• Sonuç bulunamadı

Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Nörolojik Durumları,Gelişimsel Parametreleri ve Fiziksel Uygunlukları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Nörolojik Durumları,Gelişimsel Parametreleri ve Fiziksel Uygunlukları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi"

Copied!
123
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN NÖROLOJİK

DURUMLARI, GELİŞİMSEL PARAMETRELERİ VE FİZİKSEL

UYGUNLUKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Uzm. Fzt. Halil ALKAN

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı DOKTORA TEZİ

ANKARA 2019

(2)

T.C.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN NÖROLOJİK

DURUMLARI, GELİŞİMSEL PARAMETRELERİ VE FİZİKSEL

UYGUNLUKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Uzm. Fzt. Halil ALKAN

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı DOKTORA TEZİ

TEZ DANIŞMANI

Prof. Dr. Akmer MUTLU

ANKARA 2019

(3)
(4)
(5)
(6)

TEŞEKKÜR

Sayın Prof. Dr. Akmer MUTLU’ya danışmanlığımı üstlenerek bana bilgi ve deneyimlerini aktaran, tez konumun belirlenmesinde, çalışmamın planlanmasında, gerçekleştirilmesi ve sonuçlandırılmasında her türlü bilimsel desteği sağlayan, her zaman manevi desteğini hissettiğim, sabırla beni akademik anlamda yetiştiren çok değerli hocama çalışmanın oluşması, içeriğinin düzenlenmesi, yürütülmesi ve yazılması aşamalarında gösterdiği yoğun destek ve emeğinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım.

Sayın Prof. Dr. Ayşe LİVANELİOĞLU’a akademik hayatımın her aşamasında bana olan yoğun manevi desteklerinden ve emeğinden dolayı teşekkür ederim.

Sayın Doç. Dr. Hanifi KÖRKOCA’ya bana sağladığı kolaylıklar ve manevi desteğinden dolayı teşekkür ederim.

Sayın Arş. Gör. Fatih ŞAHİN’e çalışmama olan katkıların dolayı teşekkür ederim.

Sayın Keziban Mergen başta olmak üzere tüm Gökkuşağı Ana Okulu çalışanlarına bana sağladıkları ortam ve kolaylıktan dolayı teşekkür ederim.

Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültesi, Gelişimsel ve Erken Fizyoterapi Ünitesi’ndeki değerleri arkadaşlarıma bana olan desteklerinden dolayı teşekkür ederim.

Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanlığı’na bana sağladığı kolaylıklardan dolayı teşekkür ederim

Muş Alparslan Üniversitesi, Sağlık Yüksekokulu’na bana olan desteklerinden dolayı teşekkür ederim.

Sevgili aileme özellikle eşime tez çalışmam boyunca yoğun manevi desteğini benden esirgemediği için teşekkür ederim.

Çalışmama dahil oldukları için sevgili çocuklara ve değerli ailelerine teşekkür ederim.

(7)

ÖZET

Alkan, H. Okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik durumları, gelişimsel parametreleri ve fiziksel uygunlukları arasındaki ilişkinin incelenmesi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı, Doktora Tezi, Ankara, 2019. Bu çalışmanın amacı; okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik durumları, gelişim parametreleri ve fiziksel uygunlukları arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Çalışma Muş İl Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların ana sınıflarında bulunan, 4-6 yaş aralığındaki 212 sağlıklı çocuklar üzerinde yapıldı. Çocukların nörolojik durumları Touwen Muayenesi, gelişim parametreleri Denver Gelişimsel Tarama Testi (DGTT) II, fiziksel uygunlukları PREFİT test bataryası, kognitif seviyeleri ise ailelere sorulan anket şeklindeki bir form ile değerlendirildi. Çocukların nörolojik durumları ile gelişimsel parametreleri 0,398, p<0,001), nörolojik durumları ile fiziksel uygunlukları (r=-0,221, p<0,01), gelişimsel parametreleriyle fiziksel uygunlukları (r=-0,231, p<0,01), arasında ilişkiler bulundu. Bu bulgulara ek olarak çocuklar gestasyonel yaşa, Minör Nörolojik Disfonksiyon (MND) varlığına, kognitif seviye ve vücut kütle indeksine göre fiziksel uygunlukları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı farklar bulundu (p<0,05). Sonuç olarak okul öncesi dönemdeki çocukların gelişim parametreleri, fiziksel uygunlukları ve nörolojik durumları birbiriyle ilişki içindedir. Böylece fizyoterapi ve rehabilitasyon programları planlanırken, kötü prognozun engellemesi ve daha iyi tedavi sonuçları sağlaması açısından bu çocuklar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Ayrıca okul öncesi dönemdeki çocuklarda gestasyonel yaş, MND varlığı, kognitif seviye ve vücut kütle indeksi fiziksel uygunluğu etkilediği için bu yaş aralığına uygulanan aktivite, egzersiz ya da fiziksel uygunluk programları esnasında bu durumlar göz önünde bulundurulmalıdır.

Anahtar kelimeler: Fiziksel uygunluk, gelişim parametreleri, minör nörolojik disfonksiyon, okul öncesi

(8)

ABSTRACT

Alkan, H. Investigation of the relationship between neurological status, developmental parameters and physical fitness in preschool children, Hacettepe University, Graduate School Health Sciences, Physical Therapy and Rehabilitation Program, Ph.D. Thesis, Ankara, 2019. The aim of this study was to investigate the relationship between neurological status, developmental parameters and physical fitness in preschool children. The study was carried out in 212 healthy children aged 4-6 years in schools of Muş Province depending Ministry of National Education. To assess the neurological status of children, Touwen Examination was used, to assess the developmental parameters of children, Denver Developmental Screening Test (DGTT) II was used, to assess the physical fitness of children, PREFIT test battery was used, and to assess the cognitive levels of children, a questionnaire form asked to family was used. There was a statistically significant relationship between neurological status and developmental parameters of children (r = -0,398, p <0,001), between neurological status and physical fitness of children (r = -0,221, p <0,01), between physical fitness and developmental parameters of children (r = -0,231, p <0,01). In addition to these findings, when the children were compared with gestational age, the presence of Minor Neurological Dysfunction (MND), cognitive level and body mass index, statistically significant differences were found (p <0,05). As a result, the developmental parameters, physical fitness and neurological status of the preschool children are related.Thus, in planning physiotherapy and rehabilitation programs, these children should be considered as a whole in order to prevent bad prognosis and provide better treatment results. In addition, since gestational age, presence of MND, cognitive level and body mass index affect physical fitness in preschool, these conditions should be considered during the activity, exercise or physical fitness programs applied to this age range.

Key words: developmental parameters, minor neurological dysfunction, physical fitness, preschool

(9)

İÇİNDEKİLER

ONAY SAYFASI iii

YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI iv

ETİK BEYAN v TEŞEKKÜR vi ÖZET vii ABSTRACT viii İÇİNDEKİLER ix SİMGELER ve KISALTMALAR xi ŞEKİLLER xii TABLOLAR xiii 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER 4

2.1. Çocuklarda Nöromotor Gelişim 4

2.1.1. Yenidoğan ve Süt Çocuğu Dönemi 6

2.1.2. Okul Öncesi Dönem 6

2.2. Gelişimsel Değerlendirme Yöntemleri 7

2.2.1. Denver Gelişimsel Tarama Testi II 8

2.2.2. Bayley III Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği 10

2.2.3. Ankara Gelişim Tarama Envanteri 10

2.2.4. Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı 10

2.2.5. Erken Gelişim Evreleri Envanteri 10

2.3. Minör Nörolojik Disfonksiyon 11

2.3.1. Basit ve Kompleks Minör Nörolojik Disfonksiyon 11

2.3.2. Prevelans 14

2.3.3. Risk Faktörleri 14

2.3.4. Prognoz 15

2.3.5. Minör Nörolojik Disfonksiyonun Değerlendirilmesi 15

2.4. Fiziksel Uygunluk 17

2.4.1. Sağlıkla İlişkili Fiziksel Uygunluk Parametreleri 18

2.4.2. Performansla İlişkili Fiziksel Uygunluk 21

(10)

3. BİREYLER VE YÖNTEM 25

3.1. Bireyler 25

3.2. Yöntem 25

3.2.1. Demografik Bilgiler 26

3.2.2. Denver Gelişimsel Tarama Testi II 26

3.2.3. Kognitif Gelişimin Değerlendirilmesi 27

3.2.4. Touwen Nörolojik Muayenesi 27

3.2.5. Fiziksel Uygunluğun Değerlendirilmesi 30

3.3. İstatistiksel Analiz 33 4. BULGULAR 35 5. TARTIŞMA 49 6. SONUÇ VE ÖNERİLER 73 7. KAYNAKLAR 76 8. EKLER

Ek 1. Etik Kurul Onayı

Ek 2. Denver II Yeterlilik Belgesi

Ek 3. Muş İl Milli Eğitim Müdürlüğü İzin Onayı Ek 4. Değerlendirme Formu

Ek 5. Dijital Makbuz

Ek 6. Orjinallik Ekran Çıktısı 9. ÖZGEÇMİŞ

(11)

SİMGELER ve KISALTMALAR

AAHPERD : American Alliance For Health, Physical Education, Recreation and Dance

AGTE : Ankara Gelişim Tarama Envanteri

ark. : Arkadaşları

Bkz. : Bakınız

cm : Santimetre

DGTT : Denver Gelişimsel Tarama Testi

dk : Dakika

DYT : Dakika Yürüme Testi

EGE : Erken Gelişim Evreleri Envanteri

EUROFIT : European Test of Physical Fitness

GEÇDA : Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı

GKB : Gelişimsel Koordinasyon BOzukluğu

gr : Gram

IQ : Intelligence Quote

IQR : Inter Quartile Range

kg : Kilogram

km : Kilometre

m : Metre

Max. : Maksimum

Min. : Minumum

MND : Minör Nörolojik Disfonksiyon

n : Kişi sayısı

PREFIT : Preschool Physical Fitness

RDS : Respiratuar Distress Sendromu

sn : Saniye

SP : Serebral Palsi

SS : Standart Sapma

TL : Türk Lirası

(12)

