DEVRİMCİ PROLETARYA YA YINLARI-1
BASKI: tJZKAN OFSET DİZGİ: OFSETSAN
YtJNETİM YERİ: Biçkiyurdu Sok. No.6 Kat 5
CağaloğJu I İstanbul
SORUMLU YÖNETMEN Ali Rıza ekiz
ZERi 1
POPULLIT
• •
DEVRiMiN
TEORİ VE PRATiCi
öNSöZ
Bugün uluslararası bir olgu haline gelen yeni oportünist akım, uluslararası komünist hareketin önünde önemli bir tehlike oluşturmaktadır. "üç dünya" teorisi, bugünkü uluslararası du
rumun tahlilinde düşülen önemsiz bazı Y-_anlışları içeren bir teori değildir. Tam tersine bu teori, M-L temel ilke ve sonuçlarını inkar eden, kendi içinde "tutarlılığı" olan oportünist bir teori
dir. Lenin 'in Emperyalizm ve Proleter devrimleri çağı tahlilleri
nin geçerliliğini yitirdiği anlayışı üzerine kuruludur. Kautsky oportünizminin. Tito.Kruşçeu. Brejneu revizyonizminin doğru
dan bir devamı, degişik bir biçimde yeniden hortlamasıdır.
Bu oportünist teori, L_eninist savaş ve barış, devlet ve devrim· tezlerini inkar etmektedir. Emperyalizmin savunuculu
ğu biçiminde kendini gösteren yeni oportüniznı, Marksizm
Leninizmin özü olan proletarya ihtilali ı•e proletarya diktatör
lüğü teorilerini sözde savunuyor görünmesine karşılık pratikte bunları ayaklar altına almaktadır. Uluslararası yeni oportünizm devrimin gerçekleştirilmesi ve sür.!lürülmesinde M-L partinin yö
netici rolünü, proletarya önderliğini; proleter enternasyonaliz
mini, milli sorun ve s'ömürgeler sorununun özünü unutturmaya çalışmakta; revizyonist, reformist, sosyal ŞÖ(!en tezleri Mark
sizm-Leninizm adı altında öne sürmekte, proletarya ve ezilen halkların devrim, ulusal ue sosyal kurtuluş mücadelelerini bal
talamaya çalışmaktadır.
üç dünya tezi ile tanınan bu yeni tipteki, aç ık uluslara
rası sağ oportünizmin ülkemizdeki baş temsilcisi, "Aydınlık"
ue "Halkın Sesi" dergilerinin öncülüğünü yaptığ·ı sınıf işbirlik çisi sağcı çevredir. Bu oportünistler, üç dünya tezirti sadakatle sa
vunmakta ve mantıki sonuçlarına ulaştırmaya çalıştırmaktadır
lar.
üç dünya teorisi, uluslararası sağ oportünizmin ortak te
melidir. Bu oportünist akımın /Jütün ülkelerdeki temsilcileri proletaryanın ve halkların bagınısızlık ve demokrasi, sosyalizm ve sınıfsız toplum mücadelesinin ateşini söndürmeye çabala.
maktadırlar.
BazılarıTJın göstermek istedikleri, bazılarının ise zannetik
leri gibi oportünist" olan '' .. \ ydınlık "ı·e "Halkın Sesi" nin yorumu değildir. Oportünist olan bizza.t fj_ç düny_a teorisinin kendisidir.
Yüce Marksist-Leninist Enver Hoca Yoldaş AEP 7. Kong
resinde, uluslararası sağ oportünizme karşı aç ık, M-L mücadele bayrağını yükseltmiş, bu oportünist teorinin eleştirisinin teme
lini en özlü şekilde ortaya koymuştur.
Çevirisini sunduğumuz AEP Merkez Komitesi organı Zeri i Popullit yazı kurulunun makalesi Enver Hoca Yoldaşın
tezlerinin parlak bir şekilde açılması ve tekrarıdır.
