• Sonuç bulunamadı

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ

Prof. Dr. Tülin BEDÜK

(2)

Herhangi bir çözeltinin asitliği veya bazlığı içindeki hidrojen iyonunun (H + )

konsantrasyonuna bağlıdır. Beden sıvılarının asit-baz dengesi denilince de akla beden

sıvılarındaki H + konsantrasyonu gelmelidir.

(3)

H + konsantrasyonunun artması pH’ın düşmesine yani asit tarafa kaymasına, H + konsantrasyonunun azalması ise pH’ın

yükselmesine yani alkali tarafa kaymasına neden olur.

pH = Loq 1

H + konsantrasyonu

olarak ifade edilir.

(4)

Bir başka deyişle, H + konsantrasyonu pH= Log 1

H + konsantrasyonu

veya

pH= - Log H + konsantrasyonu olarak da ifade

edilmektedir.

(5)

H + konsantrasyonundaki hafif değişmeler bile hücre içinde oluşan kimyasal reaksiyonları

etkiler. H + konsantrasyonunun fazlaca artması

“asidosiz’’ denen tabloyu yaratır.

Konsantrasyonun fazlaca azalması ise

“alkalosiz’’ denen duruma neden olur, her iki durumunda ileri halleri ölümle sonuçlanır.

Sağlıklı kişilerde vücudun pH’ı çok dikkatle

korunur.

(6)

pH ölçeği 1 den 14 e kadar değişen bir ölçektir.

İnsan organizması pH ölçeğinin ancak belli

aralıklarda olması durumunda canlı kalabilir.

(7)

6.8 - ÖLÜM 6.9

7.0 Asidoz 7.1

7.2

7.3 Normal pH 7.4

7.5

7.6 Alkaloz 7.7

7.8 - ÖLÜM

7.3

7.4

(8)

Arteriyel kanda normal pH 7.4’tür. Venöz kan ve interstesiyel sıvıda pH 7.35 civarındadır. Bu küçük farkın nedeni venöz kanda CO 2 ’nin fazla oluşudur. CO 2 kendisi asit bir madde değildir ancak sıvılarda eriyerek karbonik aside

dönüşür.

(9)

Arteriyel kanın pH’sı 7.4 ve interstisyel

sıvıdaki değer bundan çok farklı olmadığından ekstraselüler sıvının pH’sı 7.4 olarak kabul

edilebilir. Bu değerden 0.05 pH ünitesi kadar

oynamalar bedende bir etki yaratmazlar fakat pH ekstraselüler sıvıda 7.0 ye kadar düşer veya 7.7 ye kadar yükselebilir ki her iki halde de

organizma ancak birkaç dakika yaşayabilir.

(10)

Vücutta pH’yı kontrol ederek normal tutulmasını sağlayan sistemler

1) Tampon sistemler

Bütün beden sıvılarında bulunurlar ve

sıvıya fazladan eklenen asit veya alkali

maddelerle derhal birleşerek aşırı pH

sapmalarını önlerler. Tampon sistem

genellikle zayıf bir asitle onun kuvvetli bir

tuzunun eriyik halinde karışımından ibarettir.

(11)

Tampon sistemlerinin koruyucu etkisi

sistemi oluşturan asit ve tuzun ortak bir anyona sahip olmalarından ileri gelir. Bu ortak anyon gerektiğinde H + gerektiğinde de bazla

birleşerek eriyiğine giren asit veya baz iyon

fazlasını ortadan kaldırır.

(12)

Vücutta pH’ın sabit kalmasına yardım eden

başlıca üç tampon sistem vardır.

(13)

a)Bikarbonat tampon sistemi: Ekstraselüler

sıvının en önemli tampon sistemidir. Bu sistemle ekstraselüler sıvıdaki H iyonunun %90’ını

kontrol eder.

