• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE DE UYGULANAN DÖVİZ KURU POLİTİKALARININ DIŞ TİCARET VE TEMEL MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: DÖNEMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE DE UYGULANAN DÖVİZ KURU POLİTİKALARININ DIŞ TİCARET VE TEMEL MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: DÖNEMİ"

Copied!
151
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

TÜRKİYE’DE UYGULANAN DÖVİZ KURU POLİTİKALARININ DIŞ TİCARET VE TEMEL MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLER ÜZERİNDEKİ

ETKİSİ: 2003-2012 DÖNEMİ

Prof. Dr. Turhan Korkmaz Yrd. Doç. Dr. Emrah İsmail Çevik

KÜLTÜRPARK İÇİ ARKEOLOJİ MÜZESİ YANI BURSA TEL: (0224) 233 50 18 Pbx FAKS: (0224) 235 23 50 U R L : h t t p : / / w w w . b u s i a d . o r g . t r e - m a i l : b u s i a d @ b u s i a d . o r g . t r

(2)

ii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... iv

YÖNETİCİ ÖZETİ ... v

ÖZET... vii

ABSTRACT ... viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix

TABLOLAR LİSTESİ ... xi

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ, POLİTİKALARI VE TÜRKİYE'DE UYGULANAN DÖVİZ KURU POLİTİKLARI 1.1. Döviz Kuru Sistemleri... 4

1.1.1. Sabit Döviz Kuru Rejimi ... 9

1.1.2. Ara Döviz Kuru Sistemi ... 14

1.1.3. Esnek Döviz Kuru Rejimi ... 16

1.2. Optimal Döviz Kuru Sisteminin Seçimi ... 18

1.3. Döviz Kuru Politikaları ... 23

1.3.1. Gerçekçi Kur Politikası ... 24

1.3.2. Eksik Değerlenmiş Kur Politikası ... 25

1.3.3. Aşırı Değerlenmiş Kur Politikası ... 26

1.4. TCMB Tarafından Uygulanan Döviz Kuru Sistemleri ... 27

İKİNCİ BÖLÜM GELİŞEN ÜLKELERİN KÜRESEL KRİZDEN KORUNMA STRATEJİLERİ 2.1. 2007-2008 Küresel Finansal Kriz: Nedenleri, Yayılması Sonuçları ... 45

2.2. Kur Savaşları ... 49

2.3. Gelişen Ekonomilerin Uyguladığı Döviz Kuru Politikaları ... 52

(3)

iii

2.3.1. Denge Reel Efektif Döviz Kurunun Hesaplanması ... 52

2.3.2. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uyguladığı Döviz Kuru Politikaları ... 59

2.3.3. Hindistan’ın Uyguladığı Döviz Kuru Politikaları ... 66

2.3.4. Rusya’nın Uyguladığı Döviz Kuru Politikaları... 71

2.3.5. Güney Kore’nin Uyguladığı Döviz Kuru Politikaları ... 79

2.3.6. Brezilya’nın Uyguladığı Döviz Kuru Politikaları ... 88

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM FARKLI DÖVİZ KURU SENARYOLARINA GÖRE TEMEL MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLERİN ANALİZİ 3.1. Makroekonomik Modelin Yapısı ... 99

3.2. Çalışmanın Kapsamı ve Analizi Sonuçları ... 108

3.2.1. Çalışmanın Amacı ve Kapsamı ... 108

3.2.2. Davranışsal Model Sonuçları ... 111

3.2.2. Senaryo Analizi Sonuçları ... 119

SONUÇ ... 127

KAYNAKÇA ... 130

EKLER ... 137

(4)

iv ÖNSÖZ

Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu olarak , 2023 yılı hedeflerine odaklanan Türkiye ekonomisinde özellikle iş dünyasının en önemli gündem maddelerinden birisi olan “DÖVİZ KURU POLİTİKASI” na yönelik kapsamlı bir rapor hazırlatmış bulunmaktayız.

“Türkiye’de Uygulanan Döviz Kuru Politikalarının Dış Ticaret ve Temel Makroekonomik Değişkenler Üzerindeki Etkisi: 2003-2012 Dönemi” başlığıyla hazırlanan rapor kapsamında; 2003 yılından itibaren uygulanan döviz kuru

politikaları incelendi ve denge reel döviz kuru hesaplanarak 2003 ile 2012 yılları arasında Merkez Bankası tarafından TL’nin aşırı değerlenmesine imkân veren bir döviz kuru politikası uygulandığı sonucuna varıldı.

Bu nedenle; “söz konusu dönemde (2003-2012) mevcut durumdan farklı bir döviz kuru politikası uygulanmış olsaydı; ekonomik büyüme, ihracat, ithalat, enflasyon ve faiz gibi makroekonomik değişkenlerin durumu ne olurdu” sorusuna farklı senaryolar ile cevap arandı.

Sonuçta, mevcut duruma göre daha değerli bir dolar kuru politikası uygulanması durumunda enflasyon hedeflerinden önemli sapmalar olmayacağı ve daha fazla bir ekonomik büyüme kaydedilebileceği sonucuna ulaşıldı.

Türk firmalarının uluslararası ticarette daha sağlıklı rekabet edebilmesi açısından politika yapıcıların piyasada oluşan döviz kuru fiyatını yakından takip etmeleri ve TL’nin değerlenmesine izin vermemeleri gereğine olan inancımızla raporu ekte ilgilerinize sunarız.

Saygılarımızla, Oya YÖNEY

Yönetim Kurul Başkanı

(5)

v

YÖNETİCİ ÖZETİ

Makroekonomide politika yapıcıların temel amaçları finansal istikrar ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlayacak politikalar üretmek ve uygulamaktır.

Söz konusu bu iki kavram arasında oldukça yakın bir ilişki vardır ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması finansal istikrarı da beraberinde getirmektedir. Uzun dönemde sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması ise ülke içinde yapılan üretimin artmasıyla gerçekleşebilecektir. Bu açıdan üretimi ve üretimi gerçekleştirecek olan reel sektörü dikkate almadan uygulanan makroekonomik politikalar uzun dönemde başarılı olamayacaktır.

Türkiye gibi tasarrufların ve buna bağlı olarak iç talebin göreli olarak daha düşük olduğu gelişen ekonomilerde ise ihracata dayalı bir ekonomik büyüme modelinin benimsenmesi oldukça büyük önem arz etmektedir. İhracata dayalı bir büyüme modelinin en önemli unsuru ise, ihracatçı firmalar açısından rekabet avantajı sağlayacak döviz kuru politikasının uygulanması olarak gösterilebilir. Zira 1990’lı yılların ortalarından itibaren Çin ekonomisinde sağlanan yüksek ve sürdürülebilir büyümenin temel nedeni ihracata dayalı olması ve bununla birlikte Çin’li firmalara rekabet avantajı sağlayan döviz kuru politikası uygulamaları gösterilmektedir.

Bu çalışmada 2003 yılından itibaren uygulanan döviz kuru politikaları incelenmiş ve denge reel döviz kuru hesaplanarak 2003 ile 2012 yılları arasında TCMB tarafından TL’nin aşırı değerlenmesine imkan veren bir döviz kuru politikası uygulandığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle söz konusu dönemde (2003-2012) ihracata yönelik fiyat avantajına olanak tanıyan mevcut durumdan farklı bir döviz kuru politikası uygulanmış olsa idi; ekonomik büyüme, ihracat, ithalat, enflasyon oranı ve faiz oranı gibi makroekonomik değişkenlerin durumu ne olurdu sorusuna farklı senaryolar ile cevap aranmıştır.

(6)

vi

Yapılan ekonometrik analizler sonucunda; Türkiye ekonomisinde 2003 yılından itibaren gerçekçi (denge) değerine göre daha değerli (%10 oranında) bir dolar kuru politikası izlenmiş olsaydı, ekonomik büyümenin mevcut durumdan daha fazla olacağı tespit edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, 2003-2012 yılları arasında gerçekleşen yıllık ortalama büyüme %4.36 iken, değerli dolar kuru politikasının izlenmiş olması durumunda 2003-2012 yılları arasında yıllık ortalama büyüme %4.48 olarak hesaplanmıştır.

Toplam ihracat ve ithalat açısından da benzer bir durum söz konudur ve daha değerli bir dolar kuru politikasının benimsenmiş olması durumunda, mevcut duruma göre toplam ihracat artarken toplam ithalat azalmış olacaktı ve bu durum cari işlemler dengesine olumlu yönde etki edecekti.

Bunun yanı sıra, mevcut duruma göre daha değerli bir dolar kuru politikası izlenmiş olsa idi, enflasyon hedeflerinden ciddi sapmalar ortaya çıkmayacaktı. Diğer bir ifadeyle, 2003-2012 yılları arasında gerçekleşen yıllık ortalama enflasyon oranı

%8.04 iken, değerli dolar kuru politikasına göre yıllık ortalama enflasyon oranı

%8.44 olarak tahmin edilmiştir. Politika faiz oranları için de benzer bir durum söz konusudur ve 2003-2012 yılları arasında gerçekleşen ortalama faiz oranı %12 iken, değerli dolar kuru politikasına göre ortalama faiz oranı %13.8 olarak hesaplanmıştır.

