• Sonuç bulunamadı

SAN'ın evde aile içinde kulla- nılan adı (Ahmet) idi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SAN'ın evde aile içinde kulla- nılan adı (Ahmet) idi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K a y b e t t i k l e r i m i z :

Y. Mimar

Ahmet Reşat SAN İçin

Y. Mimar A.R. SAN'ın anısına bu ya- zıyı hazırlarken, çocukluk arkadaşlı- ğında elli yedi yıl, meslek arkadaş- lığında kırk sekiz yıllık bir geçmiş içinde, kendimi arka plânda bırakıp bu en eski dostumun ilginç yönle- rini açıklamak istiyorum.

A.R. SAN, İstanbul'da (büyük olası- lıkla küçük Çamlıca'da) 5 Nisan 1911 (1326) tarihinde, eski maliyeci- lerden Mehmet Tevfik beyin, ikinci eşi Huriye hanımın tek evlâdı ola- rak dünyaya gelmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında ba- basının ölümünden sonra A.R. SAN babası Mehmet Tevfik beyin ilk eşin- den olan ablası Nisfet hanım ve ağa- beyi Suat bey ve annesi Huriye ha- nım ile birîikte 1920 yılında Bakır- köy'de oturmaya başladı.

A.R. San'ın ablası, eşi süvari binba- şısı Nazmi beyin genç yaşta ölü- münden çok üzülmüş, ağabeyi de ablasına olan saygı ve sevgisi ile ailenin aile reisi olarak yaşamının sonuna kadar bekâr kalmıştır.

A.R. SAN'ın evde aile içinde kulla- nılan adı (Ahmet) idi. Henüz ilk oku- lu bitirmeden babasını kaybetmiş olan Ahmet ailenin yaşlı üyeleri ara- sında büyürken, bir yandan savaş sonrası yıllarının getirdiği güvensiz yaşam, öte yandan da ailenin Bakır- köy'ün, eski aileleri ile tanışıklık az- lığı, ve daha kuvvetli olarak ailenin eski Osmanlı terbiyesinin kuralları- na bağlılığı sonucu, evde büyüyen, gün ışığına pek çıkmayan ve çevre-

siyle bağlantısı olmayan, zayıf bün- yeli, uzun boylu, mavi gözlü, nâzik, nazlı ve içine kapanık bir çocuk ni- teliğini kazanmıştır.

A.R. SAN çalışkan, zeki, akıllı, özel- likle teknik yetenekler alanında ilgili ve bilgili, el becerisi çok kuvvetli klâsik Batı müziğini seven, piyano çalabilen ve mimarlık mesleği dışın- da çok yönlü İlgi alanı olan bir kişi idi.

İlk öğrenimini 1920/21 yılında (Ba- kırköy Zükur Numune Mektebijntfe bitirdikten sonra, orta öğrenimi içim mütareke yıllarında yeniden orta ve lise kısımlarıyle açılmış olan Fransız

(Nötre Dame de Rosaire) okulunda, başka türk çocukları arasında, A. Re- şat ile de karşılaştım. Reşat oku- lun on onsekiz yaşlardaki öğrenci- leri arasında çok az hareketli ola- rak dikkati çökerdi.

Reşat ile okulda arkadaşlık sürerken her ikimizinde ilgi alanları gün ışı- ğına çıkıyor ve uğraşlarımızı birbiri- mize anlatıyorduk. Bizim ev büyük olmakla beraber, özellikle eve erkek arkadaş kabul edilmezdi. Günün bi- rinde annelerimizin birbirleriyle çar- şıda bir rastlantı olarak tanışmaları sonunda, bana Reşat'ın evine gide- bilme izni çıktı. Böylece İki kafadar olarak yaşam boyu arkadaşlık, dost- luk sürdü ve mimarlık alanındaki Meslekdaşlıkda da bu bağları daha da kuvvetlendirdik.