(14)

HCl + NaHCO 3 H 2 CO 3 + NaCl

(kuvvetli asit) (kuvvetli tampon baz) (zayıf asit) (tuz)

NaOH + H 2 CO 3 NaHCO 3 + H 2 O

(kuvvetli baz) (asidik tampon) (zayıf baz) (su)

(15)

b) Fosfat tampon sistemi: Bu sistemin en büyük komponentleri NaH 2 PO 4 (sodyum monofosfat) ve Na 2 HPO 4 (sodyum difosfat) dır.

NaH 2 PO 4 + NaOH Na 2 HPO 4 + H 2 O

Na 2 HPO 4 + HCl NaH 2 PO 4 + NaCl

(16)

Bu sistem ekstraselüler sıvıda bikarbonat

tampon sistemine oranla 1/6 daha az bulunur. Bu

nedenle ekstraselüler sıvıda tamponlama görevi

daha azdır. Bu sistem hücre içi sıvılarda daha

fazla fonksiyon görür.

(17)

c)Protein tampon sistemi: Ekstrasellüler sıvıda, plazmada ve hücre içinde aktiftir. Vücut sıvılarının ¾’ü bu sistemle tamponlanır.

Proteinler birbirine peptit bağı ile bağlanmış

aminoasitlerden oluşmuşlardır.

(18)

Fakat bazı aminoasitlerin karboksil grubu (COOH) serbesttir ve bunlar COO - ve H

iyonlarına çözünebilirler. Bazı aminoasitlerin ise bazik grupları (NH 3 OH) serbesttir ve NH 3 ve

OH - şeklinde çözülerek ortama OH iyonu

verirler. Bundan dolayı proteinler asit ve bazik

sistemlerle çalışabilirler.

(19)

(COOH) COO - + H + (bazlarla reaksiyona girer)

(-NH 3 OH) -NH 3 + OH - (asitlerle reaksiyona girer)

(20)

2) Asit baz dengesinin solunum sistemiyle regülasyonu

Akciğerler bedendeki H 2 CO 3 ü azaltıp

çoğaltarak asit baz dengesini kontrol eder.

Solunum sisteminin H iyonunu kontrol gücü

%50’dir.

pH= 6.1 + log HCO 3 CO 2

(Henderson Hasselbach denklemi)

(21)

HCO 3 /CO 2 oranı normalde 20 olup logaritması 1.3’tür.

Bu denkleme göre beden sıvılarında CO 2 in

artması pH yı asit tarafa, azalması da alkali

tarafa kaydıracaktır.

(22)

CO 2 vücutta besinlerin oksidasyonu sonucu oluşur. Hücrelerden beden sıvılarına ve kana ulaşan CO 2 kanla akciğere alveollerine

gelerek havaya verilir. Bu nedenle

ekstraselüler sıvılardaki CO 2 konsantrasyonu

solunum hızına bağlıdır.

(23)

Solunum hızlanırsa havayla dışarı atılan CO 2

artar, ekstraselüler sıvıdaki CO 2 konsantrasyonu

azalır. Solunum yavaşlarsa CO 2 atılışı azalarak

ekstraselüler sıvıda CO 2 birikimine neden olur.

(24)

CO 2 konsantrasyonu H + konsantrasyonunu da değiştirir. Solunum beden sıvılarındaki H + iyonu konsantrasyonunu etkilediği gibi H +

iyonu konsantrasyonu da solunumu etkiler.

H + nin medulla oblongatadaki solunum

merkezini uyarıcı etkisi vardır.

(25)

H

+

ile solunum sistemi arasındaki feedback (geri bildirim) mekanizması

Hiperventilasyon Medulladaki solunum CO

2

ve H

2

CO

3

Merkezi uyarılır

Kan pH ↓ Kan pH ↑

Kan H

2

CO

3

Kan H

2

CO

3

Kan pCO

2

Kan

pCO

2

Medulladaki solunum merkezi baskılanır CO

2

retansiyonu

Hipoventilasyon

(26)

3) Asit baz dengesinin renal sistemle regülasyonu

Böbrekler beden sıvılarında HCO 3 -

konsantrasyonunu, dolayısıyla NaHCO3 ü

azaltıp çoğaltarak H + konsantrasyonunu

düzenler. Ayarlama böbrek tubulüslerindeki bir

sıra karmaşık reaksiyonla gerçekleşir ki bunları

4 grupta toplamak mümkündür.

