• Sonuç bulunamadı

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2012 O.P. Raporu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2012 O.P. Raporu"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

1

1

Türkiye

küçük

Millet Meclisleri

Nisan 2012 O.P. Raporu

Hükümetin yeni stratejisi Kürt sorununa çözüm olabilir mi?

&

4+4+4

www.tkmm.net

(2)

2

(3)

3

Ortak Paydalar

* Kürt sorunu Türkiye’nin öncelikli meselesidir.

Güvenlik politikalarının sorunun çözümüne katkı sunmadığı ortaya çıkmıştır.

* Hükümetin öngördüğü yeni strateji Kürt sorununun çözümüne katkı sağlayabilir ama yeterli değil.

* Türkiye’nin problemli bir eğitim sistemi var. ‘4+4+4’

yasası katılımcı bir şekilde hazırlanmalıydı.

* Eğitim sisteminde kapsamlı bir “yeniden yapılanma”

ihtiyacı devam ediyor.

Hazırlayan Yakup Kadri Karabacak

Türkiye küçük Millet Meclisleri Koordinatörü, 20.04.2012

“Raporda yer alan görüşler TkMM katılımcılarına aittir.”

TkMM Girişimi, Uncular Sok.28/2, TR- 34672 İSTANBUL

(4)

4 Genel Değerlendirme:

Türkiye küçük Millet Meclisleri 3 yılı aşkın süredir yaptığı toplantılarda Kürt sorununu -doğrudan veya dolaylı olarak- defalarca gündemine aldı. Bu bizim tercihimizle değil, gündemin dayatmasıyla oldu

Mart ayında en fazla tartışılan konu Nevruz/Newroz kutlamalarıydı. Bir BDP’li ve bir polis görevlisinin yaşamını yitirdiği kutlamlar-gösteriler, ‘kutlanma günü krizi’ ile hatırlanacak. BDP’nin kutlamaları bir haftaya yayma talebine karşılık hükümet ‘gününde kutlayın, yoksa izin vermeyiz’ deyince gene tazyikli su, biber gazı, cop devreye girdi.

(5)

5 Bu raporun kaleme alındığı günlerde gündemden düşmüş olarak görünse de, 22 Mart tarihinde Fikret Bila ve Lale Kemal’in gazete köşelerinde duyurduğu bir haber gündeme oturdu. Hükümetin Kürt sorununda yeni stratejisi tartışılmaya başladı.

İşte bu nedenle Kürt sorunu bir kez daha TkMM’lerin gündeminde yerini aldı.

TkMM’lerin gündeminde de ülke gündeminde olduğu gibi hayli hacimli bir yer tutan bu soruna, yalnızca hükümetin yeni stratejisinin eleştirilmesi açısından değil, çözümün nasıl mümkün olabileceği sorusunun yanıtını da arayarak bakmaya çalıştık..

Bir ayı aşkın süredir gündemde olan, kamuoyunda 4+4+4 yasası olarak bilinen, torba yasa da mart ayının sonunda alt komisyondan olaylı bir şekilde geçerek meclis genel kurulu gündemine geldi.

Türkiye’de neredeyse her sorunun çözümü olarak görülen ‘eğitim’ sisteminde değişiklikler yapılmasını öngören bu yeni sistemin neler getirip neler götüreceği sorusunun yanıtı arandı.

*****

(6)

6 2012 yılının Nisan ayında Adana, Adıyaman, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Hatay, Iğdır, Kocaeli, Muş, Ankara ve İstanbul küçük Millet Meclisleri ‘Hükümetin yeni stratejisi Kürt sorununa çözüm olabilir mi?’

konusunu gündemlerine alırken, Batman, Kayseri, Malatya ve Sakarya küçük Millet Meclisleri ‘4+4+4 yasası’nı tartıştılar. Elazığ kMM ise, salona ilişkin bir sorundan ötürü toplantısını gerçekleştiremedi.

Adıyaman, Batman ve Bursa kMM’lerinin tutanakları, bu rapor hazırlanırken elimize ulaşmadığından dikkate alınamadı.

