• Sonuç bulunamadı

Mağara Canlıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mağara Canlıları"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dr. Bülent Gözcelioğlu

Mağara Canlıları

Yaşadığımız coğrafya, Anadolu yarımadası, jeolojik devirler

boyunca çok sayıda jeolojik ve iklimsel olay geçirdi.

Buzullaşma, kuraklık, depremler bugünkü Türkiye coğrafyasının

ve bu coğrafyadaki canlı çeşitliliğinin zeminini hazırladı.

Anadolu’nun coğrafi yapısına baktığımızda çeşitli özellikleri olan

ormanlık alanlar, düzlükler, yüksek dağlık bölgeler, kayalıklar,

sulak alanlar, mağaralar gibi çok farklı jeolojik oluşumların

bulunduğunu görürüz. Bu jeolojik oluşumların tümü,

iklimsel ilişkilerle birlikte, çok çeşitli canlıların yaşamasına olanak

sağlıyor. Mağaralar da, giriş kısımları dışında, ışığın az girdiği

ortam koşullarının (sıcaklık, nem, vb. ) genelde sabit olduğu,

besinin fazla bulunmadığı ortamlar. Bu “özel ortama”

uyum sağlamış canlıların ülkemizdeki mağaralar da çok

sayıda olduğu tahmin ediliyor.

Meyve yarasalarının nemli ve sıcak mağaralarda yaşamasının nedenlerinden biri kanatlarının yapısıdır. Bu türde kanat işlevi gören deri, diğer yarasalar gibi çıplak olduğundan sıcaklık ve su kaybına neden olur. Yarasalar bunları önlemek için nem oranı yüksek mağaralara girerler. Nem, yarasalar için o kadar önemlidir ki kuru bir mağarada kış uykusuna girerlerse kanatları kuruyup parçalanabilir.

96

(2)

M

ağarada yaşayan canlılar, genel olarak yaşamlarını hep mağarada sürdürenler, mağarayı geçici olarak kullananlar, mağarada yaşamayı tercih edenler ve kaza ese-ri mağara ortamına girenler olarak sınıflanabilir. Yaşamını tümüyle mağarada geçiren, yani mağara dışına hiç çıkma-yan canlılar arasında, bazı semender, balık ve kerevit türleri sayılabilir. Mağarayı geçici olarak ya da belli zamanlarda kul-lanan türlere yarasalar başta olmak üzere ayılar, tilkiler, kur-bağalar, yaban kedileri gibi çeşitli yırtıcı türler, çobanalda-tan ve ebabil gibi kuşlar örnek verilebilir. Devamlı mağara-da yaşayan canlılar gerçek mağara canlıları olarak tanımla-nabilir. Bu canlılar ışığın girmediği karanlık ortamda yaşama uyum sağlamış olduklarından görme yeteneklerini kaybet-mişlerdir. Derileri soluk renklerde ya da renksiz olur. Bunun-la birlikte koku ve dokunma gibi duyuBunun-ları çok iyi gelişmiştir. Devamlı mağarada yaşayan türler etçil olarak beslenir. Ma-ğaraların geçici sâkinlerinin genellikle yuvalanma, gizlen-me, yavru yapma, kışın olumsuz koşullarından korunma gi-bi nedenleri vardır. Bu canlılar daha çok mağaranın giriş kı-sımlarında bulunurlar. Yarasalarsa mağaranın derin kısımla-rına kadar gidebilirler. Mağarada yaşamayı tercih edenlerse, dışarıda yaşayabilmelerine karşın mağarada bulunanlardır. Bazı eklembacaklı, böcek ve örümcek türleri bunlara örnek olarak verilebilir. Akarsular, hava akımı gibi olaylarla mağa-raya giren ve çıkamayan canlılara da kemosentetik bakteri-ler ve mantarlar örnek verilebilir. Bu canlıların fizyolojik özel-likleri mağarada yaşayabilmelerini sağlar.

Kireçli yapısı nedeniyle mağara oluşumlarının sık görül-düğü karstik kayaçların çokluğu ülkemizde çok sayıda ma-ğara bulunmasının nedeni. Sayı tam olarak bilinmese de küçüklü büyüklü 40.000’den fazla mağara olduğu tahmin ediliyor. Bazı araştırmacılara göreyse bu sayı çok daha fazla. Ülkemizdeki mağara canlılarının popülasyon özellikleri de mağara istatistikleri gibi kesin değil. Mağara canlılarıyla il-gili araştırmalar erken bir tarihte başlamış olmasına karşın

yeterli düzeyde değil. Ülkemizde mağara canlılarıyla ilgili ilk araştırma 1926 yılında Yarımburgaz Mağaraları’nda (İstan-bul), Fransız araştırmacı Raymond Hovasse tarafından ya-pılmış. Ardından 1950’li yıllarda yine yabancı araştırmacı-lar tarafından mağara canlıaraştırmacı-larıyla ilgili kayıtaraştırmacı-lar verilmiş. Da-ha sonra ise 1960’lı yıllarda ilk mağara araştırmacımız olarak da bilinen Temuçin Aygen tarafından mağara canlılarıyla il-gili kayıtlar verilmiş. Mağara canlıları içinde yarasalar en çok araştırma yapılan canlı grubudur, denilebilir. Ülkemiz mağa-ralarında 35 civarında yarasa türünün yaşadığı biliniyor. Ya-rasalar dışında, diğer mağara canlılarımızın tür sayısı ve po-pülasyon özellikleriyle ilgili araştırmalar çok azdır.

