ŞEYH ŞAMİL
K a f k a s K a r t a l ı
Sevgi Başman
R e s i m l e y e n : E r k a n B a s t e m
Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 18
Örnek İnsanlar Dizisi-5 ŞEYH ŞAMİL Sevgi Başman
Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen ve Kapak Tasarımı: Nurullah Bilekli Kapak Çizimi: Ceyhun Şen
ISBN: 978-975-261-370-6 1. Baskı: Ekim 2016
Copyright © Zafer Yayınları, 2016
İlkgençlik Yayınları, Zafer Yayın Grubu’nun bir kuruluşudur.
Talatpaşa Mah. İmrahor Cad. Terasevler Sitesi No: 1-A Kâğıthane/İstanbul Tel: (0212) 446 21 00 / Faks: (0212) 446 01 39
www.zafer.com / zafer@zafer.com
twitter.com/zaferyayinlari / facebook.com/zaferyayinlari Baskı-Cilt: Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti.
Yüzyıl Mah. Matbacılar Cad. Ata Han No: 34 Kat: 5 Bağcılar/İstanbul Tel: (0212) 628 96 00 / Matbaa Sertifika No: 12683
Bu eserin tüm yayın hakları, 14452 sertifika numaralı, Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün. San.
Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Eserde yer alan metin ve resimlerin Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün. San.
Tic. Ltd. Şti.’nin önceden yazılı izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayınlanması ve depolanması yasaktır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK), 21, 22 ve 23. maddelerine göre bu eserin işleme, çoğaltma ve yayma hakkı 14452 sertifika numaralı Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından, yazılı bir izinle 12683 sertifika numaralı Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti.’ye verilmiştir.
İçindekiler
Kafkas Kartalı ...11
Ailesi ve Çocukluğu ...15
Mektep Yılları ...27
İmam Gazi Muhammed ...31
40 Değnek ...35
Kan Davaları ...39
Şarap Küpleri Devrildi ...43
Gazi Muhammed’in Rüyası ...47
Şamil Ölümün Eşiğinde ...51
İmam Hamzat ...59
Şamil’e İmamlık Teklifi...63
SEVGİ BAŞMAN
Üniversite yıllarına kadar doğup büyüdüğü ve çok sevdiği memleketi Tokat’taydı. Samimiyeti, okumayı ve Yeşilırmak’ı gördü.
İlk gurbeti İstanbul’da... İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bö
lü mü’ nü okudu. Denizi, martıları ve tarihi sevdi.
Biraz daha uzağa giderek İngiltere’de öğretmenlik yaptı. Yağmuru, yeşili ve sakinliği tanıdı.
Ardından Keele Üniversitesi Politika ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yük sek lisansını tamamladı.
Şu anda evli ve iki küçük meleğin annesi olarak uzaklardaki hayatına de vam etmekte... Masumiyeti, cıvıltıyı ve anneliği keşfetti.
Hayatına anlam ve lezzet katan yazmaya dönem dönem ara verse de on dan kopmaya gönlü hiç ama hiç razı olmadı.
Yayınlanmış Eserleri:
• Malcolm X
• Yusuf İslam
• Muhammed Ali
• Aliya İzzetbegoviç
“Kahrolsun sefil esaret!
Yaşasın şanlı ve güzel ölüm!”
“Sonunu düşünen kahraman olamaz!”
“Biz bir dağdan ‘Allah’ diye bağırırız, o ses diğer dağdan ‘özgürlük’ diye yankılanır.”
“Bir dava, uğrunda ölünecek kadar değerli değil ise, uğrunda yaşanacak kadar da değerli değildir!”
— ŞEYH ŞAMİL
İmam Şamil ...67
Şamil’e Pusu ...71
Şamil Sistem Kuruyor ...77
Rusları Saran İntikam Ateşi ...81
Şamil’in Siyasi Zaferi ...89
“İmamlıktan Vazgeç!” Teklifi ...93
Ruslar Var Güçleriyle Saldırıyor ...97
Ahulgo Savaşı ...103
Çok Zor Günler ...109
İyi Kalpli Bir Çoban ...113
Küllerinden Doğan Şamil ...117
100 Değnek ...121
Cemaleddin’in Kurtarılması ...125
Sona Yaklaşırken ...129
Şamil ile Çar’ın Karşılaşması ...133
Şamil Türkiye’de ...137
Şamil, En Sevgili’nin Huzurunda ...141
K a f k a s K a r t a l ı
ŞEYH ŞAMİL
11
Kafkas Kartalı
TAKVİM YAPRAKLARI 1800’lü yılları gösteriyor- du. Savaş fırtınalarının dinmek bilmediği Kaf- kasya toprakları barut, kan ve ölüm kokuyordu.
