• Sonuç bulunamadı

Dünyay› Kurtaran Mikroplar Biyoloji

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dünyay› Kurtaran Mikroplar Biyoloji"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

10 Eylül 2001 B‹L‹MveTEKN‹K

B ‹ L ‹ M V E T E K N L O J ‹ H A B E R L E R ‹

Dünyay› Kurtaran

Mikroplar

Okyanus taban›nda gömülü metan ga-z› miktar›n›n 10 trilyon ton oldu¤u sa-n›l›yor. Bir metan molekülü (CH4)

kar-bondioksite (CO2) oranla 25 kat daha

güçlü bir sera gaz›. Bu durumda ok-yanus taban›ndaki metan›n atmosfere ulaflmas› durumunda Dünyam›zda na-s›l bir iklim felaketi yaflayaca¤› aç›k. Ancak, okyanus taban›ndaki kayaçlar-dan yukar› do¤ru yükselen metan›n büyük bölümü, daha suya bile varma-dan yok oluyor. Kaybolan bu gaz›n ak›betini merak eden araflt›rmac›lar, sonunda metan›n deniz dibindeki ça-murda yaflayan kalabal›k bakteri kolo-nilerince yendi¤ini keflfettiler. Okyanus taban›n›n daha derin bölge-lerinde yaflayan mikroplarca üretilen metan›n yüzeye yaklaflt›¤›nda yok ol-du¤u, daha 1970’lerde gözlenmeye bafllam›flt›. Hatta bunda metanla besle-nip bunu karbondioksite dönüfltüren mikroorganizmalar›n rolü ortaya ç›k-m›flt›. Bunlardan biri, karbon izotopla-r›n›n da¤›l›m›nda görülmekteydi. Me-tan gaz›nda karbon -13 izotopunun karbon-12’ye oran›, belirgin biçimde düflüktür. Araflt›rmac›lar, metan›n yü-zeye s›zd›¤› yerlerdeki incelemelerinde buralar›n (karbondioksit temelli) kar-bonatlar bak›m›ndan zengin oldu¤unu gördüler. ‹flin ilginç yan›, bu karbonat-lardaki karbon-13 oran› da metandaki kadar düflük ç›k›yordu. Bu da mikro-organizmalar›n metan› tüketip karbon-13 fakiri karbondioksite dönüfltürdü-¤ünü gösteriyordu.

Bununla birlikte ortaya flöyle bir so-run ç›k›yordu. Biyoloji yasalar› böyle bir sürece izin vermiyordu. Gerçi me-tan tüketen mikroplar›n varl›¤› bilini-yordu, ama bunlar tatl› suda ve oksi-jence zengin topraklarda yafl›yordu. Bu da araflt›rmac›lar› oksijenin meta-n›n parçalanmas› için gerekli oldu¤u sonucuna götürmekteydi. Oysa okya-nus taban›ndaki tortularsa oksijenden tümüyle yoksun bölgeler. Daha da fla-fl›rt›c› bir olgu, araflt›rmac›lar›n

okya-nus taban›ndaki sülfat düzeyini ölçme-leriyle ortaya ç›kt›. Normal olarak de-niz suyunda bulunan sülfat, dip çamu-runa kar›fl›yor, ancak tortullar›n ta-banla birleflti¤i yerde, yani metan›n kayboldu¤u yerde o da birden kaybo-luyordu. Araflt›rmac›lar buna bakarak da metan› yok eden organizmalar›n, sülfat› da yok ettikleri sonucuna vard›-lar. Ancak, böylesine bir organizma-n›n varl›¤›, daha da olanaks›z görün-mekteydi.

Okyanus diplerindeki afl›r› koflullar› la-boratuvarda yaratman›n olanaks›zl›¤› nedeniyle araflt›rmac›lar, tortullarda saklanan bu gizemli organizmalar›, b›-rakt›klar› dolayl› izlerinden bulmak ça-bas›na girifltiler. Sonunda California

aç›klar›nda Eel River havzas›n-daki dip çamurunun organik maddelerle dolu oldu¤unu gördüler. Çamur, özellikle ölü mikroplar›n hücre duvarlar›n-da bulunan lipidler (ya¤lar) bak›m›n-dan ola¤anüstü zengindi. Lipidlerdeki izotop oran›, bunlar›n metandan yap›l-d›¤›n› göstermekteydi. Dikkat çekici bir özellikleri de yaln›zca arkebakteri-lerde bulunan bir yap›da olmalar›yd›. Arkebakteriler, asl›nda bakterilerle bir tak›m yüzeysel benzerliklere sahip olan, ama yaflam a¤ac›nda ayr› bir yere sahip olan organizmalar. ‹ki y›l önce çamurdaki tortullardan toplanan bir-kaç DNA parças›n› inceleyen araflt›r-mac›lar, bunlar›n flimdiye kadar bilin-meyen bir arke türüne ait olduklar›n› belirlediler. Daha sonra Bremen’deki Max Planck Deniz Mikrobiyolojisi Ens-titüsü’nden Antje Boetius baflkanl›¤›n-daki bir ekip Eel Irma¤›’nda keflfedilen DNA dizgelerine ba¤lanan fosforlu bir