Günümüzde mağara canlılarını, daha doğrusu mağara ekosistemini tehdit eden çok sayıda etken var. Mağaraların turizme açılması, spor ve sağlık amaçlı kullanımı gibi insan kaynaklı etkenler bunlara örnek olarak verilebilir. Mağara içinin aydınlatılması, dışarıdan yiyecek ve değişik malze-me getirilmalze-mesi mağara canlılarını rahatsız eder. Ayrıca ya-rasa gübrelerinin tarımsal amaçlı kullanımı için dışarı çıka-rılması, mağara girişlerinin kapılarla kapatılması da mağa-ra ekosistemini olumsuz etkiler. Mevcut koşullarda, ülke-mizdeki mağara ekosistemlerinin durumunu saptamak ve bu saydığımız etkenlerin önüne geçerek bu ekosistemleri korumak için mağara ve mağara canlılarıyla ilgili kapsamlı envanter çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Prof. Dr. Serdar Bayarı’nın da belirttiği gibi mağaraları korumanın belki de en iyi yolu, bu ortamları insan erişimine kapalı tut-mak ve hatta hiç keşfetmemek olurdu.

Fotoğraflar: Dr. Bülent Gözcelioğlu

Mağara Canlıları Sözlüğü:

Biyospeleoloji:

Mağara canlılarını inceleyen

disiplin .

Trogloxen:

Geçici olarak mağarada

bulunan canlılar.

Bu canlıların suda

yaşayanlarına stygoxen

denir.

Troglofil:

Mağarada yaşamayı

tercih eden ancak mağara

dışında da yaşayabilen

canlılar. Bu canlıların suda

yaşayanlarına stygofil denir.

Troglobit:

Gerçek mağara canlıları.

Yaşamların boyunca

mağarada bulunurlar.

Bu canlıların suda

yaşayanlarına stygobit denir.

Guana:

Yarasa dışkısı ya da gübresi

Mağarada yaşayan canlıların tümünün, besin azlığı gibi nedenlerle üreme ve metabolik hızları dışarıdaki canlılara göre daha düşük olur. Çıyan, kırkayak, örümcek gibi omurgasız canlılar da mağaralarda yaşayabilirler.

Kaynaklar

Yamaç, M., “Biyospeloloji,” Mağara Ekosisteminin Türkiye’de Korunması ve Değerlendirilmesi Sempozyumu, Antalya, 2003.

Albayrak, İ., “Türkiye Mağaralarının Yarasa Faunası,” Mağara Ekosisteminin Türkiye’de Korunması ve Değerlendirilmesi Sempozyumu, Antalya, 2003.

Bayarı S., “Türkiye’deki Mağaralara Yönelik Tehditler ve Koruma Önlemleri,” Mağara Ekosisteminin Türkiye’de Korunması ve Değerlendirilmesi Sempozyumu, Antalya, 2003.

http://www.cave-biology.org/ http://www.mad.org.tr

Mağara içinde doğal nedenlerle ölen yarasalar diğer mağara canlıları için besin kaynağıdır.

bulent.gozcelioglu@tubitak.gov.tr

Bilim ve Teknik Temmuz 2010

Referanslar

Benzer Belgeler

akıntısı, dalga aşındırması, ufalanma vb gibi nedenlerle mağaralar oluşsa da en yaygın olarak bulunan, hem oluşumları hem de doğal güzellikleri (mağara süsleri) nedeni

• Vados mağaralar basit olarak su tablası üzerinde akan yeraltı akarsularının faaliyeti ile oluşan mağaralardır.. İddia edilir ki sızan yüzey suları ve

Dokuz yıl önce İtal- ya Alplerinde bulunan 5000 yıllık taş devri adamının yaklaşık 45 mil- yon saat donmuş durumda kaldık- tan sonra kısa bir süre için yeniden

Bununla birlikte, Dikit kimyasının damlama suyunun kimyası tarafından belirlendiği ve su- yun kimyasında mağara dışındaki sıcaklık, yağış değişimleri, bitkisel

Farklı yön ve karakterdeki tektonik hareketlere bağlı olarak dikitlerin gelişim eksen açısında ve laminaları arasında gelişen ani ve keskin değişimler (şemada B ve C

yüzyılın ortalarında birçok mağara canlısı tanımlanmış, özellikle Aleksander von Humboldt ve Josephi Nikolay Laurenti gibi araştırmacıların mağara balıklarıyla

Bu noktadan mağara içindeki diğer noktaya olan azimut (pusulanın kuzeyden yaptığı açı), eğim ve mesafe kaydedilir. Mağara içerisinde sürekli yeni bir nokta

Bu tip nadir örnekler 0.1 mm uzunluğundaki bir tek kalsit kristalinden oluşabildiği gibi, kesme şeker şeklinde veya 10-20 mm çaplı hegzagonal mağara incileri şeklinde