• Sonuç bulunamadı

İKTİSADî TARİH Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İKTİSADî TARİH Ortaçağ Ekonomisinin Krizi"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- Avrupa’da 13. yüzyıldan itibaren önceki iki-üçyüz yıllık nüfus artışı döneminin sonuna gelinmiş durumdaydı. 1315-1317’de Avrupa’da “Büyük Kıtlık”

yaşanıyor; en yoğun nüfuslu bölge olan Flander’da kıtlık döneminde ölüm oranı normalin on katına yükselmiş durumdaydı. Yiyecek/gıda malı arzında görülebilen istikrarsızlık şehir ve kasabalardaki sağlık hijyen koşullarının yetersizliği ile birleşince nüfus salgın hastalıklara açık hale geldi ve en kötüsü 1348’de görülen “Kara Ölüm” yani veba salgını yaşandı. Veba yaygınlaştı ve 14. yüzyılın geriye kalan döneminde 10-15 yıllık periyotlarla tekrarlayabiliyordu. Avrupa’da ayrıca (1338-1453 döneminde İngiltere-Fransa arasındaki Yüzyıl Savaşları gibi) uluslararası ve bazen iç savaşlar yaygınlaştı.

14. yüzyıl Avrupa’da iklimin de kötüleştiği bir dönemdi; daha soğuk kışlar

görüldüğü gibi İngiltere gibi bölgelerde üzüm yetiştiriciliği ortadan kalktı.

(2)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- Kriz için genel bir açıklama: mevcut kaynaklar ve mevcut teknolojiye göre nüfusun aşırı artmış olduğu şeklindedir.

- Veba salgını kriz içinde çarpıcı bir olgu olmasına karşın krizin sebebi değildi.

Vebadan önce Avrupa’da nüfus artış hızının yavaşladığı anlaşılmaktadır.

- 13. yüzyıl sonlarına doğru ormanlık alanları temizleme ve tarıma açma faaliyetinin durduğu görülüyor çünkü ormanlık alanların sınırına gelinmiş durumdaydı. İtalya ve İspanya’da bu durum erozyona ve azalan verimliliğe yol açtı.

- Kuzey bölgelerde feodal beyler/lordlar kendi avlanma ayrıcalıklarının

korunması için ormanların tarımsal arazilere dönüştürülmesine karşı

çıkıyorlardı. Köylüler ise otlak ve yakacak odun ihtiyacı içindeydi. Ormanların

kullanım hakkı konusunda uyuşmazlıklar/çatışmalar/isyanlar görüldü.

(3)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- Ormanların temizlenmesi/açılması suretiyle yeni tarımsal araziler ya da otlaklar

bulunamadıkça mevcut meralar, çayırlar, otlaklar gibi alanlar ekilebilir tarımsal

arazilere/tarlalara dönüştürülmeye başladı. Bu durum hayvancılık faaliyetinde

bir düşüşe yol açtı ve insanlar için beslenmede daha az hayvansal protein ve

tarımda daha az hayvansal gübre anlamına gelmekteydi. Gübrenin azalması

tarımsal verimliliği azaltıyordu; daha fazla arazi ekilmesine rağmen elde edilen

ürün azalmıştır.

(4)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- Ortaçağ ekonomisinin genişleme döneminde büyük arazi sahipleri/lordlar, arazi üzerindeki işgücü hizmetlerini paraya çevirme ve arazilerini (maddi gücü yerinde olan girişimcilere) kiraya verme eğilimindeydi; arazilerinden para kazanma fırsatı doğmuştu (arazilerini kendileri de işletebilirler ya da kiraya verebilirlerdi). Çünkü:

- Bu dönemde nüfus artışı ve şehirlerin büyümesi sürdükçe ücretler düştü (çünkü nüfus artışı işgücü artışı demekti) ve tarımsal ürün fiyatları yükseldi (çünkü şehirlerin gıda malı talebi vardı). Böylece lordlar için arazilerini (ucuz) ücretli emek ile işlemek ve şehirlerin gıda malı talebine (fiyatı yükselen tarımsal ürün yetiştirip şehirlere göndererek) yanıt vermek kârlı hale geliyordu. Böylece kendi demesnelerini genişletmeye, manordeki ortak arazileri kullanmaya çalıştılar ve köylülere/serflere (şimdi para ile ödenebilir hale gelmiş olan) eski yükümlülüklerini geri getirmeye çalıştılar. Batı Avrupa’da bu eğilime karşı bir direniş görüldü ancak Doğu Avrupa’da arazi sahipleri/feodal beyler güçlü konumda kalmayı sürdürdü.

