KÜLTÜR BAKANLlGI.
HALK KÜL
TÜRLERtNı ARAŞTIRMA vıe GELİşTıRME
GENEL MÜOÜRLÜ(;Ü
YAYıNLARı:
165
SEMıNER,
KONGRE
BtLoıRtLERı ntzrsı.
35
ıv. MİLLETLERARASI
TÜRK HALK KÜLTÜRÜ
KONGRESİ
BİLDİRİLERİ
II. CiLT
Halk
Edebiyatı
HATl TÜRKISTAN'DA
AŞIKLIK GELENE(JlNIN
HUGÜNKÜ DURUMU
ırfan
Ünver NASRA TTINOÖLU
(Türkiye)
Türk Milleti'nin, Türkistan olarak
bildiği coğrafibölge, bugün, iki devletin
egemenliği altında
bulunan büyük bir ülkedir. Bu ülkenin
doğusu,Çin Halk
Cumhu-riyeti'ne
bağlı
"Uygur Özerk Bölgesi" olup,
batısında
ise "Türkmenistan",
"Özbekistan", "Kazakistan",
"Kırgızisıan"
ve Tacikistan" Sovyet Cumhuriyetleri
ku-rulmuştur. Görüleceği
üzere bunlardan ilk
dördü
Türkçe
konuşan insanların yaşadıklarıülkelerdir ve deyim yerindeyse bunlara, "Orta Asya Türk Cumhuriyetleri" veya
"BatıTürkistan Türk Cumhuriyetleri" de diyebiliriz.
Doğusuyla, batısıyla Türkisıan'ı
Türkiye'ye
bağlayançok
sayıdakültür
değerleri bulunmaktadır.
Özellikle halk kültürü
bakımından esaslı
bir inceleme
yapılacak
olursa, görülecektir ki, Türkistan'da
yaşayan insanları!!,Türkiye'de
yaşayaninsanlar,
aynı ağacın dallarıdır.Türk Halk Kültürü denilince: öncelikle halk
edebiyatının,halk
edebiyatıdenili-nece de
aşık edebiyatınınve
aşıklık geleneğininakla
geldiğibilinen gerçektir. Bu
gele-neğin
ise, Dede Korkud'a kadar uzanan, çok eski bir
geçmişi vardır.Dede Korkud'dan
başlayarak,
günümüze kadar uzanan
aşıklıkzinciri
arasında,çok
değerliisimler
sayılabilir.
Bunlar, toplum içerisinde her zaman
saygı görmüşler, adlarıönemli yerlere
verilmiş,
heykelleri
dikilmiş,adeta
ölürnsüzlcşmişlcrdir.Türkiye'deki
aşıklık geleneğiile ilgili olarak bir hayli
yayın yapılmıştır.Azer-baycan'ın kuzeyinde bulunan "Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti'nde Aşıklık
Gele-neğininBugünkü Durumu" ile ilglii olarak
hazırlamış olduğumuzbir
tebliği,26-28
Ekim 1988 Tarihlerinde Konya'da düzenlenen Halk
Edebiyatıve Folklor Kongresi'ne
sunmuştuk,
Bu
ıebliğirniz,1985
yılında,öteki
tcbliğlerlebirlikte, bir kitap
bütünlüğündeyayımlandı.1
Bu konudaki
çalışmalanmızısürdürdük
ve 23-28 Haziran
1986 Tarihlerinde, Kültür
BakanlığıMilli Folklor
AraştırmaDairesi
tarafındanızmir'de
düzenlenen III.
MilletlerarasıTürk Folklor Kongresi'ne de
"DoğuTürkistan
(Sincan Uygur Özerk
Bölgesil'da
Aşıklık Geleneğinin
Bugünkü Durumu"
başlıklı
ıcbliğirnizlc iştirak
ettik. Bu
tebliğde,
adıgeçen Daire
tarafındankitap
bütünlüğündeyayımlanmış bulunmaktadır.I
1
Türk Halk
Edebiyatıve
FolklıırındaYeni
Gürüşler,II Ankara, 1985, 34-44. s.
2
III
MilletlerarasıTürk
FıılklıırKongresi
Tehliğleri,Cilt II Ankara
MtFAD
Yayını256
ıRFAN ÜNVER NASRATnNOOLUBu kez,
Türkistan'ın batısındaki aşıklık geleneğininbugünkü durumu ile
ilgi-li tesbitlerimizi
sunacağız.Aşık-
ozan kimdir, tarih içerisinde
geleneğin uygulanışı nasıl olmuştur,
Türk
ulusları
bu halk
sanatçılarınane adlar
vermişlerdir?Bu husustaki genel
görüşlerimize,sözü edilen
tebliğlerimizdetemas
etmiştik,bu nedenlebunlar üzerinde
durmayacağız.Hemen ifade edelim ki,
aşağıda sunacağımızbilgiler, tamamen
kişiseltesbitIe-rimize ve gözlemletesbitIe-rimize
dayalıolup, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ne
yaptığımızgeziler
sırasında edinilmiştir.TÜRKMENıST
AN
Türkmenistan, 488.100 Km
2toprağı
olan. 3,5 milyon nüfuslu bir Sovyet
Cumhuriyeti'dir. Nüfusun
yaklaşık yarımmilyonu.