Elde edilen bu sonuç oldukça önemlidir. Çünkü mevcut duruma göre daha değerli bir dolar kuru politikası uygulanması durumunda enflasyon hedeflerinden önemli sapmalar olmayacağı ve daha fazla bir ekonomik büyüme kaydedilebileceği anlamına gelmektedir. Bu nedenle Türk firmalarının uluslararası ticarette daha sağlıklı rekabet edebilmeleri açısından politika yapıcıların piyasada oluşan döviz kuru fiyatını yakından takip etmeleri ve TL’nin değerlenmesine izin vermemeleri gerekmektedir.

(7)

vii

TÜRKİYE’DE UYGULANAN DÖVİZ KURU POLİTİKALARININ DIŞ TİCARET VE TEMEL MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLER ÜZERİNDEKİ

ETKİSİ: 2003-2012 DÖNEMİ ÖZET

Bretton Woods sisteminin çökmesinden sonra ülkelerin uyguladıkları döviz kuru rejimleri ve politikaları son kırk yıldır ekonomi literatüründe oldukça fazla ilgi çekmektedir. Literatürde yer alan birçok çalışma döviz kuru rejimleri ile finansal krizler arasında oldukça güçlü bir ilişki olduğunu göstermekte ve hükümetlerin uygulamış olduğu döviz kuru rejimlerinin sürdürülemez olduğu durumda finansal krizlerin ortaya çıktığını belirtilmiştir. Bununla birlikte döviz kuru rejimi kadar döviz kuru politikalarının da sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlamak için önemli olduğu yine literatürde oldukça geniş bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda, literatürde yer alan çalışmalar genelde gelişen ekonomilerde değerli döviz kuru politikasının ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilediği sonucuna varmışlardır.

Bu çalışmada 2003 yılından itibaren Türkiye’de uygulanan döviz kuru rejimi ve politikaları detaylı olarak ele alınmıştır. TCMB 2001 krizinin ardından enflasyon hedeflemesi programı altında dalgalı döviz kuru rejimini benimsediğini belirtmiştir.

Bununla birlikte, uygulanan döviz kuru rejiminin gözetimli dalgalı döviz kuru rejimi olduğu saptanmış ve 2003 yılından itibaren TL’nin sürekli aşırı değer kazandığı belirlenmiştir. Bu nedenle senaryo analizlerinde 2003 yılından itibaren eğer gerçekçi döviz ya da değerli döviz kuru politikası uygulanmış olsa idi temel makroekonomik göstergeler şu an ne durumda olurdu sorusuna yanıt aranmıştır. Ekonometrik model sonuçları gerçekçi ya da değerli döviz kuru politikalarının uygulanması halinde ekonomik büyüme ve ihracatın artacağını, ithalatın ve dış ticarete açığının azalacağını göstermektedir. Ayrıca ve daha önemlisi, gerçekçi ve değerli kur politikasının enflasyon hedeflerinden önemli sapmalara yol açmayacağı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle politika yapıcıların enflasyon hedeflemesi yanında piyasada oluşan döviz kurunu yakından takip edip TL’nin aşırı değerlenmesine izin vermedikleri durumda söz konusu büyümenin daha sürdürülebilir olduğu sonucuna varılmıştır.

(8)

viii

THE EFFECTS OF EXCHANGE RATE POLICIES APPLIED IN TURKEY OVER FOREIGN TRADE AND KEY MACROECONOMIC VARIABLES:

2003-2012 PERIOD ABSTRACT

Exchange rate regimes and policies that countries follow after the collapse of Bretton Woods system draws great attention for last forty years in economy literature.

Many studies in the literature show that there is a very strong relationship between exchange rate regimes and financial crises, and financial crises exist when exchange rate regimes applied by the governments are unsustainable. Furthermore, it takes a noticeable part in the literature that exchange rate policies are important to provide sustainable development as much as exchange rate regimes. In this context, studies in the literature come to a conclusion that usually overvalued exchange rate policy affects economic growth positively in the developing economies.

In this study, exchange rate regime and policies applied in Turkey since 2003 is discussed in detail. After 2001 crisis, CBRT declared that it adopts floating exchange rate regime under inflation targeting program. Besides, it is detected that the applied exchange rate regime is managed floating exchange rate regime and it is determined that TL gains overvalue continuously since 2003. For this reason, an answer to the question of what will be the key macroeconomic indicators at the present time if real exchange rate or valued exchange rate policy was applied since 2003 is investigated in scenario analysis. Econometric model results show that when real or valued exchange rate policies are applied, economic growth and export will increase and import and foreign trade deficit will decline. What is more and most important is that the result of real and valued exchange rate policies would not cause important deviations in inflation targets. For this reason, it is concluded that the mentioned growth is more sustainable when policy makers follow exchange rates closely and don’t let TL to gain overvalue along with the inflation targeting.

(9)

ix

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1.1: Türkiye Ekonomisinin Reel Büyüme Oranları ... 37

Şekil 1.2: TL’nin Değerlenme Oranları (2002-2012 Dönemi) ... 39

Şekil 1.3: Cari İşlemler Açığının GSYİH’ye Oranı ... 41

Şekil 1.4: Dış Ticaret Açığının GSYİH’ye Oranı ... 41

Şekil 1.5: Toplam Dış Borç Stoku ... 43

Şekil 1.6: Kısa Vadeli Dış Borç Stok Kompozisyonu ... 43

Şekil 1.7: Uzun Vadeli Dış Borç Stok Kompozisyonu ... 44

Şekil 2.1: Çin Ekonomisinin Reel Büyüme Oranları ... 60

Şekil 2.2: Çin İçin Cari İşlemler Dengesinin GSYİH’ye Oranı ... 64

Şekil 2.3: Çin İçin Denge Reel Efektif Döviz Kuru Tahmini ... 65

Şekil 2.4: Yuan İçin Değerlenme Oranları ... 66

Şekil 2.5: Hindistan Ekonomisinin Reel Büyüme Oranları ... 68

Şekil 2.6: Hindistan İçin Cari İşlemler Dengesinin GSYİH’ye Oranı ... 69

Şekil 2.7: Hindistan İçin Denge Reel Efektif Döviz Kuru Tahmini ... 70

Şekil 2.8: Rupee İçin Değerlenme Oranları ... 71

Şekil 2.9: Rusya Ekonomisinin Reel Büyüme Oranları ... 73

Şekil 2.10: Rusya İçin Cari İşlemler Dengesinin GSYİH’ye Oranı ... 76

Şekil 2.11: Rusya İçin Denge Reel Efektif Döviz Kuru Tahmini ... 78

Şekil 2.12: Ruble İçin Değerlenme Oranları ... 78

Şekil 2.13: Güney Kore Ekonomisinin Reel Büyüme Oranları ... 80

Şekil 2.14: Güney Kore İçin Cari İşlemler Dengesinin GSYİH’ye Oranı ... 83

Şekil 2.15: Güney Kore İçin Denge Reel Efektif Döviz Kuru Tahmini ... 87

Şekil 2.16: Won İçin Değerlenme Oranları... 88

Şekil 2.17: Brezilya Ekonomisinin Reel Büyüme Oranları ... 90

Şekil 2.18: Brezilya İçin Cari İşlemler Dengesinin GSYİH’ye Oranı ... 92

Şekil 2.19: Brezilya İçin Denge Reel Efektif Döviz Kuru Tahmini ... 95

Şekil 2.20: Real İçin Değerlenme Oranları ... 96

Şekil 2.21: TL İçin Değerlenme Oranları (1980-2012) ... 97

(10)

x

Şekil 2.17: Gelişen Ülkelerin Ulusal Para Birimlerinin Değerlenme Oranları ... 98

Şekil 3.1: Davranışsal Modellerden Elde Edilen Tahmin Değerleri ... 119

Şekil 3.2: Piyasa ve Farklı Senaryolara Göre Dolar Kuru ... 121

Şekil 3.3: Farklı Senaryolara Büyüme Oranı ... 123

Şekil 3.4: Farklı Senaryolara Enflasyon Oranı ... 124

Şekil 3.5: Farklı Senaryolara Gecelik Faiz Oranı ... 124

Şekil 3.6: Farklı Senaryolara Toplam İhracat ... 125

Şekil 3.7: Farklı Senaryolara Toplam İthalat ... 125

(11)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1.1: Kur Sistemi Sınıflandırması ... 6

Tablo 1.2: Döviz Kuru Rejimlerinin Sınıflandırılması ... 7

Tablo 1.3: Döviz Kuru Sistemlerinin Temel Özellikleri, Avantaj ve Dezavantajları . 21 Tablo 1.4: Döviz Kuru Rejimi Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler ... 23

