TURUNÇGİL VİRAL VE BAKTERİYEL
HASTALIKLARI
Stubburn
Hastalık etmeni Bacteria üst aleminden Mollicutes sınıfından Spiroplasmataceae familyasından bir spiroplazma olan 2.0 x 0.1-0.2 μm boyutlarında Spiroplasma citri’dir. Bu spiroplazma turunçgillerde yalnızca floemin kalburlu boru hücrelerinde bulunmaktadır. Bunlar kültüre alınabilmektedir.
Bu hastalık yurdumuzda palamutlaşma
veya yediverenleşme hastalığı olarak
bilinmektedir.
Hastalıklı ağaçlar az çok bodurlaşmıştır.
Yapraklar kısalmış, yanlardan genişlemiş
(küçük yapraklılık), yukarı doğru
kenarlardan kıvrılmış (kaplaşma) ve
bazan da benekli veya klorotik bir
durumdadır. Yapraklardaki bu durum
çinko (Zn) eksikliğine benzerdir. Çok
sıcak havalarda bazı sürgünlerdeki
yapraklarda şekil bozuklukları
görülebilir, yapraklar kalp şeklinde ve
uçları da sarı renklidir (önemli bir teşhis
kriteri).
Sürgünlerin anormal dallanması, boğum aralarının kısalması ve çok sayıda yan göz oluşumu ağaca bir cadısüpürgesi şeklini vermektedir.
Enfekteli ağaçlar zamansız çiçeklenir
ve tüm vegetasyon boyunca da
meyveler görülebilir. Meyveler küçük,
palamutlaşmış (meyve kabuğu
meyvenin alt kısmında kalın, uç
kısmında incedir) ve renkleri de
açılmıştır, ayrıca çekirdekler de
gelişemeyebilir.
Bazı turunçgiller belirti göstermezlerken, diğerleri hafif bir bodurluk ve yapraklarda deformasyon gösterebilirler. Hastalık yaşlı bahçelerden daha çok genç bahçelerde daha etkilidir.
Hastalık turuçgillerde % 30-50 kadar kayba sebep olmaktadır. Hastalık tüm turunçgil türlerinde zararlı olup en çok Washington portakallarında görülür.
Diğer portakal çeşitleri, mandarin ve
greyfurtlar da hastalığa çok duyarlı olup
şiddetli belirti gösterirler.
Ülkemizde Akdeniz Bölgesi turunçgil alanlarında çok yaygın olup önemli derecede ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Ege Bölgesi’nde de zaman zaman zararlarına rastlanmaktadır.
Washington portakalı, mandarin ve greyfurtlarda önemli bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Etmen hastalıklı bitki materyalleri ve
Circulifer tenellus, Neoaliturus
haematoceps, Scaphytopius nitridus ve
S. acutus adlı cüce ağustos böcekleri ile
taşınmaktadır.
Mücadele
1. Bahçe tesisinde hastalık etmenince temiz sertifikalı fidan kullanılmalıdır.
2. Vektörler için konukçu olabilecek bitkilerin yabancı otlar yok edilmelidir.
3. Turunçgil bahçelerinin sık sık kontrol edilip hastalık belirtisini gösterenler hemen sökülmelidir.
4. Vektör böceklerle mücadele edilmelidir.
5. Budama alet ve ekipmanları ile aşı bıçakları bir ağaçtan diğerine geçişte %2’lik sodyumhipoklorid solusyonuna batırılarak dezenfekte edilmelidir.
Citrus Exocortis Viroid
Hastalık etmeni tek sarmal çıplak bir RNA’dan ibaret olan Citrus exocortis viroidi’dir (CEVd). Etmenin sebep olduğu hastalık cüceleşme hastalığı olarak bilinmektedir.
Bu viroid anacı turunç olan ticari
turunçgil çeşitlerinde gözle görülebilen
belirtiler oluşturmaz. Turunç ve birçok
turunçgil çeşidi viroidi taşımalarına
rağmen tolerant olduklarından dolayı iyi
bir gelişme gösterirler.
Cüceleşme viroidi birçok portakal, mandarin ve greyfurtta belirti yapmaz.
Bununla birlikte, viroidle
bulaşık aşı gözü üç yapraklı
(Poncirus trifoliata) ve onun
portakal ile hibriti carrizo
citrange (Citrus sinensis x
Poncirus trifoliata), Filistin tatlı
laymı (Citrus limettioides) veya
rangpur laymı (Citrus limonia)
üzerine aşılandığında belirtiler
görülür.
Üç yapraklı üzerine aşılı bitkilerde enfeksiyondan 3-8 yıl sonra kabuk kavlamaları görülür ve 8-10 içerisinde de şiddetli bir cücelik gelişmeye başlar.