başkent Aşkabad'da yaşamaktadır.Ülke nüfusunun % 68'i Türkmen, % 13'ü Rus, % 9'u Özbek, % 10'u ise
çeşitli
ulus-lara mensup
insanlardır.Türkmenistan'da
aşığın adı "bahşı" dır. Bahşıların çaldıklan çalgıise, saza
oranla
sapıdaha uzun olan "dutar"
dır.Grup halinde bir etkinlikte bulunulurken,
dutar-Iarın arasında
bir de, kabak kemaneye benzeyen, daha çok kemençe sesi veren
"gıycak'' adlı çalgıyer
almaktadır.Türkmenler.
söz
kadar, hatta bazen sözden daha fazla saza önem veriyorlar.
Kimi
bahşılar,dutan mükemmel
çalıyor,adeta bu
çalgıyı konuşturuyorlar.Türkmenler bu
çalgınındilinden
anlıyor,kendilerinden
geçereesine
dinliyorlar. Bu
du-rumu Azerbaycan'da da
görmüştük.
Sesiolmayan, ama
sazı
çok iyi çalan
Aşık
Adalet,
bütün Azeri Türkleri'nin, en büyük
sanatçısı durumundaydı.
Türkmenler'de deböyle
halk
sanatçılarıvar; bunlar türkü okumuyorlar, sadece
dutarıntellerini yönlendirerek,
özgün melodiler
yaratıyorlar.Türkmen
Bahşılar'ın teşkilatlarıyok.
BunlarıKültür
Bakanlığıdestekliyor ve
yönlendiriyor. "Müzisyenler
Birliği"ile "Müzik Fondu",
bahşılarlailgileniyor.
Türkmenistan,
yakınzamanlara kadar bir kültür erozyonuna
uğramış,Mao'nun
Çin'de
yaptığını, Türkmenistan'ıyönetenler burada
yapmışlar, Türkmenistan'ınTürkmen yöneticileri adeta kraldan fazla
kralcı olmuşlar;
sokaklara
varıncaya kadar
yer
adlarını Ruslaştırmışlar, halkı
Rusça
konuşmaya zorlamışlardır.
Yeniden
yapılanma
ve
açıklık politikasıile birlikte Sovyet Cumhuriyetleri, resmi dil olarak ana dillerini
, kabul eden anayasa
değişiklikleriyaparken. Türkmenistan parlamentosunun "Biz
Rusça
konuşmaktanmemnunuz, resmi dilimiz Rus dili
olacaktır"biçiminde karar
almış olması
hala
hatırlarda olmalıdır!Türkmenistan'daki bu durum,
bahşılık geleneğinide olumsuz yönde
etkilemişve bu konuda bir durgunluk dönemine
girilmiştir.Son
yıllarda,yeniden canlanma
tr
görülmektedir ve Türkmenistan Kültür
Bakanlığı, bahşılan
desteklemektedir. Kültür
Bakanı Aşırmurad
NAMILlEV
bahşılann
can dostudur ve
geleneğin gelişmesi
için
yarışmalardüzenlenirken, Bakan,
bahşıların yanında olmaktadır.BATI TüRK1STAN'DA
AŞlKUK GELENEGININ BUGÜNKÜ DURUMU
257
Türkmenistan'da bugün
yapılan bahşılararası yarışmalarda,üç dal üzerinde
değerlendirme yapılmaktadır.
Bunlara:
ı.
Saz (dutar) çalmada üstünlük,
2. Sesin
gürlüğüve
güzelliği,3.
Deyişlerin anlamıve gücü.
Yarışmalarda
bir seçici kurul bulunuyor.
Yarışmayıyöneten ve bir anlamda
su-nuculuk görevini de yerine getiren
kişiye "Garçı"diyorlar.
KÜltür
Bakanı MAMıLlEV
son birkaç
yıl
içerisinde,
Türkmenistan'ın çeşitli
kentlerinde, belirli bir konu üzerine,
bahşılar arası yarışmalardüzenlemektedir.
Bun-lardan birisi 3-4 eylül 1988 Tarihlerinde "Köhne Urgenç" kentinde
yapılan "Destancı Bahşılar Bayramı"dır.Türkmenistan'da ilk kez
gerçekleştirilenbayrama gelenleri
konuk etmek için kentte 30 "Kara Ev" kuruldu ve her evin önünde de bir
bahşıgörevlendirildi. Yöreden Karakalpak ve Harezmli
bahşılarda geldiler. 100
dolayında bahşının kanldığı yarışmaları40.000
kişiizledi. Bu bayramda konu
"KöroğluDes-tanı"ydı,
ama
bahşılar başkadestanlan da
anlattılar.Esasen, Türkmenistan'da bir
bahşının,
en az 5 büyük
destanıbilmesi
şarttır.Destan anlatan
bahşınıniyi saz
çalması şart değil.
Hatta
gıycakçalarak da destan anlatabilmek mümkün.
