• Sonuç bulunamadı

P Bir Şapka Hikâyesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "P Bir Şapka Hikâyesi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

68 Türk Dili

P

encereyi örtmeye yeltenen dalların ve yaprakların arasında seke seke dolaşan, bundan sonra nerede durup dinleneceğine yolda karar vere- cek olan serçenin tatlı heyecanı, girdiği her hikâyeye yerleşip, uzun süre ordan çıkmayı beceremeyen Erdem’in dudaklarına bir tebessüm ince- liğinde kondu.

Yaz sonu esintisinin tatlı serinliğiyle içeri süzülen ve perdeleri hafif hafif kımıldatan mevsimin omzuna tutunarak bahçeye, araba seslerinin ya- rattığı kusursuz gürültüye dalmışken bütün evi dolduran kapı ziliyle irkildi.

Bir süredir göremediği Savaş’a kapıyı, özleyişin sabırsız elleriyle açtı. Kar- şılıklı oturdukları koltukların arasında, buğusu tüten iki çay bardağı taşıyan sehpanın yanı başındaki saksıda, sohbetin yaprakları, adı bilinen tüm renk- lerde açıldı.

Havadan sudan, tuttukları takımların son maçlarından; memleket me- selelerinden usulca geçildikten sonra, söz gelip şiire, hikâyeye durdu. Son çıkan kitaplara, dergilerin yeni sayılarına dokunup, ardından, Savaş yazdığı son şiirini, Erdem de üzerinde çalıştığı yeni hikâyesinden bir bölümü okudu:

“Bir yaz akşamına doğru çimlere uzanmış, sürünün iştahla yemlenişini seyreden Uğur ve Haydut nasıl beceriyorlarsa şöyle bir göz ucuyla sürüdeki bilmem kaç adet koyunun sayımını yapıveriyorlar. İkisi de rahat, sakin...

Haydut, zaman zaman çıkan cılız seslere karşı başını kaldırıp kulaklarını dikiyor. Otlak yemyeşil ve mesut... Az öteden duyulan, ırmağın hafifçe ka- barıp alçalan şarkısı... Güneş mahmûr... Arkada, mor gömleğiyle ve sükûnet içinde bakan dağ... Bulut beyazlıkları giderek gözden kayboluyorlar... Trak-

Bir Şapka Hikâyesi

Şadi KOCABAŞ

ÖYKÜ

(2)

Şadi KOCABAŞ

Türk Dili 69

törlerin römorklarına doluşmuş, tarlalardan evlere dönmekte olan yorgun köylüler...’’

Çalan cep telefonundaki eşine “tamam geliyorum’’ diyerek izin isteyen Savaş’ın ardından, Erdem bir süre bir şey yapmadan koltuğa yaslanıp kaldı...

Kenetlenmiş iki eli ensesinde, düşünceye dalmışken, bir keşif sıçramasıyla kaldığı yerden yazmaya devam etti:

“İtişme ve koklaşmalar, Haydut’un arada bir gözdağı veren homurdan- ması dışında bir canlılık belirtisi fark edilmez oldu. Uğur başını göğe kaldı- rıp, kendine en yakın yıldızı yakaladı. Kısa bir sohbetten sonra, onu, ait ol- duğu boşluğa bıraktı. Siyahla koyu mavi arasında kararsız bir renkte duran gök, Erdem’in yeryüzüne:

Elif’in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye

şiirini çağrıştıran bir şeyler fısıldadı.

Temmuz sıcağına akşamla beraber çöken nem de eklenince, terden ya- pış yapış olmuş yüzünü yıkayıp serinlemek için ırmağa yöneldi Uğur. Ko- yunlar şöyle bir mırıldandılar ve kendi hâllerine döndüler. Haydut Uğur’u takip ederek, ırmağa kadar geldi, akıp giden suya baktı. Birkaç kez havlayıp, sustu. Su, arada bir aydınlanıyor, gündüz vaktine nispetle daha büyüyen dalgalarında yürüyüp gidiyordu. Uğur olabildiğince eğilip, kocaman birkaç avuç alarak, yüzünü, boynunu çarpa çarpa yıkadı. Başından kayıp ırmağa düşen şapkasını uzaklaşmadan yakalamaya çalıştı.”