Tablo 2.1: Hadri Heterojen Panel Birim Kök Testi Sonuçları ... 57

Tablo 2.2: Güney Kore’de Uygulanan Döviz Kuru Rejimleri ... 81

Tablo 2.3: Para Birimlerinin Ortalama Değerlenme Oranları (2000-2012) ... 98

Tablo 3.1: Birim Kök Testi Sonuçları ... 110

Tablo 3.2: Özel Tüketim Harcamaları Modeli ... 112

Tablo 3.3: Özel Sabit Sermaye Yatırımları Modeli ... 113

Tablo 3.4: İhracat Modeli ... 114

Tablo 3.5: İthalat Modeli... 115

Tablo 3.6: Enflasyon Modeli... 116

Tablo 3.7: Gecelik Faiz Oranı Modeli ... 117

Tablo 3.8: Mevduat Faiz Oranı Modeli ... 117

Tablo 3.9: Yatırım Faiz Oranı Modeli ... 118

Tablo 3.10: Farklı Döviz Kuru Senaryolarına Göre Temel Makro Ekonomik Değişkenlerin Ortalamaları ... 122

(12)

1 GİRİŞ

Küreleşmenin artmasıyla birlikte döviz kurları günümüzde, dış ticaret, sermaye hareketleri, cari işlemler hesabı ve doğrudan yatırımlar gibi dış faktörlere bağlı değişkenlere yön veren ve piyasa mekanizmasının işlemesini sağlayan en önemli fiyatlardan birisi haline gelmiştir. Bretton Woods sisteminin çökmesinden sonra ülkeler arasındaki paranın değerini belirleyen döviz kuru sistemleri zaman içinde değişim göstererek ülkelerin içinde bulundukları durumlara göre uyarlanabilir hale gelmiştir. Döviz kuru sistemleri sabit, ara ve esnek döviz kuru rejimleri olarak üç ana başlık altında ele alınmakta ve sabit döviz kuru rejiminden esnek döviz kuru rejimine doğru geçildikçe merkez bankalarının döviz kurları üzerindeki müdahaleleri giderek azalmaktadır. Bu bağlamda, döviz kurunun sabit mi yoksa esnek mi olması gerektiği, sabit ve esnek döviz kuru sistemlerinin avantajları ve dezavantajları gibi konular ekonomi literatüründe oldukça geniş bir yer tutmaktadır.

Buna ek olarak özellikle 2007-2008 küresel finansal krize bağlı olarak ortaya çıkan ve “kur savaşları” olarak adlandırılan tanıma göre, ülkelerin uyguladıkları döviz kuru rejimleri kadar, döviz kuru politikalarının da ekonomik istikrar üzerinde önemli olduğu literatürde tartışılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, ülkelerin eksik ya da değerli döviz kuru politikası uygulamasının ekonomik büyüme ile yakından ilişkili olduğu belirlenmiş ve özellikle gelişen ekonomilerde değerli döviz kuru politikasının ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilediğine dair sonuçlar elde edilmiştir. Eksik (aşırı) değerli döviz kuru politikası piyasada oluşan döviz kuru fiyatının denge değerinin altında (üstünde) olmasını belirtmektedir. Diğer bir ifadeyle, eksik değerli döviz kuru politikası ulusal para biriminin olması gerekenden daha değerli, aşırı değerli döviz kuru politikası ise ulusal para biriminin olması gerekenden daha düşük değerli olduğu anlamına gelmektedir.

Makroekonomik teoride döviz kuru politikalarının ekonomik büyüme, dış ticaret, enflasyon oranı, faiz oranı ve cari işlemler dengesi bir birçok makroekonomik

(13)

2

değişken ve politikayla yakından ilişkili olduğu belirtilmektedir. Örneğin, Çin Halk Cumhuriyeti’nin uzun yıllardır aşırı değerli döviz kuru politikası uyguladığı belirtilmekte ve söz konusu döviz kuru politikası Çin ekonomisinde sağlanan sürdürülebilir büyümenin temel nedeni olarak gösterilmektedir. Diğer taraftan enflasyon hedeflemesi uygulanan ülkelerde ise enflasyon hedeflerinin tutturulabilmesi için eksik değerli döviz kuru politikası uygulamaları görülmektedir.

Eksik ya da aşırı değerli döviz kuru politikalarının ekonomik istikrar üzerindeki etkisi konusunda literatürde hala bir görüş birliği sağlanabilmiş değildir. Örneğin, eksik değerli döviz kuru politikasının enflasyon ve faiz oranlarının düşürücü yönde etki yaptığı belirtilirken, diğer bir görüş dış ticaret ve cari işlemler dengesi üzerindeki olumsuz etkiye vurgu yapmaktadır. Bu nedenle farklı döviz kuru politikalarının makroekonomik değişkenler üzerinde etkisi günümüzde literatürde hala en önemli tartışma konularından biri konumundadır.

Türkiye ekonomisinde 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin ardından, para politikası aracı olarak enflasyon hedeflemesine geçilmiş ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) esnek döviz kuru politikasını uygulayacağını belirtmiştir.

Bu programda kısmi olarak başarı sağlandığı görülse de (bazı dönemlerde enflasyon hedefleri tutturulamamasına rağmen enflasyon oranı tek haneli rakamlara düşmüştür), söz konusu politikaya yönelik 2003 yılından itibaren en büyük eleştiri TL’nin aşırı değerlendiği ve buna bağlı olarak dış ticaret ve cari işlemler açığının giderek arttığı yönündedir. Buna ilaveten, literatürde yer alan bazı çalışmalarda söz konusu politikanın sürdürülebilir olmadığı belirtilmektedir.

Bu çalışmada Türkiye’de ve Türkiye ile aynı sınıflamada yer alan diğer gelişmekte olan ülkelerde uygulanan döviz kuru politikaları ve bu politikaların temel makroekonomik değişkenler üzerindeki etkisi ele alınmıştır. İlk olarak, 2003 yılından itibaren Türkiye’de eksik değerli döviz kuru politikasının (diğer bir ifadeyle TL’nin aşırı değerlendiği bir kur politikasının) uygulandığı belirlenmiştir. Daha sonra,

(14)

3

senaryo analizleri ile 2003 yılından itibaren Türkiye ekonomisinde gerçekçi ya da aşırı değerli döviz kuru politikaları uygulanmış olsa idi ekonomik büyüme, enflasyon, faiz oranı ve dış ticaret değişkenleri ne şekilde etkilenirdi sorusuna cevap aranmıştır.

Ampirik analizlerden elde edilen sonuçlar, gerçekçi (tam değerli) ya da denge değerine göre %10 daha değerli döviz kuru politikasının uygulanması durumunda ortalama ekonomik büyümenin mevcut durumdan daha fazla olacağını belirtmektedir.

Gerçekçi ya da %10 daha değerli döviz kuru politikasının uygulanması durumunda senaryo analizinde hesaplanan enflasyon ve faiz oranı değişkenleri ile mevcut enflasyon ve faiz oranı değişkenleri arasında önemli bir fark bulunmamıştır. Dış ticaret dengesi açısından aşırı değerli döviz kuru politikası daha iyi sonuçlar vermiştir. Örneğin, denge değerine göre %20 daha değerli döviz kuru politikasının uygulanması durumunda dış ticaret dengesinde gözle görülür bir iyileşme ortaya çıkmaktadır. Sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, ekonomik istikrar açısından aşırı değerli döviz kuru politikasının Türkiye ekonomisi için daha uygun olduğu söylenebilir.

(15)

4

BİRİNCİ BÖLÜM

DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ, POLİTİKALARI VE TÜRKİYE’DE UYGULANAN DÖVİZ KURU POLİTİKLARI

1.1. Döviz Kuru Sistemleri

Dünya ekonomisinde küreselleşme eğilimi ve küreselleşmenin hız kazandırdığı üretimde uzmanlaşma arttıkça ülkelerin birbirlerinin mallarına olan talebi ve bağımlılığı artmaktadır. Böyle bir ticari ilişkinin işleyebilmesi için hemen hemen her ülkeye ait bir paranın varlığı ve her ülkenin malının fiyatının diğer ülkelerin para birimi ile bilinmesi gerekmektedir. Böyle bir gereklilik yabancı ülke parasının kendi ülke parasına karşılığını ifade eden döviz kurlarını ortaya çıkarmıştır (Barışık ve Demircioğlu, 2006: 72).

Döviz kuru, ülkelerin dış ticaret, doğrudan yatırımlar ve sermaye hareketleri ile birbirlerine giderek bağlandığı küreselleşen dünyada, piyasa mekanizmasının işleyişi için en önemli fiyatlardan birisidir. Bu nedenle döviz kurlarının sabit mi yoksa değişken mi olması gerektiği, sabit ve esnek kur sistemlerinin avantajları ve dezavantajları, hangi kur rejiminin hangi ülkeler için daha doğru olduğu, ülkelerin döviz kuru rejimi tercihlerini belirleyen faktörler gibi konular iktisat literatüründe üzerinde en çok tartışılan ve çalışılan konulardan bir tanesi haline gelmiştir (Kaya, 2009: 3).

Ülkeler arasındaki paranın değerini belirleyen döviz kuru sistemleri zaman içerisinde değişim göstermiş ve ekonomik koşullara göre uyarlanır hale gelmiştir.

Kağıt paranın altın karşılığının olduğu dönemde sabit kur sistemi ile başlayan uygulama II. Dünya Savaşının doğurduğu yüksek oranlı para arzı artışı ve zamanla para arzı kadar artırılamayan altın arzı nedeni ile enflasyonist sürecin hızlanması kuru sabitlikten serbestliğe doğru genişletmiştir. Bu genişleme ve kur üzerindeki

(16)

5

düzenlemeler ile her ülke dış ticarette avantajlar sağlamayı hedeflemektedir (Barışık ve Demircioğlu, 2006: 72).

