• Sonuç bulunamadı

HIV Seronegatif Bir Olguda Geliflen Basiller Anjiomatozis

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HIV Seronegatif Bir Olguda Geliflen Basiller Anjiomatozis"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A

All››nndd››¤¤›› TTaarriihh:: 10.05.2002 KKaabbuull TTaarriihhii:: 03.03.2003 Y

Yaazz››flflmmaa AAddrreessii:: Yrd.Doç.Dr. Ali Haydar Parlak, Abant ‹zzet Baysal Üniv. Düzce T›p Fak. Dermatoloji AD, Konuralp/Düzce Tel: 0 (380) 541 41 07, Fax: 0 (380) 541 42 13, E-mail: ahparlak@ibuduzce-tip.edu.tr

Basiller anjiomatozis (BA), ilk kez 1983 y›-l›nda Stoler ve ark. taraf›ndan tan›mlanan1 ve klinik olarak piyojenik granülom benzeri papüller, subkutan yerleflimli nodüller ve/veya plak tipinde lezyonlar ile karakteri-ze vasküler proliferatif bir hastal›kt›r2-4. Et-ken Bartonella cinsinden Bartonella hense-lae veya Bartonella quintana adl› bakteriler-dir2-5. Kediler bu bakteri türlerinin do¤al re-zervuarlar›d›r ve BA’li hastalarda genellikle kedi ile temas öyküsü bulunmaktad›r2-4, 6.

BA, baflta HIV ile infekte kiflilerde olmak üzere çeflitli nedenlerle immün sistemin bask›land›¤› durumlarda geliflmektedir2-7

. Bununla beraber BA’in immünolojik yön-den sa¤lam kiflilerde görüldü¤üne dair az say›da bildiri mevcuttur4

.

Bu makalede, baflta HIV infeksiyonu olmak üzere immün yetmezli¤e neden olabilecek herhangi bir patoloji tespit edilemeyen ve kedilerle temas öyküsü olmayan BA’li olgu, literatür bilgileri gözden geçirilerek sunul-maktad›r.

Olgu

Yirmi üç yafl›nda bir erkek olgu, sa¤ ayak bile¤i bölgesinde 6 ay önce mor renkli kü-çük bir kabar›kl›k fleklinde bafllay›p, daha sonra hafif büyüyüp say›ca artan lezyonlar nedeniyle poliklini¤imize baflvurdu. Hastan›n öyküsünde, flikayetlerini önceleri önemsemedi¤ini fakat giderek lezyon say›-s›n›n artmas› ve kas›¤›nda beze oluflmas›

HIV Seronegatif Bir Olguda

Geliflen Basiller Anjiomatozis

‹lker Aydo¤an*, Ali Haydar Parlak*, Murat Alper**, K. Aylin Aksoy**

* Abant ‹zzet Baysal Üniversitesi Düzce T›p Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dal› ** Abant ‹zzet Baysal Üniversitesi Düzce T›p Fakültesi Patoloji Anabilim Dal› Özet

Basiller anjiomatozis, genellikle kedilerle temas öyküsü olan immün yetmezlikli kiflilerde geliflen, nadir görü-len bir infeksiyon hastal›¤›d›r. Anjiomatöz deri lezyonlar› ile karakterize bu tabloda sistemik tutulum bulunabi-lir. Hastal›¤›n immünolojik yönden sa¤lam kiflilerde görüldü¤üne dair az say›da bildiri mevcuttur. Bu makale-de immün yetmezli¤i ve kedilerle temas öyküsü bulunmayan, histopatolojik kesitlermakale-de retikülin gümüfl boya-mas›yla basiller gösterilerek basiller anjiomatozis tan›s› alan 23 yafl›ndaki bir erkek hasta sunulmufltur. Anahtar Kelimeler: Basiller anjiomatozis, epiteloid anjiomatozis, sa¤l›kl› eriflkin, HIV seronegatif

Aydo¤an ‹, Parlak AH, Alper M, Aksoy KA. HIV seronegatif bir olguda geliflen basiller anjiomatozis. TÜRK-DERM 2004; 38: 71-74