boya arac›l›¤›yla tortul içindeki mik-roplara ulaflmay› baflard›. Fosforlu bo-yayla parlayan arkeleri mikroskop al-t›nda inceleyen Boetius, bunlar›n asl›n-da bir bakteri kabu¤uyla çevrelenmifl 100 farkl› bireyden oluflmufl koloniler halinde yaflad›klar›n› gördü.

Araflt›rmac›lar daha sonra mikroplar›n içindeki karbon izotoplar›n› belirle-mek amac›yla gelifltirilmifl bir tür iyon mikroprobu kullanarak bakteriyle ar-kelerin iflbirli¤i yapt›klar›n› kesin ola-rak belirlediler. ‹yon mikroprob denen araçlar, hedefin üzerine güçlü bir iyon demeti göndererek üzerinde delikçik-ler aç›yorlar. Bu delikdelikçik-lerden ç›kan atomlar da incelenerek izotop yap›lar› saptanabiliyor. Bu araçlarla yap›lan

in-celemeler sonunda bakteri-nin, arkelere oksijensiz or-tamda metanla beslenme ola-na¤› sa¤lad›¤›n›, buna karfl›-l›k arkelerin de bakteriye ge-rek duydu¤u karbonu sa¤la-d›klar› anlafl›ld›.

Araflt›rmac›lar, metan yiyen bu mikroplar›n, gezegenimi-zin karbon döngüsünde çok önemli bir role sahip olduklar›n› vurguluyor-lar. Bunlar›n her y›l yaklafl›k 300 milyon ton kadar metan gaz› tükettikleri san›l›yor. Bu miktar, insanlar›n tar›m, çöp gömme, ya da fosil yak›t kullanma yol-lar›yla atmosfere sald›klar› metan mik-tar›na eflit. Dünya’n›n gençlik y›llar›n-daysa bu mikroplar›n oynad›¤› rol kuflkusuz daha belirgindi. Bu y›llarda, önce yanarda¤lar›n, daha sonra da mikroplar›n ürettikleri metan miktar›-n›n, bugünkünün bin kat› oldu¤u sa-n›l›yor. Bafllang›çta bu metan, yaratt›-¤› sera etkisiyle Dünya’n›n tümüyle donmas›na engel olmufl görünüyor. Ancak metan düzeyindeki art›fl kont-rolsüz biçimde sürseydi, Dünya bugün Venüs’ün oldu¤u gibi, yaflam bar›nd›-ramayacak kadar s›cak bir gezegen olurdu. Bu durumda gezegenimizin Venüs’le ayn› kaderi paylaflmaktan kurtulmas›n›, arke ve ortaklar›na bo-rçlu görünüyoruz.

Science, 20 Temmuz 2001

Referanslar

Benzer Belgeler

Menopoz poliklini¤ine baflvuran do¤al menopoz olgular›nda menopoz bafllang›ç yafl ortalamas›n›, parite, sigara içimi ve sosyoekonomik durumun menopoz yafl ortalamas›

Madde miktar¬n¬n zamanla de¼ gi¸ sim h¬z¬n¬n mevcut madde miktar¬ile orant¬l¬oldu¼ gu kabul edilirse,.. dN dt

Karaköy köprüsü üzerinde mimar Abidinin projesine göre İstanbul belediyesi tarafından kurulan ışık sütunu, köprünün inşaatına uygun olması için demirden

Yedikuleden Topkapı - Saraçhanebaşına kadar im- tidat eden plân Çapadan Cerrahpaşaya ve Hasekiye ka- dar olan geniş bir sahayı Tıp Fakültesi >e ayırdığı gibi

1939’da Türkiye’ye iltihak olan bölgedeki Ermeniler, çok değil iki yıl sonra, yine Ankara’nın gadrine uğradı..

(Bu beyaz cüce, Mira B olarak adland›r›l›yor.) Mira B’nin Mira üzerinde ne gibi etkinleri-. nin oldu¤unun anlafl›labilmesi için, Hubble Uzay Teleskopu’nu yani,

hatta ben, kafam bir gemi direği gibi bir aşağı bir yukarı sallanırken, aynı yönde ondan daha hızlı hareket ediyor gibiyim.. Sol tarafımda uzakta, ovanın

Geçmifl zamanlara ait yunus fosillerin- de görülen arka üyelerin, günümüz yunuslar›nda bu flekilde aniden ortaya ç›k›fl› da bir atavizm örne¤i kabul edi- liyor..