Günümüzde ülkelerin uygulamakta olduğu döviz kuru rejimleri oldukça çeşitlilik göstermektedir. II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından kurulan Bretton Woods sistemi ile temelleri atılan modern uluslararası iktisadi ve finansal sistem, çeşitli krizler, bölgesel ve küresel serbest ticaret anlaşmaları, bölgesel para birliklerinin kurulması gibi oluşumlarla günümüze kadar gelmiştir. Bu süreçte ülkeler çok çeşitli döviz kuru rejimleri uygulamışlar, birçok yeni döviz kuru stratejileri geliştirmişlerdir (Kaya, 2009: 3).

1980’li yıllardan itibaren, sermaye hareketlerinin giderek serbestleşmesinden sonra, ülkelerin döviz kuru sistemi seçimleri, ülkelerin krize eğilimli olup olmamaları açısından büyük önem taşımaya başlamıştır. Gelişen ekonomilerde (developing countries) özellikle son yıllarda yaşanan krizler, bu ülkelerde makroekonomik dengesizliklere yol açmıştır. Ayrıca bu krizlerin sosyal ve finansal maliyetlerinin toplumun her kesimi tarafından ödenmesi sonucunu doğurmuştur. Gelişen ekonomilerde döviz kuru sistemi değişiklikleri genellikle planlı geçişler şeklinde olmayıp, krizlerin zorladığı rejim değişiklikleri olsa da, optimum kur rejimi seçimi ülkelerin krizlere olan kırılganlıklarını azaltabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır (Kılavuz, vd., 2011: 84).

Döviz kuru sistemlerinin niteliğini belirleyen en temel unsur döviz kurunun serbestçe dalgalanmasının mümkün olup olamayacağı ile ilişkilidir. Diğer taraftan, döviz kuru sistemleri sınıflandırılırken, resmi (de jure) döviz kuru ile fiili (de facto) döviz kuru arasında ortaya çıkan farklılıklar bir takım sorunlar yaratmaktadır.

Sınıflandırmada en iyi yöntem; kurların önceden belirlenip belirlenmediği ve merkez bankasının müdahale politikalarının varlığına göre değişmektedir. Merkez bankası, herhangi bir hedef olmaksızın ve haber vermeksizin döviz piyasasına müdahale ediyorsa, bu durumda dalgalı veya esnek kurlardan söz edilebilir. Önceden

(17)

6

belirlenmiş ve ilan edilmiş bir parite çerçevesinde kurumsal ve yasal yükümlülükler söz konusu ise, bu durumda sabit kurlardan söz edilir (Altay, 2007: 693).

Literatürde döviz kuru sistemlerinin sınıflandırılmasında çeşitli yöntemlerin kullanıldığı görülmektedir. Genel olarak, ana döviz kuru rejimlerinin sabit ve dalgalı döviz kuru rejimi olduğu kabul edilmekte, fakat uygulama ve teoride bu iki döviz kuru sistemi arasında çeşitli kur sistemlerinin geçerli olduğu gözlemlenmektedir.

Örneğin, Edwards ve Savastano (1999) döviz kuru sistemlerini 9 farklı kategoride toplarken, Reinhart ve Rogoff (2004) döviz kuru sistemlerini 11 farklı kategoriye ayırarak sınıflandırmışlar ve Bubula ve Ötker-Robe (2002) ise kur rejimlerini 13 ana kategoride toplamışlardır (Taban, 2004: 130). Ekonomi literatüründe yapılan kur sistemi sınıflandırmaları Tablo 1.1’de gösterilmektedir.

Tablo 1.1: Kur Sistemi Sınıflandırması

IMF (1997) IMF (2001) Edwards ve Savastano (1999)

Sabit Kur Sınırlı Esneklik Yönetimli Dalgalı Kur Bağımsız Dalgalı Kur

Resmi Para Birimi Yok Para Kurulu

Geleneksel Çapa Yatay Şeritli Çapa Sürünen Çapa Sürünen Şerit

Olmayan Yönetimli Dalgalı Kur

Serbest Dalgalı Kur

Tam Dolarizasyon Para Kurulu

Sabit fakat Ayarlanabilir Kur Sürünen Çapa

Sürünen Şerit Kayan Şerit

Şerit İçerisinde Dalgalı Kur Kirli Dalgalı Kur

Serbest Dalgalı Kur

Levy-Yevati ve Sturzenegger (2001) Reinhart ve Rogoff (2004) Bubula ve Otker-Robe (2002) Sabit Kur

Ara Kur Dalgalı Kur Tanımsız

Resmi Para Birimi Yok Para Kurulu

Çapa Şerit

Sürünen Çapa Sürünen Şerit Hareketli Şerit Yönetimli Şerit Yönetimli Dalgalı Kur Serbest Dalgalı Kur Serbest Düşen Kur

Tam Dolarizasyon Para Birliği Para Kurulu

Tek Para Birimine Çapa Döviz Sepetine Çapa Yatay Şerit

İleriye Bakan Sürünen Çapa Geriye Bakan Sürünen Çapa İleriye Bakan Sürünen Şerit Geriye Bakan Sürünen Şerit Sıkı Yönetimli Dalgalı Diğer Yönetimli Dalgalı Çapa Bağımsız Dalgalı Kur Kaynak: IMF (1997, 2001), Edwards ve Savastano (1999), Levy-Yeyati ve Sturzenegger (2001), Reinhart ve Rogoff (2003), Bubula ve Ötker-Robe (2002).

(18)

7

Ghosh vd. (2002) döviz kuru sistemlerinin sınıflamasını merkez bankasının para piyasasına yönelik müdahalesine bağlı olarak sabit ve esnek döviz kuru şeklinde ikiye ayırmışlardır. Buna göre, sabit döviz kuru rejiminde döviz kuru referans bir para biriminin (ABD doları gibi) ya da bir emtianın (altın gibi) değerine sabitlenmekte ve döviz kuru para otoritesi tarafından önceden belirlenen ve ilan edilen sınırlar içinde değerler alabilmektedir. Bununla beraber, sabit döviz kuru rejimi merkez bankasının döviz kuru paritesini kontrol altında tutabilmesi için piyasaya olması gerekenden daha fazla müdahalesini gerektirmektedir. Diğer taraftan, esnek döviz kuru rejiminde merkez bankasının döviz kurlarına herhangi bir müdahalede bulunma zorunluluğu yoktur.

Ghosh vd. (2002) tarafından yapılan sınıflamaya göre, döviz kuru rejimleri sabit, ara ve esnek döviz kuru rejimleri olmak üzere üç temel başlık altında ele alınmaktadır. Söz konusu üç temel sınıf kendi içinde beş alt sınıflandırmaya tabi tutulurken, döviz kuru rejimleri ise sabitten esnek döviz kuru rejimine on farklı şekilde sınıflandırılmaktadır. Tablo 1.2’de Ghosh vd. (2002) tarafından sınıflandırılan döviz kuru rejimleri yer almaktadır.

Tablo 1.2: Döviz Kuru Rejimlerinin Sınıflandırılması Temel Sınıflandırma Alt Sınıflandırma Rejim

Sabit Döviz Kuru Rejimi

Katı Rejim

Dolarizasyon Para Kurulu Para Birliği

Geleneksel Rejim Tek Para Birimine Endeksli Sepet Döviz Kuruna Endeksli

Ara Döviz Kuru Rejimi

Kurala Bağlı Müdahale

Karşılıklı Ortak Rejim Sürünen Parite

Hedef Bölge ya da Genişlik Kurala Bağlı

Olmayan Müdahale Yönetimli Dalgalanma Esnek Döviz Kuru Rejimi Serbest Dalgalı Dalgalı

Kaynak: Ghosh, A. R., Gulde-Wolf, A.-M., & Wolf, H. C. (2002). Exchange Rate Regimes: Choices and Consequences. MIT Press, s: 40-41.

(19)

8

Uluslararası Para Fonu (IMF-2012) döviz kuru sistemlerini sabit (katı) döviz kuru, ara döviz kuru, dalgalı (esnek) döviz kuru ve son olarak diğer (tanımlanmamış döviz kuru sistemi) döviz kuru rejimi şeklinde dört temel başlık altında ele almaktadır. IMF (2012) tarafından yayımlanan rapora göre ise; dünya genelinde 71 ülke sabit döviz kuru rejimi, 51 ülke ara döviz kuru rejimini ve 31 ülke ise esnek döviz kuru rejimi uygulamaktadır.

Ekonomi literatüründeki araştırmalar ülkelerin uyguladıklarını açıkladığı kur rejimleri ile gerçekte uyguladığı kur rejimleri arasında ciddi farklılıklar bulunduğunu tespit etmiştir. Örneğin, IMF’ye dalgalı kur rejimini takip ettiğini bildiren ülkelerden önemli kısmının gerçekte katı sabit kur veya sürünen parite kur rejimini takip ettiği, paralel piyasalara sahip ülkelerin bir kısmının ise katı sabit kur rejimini takip etmelerini bildirmelerine rağmen gerçekte dalgalı veya sürünen aralık rejimini takip ettiği görülmektedir (Müslümov vd., 2003: 4).