Summary

Bacillary angiomatosis is a rare infectious disease usually occuring in immunodeficient patients with a his-tory of contact with cats. It is characterized by cutaneous angiomatous lesions and systemic involvement may occur. There are only a few case reports about bacillary angiomatosis in immunocompetent individuals. We report a 23-year-old immunocompetent man without history of contact with cats, whose diagnose was based on the demonstration of bacilli in histopathological sections stained with the reticulin silver dye. Key Words: Bacillary angiomatosis, epithelioid angiomatosis, immunocompetent, HIV seronegative

Aydo¤an ‹, Parlak AH, Alper M, Aksoy KA. Bacillary angiomatosis in an HIV seronegative patient. TÜRK-DERM 2004; 38: 71-74

T Ü R K D E R M

Olgu Bildirisi

Case Report

(2)

nedeni ile yaklafl›k 1 ay önce doktora baflvurdu¤unu ve ad›n› hat›rlayamad›¤›, 14 gün süren, bir antibiyo-terapi kulland›¤›n› ancak fayda göremedi¤ini belirt-mekteydi. Kediler ile direkt temas öyküsü bulunma-yan hastada, efllik eden baflka herhangi bir sistemik hastal›k bulunmamaktayd›. Özgeçmifl, soygeçmifl, sistem sorgulamas› ve fizik muayenesinde harhangi bir patolojik bulguya rastlanmad›. Dermatolojik mu-ayenede; sa¤ ayak bile¤inde, iç malleol üzerinde grup oluflturmufl, morumsu-k›rm›z› renkte, baz›lar›n›n üzeri ekskorye, 0,3-1 cm çaplar›nda 3-4 adet anji-omatöz papüler lezyon saptand› (fiekil 1). Sa¤ ingu-inal bölgede, orta sertlikte, mobil, 1x1.5 cm çap›nda 4 adet lenfadenopati tespit edildi. Saç, difl, t›rnak ve oral mukoza muayenelerinde herhangi bir patoloji saptanmad›.

Yap›lan tetkiklerde tam kan say›m›, eritrosit sedi-mentasyon h›z›, periferik yayma, karaci¤er ve böbrek fonksiyon testleri, abdominopelvik ultrasonografi ve PA akci¤er grafileri normal olarak bulundu. Hepatit belirteçleri, anti-HIV ve VDRL tetkikleri negatif idi. Alt› ay sonra tekrarlanan (ELISA yöntemi ile) anti-HIV testi negatif olarak bulundu.

Histopatolojik incelemede epitelde hiperkeratoz ve düzensiz akantoz, dermiste ödem, çok say›da endo-telleri fliflkin damar yap›s› ve perivasküler lenfosit ve nötrofil içeren infiltrasyon tespit edildi (fiekil 2). Re-tikülin gümüfl boyas› ile çok say›da ekstraselüler ba-siller dikkati çekti (fiekil 3).

Mevcut klinik ve histopatolojik bulgular› basiller anji-omatozis ile uyumlu bulunan hastaya, 2 gram/gün oral eritromisin tedavisi 6 hafta süre ile uyguland›. Üç hafta sonunda lezyonlar› tamamen iyileflen has-tan›n takip edildi¤i 7 ay süresinde rekürrens olmad›. Tart›flma

BA, esas olarak HIV infeksiyonu ile birlikte görülür ve HIV infeksiyonunda immün yetmezli¤in ilk bulgu-su olabilir2-11. Bununla birlikte kronik lenfositik

löse-mi7, sistemik steroid kullan›m›5, kemoterapi

kullan›-m›3,4,6 ya da transplantasyona ba¤l›

immünsupres-yon3ile de görülebilece¤i bildirilmifltir. Hastal›¤›n

im-münolojik yönden sa¤lam bir kiflide görüldü¤üne da-ir ilk bildda-iri 1990 y›l›nda Cockerell ve ark. taraf›ndan yap›lm›flt›r11. Bu tarihten günümüze kadar,

immüno-T Ü R K D E R M

2004; 38: (1)

72

fi

fieekkiill 11:: MMaalllleeooll üüzzeerriinnddee KKaappoossii ssaarrkkoommuu bbeennzzeerrii ppaappüülllleerr.. fi

fieekkiill 33:: ÇÇookk ssaayy››ddaa eekkssttrraasseellüülleerr bbaassiilllleerr ggöörrüüllmmeekkttee ((RReettiikküülliinn xx 11000000))..

fi

fieekkiill 22:: ÇÇookk ssaayy››ddaa eennddootteelllleerrii flfliiflflkkiinn ddaammaarr yyaapp››ss›› vvee aarra a--d