Bugün yüce Marksist-Leninist Enver Hoca yoldaş önderli
ğindeki AEP'nin, uluslararası sağ oportünizme- lwrşı açtığı mücadelenin büyük önemini kavranıalı ve AEI''nin safında açık ve kesin bir şekilde yer al mal? biit iin gerçek Marksist-Le
ninistlerin görevidir. Bir çoh Marksist-Leninist partinin açıkça belirttikleri l(ibi günümüzde: ''yüzdeyü.: AEP'niıı sa/ın <la olmah gerçek komünistlerle, sahte komünistleri ayıran ateş hali ıdır"
- AEP Merkez Komitesi Organı Zeri i Popullit Yazı Kuru
lu 'nun makalesi bütün dün�ada olduğu gibi, ülkenıiz devrimci
lerinide derinden etkiliyecektir.
ülkemizdede, AEP 7. Kongresi ile birlikte büyük bir güç ve hız kazanan, uluslararası sağ oportünizme, aç ık ve sinsi uzantılarına karşı mücadele, çeşitli çevrelerin her türden engel
leme çabalarına rağmen yeni, ileri bir aşamaya ulaşmıştır.
(Jnümüzdeki günlerde uluslararası sağ oportünizme karşı yürütülen proleter devrimci mücadele daha büyük yaygınlık ve derinlik kazanarak gelişmeye devam edecektir. Proleter dev
rimci gelişme yolunda olan bütün sağla.m ve dürüst devrimciler, oportünizmle her türlü bağı cesaretle kop·ararak yüce marksist
leninist Enver Hoca Yoldaş önderliğindeki AEP'nin marksist
leninist safında açık bir şekilde yer alacaklardır.
DEVRlMClPROLETARYA
6
ARNAVUTLUK EMEK PARTİSİ MER KEZ KOMİTESİ OR
GANI ZERi I POPULLIT GAZETESl'NDE 7 TEMMUZ 1977'
ae ve TlRAN RADYOSU'NDA 71819 TEMMUZ 1977'de YA-
YINLANAN YAZI KURULUNUN MAKALESl
DEVRİMİN TEORİ VE PRATİGİ
.
Bugünkü uluslararası durumu ve onun içerdiği devrimci süreçleri tahlil ederek, AEP 7 Kongresi'nde Enver Hoca Yoldaş şunları açıklamıştır: Dünya, dev
rim ve milli kurtuluş davasının sadece bir özlem ve gelecekteki bir olay değ'il, bugünden çözümü gündeme gelmiş bir mesele halini aldığı bir aşamada bulunmak
tadır. (Enver Hoca, 7. Kongre Raporu, S. 154)
Bu önemli, ilkeli tez, ·empery�lizmin Leninist tahliline, Lenin 'in bugünkü tarihi çağın özü hakkında
ki tesbitine dayanmakta, proletaryanın kendisini ve bütün insanlığı insanın insan tarafından her türlü sömü
rüsünden, kapitalist sistemden kurtarma ta�ihi görevin
den ilham almaKtadır. O, zamanımızın büyük geliş
melerinin somut bir Marksist-Leninist tahlilinden yola çıkmaktadır. �artinin 7. Kongresinin bu tezi d�vrimin Marksist-Lenin�st stratejisinin bu günkü şartlarda ye
niden doğrulanmasıdır.
1
Eınperyalizm üzerine dahiyane eserinde Lenin, ''emperyalizmin çöken ve çürüyen kapitalizm ve kapi
talizmin son aşaması ve proletaryanın sosyal devrimi
nin arifesi" olduğu sonucuna varmıştır. Emperyaliz
ınin özelliği olan olguları tahlil ederken, o, şunları ya
zıyordu: "Bütün bunlar, kapitalizmin gelişmesinin bugün eriştiği aşamayı, sosyalist proleter devrim çağı haline getirmiştir. Bu çağ başlamıştır ve objektif şartlardan dolayı sosyalist devrimin muhtevasını teş
kil eden, ekonomik ve siyasi tedbirleri gerçekleştir
mek amacıyla, proletaryanın bir an evvel ve her yönden hazırlanmasını yaşadığımız çağın gündemine sok
muştur. "(Lenin, Eserler Cilt 24 S. 506)
Lenin, mevcut çağın tesbitinde sınıf kıstasından yola çıkıyordu. O, çağın esas muhtevasını, onun ge
lişmesinin esas yönünü ve çağın tarihi şartlarının esas özelliklerini tesbit ederek, hangi sınıfın bu çağın mer
kezinde bulunduğunu gözönüne almanın önemli ol
duğunu söylüyordu. Yeni çağın temel muhtevasını emperyalizm ve proleter devrimleri çağı diye tesbit eden Lenin, kapitalist baskı ve sömürü toplumunu devrimci yolla devirecek ve yeni toplumu, sınıfsız komünist topluınu inşa edecek proletaryanın tarihi göreviyle ilgili .l\1arx 'ın öğretilerine tutarlılıkla sadık kalıyordu.