(27)

a) H + sekresyonu (salgılanması)

b) Na + reabsorbsiyonu (geri emilimi) (Na + =H + değişimi)

c) HCO 3 ün (bikarbonat) idrarla atılması

d) NH 3 sekresyonu

(28)

a) Tubuluslerden H + sekresyonu

Proksimal tüp, distal tüp ve kollektör kanalların epiteli tüplere H + salgılar.

Tüplerin epitel hücresinde:

CO 2 + H 2 O Karbonik anhidraz H 2 CO 3 H 2 CO 3 H + + HCO 3

Buradaki H + tüp sıvısına atılır.

(29)

b) Na + reabsorbsiyonu

Sözü edilen şekilde salgılanan her H iyonu yerine bir Na iyonu tüp hücresi içine reabsorbe olur. Bu Na iyonları HCO 3 iyonları ile birlikte interstesiyel sıvıya geçerek NaHCO3 oluşturur, oradan da kana geçer. CO 2 konsantrasyonu

ekstrasellüler sıvıda ne kadar çok olursa

reaksiyonlar o kadar hızlı ve H + sekresyonu da o kadar çok olur. Bunun yanı sıra Na

reabsorbsiyonu da artar.

(30)

Tersine CO 2 konsantrasyonunu düşüren nedenler (solunumun hızlanması,

metabolizmanın yavaşlaması vb) H sekresyonu

ve Na reabsorbsiyonunu azaltır.

(31)

Ekstraselüler

Sıvı HCO

3

HCO

3

HCO

3

H

2

CO

3

karbonik

CO

2

CO

2

+ H

2

O Na

HCO

3

+ H

H

2

CO

3

Karbonik anhidraz

CO

2

+ H

2

O Na HCO

3

+ H

H

2

CO

3

Karbonik anhidraz

CO

2

+ H

2

O

Na Na

H H H H

Na Na

HCO

3

HCO

3

(32)

c) İdrarla HCO 3 atılımı

Bikarbonat iyonu normalde glomerul filtrasyonu ile yer değiştirir. Böbrek tüplerinde hücre dışına çıkan H ile HCO 3 birleşip tüp sıvısı içinde H 2 CO 3 oluşturur.

½ H 2 + HCO 3 H 2 CO 3

H 2 CO 3 CO 2 + H 2 O

(33)

CO 2 hücre içine oradan da ekstraselüler sıvıya

geçer. Su idrar sıvısı içinde kalır. H tüp sıvısında

bolsa tüp sıvısındaki HCO 3 iyonları reabsorbe

olur.

(34)

Ekstr.

Sıvı HCO

3

HCO

3

HCO

3

H

2

CO

3

karbonik

CO

2

CO

2

+ H

2

O Na

HCO

3

+ H

H

2

CO

3

Karbonik anhidraz

CO

2

+ H

2

O Na HCO

3

+ H

H

2

CO

3

Karbonik anhidraz

CO

2

+ H

2

O

Na Na

H H H H

Na Na

HCO

3

HCO

3

(35)

d) Amonyak sekresyonu

Proksimal tüp, distal tüp ve kollektör

kanalların epitel hücreleri sürekli olarak NH 3

sentez ederler ve bu tubulus sıvısına diffüzyonla geçer. NH 3 tubulus lümenine salgılanan H ile

birleşerek NH 4 (amonyum) oluşturur. NH 4

molekülleri tubulus sıvısındaki Cl ya da sulfat

iyonları ile birleşerek idrarla atılırlar.