Türkmen halk
çalgıları arasında"deprek" (det), "tüydük" (ngy-kaval) ve
ağızdaçalınan
küçük, basit bir madenden
yapılan"gopuz" da
bulunmaktadır.Yukanda da
değindiğimiz "gıyeak"ı
çalan Türkmen halk
sanatçılannıgördükten sonra,
Adana'nınFeke ilçesinde görüp
tanıdığımızKör Ali'yi
hatıladık. Kemanıkemençe gibi
çalarak
Karacaoğlanokuyan kar Ali,
çalgısıdanbu
gıycakınsesini
çıkartırve adeta
Türkmenistan'lıbalışıların okuduğu
biçimde okurdu. Burada, Türkmenistan'da
yaşayanbir
bahşı ile, Toroslar'da yaşayan Türkmen Aşık Kör Ali'nin yarattıkları sanat
arasındaki
büyük
benzerliğedikkat çekmek isteriz ...
Kültür
Bakanı Aşırmurad MAMıLlEV
bize,
Türkmenistan'ın
en güçlü
bahşılannın Taşoğuz
kentinde
bulunduğunusöyledi. Ne
yazıkki bu kente gidemedik,
ama Bakan, bizim konuyla
yakından ilgilendiğimizigörünce, kimi ünlü
bahşılarıbi-zimle
tanıştıracağınısöyledi ve birlikte, makam otomobili ile Göktepe kentine
git-tik.
Göktepe 'de bizi, kentin valisi konumundaki Parti
i.
Sekreteri
karşıladıve
k((Jl~tin en büyük kolhozuna götürdü. Biirada birkaç
bahşı
bizi
bekliyorlardı.
Bunlardan
bi-risi
NuryağdıBayramov'du. Bayramov 1974 ve 1980
yıllarındaiki kez Türkiye'ye
gelmişti.
Dutar
çaldığıgibi
"Aydın"da okuyordu; yani hem
sazı,hem de sözü
vardı;bir
başka deyişleusta bir
bahşıydı.Kendisi de bir ustadan.
BahşıSahi Cabbar
deyişleusta bir
bahşıydı.Kendisi de bir ustadan,
BahşıSahi Cabbar
Nuryadğıoğlu'danders
almıştı; şimdi
de sürekli
çırak yetiştiriyordu:Esasen, musiki
eğitimi görmüş,müzik
hocalığı
da
yapmıştı.Ne var ki, kendi sözü yoktu ve usta
malıokuyordu.
Mahdumku-lu, Zelili, Kemine, Meteci ve Mollanepes, sürekli olarak eserlerini
okuduğu258
ıRFAN ÜNVER NASRATnNOÖLUbahşılardı. Nuryağdı
Bayramov
çalıpsöylerken gözlerini
kapatıyorve acayip sesler
çıkarıyordu.
Bu durum.
başka bahşılardada görülmekteydi: ya
"cık. cık. cık"veya
"hoo, hov, hov, hov" gibi sesler. beyit1er
arasındaduyuluyordu.
Göktepe 'de görüp
dinlediğimiz bahşılardanbirisi mde Yolaman NURtMOV'du
Nuryağdıile birlikte o da 1980
yılındaTürkiye'ye
gelmişti. Gelişnedenleri ise,
Ulus-lararası
izmir
Fuarı'ndakiSSCB pavyonunda görevli
oluşlarıydı.Yolaman çok güzel
dutar
çalıyorduama
aydımokumuyordu.
Yolaman'ınbütün Türkmen halk musikisi
makamlarını
çok iyi biçimde
çaldığmısöylediler.
Orada
tarudığrrnız bahşılardanbirisi de Bayram Söyünov'du. Bayram
gıycak çalıyor,zaman zaman da okunan
aydırnlara katılıyordu.Göktepe'deki
şölendeyer alan
bahçılardanbirisi de sadece dutar çalan ve
aydımokumayan DurdumuradKazakovdu.
Bize unutulmayacak bir
şölensunan
bahşılariçerisinde
Karncaoğlunokuyan
yoktu. ama Ödeniyaz NOBAT
adlı
usta bir
bahşının,
Türkmen
ozanı Karacaoğlan'dan
birçok
aydım(türkü)
okuduğunusöylediler. Daha sonra yazar dostumuz Oraz
Yağmur.bu
bahşınınbir ses kasetini bize hediye etti.
Bilindiği
üzere bizde
aşık makamları vardırve bu
makamların sayılarıda bir
hayli
fazladır.Türkmen
balışılarise be1li
başlı7 makam
saydılar.Bunlar: Erkeklik,
Göktepe,
Gongurbaş, Ayrılık. Makamlar Başı, Şadilli ve Berkeli Çokay makamlarıdır.
Türkmen
bahşılarla-ilgili sonuç olarak
şunudiyebiliriz: Güzel dutar
çalıyorlar.ama kendi
deyişleri,yani
yaratıcılıklarıyok. irticalen de söyleyene
rastlamadık.Usta
malısöylüyorlar; en büyük usta ise Mahdumkulu.3
Destanerlar da iyi saz
çalamıyorlar.Bunlar. kendilerine özgü makam ile.
destanlarını anlatıyorlar.Türkmenistan'da
bahşılaraverilen önemi,
seyrettiğimizbir film ile daha iyi
anladık.