ŞEKİLLER

Şekil Sayfa

3.1. İnce motor becerilerin test edilmesi 27

3.2. Topuk kaydırma hareketinin test edilmesi 28

3.3. Tekmeleme hareketinin test edilmesi 29

3.4. İstemsiz hareketlerin test edilmesi 29

(13)

TABLOLAR

Tablo Sayfa

2.1. Aylara göre çocuğun nöromotor gelişim basamakları. 5

2.2. Touwen nörolojik muayene profili. 13

4.1. Çalışmaya alınan çocukların sosyodemografik ve doğum özelliklerine

ait verilerin tanımlayıcı özellikleri. 36

4.2. Çocukların cinsiyetine göre demografik özelliklerinin karşılaştırılması. 37 4.3. Çalışmaya alınan çocukların fiziksel uygunluk, gelişim parametreleri ve

MND verilerine ait özellikler. 38

4.4. Çocukların beden kütle indeksine göre fiziksel uygunluk

parametrelerinin karşılaştırılması. 39

4.5. Çocukların DGTT II sonuçları, MND sonuçları, fiziksel uygunluk

parametreleri ve doğum özellikleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi. 40 4.6. Çocukların cinsiyetine göre fiziksel uygunluk parametreleri, gelişim

parametreleri ve nörolojik durumlarının karşılaştırılması. 41 4.7. Çocukların gestasyonel yaşına göre fiziksel uygunluk parametrelerinin

karşılaştırmaları. 42

4.8. Çocukların doğum ağırlığına göre fiziksel uygunluk parametrelerinin

karşılaştırılması. 42

4.9. Çocuklarda MND varlığına göre fiziksel uygunluk parametreleri ve

gelişim parametrelerinin karşılaştırılması. 43

4.10, Çocukların fiziksel uygunluk parametreleriyle demografik özellikler ve

okulda geçirilen dönem sayısı arasındaki ilişki. 44

4.11. Çocukların yaşadığı yere göre fiziksel uygunluk parametreleri ve

gelişim parametrelerinin karşılaştırılması. 45

4.12. Çocukların IQ seviyelerine göre fiziksel uygunluk parametreleri ve

gelişim parametrelerinin karşılaştırılması. 46

4.13. Annenin çalışmasına göre fiziksel uygunluk parametreleri, gelişim

parametreleri ve okul dışında düzenli aktivite varlığının karşılaştırılması. 47 4.14. Ailelerin gelir düzeyine göre fiziksel uygunluk parametreleri, gelişim

(14)

1. GİRİŞ

Okul öncesi dönem, çocuklarda lokomotor becerilerin kazanılması ve sinir sisteminin olgunlaşma sürecini ifade eden önemli değişikliklerin yaşandığı kritik bir dönemdir (1). Çocuklar bu dönemde kaba motor, ince motor, dil gelişimi, sosyal-emosyonel ve kognitif durum gibi gelişim parametreleri açısından önemli ilerlemeler elde eder (2, 3). Çevrenin de etkisiyle bu ilerlemeler normal görünmesine karşın, optimal olmayan bir şekilde gelişim formu gösterebilir. Beynin normal sınırlarda gelişmemesine bağlı olarak davranış adaptasyonunu engelleyebilen bu durumun temel mekanizması kesin olarak bilinmemesine rağmen, beyindeki bu optimal olmayan gelişim süreci nörotransmitterlerin normal fonksiyonundan farklı bir işlev sergilemesine bağlanmaktadır (4). Sonuç olarak çocuğun nörogelişimsel düzeyi günlük yaşam aktivitesine belirgin olmayan koordinasyon problemleri, postür ve kas tonusundaki bozukluklar, kaba ve ince motor hareketlerdeki yetersizlikler olarak yansımaktadır. Başka bir ifadeyle Minör Nörolojik Disfonksiyon (MND) olarak tanımlanan bu durum disfonksiyonun etkilediği alanın artışına göre kompleks MND olarak da karşımıza çıkabilir (5). Bazı kaynaklarda hafif nörolojik sorun olarak adlandırılan bu durum bazen kaybolabilir, nitelik değiştirebilir ya da kalıcı hale gelebilir. Hayatın ilk yıllarında belirti vermemesine rağmen kesin nörolojik sorun varlığını 4-5 yaş gibi okul öncesi ya da okul çağında saptamak mümkün olabilmektedir (6). Yapılan çalışmalarda MND’nin okul dönemi çocuklarında yetersiz motor performans (7), öğrenme, heceleme, okuma yazma ve aritmetik becerilerdeki zorluklarla ilişkisinin yanı sıra (8) dikkat, sosyal problemler gibi davranış problemleriyle de ilişkili olduğu belirtilmektedir (9). Bu durum motor becerilerin kazanılması için çevre ile iletişime geçmesi gereken çocuğun kognitif becerilerini de etkilemektedir (10). Bu alanlardaki problemlerin şiddetli hale gelmesi kompleks MND’nin daha ağır formunu açıklayan Serebral Palsi (SP) tablosuna işaret etmektedir (5). Bu açıdan bakıldığında okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik durumlarının ve gelişimsel parametrelerinin değerlendirilmesi en erken dönemde olası anormal bir bozukluğu tespit etmek (11) ve doğru disipline yönlendirmek, hem rehabilitasyon hem de prognoz açısından önemlidir. Literatürde okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik durumları ve gelişim parametreleriyle olan ilişkiyi inceleyen bir çalışmaya rastlanılmamıştır.

(15)

Fiziksel uygunluk seviyesi ise erken yaşlarda sağlığın güçlü bir göstergesi olmakla birlikte fiziksel aktivite de fiziksel uygunluğun ana belirleyicisidir (12). Kişiye özel olan fiziksel uygunluk durumu, kassal kuvvet ve dayanıklılık, kardiyovasküler dayanıklılık, esneklik ve vücut kompozisyonu kısmı sağlıkla ilişkili iken; koordinasyon, çeviklik, güç, denge, hız ve reaksiyon zamanı ise performansla ilişkili kısmı kapsamaktadır (13). Sağlıkla ilişkili fiziksel uygunluk, fiziksel aktivite tarafından etkilenen vücut sistemlerinin fizyolojik kapasitesi olarak da ifade edilmektedir. Sağlıkla ya da performansla ilişkili fiziksel uygunluk parametrelerinden birinin etkilenmesi fiziksel uygunluğu etkilemektedir (14).

Fiziksel aktivite çocuk sağlığı ve gelişimi üzerinde etkilere sahiptir (15), çocuğun kasları, fiziksel becerileri ve mental becerileri, hareket ederek ve çevreyi tanıyarak gelişmektedir (16). Başka bir raporda 6 yaş üzerindeki çocuk ve adölasanlarda düşük kas gücü, düşük kardiopulmoner uygunluk, düşük kemik yoğunluğunun, metabolik risk faktörleri ve kardiovasküler hastalıklarla ilişkili olduğu vurgulanmaktadır (17). Çocuklarda düzenli fiziksel aktivite, kalp-damar sistemi dayanıklılığını ve kassal uygunluğu artırmakta, kemik sağlığını, kardiyovasküler uygunluğu ve vücut kompozisyonunu geliştirmekte, depresyonu azaltmaktadır. Bununla birlikte düzenli olarak fiziksel aktiviteye katılan çocukların yetişkinlikte daha sağlıklı olma olasılıkları yüksektir (18). Sonuç olarak çocuklarda fiziksel aktivitenin sağlık açısından faydalı etkileri ve sedanter yaşam biçiminin zararlı etkileri göz önüne alındığında fiziksel uygunluk düzeyi araştırmacılar için popüler hale gelmektedir (19). Bu doğrultuda çocuğun fiziksel uygunluk düzeyi, risklerin önlenmesi ve sağlığın geliştirilmesinin yanı sıra büyüme, kaba ve ince motor, kognitif, sosyal ve dil gelişimi parametreler üzerine etkisi olduğu düşünülmektedir. Literatürde konu ile ilgili yapılan çalışmalar sınırlıdır. Bu nedenle bu çalışmamızda diğer bir amacımız okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik düzeyleri, gelişim parametreleri başka bir ifadeyle nörogelişimsel boyutu ve fiziksel uygunluk düzeylerinin araştırılmasıyla birlikte bunlar arasındaki ilişkinin ortaya konması hedeflenmektedir.

H1: Okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik durumları ile gelişimsel parametreleri arasında anlamlı bir ilişki vardır.

H2: Okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik durumları ile fiziksel uygunlukları arasında anlamlı bir ilişki vardır.

(16)

H3: Okul öncesi dönemdeki çocukların gelişimsel parametreleri ile fiziksel uygunlukları arasında anlamlı bir ilişki vardır.

(17)

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Çocuklarda Nöromotor Gelişim

Gelişim, çok boyutlu ve multidisipliner olarak ele alınması gereken bir alandır. Gelişim, gelişim parametrelerinin tüm alanlarını kapsar ve bu gelişim parametreleri birbiriyle ilişki içindedir. Bu ilişki nedeniyle, gelişimin her aşaması kendinden bir sonraki aşamayı doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle gelişim bir bütün olarak ele alınmalı ve değerlendirilmelidir (20).

Çocuklarda büyüme ve gelişme erişkinlerden oldukça farklıdır ve intrauterin dönemde başlayarak erişkinliğe kadar devam eden bir süreci kapsamaktadır. Büyüme, organ boyutlarının artması olarak tanımlanırken, gelişme ise bu organlardaki fonksiyonların olgunlaşmasını ifade eder. Çocuklarda nöromotor gelişim ise temel olarak sinir ve kas kontrolünün kazanılması anlamına gelmektedir (11). Merkezi sinir sistemi kontrolü belli bir sırayı takip etmektedir. Örneğin, önce kollarını sonra ellerini kullanması (proksimalden distale), tek heceli seslerden kelime ve cümlelere doğru ilerlemesi, ulnar yakalamadan radyal yakalamaya geçmesi (genelden özele), ilk aylarda meydana gelen baş ve boynunu tutmadan oturma ve yürümeye geçmesi (sefalo-kaudal) gibi bir gelişim vardır (21).