(36)

Bu mekanizma fazla H iyonlarını elimine ederek asit-baz dengesini normale çevirir. Bu mekanizmanın olmadığı durumlarda NH 3

sekresyonu olmazsa tüp sıvısına sekrete

edilen H iyonları, tüp sıvısındaki Cl - iyonları

ile birleşerek HCl oluşturur.

(37)

Ekstraselüler Tüp Sıvısı Sıvı

Cl

NH

3

HCO

3

H

2

CO

3

+ H

H

2

O

+ NH

3

CO

2

H H

NH

3

NH

4

+ Cl

(38)

Hücre dışı sıvı Tüp

Na + Cl Na + HCO

3

Na Cl

H

NH

4

Cl

NH

3

CO

2

Na

H

2

CO

3

HCO

3

+ H CO

2

H

2

O + CO

2

NH

3

(39)

ASİT BAZ DENGESİZLİKLERİ

Beden sıvılarındaki asit-baz dengesindeki

bozukluklar H konsantrasyonunun artması

veya azalması şeklinde olur.

(40)

Asidoz: H konsantrasyonunun normalin üstüne çıkması ya da vücudun alkali rezervinin

(yedeğinin) normalin altına düşmesiyle ortaya çıkar. pH düşer. Örneğin; Kan pH sı normalde 7.4’tür. Bu 7.3 olabilir.

Alkalozis: H konsantrasyonunun normalin altına düşmesi ya da vücudun alkali

rezervlerinin normalin üstüne çıkmasıdır. pH

yükselir. Örneğin; Kan pH sı 7.5 olabilir.

(41)

Asidoz veya alkaloz akciğerlerle ilgiliyse

duruma “solunum asidozu’’ veya “solunum

alkalozu’’ denir.

(42)

Solunum Asidozu (respiratuvar asidoz)

Büyük ölçüde solunumun yavaşlaması ve

alveol ventilasyonunun azalması ile (alveollerle

kan arasında gaz alış verişini engelleyen

durumlarda) oluşur.

(43)

SOLUNUM ASİDOZUNUN NEDENLERİ

1. Medulla oblongatadaki solunum merkezinin hasara uğraması

2. Solunum yollarında yaygın tıkanıklık hali 3. Akciğerdeki diffüzyon alanını azaltan haller 4. Alveollerle kan arasındaki gaz alışverişini

engelleyen pnömoni ve diğer tip diffüzyon bozuklukları

5. Bireyin istemli olarak nefesini tutması

(44)

Solunum asidozunda alveol ventilasyonunda azalma sonucu kanda ve ekstrasellüler sıvıda CO 2 birikmesi vardır. Bunun sonucunda pH

azalır. (Henderson-Hasselbach denklemi) PCO 2

yükselince intraselüler sıvının pHsı düşer.

(45)

Solunum asidozunda bundan ötürü

böbreklerden H sekresyonu artmış buna karşılık

HCO 3 reabsorbsiyonu fazlalaşmıştır. Böylece

pH normale döner.

(46)

Belirti ve Bulgular

Baş ağrısı, ağır dispne vizing, hiperventilasyon,

oryantasyon bozukluğu, taşikardi, aritmi, koma.

(47)

Tedavi ve Hemşirelik Bakımı

Temel amaç solunumun düzeltilmesidir.

Diğer amaç, sıvı elektrolit dengesinin düzeltilmesidir.

Solunumun düzeltilmesi için

• Postüral drenaj,

• Enfeksiyon varsa antibiyotik,

• Solunum egzersizleri

• Mekanik ventilatörler

• Oksijen tedavisi

(48)

Asit-baz dengesinin düzeltilmesi için;

• Ringer laktat

• Oral veya IV NaHCO 3

• 1/6 molar sodyum laktat (20 mg/ kg)

(49)

Sıvı-elektrolit dengesinin düzeltilmesi için;

• Hipertonik solüsyonlar

• K + yüksekse hiperkalemi tedavisi

(50)

Solunum Alkalozu

Vücut sıvılarında H + yoğunluğunu azaltan

hiperventilasyon sonucu ortaya çıkar.