Kabuk kavlaması olduğu zaman aşı
yerinin altında kabukta çatlama ve
dökülme görülür. Carrizo citrange üzerine
aşılı ağaçlarda belirtiler daha geç görülür,
cücelik üç yapraklıdaki kadar da şiddetli
olmaz ve kabuk kavlamaları da her zaman
görülmeyebilir. Kavlayan kabukların
altında etmenin strainine bağlı olarak
bazen zamk akıntıları görülebilir.
Diğer hassas anaçlar üzerine aşılı ağaçlarda cücelik, ağaçta sararma ve bazen da anacın kabuğunun pul pul dökülme şeklinde belirtiler görülür. Exocortis meyve kalitesini etkilemez, ancak ağaç cüceleştiğinden verim çok düşer.
Yüksek sıcaklıklar belirti gelişimini hızlandırır.
Ülkemizde turunçgil yetiştirilen her yerde bulunmakla birlikte özellikle üç yapraklının anaç olarak kullanıldığı Ege Bölgesi’nde çok daha yaygındır.
Etmenin bilinen bir vektörü olmayıp enfekteli bitki materyalleri ile yayılmaktadır. Ayrıca bulaşık bitki budama ve aşılamada kullanılan alet ve ekipmanla da viroid sağlıklı bitkilere bulaşmaktadır.
Mücadele
Virüsten ari sertifikalı üretim materyali kullanılmalıdır.
Hastalığa dayanıklı anaç kullanılmalıdır.
Budama aletleri ağaçtan ağaca geçerken %3’lük sodyum hipoklorid veya %3’lük sodyum hidroksit + %2’lik formalin solusyonlarına batırılarak dezenfekte edilmelidir.
Bulaşık ağaçlar derhal sökülerek imha
edilmelidir.
Citrus Tristeza Virus (CTV)
CTV Closterovirus cinsinin
bir üyesi olup partikülleri
ipliğimsi, kıvrımlı 2000x11 nm
boyutlarında tek parça
genomlu tek sarmal RNA
içeren bir virustur. Etmenin
sebep olduğu hastalık göçüren
olarak bilinmektedir.
Bazı CTV izolatları ticari turunçgil çeşitlerinde hafif belirtiler oluşturur veya görünür hiçbir belirti görülmez.
Ancak bazıları da çok şiddetli belirtiler yapmaktadır.
CTV’nin turunçgillerde sebep olduğu
sendrom virus strainlerine ve anaç-
kalem kombinasyonlarına bağlı olarak
tristeza, gövde çukurlanması
(gövdede gözenekleşme) ve fidan
sarılığı olmak üzere 3 şekilde
görülmektedir.
İlki (tristeza) turunç ve limon gibi anaçlar üzerine aşılı turunçgillerde (portakal, mandarin, greyfurt, kamkat, laymlar) ağaçlarda genel bir çöküntü (decline) ve ağaçlarda bodurluk şeklindedir. Bu durumda ağaç normal vegetatif gelişimini sürdürürken solgunluk görülmeye başlar ve birkaç hafta içerisinde de ağaç tamamen çöker (quick decline, hızlı ölüm).
Bazan bu çöküş ayları ya da yılları bulacak kadar yavaş seyredebilir (slow decline).
Genellikle böyle ağaçlar soluk yeşil veya
sarı renkli ve ince yapraklıdırlar.
CTV aşı birleşme bölgesine yakın arkadaş hücreleriyle kalburlu boruların nekrozuna yol açar ve aşırı miktarda işlev yapamayan floem oluşumu görülür. Bu da kök sistemin su ve besin maddesi açlığına yol açar bu şekilde de ağaç solar, sararır ve geriye doğru ölür. Aşı birleşme yerinin altındaki (turunç) odun dokusunun medullar ışın hücreleri ligninleşir ve bunun sonucu olarak balık dişi gibi ince uçlu çıkıntılar oluşur. Buna denk gelen kabuk dokusunun iç yüzeyinde de toplu iğne batırılmış gibi çukurcuklar görülür.
Yaprakların dökülmesi, azot eksikliği belirtilerine
benzer yapraklarda klorotik lekeler ve küçük
soluk renkli meyveler diğer belirtilerdir.
İkincisi muhtemelen kambiyum dokusunun belirli yerlerinde meristematik aktivitenin kopması ile görülen gövde çukurlanması (GÇ) belirtileridir. Gövde ve dallarda görülen aşırı çukurlanma radyal gelişmeyi sınırlayabilir ve bodurluğa sebep olabilir.