(5)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- Veba salgını feodal toplumun yönetici ve çalışan kesimleri arasındaki sosyal gerilimi/çatışmayı yoğunlaştırdı. Çünkü:

- Salgınla birlikte Avrupa’da önemli bir nüfus azalışı yaşandı. Tarım dışı faaliyetler için sunduğu fırsatlar ile önemli çekim merkezleri olan şehirlerin nüfusları ve gıda talepleri azalınca tarımsal ürünlerin fiyatları düşmeye (çünkü talep azaldı) ve emek kıtlığı yaşanması nedeniyle ücretler yükselmeye (çünkü nüfus azaldı) başladı. Önceki genişleme döneminin tersi bir durum ortaya çıkmış oluyordu.

- Bu duruma karşı ücret kontrolleri uygulanmaya çalışıldı. Feodal beylerin ya da

şehir otoritelerinin kontrol tedbirleri bu sınıflar ile köylüler ve işçiler arasındaki

gerilimi artırdı. 14. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da çeşitli

ayaklanmalar/isyanlar görüldü. Bu isyanlar bir şekilde kıtlığın, vebanın ve

savaşların getirdiği ani ekonomik değişiklikler ile ilgiliydi.

(6)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- 1358’de Fransa’da köylüler, beylerine ve hükümete karşı ayaklandı; İngiltere’de 1381’de büyük köylü ayaklanması görüldü; İtalya Floransa’da 1378’de yünlü imalatında çalışan işçiler ayaklanarak şehir yönetimini geçici olarak ele geçirdi.

Ekonomik huzursuzlukları yansıtan bu isyanlar ya feodal beyler ya şehir yönetimleri ya da yeni doğmakta olan ulusal monarşiler tarafından bastırılmıştır.

- Avrupa’da nüfusun azalışı sonrasında arazi sahipleri/feodal beyler kendi

topraklarını ücret karşılığında ya da kiraya vererek işletmek (işgücü bulabilmek)

konusunda birbirleriyle rekabet halinde oldular. Ücretler yüksekti. İngiltere’de

15. yüzyıl tarımsal işçiler için bir “altın çağ” niteliğindeydi çünkü reel ücretler

(nominal ücretlerin tüketim mallarının fiyatına oranı) 19. yüzyıla kadar göreceği

en yüksek seviyesine ulaşmış durumdaydı.

(7)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- Genel olarak bakıldığında, Batı Avrupa’da değişen ekonomik koşullar (ya da piyasa güçlerinin işleyişi) köylülüğü feodal bağlardan giderek kopartmış ve sonuçta özgürlük getirmiştir. Yönetici sınıflar askeri ve siyasi olarak güçlü olsa da işgücü yükümlülüklerini geri getirememiş ve ücretleri kontrol edememişlerdir. Serflerin/köylülerin ücretleri ve yaşam standartları yükselmiştir (sonuçta Batı Avrupa’da serf statüsü giderek belirsizleşecek ve ortadan kalkacaktır). Veba salgını sonrası düşük şehir talebi nedeniyle düşen tahıl fiyatları, işlenebilir yeterli arazi olması sonucunda büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin desteklenmesi olgusu ile birleşince tahıldan kök bitki ve hayvan yemi türü ürünlere geçişi getirdi. Veba salgını 14. yüzyılda esasen felaketvari bir gelişme olmakla birlikte 15. yüzyılda başlayacak olan yeni büyüme ve gelişme döneminin yolunu açmıştır.