(51)

Akciğerdeki veya solunum sistemindeki patolojik bir halden nadiren ortaya çıkar.

Hiperventilasyon sonucudur. Fizyolojik bir şekli yükseklere çıkıldığı zaman meydana gelir. Etki 2500m den sonra başlar. Atmosfer havasındaki O 2 düşüklüğü solunum merkezini uyararak

hiperventilasyon nedeniyle organizma fazla CO 2

kaybeder.

(52)

Bireyin istemli olarak hızlı ve derin soluk alıp vermesi, beyindeki solunum merkezini uyaran durumlar (ateş, menenjit, ensefalit, aspirin

zehirlenmesi, intrakraniyal cerrahi), ağır fiziksel egzersiz, histeri anksiyete reaksiyonları

hiperventilasyona yol açar.

(53)

Solunum alkalozu psikolojik nedenlerle de

oluşabilir. Hiperventilasyon nedeniyle bedenden fazla CO 2 kaybedildiğinde arterial kanda 40

mmHg venöz kanda ise 100mmHg olan pCO 2

düşer. pCO 2 nin düşüklüğü H sekresyonunu ve

HCO 3 reabsorbsiyonunu azaltacağından İdrarla

fazla HCO 3 atılır. Buna karşılık H retansiyonu

olarak pH normale döner.

(54)

Belirti ve Bulgular:

Gözlerde kararma, reflekslerde artma, konvulsiyon, kaslarda tetani, plazma

bikarbonat düzeyi normal ya da düşük, serum

K + düzeyi olabilir.

(55)

Tedavi ve Hemşirelik Bakımı

Hiperventilasyona yol açan etken ortadan kaldırılmalıdır.

Hastaya derin ve yavaş soluk alıp vermesinde yardımcı olunmalıdır. Anksiyete ve histeri

reaksiyonu olan bireylere psikoterapi yapılabilir.

Hastaya kesekağıdı içine soluk alıp verdirilir.

(56)

Metabolik Asidoz

Çeşitli nedenlerle oluşur. Bu nedenler:

(57)

1.Bedende metabolizma sonucu ortaya çıkan asitlerin fazla oluşu.

a) Laktik asidemi: Şok, sürrenal korteks yetmezliği, anoksi.

b)Renal asidoz: Böbrek yetmezliği sonucu kanda bedenden atılan üre, ürik asit, PO 4 , SO 4 gibi

maddelerin birikmesi.

c)Ketonemi: Diyabet ketoasidozu, açlık, ağır

enfeksiyonlar sonucunda gelişir.

(58)

2. Gastrointestinal yolla metabolik asitlerin fazla alınması. Örneğin; salisilik asit ve borik asidin fazla alınması. Kazla yağlı, düşük karbonhidratlı diyet verilmesi. Amonyum klorür ve demir sülfat içeren ilaçların fazla verilmesi.

3. IV yolla bedene metabolik asitlerin verilmesi.

(59)

4.Bedenden alkali kaybı: Diyare veya ince barsak içeriğinden oluşan kusmalarla gastrointestinal salgılardaki NaHCO 3 kaybedilir.

5.Kan transfüzyonu ile fazla sitrat verilmesi.

6. İdiopatik (nedeni bilinmeyen) metabolik asidoz:

Ağır septisemi, ağır karın içi enfeksiyonları,

myokard infarktüsü durumlarında ortaya çıkar.

(60)

Vücut metabolik asidozla değişik biçimlerde savaşır.

1. Solunum sistemi kusmaull solunum olur. (hava

açlığı). Solunum hızı ve derinliği artar. Fazla

H 2 CO 3 dışarı atılır. Sonuçta H konsantrasyonu

ekstrasellüler sıvıda azalır.