Filmi
adı "Şukur Bahşı"idi.
Bahşı Şukur, yaşamış,bir destan
kahrarnanıydıve
hayatıfilmlere de konu
olmuştu. Seyrettiğimizfilm bunlardan biriydi. Filmin
ko-nusu
kısaca şöyleydi:Acemler bir Türkmen
obasınıbasarak
yağmalamışlar,birçok
Türkmeni de esir olarak
İran'a götürmüşlerdi.Götürülenler
arasında, Bahşı Şukur'unağası
bulunuyordu.
Ağasının karısı ağlayıp sızlıyor, birşeyler yapmadığıiçin
Şukur'aküsüyordu; keza
ağasının çocukları<1..1
mahzun
olmuşlardı.Oba
halkınınüzüntüleri de
bir türlü bitmiyordu. Tek umut.
Bahşı Şukur
...
Bahşı İran Şahı'nın sarayına
gidip.
Bahşı Gulam'ı
yenerse,
ağası kurtulacaktı. Şukurgider ve
Gulam'ıyener. Bunun
üzerine Gulam
sazınıyakar ve
bahşılığı bırakır.böylelikle
Şukurda
ağasını kurtarmışolur... Filmin en önemli ve
heyacanlı yanı,iki
bahşınm karşılaştıklarısahnelerdir.
Bahşılnrdasöz yok. sürekli dutar
çalıyorlar...
iJ::
3 Mahdumkulu için hakuuz :ırfan Ünver NasratnnoğluGörkemli Türkmen Şair! Mahdumku· lu, Ankara ı990.BATI TüRKlSTAN'DA AŞlKUK GELENECINlN BUGÜNKÜ DURUMU
KIRGıztSTAN
:
259
Kırgısiztan
Sovyet Cumhuriyeti'nin yüzölçümü 198.500 Km
2olup, nüfusu
4,5 milyon
dolayındadır. BaşkentFrunze'de de
yaklaşık700 bin
dolayındainsan
yaşamaktadır.Hemen belirtelim ki, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri içerisinde en derli
toplu ve modem
başkentFrunze'dir.
Kırgızistan'danüfusun sadece
%
48'i
Kırgız'dır.%
26 Ruslar,
%
12 Özbekler ve
diğer
uluslar, ülke nüfusunu tamamlarlar.
Kırgızlar'ın
kendi
aralarındabile Rusça
konuştuklarıdikkate
alınırsa,ortaya
üzücü
bir durum
çıkmaktadır;ancak son
yıllardakiyeniden
yapılanmaile birlikte,
Kırgızlar'dada ciddi
bir
uyanış başlamıştır.Kırgızistan'a
iki
yılarayla iki kez gittik.
Kırgızlar aşığa "akın"
diyorlar.
"Bahşı"kelimesi ise
"şaman"için
kullanılıyor.Akın'a, "ırcı"
veya
"cırcı"da diyorlar. Söylediklerine göre
"akın"kelimesinin kökeni
"ahud"
imiş. Akın'ın.bir ah und, yani bir imam kadar önemli
kişi olduğu vurgu-lanıyor.Nitekim
Kırgızistan'da akınıngerçekten çok büyük
değerive toplum
içerisinde önemi var.
Kırgız akın'ı
"komuz" (yani kopuz)
çalıyor.Çalarken
okuduğu şeyeise
"ırlıyor"
diyorlar. XiX.
Yüzyıldan
itibaren
Kırgızistan'da
önemli ve güçlü
akınlar
yetişmiş. KırgızistanHimler Akademisi'nin Dil ve Edebiyat Enstitüsü 13.
yüzyıldanbu yana elde
edebildiği akınürünlerini
toplayıp yayımlamaya başlamış.Bunu
yapar-ken, Ebulgazi'nin Seeere-i
Türk
adlıeserinden de
yararlanmışlar.Gelenekteki
usta-çırak ilişkisibugün de
sürdürülüyormuş. Akınlarbugün de
toy-düğünlerde çalıpsöylüyorlar. Mecut
akınıarındaha çok usta
malısöyledikleri, ama
içlerinde
yaradıcı olanlarıda
varmış.Birkaç güçlü
akını," Filarmoni" bünyesinde
is-tihdam ediliyorlar.
İrticalensöyleyip, saz da çalabilen
akınları şöyle belirlemişler:Balık Kumaroğlu.
Toktogul
Satılganov, Eşmarnbet Bayseyitoğlu.
Kargool Dosuev,
Kalık Akıev, Barpı Alıkulov,Aktan
Tınıbekov,Toktosun Bogaçiev, Osmankul
3ölöbalaev,
Alımkul
Üsönbaey,
Taktonoalı Şablanbaev,
Sooronbek
Çoybekov,
İsmayıl
Boronçiev,
Abdmşit
Berdibaev, Toktosun
Tınıbekov
ve Estebes Tursunaliev.