Toplantılara katılan milletvekillerinin adları şöyle:

Mehmet Metiner ve Murtaza Yetiş (Adıyaman), Cuma İçten (Diyarbakır), Hasan Akgöl (Hatay), Tülay Selamoğlu ve Bülent Kuşoğlu (Ankara), İsmet Uçma (İstanbul), Rıfat Sait (İzmir)

Nisan ayı TkMM’lerine Belediye başkanlarından da katılım oldu; Batman Belediye Başkanı tutuklu olduğundan yardımcısı Serhat Temel ve Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı, kMM toplantılarına katıldılar.

(7)

7

Sorun doğuran sorun: Kürt Sorunu

Ortak paydalara da yansıdığı gibi, TkMM toplantılarının bu ayki katılımcıları da, Kürt sorununu, Türkiye’nin öncelikli ve acil çözüme muhtaç konusu olarak görüyor ve bu sorunun doğurduğu bir dizi ‘ekonomik’, sosyal, ve siyasal sonuçlara dikkat çekiyorlar.

Devletin bugüne değin izlediği ‘güvenlik yoğunluklu’

politikaların bir sonuç vermediği, bunda ısrar etmenin de sonucu değiştirmediğinde görüş birliği var.

Hükümetin yeni stratejisinin sloganı ‘terör örgütüyle mücadele, siyasi uzantısıyla müzakere’ oldu. Bu yaklaşımın, konunun bu yönüne değinen tüm katılımcılar tarafından eleştirildiğini belirtmek gerek.

(8)

8 Özellikle bu stratejide BDP’ye biçilen rol eleştirilmiş.

“Terör örgütünün uzantısı olarak ifade edilen bir partiyle, nasıl müzakere edileceği” soruluyor. BDP’ye yapılan bu yakıştırma ile hükümetin, müzakere yolunu daha baştan kapadığı hakim görüş. Bu noktada bir eleştiri de, ‘BDP’nin seçilmişlerin ve halkın iradesinin bir yansısının olduğunu kabullenememe’ olarak ifade edilen yaklaşıma yöneliyor. Katılımcılar bu yaklaşımın BDP’yi ve ona oy verenleri ‘ötekileştirdiğini’ vurguluyorlar.

Başbakan’ın ve Cumhurbarbaşkanı’nın son dönemde verdiği demeçlerin de bu ötekileştirme sürecini hızlandırdığı ifade ediliyor.

“BDP’nin PKK ile bağlarını koparması dayatması” da gerçekçi bulunmuyor. Her ikisinin de, siyasal ve toplumsal desteğinin aynı zemine dayandığı gerçeği görülmediği taktirde, geriye işlevsiz ve aktör olma özelliğini yitirmiş bir BDP kalacağı belirtiliyor.

Hükümetin stratejisinin ‘yeniliği de’ eleştiri konusu.

AK Parti’nin Kürt sorununa karşı takındığı tavırda iki hakim görüş var:

Birincisi, AK Parti’nin en başından bu yana Kürt sorununu çözme niyeti taşımadığı yönünde.

İkincisi, şu anda gelmiş olduğu nokta ne olursa olsun, Kürt sorunu karşısında en cesur ve demokratik tavrın Ak Parti hükümetleri tarafından takınıldığını, bunun bir alternatifinin de olmadığı yönünde.

(9)

9 Ancak her iki görüşten katılımcılar da, stratejiyi ‘yeni’

bulmuyor, “Geçmişin tekrarı” olarak niteliyorlar. Bu nedenle, stratejinin yeni bir sonuç doğurması, soruna çözüm getirme beklentisi nerdeyse kimsede yok.

Yukarıda birinci görüş olarak ifade ettiğimiz yaklaşım, hükümetin ‘niyetinin’ iyi olmadığını, zira isterse bu sorunu çözebileceğini vurgularken; -Ergenekon,Balyoz, vb soruşturmalar kastedilerek- hükümetin artık, ‘asker istemiyor’ gerekçesinin de kalmadığını ileri sürüyorlar.

Bazı katılımcılar, yalnızca Kürt sorununda değil, genel olarak demokrasi komusunda hükümetin giderek gerilediğini belirtmişler. Yeni anayasa sürecinin ağırdan alınması da aynı kapsamda eleştiri konusu olmuş.