Ben 1925/26 yılında, Fransız mekte- binden ayrılıp Galatasaray Lisesine girdim, Reşat ise 1926/27 yılında Fransız Mektebinin lise dokuzuncu sınıfından ayrılarak "Fındıklı'dakl es- ki Mebusan Sarayı'na yeni taşınmış olan eski adı ile "Senâyii Nefise Mektebi âlisi" yeni adı ile "Güzel Sanatlar Akademisi" mimarlık şube- sine kaydoldu.

1929/30'da Galatasaray lisesin! biti- rince 1930/31 öğretim yılında Ç.Ş.

Akademisi Y. mimarlık şubesine özel bir sınavdan sonra toplam on üç ki- şilik bir öğrenci gurubu halinde bi- rinci sınıfa kabul olunduk. Bu sıra- larda G.S.A. da çok İlginç bir durum vardı. 1926/27 yıllarında öğrenime başlamış ve sınıfları ilerlemiş öğren-

cilerle yeni sistemin (beş yıllık) ilk sınıf öğrencilerinin karşılıklı etkilen- mesi. Yeni sistemde ilk iki yıl temel derslerle meslek dersleri vardı. Bu devreyi başarı ile bitirenler üç yıl mimari proje atölyeleri öğrencileri halinde çalışırlardı. Eski öğrencile- rin genellike ilerlemiş olmaları ne- deni ile mimari proje atölyelerini oluşrururlardı. işte AJR. San ile ben böyle bir atölyede yeniden bu-

luştum.

Akademi binasının 1947 yangınından evvelki plân düzeninde binanın Me- busan Caddesine bakan tarafında ileri öğrencilerin dörder beşer kişi- lik küçük Mimari Proje atölyeleri vardı. Bu afölyelerdeki öğrenciler guruplar halinde atölye öğretmenle- ri A.H. Holtay ve S.H. Eldem'in yö- netiminde proje konularında çözüm önerileri hazırlarlar ve haftada iki kez çalışmaların durumunu sapta-

1911 - 1979 mak ve gerekli eleştiriyi yapmak üzere mimarlık şUbesi Başkanı Prof.

O. Ernst Egli'nin atölyelere gurup yöneticileri ile gelmesini heyecanla beklerlerdi. Bu atölyelerde birbiri ile anlaşan ve fakat karşılıklı adeta mesleki bir yarışma havası esen genç mimar adayları, aralarında, eleştiriler de yaparak çalışırlar va ellerindeki konular için ilginç ve doğ- ru çözümler ararlardı. Atölyelerde yapılan bu çalışmaları ve eleştirileri ileri yarıyıllar proje öğrencilerinden başka küçük yarıyıllardan gelen öğ- renciler de büyük dikkat heyecan ve merakla izlerlerdi. Belli öğrencilerin atölye çalışmalarının profesör tara- fından yapılan eleştirilerinin yapıla- cağı gün ve saatler özellikle bekle- A.R. San da, çok ciddi, muntazam çalışmalar halinde hazırladığı çözüm önerileri karşısında, hocaların yapa- cakları eleştiriyi dinlemeyi istediği- miz öğrencilerden biri idi. Mimari proje çalışmalarında bulunacak çözü- mün arsaya yerleşme, plân, kesit, görünüş bakımlarından kullanıcı için en uygun olanının araştırılmasında, yapı statiği yönünden de bina stü- rüktürüne zorlamalardan daima kaç- mış ve binanın uzun ömürlü olabil- mesinde başta gelen etkenlerden yapı "elemanlarının şekillenmesinde malzemenin olanaklı sınırları içinde kalmaya titizlikle dikkat etmiştir.

1931/32 öğretim yılında G.S.A. sin- de "diploma projesi çalışması" ola- rak verilmiş olan "Mimarlar Birliği binası" projesinde en iyi dereceyi almıştır.

(2)

Mezun olduktan sonra aşağıda gös- terilen çalışmaları yapdı:

— Maarif Vekâleti inşaat bürosunda projelendirme ve detaylandırma ça- lışması.

Prof. E. Egli yanında.

— Polis Jandarma Okulu (Ankara) mi.

proje yarışmasında (Y. Mimar E.