Rus orduları perişan olmuştu. Kafkasya’yı ele geçirmek istediklerine neredeyse bin pişman ol- muşlardı. Eli boş döndükleri bu kaçıncı seferdi.
Artık saymaya mecalleri kalmamıştı.
Oysa Kafkasya’yı tereyağından kıl çeker gibi ele geçirecekler, İslamiyet’i o diyarlardan kazıyıp atacaklardı. Sonrasında ise bölgenin hammadde kaynaklarının ve petrol rezervlerinin sahibi ola- caklardı.
Bu iştah kabartıcı bir plandı. Bir avuç Müslü- manı ezip geçmek, sonra da Kafkas topraklarına bir
12 13 Şeyh Şamil Şeyh Şamil
Yeteri kadar silah, yiyecek ve giyecekleri bile olmayan bu vatan âşıklarının sahip oldukları en kıymetli şey iman dolu yürekleriydi. İşte güçleri- nin yegâne kaynağı buydu. Kılıçlarının keskinli- ği Allah’a güvenmelerinden kaynaklanıyordu.
Kafkasyalılar, İmam Şamil önderliğinde kahra- manca bir mücadele örneği sergilediler. Ruslar’a teslim olmamak için var güçleriyle direndiler.
Vatan toprağının bir karışının bile ne kadar kut- sal olduğunu onların hikâyesini dinleyenler anlar.
Böylesine bir direnişin karşısında ecel terleri döken Ruslar, Kafkasları ele geçirmenin tek yo- lunun Şeyh Şamil’i yakalamak olduğuna kana- at getirdiler. Ne yapıp edip onu bulmalıydılar.
Çünkü Şamil bu direnişin öncüsüydü.
Evet. Bu kitabımızın kahramanının adı ŞAMİL.
Ruslar’a yıllarca kök söktüren ŞAMİL.
Özgürlük ve İslam davası uğruna fani ömrü- nü Kafkas dağlarında eriten ŞAMİL.
Gözü pek, gönlü engin ŞAMİL.
Sular gibi çağlayan, derdi için ağlayan, man- gal yürekli, şahin bakışlı ŞAMİL.
Dünyaya meydan okuyan, iman dolu dev ŞAMİL.
Esaretin düşmanı, özgürlük sevdalısı ŞAMİL.
güzel yerleşmek onlara göre çocuk oyuncağıydı.
Planı uygulamaya başladılar. Kafkas toprakla- rına vahşice saldırdılar. Fakat hesapları hep yanlış çıktı. Hiçbir Rus kumandanı bu savaşın 65 yıl sü- receğini, ordularının böylesine telef olacağını tah- min edemedi.
İnsanoğlunun tepelerinden yağmur gibi yağan top ve kurşunlara bu denli dayanabilmesi hakika- ten akıl almazdı. Karşılarında sanki aciz köylüler değil de çelik zırhlı süper kahramanlar vardı.
Yüzbinlerce donanımlı askerden oluşan Rus or- duları Kafkas seferlerinden binlerce kayıp verip eli boş dönmeye artık alışmıştı. Rus askerlerinin ku- laklarında yankılanıp duran tek bir cümle vardı, o da; “La ilahe illallah!” nidasından başkası değildi.
Dönemin süper gücü olan Rusya’ya kafa tu- tan bu bir avuç halk, Kafkas dağlarında eşi ben- zeri görülmemiş bir tarih yazdı. İmkânsızlıkların tam da orta yerinde destansı bir özgürlük direni- şi gösterdi.
Oysa o tarihlerde nüfusu 180 milyonlara va- ran koskoca Rus İmparatorluğu’nun karşısında durup, topraklarını ve dinlerini korumaya çalı- şan Kafkas halklarının toplam nüfusu sadece 4 milyon kadardı.
14 15 Şeyh Şamil
Ailesi ve Çocukluğu
BU DESTAN Kafkasya’da yaşandı. Peki Kafkasya neresidir?