Çocuklarda nöromotor gelişim basamakları (kaba motor gelişim, ince motor gelişim, dil gelişimi, kişisel-sosyal gibi) oluşurken çocuk çevre ile iletişime geçer ve kognitif gelişimi de etkilenir (3). Çünkü duyular aracılığıyla fark edilen çeşitli uyarıcılara motor hareketler aracılığıyla tepki verilir. Çocuk eline aldığı bir oyuncağı görür, sesini duyar, tutar, sallar ve bunları tekrar ederek davranışları sıralar, değiştirir ve tecrübe ederek yeni yollar bulur. Böylece duyu ve motor becerilerini geliştirerek dünyayı tanımaya ve anlamlandırmaya başlar (20). Doğal olarak doğumla birlikte öğrenme ve deneyim ile ortaya çıkan beceriler çevresel koşullar, beslenme, aile tutumu ve kültürel faktörler gibi dış etmenler de nöromotor gelişimi etkilemektedir (22). Çocuklarda aylara göre nöromotor gelişim basamakları Tablo 2.1’de özetlenmiştir. Bu basamakların kazanılma zamanları her çocukta farklıdır ve bu basamaklara geçiş süreleri de farklılık göstermektedir (23). Ayrıca nöromotor gelişmenin en hızlı olduğu dönem süt çocukluğu dönemi olarak bilinir (11).

(18)

Tablo 2.1. Aylara göre çocuğun nöromotor gelişim basamakları (11) 0-1 Ay Emzirildiğinde ve altı değiştirilirken onunla konuşulursa yüzünü size döner

Gözüne belirgin bir ışık geldiğinde gözlerini kırpar. Yatağa yüzükoyun yatırıldığında başını yana çevirebilir. Kucakta olması ve sesinizi duyması ona güven verir.

Ani ve şiddetli seslerde irkilerek ekstremitelerini açabilir (moro refleksi).

Ağzının kenarına dokunulduğunda kafasını o tarafa çevirir ve emmek ister (arama ve emme refleksi). Parmağınızı avucu içine koyduğunuzda sıkıca tutar (palmar yakalama).

2 Ay Ellerini genellikle yumruk şeklindedir.

Yüzükoyun yatırıldığında başını yerden kaldırabilir. Objeleri başını da çevirerek 90 derece takip edebilir. Tek heceli sesler çıkarır.

3 Ay Ellerini yumruk yapması azalır.

Yüzükoyun başını yerden kaldırıp kısa süreli tutabilir Objeleri elinde kısa süreli tutabilir.

Başını çevirerek gözleri ile objeyi her yönde takip edebilir. Karşılıklı konuşmaya gülerek ve ses çıkartarak tepki verir. Ellerine ve annesinin yüzüne bakar.

Sesli gülebilir.

4 Ay Otururken başını devamlı olarak dik tutabilir. Cisimlere uzanır ve eliyle ağzına götürür. Ses gelen yöne doğru başını çevirebilir. 5-6 Ay Sırtüstü yatarken başını yerden kaldırabilir.

Yüzükoyun pozisyondan sırtüstü dönebilir. Objeleri bir elden diğerine geçirebilir. Kendi kelimeleri ile konuşur Destekli oturabilir

7-8 Ay Ellerinden destek alarak oturabilir. Objeleri masaya vurur.

Kolları ile karşısındaki kişiye uzanabilir. “de-de, ba-ba” gibi heceleri söyler.

9-10 Ay Desteksiz oturur, oturma pozisyonuna geçebilir. Destekli ayakta durabilir.

El sallar ve ‘’bay- bay’’ der. Yardımla bardaktan su içebilir.

Baş ve işaret parmağını kullanarak cisimleri alabilir. 11-12 Ay Destekli yürüyebilir.

Birkaç anlamlı kelime söyleyebilir. Giyinirken yardım etmek ister. Basit emirleri anlar, yerine getirir. 13-15 Ay Bağımsız yürüyebilir.

Kelime sayısı artmıştır. Kalemle karalama yapabilir Almak istediği objeyi gösterebilir. 18 Ay Yürüme daha düzgündür.

Yardımla merdiven çıkabilir. Topu karşısındakine atabilir. 2-4 küpü üst üste koyabilir. Kendi yemeğini yiyebilir.

Göz ve kulak gibi organları gösterebilir. 24 Ay Koşabilir

2-3 kelimelik cümle kurabilir. Kitap sayfalarını çevirebilir. 4-6 küpten kule yapabilir.

“Sen, ben” kavramları anlar ve kullanır. 2-3 Yaş Koşması daha düzgündür.

Merdiven çıkıp inebilir. Tuvalet eğitimi alabilir. Kelime dağarcığı artmıştır. 4-5 Yaş Tek ayak üzerinde durabilir

Üç tekerlekli bisiklet sürebilir. Kitap sayfalarını çevirebilir. Kalemle daire ve artı çizebilir. 5-6 Yaş Tek ayak üzerinde zıplayabilir.

Kendisi giyinip soyunabilir. Oyun çeşitliliği artmıştır.

(19)

2.1.1. Yenidoğan ve Süt Çocuğu Dönemi

Yenidoğanların pozisyonu fleksiyon postüründedir ve fleksör tonus hakimdir. Preterm doğan bebekler ise term doğanlara göre daha hipotonik olurlar ve ekstremiteler daha ekstansiyondadır. Term doğan bebeklerin sırtüstü pozisyonda kolları ve bacakları simetrik hareket eder. Yenidoğanlarda nöromotor hareketler, kortikal fonksiyonlar gelişmemiş olduğu için hareketlerin çoğu refleksler olarak karşımıza çıkar (22). Bunlara örnek olarak arama-emme, moro refleksi, asimetrik tonik boyun ve tonik labirent refleksleri, palmar yakalama verilebilir (3). Spinal düzeyde kontrol edilen bu refleksif hareketler, gelişmekte olan sinir sistemi olgunlaştıkça orta beyin ve korteks seviyesine doğru ilerleyerek istemli hareketlere dönüşür (22). Refleksif hareketler doğumdan sonra ortalama ilk altı ayı kapsar. Reflekslerin süresinin uzaması ya da postural reaksiyonların görülmesinin gecikmesi gibi bir durumda bebekte nöromotor gelişim geriliği vardır (21). Yenidoğanda görülen bu refleksler yerini zamanla postür değişikliğine karşı gerçekleşen postural reaksiyonlara bırakır (3). Doğumla birlikte başlayan ve bir ömür devam eden postüral reaksiyonlar, fonksiyonel motor becerilerin ve dengenin temelini oluşturmaktadır (24).

Çocukların nöromotor gelişimi aylara göre hızlı bir değişim göstermektedir. Nöromotor gelişmenin en hızlı olduğu dönem süt çocukluğu dönemidir (11). Nöromotor gelişimle birlikte hareket ve fonksiyon becerilerinin arttığı görülmektedir. Böylece çocuk çevreyle daha fazla iletişime geçerek tecrübe ve deneyimin artmasıyla gelişim parametrelerine daha fazla katkıda bulunmaktadır (22).

2.1.2. Okul Öncesi Dönem

Okul öncesi dönemde de nöromotor gelişme hızlı etkili olarak devam etmektedir (20). Bireyin gelecekteki hayatının temelini oluşturan bu dönemde çocuğun kaba motor, ince motor, bilişsel, dil, öz bakım ve sosyal-duygusal gelişim alanlarının birbirlerini tamamladığı ve desteklediği süreçlerdir (25). Çünkü öğrenilmiş beceri ve davranışları temel alarak gerçekleşen eski beceriler, daha yüksek ve daha karmaşık becerilerin edinilmesini sağlar (26). Bundan dolayı bu dönemde çocukların bir bütün olarak değerlendirilmesi ve gelişimsel olarak daha fazla desteklemesi bireylerin ileriki yaşamlarını etkileyeceği için önemlidir.

(20)

Çocukta meydana gelen ve giderek artan motor hareketler sayesinde, çocukların çevreyi daha fazla keşfettikleri ve çevreleriyle daha fazla iletişime geçerek daha fazla bağımsızlaştıkları görülmektedir (20). Bu bağımsızlıkla kendi kendilerine hareket eder, ihtiyaçlarını bir yetişkine destek duymaksızın halledebilirler. Özellikle hareket etmekten çok fazla hoşlanırlar ve ilgilerini çeken etkinliklerle sürekli hareket halindedirler. Özellikle bu dönemde zıplama, koşma, tırmanma, atlama gibi kaba motor hareketler daha fazla görülürken, ince motor kasları içeren kalem kullanma gibi aktiviteleri de giderek daha kontrollü yaparlar (27).

Motor aktivitelerinin yanı sıra dünya merakı, yeni şeylere isteklilik, kendini kontrol etme ve saygı, başkalarıyla işbirliği, benzerlikleri ve farklılıkları anlama, hafızadaki belirli bilgileri okuma, isteklerini ve ihtiyaçlarını sosyal olarak iletme, dili kullanma, hikâye anlatma gibi gelişim parametrelerinin bütün alanlarına günlük yaşamdaki becerileri başarılı bir şekilde yerine getirirler (28).

