• Sonuç bulunamadı

SUR KAPİLARİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SUR KAPİLARİ"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SUR

K A P İ L A R İ

II

Sanat Tarihçisi: İnci TUNAY Bundan önceki yazı 347. sa-yımızda yayınlanmıştır. ÖNSÖZ

İstanbul iki tarafı deniz bir tarafı kara ile çevrili yanmada şeklinde bir şehirdir. Diğer birçok şehirlerden farklı olarak, şiddetli taaruzlara kara tarafından maruz kaldığından buradaki kapılara, deniz ta-rafındakilerden daha çok önem verilmiş-tir.

İstanbul Kara Sur kapıları düz bir hat halinde sıralanırlar. Halbuki diğer şehir-lerde bu durum farklıdır. Şehrin çevresin-de muhtelif yerlerçevresin-de, yol kavşaklarında yer alırlar ve yolun istikametine göre isimlendirilirlerdi.

Burada yapacağım karşılaştırmada ga-yem, hâlâ ayakta duran İstanbul Kara Surları, (II. Theodosios devri), üzerinde-ki kapıların diğer şehir sur kapıları ile olan münasebetlerini sizlere göstermektir.

Örnek olarak aldığım şehirlerden bir kısmı antik, bir kısmı geçiş, diğerleri Bi-zans devrine ait şehir surlarıdır. Bu ara-da İslâm devrinden ve Türk devrinden al-dığım örnekler de ilgi çekicidir.

Antik Devir ANTALYA:

İlk defa Hellenistik devirde tek duvar halinde inşa edilmiş fakat Bizanslılar dev-rinde ikinci bir duvar ve hendek ile çev-rilmiştir. Surlar, 1884 yılına kadar ayakta idi. Günümüze çok az bir kısmı gelmiştir. Bu sur üzerinde, sağ ve solunda birer kulesi ve aralarında üç geçiş olan Hadri-yanus Takı vardır. Bu tak, sağ ve solun-da ileri çıkıntılı kuleleri, ortasınsolun-daki üç geçişi ile İstanbul Sur kapılarından Yal-dızlı kapı ile yakın benzerlik gösterir.

EDİRNE:

Roma İmparatoru Hadriyanus (117-138) devrinde yapıldığını bildiğimiz Edirne surlarının bugün belli belirsiz bazı kalın-tılarından başka hiç bir iz kalmamıştır. Bu yüzden esası Roma devrine inmekle be-raber bütün Orta çağda büyük bir rol oy-nıyan ve muhakkak ki üzerinde Bizans devrine ait ek ve izler olması gereken bu kalenin hakkında sarih bilgilere sahip bu-lunuyoruz.

Kapıları arasında; Topkapı, Kafeskapısı (1753'de tamir edilmiş), Keçeciler kapısı, Uğrun kapı, Manyas kapısı (1753'de tamir

Yenişehir kapısı — İZNİK

güneyde Hisar kapı, batıda Dış kale ka-pısı, yer alır. Bu isimler, sonradan ve-rilmiş isimlerdir.

Jerphanion, iç kale üzerindeki kapılara A - B - C., dış kale üzerindekilere de D ve E harflerini verir.

İç kale üzerinde: «B» Doğu kale kapısı: Bu kapı « B» kulesinin yanında küçük bir geçittir. Kapının üzerinde iki tuğla kemer görülür. Bu iki kemer arası örülmüş, alt-taki kemer daha sonraları tahrip edile-rek burada bir delik açılmıştır. Kapı len-tosu düz blok mermerdir. Sağ taraftaki sövesi mermer, sol tarafta ise, üst üste dizilmiş blok taşlar bu vazifeyi görürler. Bu kapının doğuya bakan cephesi, kemer kısmı doldurulmuş düz lento ve iki sövesi görülür.

«C» Zindan kapısı: Üst üste araları tuğla ve moloz taşla doldurulmuş. İki ke-meri, altında düz blok taştan lentosu var-dır. Kemer, ortasına yakın yerden yuka-rıdan aşağıya tahrip olmuş geç devirde moloz olarak kullanılarak doldurulmuş-tur.

Kapının her iki yanında söve kulla-nılmış, üst üste dizilmiş blok taşlar bu vazifeyi görür.

Kapının İçe bakan cephesi, altta tuğla, üstte taştan yapılmış iki kemer görülür. Kapının sağ ve solunda birer mermer

sö-Gölkapısı — İZNİK edilmiş), Tavuk pazarı kapısı, Balıkpazarı

veya İstanbul kapısı ve Orta kapı sayıla-bilir. Bu kapıların bugün ancak yerler tahmin edilebilmekte, mimarileri ve

yapıl-dıkları devir hakkında fikir verebilecek bir eleman ortada görülememektedir.