(61)

2. Renal sistem; Na H değişimi artar. H iyonunun idrarla atılması hızlanır. NH 3

sekresyonu artar. Sonuçta fazla miktarda H, NH 4 olarak atılır. HCO 3 ekstrasellüler sıvıya fazla geçer.

Semptomları: Apati, oryantasyon bozukluğu, delirium, kuvvetsizlik, stupor, koma Merkezi sinir sisteminin depresyonuna bağlı olarak

ortaya çıkar.

Kusmaull solunum akciğerlerin asidoza

reaksiyonudur.

(62)

3.Şiddetli aritmi, kardiyak arrest, serum K fazlalığı metabolik asidozun en bilinen

komplikasyonudur.

4. İdrar asittir. NH 3 sekresyonu ve Na = H

değişiminin artmasına bağlıdır.

(63)

Belirti ve Bulgular

Apati, oryantasyon bozukluğu, delirium,

kuvvetsizlik, stupor, koma, kusmaull solunum,

kan pH da düşüş.

(64)

Tedavi ve Hemşirelik Bakımı

Bakımın 3 temel amacı vardır.

1.Kan volümü ve ozmolaritesinin düzenlenmesi.

(ciddi dehidratasyon)

2. HCO 3 eksikliğinin düzeltilmesi.

3.Elektrolit dengesizliğinin ve K fazlalığının düzeltilmesi.

(65)

Bu amaçlar doğrultusunda:

1. Hastanın aldığı-çıkardığı kaydedilir. Hasta IV beslenirken foley kateter ile saatlik idrar miktarı izlenir.

2. Kilosu izlenir.

3. NaHCO 3 ve Na laktat IV mayilerle verilir.

4. K kısıtlanır. Hiperpotasemi varsa tedavi edilir.

5. IV yolla izotonik NaCl veya ringer laktat

verilir.

(66)

Klinik bakım sırasında;

• Solunum hızı ve derinliği izlenir.

• MSS depresyonu belirtileri (delirium, koma) izlenir.

• K fazlalığı bulguları (kuvvetsizlik, paralizi, kardiyak arrest) izlenir.

Ayrıca bu hastaların oryantasyonu bozuk olacağı için yatak parmaklıkları kaldırılarak hastaların

düşmelerine karşı önlem alınmalı, tek başına

bırakılmamalıdır.

(67)

Metabolik asidozdaki bir hastada

gelişebilecek bir komplikasyon solunum alkalozudur. Bu tablo hastaya NaHCO 3 verilmesinden sonra ortaya çıkar.

Tedaviye bağlı gelişebilecek başka bir komplikasyon ise hipokalsemiye bağlı

tetanilerdir. Bunun nedeni hastaya NaHCO 3

verilmesiyle iyonize Kalsiyumun azalmasıdır.

Bu komplikasyon IV yolla Ca glukonat

verilerek önlenebilir.

(68)

Metabolik Alkaloz

Metabolik asidoz kadar sık görülen bir durum

değildir. Metabolik alkaloza neden olan etkenleri

3 grupta toplayabiliriz.

(69)

1) NaHCO 3 gibi alkalilerin GI yolla fazla alınması veya çeşitli yollarla vücuda NaHCO 3 , Na-laktat,

Na Glukonat verilmesi.

2) Organizmanın H kaybına neden olan mide

içeriğinin atıldığı kusmalar, kusma ile fazla Cl - kaybı veya Mide drenajı/ dekompresyonu (hastaya fazla elektrolit verilmediği

durumlarda).

3) Kronik K eksikliği.

(70)

Vücut metabolik alkalozla şu şekilde savaşır:

1) Tampon sistemler: HCO 3 ekstrasellüler sıvıda arttığında vücudun asit tampon tuzları ile

reaksiyona girer. Bu HCO 3 iyonlarının azalmasını sağlar.