Optimal döviz kuru rejiminin seçimi uluslararası makroekonomide hala çözüm bulamamış en önemli konulardan biridir. Son yıllarda gerçekleşen birçok önemli para krizlerinin temelinde ara döviz kuru rejimlerinin yer alması, iki kutup görüşünü destekleyenlerin sayısını arttırmıştır. İki kutup görüşüne göre, sadece sabit ve dalgalı döviz kuru rejimleri ülkelerin artan finansal bütünleşmesine bağlı bir şekilde rekabetçi döviz kuru sistemleri olarak adlandırılmakta ve yüksek sermeye hareketliliği ile karşı karşıya olan ülkelerin ara döviz kuru rejimini benimsememesi gerektiği vurgulanmaktadır. Buna ek olarak, sabit döviz kuru sisteminin sermaye hareketlerinin yüksek olduğu ülkelerde riskli bir kur sistemi olduğu, fakat ülkelerin sabit döviz kuru sisteminden vazgeçmeyerek ve bu kur sistemini kesinlikle sürdürdükleri durumda uygulanabilir bir kur sistemi olduğu belirtilmektedir (Bubula ve Ötker-Robe, 2002; 4).

(20)

9 1.1.1. Sabit Döviz Kuru Rejimi

Sabit kur sisteminde döviz kurlarının istikrarı merkez bankasının döviz piyasasına alıcı ve satıcı olarak müdahalesiyle sağlanır. Bunun için merkez bankasının elinde yeterli miktarda altın ve yabancı döviz stokunun olması gerekir (Parasız, 2005: 597).

Sabit döviz kuru sistemleri, döviz kuru yabancı ülke parasında sabitlendiği sabit ayarlanabilir döviz kuru (geleneksel sabit döviz kuru) ve döviz kuru ayarlamalarının tamamen saf dışı bırakıldığı katı sabit olmak üzere iki başlık altında incelenebilir. Bu sistemler para politikası güvenilirliği açısından avantajlı olmakla birlikte, döviz kuru değişiklikleri oldukça maliyetlidir (Yanar, 2008: 257).

Dolarizasyon

Bu sistemi uygulayan ülke parasal bağımsızlığına son vermekte ve başka bir ülkenin para birimini kullanmaktadır. Para kurulu sisteminin uç şeklidir. Parasal disiplini artırması nedeniyle güvenirliliği fazladır. Ayrıca istikrarsız bir döviz kurunun yol açtığı olumsuzlukları ortadan kaldırır (Özdemir ve Şahinbeyoğlu, 2000:

6).

Tam dolarizasyon durumunda, bir ülkede parasal bağımsızlığa son verilir ve diğer ülkenin para birimi kullanılır. Bu rejimin en önemli avantajı, kur riskini ve belirsizliği azaltmasıdır. Bunun sonucu olarak, yabancı yatırımlar ve uluslararası işlemler artar. Azalan belirsizlik, sadece yabancı yatırımların gelişini değil, yerel ekonomik birimlerin uluslararası piyasalara girişini de kolaylaştırır. Bu rejimin bu avantajlarının yanı sıra dezavantajları da vardır. Sabit kurun sürdürülebileceğine ilişkin güven önemlidir. Bu güven zedelendiğinde ekonomi krizlere açık hale gelir.

Ayrıca bu sistemde kur istikrarı hedefi olduğu için, bağımsız bir para politikası uygulamak son derece güçleşir (Kılavuz vd., 2011: 87).

(21)

10

Bununla birlikte, dışsal şoklar döviz kurundaki değişimler ile yumuşatılamaz ve bu durum maliyetlerin artmasına neden olur. Ayrıca bağımsız para politikası uygulanamadığından dolayı senyoraj gelirleri azalır. Söz konusu döviz kuru sisteminde merkez bankası son kredi verme fonksiyonunu kaybeder (Ghosts vd., 2003: 40)

Para Kurulu

Para kurulu sistemi ülke parasının yabancı bir ülkenin para birimine yasal düzenlemeler ile sabitlenmesi olarak tanımlanır. Söz konusu sistemde para otoritesi ülke parasını yalnız yabancı para girişi karşılığı basmakta ve merkez bankası tarafından bulundurulması gereken minimum döviz miktarı kanunlar çerçevesinde belirlenmektedir. Bu sistemin Dolarizasyondan temel farkı ise para otoritesinin senyoraj geliri elde edebilmesi olarak gösterilebilir (Ghosts vd., 2003: 40).

Para kurulu sisteminde merkez bankasının parasal düzenlemeler yapma ve son kredi mercii gibi geleneksel fonksiyonlarına son verilmektedir Diğer yandan bu sistemin uygulanması kolay olmakla beraber para ve maliye politikalarının güvenirliliğini arttırması, döviz kuruna istikrar kazandırması, faiz oranları birleştirmesi ve finansal derinliği arttırması gibi faydaları da vardır. Bunun yanında para kurulu sistemi bir takım maliyetler de getirmektedir. Para kurulu sisteminde bankalar daha duyarlı hale gelmekte, merkez bankası fonksiyonlarını kaybetmekte, mali politikalar üzerine sınırlama gelmekte ve nominal kurlar esnekliğini kaybetmektedir. Bu sistemin uygulanacağı ekonomide güçlü bir kamu finansmanı, sağlıklı bir finansal yapı ve yeterli miktarda döviz kaynakları gerekli görülmektedir (Özdemir ve Şahinbeyoğlu, 2000: 5).

Para Birliği

Bir grup ülkenin oluşturdukları ortak merkez bankası tarafından basılan para biriminin kullanılması olarak tanımlanır (Ghosts vd., 2003: 40). Parasal birliğe geçiş,

(22)

11

aşamalı bir şekilde gerçekleşmektedir. Başlangıç aşamasında; birliğe üye ülkeler ulusal paralarını sabit kurlarla birbirine karşı bağlayıp, diğer ülkelere karşı dalgalanmaya bırakırlar. Bunun yanında her ülke, kendi para birimini kullanmaya devam eder. Daha sonraki aşamada ise tüm birlik üyesi ülkeler ulusal para birimlerini terk ederek, yeni (ortak) para birimini kullanmaya başlarlar (Seyidoğlu, 1999: 469).

Günümüzde en bilinen örneği Avrupa Para Birliği’dir.

Para birliği uygulaması, üye ülkeler arasında işlem maliyetini ve reel döviz kurundaki dalgalanmaları azaltırken, güvenilirlik ile fiyat istikrarının artmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte üye ülkelerin ekonomik dinamikleri ve iş çevrimlerinin birbirine benzer yapıda olması büyük önem arz etmekte, üye ülkelerdeki asimetrik şoklar ekonomideki istikrarın kaybolmasına neden olabilmektedir. Asimetrik şokların ekonomiye maliyeti ise şokların büyüklüğü ve alternatif düzeltme araçlarının etkinliğine bağlı olarak değişmektedir (Ghosts vd., 2003: 40).

Tek Para Birimine ya da Sepet Döviz Kuruna Endeksli

Tek para birimine endeksli döviz kuru sisteminde ülke parası tek bir yabancı para biriminin nominal değerine sabitlenir. Merkez bankası duyurmuş olduğu nominal değer üzerinden döviz alış ve satışı yapar, fakat söz konusu değer ülkedeki temel makroekonomik dengesizliklere bağlı olarak değiştirilebilir. Söz konusu sistemin güvenilirliği merkez bankasının rezervlerine bağlı olarak değişmekte, fakat uluslararası rezervler genelde bazı ihtiyari para politikalarına olanak tanımak için yurtiçi parasal yükümlülüklerin tamamını kapsamamaktadır (Ghosts vd., 2003: 40).

Sepet döviz kuruna endeksli sistemde ülke parası iki ya da daha fazla döviz kurundan oluşan bir sepetin değerine sabitlenmektedir. Sepet farklı ülkelerin para birimlerinden ya da SDR gibi bileşik yabancı para biriminden oluşabilmektedir. Söz konusu sistemde sepet içinde yer alan para birimlerinin ağırlıkları kamuoyuna açıklanabilir ya da gizli tutulabilir ve söz konusu ağırlıklar sabit ya da değişken

(23)

12

olabilir (Ghosts vd., 2003: 40). Söz konusu sistemde döviz kuru sepeti genelde ülkenin en önemli ticari ve finansal ortaklarının para birimlerinden oluşturulmakta, sepetteki ağırlıklar iki ülkenin mal ve hizmet ticareti ile sermaye akımlarının coğrafik dağılımına bağlı olarak belirlenmektedir.

Gerek tek para birimine gerekse sepet döviz kuruna endeksli sistemde, nominal döviz kurunun önceden belirlenen hedef değerinin ± %1 aralığında dalgalanmasına izin verilmektedir. Para otoritesi sabit döviz kuru değerini korumak için para piyasasına doğrudan ya da dolaylı bir şekilde müdahalelerde bulunabilir. Para politikasının esnekliği sınırlı olmakla beraber, geleneksel merkez bankası fonksiyonları uygulanabilir ve para otoritesi döviz kuru değerini değiştirme yetkisine sahiptir (Bubula ve Ötker-Robe, 2002; 15).