Marx ve Enoels'in o "Komünist Manifestosu"
ve onların
"Bütün
dünya işçileri birleşin." çağrısı, insan toplumunun temel çelişmesini emek-sermaye arasında olduğunu ve proletaryanın onu devrimle çözınekle görevlendirildiğini ilan etmiştir. Emperyalizm tahlilinde Lenin, kapitalist toplumda çelişmelerin doruğuna ulaştığını ve dünyanın proleter devrimler ve sosyalizmin zaferi dönemine girdiğini göstermiş
tir. Büyük Sosyalist Ekim Devrimi Marx ve Engels'in dahiyane görüşlerini pratikte doğrulamıştır. Lenin 'in
8
ölümünden sonra da uluslararası komünist hareket o
nun bugünkü çağ hakkındaki öğretilerine ve onun devrimci stratejisine kararlılıkla sarılmıştır. Sosyalist devrimin bir dizi diğer ülkede zafer kazanması, kapi
talizmden sosyalizme geçiş çağı olarak, bugünkü çağ hakkındaki Leninist tezin, bugünkü insan toplumunun gelişmesinin temel kanununu yansıttığını doğrulamış
tır. Sömürgeci sistemin yıkılması, Asya, Afrika ül
kelerinin ezici çoğunluğunun siyasi bağımsızlığını kazanması, Lenin'in çağımız ve devrim konusundaki teorisinin yeniden doğrulanmasıdır. Sovyetler Birliği
nin ve bazı eski sosyalist ülkelerin Marksizm-Leninizme ve devrim öğretilerine ihaneti, bugünkü çağın niteliği hakkındaki Leninist tezin hiç bir yanını değiştirme
mektedir. Çünkü bu ihanet, sosyalizmin kapitalizm üzerinde dünya çapında kaçınılmaz zaferi yolundaki bir zikzak tan başka bir . ş c y değildir ..
AEP, bu Marksist-Lcninist sonuçları tutarlılıkla savunmuş ve savun�aktadır. Enver Hoca Yoldaş şöyle demiştir: "Çağımızın, kapitalizmden sosyalizme geçiş, iki zıt sosyal sistemin mücadelesi, proleter ve milli kurtuluş devrimleri, emperyalizmin yıkılması ve sö
mürgeci sistemin tasfiye edilmesi, sosyalizmin ve ko
münizmin dünya çapında zafere ulaşınası yolundaki temel nitelikleri her geçen gün daha fazla derinleşmek
te ve açığa çıkmaktadır. '' (Enver lloca, AEP 5. Kong
resine Rapor S.5)
il
Mevcut çağın ve devrimci stratejinin tespitini Marksist-Leninistler her zaman bu çağın özellikleri olan büyük sosyal çelişmelere dayandırmışlardır.