(3)

lojik yönden sa¤lam kiflilerde görülen BA’e ait çok az say›da vaka bildirisi mevcuttur. Hastam›zda ELI-SA metodu ile 6 ay aralarla 2 kez çal›fl›lan anti-HIV negatif olarak bulundu. Ayr›ca hastam›zda klinik ve-ya laboratuar olarak immünsupresyon ve-yaratabilecek herhangi bir patoloji saptanmad›. Olgumuzun immü-nolojik yönden sa¤l›kl› olmas›, BA’in immün yetmezli-¤i olmayan kiflilerde de görülebileceyetmezli-¤ini destekle-mektedir.

BA, deriyi ve iç organlar› tutabilen psödoneoplastik damar proliferasyonu ile karakterize bir hastal›kt›r. En s›k deriyi tutmakla beraber, lenfadenopati, mukoza (a¤›z, konjonktiva, solunum ve gastrointestinal) ve iç organlar›n anjiomatöz lezyonlar›, merkezi sinir sistemi, kemik ili¤i ve kemik tutulumu bildirilmifltir2,6

. Hastal›-¤›n seyrinde, atefl, halsizlik, ifltahs›zl›k, bafla¤r›s›, ök-sürük, kilo kayb› ve ishal gibi genel semptomlar görü-lebilir3

. Kutane veya subkutan yerleflebilen, soliter ve-ya multipl olabilen deri lezyonlar›, genellikle piyojenik granülom benzeri anjiomatöz papül ve nodül fleklin-de veya hiperpigmente endüre plaklar fleklinfleklin-de görü-lür8,12

. Piyojenik granülom benzeri lezyonlar, en s›k görülen klinik form olup, çaplar› 1 mm’den birkaç cm’ye kadar de¤iflebilen, yuvarlak veya oval flekilli, koyu k›rm›z› renkte, palpasyonla hassas, kolayca ka-nayabilen ve üzeri bazen hafif skuaml› olan papül ve-ya tümoral lezyonlarla karakterizedir3. BA, daha nadir

olarak Kaposi sarkomu ve papüler anjiokeratoma benzeri lezyonlar fleklinde görülebilir12,13. Olgumuzun

lezyonlar› Kaposi sarkomuna benzer papüller fleklin-deydi. ‹nguinal lenfadenopati d›fl›nda, sistemik tutulu-ma ait herhangi bir bulguya rastlantutulu-mad›.

Hastal›¤a neden olan bakteriler ilk kez 1992 y›l›nda kedilerden kültüre edilmifllerdir3. Etken Bartonella

(Rochalimaea) henselae ve Bartonella (Rochalima-ea) quintana adl› bakterilerdir3-5. Kediler bu bakteri

türlerinin do¤al rezervuarlar›d›r2-4,14. BA’li hastalar

ge-nellikle kedi beslemekte veya kedi ›s›r›¤›, yalamas› ya da t›rmalamas› gibi kedilerle temas öyküsü vermek-tedir. Bakterilerin infekte kedilerden insanlara bulafl-t›r›lmas›nda kedi pireleri, keneler, bitler, kumsal si-nekleri ve akarlar gibi vektörler de sorumlu tutulmak-tad›r3,4,14

. Hastam›zda lezyonlar›n bulundu¤u ayak bi-le¤inin, özellikle çorap giyilmedi¤i takdirde aç›kta ka-labilen ve oturulan mekanlarda kolayl›kla böcekler

taraf›ndan ›s›r›labilen bir alan oldu¤u düflünüldü¤ün-de, infekte kediden kan emerek basilleri alan bir vek-törün etkeni bulaflt›rabilece¤i düflünüldü.

BA tan›s›, basillerin histopatolojik olarak3 veya

elektron mikroskopisi ile veya mikrobiyolojik tetkik-ler (kültür, PCR, seroloji) ile gösterilmesi esas›na dayan›r. Warthin-Starry metodu ya da di¤er gümüfl boyalar› ile histopatolojik kesitlerde basillerin gös-terilmesi en kolay ve en çok kullan›lan tan› yöntemi-dir4,5,8-11,14,15. Basillerin elektron mikroskopisi ile

gös-terildi¤i vaka bildirileri de mevcuttur7,11,14. Bununla

birlikte gümüfl boyalar› ile histopatolojik kesitlerde basillerin gösterilmesinin tan› için yeterli oldu¤u be-lirtilmifltir4. Ayr›ca literatürde histopatolojik

kesitler-de Warthin-Starry metodu ile basillerin gösterildi¤i ancak elektron mikroskopik olarak baflar›s›z olunan vaka bildirileri de mevcuttur9

. Bizim olgumuzda kli-nik bulgular ve histopatolojik kesitlerde retikülin gü-müfl boyamas› ile ekstraselüler basillerin gözlenme-si BA tan›s› için yeterli idi.