Sabit Döviz Kuru Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları

Sabit döviz kuru rejimlerinin en önemli avantajlarından birisi, yüksek enflasyona sahip bir ülke parasının değerinin, enflasyon oranı düşük ve ekonomisi güçlü başka bir ülkenin para birimine sabitlenmesi yoluyla enflasyonun kontrol altına alınabilmesidir. Döviz kurunun ekonomi için bir nominal çıpa olarak kullanıldığı bu yöntemle, yüksek enflasyona sahip ülke, diğer ülkeden ithal ettiği parasal disiplin ve kredibilite sayesinde ekonomisini istikrara kavuşturabilmektedir. Nominal çıpa uygulamalarının daha katı örnekleri olan para kurulu ve tam dolarizasyon uygulamaları, uygulamadan çıkışın çok daha zor olması nedeniyle güvenilirliği daha yüksek sistemler olarak kabul edilmektedir. Sabit döviz kurlarının anti-enflasyonist özelliklerinin yanında bir başka önemli avantajı da, açık ekonomilerdeki en önemli fiyatlardan olan döviz kurunun, yine bir çıpa görevi görerek finansal piyasalara istikrar kazandırmasıdır. Özellikle para ve döviz piyasalarının henüz gelişmediği, döviz piyasalarında istikrarın sağlanamadığı ve para politikalarının verimli olarak uygulanamadığı ülkelerde sabit kurların getirdiği istikrar ve güvenle birlikte dış

(24)

13

ticaret, krediler ve yatırımlar canlanmakta, üretim ve istihdam artmaktadır (Kaya, 2009: 5).

Sabit döviz kuru rejimlerinin en önemli dezavantajlarından biri olarak yüksek cari işlemler açığı ve finansal krizler gösterilmektedir. Örneğin, sabit kur sistemi izleyen ülkelerde merkez bankası kuru sabit tutma konusunda piyasaya müdahalede bulunmaktadır. Kur yükselme eğilimine girdiğinde piyasaya döviz vermekle, düştüğünde ise döviz almakla yükümlüdür. Ancak sabit kur sisteminin dezavantajlarından olan paranın aşırı değerlenme riski sonucu, ithalat ucuz ihracat ise pahalı hale gelmektedir. Bu ise ülkenin rekabet gücünü azaltarak cari açık ortaya çıkarmaktadır. Bu açıkların sürekli olması durumunda ülkeler dış borçlanmaya başvurmakta ve bunun için yüksek faiz politikası izlemeleri kısa vadeli sermaye girişini özendirmekte ve paranın aşırı değerli olma riski devam etmektedir. Sonuçta para, bankacılık ve dış borç krizleri gözlenebilmektedir (Kılavuz vd., 2011: 84).

Para politikasının döviz kuruna odaklanması, çeşitli olumlu faktörler yanında olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Bunların en önemlisi kuşkusuz bağımsız para politikasının yitirilmesidir. Ekonomide ortaya çıkabilecek iç veya dış şoklar karşısında, para politikası ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılamamakta, şokların süresi ve ekonomi üzerindeki maliyeti artmaktadır. Ayrıca, bu şoklar karşısında döviz kurlarının hareket ederek denge değerini bulması ve bir nevi sigorta görevi ile şokların tesirini hafifletmesi olanağı da ortadan kalkmaktadır. Bunun yerine, çoğu zaman politik ve sosyal maliyetleri yüksek olan üretim, fiyatlar, istihdam ve ücretlerde hızlı ve sert ayarlamalar gerekmektedir. Örneğin dış talepte meydana gelebilecek bir daralmada, döviz kurunun değer kaybederek ihraç mallarının ucuzlaması yerine, ücretler ve fiyatlarda ayarlamalar gerekebilmektedir. Benzer şekilde, sabit kura karşı yaşanabilecek bir spekülatif atakta kurun savunulması, faizlerin yükselmesi ve uluslararası rezervlerin erimesi pahasına olmaktadır. Söz

(25)

14

konusu faiz artışı da ekonomide daralma, işsizlik oranında artış gibi olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir (Kaya, 2009: 9).

1.1.2. Ara Döviz Kuru Sistemi

Ara rejimlerde, kur spesifik bir değere endekslenmemektedir. Ancak, merkez bankası döviz kurunu belirlediği aralıkta veya değerde tutmak amacı ile piyasa müdahale edebilir. Bu tür rejimlerde iki tür müdahale söz konusudur. Birincisi, önceden belirlenmiş bir kural çevresinde yapılan müdahale (Sürünen Parite ile Hedef Bölge ve Aralık), diğeri ise herhangi bir kuralın bulunmadığı durumdaki müdahale (Yönetimli Dalgalanma) şeklidir (Yanar, 2008: 257).

Karşılıklı Ortak Rejim

Karşılıklı ortak rejim birlikte hareket eden merkez bankalarının ulusal para birimleri için döviz kurlarının gelecekte belirli bir aralıkta olması için yapmış olduğu anlaşmadır. Bu döviz kuru sisteminde politika araçları döviz kurlarına müdahalenin yanı sıra ulusal para politikasındaki ayarlamaları da içermektedir. Merkez bankaları tarafından yapılan anlaşmalar para politikasına kısıtlamalar getirmekte ve politika duyarlılığı birçok döviz kurunun göreli pozisyonuna göre belirlenmektedir (Ghosts vd., 2003: 40).

Sürünen Parite

Bu sistemde döviz kuru bir kurala bağlı olarak belirlenir ve dönemsel olarak bir düzeltme işlemine tabi tutulur. Söz konusu düzeltme işlemi önceden belirlenmiş bir değere göre ya da gerçekleşen ile beklenen enflasyon oranı arasındaki fark gibi belirli bir sayısal göstergeye göre yapılır. Nominal döviz kuru tek bir yabancı para birimine ya da sepetten oluşan yabancı bir para birimi değerine bağlı olarak hesaplanabilir.

Bazı durumlarda sürünen parite sistemi bir genişlik şeklinde de tanımlanabilir. Döviz kurundaki ayarlamaların derecesi ve ayarlamalar arasındaki zamanın süresi gibi

(26)

15

belirli düzenlemeler sistemin sabit ya da esnek döviz kuruna benzemesine neden olabilir (Bubula ve Ötker-Robe, 2002; 15; Ghosts vd., 2003: 40).

Bu kur sisteminde ülke parasının değeri sabitlenmiştir. Ancak bu sabit değer, o ülkenin seçilmiş ekonomik göstergelerine ve özellikle ödemeler dengesindeki gelişmelere bağlı olarak ayarlanabilmektedir. Bu sistem yönlendirilmiş sabit genişlik sistemi ile karşılaştırıldığında daha katı bir yapıya sahip olmakla birlikte alışılmış sabit kur sistemleri ile karşılaştırıldığında, bu sistemlerden farklı olarak sabit kur üzerinde bir baskı oluştuğunda, yine gerekli ayarlamanın bir anda değil belirli aralıklarla ve sıklıkla yapılıyor olmasıdır. Bu nedenle bu sistem, yönlendirilmiş sabit genişlik sistemin avantajlarını ve dezavantajlarını beraberinde getirmektedir. Bunlara ek olarak, aralığın olmaması nedeniyle belirsizlikler daha aza indirgenmiştir (Özdemir ve Şahinbeyoğlu, 2000: 4).

Hedef Bölge ya da Genişlik

Söz konusu bu sistemde nominal döviz kurunun sabit merkez döviz kuru etrafında aşağı yukarı belirli bir aralık içinde (örneğin ± %1 aralığında) dalgalanmasına izin verilir. Para otoritesi döviz kurunun önceden belirlenen aralıklar arasında kalmasını sağlamak için doğrudan ya da dolaylı bir şekilde para piyasasına müdahalede bulunabilir. Döviz kurunun dalgalanacağı aralık genişliği değişebilmektedir. Söz konusu aralık daraldıkça sistem sabit kur sistemine, genişledikçe dalgalı kur sistemine yakınsar (Bubula ve Ötker-Robe, 2002; 15).

Bu nedenle serbest dalgalanan ve sabit kur sisteminin bir birleşimi gibi algılanabilecek bu kur sistemi esnekliği ve istikrarı beraberinde getirir. Merkez parite olarak belirlenen aralığın ortalama değeri kurlara bir belirlilik kazandırırken, kurların bu aralık içinde dalgalanabilmesi dışsal şokların etkisini azaltmaktadır. Bu sistemde aralığın belirlenmesi bir problem niteliğini taşımaktadır. Çok dar belirlenen aralık istikrarsızlığı ve spekülasyonu beraberinde getirebilmektedir. Ayrıca bu aralığın

(27)

16

sürdürülebilir olması bu sisteme güven için şarttır. Devamlı ayarlanan aralık beklenen faydaları yok edebilmektedir (Özdemir ve Şahinbeyoğlu, 2000: 3).

Yönetimli Dalgalanma

Bu rejimde belirli bir döviz kuru hedefi olmamasına rağmen otoriteler döviz piyasasına müdahale edebilirler veya döviz kurunu etkileyecek faiz oranlarını belirleyebilirler. Otoritelerin hedefi kısa dönemde (aylık, haftalık, hatta saatlik) döviz kurundaki oynaklığı azaltmaktır. Aşırı oynaklık düzensiz ve likit olmayan piyasalara sebep olabilir. Otoriteler aynı zamanda uzun dönemde de döviz kurunun kendi bilgileri dışında denge değerinden uzaklaşmasını istemezler (Akan, 2010: 110).