2) Solunum sistemi: Hipoventilasyon (solunumun yavaşlaması) en büyük defanstır. Böylece pCO 2 ve H ekstraselüler sıvıda artar.

Hipoventilasyonun iki komplikasyonu olabilir.

a) CO 2 retansiyonuna bağlı solunum asidozu.

b) O 2 alınımının azalması ile hipoksi.

(71)

3) Renal sistem: H sekresyonu azalır. Alkali olan K ve Na atılımı olur. Bunun yanı sıra idrarla

HCO 3 atılımı da artar. Bu durum şiddetli K

defisitine (kaybına) neden olur. İdrar alkalileşir.

NH 4 oluşumu az olur. Mekanizmalar H iyonunu

tutacak şekilde çalışır.

(72)

Belirti ve Bulgular

İrritabilite, oryantasyon bozukluğu, letarji, tetani, konvülsiyonlar, yavaş ve yüzeyel

solunum, apne periyotları, siyanoz, nabızda düzensizlik, kas seyirmeleri, paralitik ileus, kardiyak arrest, kan pH=7.45

pCO 2 ↑, plazma bikarbonat kapsamı

29mEq/L nin üstündedir. İdrar pHsı 7.0 nin

üstündedir.

(73)

Hemşirelik Bakımı ve Tedavi

Tedavi neden yöneliktir. Ana nedenler ise

asit kaybı, alkali maddelerin fazla alınması ve

özellikle de K ve Cl kaybıdır.

(74)

Asit ve elektrolit kayıpları önlenir.

Örneğin, Nazogastrik tüpü olan hastanın midesi musluk suyuyla değil, SF ile irrige edilmelidir. Su içmek istediğinde izotonik sıvılar verilir.

Kendi kendine alkali alma alışkanlığı

olan hastalarda Ülserli hastalarda süte karşı isteksizlik, ağızda kuruluk, letarji

(uyuklama hali) varsa hekime bildirilir.

(75)

Alkaloz genellikle 10mEq/L Cl içeren ringer solüsyonunun verilmesiyle düzelir.

Ağır durumlarda NH 4 Cl %009 (amonyum klorür) luk NaCl ile IV olarak verilir. İnfüzyon sırasında şunlara dikkat edilmelidir:

• Dakikada 2-3 cc’den hızlı verilmemelidir.

(Hemolize yol açar.)

• Karaciğer ve böbrek hastalığı olanlara verilmez.

• Fazla verilmesi metabolik asidoza neden olacağından dikkatli olunur.

• Hasta hiperkalemi açısından izlenir.

(76)

ASİT-BAZ DENGESİZLİKLERİNDE KAN GAZLARI DEĞİŞİKLİKLERİ

Dengesizliğe bağlı

değişiklikler Kompansasyon

durumundaki değişiklikler Dengesizlik pH paCO 2 HCO 3 pH paCO 2 HCO 3 Metabolik

Asidoz ↓ Normal ↓ Normale

yakın artış ↓ ↓

Metabolik

Alkaloz ↑ Normal ↑ Normale

yakın ↑ ↑

Azalma Solunum

Asidozu ↓ ↑ Normal Normale

yakın artış ↑ ↑

Solunum

alkalozu ↑ ↓ Normal Normale

yakın ↓ ↓

azalma

(77)

Kan pH’ı;

Kandaki hidrojen iyon yoğunluğunu gösterir.

pH normalden düşükse ortamda H iyonları fazladır ve bu duruma asidoz denir. pH

normalden yüksekse ortamda H iyonları azdır

ve bu duruma da alkaloz adı verilir.

(78)

pCO2

Parsiyel karbondiyoksit basıncıdır. Normalde arteriyal kanda 35-50 mmHg’dir. Yüksekliği solunum asidozu ya da metabolik alkalozu gösterir. Metabolik alkalozda pCO2

yüksekliğinin nedeni vücut sıvılarında artan HCO3’ı dengelemek için gelişen

kompansatuvar hiperventilasyondur.