Onat, R. Akçay) ile birlikte birinci

— Serbest mimar olarak Ankara Vakıf- lar İşhant mimari proje ve uygulama- sı (Y. Mimar B. Tümay ile)

— Polis jandarma okulu İMİ. Proje yarış- masında ikinci ödülü kazanan Y. Mi- mar Celâl Biçer ile birleşerek bina- nın uygulanması.

— Ankara'da İşhanı, bekârlar pansiyonu.

— Köy enstitüleri proje yarışmaları.

Celâl Biçer ve R. Akçay ile

— Bursa'da eski eser tamirleri ve res- torasyonları.

— İstanbul'da apartman, yalı, köşk m-

— Milli saraylar mimarlığı.

— İstanbul Üniversitesi yapı işleri baş- kanlığı.

— Ankara, izmir, istanbul'da açılmış olan Proje yarışmalarına katılmak.

NOT: Meslek içi çalışmalarda genellikle ortağı olan Y. mimar C. Biçer'in de katkısı vardır.

A.R. SAN son görevi olan İ.Ü. Yapı İşleri Başkanlığında ünfversitenin de- ğişik Mimari Proje çalışmaları ve uy- gulamalarında, ciddiyeti, dürüstlüğü, verimli çalrşması, dikkati ile üniver- site topluluğunun saygı ve sevgisini kazanmıştır. 1975 yılında yaş haddi nedeni ile bu görevinden emekliye ayrılmıştır.

G.SA. de öğrencilik sırasında tanış- tığı ve arkadaşlık ettiği Y. Mimar Celâl Biçer ile Ankara Polis - Jan- darma okulu binası uygulamasında ortaklık halinde çalışmaya başlayan 'bu iki meslekdaş 1933/34 yılından itibaren kesintisiz, birlikte çalışmış- lar ve mimarlık mesleğinde pürüz- süz bir şekilde anlaşabilen (iki dost) olarak saygı göstermişlerdir.

1956 yılında önemli bir ülser krizi sonunda midesinden başarılı bir ameliyat geçirmiş olan A.R. San son beş altı yılını sağlıklı bir şekilde geçirememiş ve 1979 Ağustos'urrda geçirdiği önemli bir mide ameliya- tından kırk gün sonra 10 Eylül 1979 tarihinde yaşamını yitirmiş ve ist.

Kozlu Mezarlığında toprağa verilmiş- H. Kemali Söylemezoğlu

Y. M i m . Ü l k e r A r ı k o ğ l u

1979 baharında kayıp ettik onu.

Güzel Sanatlar Akademisi .mimari bölümünde mesleğimize beraber başla- mıştık, hayat verimli vaatler getiren bir alkış tufanı gibi idi. Mezun olduğumuz zaman 'bir hocamızın dediği gibi diploma- cı sayılmazdık, değişik yönlerden ileri bakryor mesleğimizi seviyor ve sayıyor- duk.

O, önce Ankarada CHP Genel mer- kezinde çalışmaya başlad^, o sırada ev- lendi, İsviçreye gitti uzun bir müddet orada bir mimari ofiste çalıştı, 1950-55 arasında istartbul imar ve daha sonra Londra imar Müdürlüğünde çalışmaya başladı, orada şehircilik doktorasını ver- di. Londra belediyesi İmar müdürlüğü pro- je mimarı olarak çalışmasına devam et- ti.

O bedeni ve karakteri ile tam bir sportmendi, tenis şampiyonalarında ka- zandığı birinciliklerin yanında, kayağı yü- rümeyi çok severdi. Ölümle yirmi sene önce başladığı maça cesaretle devam ediyordu, eşi Dr. Semih Giritlioğlunu an- sızın kayıp ettikten sonra aramızda ge- çirdiği son iki yazda artık yenildiğini an- lamıştı, fakat mücadeleyi bırakmamıştı, metanetine şaşıyordum, fazla konuşmazdı, şikâyet adeti değildi, başkalarının düşün- cesine hürmet eder kendisininkinede ka- rışılmasını istemezdi. Onu uzaktan tanı- yanlar bu gizil kıymetlerini göremezlerdi

Ne spordaki başarılarını gösteren madalya ve kupaları ne Londrada yaptığı

şehircilik doktorası nede en azından dört lisanı çok iyi yazıp okuyacak kadar bil- mesi bir gösteri sebebi olmadı onun için.