Edirne surları, İstanbul surlarından farklıdır. Edirne'de Castrum (kale) tipi surlar görülmektedir.

Elimizde çok az malzemesi kalmış olan Castrum'un kapı düzeninin ne olduğu hak-kında fikre sahip değiliz. Fakat muhakkak ki, kapılar İstanbul sur kapılarında ol-duğu gibi düz bir hat üzerinde değil de

Castrum'un muhtelif yerlerinde yer alı-yordu.

ANKARA:

İlk inşa tarihi ve şekli hakkında fazla bilgiye sahip olmadığımız fakat varlığını M.Ö. II. yüzyıldan itibaren bildiğimiz An-kara Kalesi ve Sur'u M. S. III. yüzyılın siyasi icaplarına uyularak kuvvetlendiril-miştir. Dış ve iç kale üzerindeki kapıla-rın bazıları planları, bazıları çıkıntılı iki kule ve aralarındaki iki geçit, bazıları ise, iki kule arasında bir geçit ve arka taraf-ta bulunan avluları ile İstaraf-tanbul sur kapı-larına benzerlik gösterirler.

İç kale üzerinde; güneyde Zindan ka-pı, batıda Genç kapı. Dış kale üzerinde;

(2)

İstanbul Marmara surlarında örülü kapılardan biri

ve, üstte yan tarafı dışa taşkın lentosu görülmektedir.

Dış kale üzerinde: «D» Hisar kapısı: İki kemeri vardır. Birincisi blok taşlardan yapılmış eski kemer, diğeri ise, Türk devrinde yapılmış olan kemerdir. İki mer arasında üç blok taş vardır. A l t ke-mer kapı sövelerine oturur.

Üst kemerin yukarısında kapının tamir kitabesi vardır.

İZNİK:

İstanbul surlarına en yakın benzerliği İznik surları gösterir. Bu surlar geç Roma devrinde inşa edilmeye başlanmış, çeşitli zamanlarda tamamlanmıştır.

İstanbul surlarında olduğu gibi bir esas duvar, onun önünde ikinci bir duvar ve sonra da müdafaa hendeği gelmektedir.

Şehrin dört kapısı ise, şehre hakim bir-birini kesen iki caddenin nihayetinde bu-lunur. Kapılar isimlerini açıldıkları yol-lardan alırlar. Ayrıca Zafer Takı karakte-rini de açıkça gösterirler.

Kuzeyde İstanbul kapısı, doğuda Lefke kapısı, batıda Göl kapısı ve güneyde Ye-nişehir kapısı bulunmaktadır.

Bu kapılardan İstanbul kapısının bir özelliği girişinin her iki üst tarafında bi-rer Meduza başının bulunmuş olmasıdır.

Kapıların mimari gelişimini incelerken bazı örnekler üzerinde; mesela:

Boğazköy «Aslanlı kapı»sı, Babil'de «İş-tar kapı» sı ve nihayet İstanbul'da geç devirde Küçük Yaldızlı kapıya konan mi-tolojik tasvirlerin mevcut olduğuna tesa-düf edildi. Bunların da mimari ve plan yönünden gelişim gibi ele alınıp, acaba bunların bir gelişim neticesi mi yahut tesadüfen mi ortaya çıktıkları, sistemli bir çalışma neticesi aydınlatılabilinir, sa-nırım. * ^

SİDE:

1966 senesi Side'de yapılan kazı neti-cesi bulunan «Side Doğu Şehir Kapısı» «üç geçişli ve her iki yanında birer ku-lesi bulunan .arkasında dikdörtgen av-luya sahip bir kapıdır. Burada da çifte kule, avlulu çifte kapı prensipleri

gö-İstanbul marmara surları üzerinde çatladıkapının bu günkü

durumu

rülmektedir. Hellenistik devirde yapıl-mıştır. Side'nin «Büyük Şehir Kapısı» da Hellenistik devirde yapılmış olmasına rağmen Roma İmparatorluğu devrinde av-lusu süslenerek «Şeref Avav-lusu» haline getirilmiştir, «Doğu Şehir Kapısı» avlusun-da böyle süs parçalarına rastlanmamıştır. Fakat giriş binasının üst tarafındaki te-rasta sadece silah kabartmaları bulun-muştur. Üç geçişinden ortadaki örtülü olup «C» girişi Bizanslılar zamanında ta-mirat görmüştür. Bunun en iyi delili de üstündeki monogramdır.

Side'nin bu iki büyük kapısı yanında bir de Roma devrinde zafer takı olarak kullanılan girişi örülerek küçültülmüş bir kapı daha vardır. Monogramlı «C» kapısı-nın her iki tarafında birer kulesi olma-sı yönü ile İstanbul sur kapılarına plan bakımından benzerlik gösterir. Bizanslı-lar devrinde restore edilmiş olan bu ka-pı, bu devirden daha erken bir tarihe ait-tir.