2.2. Gelişimsel Değerlendirme Yöntemleri

Erken çocukluk dönemini önemli kılan en önemli etken beyindeki anatomik ve fizyolojik değişiklikler anlamına gelen yüksek nöral plastisite olmasıdır (29). Başka bir ifadeyle bu dönemde gelişim, öğrenme ve büyüme gibi süreçler daha hızlı ve daha etkilidir (20). Genetik yapı, çevre ve aile etkileşimi neticesinde çocuğun gelişimi değişiklik göstermektedir. Erken çocukluk döneminde yeterli duyusal uyaranı alamayan çocukların başta kaba ve ince motor olmak üzere gelişim parametreleri olumsuz yönde etkilenir (11). Çocukluk yaş grubunda %12-16 oranında görülen bu durum (30), çocuğun okul çağında akademik başarısını düşürür, erişkin hayatta ise işsizlik, suça meyil ve düşük gelirli bir yaşam tarzına neden olur (11). Böylece çocuğun gelişiminin değerlendirilmesi, takibi, desteklenmesi erken dönemde olası anormal bir bozukluğu tespit etmek (11) ve ilgili hekimliğe yönlendirmek, hem rehabilitasyon hem de prognoz açısından önemlidir.

Gelişimsel değerlendirme yöntemleri 1-6 yaş arasına yöneliktir ve genellikle dünya ülkelerinde benzerdir. Gelişimsel parametrelerin sorgulandığı bu testlerin standardize edilmiş olması sağlık profesyonellerine büyük kolaylık sağlamaktadır (11). Ülkemizde standardizasyonu yapılmış ve sık kullanılan gelişim testleri Denver Gelişimsel Tarama Testi (DGTT) II, Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE),

(21)

Bayley III Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği, Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı (GEÇDA), Erken Gelişim Evreleri Envanteri (EGE) olmak üzere bunlar arasında en sık tercih edilenlerden biri DGTT II’dir (11).

2.2.1. Denver Gelişimsel Tarama Testi II

DGTT II, 0-6 yaş arası sağlıklı görünümlü çocuklarda olası gelişimsel sorunları belirlemede sağlık profesyonellerine yardımcı olmak amacıyla ilk kez 1967’de Frankenburg ve Dodds tarafından Colorado Üniversitesinde DGTT olarak geliştirilmiş ve dünyada 50’den fazla ülkede standardize edilmiştir (11). DGTT’nin Türk toplumuna uyarlanması ve standardizasyonu, 1982 yılında Kalbiye Yalaz ve Shirley Epir tarafından yapılmıştır (31). Birçok ülkede kullanılması sebebiyle Frankenburg ve Dodds tarafından 1990 yılında yeniden gözden geçirilerek DGTT II oluşturulmuştur. Yalaz ve Anlar tarafından, 1996 ve 2008 yıllarında iki kez gözden geçirilmiş haliyle standardize edilmiştir (11, 31). Geçerliği ve güvenirliği bilinen bir tarama test oluşu, öğrenilme ve uygulamasının kolaylığı 10-15 dakika gibi kısa bir sürede yapılabilmesi, aile ile görüşme sırasında gelişimsel planlama ve yönlendirme kolaylığından dolayı çocuk sağlığı araştırmalarında en sık kullanılan tarama testidir. Gelişimsel sorunları tanımlamak, şüpheli durumları objektif bir ölçütle doğrulamak ve gelişimsel açıdan risk altındaki çocukları izlemek ve ilgili profesyonellere yönlendirmek açısından değerli olan bu test, performans testlerinin yanı sıra anneye/babaya da sorularak yardım alınabilecek toplamda 134 maddeden oluşmaktadır (11).

1. Kişisel-sosyal; erken yaşta insanlarla iletişim becerileri ve sosyal yanıtları içeren maddeleri kapsar ve üç yaş sonrası öz bakım becerileri içerir.

2. İnce-motor; el-göz koordinasyonu sağlayabilme, ince kas hareketleri ve sorun çözmeye yönelik maddeleri içerir.

3. Dil; alıcı ve verici dil alanlarını ayrı ayrı yordamayı içerir.

4. Kaba-motor; oturma, yürüme, zıplama ve genel olarak koordinasyon becerilerini ölçen maddeleri içerir.

Test yapılacak olan çocuğun yaşı gün, ay ve yıl olarak hesaplanır ve iki yaşın altında prematüre çocuklarda düzeltilmiş yaş kullanılır. Çocuğun yaşı belirlenerek yaş çizgisi çizilir ve çizginin üzerine denk gelen maddeleri uygulayıp uygulamadığı

(22)

dikkatlice izlenir. Soldan başlanarak sağa doğru sırayla ilerlenir. Değerlendirilmesi ise (31) ;

“G (Geçer): Çocuk üzerindeki maddeyi başarı ile uygular veya (anlatımla geçilebilen _A’ yazılı maddeler için) anne/baba çocuğun yapabildiğini belirtir.”

“K (Kalır): Çocuk üzerindeki maddeyi uygulayamaz ya da (anlatımla geçilebilen _A’ yazılı maddeler için) anne/baba çocuğun yapmadığını belirtir.”

“OD (Olanak Dışı): Anneden/babadan veya farklı sebeplerden kaynaklanan sınırlamaların olması nedeniyle çocuğun o maddeyi uygulama ihtimali olmamasıdır. Bu değerlendirme yalnızca anlatımla geçilebilen maddelerde kullanılır.”

“R (Reddetme): Çocuk maddeyi uygulamak istemez. Çocuğa “yapar mısın?” biçiminde esneklik sunmak yerine, o maddeyi direk uygulaması istenerek reddetmesi azaltılabilir.”

Test sonuçları “normal”, “şüpheli” ve “anormal” olmak üzere üç şekilde değerlendirilir. Çocuğun gelişiminin “normal” olarak yorumlanabilmesi için çocuğun yaşına uygun maddelerden geçmesi ya da en fazla bir uyarı maddesi alması gereklidir. “Şüpheli” olarak yorumlanabilmesi bir gecikme maddesi, iki veya daha fazla uyarı maddesi, bir gecikme maddesiyle birlikte bir veya daha fazla uyarı maddesi olmak üzere 3 ayrı durumdan birisinin varlığı bulunmalıdır. “Anormal” olarak yorumlanabilmesi için ise tüm testteki maddeler için iki veya daha fazla gecikme maddesi alması gerekmektedir (31). Çocuğun zekasını ölçmek ya da zihinsel yeteneğini tahmin etmede kullanılmaz. Sonucu “normal” tespit edilen çocuklar üç ay sonra test tekrarına, “şüpheli” tespit edilen çocuklar ise 1 ay sonra test tekrarına çağrılır. 0-6 yaş arası sağlıklı çocuklarda 0-6 ay, 12-18 ay arasında, 2-3 yaş arasında ve 5-6 yaş arasında olmak üzere dört kez gelişim testi uygulanması tavsiye edilmektedir. DGTT II sonucunda “anormal” vakalarda nörolojik bir defisit olabileceği akla gelmelidir. Böyle bir durumda tanı ve tedavi açısından detaylı incelenmesi için pediatrik nöroloğa yönlendirilmelidir (11).

(23)

2.2.2. Bayley III Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği

Bayley III Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği 1-42 ay arası çocuklarda gelişimsel parametreleri değerlendiren bir ölçektir. Nancy Bayley tarafından Bayley-I 1969’da, Bayley-II 1993’te, Bayley-III ise Bayley-II’nin yeniden revize edilerek 2006’da standardizasyonu yayınlanmıştır. Kaba motor (72 madde), ince motor (66 madde), kognitif (91 madde), alıcı dil (49 madde), ifade edici dil (48 madde) hem ayrı ayrı, hem de bileşik skor olarak puanlanmaktadır. Bayley-III Gelisimsel Değerlendirme Testi, araştırmalarda çocukların değerlendirilmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır (32).

2.2.3. Ankara Gelişim Tarama Envanteri

AGTE, 0-6 yaş arası bebek ve çocukların gelişim yaşlarının hangi seviyede olduğunu belirlemek için anne-baba ile görüşülerek yapılan bir tarama yöntemidir. Kaba motor, ince motor, dil-bilişsel ve sosyal beceri-öz bakım olmak üzere dört alt ölçeği kapsar ve 154 maddeden oluşmaktadır. Her alt ölçeği ayrı puan olarak değerlendirmenin yanı sıra toplam olarakta hesaplanabilmektedir. Üç yaş grubu (0-12 ay, 13-44 ay ve 45-72 ay) için test-tekrar test güvenirliği sırasıyla %99, %98 ve %88 ve iç tutarlılığı ise %98, %97 ve %88 olarak bildirilmiştir (33).

2.2.4. Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı

GEÇDA 0-6 yaş arası bebek ve çocukların gelişimini yaş dönemlerine göre ayırmaktadır. Psikomotor, bilişsel, dil ve sosyal-duygusal gelişim olarak 4 alandan oluşmaktadır ve toplamda 249 madde içermektedir. Maddeleri 1 ya da 0 olarak skorlamaktadır. Toplamda alınan ham puan yerine dört gelişim alanı ayrı ayrı toplanarak grafik halinde verilir ve norm grupla karşılaştırılarak değerlendirilir. Ayrıca bu değerlendirme yönteminin farklı kullanıcılar arası güvenilirlik değerlerinin farklı yaş dilimleri için %88 ile %99 olduğu da bildirilmiştir (33).

2.2.5. Erken Gelişim Evreleri Envanteri

EGE, 3-72 ay arası bebek ve çocukların gelişimlerini kaba motor, ince motor, kişisel-sosyal, problem çözme ve iletişim alanlarında değerlendirmede kullanılan bir

(24)

tarama yöntemidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde çok sayıda erken çocukluk eğitim programlarında, geniş ölçekli tarama programlarında ve araştırmalarda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Pek çok dile çevrilmiş olup Türkçe versiyonu olan EGE’nin geçerlik güvenirlik çalışması ile duyarlılığı %94, özgüllüğü %85,5 bulunmuştur. On dokuz farklı yaş aralığı için soru formları içermektedir. EGE, 3-72 aylık bebek ve çocukların gelişimini değerlendirmeye yönelik, ailelere, çocuğa bakım veren diğer kişiler ve çocuğu tanıyan öğretmenlere sorulan bir gelişim tarama envanteridir (33).