"Cazgıç Akın"dedikleri
akımlar,bizim
anladığımız"kalem
şüarası" dır.Kırgızlar'daki
ünlü
cazgıç akınlarise
şunlardır:Togolok Moldo,
TokteraalıTalkan-baev, Isak
Şaybekov, Şamet Toktobaev ve Abılkasım Gutakeev.
Mizahi
deyişlersöyleyen
akınıann Kırgızistan'daki adı"duudul
akın'dır.Bu
dalda üne
ulaşan akınlarda
şunlardır: Cooşbay Borsoloğlu,
Kökötöy
Totooğlu,Karaçunak
Şıldıroğlu,Kuyruçuk
Ömürzakoğlu.Beknazar
Arzımatoğluve
ŞarşenTermeçikov.
Destancı akınlar
ise, öteki
akınıardan farklı
mütalaa edilmektedir. Bunlara
"Manasçı"da diyorlar ama,
"Manasçı"daha çok, Manas
destanı'nıanlatanlara verilen
özel bir
addır.Oysa ki, Manas
dışındaki destancılaraverilen bir
başkaad da
vardır.Özetle,
Kırgızistan'da
iki tür
destancı bulunmaktadır:
260
ıRFANONVER NASRATTINOOLU
1.
Manasçı2. Comukçu (veya aytucu)
Manas,
Kırgıziçin
herşeydir. BaşkentFrunze
(Pişbek) Havaalanının adı"Manas
Alanı"dır.
1limler Akademisi'nde ve Yazarlar
Birliği'nde
"Manas
Araştırma
Merkezleri"
vardır.Manas
destanı4 büyük cilt içerisinde defalarca
neşredilmiştir,Bun-dan
başka"Sernetey" ve
"Seytek"destanlarıda
yayınlanmıştır.Iki
yılönce, Manas
destanının
bir
başka varyantı
da iki
cilt
halinde
yayımlanmıştır.
Manas üzerine
yayımlanmıştır.
Manas üzerine
yayımlananmakalelerin haddi
hesabıyoktur.
Manas'ın dışındaki destanları
anlatan
Comukçu'larınrepertuvarlannda bulunan
destanlar ise
şunlardır:Kurmanbek,
Canış-Bayış,Er
Töştük,Olcavay,
Kişimcan,Er
Göküm,
Er
Targın,Er
Tavıldı, Kocaeaş. Kırk Kızvb. Kuzey
Kırgızistan'dakicomukçu'lar
Köroğlu'nu
da biliyor ve
anlatıyorlar.
Kırgızistan"ın ünlü Manasçı'ları şunlardır : Tınıbek Capıyoğlu, Şapak
Rısmendeev, Sagımbay Orozbakoğhı, CanıbayKocekov,
BağışSazanov,
Cakşılık Sarıkov,Moldobasan Musulmankulov, Dunkana Koçukeev,
IbırayımAbdurahmanov,
Akmat
Rısmendeev,Sayakbay Karalaev ve Mambet Çokmorov.
Kırgızistan'da
da
"akın", toplumun en önünde yürüyen
insandır.Bunu, ikinci
Kırgızistan
seyahatintizde somut bir
şekildegördük. O seyahatte, ünlü
akınTokto-gul'un,
doğumunun125.
yıldönümümünasebetiyle düzenlenen gerçekten
muhteşemtörenlere
katıldık.Törenlere,
KırgızistanYazarlar
Birliği Başkanı,ünlü yazar Çingiz
Aytmatov ev
sahipliği yapıyorduve bütün Sovyet Cumhuriyetleri'nden konuklar
çağmlrnıştı.
Birkaç ülkeden de
edebiyatçılardavet
edilmiş,Türkiye'yi de biz temsil
etmiştik,
Törenler, Toktogul
Satılganov'un doğup büyüdüğüve
yaşadığıtopraklarda
yapılacaktı.
Önce bütün
konukları
Frunze'de
toplamışlar,
sonra da otobüslerle
Tokto-gul kentine hareket
edilmişti.Evet, ünlü
akının doğduğuköye
değilde, o köyün
bağlı olduğuil merkezine (Rayona) Toktogul
adını vermişlerdi.Kentin
yakınındaki Töökarın'a,sekiz saatlik yolculuktan sonra
ulaşrnıştık. Devekarnıdemek olan
Töökarın'da yüzyirmibeş çadırdan oluşan
bir
çadırkent oluşturulmuştu.Buraya
ulaştığırnızda
tüm kafileyi atlar üzerinde, milli giysili dört
akın karşılamışlardı.
Bun-lar, özellikle
yabancıkonuklara
"hoşgeldiniz" diyorlardı.Türkiye kelimesini telaffuz
ederek, bizim için de özel bir
şeyler söylemişlerdi.Bizi
karşılayan akınların başındaEstebes Tursnaliev
adlıusta
akınbulunuyordu.
