Sn Gunay’ın “asıl çevreci benim” dediği akıllara zarar açıklamasının üzerinden tam 2 ay geçti. Bakınız: Bakan Günay Orman Tahsisleri İçin Aslında Ne Demek İstedi? (22.6.2008, ekolojistler.org)
Biz bu akıllara zarar açıklamanın yarattığı zararları telafi etmek için kendimizi bol gıda ve spora vermişken, Bakanların başı, nam-ı diğer Başbakan’dan benzer bir açıklama geldi. İleride Erdoğan ve Günay arasında “asıl çevreci sen misin, ben miyim” kavgası başlar mı, bu konu halk oyuna sunulur mu bilinmez. Biz bu arada Erdoğan’ın açıklamasını ve vatandaşın kafasındaki soruları Diyanet İşleri Başkanlığımıza, olmadı, Zekeriya Beyaz ve Yaşar Nuri Öztürk hocalarımıza yöneltelim. Bakalım ne cevaplar gelecek?
İşte o açıklama ve vatandaşın kafasında yaratılan sorular! 1)Erdoğan: Hortumlar, hamdolsun büyük ölçüde kesildi Soru: Hangi hortumlar hocam? Güney Amerika çıkanlar mı? 2) Erdoğan: Ben çevrecinin daniskasıyım.
Soru: Hocam, DANİSKA kelimesinin meali nedir? Dinimizde yeri var mıdır? çevrecinin daniskası varsa, daniskanın çevrecisi kimdir?
3) Erdoğan: Asıl çevreci benim
Soru: Bir başbakan dururken bir bakanın “asıl çevreci benim” demesi caiz midir? Asıl çevreci olmak Bakan’a mı düşmüştür? Bu büyüğüne saygısızlık değil midir?
4) Erdoğan: Nasıl ağaçlar diktim İstanbul’a, İstanbul nasıl ağaçlandı bunu orada yaşayanlar çok iyi bilir. Sorular: Hocam, Ağaç diken için çevreci olmuştur diyebilir miyiz?
Devletin parasıyla ağaç satın alınıp sokaklara dikildiğinde bundan para kazanan birileri yok mudur? Yoksa bu tamamen maddiyattan arınmış manevi bir mesele midir?
Bundan oy kazanan birileri var mıdır?
Alıcı ve satıcının bulunduğu bu para ilişkisine çevrecilik değil de ticaret denebilir mi?
Kuruyan ağaçların yerine yenileri dikildikçe Allah katında çevrecilik oranımız artmış olur mu? 5) Erdoğan: Biz İstanbul susuzdu, 180 kilometreden su getirdik.
Soru: Peki, bunun zekatı ne olacak? Kime vereceğiz??
6) Erdoğan: çevreciler o zaman da karşımıza dikildi. Ne dediler, ‘bunlar ağaçları söküyorlar’ dediler.
Soru: Su getirmek için ağaç sökmek caiz midir? Dinimiz “su yönetimi” konusunda bize bilgi vermekte midir? Dinde ve bilimde bunun başka yolu mudur?
7) Erdoğan: İnsanoğluna su götürüyoruz kardeşim. Bir şeyler sökülecek tabi.
Soru: “Bir şeyler sökülecek” derken, Belediyenin karşısına dikilen çevrecilerden mi bahsedilmektedir? çevreciler asfalta dikilecek, sonra da sökülecek midir?
8) Erdoğan: Dağları deldik, tüneller yaptık, bu tünellerden su getiriyoruz İstanbul’a. Soru: Dağları delmek, tüneller yapmak sevap mıdır? Farz mıdır? Yoksa sünnet midir? 9) Erdoğan: Kurumuş İstanbul.
Soru: İstanbul’u önce kurutan sonra da sulayanlar direk cennete mi gidecektir? Yoksa kuruttukları için biraz yanıp sonra suladıkları gün kadar cennetlik mi olacaklardır?
10) Erdoğan: Millet evinin banyosunu, küvetini, bidonlarını su dolduruyor.
Soru: Banyoyu suyla doldurmanın amacı nedir? Vatandaş banyoyu suyla doldurup içinde çıp çıp mı yapmaktadır? İstanbul’da kaç evde küvet, kaç evde bidon vardır?
11) Erdoğan: Ama 800 bin fidan diktik Istranca’ya.
Soru: Bu dikimin ardından Istranca amazon ormanına dönmüş, içinde timsahlar gezmeye başlamış mıdır? Bu timsahların su dolu banyomuza girme ihtimali var mıdır?
12) Erdoğan: Bu adımları attık, yapılanları görmüyorlar.
Soru: Bu adımlar ileri adımlar mıdır geri adımlar mıdır? Yoksa mehteran gibi iki ileri bir geri türden adımlar mıdır? 13) Erdoğan: Bunlara (çevrecilere) ‘ne yaparsınız’ dersin, inanın şöyle ele avuca gelecek bir şey yok. Sadece onların boş vakitlerini değerlendirmek için yaptıkları iş bu.
Soru: Çevrecilik bir “iş” midir? Bu işten kaç lira maaş alınmaktadır? Bu iş SSK kapsamına mı yoksa Bağ-kur kapsamına mı girmektedir?
14) Erdoğan: Medya her zaman bu 50-60 kişinin yanına yağılır, gösteri yaparlar. Yürüdüler, sanki millet yürüdü. Milletin falan yürüdüğü yok. Ondan sonra bizim hemşehrilerimizin bazılarını takarlar yanlarına, ‘derelerimizi şöyle yaptınız, böyle yaptınız’ derler.
Soru: Bu 50-60 kişi vatandaş mıdır? İkamet kayıtları var mıdır? Hemşerilerimiz adamdır da, bunlar adam değil midir?
15) Erdoğan: Gittiler Sinop’a gösteri yaptılar. Halbuki ilk nükleer santral Sinop’ta değil, Akkuyu da yapılacak. Adresi de yanlış almışlar.
Soru: Akkuyu ülkenin güneyinde Sinop kuzeyinde değil midir? Vatandaşın aklına bu durumda 3 olasılık gelmektedir: A) Çevreciler Ankara dolaylarındayken lastik patlamış otobüs sağa çekmiş, yolları bir anda Akkuyu yerine Sinop’a çıkmıştır.
B) Eyleme giderlerken şakacı bir vatandaş çevrecilere Akkuyu yerine Sinop’u tarif etmiştir.
C) Akkuyu da eylem yapılmış ama Başbakanımızın bundan haberi olmamıştır. Çünkü Akkuyu’daki eylemler Ankara’daki öğle namazı saatine denk gelmiştir.
Hocalarımızdan ve yetkililerden bir an önce halkı aydınlatmalarını rica ederiz. Işıl ETEŞ, Marmaris, 27.08.2008
Haberin Kaynağı: Erdoğan:
Ben çevrecinin daniskasıyım" (ntvmsnbc.com, 23.08.2008) http://www.ntvmsnbc.com/news/457078.asp