2.3. Minör Nörolojik Disfonksiyon

Çocuklarda nörolojik açıdan bir defisit yokluğunun açık şekilde görülmemesi merkezi sinir sisteminin çok iyi çalıştığı anlamına gelmez (34). Serebral Palsi (SP) ve diğer şiddetli kafa travması gibi nörolojik tablolarda kognitif ve davranışsal problemlerin çok ciddi kliniğe yansıdığı kanıtlanmıştır (35). SP gibi belirgin bir nörolojik defisitin olmadığı ancak koordinasyon problemleri, postür bozukluğu, ince el becerisinde yetersizlikler ve kas tonusu bozukluğu gibi bulgularla kliniğe yansıyan tablo, Minör Nörolojik Disfonsiyon olarak tanımlanır (5). Zamanla hafif bulgular (36), şüpheli bulgular (37), lokal olmayan nörolojik bulgular (38) ve ince bulgular (39) gibi bazı isim değişiklikleri geçiren MND; postür ve kas tonusu, koordinasyon, ince el becerisi, koreiform diskinezi, birleşik hareketler, refleksler, duyusal defisitler ve kraniyal sinir fonksiyonundan oluşan sekiz alandaki bozukluğu ifade eden (40) ve şiddeti, disfonksiyon olan alanların sayısına göre basit MND ve kompleks MND olarak karşımıza çıkan bir durumdur (5). Böylece ciddi nörolojik bulguların hafif şekilleri diyebileceğimiz hafif hipertoni, hafif refleks asimetriler, hafif koreiform diskinezi, ve gelişimsel açıdan ise yaşa uygun olmayan diadokokinezi, aşırı birleşik hareket varlığındaki durumlar şeklinde klinikte görülebilmektedir (41).

2.3.1. Basit ve Kompleks Minör Nörolojik Disfonksiyon

Basit MND normal; ancak optimal olmayan merkezi sinir sistemi fonksiyonunu gösterir ve çocuklarda görülme oranı yaklaşık %15-20’dir. Bu yüksek prevelansın prenatal, perinatal ve postnatal problemlerle zayıf derecede ilişkisi olmakla birlikte minör nörolojik farklılık içerdiği için tipik nörolojik alanda araştırılmaktadır (5, 42). Optimal olmayan beyin fonksiyonlarının nedeni bazı

(25)

nörotransmitterler (4) veya genetik faktörlere bağlansa da tam olarak bilinmemektedir (5, 42). Doğal olarak beyinde optimal fonksiyonun olmaması çocuğun aktivite ve katılımlarda adaptif davranışını engelleyebilmektedir (4). Başka bir deyişle basit MND öğrenme ve davranış bozuklukları ile ilişkilidir (5, 42). Böyle durumlarda çocuklar genellikle aktiviteye yönelik küçük düzenlemeler, uygun eğitim rehberliği veya beceri eğitimi ile normal aktivite ve katılım düzeyini başarılı bir şekilde yerine getirebilmektedir (4).

Okul çağındaki çocukların %6-7’sini oluşturan kompleks MND prenatal, perinatal ve postnatal nedenlerden etkilenmesi yönüyle (43) SP’ye benzemektedir; hatta kompleks MND’nin, SP sınır çizgisi olduğu varsayılır (5, 44). Kompleks MND’nin beyindeki yapısal değişikliklerle olan ilişkisinden dolayı motor, öğrenme ve davranış problemleriyle daha kuvvetli ilişkisi vardır (5). Ayrıca dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, gelişimsel koordinasyon bozukluğu gibi öğrenme ve davranış bozukluklarıyla da kuvvetli ilişkiye sahip bir MND türüdür (45, 46). Kompleks MND’li çocuklarda spesifik becerileri yerine getirmek basit MND’li çocuklara göre daha zordur (45). Kompleks MND'li çocuklarda önemli miktarda sinir sistemi disfonksiyonunun bulunması, spesifik öğrenme bozuklukları veya dikkat problemleri gibi diğer sorunları da beraberinde getirir [48]. Dolayısıyla bu çocukların daha fazla desteklenmesi ihtiyacını doğurur.

Merkezi siniri sisteminin nörodavranışsal açıdan disfonksiyon alanlarına bakıldığında hafif koordinasyon problemleri, bozulmuş postür, bozulmuş kas tonusu, yetersiz ince motor beceriler, hafif düzeyde diskinezi, artmış birleşik hareketler, hafif kranial sinir disfonksiyonu ve hafif duyusal disfonksiyon görülmektedir (40, 46). Bu alanlar ve alanlara ait alt bölümler ile anormal kriterleri belirleyen durumlar Touwen nörolojik muayene profili olarak Tablo 2.2’de verilmiştir.

(26)

Tablo 2.2. Touwen nörolojik muayene profili (34)

Alanlar Alt Bölümler Kriterler Postür

ve

Kas Tonusu

Oturma, ayakta durma ve yürüme sırasında postür

Kas tonusu Kas kuvveti

Pasif harekete karşı direnç

Aşağıdaki bulgulardan iki veya daha fazlasının varlığı: Kollarda/bacaklarda kas tonusunda hafif deviasyonlar Postürde ısrarlı hafif

deviasyonlar

Refleksler

Kolarda ve bacaklarda tendon reflekslerinin yoğunluğu: yüksek, düşük veya asimetrik Kolarda ve bacaklarda tendon reflekslerinin eşiği: yüksek, düşük veya asimetrik Ayak tabanı yanıtı: Unilatrelya da bilateral Babinski bulgusu

Plantar yakalama: Unilateral ya da bilateral varlığı

Yüzeyel abdominal refleks: asimetri

En az iki bulgunun varlığı

İstemsiz Hareketler Spontan motor davranış Uzatılmış kollar ile test Yüz, gözler ve dilin hareketleri

Aşağıdaki bulgulardan en az birinin varlığı:

Distal kaslarda belirgin, ısrarlı koreiform hareketler Proksimal kaslarda belirgin, ısrarlı koreiform hareketler Yüz, gözler ve/veya dilde belirgin koreiform hareketler Belirgin, ısrarlı tremor Distal kaslarda ısrarlı atetoik formda hareketler

Denge ve Koordinasyon

Parmak-burun testi Parmak ucu dokunma testi Diadokokinezi

Tekmeleme Diz-topuk testi

Oturma ve ayakta itmeye karşı reaksiyon Romberg testi

Düz bir çizgide yürüme Tek bacak üzerinde durma Tek bacak üzerinde zıplama

Yaşla uyumlu olmayan üç veya daha fazla testin varlığı

İnce Motor Beceriler

Parmak opozisyon testi: akıcılık ve geçiş Parmak takip testi

Daire testi

Yaşla uyumlu olmayan iki veya daha fazla testin varlığı

Birleşik Hareketler

Aşağıdaki testlerin uygulama sırasında birleşik hareket varlığı:

Diadokinezi

Parmak opozisyon testi Parmak ucunda yürüme Topuklar üzerinde yürüme

En az üç teste aşırı birleşik hareket varlığı

Duyusal Fonksiyonlar

Ağız açma parmak yayılım fenomeni Grafestezi

Kinestezi Pozisyon duyusu Görme alanı Duyma

İki veya daha fazla teste disfonksiyon alanı

Kranial Sinir

(27)

2.3.2. Prevelans

MND’nin farklı ülkelerde ve farklı yaş gruplarında yapılan çalışmalarda prevelansının cinsiyete, term ve preterm bebeklerin doğum hikayelerine göre değiştiği belirtilmektedir (43). Okul öncesi çocuklarda basit MND yaklaşık olarak %10 oranında, kompleks MND %3 oranında görülürken (47) okul çağına doğru bu oran sırasıyla %15, kompleks MND %6 oranına çıkmaktadır (5). Puberte başlangıcından sonra-hormonların beyindeki etkisine bağlı olarak-MND prevelansının yaklaşık %7’lere kadar gerilediği belirtilirken, her iki MND türünün erkeklerdeki oranın kızlardaki orandan iki kat daha fazla görüldüğü belirtilmektedir (5).

Preterm ve term doğan 5 yaşındaki çocukların karşılaştırıldığı bir çalışmada preterm doğan çocukların MND prevelansı daha yüksek bulunmuştur. Gestasyonel yaş karşılaştırılarak yapılan bu çalışmada term doğan çocuklarda basit MND’nin %22, kompleks MND’nin % 0,7 oranında görülürken, gestasyonel yaşı 33 haftadan daha küçük çocuklarda ise basit MND’nin %41, kompleks MND’nin %3 oranında görüldüğü belirtilmiştir (43). Kikkert ve ark. (8)’nın yaptığı bir çalışmada da term doğan 9 yaşındaki çocukların %37’sinde basit MND ve %13’ünde kompleks MND olduğunu belirtmiştir. Yapılan bu çalışmalardaki prevelans farklılığının çalışmalara dahil edilen gruplardan kaynaklı olabileceği öne sürülmektedir (7).

2.3.3. Risk Faktörleri

MND risk faktörleri geniş bir spektrumda değerlendirilir. Genetik etkilerin yanı sıra SP’de olduğu gibi prenatal, perinatal ve postnatal nedenler olabilmektedir (48). Örneğin anneden kaynaklı ilaç ve alkol kullanımı MND gelişimine yol açarken (48) uyuşturucu kullanımının da MND ile ilişkili olduğu belirtilmektedir (49, 50).

MND’nin en büyük risk faktörleri arasında preterm doğum, düşük doğum ağırlığı ve intrauterin gelişim geriliği gösterilmektedir (43, 51). Term ve preterm doğan çocuklarda gestasyonel yaşın azalması MND riskini oluşturmasının yanı sıra (52) periventriküler lökomalazi, intraventriküler kanama gibi beyin lezyonları da MND’nin riskleri arasındadır (48).