Bu çelişmeler nelerdir? Rusya'da sosyalist devrimin zafere ulaşmasından sonra, Lenin ve Stalin şu dört çelişmeden söz etmişlerdir: İki zıt sistem, kapitalist ve sosyalist sistemler arasındaki çelişme; kapitalist
ülkelerde emek ve sermaye arasındaki çelişme, ezilen halklar ve milletlerle emperyalistler arasındaki çelişme:
emperyalist - devletler arasındaki çelişme. Çağımızda, dünya devriminin büyük sürecini oluşturan, bugünkü devrimci hareketlerin gelişmesinin objektif temelini oluşturan ·işte bu çelişmelerdir. Günümüzdeki geliş
melerin hepsi de Lenin 'in zamanından bu yana bu çelişmelerin yumuşamadığını, yok olmadığını tersine şimdiye kadar görülmedik derecede keskinleştiğini ve açıkca belirginleştiğini doğrulamaktadır. Bu sebep
le, bu çelişmelerin tanın1lanması ve kabul edilmesi doğru bir devrimci stratejiyi tespit etmek için temel teşkil eder. Aksi taktirde, . her türden revizyonistler ve oportünistlerin yaptıkları gibi bu çelişmelerin in
kar edilmesi, onların gizlenmesi, şu veya bu çeliş
menin reddedilmesi, onların gerçek muhtevasının çarpıtılması, devrimci harekette karışıklık ve kafa bulandıran faaliyete yol açar ve çarpıtılmış ve sahte devrimci bir stratejinin ve taktiklerin inşası ve vaaz edilmesi için bir temel teşkil eder. Şu anda, dünya
nın sözde birinci, ikinci ve üçüncü dünya diye bölün
mesinden, bloksuz dünyadan, gelişmekte olan ülkeler ve kuzey ve güney dünyasından çokça bahsedilmek:..
tedir. Bu ayırımı destekleyen herkes teorisini, sözde bugünkü uluslararası durumun gerçek şartlarına ce
vap veren, en doğru strateji olarak sunmaya çalışmak
tadır. Fakat, Enver Hoca Yoldaşın 7. Kongrede be
lirttiği gibi, bugün dünyada faaliyet gösteren çeşitli siyasi güçler adına yapılan bütün bu adlandırmalar, bu siyasi güçlerin sınıf niteliğini, çağımızın temel çelişmelerini, bugün ulusal ve uluslararası çapta ha
kim olan kilit meseleyi, bir yandan .biujUY.a emper
yalist dünya ile öte yandan sosyalizm, dünya prole
taryası ve onun tabii ınüttefıkleri arasındaki amansız ınücadeleyi gizleınek tedirler.
Marksist-Leninistler dünyadan ve çeşitli ülkeler
den bahsederken, bunları adlandırırken diyalektik
10
ve tarihi ınateryalizm ilkelerinden yola çıkarlar. On
lar, herşeyden önce, çeşitli ülkelerdeki sosyo-ekono
ınik düzenden, proleter sınıf kıstasından hareket eder
ler. Bu aıuaçla, bu açıdan yola çıkarak Lenin· 1921 yılında, yani dünyada sadece bir tek sosyalist ülke Sovyet Rusya varken şöyle yazıyordu: "Bugün iki dünya vardır. Keşmekeş içinde bulunan ve asla geri çekiln1eyecek olan eski dünya, yani kapitalizm ve büyüyen ve hala çok zayıf olan ve fakat büyüyecek, çünkü önüne geçilen1iyecek olan yeni dünya. " (Le
nin, Eserler Cilt 33 s·. 153-154) Öte yandan bizzat Stalin 1919 yılında yayınlanan "iki Kamp" -adlı ünlü eserinde şöyle helirtiyord u : ''Dünya� emperyalist kam_p ve sosyalist. kanıp olınak üzere iki ayrı kampa kesin olarak bölünınüştür. Bu iki kaınp arasındaki ınücadele, zamanımızda hayatın eksenini oluşturmak
tadır. Bu mücadele eski ve yeni dünyanın taraftarla
rının, bugünkü iç ve dış siyasetlerini belirler." ( S talin, Eserler, Cilt ·4 s. 226) Partimiz bugün de, Leninizın nasıl canlı ve gerçek ise, Lenin ve Stalin'in dediği gibi sosyalist dünyadan sözetmek gerektiği şeklindeki Leninist kıstasında aynı şekilde canlı ve gerçek oldu
ğu görüşündedir. Sovyetler Birliğ!'nde ve diğer bazı eski sosyalist ülkelerde, kapitalizınin geri gehnesinden.
yani sosyalist kaınpın dağıhnasından yola çıkarak, sosyalizmin varlığını kafalarından silen, "bloksu1. diin
ya" "üç dünya" vs. teorisyenlerinin tesbiti ·d�ı� anak
sızdır. Bu tesbit, Marksist-Leninist öğretilerin ve �ınıf
kıs tasının taına ınen zı ttıdır.