BA ile en çok kar›flabilen hastal›klar›n bafl›nda piyo-jenik granülom ve Kaposi sarkomu gelmektedir8

. Özellikle piyojenik granülom, BA ile olan klinik ben-zerli¤i d›fl›nda, etyolojisinde de Bartonella’lar›n bu-lunma olas›l›¤› nedeniyle önem tafl›maktad›r16

. Bu iki hastal›k bizim de biyopsi öncesi muhtemel tan›lar›-m›z aras›nda yer almaktayd›, ancak histopatolojik ke-sitlerde retikülin gümüfl boyamas›yla basillerin gös-terilmesiyle bu tan›lar ekarte edildi. BA’in ay›r›c› tan›-s›nda düflünülmesi gereken di¤er hastal›klar botriyo-mikoz, senil anjioma, sklerozan hemanjioma, anjioke-ratomlar, verrukalar, h›zl› büyüyen herhangi bir sub-kutan nodül ve kriptokokkozistir3.

BA’de en çok tercih edilen tedavi flekli eritromisinin 2 gr/gün dozunda 2-8 hafta kadar kullan›lmas› ol-mufltur2-11,14. Ayr›ca doksisiklin, dapson,

siprofloksa-sin, trimetoprim-sulfametoksazol ve azitromisin kulla-n›m› ile de baflar›l› olunan olgular bildirilmifltir3,6,8.

Sis-temik tedavi sonras› az say›da papül veya nodül se-bat ederse, eksizyon, elektrokoterizasyon, küretaj ve-ya kriyoterapi gibi lokal tedavi yöntemlerinden ve- yarar-lan›labilir6

. Bizim olgumuzda da günde 4 kez 500 mg dozunda kullan›lan eritromisin tedavisi küratif olmufl ve lezyonlar 3 hafta sonunda tamamen iyileflmifltir.

T Ü R K D E R M

2004; 38: (1)

(4)

Sonuç olarak, sunulan olguda, baflta HIV infeksiyo-nu olmak üzere immün yetmezlik yaratabilecek her-hangi bir patolojinin tespit edilmemesi, kedilerle ya-k›n temas öyküsünün olmamas›, BA’in immün yet-mezlik ve kediler taraf›ndan t›rmalanma bulunmadan da geliflebilece¤ini göstermesi bak›m›ndan önemli-dir. Bununla birlikte, BA tan›s› konulan tüm hastala-r›n immün yetmezlik aç›s›ndan titizlikle araflt›r›lmas› gerekir. Hastam›zda kedilerle direkt temas bulunma-sa da etkenin bulaflmas›nda, infekte bir kediden kan emen ve daha sonra hastam›z› ›s›rarak basilleri akta-ran herhangi bir vektörün rolü bulunabilece¤i düflü-nüldü. BA, tadavi edilmedi¤i takdirde viseral tutulum yaparak hayati tehdit oluflturabilmektedir. Bu neden-le erken tan› ve uygun antibiyotik tedavisi önemlidir. Klinik olarak piyojenik granülom, Kaposi sarkomu ve benzer vasküler lezyonlar düflünüldü¤ünde, ay›r›c› tan›da BA mutlaka düflünülmelidir.

Kaynaklar

1. Stoler MH, Bongfiglio TA, Steigbigell RT, Pereira M: An atypical subcutaneous infection associated with acqu-ired immune deficiency syndrome. Am J Clin Pathol 1983; 80: 714-718.

2. Mat MC, Gökler G: Basilli (epiteloid) angiomatozis. TURKDERM 1993; 27: 207-210.

3. Karakafl M, Baba M, Memiflo¤lu HR: Basiller anjiomato-zis. TÜRKDERM 2001; 35: 100-102.

4. Karakafl M, Baba M, Aksungur VL, Homan S, Memiflo¤lu HR, U¤uz A: Bacillary angiomatosis on a region of bur-ned skin in a immunocompetent patient. Br J Dermatol 2000; 143: 609-611.