(28)

2.3.4. Prognoz

MND’nin prognozu ile ilgili yapılan sınırlı sayıdaki çalışmalar MND’nin prognozunun önemli olduğunu göstermektedir (53). Zaman içerisinde beyinde meydana gelen gelişimsel değişiklikler nörolojik durumu iyi veya kötü yönde etkilediği bilindiği için (54) okul döneminde kompleks MND’li bir çocuk adolesan dönemde de aynı tabloyu devam ettirme riski taşımaktadır (55).

Uzun dönem takip çalışması yapılan 7 yaşındaki MND’li çocukların 17 yaşına geldiğinde psikiyatrik morbidite ve kognitif bozukluklar arasında ilişkiler olduğu saptanmıştır (56). Yukarıdaki çalışmaya benzer olarak nörogelişimsel problemi olan okul dönemi çocuklarının 22 yaşına geldiğinde motor kontrol, algı ve dikkat, psikiyatrik morbidite açısından problemlere sahip olduğu bulunmuştur (57). Kısaca çocuklardaki MND’nin yetişkinlik dönemimde ciddi problemler ile devam ettiği görülmektedir (58).

2.3.5. Minör Nörolojik Disfonksiyonun Değerlendirilmesi

Motor problemler ile davranış problemleri arasındaki ilişki birçok yöntemle açıklanabilir (59). MND, çocuklarda merkezi sinir sisteminin işleyişini yansıttığı için riskli çocukların değerlendirilip belirlenmesi (34), bu çocuklara gereken rehabilitasyon desteğinin sağlanması açısından önemlidir. Davranış problemi olan çocukların motor problemler olarak risk altında olduğu belirtilmiştir (60). MND’yi değerlendirmek için kullanılan en yaygın yöntemler arasında Hafif Bulgular için Nörolojik Muayene, Zurih Nöromotor Değerlendirme yöntemi ve Groningen’de geliştirilen Touwen Muayenesi’dir (34).

Hafif Bulgular için Nörolojik Muayene, çocuğu değerlendirirken süreli performans testlerinin kullanmanın yanı sıra birleşik reaksiyonlar, el-ayak ve göz tercihi, duyusal fonksiyonlar ve diskinezi maddelerini de içermektedir. Güvenilir bir yöntem olmasına rağmen (61) geçerliği hakkında yeterli kanıt yoktur. Ayrıca nicel ve nitel değerlendirmeleri birleştirmesi açısından avantaja sahip olduğu da belirtilmektedir (10).

Zurih Nöromotor Değerlendirme yöntemi sadece nöromotor bulguları değerlendirir. Süreli motor performans testleri uygulanırken, performans süreleri ve birleşik reaksiyonlar derece olarak kaydedilir. Böylece süreli yapılan testlerle kolay,

(29)

objektif ve güvenilir sonuçlar elde edilebilir. Çocuğun beyin fonksiyonlarını değerlendirmeye yönelik ölçümler az olsa da zıplama, yürüme, tekrarlayıcı hareketler gibi kompleks fonksiyonlarını değerlendirmesi (62), daha kompleks nöral mekanizmalar hakkında bilgi sağlaması açısından avantajdır (63).

Touwen Muayenesi

Nörolojik durumu değerlendirmek için 1970 yılında geliştirilen bu yöntem nöral fonksiyonları kapsamlı bir şekilde ele alır. Tablo 2.2’de tanımlandığı gibi farklı pozisyonlarda postür ve kas tonusu, refleksler, istemsiz hareketler, denge ve koordinasyon, birleşik hareketler, ince motor beceriler, duyusal fonksiyonlar ve kraniyal sinirler olmak üzere 97 madde içermektedir. Dolayısıyla hem geleneksel nörolojik öğeleri hem de gelişimsel öğeleri değerlendirmektedir (34). Zaman bazlı bir değerlendirme olmayıp performansın kalitesini değerlendirir. Çocuk tarafından yerine getirilen performansın çocuğun yaşıyla uyumlu olup olmadığına bakarak davranışın beyin fonksiyonları üzerindeki etkisini hassas olarak göstermektedir (64).

Touwen değerlendirmesi Tablo 2.2’deki alanları hassasiyetle değerlendirip bozukluk olan alanı tespit etmektedir. 4 yaş üzerindeki çocuklarda kullanılan bu değerlendirme sonucuna göre “normal/yaşla uyumlu performans”, “hafif bir şekilde anormal” ve “belirgin bir şekilde anormal” olarak puanlanır. Herhangi bir alanda disfonksiyon olmayan çocuk normal olarak kabul edilirken; bir veya iki alanda disfonksiyonu olan çocuk basit MND, üç veya daha fazla alanda disfonksiyonu olan çocuk ise kompleks MND şeklinde tanımlanır (5). Nörolojik bulgular yorumlanırken anormal refleks aktivitesinin de klinik anlam taşıması için diğer alanlara ait herhangi birisiyle birlikte bulgu olmalıdır (40, 65). Yani Babinski bulgusunun tek başına varlığının klinik bir önemi yoktur (5).

Özetle Touwen değerlendirmesi, çocuğun nörolojik olarak güçlü ve zayıf yönlerini tanımlayarak fizyoterapi ve rehabilitasyon açısından çocuğa özel optimal terapötik yaklaşımların geliştirilmesine yardımcı olur. Ayrıca MND’nin çocuğun ileriki yaşlarda psikiyatrik morbidite ve okul başarısızlığı ilişkisinden dolayı okul öncesi dönemde risk olduğu düşünülen veya şüphe duyulan çocuklarda değerlendirmenin yapılması önemlidir (66).

(30)

2.4. Fiziksel Uygunluk

Fiziksel uygunluk, kişide yorgunluk olmaksızın mesleki, rekreasyonel ve günlük aktiviteleri doğru ve başarılı bir şekilde yapma yeteneğidir (67, 68). Bu tanıma göre kas ve kemiklerin kullanılarak enerji harcaması anlamına gelen fiziksel aktivite (69), fiziksel uygunluğun ana belirleyicisidir (12). Böylece fiziksel uygunluk kavramsal olarak fiziksel aktiviteleri başarılı bir şekilde yapabilme olarak da ifade edilebilir (70). Ayrıca kişinin fiziksel uygunluk seviyesi (71), sosyo-ekonomik düzeyi (72), fiziksel aktivite düzeyi (73), egzersiz alışkanlığı (74), hastalık durumu gibi faktörler fiziksel uygunluğu etkilemektedir (75).

Çocukluk döneminin erken yıllarında fiziksel aktivite özellikle kemik, kas, kardiyovasküler gelişim, obezitenin önlenmesi, sağlıklı büyüme ve gelişme açısından önemli olduğu gibi (76-80) çocuklarda sedanter yaşam obezite riskini artırmaktadır (81, 82). Bu nedenle bilim insanları, hayatın her döneminde fiziksel uygunluk düzeyinin takip edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır (83-85). Ayrıca çocukluk döneminde yeterli ve düzenli fiziksel aktivitenin ileriki yaşlarda sağlığı korumasıyla birlikte (86, 87), bilişsel ve psikososyal açıdanda da olumlu katkıları vurgulanmaktadır (88, 89). Dolayısıyla çocuklarda fiziksel uygunluk seviyesi, aktivite seviyeleri ve sağlık durumlarının önemli bir göstergesidir (90). Literatürde okul öncesi döneme ait fiziksel uygunlukla ilgili sınırlı çalışmalar bulunmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alarak bu dönemdeki çocuklarda fiziksel uygunluğun en erken seviyede belirlenmesi; risklerin önlenmesine, sağlıklı büyüme ve gelişmenin sağlanmasına ve erişkin hayatta bireylerin çalışma açısından daha verimli hale gelerek ülke ekonomisine katkısı olacağı düşünülmektedir.

Fiziksel uygunluk parametrelerine bakıldığında vücut kompozisyonu, kardiorespiratuar uygunluk, kassal uygunluk ve esneklik kısmı sağlıkla ilişkili parametreleri oluşturuken; koordinasyon, denge, çeviklik, güç, hız ve reaksiyon zamanı kısmı ise performansla ilişkili kısmı oluşturarak ikiye ayrılmaktadır (67, 68).

(31)

2.4.1. Sağlıkla İlişkili Fiziksel Uygunluk Parametreleri

Vücut Kompozisyonu

Vücut ağırlığı, bireyin büyüklüğü ya da kütlesine karşılık gelmektedir. Vücut kompozisyonu kas, kemik ve yağ dokularının kesin ve değişken miktarlarındaki vücut ağırlığını gösterir (91). Vücuttaki yağ dokusu fazla olduğu zaman vücuda ekstra yük olarak biner ve kişilerin çalışma kapasitesini düşürür (92). Konu ile ilgili çocuklarda yapılan çalışmalara bakıldığında vücutta yağ oranının artmasının sağlığı ve performansı olumsuz olarak etkilediği bildirilmektedir (93). Özellikle aşırı kilo ve obezite çocukluk döneminde ciddi bir halk sağlığı problemi olarak belirtilmektedir (94). Amerika’da okul öncesi çocuklarda obezite oranı %22,8, okul dönemi çocuklarda %34,2 olduğu belirtilirken (95), ülkemizde bu oranlar sırasıyla %4 (96) ve %7,5 olarak ifade edilmekle (97) birlikte; okul öncesi kilolu çocukların normal yaşıtlarına göre 5 kat daha fazla obezite riski taşıdığı vurgulanmaktadır (98). Ayrıca vücuttaki yağ oranının artması kronik sırt, eklem ve kas ağrısı, hiperlipidemi, koroner kalp hastalığı ve tip 2 diyabet gelişimi gibi obezite ile ilişkili hastalıklara da zemin hazırlamaktadır (99). Dolayısıyla çocukların vücut kompozisyonunun belirlenmesi sağlık ve performansla ilişkili uygunluklarının değerlendirilmesinde önemlidir (93).