Karadeniz ve Hazar Denizi arasında yer alan, çoğunluğu dağlar ve yalçın kayalıklarla çevrili olan, ormanların sık ve gür olduğu, suların gü- rül gürül aktığı, tarih boyunca savaşların eksik olmadığı yerdir. İmkânlarının küçük, kalplerin- deki iman ve vatan aşkının ise büyük olduğu, sayıca az ama her biri birer dev yürek insanların yaşadığı coğrafyadır.
Kafkasya zordur. Kafkasya çilelidir. Şamil ise bu çilenin başını çeken yiğittir. Onu ve çilesini anlamak için şimdi bir asır geriye gidip onun doğduğu, büyüdüğü yıllara süzüleceğiz.
Hikâyesi yüzyılları aşan, ilham yüklü koca çı- nar ŞAMİL.
Mertliğin ve zaferin destanını yazan ŞAMİL.
Nâm-ı diğer KAFKAS KARTALI ŞEYH ŞA- MİL!
Yıllar önce Kafkas dağlarında at binip kılıç kuşanan bu mert insan, bütün kahramanlar gibi zorluğa ve çileye gözlerini açtı. Fani ömrü savaş meydanlarında, kılıçların gölgesinde geçti ve bu dünyaya veda ederken ardında koca bir hürriyet destanı bıraktı.
16 17 Şeyh Şamil Şeyh Şamil
den güne eriyen yavrularının hayata tutunmasını isteyen aile ona bu eski geleneğe uyarak Şamil adını verdi.
İlginç bir şekilde isim değişikliğinin ardından minik bebek hızla toparlanmaya başladı. Küçük Şamil kısa sürede yaşıtları gibi büyüdü ve koşup oynamaya başladı. Çok hareketli, kuvvetli ve mahir bir çocuk oluverdi. Fakat asla şımarık ve haylaz değildi. Terbiyeli ve iyi huyluydu.
Çevik bir gövdesi vardı. Duruşu sakin ve ses- sizdi. Çok konuşmayı sevmez, uzun uzun düşü- nür, etrafını sürekli incelerdi.
Şamil 1797 yılının ılık bir Haziran gününde Kuzey Kafkasya’da, Dağıstan’ın Gimri isimli kö- yünde dünyaya geldi. Küçük ve şirin bir köy olan Gimri, dağlar ve ormanlarla çevriliydi.
O doğduğunda evlerine tarifsiz bir mutluluk doldu. Her yeni doğan bebeğin getirdiği gibi güzel ve taptaze bir his getirdi Şamil bebek yanı sıra... Yüzü sanki bir melek, kokusu ise cennetti.
Evlat sahibi olmak ne de büyük nimetti. Babası ve annesi için şükür vaktiydi.
Şamil’in babası Dango Muhammed, annesi de Bahu Mesedo idi. Bu aile Avar kökenli Kafkas Türklerindendi. Kendi topraklarını ekip biçerek geçimlerini sağlar, kimseye muhtaç olmadan ya- şamlarını sürdürürlerdi. O civarda sevilen ve sayı- lan bir aileydi.
Evin tek erkek çocuğu olan Şamil’in Fatma is- minde bir kız kardeşi vardı. Şamil doğduğunda ailesi ona Ali ismini verdi. Fakat küçük Ali be- beklik günlerinde sürekli hasta olup zayıf düştü.
Onu görenler bu çocuğun fazla yaşamayacağını bile düşündü. Durum o kadar vahimdi.
Eskiden böylesine hasta olan çocukların sağ- lıklarına kavuşabilmesi için isminin değiştirilme- si gerektiğine inanılırdı. Gözlerinin önünde gün-
18 19 Şeyh Şamil Şeyh Şamil
Şamil gayet sakin bir şekilde uzaklarda bir yeri işaret etti:
– Orada bir ateş yanıyordu. Çok merak ettim.
Gidip ona baktım, dedi.
Babası bu meraklı küçük delikanlıya gülüm- sedi.
– A benim meraklı oğlum, deseydin beraber gidip bakardık. Ateş almış bir petrol kaynağına bir daha tek başına bu kadar yaklaşmasan iyi edersin. Allah muhafaza oğul! Hiç korkmadın mı bakalım sen o yanan ateşten?
– Yok baba, ben senin oğlunum, diyerek ba- basına göz kırptı Şamil.
Anne ve babası bu korkusuz minik aslan yüre- ğin verdiği cevabı çok sevdi.
Şamil hem meraklı hem de cesur bir çocuktu.