Önceden açıklanmış kurallara bağlı olarak yapılmayan bu müdahaleler, ülke ekonomisinin hareket alanını genişletmektedir. Ayrıca bu şekilde yönlendirilebilen kurlarla, serbest dalgalanan kur sisteminin yol açtığı bir takım risk ve belirsizlikler azaltılabilmektedir. Diğer yandan kurallardan yoksun bu tür müdahaleler ekonomiler genelinde düşünüldüğünde birbirleriyle çelişen yönleri olabilmektedir. Kurların gözetimli bir şekilde dalgalandığı bir ekonomide, yapılan müdahaleler sonucu elde edilmeye çalışılan ekonomik yararlar diğer ülkelerin bundan olumsuz etkilenmesi sonucunu oluşturuyorsa bu sistem “kirli dalgalanma” olarak adlandırılmaktadır (Özdemir ve Şahinbeyoğlu, 2000: 2).

1.1.3. Esnek Döviz Kuru Rejimi

Döviz piyasasına herhangi bir resmi müdahalenin olmaması durumunda döviz kurunun serbestçe arz ve talep koşullarına göre belirlenmesine esnek kur sistemi adı verilir (Parasız, 2005: 595).

Esnek döviz kuru rejiminde, belirli bir döviz kuru oranı hedefine ilişkin herhangi bir taahhüt yoktur. Döviz kurunu piyasada oluşan arz ve talep belirler.

Otoriteler döviz piyasasına müdahale etmez, döviz kuru düzeyine etki etmek için para

(28)

17

politikası araçlarını kullanmazlar. Ayrıca bu sistemde para politikası etkinliği tam olarak sağlanmaktadır. Reel şoklar karşısında, kurlardaki ayarlamalar aracılığı ile daha etkin olan bu sistem, döviz kuru belirsizlikleri nedeni ile ekonomi üzerinde olumsuz etkilerde bulunabilmektedir (Yanar, 2008: 257).

Serbest dalgalanan kur sisteminde ülke parasının değeri piyasa tarafından belirlenmektedir. Döviz piyasasına yapılan müdahaleler kurların istenilen düzeyde oluşmasını sağlamak yerine, bu piyasadaki gereksiz dalgalanmaları önlemek ve değişimleri daha ılımlı hale getirmek için yapılmaktadır. Bu sistemde para politikası daha etkin hale gelmekte ve ülkenin tutması gereken uluslararası rezerv miktarı azalmaktadır (Özdemir ve Şahinbeyoğlu, 2000: 2).

Tam esnek kur rejiminin en önemli avantajı, dışsal şoklara ve reel sektörden gelen şoklara karşı dirençli olmasıdır. Kur tamamen serbest olduğu için, etkin işleyen bir döviz piyasasında kurlar yeni oluşan durumlara ve özellikle de şoklara hızla ve tam olarak uyum sağlarlar. Bu rejimin bir diğer avantajı ise, kur istikrarı bir hedef olarak alınmadığı için, merkez bankasının daha etkin bir para politikası yürütme şansının bulunmasıdır (Kılavuz vd., 2011: 87).

Esnek kurların önemli avantajlarından bir diğeri de, para politikasının bağımsızlığıdır. Sabit kur sisteminin aksine esnek kurlar, para politikasının ekonomik konjonktüre göre ayarlanabilmesini, iktisadi ya da politik amaçlara göre genişletilip daraltılabilmesini sağlamaktadır. Örneğin, iç talepte yaşanan hızlı bir artış ile fiyatların yükselmesi durumunda merkez bankaları faizleri yükselterek ekonomiyi soğutabilme özgürlüğünü elinde tutmaktadır. Esnek döviz kurları ayrıca, ekonominin karşılaştığı şoklar karşısında sigorta görevi görerek bu şokların üretim, istihdam ve fiyatlar üzerindeki etkilerini hafifletmektedir. Ülkenin karşılaşabileceği bir dış talep şokunda, örneğin ihracat talebinde bir düşüşte, ülke parasının değer kaybederek yabancı paralar karşısında ucuzlaması, sabit kur uygulamalarının aksine, fiyatlar ve

(29)

18

ücretler gibi nominal büyüklüklerde, bunun yanında üretim gibi reel değişkenlerde büyük çapta ayarlamaları engellemektedir (Kaya, 2009: 11).

Bu rejimin avantajlarının yanı sıra dezavantajları da vardır. Tam esnek kur rejiminde döviz kurundaki aşırı dalgalanma kaynak dağılımını olumsuz etkiler. Buna ilaveten, serbest dalgalanan kur rejimi sorunlu ekonomilerde enflasyona yol açabilir.

Bu rejime geçildiğinde açık pozisyonda bulunan firma ve bankalar kurun olası bir yükselmesinde büyük ölçüde zarar görürler (Kılavuz vd., 2011: 87). Ayrıca para politikası için nominal çıpa özelliğini taşıyabilen döviz kuru bu özelliğini kaybettiğinden, serbest dalgalanan kur sistemi enflasyona elverişli bir sistem haline gelebilmektedir (Özdemir ve Şahinbeyoğlu, 2000: 2).

Esnek kurların sabit kurlar karşısındaki dezavantajları, değişken kurların getirdiği belirsizlik ve buna bağlı riskler etrafında toplanmaktadır. Burada, sabit kurların sahip olduğu, ülkedeki ekonomik karar alıcıların yatırım, üretim ve dış ticaret kararlarını önlerini görerek daha rahat alabilmelerini sağlayan kur istikrarından söz edilemez. Kurlar piyasa şartları tarafından belirlense dahi, piyasalarda asimetrik enformasyon problemleri ve Balassa-Samuelson etkisi gibi nedenlerle kurlarda denge değerlerinden sapmalar, aşırı değerlenme ya da tersi sorunlar gündeme gelebilmektedir. Reel kurlar da esnek nominal kur uygulamalarında daha değişken olabilmekte, beraberinde cari işlemler dengesizlikleri getirebilmektedir (Kaya, 2009:

13).

1.2. Optimal Döviz Kuru Sisteminin Seçimi

Döviz kuru, bir ülkenin mal, hizmet ve sermaye akımlarını etkilerken aynı zamanda ödemeler bilançosu, enflasyon ve diğer makroekonomik değişkenler üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, ekonomik istikrarı sağlamak, rekabet gücünü korumak ve istikrarlı bir büyümeyi gerçekleştirmek için hangi döviz kuru sisteminin tercih edileceği önemli bir seçimi oluşturmaktadır. Ülkenin dışa açıklık

(30)

19

derecesi, ekonominin büyüklüğü, dış ticarete konu olan malların çeşitliliği, uluslararası mali piyasalar ile bütünleşme derecesi vb. göstergeler ülkenin döviz kuru sisteminin seçiminde ayırıcı temel özelliklerdir (Karluk, 1999: 339).

Döviz kuru rejimi tercihi her iktisat politikası aracının kullanımında olduğu gibi ekonomik etkiler doğuracaktır. Rasyonel bir döviz kuru rejimi tercihi, doğal olarak, rejimin özelliklerinden kaynaklanan beklentileri de içinde barındıracaktır. Teorik olarak ele alındığında döviz kuru rejimlerinin makroekonomik etkilerinin oldukça tartışmalı bir konu olduğu görülür. Sabit döviz kuru, para politikası üzerinde kısıtlar oluşturarak enflasyonist beklentilerin aşağıya çekilmesinde yardımcı olabilir. Aynı zamanda cari açıkların sürdürülemez hale gelmesi durumunda, devalüasyon aracılığı ile hükümete kurlara müdahale imkanı sağlamaktadır. Esnek döviz kuru ise, ticari dengesizliklerde daha yumuşak bir geçişe izin verir veya spekülatif sermaye hareketlerinin etkisini artırarak oynaklığı arttırır. Esnek döviz kuru rejimleri, sermaye hareketliliğinin çok yüksek olduğu durumlarda çıktı miktarını reel şoklara karşı izole etmede daha başarılı olurken; sabit döviz kurları, sermaye hareketliliğinin düşük olduğu durumlarda tercih edilebilir (Ghosh vd. 2002: 38).

İktisat politikası açısından monetaristlerin esnek döviz kurunu savunmaları, sabit kur rejiminde para arzının merkez bankasının kontrolünden çıkarak içsel bir değişken olmasına dayalıdır. Esnek kur rejimi uygulamasında merkez bankasının para politikası etkinleşirken, merkez bankasının para arzı üzerindeki gücü artmaktadır. Bu nedenle para arzının dışsallığını savunan monetaristler esnek döviz kuru rejimini öne çıkarmaktadır. Diğer yandan, post-keyneslerin esnek döviz kurunu önermelerinin temelinde, merkez bankasının para stoku yerine faiz oranının kontrol edilebileceği düşüncesi yatmaktadır (Altay, 2007: 696).