Vücut kompozisyonun belirlenmesinde Su Altı Tartı Metodu, Dual-Enerji X-ray Absorptiometre gibi hassas ve doğru sonuçlar veren yöntemlerin yanı sıra skinfold kaliper (deri altı yağ kalınlığı ölçümü), Vücut Kütle İndeksi (VKİ) hesaplaması, bel-kalça oranı, vücut çap ve çevre ölçümleri gibi yöntemler kullanılmaktadır (100).

Kardiorespiratuar Uygunluk

Kardiorespiratuar uygunluk, çalışan kaslara etkin olarak oksijen ve besin ihtiyacını sağlamak için kalp, akciğer ve dolaşım sisteminin yeteneği olarak tanımlanır (101, 102). Başka bir ifadeyle kişinin maksimal bir çalışma sırasında maksimum oranda oksijen kullanma kapasitesi anlamına gelmektedir (103, 104). Ayrıca aerobik egzersiz kapasite olarak da ifade edilir. Bu egzersizler orta şiddetten yüksek şiddete doğru büyük kas gruplarını içeren dinamik egzersizleri kapsar. Böylece ne kadar çok oksijen dokulara ulaşırsa, kişinin yorgunluk oluşmadan o kadar daha çok iş yapabilme veya egzersize devam edebilmesi anlamına gelmektedir (105).

(32)

Çocuklarda kardiorespiratuar dayanıklılık puberte döneminde önce kız ve erkekler de benzer artışlar göstermektedir. Puberteden sonra da bu artış her iki cinsiyette devam eder; ancak erkeklerde daha fazla artış gösterir (106). Ayrıca çocukluk döneminde kardiorespiratuar sistemin yüksek seviyede olması ileriki dönemlerde daha sağlıklı bir kardiorespiratuar sistemi belirler (107).

Kardiorespiratuar endurans ve fonksiyonel aerobik kapasiteyi değerlendirmek için maksimal, submaksimal ve saha testleri kullanılmaktadır. Bunlardan dereceli egzersiz testi olan koşu bandı ve bisiklet ergometresinde maksimum oksijen tüketimi direkt olarak hesaplanır ve en kabul gören yöntemlerdir (101). İndirekt yöntemler olan saha testlerinde ise önceden belirlenmiş süre ya da mesafe yürüme, koşma gibi aktivite testleriyle yapılmaktadır. Örneğin 12 dk, 6 dk, 2.4 km gibi (91). Ayrıca egzersiz öncesi ve sonrası kalp atım hızı hesaplanması da kardiorespiratuar uygunluğu tahmin etmede kullanılır (67). Okul öncesi çocuklarda kardiorespiratuar uygunluğu değerlendirmek için 20m mekik koşu testi kullanılmaktadır (108-110). Orijinal 20 m mekik koşu testinden bu yaş aralığına adapte edilmiş maksimal bir testtir. Bu teste göre çocuk 20 m aralıkla belirlenmiş iki çizgi arasında ileri ve geri koşar. Önceden kaydedilmiş bir video sinyaliyle her seferinde 20 m çizgisine ulaşmak zorundadır. Video sinyali “bip” sesi 6,5km/h hızla başlar her dakika 0,5km/h artarak devam eder. Test çocukların hızlarını ayarlayabilmesi için önde ve arkada olmak üzere çocuklarla birlikte koşan iki araştırmacı gerekmektedir. Eğer çocuk arka arkaya iki sinyal arasında çizgiye ulaşamazsa veya yorgunluktan durursa test bitirilir. Tamamlanan tur sayısı skoru belirler. Test sırasında çocukların en iyi skoru yapması için cesaretlendirilir (111).

Kassal Uygunluk

Günlük yaşam aktivitelerini yapmak, ya da belirli bir fonksiyonel aktiviteyi yorgunluk oluşmadan yerine getirmek için minimal seviyede kassal kuvvet ve endurans, kassal fiziksel uygunluk için gereklidir (91). Kas kuvveti, bir kas veya kas grubunun bir dirence karşı maksimum bir kuvvet uygulayabilme yeteneği olarak tanımlanırken, kas enduransı submaksimal bir kuvveti devam ettirebilme yeteneğidir (91, 112).

Çocuklarda kas fibril kompozisyonu değişiklik gösterir ve kas fibril dokusunun olgunlaşmasıyla birlikte kas kuvveti de artar. Bu artış aynı zamanda yaşa, cinsiyete,

(33)

gelişme düzeyine, önceki fiziksel aktivite seviyesine ve beden ölçülerine bağlıdır (113). Kuvvet gelişimi çocuklarda puberte dönemine kadar cinsiyet açısından paraleldir (114). Puberteden sonra kız ve erkeklerin maksimal kuvvet gelişimleri birbirinden belirgin şekilde ayrılır. Bu gelişim erkeklerde 20-30 yaş arasında, kızlarda ise 20 yaş civarında zirveye ulaşmaktadır (115). Çocuklarda sağlık ve performans açısından yararları bilindiği için pek çok çalışma kas kuvvetinin artırılmasının önemini vurgulanmaktadır (116, 117).

Kas kuvvet ve dayanıklılığını ölçmek için izometrik, izotonik ve izokinetik yöntemler kullanılmaktadır. İzometrik (statik) kuvveti değerlendirmek için kablolu tensiyometre ve dinamometreler kullanılırken, izotonik kuvveti değerlendirmede bir tekrarlı kaldırılan en yüksek ağırlık, üst ve alt ektremite kuvveti için bench pres ve leg pres yöntemler kullanılmaktadır. İzokinetik yöntemlerde ise bilgisayar ilaveli aletler kullanılır ve kas kuvveti, kas gücü ve kas enduransını ölçmede en geçerli yöntem olarak kabul edilir (91). Bu ölçüm yöntemlerinin dışında kas kuvvetini; ağır bir objeyi fırlatma, el dinamometresiyle kavrama, dikey sıçrama veya uzun atlama gibi aktivitelerle de ölçmek mümkündür (118).

Esneklik

Eklem hareket açıklığını tamamlamak için bir eklem ya da eklemler serisinin hareket yeteneği anlamına gelen esneklik; kemik yapısı, ligamentler ve diğer konnektif dokular tarafından kısıtlanır (101). Vücut tipi, yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivite gibi faktörlerden etkilenmektedir. Ayrıca yaşla birlikte yumuşak dokuların elastisitesi ve fiziksel aktivetinin azalması da esnekliği azaltmaktadır (91).

Esneklik, eklemlerin uygun eklem hareket açıklığına sahip olmasını sağlayarak, sakatlanmayı önler, performansı ve aktivite verimliliğini artırır (119, 120). Bu açıdan bakıldığında esneklik her yaş için önemlidir. Bütün yaşlarda kızlar erkeklerden daha fazla esnekliğe sahipken puberte dönemi sonrası bu farklılık daha belirgindir (121). Esnekliği ölçmek için klinik olarak gonyometre, fleksiometre, saha testi olarak otur uzan testi gibi yöntemler kullanılmaktadır (122).

(34)

2.4.2. Performansla İlişkili Fiziksel Uygunluk

Koordinasyon

Koordinasyon, “doğru, zarif ve karmaşık hareketler üretmek için kas ve sinir

sisteminin entegrasyonudur”. Koordinasyon motor aktivite sırasında vücut

bölümlerinin uyumunu gerektiren önemli bir yetenektir (123). İskelet kaslarının amaçlı bir hareket için ortak çalışması ve sinir sisteminin bu hareket akışını yönlendirmesi gereken bir organizasyondur. Koordinasyon kalıtımsal özelliklerle birlikte çevre etkileşimi neticesinde ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda çocuğun sadece yeni teknik ve taktikleri kazanması sırasında değil, farklı ortam ve farklı durumlarda da benzer uyumu ve adaptasyonu göstermesi gereken bir durum olduğu için önemlidir (124).

Denge

Denge, vücudun destek alanı içerisinde hareketlerini devam ettirebilme yeteneğidir. Hareketlerin meydana gelmesi sırasında motor aktivitenin önemli bir parçasıdır (125). Ağırlık merkezinin sabit kaldığı statik denge ve ağırlık merkezinin değiştiği dinamik denge olarak ikiye ayrılır (66). Denge, birçok fonksiyonel aktiviteyi hem statik hem de dinamik olarak devam ettirmesi için duyu, motor ve biyomekanik komponentlerin kompleks fonksiyonlarını içermektedir (126).

Denge, okul öncesi dönem boyunca yeterli bir seviyeye ulaşır ve çocukluk dönemi sonrası olgunlaşması tamamlanır. Statik ve dinamik dengeyi değerlendirmek için Flamingo tek ayak üzerinde durma testi, Romberg testi, kalk yürü testi gibi çeşitli klinik yöntemlerin yanı sıra postürografi gibi teknolojik aletlerden de faydalanılmaktadır (127).

Çeviklik

Çeviklik, vücudu bir noktadan başka bir noktaya hareket ettirirken olabildiğince kontrollü, hızlı, akıcı ve kolay yapabilme yeteneğidir (128). Çeviklik etkili bir kas sinir sistemi kontrolü sağlar. Ayrıca yön değişiklikleri sakatlıkların önemli bir sebebi olduğu için çevikliğe uygun olan hareket becerilerinin geliştirilmesi sakatlık risklerini azaltır (129).

(35)

Çeviklik, puberte döneminde daha hızlı olmak üzere erişkin olana kadar artar. Puberteden önce erkek ve kızların çevikliklikleri arasındaki fark az olmakla birlikte puberteden sonra erkeklerin çeviklikleri daha iyidir (130). Genellikle çevikliği ölçmek için “pro-agility”, “illinois” ve 505 testi gibi yöntemler kullanılmaktadır (131).

Güç

Güç, “en kısa sürede en yüksek kuvveti üretebilme yeteneği” olarak tanımlanır. Kuvvet ve hız, gücün iki önemli komponentidir. Sıçrama, vurma, şut atma gibi patlayıcı kuvvet gerektiren hareketlerin oluşması güce bağlıdır. Patlayıcı kuvvetin belirlenmesinde genellikle dikey sıçrama testi kullanılır (123).