İZMİT:

Bugün içinde Orhan caminin ve onunla ilgili mahallenin bulunduğu İzmit'in antik akropolü Bizanslılar zamanında surla çev-rilmiştir.

Bu sura ait bazı parçalar ve kuzeyden gelen yolun şehre bağlandığı yerde bir kapı izine rastlanmakla beraber yeteri kadar bilgi edinilecek nitelikte değildir. Bundan dolayı İstanbul surları ile olan benzerliği hakkında bir şey

söyliyemiyo-GEÇİŞ DEVRİ - ANASTASİOS SURLARI Trakya üzerinden gelecek tehlikeyi ön-leyen bu eyalet surları, kuzeyde. Terkos gölü yakınından başlayıp Çatalca üzerin-den Silivri'ye ulaşmaktadır. Geniş ölçüde inşaatlar nedeniyle taşlarından istifade edilen surlardan bazı kısımlar ve kapı-lar günümüze kadar gelmiştir. Kapı pla-nı yönünden ileri çıkıntılı iki kuleli ol-maları İstanbul sur kapıları ile bariz bir benzerlik gösterir.

H A B E R L E R

• 1972 YİLİNDA DÜNYA TURİZM GELİRLERİ YÜZDE 20 ARTIŞ GÖSTERDİ

Uluslararası Seyahat Kuruluşları Birliği (İUTO) tarafından yayınlanan geçici rakamlara göre 1972 yiı.rıdâ dünya turizm gelirleri yüzde 20 ora-nında artış göstererek 25 milyar do-lara yükselmiştir.

Bu rakama, turistlerin ulusia,'a/ası taşıt araçlarına ödedikleri bilet üc-retleri dahil değildir.

Türkiye İktisat G a z e t e s i n i n

• CUMHURİYETİN 50. YILI VE BOĞAZ KÖPRÜSÜ İÇİN PUL ÇIKARILACAK

PTT İdaresi, bu yıl Cumhuriyetin ve Lozan Anlaşmasının 50. yıldönümü ve Boğaz Köprüsünün açılışı neden-leriyle özel pullar çıkaracaktır. Ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesinin 200. kuruluş yıldönümü nedeni ile 21 nisanda, «Europa-cept» ile ilgili olarak da 30 nisanda hâtıra pulları yayınlayacaktır.

Cumhuriyetin 50. yıldönümü pulları çeşitli fiyatlarda olacak ve 400 bin adet basılacaktır. Köprü pulları ise 100 ve 150 kuruş değerinde olacak, bu pullardan 400 bin adet piyasaya çıkarılacaktır.

Q B. Amerika'da mimarlık öğrenimini bitiren Kaya Arıkoğlu, Master çalış-ması için, 120 kişiden seçilen 4 öğrenci arasında olarak, Cornell şe-hircilik profesörü tarafından kabul edilmiştir. Meslekdaşlarımız Neza-hat ve İlhan Arıkoğlu'nun oğulları olan Kaya'yı bu başarısından dolayı tebrik ederiz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kale atışlarının kalitesi galibiyet veya mağlubiyet üzerine büyük.. etki

Kent içinde, gerek mimari gerekse buluntu sayıları ve bunların nitelikleri bakımından en önemli kazı alanlarının başında gelen Akropol Alanı Kuzey

P andemi sürecinde yerli üreticilere eko- nomik yönden katkı sağlamak ve üreti- mi artırmak için desteklerini sürdüren Ankara Büyükşehir Belediyesi; sebze fidesi,

İlk defa olarak tıbbıyede rerilen bir konserde, re geçen sene Darülbedayi sah­ nesindeki konsercatucar konserinde san atını takdir ettiıdi. Elıgeom (Opera

En genel biçimiyle, bilinenler yard~m~yla bilinmeyenlerin bulun- mas~n~~ sa~layan bilim dal~~ olarak tan~mlanan hesap biliminde; Hint hesab~, çift yanl~~~ hesab~, oran ve

Çalışmamızda uluslararası kılavuz olan, DSM-IV tanı kriterleri temel alınarak deliryum tarama testleri olarak kabul edilen CAM-ICU ve NEECHAM konfüzyon

1) Okul, 15 derslikli bir okul olmasına karşın derslik başına düşen (12 öğrenci) ve şube başına düşen öğrenci sayısının (12 öğrenci) Türkiye ortalamasının altında

San- ki burada, kendi küçük dünyasına aldırmayacak kadar yaşama uzaktan bakan bir gök cismi gibi hissetmişti kendini ve ilk kez o zaman anlamış- tı asıl özgürlüğün,