(79)

Plazma total CO2 kapsamı

Bu veri organizmadaki HCO3 miktarını belirler. Normalde 20-30 mEq/L dir.

Yüksekliği metabolik alkalozu, düşüklüğü ise metabolik asidozu gösterir. Solunum

asidozunda böbreklerin kompansatuvar olarak HCO3 tutması sonucu yüksek, solunum

alkalozunda yine kompansatuvar olarak HCO3

atılması sonucu düşük bulunabilir.

(80)

ASİDOZ VE ALKALOZUN BEDEN ÜZERİNE ETKİSİ

Asidozun etkisi

Asidoz en büyük etkisini merkezi sinir

sistemine yapar. pH 7.0 altına düştüğü zaman

sinir sistemi fonksiyonlarında ileri derecede

yavaşlama olur. Kişinin önce çevreyi

algılaması bozulur, sonra tamamen kaybolur

ve koma ortaya çıkar.

(81)

*Metabolik asidozda ekstrasellüler sıvıda H konsantrasyonunun yüksek oluşu solunum merkezini uyararak solunumun derinlik ve hızını arttırır.

*Solunum asidozunda ise solunum tersine

yavaş ve yüzeyseldir. Bunun nedeni ise çok

artan CO 2 düzeyinin solunum merkezini

deprese etmesidir.

(82)

Alkalozun etkisi

Merkezi sinir sistemi en çok etkilenen sistemdir.

Bu durumda sinir sisteminde aşırı eksitabilite (aşırı uyarılma) vardır. Aşırı eksitabilite MSS’

den önce periferik sinir sisteminde görülür.

(83)

* Kaslarda tetani gelişir. Tetani önce ön kol kaslarında başlar sonra bütün vücuda yayılır.

Alkalozlu hastalar solunum ve larinks kaslarının tetanisinden ölürler.

* Merkezi sinir sisteminin eksitabilitesi alkalozlu

hastalarda seyrek ortaya çıkar. Bu durumda aşırı

sinirlilik hali olur ve bazılarında konvulsiyonlar

gelişir.

(84)

Örnek Soru

• IV yolla kalsiyum verilmesi sırasında

hemşirenin yerine getirmesi gereken

sorumluluklar nelerdir?

Referanslar

Benzer Belgeler

Enerji harcanması gereken bir süreçtir.Biyosentez için gerekli olan enerji, Yüksek enerji molekülü olan ATP’nin ADP ve fosfata yıkılması ile elde edilmektedir.. •

Dersin Amacı ECH pogramı gereklerine uygun olarak düzenlenmiş Biyokimyanın temel kavram ve prensiplerini mesleki uğraşlarında bu prensipleri kullanma ve temel

 Bu nedenle, metabolik hastalığın, laktasyondaki veya gebe çiftlik hayvanlarında yaygın olması şaşırtıcı değildir;..  bu durumlarda kandan, meme bezine

• Atların metabolik sendrom (EMS)’u aşırı obezite ve/veya bölgesel yağlanma ile karakterize, insülin direnci (IR) , ileri derecede veya aniden oluşmuş laminitis ile

Propionyl-CoA carboxylase Metabolic ketoacidosis, hyperammonemia, hypotonia, lethargy, coma, protein intolerance, mental

Sonuç: Malignensi tanısı olan ve kemoterapi uygulanan hastalarda diyare gelişmesi durumunda derin metabolik asidoz gelişebileceği göz önünde tutulmalı, erken ve uygun

Ancak adolesanlarda HOMA-IR değeri 4’ün üzerinde pozitif kabul edildiğinde, insülin direnci ile VKİ düzey arasında istatistiksel olarak anlamlı doğru orantılı

Sonuç görme keskinliği ile yaş ve hastaneye başvuru süresi arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken, sonuç görme ile başlangıç görme keskinliğinin korele olduğu