Revizyonist ihanet, Sovyetler Birliğinin ve bir dizi eski sosyalist ülkenin kapitalizıne dönınesi, 1110- dern revizyonizmin uluslararası koınünist ve işçi hare
ketinde. yayılnıası ve onun bölücülüğü devriın ve sos
yalizn1 davasına ağır bir darbe olnıuştur. Fakat bu, sosyaliznıin sistenı olarak tasfiye olduğu ve dünyanın iki zıt sisteıne bölünınesi kıstasının değişınesi gerektiği ve bugün sosyalizın ve kapitalizın arasında ınücadelenin
varolınadığı anlaınına gelıneınektedir. Sosyalizın, Arna�
vutluk Sosyalist 1-Ialk Cuınhuriyeti gibi Marksizın-Le
ninizın 'e sadık kalan gerçek sosyalist ülkelerde varol
ınak ta, ileriye doğru gitınektedir. Başka bir deyişle sosyalist sisteın, kapitalist sisteme karşı çıkan bir sisteın olarak objektif bir şekilde varoln1akta, böyle
likle onunla kapitaliznı arasındaki ölünı kalını müca
delesi şeklindeki çelişn1e ·de varohnaktadır. Sözde üç dünya teorisi, sosyal sistem olarak sosyalizmi in
kar ederek� uluslararası proletaryanın en büyük tarihi zaferini ve çağıınızın teınel çelişınesi olan sosyaliznıle kapitalizın arasındaki çelişıne.yi inkar etınek tedir.
Şurası açıktır ki, sosyalizn1i inkar eden böyle bir teori, Leninizıne karşıdır. O, sosyaliznıin inşa edildiği ülke
lerde proletarya diktatörlüğünün zayıflaınasına yol açınakta, dünya proletaryasına ınücadele etıneıne ve sosyalist devriıne atılınaına yolunda çağrıda bulunınak
tadır. Bu da şaşılacak bir şey değildir; duruınu değer
lendirirken proleter sınıf kıstasından kopına, devriın ve proletaryanın ınenf aatlerine ters olan sonuçlara yol aç ınak tadır.
Lenin, büyük ve tutarlı bir l\1arksist olarak sık sık kendi eserlerinde kapitalist dünyayı ve onun içindeki güçlerin ilişkilerini tahlil etıniştir. Lenin bunu, pro
letaryanın önünde duran görevlerini,· komünist parti
lerin ve ilk sosyalist ülkenin görevlerini tesbit etmek ve devrin1in gerçek ınüttefikleri ile düşn1anlarını or
taya koyınak için yapmıştır.
Lenin, 1920 yılındaki Koınünist Enternasyonalin 2. Kongresindeki tezleri ve_ raporlarında bu yönde
parlak bir örnek vermektedir. Lenin şunları_ bclirt
ıniştir: "Şiındi devriınci partilerin pratiği ile, bu par
tilerin çok bilinçli, örgütlü, söınürülen kitlelere bağlı, çok kararlı olduklarını ve bu buhrandan başarıyla, zaferle taçlannuş .bir devriın için yararlanabildiklerini gösterıneliyiz. Koınünist Enternasyonal 'ın bu kongre
sind � söz konusu bu gerçeği kanıtlaınak için toplanınış
1 2
bulunuyoruz." (Lenin, Eserler Cilt 31 s. 250) Sözde liç dünya teorisi ise devrim için hiçbir görev ortaya koymaınakta tan1 tersine bunu unutınaktadır. üç dünya şeınasında proletarya ile burjuva�i arasındaki teınel çelişme söz konusu değildir. Bundan başka, ay
nı zamanda dünyanın bu şekilde _bölünmesinde görü
nen şey, üç dünya diye adlandırdıkları şeyin sınıfsal olınayan bir şekilde görülmesi, sınıfların ve sınıf müca
delesinin inkar edilınesi, dünya yüzünde bu teorinin kapsadığı ülkelerin, orada hakiın olan rejiınlerin ve onun içerisinde faaliyet gösteren çeşitli siyasi güçlerin tek bir bütün olarak ele alınınasıdır. Bunda ezilen halk
lar ve bu ülkelerdeki gerici ve eınperyalist yanlısı güç
ler arasındaki çelişıne inkar edilmiştir.