Yanındaise Abdulda Nuraliyev,
Zamırbek
Usenbayev ve Tuganbay Abdöyev yer
alıyorlardı.Üç gün süren törenler
başdöndürücu
nitelikteydi. Önce, Toktogul Stadyumu'nda
görkemli
şölenler yapıldı.Davullar - zumalar
çalıyor,yüzlerce at bir o yana, bir bu
yana
koşuşturuyorlardı.Yapılan yarışlarda.genç
Kırgız kızları,adeta
uçarcasınaat
koşturuyorlardı. Manas'ı canlandıran
tiyatro, halk
dansları,müzik ve
akınlar...
BATI TüRKlSTAN'DA
AŞIKilK GELENEGINİN
BUGÜNKÜ DURUMU 261.;!J
Bir
başkazaman
Töökarın'aotuz km.
uzaklıktakiÇolpan Ata
kasabasınagittik,
BurasıToktogul'un
doğumyeriydi.
Akın'ın doğduğuev ve
anıt mezarıziyaret ediIdip
adına düzenleğnenmüze
açılışı yapıldıve
müzenin
önünde bir tören düzenlendi.
"Çolpan ata"
koyunlarınpir! olan
zatın adıymış. Halkıniçerisinde ayaküstü yemek:
yedikten
sonra
bir
başka şölenede
katıldık.Burada bir
akın,kendi
oluşturduğuTokto-gul-
Eşmambet deyişmesiniokudu. Daha sonra da,
yaşayanen güçlü
ManasçıKaba
Ulu Atabek'i dinledik. Bu
akın,Toktogul törenleri için
IssıkGöl'den
gelmişti.Toktogul ile ilgili
asılve en büyük törenler Frunze'de
(Pişbek) yapıldı.O gün
Kırgızistan başkentibayram
yapıyordu.Halk
sokaklardaydı.Yöneticiler, konuklarla
birlikte
halkıniçinde
yürümüşlerdi. Konuşmalar yapılmış,Toktogul
anıtınaçiçekler
konulmuştu.Daha sonra da, Frunze'nin en büyük salonunda, son tören icra edilecekti.
Salonun
görünür
bir yerinde Toktogul'un
şubeyti bulunuyordu:
"Arangdan ketsem meyliçi
Arkamda elim güldösün! "
(Aranızdan ayrılıp
gitmeye
razıyımYeter ki benden sonra
halkımmutlu olsun!"
KAZAKıST
AN:
Yüzölçümü 2.717.000 Km
2olan
Kazakistan'ın
nüfusu 16,5 milyon
dolayın
dadır.Nüfusun
%36'sınınKazak
olmasına karşılık%41'i Rus'tur. Bu nedenle
Kazakis-tan'da
yakınzamanlara kadar Rus dili, egemen
dilolmuştur.Ama
artıkKazakistan
parlamentosunun
aldığıkararla devletin resmi dili
Kazakça'dır.Nüfusun
diğerkesimi
ise
Ukraynalı,
Özbek,
Kırgız, Kırım Tatarları, Ahıska
Türkleri ve
Kafkasyalılar'dan
oluşmaktadır. BaşkentAlma -
Ata'nınnüfusu ise 1,5 milyona
yaklaşmış bulunmak-tadır.Kazakistan, iki kez ziyaret etmek
imkanını bulduğumuzOrta Asya Türk
ülkelerindendir.
Kırgızlar
gibi Kazaklar da
üşığa, "akın"diyorlar.
"cırçi"diyenler de var. Ancak,
Türkiye'de
olduğugibi, Kazakistan'da da
geleneğinen zevkli ve en çok ilgi gören
yanı, karşılıklı deyişmeler olduğuiçin, bunu
başarabilen akınıara "aytıs"da" deniliyor.
Aslında "aytıs", "atışma", "karşılaşma", "deyişme" anlamında kullanılanbir kelimedir.
Akınlar'ın çaldıklarıaletin
adı"dombra"
dır.Dombra
müziğineise
"küy"
deni-liyor. Kazakistan'da
tanıdığım insanlarınhemen hemen hepsi,
şuveya bu derecede
dombra çalabiliyorlar.
Son
yıllardaDevlet,
akın sanatına,özellikle
aytıs olayınaönemli destekte
bulu-nuyor. Konuyla ilgili bilimsel
çalışmalarda
yoğunlaştırılmış durumdadır.Kazakistan
İlimler
Akademisi Edebiyat ve Sanat
Araştırmaları
Enstitüsü Folklor
Şubesi, akın
ge-leneğinin yaşatılmasıiçin ciddi çabalar
harcıyor.Folklor
Şubesi, akın geleneğinin262
ıRFANONVER NA5RATIlNOOLU
yaşatılması
için ciddi
çabalarharcıyor.Folklor
Şubesi'nin başındabulunan Prof. Dr.
Berdibaev Rahmankul hemen hemen bütün
çalışmalarınıbu konuya hasretmektedir.
