyiz mercilerince, mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği takdirde; mahkeme bozma kararına uyabilir veya eski kararında ısrar edebilir.

Bozma üzerine yeniden yapılacak yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince verilen karar idarenin kısmen veya tamamen aleyhine ise, bu karara karşı yukarıda “5.2.1. İtiraz/Temyiz”

bölümünde belirtilen şekilde işlem yapılır. Mahkeme bozma kararına rağmen eski kararında ısrar ederse, bu karara karşı yapılacak temyiz istemi Danıştay Dava Daireleri Kurullarınca incelenerek karara bağlanır. İlk derece mahkemesince bu karara uyulması zorunludur.

5.3. Karar Düzeltme

Danıştay Dava Daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile Bölge İdare Mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde taraflarca kararın verildiği merciden; kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması, kararda birbirine aykırı hükümler bulunması, kararın usul ve kanuna aykırı bulunması veya hükmün esasını etkileyen belgelerle hile ve sahtekârlığın ortaya çıkmış olması hallerinde kararın düzeltilmesi istenebilir. (EK 30-31)

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Dava açma süresi on gündür. b) 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. c) Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava dilekçesi ile ekleri

Yıllık % 40 faiz oranı üzerinden bankaya yatırılan bir miktar para, kaç yıl sonra kendisinin 2 katı kadar faiz geliri getireceğini bulalım.. Bu verileri formülde yerine

Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı (politika faiz oranı) %7,50’de, gecelik borçlanma faiz oranı ise (faiz koridorunun alt bandı) yüzde 7,25'te sabit

Banka tarafından Müşteri’ye kredi sözleşmesinde belirtilen limitte Türk Lirası olarak kullanma yetkisi verilen, geri ödemeleri ödeme planı çerçevesinde

Tecil ve taksitlendirilen borç toplamının 50.000TL’ndan fazla olması ve tecil şartlarına uygun taksit ödemeleri devam ettiği sürece borçlu tarafından

3i-Kongre Gazetesi Sponsorluğu 5.000.-EURO Kongre süresince organizasyon komitesi tarafından hazırlanacak olan kongre gazetesinde sponsor firmanın görselleri

MADDE 7- Bu genelgenin 2 nci maddesinde sözü edilen 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan Milletvekili ve Mahalli İdareler Genel Seçimi sonucunda düzenlenen veya daha sonra

Yıllık %40 faiz oranı ile 73000 lira sermayenin 50 günde kaç lira tam(gerçek) faiz getireceğini