5. Schwartz RA, Gallardo MA, Kapila R, Gascon P, Herscu

J, Siegel I, Lambert WC: Bacillary angiomatosis in an HIV seronegative patient on systemic steroid therapy. Br J Dermatol 1996; 135: 982-987.

6. Baykal C, Özkaya-Bayaz›t E, Büyükbabani N: Erüptif an-jiomatöz lezyonlarda etyopatogenez ve ay›r›c› tan›. Turk J Dermatopathol 1995; 3-4: 147-155.

7. Török L, Viragh SZ, Borka I, Tapai M: Bacillary angioma-tosis in a patient with lymphocytic leukaemia. Br J Der-matol 1994; 130: 665-668.

8. Webster GF, Cockerell CJ, Friedman-Kien AE: The clini-cal spectrum of bacillary angiomatosis. Br J Dermatol 1992; 126: 535-541.

9. Szaniawski WK, Don PC, Bitterman SR, Schachner JR: Epitheloid angiomatosis in patients with AIDS. J Am Acad Dermatol 1990; 23: 41-48.

10. Berger TG, Tappero JW, Kaymen A, LeBoit PE: Bacil-lary (epitheloid) angiomatosis and concurrent Kaposi’s sarcoma in acquired immunodeficiency syndrome. Arch Dermatol 1989; 125: 1543-1547.

11. Cockerell CJ, Bergstresser PR, Myrie-Williams C, Tierno PM: Bacillary epitheloid angiomatosis occuring in an im-munocompetent individual. Arch Dermatol 1990; 126: 787-790.

12. Hoffman CF, Papadopoulus D, Palmer DM, Austin C, Gropper CA: A case report of bacillary angiomatosis in a patient infected with human immunodeficiency virus. Cutis 2002; 69: 175-178.

13. Schwartz RA, Nychay SG, Janniger CK, Lambert WC: Bacillary angiomatosis: presentation of six patients, some with unusual features. Br J Dermatol 1997; 136: 60-65. 14. Tappero JW, Koehler JE, Berger TG, Cockerell CJ, Lee

T-H, Busch MP, Stites DP, Mohle-Boetani J, Reingold AL, LeBoit PE: Bacillary angiomatosis and bacillary splenitis in immunocompetent adults. Ann Int Med 1993; 118: 363-365.

15. LeBoit PE: The expanding spectrum of a new disease, ba-cillary angiomatosis. Arch Dermatol 1990; 126: 808-811. 16. Lee J, Lynde C: Pyogenic granüloma: pyogenic again?

Association between pyogenic granuloma and Bartonel-la. J Cutan Med Surg 2001; 5: 467-470.

T Ü R K D E R M

2004; 38: (1)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu tip olgularda grafide mermi çekirde¤ine ait metalik imaj tespit edil- miyorsa üç olas›l›k üzerinde durulmal›d›r; atlanan ya da de¤erlendirilmeyen bir ç›k›fl

Fournier gangreni genellikle lokal travma, operasyon veya immün sistemi etkileyen hastal›klara ba¤l› geliflen gram pozitif mikroorganizmalar, enterik basiller ve

Göz dibi muayenesinde her iki arka kutupta yayg›n yumuflak eksuda, retina önü kanamalar›, makula ödemi, hipertansif retinopati bulgular› ve sa¤ gözde maku- la

Basiller anjiomatozis, immün düşkün hastalarda dikka- ti çekmis; vasküler proliferatif bir lezyondur.Lezyonun klinik görünümü pyojenik granuloma benzer

Bu yaz›da uzun süredir Ailevi Akdeniz Atefli olarak takip edilen herediter anjioödem tan›l› bir aile sunmaktay›z.. Aile bireyleri çocukluk ça¤›ndan beri vücudunun

‹ngilizce literatürde, lokalize olarak burunda bafllayan ve uzun süreli takiplerinde baflka bölgede lezyon ç›k›fl› olmayan yaln›zca dört pemfigus vulgaris

Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü, Çocuk Gastroenteroloji Kliniği, Ankara.. 5

Olgumuzda; yayınlanan diğer olgulardan farklı olarak akciğer tutulumu olmaksızın parasternal yumuşak doku tüberkülozuna eşlik eden gastrointestinal tüberküloz