Bu çukurluklar derin veya daha yüzeysel uzunlamasına değişik boy ve sayılardadır.
GÇ’li ağaçlar sarı renkli ince yapraklı bir
durumdadır, böyle ağaçlar düşük verimli
ve küçük meyvelidir. Böyle meyvelerin
meyve suyu içeriği de düşüktür.
Greyfrut ve bazı portakal çeşitleri GÇ ırkına orta derecede hassasiyet gösterirken mandarinler en yüksek toleransa sahiptir.
Tristezadan farklı olarak GÇ
sendromu genellikle
ağaçları öldürmez fakat
zayıf gelişme ve verimdeki
kronik düşüş yüksek
ekonomik kayıplara sebep
olur.
Üçüncüsü biyolojik indeksleme ile gözlenen bahçelerde nadiren rastlanan fidanlarda sarılık (FS) belirtileridir. FS cüceleşme, küçük soluk renkli veya sarı yapraklılık, kök sisteminin zayıflaması ve bazen turunç, greyfurt ve limon fidanlarının gelişmesinin tamamen durmasına sebep olur.
Genellikle kullanılan turunçgil anaçlarından
turunç etmene hassas, üç yapraklı ve bazı
üç yapraklı hibritleri ise dayanıklıdır. Ancak
son zamanlarda üç yapraklının anaç olarak
kullanıldığı bazı bitkilerde (mandarin,
limon) stem pitting (gövde çukurlanması)
belirtileri görülmüştür.
Günümüze kadar turunç üzerine aşılı 80 milyondan fazla turunçgil ağacı CTV yüzünden ölmüş ya da verim özelliklerini kaybetmiştir. Arjantin’de 10 milyondan fazla, Brezilya’da 6 milyondan, ABD’de de 3 milyondan fazla ağaç CTV yüzünden yok olmuştur. İspanya’da 40 milyondan fazla turunç üzerine aşılı özellikle portakal ve mandarin yine CTV yüzünden yok olmuştur.
Bu hastalık Ege ve Akdeniz bölgelerimizde
limon, portakal, greyfurt ve mandarinlerde
sınırlı olarak bulunmaktadır.
CTV aşı ve semi-persistent olarak bazı
afitlerce (Toxoprera citricida, Aphis
gossypii, Aphis spiraecola ve Toxoptera
aurantii) kolaylıkla taşınmaktadır. En etkili
vektör olan T. citricida’nın son zamanlara
kadar Avrupa ve Akdeniz havzasında
bulunmadığı bildirilmekteydi, ancak 2005
yılında Kuzey İspanya ve Portekiz’de
turunçgil alanlarının uzağında bu vektörün
varlığı saptanmıştır. Bu afit özellikle Asya,
Avustralya, Sahra çölünün altındaki Afrika
ülkelerinde, Orta ve Güney Amerika ile
değişik Karayip ülkelerinde bulunmaktadır.
İkinci en önemli vektör olan A.
gossypii İspanya’da görülen CTV epidemilerinde en etkili vektör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu vektör Akdeniz havzasında ve Kuzey Amerika’da ana vektördür.
Myzus persicae, Aphis
craccivora ve Uroleucon jaceae
CTV vektörleri olarak yalnızca
Hindistan’da bildirilmiştir.
Hastalığın arazide belirlenebilmesi için
iyodin testi yapılarak aşı bölgesi altında
anaçta ve köklerde nişasta azalmasının
olup olmadığı belirlenir. Bunun için
ağacın dış kenarından kazılarak 6 mm
çaplı ya da daha küçük kökler açığa
çıkarılır, içteki odun dokusu çıkarılarak
bir damla iyodin (potasyum iyodür)
damlatılır. Siyaha yakın mavi bir renk
oluşumu görülmezse bu durum
nişastanın azaldığını dolayısıyla göçüren
virusunun olma olasılığını gösterir.
Mücadele
Hastalık etmeninden ari sertifikalı fidan kullanılmalıdır.
Anaç olarak P. trifoliata ve özellikle de onun hibritleri Carrizo ve Troyer citrange (portakal x P.
trifoliata) and Swingle citrumelo (greyfurt x P.
trifoliata) ve Rangpur lime (C. limonia) kullanılmalıdır.
Enfeksiyon kaynaklarının yok edilmesi amacıyla CTV beliritisi gösteren şüpheli ağaçlar testlenip bulaşık olanlar eradike edilmelidir.
Budama alet ve ekipmanları ile aşı bıçakları bir ağaçtan diğerine geçişte %2’lik sodyumhipoklorid solusyonuna batırılarak dezenfekte edilmelidir.