• • •
Şamil 13-14 yaşlarındaydı. Bir gün mektep- te arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Söz döndü dolaştı köyün yakınlarında bulunan Ayzinap Gölü’nün ne kadar güzel, serin ve insanın içini rahatlatan bir manzarasının olduğuna geldi. Ço- cuklardan biri iç geçirerek:
– Artık Ayzinap Gölü’nü rüyamızda görürüz, dedi.
Dayanıklıydı Şamil. Öyle kolay kolay ağla- mazdı. Küçük bir çocuk olmasına rağmen yaşa- dığı hiçbir acı karşısında gözlerinden yaş geldiği- ne şahit olan olmamıştı.
En sevdiği şey dağlarda gezmek ve kayalara tırmanmaktı. Üstelik bunu korkmadan ve tek başına yapardı. Cesaretiyle daha çocukken göz doldurmaya başlamıştı. Onun çocukluğunda gösterdiği cesaretle ilgili anlatılan o kadar çok hikâye var ki; işte onlardan bazıları:
• • •
Şamil yaklaşık 10 yaşlarındayken bir gün kay- boldu. Annesi ve babası küçük oğullarını bulmak için her yere baktı ama Şamil’i bir türlü bula- madı. Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Ailesi artık iyiden iyiye telaşlanmış, Şamil’in başına bir şey gelmiş olmasından endişe etmişlerdi.
Derken karanlıklar içinden oldukça sakin bir şekilde Şamil belirdi. Evlatlarını karşılarında gö- ren anne ve babası derin bir nefes alıp ‘oh’ çekti.
‘Şükür kavuşturana!’
Biricik Şamil’lerine sarıldılar ve nerede kaldı- ğını merakla sordular.
– Şamil, oğlum meraktan öldük, neredeydin bunca vakit?
20 21 Şeyh Şamil Şeyh Şamil
içlerinden birisi ve kıkırdamaya başladı.
Diğer çocuklar da Şamil’e bakarak gülüştüler.
– Elbet ben! Neden olmasın, dedi Şamil hiç tereddüt etmeden. Kendine güveni tamdı.
İşte o vakit bir bahis başladı. Şamil canavarı öldüremezse arkadaşlarının her birine bir kuzu verecek, eğer öldürürse arkadaşları ona birer kuzu verecekti.
– Kabul, dedi çocuklar hep bir ağızdan.
Bu iddia giderek ciddileşti.
– Peki, ne zaman yapacaksın bunu Şamil, diye sordu içlerinden bir tanesi.
– En kısa zamanda. Yarın sabaha ne dersiniz, diyerek gün bile verdi Şamil.
Anlaşılan bu çocuk şaka yapmıyordu!
– Emin misin Şamil? Bu çok tehlikeli bir iş, dedi arkadaşlarından biri
– Elbette, diye cevapladı Şamil.
Macera başlıyordu. Mektepten gece karanlı- ğında ayrılan çocuklar ay ışığı altında yol aldılar.
Gün yavaş yavaş aydınlandı ve Ayzinap Gölü karşılarında ışıldadı. Şamil gölü ve etrafını şöyle- ce bir süzdü. Üstünü çıkardı ve kamasını dişleri- nin arasına alarak göle dalmaya niyetlendi. Şamil ciddiydi! Arkadaşlarını bir korku sardı.
– Nedenmiş o, diye atıldı diğer çocuklar.
– Ayzinap Gölü artık canavarlı! Kimse ona yaklaşamıyor. Duymadınız mı yoksa?
– Canavar mı, diye gülüştü çocuklar.
– Tabii ya canavar! Hem de kocaman kafalı, uzunca kuyruklu, korkunç bir yaratık.
– Hadi canım sen de, dedi çocuklardan biri.
– Doğru söylüyor, diye araya girdi bir diğer çocuk.
Meselenin şaka olmadığını sezen çocukları bir ciddiyet kapladı. Şimdi hepsi bu canavarı merak ediyordu. Onunla ilgili daha çok soru sormaya başladılar.
– Madem öyle, anlatsana n’apıyormuş bu ca- navar?
– Göle yaklaşan insanları ve hayvanları çekip yutuyormuş.
– Peki, neden onu kimse öldürmemiş, diye bir soru yükseldi.
Bütün gözler sorunun sahibine döndü. Evet, bu Şamil’den başkası değildi.
– Kolay mı Şamil? O bir CA-NA-VAR!
– Bir yol bulunur elbet, dedi Şamil, kendin- den emin ve dimdik bir duruşla.
– Ne o yoksa sen mi bulacaksın o yolu, dedi