Ülker Atatürkü tanıdı ve o bir Ata- türk çocuğu idi en az bugün Arıkoğlu ai- lesinde 10-11 mimar aktif halde bulunu- yor en yaşlıları ben ve O bu gençlere örnek olabildiğimizi sanıyorum.

Hayat seçilen mesleğin, meslek İse hayatın kendisi olmadımı istediğimiz ka- dar konuşalım, yazalım bir temeli olma- yacaktır. Oluşan, gelişen, incelen veya kabalaşan sanata kişiler tek başına yapa- mıyor, biz yapabildiğinin en iyisini içten- likle yapan ve düşünen kişiyi istiyoruz, işte o böyle çalıştı.

Sınıf arkadaşım, görümcem Ülker çok kişiye örnek olabilecek bir Türk kı-

Rahat uyu arkadaşım Bu kuyrukta sadece biz arkana düştük o kadar.

Nezahat Arıkoğlu

— P r o f . S a d i Ç a l ı k ö l d ü

• İ.D.G.S. Akademisi emekli profesör- lerinden heykeltraş Sadi Çalık 23.

Aralık. 1979 tarihinde vefat etmiştir.

Ailesine ve san'at çevremize baş- sağlığı dileriz.

3 0 k i l o a ğ ı r l ı ğ ı n d a k i t a r i h i " G ı I g a m ı ş "

h e y k e l i ç a l ı n d ı Diyarbakır (THA) — Diyarbakır Arkeolo- ji Müzesi dün sabaha karşı 04 sıraların- da ikinci kez silâhlı kişiler tarafından so- yuldu. Maskeli ve silâhlı iki soyguncu yap- tıkları baskında müzede görevli iki bekçi- yi etkisiz duruma getirdikten sonra 30 kilo ağırlığındaki bronzdan yapılmış Sü- mer medeniyetine ait "Gılgamış" heykeli- ni alarak kaçtılar. Soyguncuların daha baş- ka tarihi eser alıp almadıkları ancak sa- yım yapıldıktan sonra belli olacak. 135 santim boyundaki heykelin Türkiye'de başka bir eşi bulunmadığı bir eşinin Fransa'da olduğu söyleniyor...

Soygunla ilgili olarak güvenlik kuvvet- leri geniş çapta aramalara başladı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin boşanma sıklığının artmasıyla daha belirgin hale gelen boşanma ya da ölüm kaynaklı tek ebeveynli aileler; boşanmış kişilerin evlenip önceki evliliklerinden

Boşlukta yani uzaydaki kuvvetler, vektörler ile ifade edilirler ve üç boyutlu olarak (X, Y, Z) koordinatlar sistemi içinde incelenir. Bu seviyede konular iki boyutlu sistem

Bu tip manometreler sıvı akışkan ve gaz akışkan ortamlarında basınç ölçümü için kullanılırlar.. (Elastik Ölçüm Elemanlı manometreler

Gürültüyü azaltmak ve devre elemanlarının kirlenmesini önlemek için susturucu kullanılır... Find more PowerPoint templates

Bu çalışma, Ahmet İnam‟ın denemelerinde „gönül felsefesi‟yle bağlantılı olan; gönül, aşk, can, muhabbet kavramlarına yönelik; yazarın kavramları

AARB negatif ancak tüberküloz hastal›¤›- n› yüksek düzeyde flüphelendiren klinik verile- re sahip olgularda, NAAT ile MTBC pozitifli¤i- nin saptanmas›

İlk ders­ leri, ona, komşusu olan bir hanım verdi, daha sonra Beşiktaşlı Neyzen İhsan merhumun ya­ nında müzakereci olarak yetişti.. Onun bu mü- zakerecilik

Eğitim sistemimizdeki hazin çarpıklığı daha o za­ mandan gözler önüne sermiş Ataç, bugünün okul­ larında edebiyatın nasıl değerlendirildiğini görsey­ di bilmem ne,