Rahmankul,
aynı
zamanda, bir dernek gibi
çalışan
"Halk Üniversitesi"nin de
rektörüdürl
Buradaki
çalışmaların agırlık noktasıda
akın sanatıve
edebiyatıdır.Bir
yandan derlemeler, öte yandan
yayınlar gerçekleştiriliyor.Orazgül
Nurmağambetova,Serik Negimov, Zufar Seydcanov, Anarvay Buldubayev,
Bahıt Hacıbayeva.Azimhan
Almanov ve
FadlıAlievu gibi uzmanlar, folklorun
çeşitli konularıylabirlikte
akınge-leneği
üzerinde de
çalışmalar yapıyorlar.Bu
çalışmalariçerisinde
destanlarınderlenmesi
ve
yayımlanmasıise büyük önem
taşıyor.Prof. Berdibaev'in
verdiğibilgiye göre, bütün Kazakistan'daki
akınıarın sayısı700
dolayındadır.Son
yıllarda akınıararası yarışmalar yapılmaktave bu
yarışmalarhalk
tarafındanbüyük ilgi
gördüğüiçin, final
karşılaşmalarıtelevizyondan da
yayımlanmaktadır. Akınlar,
önce
bulunduklarısovhoz ve kolhozlarda, daha sonra
Bölgelerde
yarışarakeleminasyona tabi tutuluyorlar. Final
yarışmalarıise
başkentAlma - Ata'da
yapılıyor.Tabii
yarışmalarınbir seçici kurulu oluyor, ama
halkın oylarıda
sonuçlarıetkiliyor. Hatta birkaç
yılönce sonucu halkoyu tayin
etmişve bunun için
sekizyüzden fazla mektup
almışlar. Akınlarbu
yarışmalardairticalen söylüyorlar ve
deyişleri arasında
toplumsal yergiler ve
övgülerle
birlikte güzellerneler de yer
alıyor.Son
zamanlard~ yarışmatürleri
arasınausta
malı deyişlereklendi. Bu
yarışmalarso-nunda, ilgi gören,
beğenilerı deyişlerkitap
bütünlüğünde yayımlanmaktadır.Keza,
başarılı
görülen ve halk
tarafındanda sevilen
akınlara,Kazakistan Hükümeti
tarafından"Kazakistan Halk
Akımı" ünvanıveriliyor.
Bireysel
yarışmalardan başka,grup
yarışmalarıda Kazakistan'daki
akınyarışmaları arasında
yer
almaktadır.Kentler
arasındaki yarışmalardansonra bölgeler
arasında
da
yarışmalar yapıldıktansonra, ondörtü bölgeden birer
takımAlma - Ata'ya
gelip
yarışıyorlar. Bircırçi-
akın takımıonbir
kişiden oluşmaktadır. Bunlarınyedisi
irticalen söyleyen
akınlar,dördü
ise
destancı'dır. Aralarında kızlarda
vardır.Bu
yarışmaları değerlendiren
seçici kurul ise on
kişiden müteşekkildir. Yarışmacılarönce
seçici kurulu, sonra da rakiplerini
selamlıyor.sonra
deyişmeye başlıyorlar.Aytıs
denilen bu
yanşmalara,yetenekleri belirli bir düzeyde olanlar
katılıyorlar.Bunların
kimileri dörtlük, kimileri ise uzun
deyişlersöylüyorlar; kimileri de
"kayımaytısı"
okuyorlar. Bu
aytısta akın,iki dizesi
başkabir
akınaait olan
deyişeiki dize de
kendinden ilave ediyor. Bir anlamda nazire
yapıyorlar.
Usta
akınlar arasında,muamma çöze, gerçeküstü
deyişlersöyleyebilenler de
var.
Aytıslarda çalınan çalgılar
"kobuz", "dombra" ve "akordeon"dur... Burada
belirt-mek isteriz ki; Kazakistan'da da, konuyla ilgili kavramlarda ciddi bir
kargaşa vardır;i>:
Akın, cırçi, aytıs aynı
anlamda
kullanılabiliyor;
oysa
akın, aynı
zamanda
şaire
verilen
addır.
Ama,
uzmanlarınsöylediklerine göre; "gerçek
akın,artist, hekim, hokkabaz,
hülüsa
çok yönlü insan demektir..."
BATI TüRKISTANDA
AŞıKIlK
GELillIt'EClN1N BUGÜNKÜ DURUMU
263
Cırçi
-
akınAbdislam Hüseyinov, Kazakistan'da
tanıdığımızustalardan
biıidfr.Elinde kopuzu ile bize destanlar söyleyen bu,
yetmiş yaşındakihalk
sanatçısıdaha çok
Cambırdanokudu.
Cambil'ın Surancı Batır Destanı'nınbir bölümünü de
anlattı.Bu
Akın'ınilginç
yanı,her dörtlükten sonra, iç cebinde
taşıdığıkonyak
şişesini çıkarıp,bir yudum içmesiydil. ..
Cambıl,
Kazakistan'da
yetişenen güçlü
Akınlar'danbiri olup,
adıdaha önce
"Taraz" ve "Evliya Ata"
adlarıyla anılantarihi bir kente
verilmiştir. Cambıl,Alma
-Ata'dan Türkistan (Yesi) kentine giden yol üzerinde olup,
KarahanlılarDevleti
döneminde, bu Devletin önemli bir kentidir.