Bir diğer tartışma konusu da, devlet politikasının oluşumundaki, PKK endeksli yaklaşım. Katılımcıların önemli bir kesimi, Kürt sorununun çözümünde, PKK’den bağımsız olarak, “temel hak ve özgürlükler” yaklaşımının devreye girmesi gerektiğini belirtiyor. Anadilde eğitim hakkı, yer isimlerinin iadesi, düşünce ve ifade özgürlüğü yanı sıra örgütlenme özgürlüğünün genişletilmesi bu kapsamda dile getirilmiş.

Hükümet stratejisinden bağımsız olarak, ileri sürülen çözüm önerilerinin bir çoğunda ‘yeni anayasa’ vurgusu öne çıkıyor. Yeni anayasa sürecinin sorunun çözümü için iyi bir fırsat teşkil edebileceği görüşü hakim. Bu süreçte yerel yönetimlerin güçlendirilmesi önerisi de dile getirilmiş.

(10)

10

‘Silahlar susmadan kalıcı bir çözüm olmaz’ diyen katılımcılar, önce operasyonların durması ve PKK’nin silah bırakması gerekliliği vurguluyor.

Çözüm için devletin PKK ve Öcalan ile görüşebileceğini belirten katılımcılar olduğu gibi, bunu doğru bulmayan,

“Çözümün adresi meclistir” diyenler de var.

Son olarak , çok sayıda katılımcımız artan şiddetin doğu ve batı arasındaki duygusal bağı koparmaya devam ettiğine dikkat çekmiş. Özelllikle Uludere (Roboski)’de yaşananlar, doğu ve güneydoğu illerindeki kMM’lerde sıklıkla hatırlatılmış. Siyasette ‘barış dilinin egemen olması’ ise herkesin katıldığı bir “Ortak Payda”.

(11)

11 4+4+4 yasasına yaklaşımda iki keskin eğilim var:

Birinci yaklaşım, yeni düzenlemeye ağırlıklı olarak

‘laikliği’ zedeleyeceği kaygısı ile karşı çıkıyor. Bu görüşü dile getiren katılımcılar, Başbakan’ın ‘dindar nesil’ açıklamalarına tepkili. Yapılan düzenleme, bir

(12)

12 katılımcının ifadesi ile, teknik değil ‘ideolojik’

bulunuyor.

Yine bu başlık altında, Türkiye’nin zaten ‘laik olmadığı’

görüşünü dile getiren katılımcılar, din eğitimine değil, bu eğitimin devlet tarafından verilmesine karşı olduklarını ifade ediyorlar. Ek olarak, şayet din eğitmi devlet tarafından verilecekse, bunun tüm dini grupları kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtiyorlar. Türkiye’de çeşitli inanç grupları ve inançsızlar da olduğu, laik devletin ‘dinsel,mezhepsel’

tercihinin olmayacağı vurgulanıyor.

Karşı görüş, yeni düzenlemeyle, ‘İmam Hatip’lerin 28 Şubat’ta kapatılan orta kısımlarının’ açılmasını ve Kuran-ı Kerim ve Peygamberin Hayatı derslerinin konulmasını destekliyor. Bu derslerin “seçmeli” olacağı, bir dayatma oluşturamayacağı ifade ediliyor.

Her ne kadar bu iki ders ‘seçimlik’ kategorisinde olsa da, uygulamanın bir mahalle baskısına dönüşeceğiden endişe ediliyor. Ramazan ayında oruç tutmayan öğrencilerin yaşadıkları sıkıntılar hatırlatılıyor.

Konuşmalardan anlaşılıyor ki, Türkiye’nin eğitim sisteminin kapsamlı bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu noktasında görüş birliği var. Ancak bu yeni düzenlemenin, sorunları çözeceğini iddia eden de yok.

Eğitimin bir insan hakkı olduğu, eşit ve parasız verilmesi gerektiğini vurgulayan çok sayıda katılımcımız var.

Kapsamlı bir reform için eğitime bütçeden ayrılan payın

(13)

13 arttırılması, müfredatın yenilenmesi ve okulların teknik kapasitesinin arttırılması öngörülüyor. Bu konuda söz alan katılımcılar, eğitim politikaların iktidarın siyasal tercihlerine göre şekillenmemesi gerektiğine, aksi taktirde sistemin ‘yazboz tahtasına’ döndüğüne işaret etmişler.