Hız

Hız, “hareketlerin mümkün olduğunca kısa sürede yapılması veya vücudu ve

onun bir bölümünü en kısa sürede hareket ettirme yeteneği” olarak tanımlanır. Ölçümü

m/sn cinsinden ifade edilir. Hız, performansı belirleyen kuvvet ile direk ilişkili bir özelliktir (118). Yapılan çalışmalarda çocuklarda yaşla birlikte hız performansının kız ve erkeklerde benzer oranda artarken, puberteden sonra erkeklerde daha belirgin olduğu vurgulanmaktadır (132). Hızı ölçmek için mekik koşusu gibi testler kullanılmaktadır (133).

Reaksiyon Zamanı

Reaksiyon zamanı, hareketin ortaya çıkması için uyarının alınması dönemi şeklinde tarif edilirken (134) bazı bilim adamlarına göre de uyarının alınması ile cevap arasında geçen içsel zamanlama olarak da tanımlanır (135). Böylece reaksiyon zamanı sonrası hareket meydana gelmektedir (136). Pratik çalışmayla reaksiyon zamanının belli bir seviyeye kadar azaltılabileceği de vurgulanmaktadır (137). Reaksiyon zamanını ölçmek için Nelson’un el ve ayak reaksiyon testleri kullanılmaktadır (100).

2.4.3. Fiziksel Uygunluğun Değerlendirilmesi

Fiziksel uygunluk parametrelerine bakıldığında sağlıkla ilişkili fiziksel uygunluk, günlük yaşam aktiviteri ve sağlığın korunmasını içerirken, performansla ilişkili uygunluk ise sportif performansla ilgili parametreleri kapsamaktadır (100).

(36)

Erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da fiziksel aktivitenin sağlığı ve performansı geliştirmesinin yanı sıra risk faktörlerini önlemesi açısından önemli olduğu bilinmektedir (76, 79). Ayrıca çocuklarda sedanter bir yaşam tarzı bu riskleri tetiklemektedir (81, 82). Literatürde fiziksel uygunluk düzeyinin her yaş dönemi için takip edilmesi gerektiğini pek çok çalışma vurgulamaktadır (83-85). Bunun için çeşitli uluslararası organizasyonlar, çocuklardaki genel sağlık seviyesini ve fiziksel uygunluk düzeyini artırmak için bir araya gelmişlerdir (138). Bu amaçla çocuklarda fiziksel uygunluk düzeyini belirlemek için çeşitli test yöntemleri, bataryalar geliştirmişlerdir. Çocuklarda fiziksel uygunluk düzeyini belirlemek için pek çok batarya bulunmaktadır (139, 140). Geliştirilen bu bataryaların ortak amacı; çocuklarda sadece fiziksel uygunluk düzeyini belirlemekle kalmayarak, uygun aktivite ve egzersiz programları hazırlayarak fiziksel uygunluktaki progresyonu incelemeye yaramaktadır (141). Bu bataryalar arasında en çok kullanılanlar; 5-17 yaş arasında Fitnessgram Test Bataryası, 6-18 yaş arasında EUROFIT Bataryası, 5-18 yaş arasında Physical Best Test Bataryasıdır (100, 142). Okul öncesi çocuklarda fiziksel uygunluğu belirlemek için bu yaş aralığına uygun Avrupada yeni geliştirilen sadece PREFIT Test Bataryası bulunmaktadır (140). Son yıllarda bu batarya çalışmalarda kullanılmaya başlanmıştır (108-110).

Çocuklarda kullanılan fiziksel uygunluk batarya içerisinde kullanılan testler değişebilmektedir. Örneğin, EUROFIT Test Bataryası, 20m mekik koşusu, el kavrama kuvveti, durarak uzun atlama, bükülü kol asılma, 30sn mekik çekme, 10x5m koşu, disklere dokunma, otur-uzan, flamingo denge testi olmak üzere dokuz fiziksel uygunluk testinden ve antropometrik ölçümlerden oluşmaktadır (143). Fitnessgram Test Bataryası ise, 20m mekik koşusu, mekik testi, otur-uzan, şınav testi ve antropometrik ölçümleri içeren, çocuklarda fiziksel uygunluk bileşenlerini ölçen diğer bir bataryadır (144).

PREFIT Test Bataryası

PREFIT Test Bataryası okul öncesi çocuklarda boy uzunluğu, kilo, bel çevresi

gibi antropometrik özelliklerin yanı sıra, kardiorespiratuar uygunluğu değerlendirmek için 20 m mekik koşusu, üst ekstremite ve alt akstremite kas kuvveti için sırasıyla el kavrama kuvveti ve uzun atlama testleri, hız ve çeviklik için 4x10m koşu testi ve

(37)

dengeyi değerlendirmek için tek bacak üzerinde durma testlerini içermektedir. Bu bataryanın okul öncesi çocuklarda fiziksel uygunluğu belirlemede kolay uygulanabilen, güvenilir bir yöntem olduğu belirtilmektedir (108-110). Ayrıca bu testlerin çocukların yaş aralığından dolayı diğer aktif oyunlar gibi bir oyun ve macera şeklinde yaptırıldığı zaman daha eğlenceli hale geldiği vurgulanmaktadır (108).

(38)

3. BİREYLER VE YÖNTEM

3.1. Bireyler

Okul öncesi dönemdeki çocukların nörolojik durumları, gelişimsel parametreleri ve fiziksel uygunlukları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılan çalışma, Muş İl Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların ana sınıflarında 4-6 yaş aralığındaki yönergelere koopere olabilen, herhangi bir sistemik problemi bulunmayan sağlıklı çocuklarda yapıldı. Çalışmaya katılacak kişi sayısı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı’na başvurulurak PASS 11.0 (Power Analysis

and Sample Size) yazılımı ile %90 güç, %5 yanılma payı olacak şekilde; ilişki için en

az 112, karşılaştırma için en az 158 (79 kız ve 79 erkek) çocuk olacak şekilde belirlendi. Toplamda 250 çocukla başlayan çalışmamıza, bazı ailelerin iş hayatından dolayı katılamaması ve eksik verileri bulunan 38 çocuğun çıkarılmasıyla kalan 107 kız ve 105 erkek olmak üzere toplam 212 sağlıklı çocuk çalışmaya dahil edildi.

Çalışmanın yapılabilmesi için Muş Alparslan Üniversitesi, Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu tarafından E13931 sayılı ve 2 numaralı karar ile 29/11/2017 tarihinde etik kurul izni ve 29/12/2017-8822 tarih ve sayısı ile de Muş İl Valiliği’ne bağlı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden izin alındı. Basit rastgele yöntem ile okullar seçildikten sonra Şubat-Haziran 2018 tarihleri arasında aileler ve çocuklar ile okullarda toplantı yapılarak çalışma hakkında bilgilendirildikten sonra gönüllü olanlar çalışmaya dahil edildi.

3.2. Yöntem

Muş İl Milli Eğitim’e bağlı okulların anasınıflarında gerçekleştirilen çalışmamıza 4-6 yaş aralığındaki çocukların sosyodemografik özellikleri annelerle yüz yüze görüşülerek kaydedildi. Kişisel-sosyal, ince motor, dil gelişimi, kaba motor gelişim parametrelerini değerlendirmek için kursla sertifikalandırılan DGTT II gelişim tarama testi kullanıldı. Çocukların kognitif gelişimini değerlendirmek için ailelere sorulan bir anket kullanıldı. Çocukların nörolojik durumlarını değerlendirmek için Touwen Muayenesi-Groningen değerlendirmesi-(manuel kitabı bire bir okunarak ve örnek vaka videoları bire bir izlenerek 4-5 çocuk üzerinde pilot çalışma yapıldıktan sonra) kullanıldı. Çocukların fiziksel uygunluk düzeyini belirlemek için bu yaş

Şekil

Tablo 2.1. Aylara göre çocuğun nöromotor gelişim basamakları (11)  0-1 Ay  Emzirildiğinde ve altı değiştirilirken onunla konuşulursa yüzünü size döner
Tablo 2.2. Touwen nörolojik muayene profili (34)
Şekil 3.1. İnce motor becerilerin test edilmesi
Şekil 3.2. Topuk kaydırma hareketinin test edilmesi
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

This study wants to know if we continue give malnutrition HD patient the intradialytic parenteral nutrition IDPN for 2 months, the efficacy to body mass index BMI, subjective

İslâm cildinin bilinen ilk örneklerini bir Türk devleti olan Tolunoğulları (868-905) vermiştir. İslâm cilt sanatındaki bu gelişmeyi XII. yüzyıla Fâtımiler,

Denetmenlerin denetim davranıĢlarının yeterlikleri ile ilgili verilen genel bulguların (Ek 6-Tablo 15) yanında, denetmenlerin denetim sürecinde sergiledikleri

E)when it is the happiest time imaginable 76-Despite the fact that the price was reasonable , …….. A)there were long queues outside the shop B)Jacqueline really wanted to buy the

Faktör 1 dikkat, bellek gibi bilişsel süreçlerin etkinliğini ar­ tırmak için mizahın kullanılmasını, Faktör 2 grupla ve karşı cinsle iletişinı-ctkilcşinı

Bu korku on- da kimi zaman ölüm korkusu, kimi zaman da görünmeyen yaratıklara karşı (özellikle fantastik öykülerinde) korku olarak ortaya çıkmaktadır.. Bunu “O (mu)?”

İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi T 752 Numarada Kayıtlı Mecmua'nın Transkripsiyonlu Metni ve Şiir Mecmualarının Sistematik Tasnifi Projesi'ne (MESTAP)

Bu nedenledir ki Cemile’nin yazar tarafından iyi olarak tanımlanan aykırı tutumu gelenekçi çevreler tarafından olumlanmamış, ayrıca yazarın güzel olarak