Erdem bir an durakladı. Yazdıklarına göz gezdirdi. Sonra ayağa kalkıp odanın içinde bir şey arıyormuş gibi, elleri cebinde dolaştı. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarının geçtiği mahalle, çelik çomak, kovboyculuk oynadıkları sokaklar, komşuları, arkadaşları gözlerinin önünden bir bir geçti. Yazları sı- caktan bunaldıklarında, Uğur’un o eğilip yüzünü yıkadığı Zamantı Nehri’ne yüzmeye giderlerdi. Ne kadar çok eğlenirlerdi. Yoruluncaya kadar yüzer, sonra yürüyerek güle oynaya kasabaya dönerlerdi.

Uğur’u geçirdi aklından. Yoksul bir ailenin beş çocuğundan biriydi. On dokuz yirmi yaşlarında, uzun boyu, incecik bedeni, kumral saçları ve du-

(3)

Bir Şapka Hikâyesi

70 Türk Dili

daklarının üstünde iyice koyulaşan bıyıklarıyla bir resim gibi durdu karşı- sında. Masanın üstündeki bir bardak suyu bir hamlede içti. Kaldığı yerden devam etmek istediyse de, bir tutukluk hissetti. İşte tam o anda, kapı bir kere daha çalındı. Bu kez gelen, Uğur’du.

İçeriye adımını atar atmaz: “Kaldığın yerden sonrasını, başıma neler geldiğini anlatayım” diyerek, masanın yanındaki koltuğa gözleriyle müsaa- de ister gibi bakarak yavaşça oturdu. Şaşkın ve meraklı bakışlarla: “Hadi an- lat...hadi...” diye sabırsız bir karşılık verdi Erdem. Uğur, ikram edilen çay- dan bir yudum aldıktan sonra, anlatmaya başladı: “Eğilip yüzümü yıkamak isterken şapkam suya düştü. Zamantı Irmağı›nı bilirsin, akşamla beraber bi- raz daha coşar, hızlanır. Şapkamı alıp götürmesin diye aceleyle hamle yapıp uzanınca ayağım kaydı ırmağa yuvarlandım...” Erdem irkilerek yerinden doğruldu: “Yüzme biliyordun değil mi? “Uğur, oturduğu koltukta omuzları- nın içine gömdüğü başını yana doğru mâsumca eğerek: “I-ıh.., bilmiyorum”

diye cevap verdi. “Bilseydim eğer, babamı, annemi, Elif’i, Haydut’u, onca koyun kuzumu böyle gözleri arkada bırakır mıydım?”

Erdem tamamen sersemleşti: “Ee..demek oluyor ki sen...’’ diye bir cümle kurmaya çalıştıysa da sözünü tamamlayamadı. Endişe içinde Uğur’a baktı fakat Uğur’un yerinde cılız bir boşluk oturuyordu. Erdem şaşkınlık içinde yerinden fırlayıp evin bütün odalarında, mutfakta, banyoda, zihninin koridorlarında Uğur’u aradı, bulamadı. Belki gizlenmiştir diye, kapının ar- kasına da göz attı ve hayretle bakakaldı: Vestiyerde ıslak bir şapka asılıydı.

Referanslar

Benzer Belgeler

• İçeri süpürme hareketi, yakalama hareketi ile başlayan ve elin vücut orta çizgisi yada ilerisine gelene kadar vücudun altında yaptığı aşağı, içeri ve yukarı doğru

(Aceleyle kalkar, otobüste oturur gibi sıkı sıkı tutunurken konuşmaya devam eder.) Kitap almaya koşuyorum, para almaya, çocuğu almaya.... (Otobüs aniden fren yapmış gibi

2003 yılından beri yunusların ve diğer deniz memelileri- nin suyun içindeki hareketlerini inceleyen George Was- hington Üniversitesi’nden Rajat Mittal’a göre, yunus vu-

 2.İdari yönden ; yerel nitelikteki kamu hizmetleri. ile iktisadi, ticari,kültürel ve

• Ellerin arkası alna ve avuç içi duvara gelecek şekilde baş ile duvara dayanılır. Sağ ayak duvara paralel iken sol ayak geriye doğru itilir. Aynı işlemler sağ ayak için

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, Türkiye'nin, Azerbaycan'ın

Derginin yazar kadrosuna genel olarak baktığımızda Celâleddin Ezine, Sabahattin Kudret Aksal, Hasan Tanrıkut, Celâl Sılay, Âsaf Hâlet Çelebi, Hasan İzzettin

Aşağıdaki görseli inceleyip cümle doğru ise D, yanlış ise Y yazınız.. Resimde yedi