İpek
Yolu üzerinde
bulunuşu
nedeniyle de
tarih içerisinde, bir hayli
gelişmiş,ama
sonralarıöteki kentler gibi
gerilemiştir.ÖZBEKıST
AN :
Yüzölçümü 447.400 Km
2
olan
Özbekistan'ın
nüfusu 19 milyondan
fazladır.
Nüfusun
%
69'u Özbek,
%
11'i Rus, digerleri ise Tatar, Kazak, Tacik Koreli ve
Kara-kalpak'tır. Başkent Taşkent'te yaklaşık
2,5 milyon insan
yaşamaktadır.
Özbekistan
toprağının
165.600 Km
2'likbir
alanı"
Karakalpak Özerk Cumhuriyeti" olup, nüfusu
1,200.000'dir. Bu Özerk Cumhuriyetin
başkenti
Nukus'da ikiyüzbin
dolayında
insan
bulunmaktadır.4Aşl!1;ın,
Özbekistan'daki
adı "bahşı" dır.
Ne
yazık
ki bu ülkede de
bahşı sanatı,
öteki Türk Cumhuriyetleri kadar
yaygınve
gelişmişdegilgir. Gerçi
şuradaburada
bahşılar bulunmaktadırama,
genişçapta etkinlikleri görülmemektedir.
Merkezi
Taşkent'te
bulunan
Özbekisıarı
Yazarlar
Birliği
bünyesinde bir
"Bahşı
Şubesi" vardır; ayrıca Birliğeüye, birkaç
Bahşı'nın olduğuda söyleniyor ama, burada
da önemli bir etkinlik yoktur.
Özbekistan Yazarlar
Birliği'ne
üye
bahşılardan "Şahverdi"
ile
Taşkent'te
görüştük.Daha çok
"cura"yı andıran dombrasıilc bize
çlaıpsöyledi.
Bahşı Şahverdi'ninsesi güzeldi. kendi
deyişleri olduğugibi, usta
malıeserler de okuyordu;
O'na
destancı
da
denilcbilirdi,
çünkü ünlü Özbek
destanlarının
hepsini biliyordu. Bize
Alpamış Destanı'ndanbir bölüm
anlattı.Destan metnine
geçmeden
önce, gelenek
uyurıncagüzel bir de
"döşeme"
yaptı.Özbek
bahşı Şahverdi'nin
ilginç bir
yanı,
bizim,
Sarıkamışlı Aşık
Mcvlüt
İhsani'yison derece
hatırlaunasıydı;zira ikisinin,
okuyuşları arasındabüyük bir
ben-zerlik
vardı.Aslında, geçmişte,
Özbekistan'da da
bahşılar,
toplum içinde
saygınlığı
olan
in-sarılardı.Fakat, komünist sistemin, Inim
değerleriortadan
kaldırmayayönelik
eylem-leri,
bahşı sanatınında gerilemesine, ol
açtı.Oysa, Özbekler, sevdikleri,
değerverdik-leri
bahşılarınheykellerini bile
dıknıişlcrdir.Bunlardan dördünü Semerkand'da
görmüştük..
..
4 Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin yüzölçümleri venüfuslarıile bilgilerinalındığıkaynak: USSR Yearbook 88 Moskova, 1988 Novosti Press Ageney yayını.
264
rnFAN ÜNVER NASRATTINOCLU
Registan,
Özbekistan'ın
kadim kentlerinden birisi olan
Semerkand'ın ortasında
olup, Tilla Kari Medresesi,
UluğBey Medresesi ve
ŞerdarMedresesi, Registan
Mey-dam'nın muhteşemabideleridir. Bu meydana çok
yakınbir yerde,
parkınhemen
kenarındayüzleri biribirlerine dönük dört
bahşıheykeli
bulunmaktadır.Bu heykeller
İslam şair, Ergeş Cümurbülbüloğlu, Fazıl Yoldaşve Muhammedkul
ŞahmuradoğluHölken
Şair'i ölümsüzleştiren anıtlarolarak dikkati çekmektedir.
Bahşıheykellerinden
ayrılıp,Semerkand Oteli'ne
doğruyürürseniz,
az ötede, büyük
Şair AlişirNevai ile
Abdurrahman Cami'nin görkemli heykellerini görürsünüz. Zira Özbekler sanat ve
kültür
adamlarınabüyük
değerveriyorlar...
KARAKALPAKİSTAN:
Özbekistan'a
bağlı
Özerk bir Cumhuriyet olan
Karakalpakistan'ı
ziyaret ettik.
Bu ülkenin
başkentiNukus'a
girdiğimizde gördüğümüzen büyük
anıt,"Berdak'a aitti.
Berdak,
Karakalpaklar'ın kıvanç duyduklarıbir
"akın"dı.Birçok
yayındada, elinde
sazıyla Berdak'ınresimlerini görmek mümkündü.
Karakalpaklarda
aşıklık geleneği,daha çok
Kırgızlar'da olduğugibi
yaşatılmaktave
"akın" adıyla tanımlanmaktadır.
Ancak, Özbek dilinin de tesiriyle,
"bahşı"
diyenIer-de görülmektedir.
SONUÇ:
Türkistan'ın bafisında