(8)

İKTİSADî TARİH

Ortaçağ Ekonomisinin Krizi

- - Doğu Avrupa’da ise hem genel nüfus yoğunluğu hem de şehir nüfusları batıya

kıyasla daha düşüktü. Piyasa güçleri de daha zayıftı. Veba salgınından sonra

şehir hayatı neredeyse kayboldu ve mevcut olan piyasalar gerileyerek

geçimlik/kendine yeterli ekonomi hakim oldu. Bu koşullarda büyük toprak

sahipleri/feodal beyler güçlerini korurken feodal bağlar da güçlü kalmaya devam

etti. Serflik statüsü Batı Avrupa’dakinden daha sıkı yükümlülükler altında

(köleliğe benzer şekilde) devam etti. 15. yüzyılda Rusya ve Polonya gibi

bölgelerde serfler haftanın 5-6 günü lordları için çalışmak zorundaydı ve bazen

topraktan bağımsız olarak alınıp satılabiliyorlardı. Feodalizm Avrupa’da en geç

19. yüzyılda Rusya’da çözülmüştür.

(9)

İKTİSADî TARİH

Tarımsal Teknoloji ve Üretkenlik

- Veba salgınından sonra yaklaşık yüzyıllık bir gerileme ve durgunluk dönemi sonrasında Avrupa nüfusu yine artmaya başladı. 16. yüzyılda bu artış devam etti ve 17. yüzyıla gelindiğinde durdu. Bunun bir açıklama tarımsal verimlilikte önemli bir ilerleme görülmeyişi olduğudur. Tarımsal verimlilik 13. yüzyılda olduğundan çok yüksek değildi.

- Emek verimliliği de pek yüksek değildi. Birincisi, zamanla nüfustaki artış sebebiyle mevcut arazilerde daha fazla işgücü kullanıldı. Bu durum toplam ürünü biraz artırsa da kişi başına ortalama yıllık ürün azaldı. İkincisi, daha önce kullanılmayan boş/ıssız araziler, çalılıklar, bataklıklar vb. işlenmeye ve otlaklar işlenebilir araziye dönüştürülmeye başladı. Bu araziler normalde tarım için kullanılanlardan daha az verimli oldukları için muhtemelen daha düşük bir ortalama ürün ürettiler. Yani toprakların ortalama verimliliği azaldı. Otlakların araziye dönüştürülmesi büyükbaş hayvan miktarını azaltarak kişilerin et tüketimini olumsuz etkilemiş olabilir.

(10)

İKTİSADî TARİH

- Batı Avrupa’da (Fransa, Batı Almanya, Danimarka, İngiltere) Ortaçağlar ve sonrasında açık tarla (open field) sistemi sürmüştür.

- Feodal beyler zaman içinde feodal yöneticilerden ziyade büyük arazi sahiplerine dönüşmeye başlamıştı; yani topraklarını kiralayabilen ve bu kirayı aynî ya da nakdî olarak tahsil edebilen arazi sahipleriydiler artık. Emek/işgücü yükümlülükleri ise giderek hafiflemekte ve ortadan kalkmaktaydı. Bazı bölgelerde özel hak ve ayrıcalıklar süse de genel olarak feodal sistem çözülmeye başlamıştı. Arazi mülkiyeti el değiştirebiliyor ve küçük köylü mülkleri ve özgür statüde kiracı çiftçilerin sayısı artıyordu. Ortaçağlardan çıkıldığında İngiltere’de köylülerin yaklaşık 2/3’ünün kendi mülküne, kullanım hakkına ya da hayat boyu kiralamaya sahip olduğu düşünülmektedir.

(11)

İKTİSADî TARİH

Arazi Kullanımı

- Tarımsal ürünlerin şehir nüfuslarının beslenmesinde hayati önemde olduğu düşünülürse küçük mülkiyet ve özgüre kiracı çiftçilerin şehirlerin yakınlarında yoğunlaştığı düşünülebilir. Pek çok varyasyonu olmakla birlikte arazi kullanımının (land tenure) iki esas şekli mevcuttu:

- 1) Uzun dönemli kiralamalar. İngiltere, Almanya ve kuzey Fransa’da yaygın bir uygulamaydı.