Frankel (2003) sabit ve esnek döviz kuru sistemlerinin avantajlarını aşağıdaki gibi sıralamıştır:

(31)

20 Sabit Kur Rejiminin Avantajları:

 Para politikası için nominal bir çıpa vazifesi sağlaması

 Ticaret ve yatırımı teşvik etmesi

 Döviz kurunda rekabetçi değer düşüşünün önüne geçmesi

 Spekülatif atakları önlemesi

Esnek Döviz Kuru Rejiminin Avantajları:

 Bağımsız bir para politikası uygulanmasına olanak sağlaması

 Ticari şoklara karşı otomatik ayarlamalara olanak sağlaması

 Merkez bankasının senyoraj geliri elde etmesine ve son borç verme mercii olmasına imkan tanıması

 Spekülatif atakları önlemesi

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda Frankel (2003) en uygun döviz kuru sisteminin seçiminde ülkelerin aşağıdaki özellikleri dikkate almaları gerektiğini belirtmiştir:

 Ekonominin büyüklüğü

 Ekonominin dünya ile bütünleşmesi ve açıklık derecesi

 Ekonomik sorunların kaynağı

 Optimal para alanı

Bu bağlamda farklı döviz kuru sistemlerinin temel özellikleri, avantaj ve dezavantajları Tablo 1.3’te yer almaktadır.

(32)

21

Tablo 1.3: Döviz Kuru Sistemlerinin Temel Özellikleri, Avantaj ve Dezavantajları

Sistem Temel Özellikler Temel Avantajlar Temel Dezavantajlar Açıklamalar

Serbest Dalgalanma

 Döviz kurunun dış değeri piyasada serbestçe belirlenir.

 Talep ve arz edilen mallardaki beklenen değişme döviz kurundaki değişmeye yansıtılır.

 Merkez bankası döviz piyasasına müdahale etmez.

 Nominal döviz kurundaki değişme içsel ve dışsal şokların gerektirdiği ayarlamaları yansıtır.

 Yüksek düzeyde rezerv birikimine ihtiyaç yoktur.

 Yüksek oranlı nominal ve reel döviz kurundaki değişkenlik kaynak dağılımını olumsuz etkiler.

 Para politikası döviz kuru dışında bir nominal çıpa çerçevesinde şekillenir. Bu enflasyon eğiliminin yüksek olması anlamına gelir.

 Hiçbir ülke tam esnek kur politikası uygulamaktadır.

ABD, İsviçre ve Japonya bu uygulamaya en yakın örneklerdir.

Yönetimli Dalgalanma

 Merkez bankası döviz piyasasına aralıklı olarak müdahale eder.

Müdahale sıklığı ve şekli hedef doğrultusunda değişir.

 Faiz oranlarında değişim, likidite veya diğer finansal araçlar yoluyla dolaylı müdahaleler uluslararası rezervlerde değişim yaratmaz.

 Daha yüksek uluslar arası rezerv gerekliliğine ihtiyaç duyulması haricinde serbest dalgalanma ile aynıdır.

 Döviz kurlarındaki aşırı hareketliliği önler.

 Merkez bankası davranışının şeffaf olmayışı piyasalarda belirsizliğe neden olabilir.

 Uygulamada müdahalelerin etkileri sinyal niteliğinde olsa bile kısa sürelidir ve istikrar kazandırıcı değildir.

 Kanada ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeler uygulamaktadır.

Hedef Bölge ya da Genişlik

 Nominal döviz kuru belirlenen merkez parite etrafında belirli bir içinde serbestçe dalgalanır.

Sapmalarda parasal otorite piyasaya müdahale eder.

 Bant genişliği değişir. Daraldıkça sabit kur sistemine, genişledikçe dalgalı kur sitemine yaklaşır.

 Sistem belirli bir esneklikle güvenilirliği sağlamaktadır.

 Bant ve merkez parite gibi anahtar bilgiler piyasanın bekleyişlerini şekillendirir.

 Bant içinde gerçekleşen dalgalanmalar piyasadaki şok değişimleri etkisiz hale getirir.

 Bandın çok dar olduğu ve makro politikaların sisteme uygun olmadığı durumlarda uygulama istikrar önleyici olabilir.

 Bant genişliğinin seçimi önemlidir.

 Sistemin esnekliği aralık ve merkez parite değerlerinin revize edilmesine olanak tanır. Bu ise güvenilirliği düşürür.

 Avrupa Para Sistemi çerçevesinde uygulanan Döviz Kuru Mekanizması (ERM) en iyi bilinen örnektedir.

 1992-93 ERM krizinin tanık olduğu gibi sistem önemli spekülatif baskılara maruz kalabilir ve merkez bankası belirlenen aralığı korumada karasız kalırsa sistem çökebilir.

(33)

22

Sistem Temel Özellikler Temel Avantajlar Temel Dezavantajlar Açıklamalar

Sürünen Parite

 Nominal döviz kuru periyodik olarak belirli göstergelere göre ayarlanır. Çok dar bir bant içinde hareket etmesine izin verilmez.

 Uygulamanın bir örneği de nominal döviz kurunun mevcut enflasyon oranının altında artacak şekilde ayarlanmasıdır.

 Yüksek enflasyonlu ülkelerde önemli reel kur değerlenmelerini önler.

 Piyasa beklentilerini yönlendirir ve belirli ölçüde güvenilirlik sağlar.

 Geçmiş enflasyon farklarını kullanan geçmişe dönük yaklaşım sistemde enflasyonist sürecin oluşmasına ve para politikasında döviz kurunun nominal çıpa etkisinin ortadan kalkmasına neden olabilir.

 Mal ve gelir politikaları uyumlu değilse bu sistem sürekli bir şekilde uygulanamaz.

 Bu sistem 1960 ve 1970’li yıllarda Şili, Kolombiya ve Brezilya’da uygulanmıştır. En uzun uygulaması

Kolombiya’dadır. Bu uygulama önemli ölçüde enflasyonist baskı oluşturmuştur.

Para Kurulu

 Kesin kurallara bağlanmış sabit kur sistemidir.

 Para politikasında yasal sınırlamalar mevcuttur.

 Para otoritesi yerli parayı yalnız yabancı para girişi karşılığı basabilir.

 Sistem güvenilirliği maksimize eder ve zaman tutarsızlığı sorununu ortadan kaldırır.

 Güvenilirlik açısından önemlidir, ancak sistem esnek değildir.

 Önemli dışsal şoklar

tamamen işsizlik ya da ekonomik faaliyet yoluyla ortadan

kaldırılır.

 Merkez bankası son kredi verme mercii olma fonksiyonunu kaybeder.

 Tarihsel olarak pek çok küçük ülke uygulaması görülmektedir. Ancak bazıları önemli dışsal şoklarda uygulamaya son vermek durumunda kalmışlardır.

 Hong Kong, Estonya, Arjantin ve Bulgaristan benzer uygulamalarda bulunmuşlardır.

Dolarizasyon

 Para kurulu sisteminin en uç örneğidir ve uygulaması yoktur.

 Bir ülkenin parasal bağımsızlığına son vererek diğer ülkenin para birimini kullanması söz konusudur.

 Güvenilirlik sorununu maksimize eden bir sistemdir. Teorik olarak parasal otoritenin farklı davranış hakkı yoktur.

 Para kurulu sisteminde olduğu gibi güvenilirlik

açısından olumlu ancak esneklik açısından olumsuz bir sitemdir.

 Merkez bankası son kredi verme mercii olma fonksiyonunu kaybeder.

 Panama ve San Marino en yakın uygulamalarıdır.

Kaynak: Kılavuz, E., Topcu, B. A., & Tülüce, N. S. (2011). Yükselen Ekonomilerde Döviz Kuru Rejimi Seçimi: Ampirik Bir Analiz. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 30, 47-109.

Referanslar

Benzer Belgeler

O zamanlar İstanbul’un her semtinde günümüzdeki gibi sekiz on banka şubesi birden yok; bu bina, Ziraat Bankası nın kentteki tek şubesiydi.. Daha doğrusu,

view the articles on otology-neurotology submitted from Turkey and published in Science Citation In- dexed (SCI) and Science Citation Index-Expanded (SCI-E) journals in the

Türkiye ekonomisinde uygulanan para ve döviz kuru politikalarında 2001 yılı itibariyle gerçekleşen değişimin yurtiçi döviz piyasası dinamikleri üzerindeki

Gelebilecek alımlar ile birlikte kurdaki eğilimin yukarı yönlü hareketine devam etmesi durumunda 5,93, 5,95 ve 5,97 seviyeleri takip edilmesi gereken önemli direnç

Pnömatik enerjinin kaynağı olan hava atmosferde sınırsız olarak elde edilebilir.. Havanın temiz olması ve

Et-yumurta-kuru baklagil grubunda et, tavuk, hindi, balık, yu- murta, kuru fasulye, nohut, mercimek, yağlı tohumlar (fındık, fıstık, ceviz vb) gibi besinler bulunmakta ve bu

24.4.2017 sayılı kararında; “Mah- kemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu yönetim kurulu kararının mali ve hukuki

ÇalıĢmamızda RA‘li hasta grubunun %73.3‘ünün kontrol grubunun ise %20‘sinin uyku kalitesinin kötü olduğunun saptanmıĢ ve PUKĠ puanının kontrol grubuna