Bu yasayı ‘28 Şubat’ta yapılan yanlışın rövanşı’ olarak görenler, bu kez de ileride benzer ‘rövanşlara’ yol açabilecek başka bir yanlış yapıldığını belirtiyorlar.

Laiklik eksenli tartışmalar dışında öne çıkan diğer itiraz noktaları ise şöyle:

- Eğitime başlama yaşının 5 yaşa çekilmesi pedagojik olarak yanlış bulunuyor.

- Okul öncesi eğitimin gözardı edildiği, mümkünse okulöncesi eğitimin de zorunlu hale getirilmesi gerektiği belirtiliyor.

- Mesleki yönlendirmenin erken yapılması da eleştiri konusu. Bu görüşte olanlar, mesleki yönlendirmenin erken yapılmasını ‘herkesin doktor, mimar, mühendis olamayacağı’ ve genç nüfusun fazlalığı gerekçesi ile destekliyorlar.

- Sanayi bölgelerinde, mesleki eğitim ve çıraklık okullarının açılmasının, gençlerin ucuz işgücü olarak çalıştırmasını arttıracağını söyleyen katılımcılarımız var.

(14)

14 Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması fikrine karşı çıkan yok. Yeni düzende bunun kademeli ve açıktan okuma tercihli hale getirilmesine ilişkin bilgiler verilmiş ancak tartışma konusu olmamış. Kamuoyunda çok tartışılan

‘çocuk gelinler’ iddiası da, toplantıların gündemine gelmemiş.

Tüm katılımcılar “yasanın kabul şekline” karşı. ‘Bu denli önemli bir konuda yasa yaparken, hükümetin ilgili kurum ve kişilerle istişare etmesi gerekirdi’ görüşü hakim.

İçerikten bağımsız olarak, yasama sürecinde ısrarla ortaklaşma aranması gerektiği fikri öne çıkıyor.

TkMM Girişimi, Uncular Sok.28/2, TR- 34672 İSTANBUL

(15)

15

(16)

16 Sayılarla TkMM NİSAN 2012 Toplantıları

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 17 İptal edilen toplantı: 1

Yapılan toplantı sayısı: 16 Toplantı gerçekleşme oranı: % 94,1 Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 320 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 203, % 63,4 Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 106

Katılan toplam milletvekili sayısı ve oranı: 8, % 7,54 Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 16

Katılan toplam belediye başkanı sayısı ve oranı: 0, % 0 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye sayısı ve oranı: 1, % 6,2 Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 30 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 2 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 13, % 81,2 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 3, % 18,7 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 0, %0

Ev sahipliği yapan sendika sayısı ve oranı: 0, %0 Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 16 % 7,88 Katılımcı sendika sayısı: 31, % 15,2

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 156, % 76,8 İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 143

Referanslar

Benzer Belgeler

Millet Meclisinin 18 Aralık 1972 tarihli 22 nci Birleşiminde öncelik ve ivedilikle görüşülerek işarı oyla kabul edilen bâzı tekel maddesi fiyatlarına yapılan zamlardan

D) Özdeş olmayan kaplara aynı yükseklikte, farklı miktarlarda alkol ve zeytinyağı koyarak kapla- rın tabanındaki sıvı basınçlarını ölçmelidir.. 10. Su dolu kabın K, L ve

· Zaman ve uzaklık gibi fiziksel büyüklüklerin ölçülmesinde elde edilen verilerin, cisimlerin hareketini ve bir sistem içinde cisimler arası etkileşmeleri örneğin

23 ATÖLYE MAKİNE KALIP TASARIM VE ÜRÜN GEL.MERK... ELEKTRİK ENERJİ

Katılan toplam milletvekili sayısı ve oranı: 2 % 1,56 Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 19. Katılan toplam belediye başkanı sayısı ve oranı: 1 % 5,26

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 109 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,95 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı.. Ev sahipliği yapan

(*) Gerçi Türkiye küçük Millet Meclisleri adındaki ‘küçük’ sıfatı ile ‘Millet’ sözcüğünün yan yana gelişinden ‘millete küçük denildiği sonucu

Bu rapor; Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin Ekim 2012 – Haziran 2013 tarihleri arasında yaptığı toplantıların (TBMM’nin 24. Yasama dönemi üçüncü