Köylüler/çiftçiler, toprak sahibine aynî ya da nakdî olarak (genellikle nakdî) sabit bir kira ödüyor, kiraladıkları araziyi işlemek için kendi araç-gereçlerini, kendi hayvanlarını ve tohumlarını sağlıyorlar ve arazi üzerinde hangi ürün/ürünlerin yetiştirileceğine kendileri karar veriyorlardı. Ama geleneğin farklı ve çok şeritli açık tarla sisteminin olduğu yerlerde bağımsız karar verici durumunda olmayabiliyorlardı.

- 2) Ortakçılık. Bu sistemde arazi sahibi hayvanları ve gerekli alet-edevatı sağlamakta, tarımsal faaliyete ilişkin riskler ve kararlar ise arazi sahibi ve kiracı tarafından paylaşılmaktaydı. Kararları arazi sahibi de verebilirdi. Adının yansıttığı üzere tarımsal ürün taraflar arasında yarı yarıya paylaşılmaktaydı. Bu sistemin varyasyonları (fermage) Fransa’da görülmüştür. Varlıklı bir çiftçi bütün bir mülkü ya da birden çok mülkü kiralayabiliyor sonra da bu araziyi küçük parçalar halinde köylülere kısa dönem kiralama ya da ortakçı statüsü ile veriyordu. Bu durumda arazinin “asıl” sahibinin arazi üzerindeki tarımsal faaliyetle ilgisi/bağı bütünüyle sona eriyor ve o kişi giderek sadece arazisinin gelirini elde eden “rantiyer” toprak sahibine dönüşüyordu.

(12)

İKTİSADî TARİH

- 16. Yüzyıldan itibaren dünya tarihi coğrafi keşiflerin etkileri sonucu yeni bir safhaya geçmiştir. Avrupalı kaşif ülkelerin çabaları ile pek çok yeni toprak Avrupa monarşilerinin yönetimine katılmış, eski dünya ve onun ticaret yolları önemini kaybetmeye başlamıştı. Coğrafi keşifler dönemi Portekiz, İspanya, Hollanda, İngiltere, Fransa gibi devletlerin dünya çapında rekabet etmeye çalıştığı, bu nedenle yeterli maddi güce sahip olmanın çok önemli görüldüğü, ülkelerin kendi iktisadi çıkarlarını korumaya çalıştığı ve çok basit düzeyde de olsa ilk iktisat politikası fikirlerinin uygulamalarının görüldüğü, Ortaçağ zihniyetinin ve anlayışının geride kaldığı bir dönemi temsil ediyordu.

- Genel olarak 16-18. yüzyıllara arasına karşılık geldiği düşünülebilecek bu

dönemde iktisadi düşüncede hakim olan ve bazı önerileri hayata geçirilen bir

düşünce akımı hakim olmuştur: Merkantilizm.

Referanslar

Benzer Belgeler

Pamuk sapı hidrolizatından elde edilen ksilozun farklı koşullarda fermantasyonu sonucu elde edilen ksilitol verimi, volumetrik ksilitol üretim hızı, spesifik

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 23.03.1989 tarihinde onanan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Pla- nında, Turizm Merkezi olan Dalyan Bölgesi turizm alanı olarak

Afrika’n ın yoksul ülkelerinden Senegal’in Cumhurbaşkanı Abdulaye Vade, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) “para ziyanlığı” olarak

G ıda egemenliği konusunda yürütülecek politik mücadelenin, tarımsal politikanın kapitalist ve endüstriyel kimliğinden sıyrılması zorunluluğu, tarımsal yapılarda

 Türkiye’de veteriner tıbbi ürün endüstrisi, bu ürünlerin geliştirilmesi, üretimi ve kontrolünde yüksek Kalite.. Yönetim standartlarını

pylori antijeni pozitiflik oranı cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı fark göstermemiştir.. Düşük sosyoekonomik düzey ve kalabalık yaşam koşul- larının

Foreign body reaction to bone wax an unusual cause of persistent serous discharge from iliac crest graft donor site and the possible means to avoid such complication - a

dönemindeki gezginlere sunulan çok çeşitli kartpostallar arasında İstanbul’un Bizans anıtlarının resimleri şaşılacak denli çok.. Solda, Hipodrom sfcndon