En1peryalizınin söınürdüğü ülkelerde, Asya, Afrika ve Latin Aınerika ülkelerinde özgürlüğe aşık halklar, özgürlük, bağıınsızlık ve ulusal egeınenlik için eski ve yeni sömürgeciliğe karşı çetin bir ınücadele yürütınek
tedirler. Bu, Marksist-Leninistlerin, gerçek sosyalist ülkelerin, dünya prolataryasının, bütün ilerici güçlerin kayıtsız şartsız desteğini kazanan doğru bir devriın ve kurtuluş mücadelesidir. Bu ınücadele, bir çok düşmana karşı emperyalist baskıya herşeyden önce de en bü
yük söınürücü ve uluslararası jandarınalar, bütün dünya halklarının en tehlikeli düşıuanları olan iki süper dev
lete, yabancı en1peryalistlere şu veya bu süper devlete, uluslararası teke11ere hin1erce iple hağh ve nıi11i hağını
sızlık ve özgürlüğün düşınanı olan ülkedeki gerici burju- vaziye karşı yabancı eınperyalistlere dayanan ve halk devrimine karşı gerici burjuvaziyle birleşen feodalizınin belirgin kalıntılarına, bu üç düşınanın_ hakiıuiyetinin ten1silcisi ve savunucusu olan gerici ve faşist rejiınlere yöneltilınektedir ve başka türlü de olaınaz.
Bu sebeple, eınperyalizı11in ınüttefikleri ve i�bir
likçiltri olan ülkedeki düşınanlarla, bu ınücadeleyi engelleyen bütün etkenlerle aynı zamanda n1ücadele etmeden ve onlara darbe indirmeden, sadece dıştaki
eınperyalist düşma.nlara kar�ı ınücadele etmek gerek
tiğini iddia etınek saçınadır. Bu güne kadar ülke için
deki düşmanlar, gericiler ve hainler, satılmış, gayri ınilli unsurların bulunmadığı hiçbir kurtuluş mücadele
si olmamış,. hiç bir milli demokratik ve anti-eınperya
list devrim yapılınanuştır. Sözde üç dünya teorisinin yaptığı gibi koınprador burjuvazi dahil bütün burjuva tabakalar anti-emperyalist güç, eınperyalizn1e karşı mücadeleyi ileriye doğru götüren bir temel ve etken
ler olarak tanımlanaınaz. Bu teoriyi izleınek, dev
rimci hareketi doğru yoldan saptır111a k. devrin1i yarı yolda bıiakınak, onu diğer ülkelerdeki proleh.'r devriın
lerinden J<oparınak, bu ülkelerdeki halk lan 11 ve pro
letarya 11111 ınücadelesini anti-Marksist ve revizyonist yola sokınak anlamına gelmektedir.
Marksizm-Leninizın bize her zaman, milli mese
leyi devriın davasına bağlı olarak görmeyi öğret
ınektedir. Bu görüşten yola çıkarak Marksist-Leninist
ler, eınperyalizme yönelen ve genel dünya proleter devrim davasına hizınet eden her hareketi destekle
mektedirler. Lenin şunları belirtiyordu: "Biz kon1ünist
ler olarak, sömürge ülkelerdeki burjuva kurtuluş ha
reketlerini, bu hareketler, sadece gerçekten devrimci olurlarsa, tenJsilcileri devrin1ci ruhla· köylülüğü ve sö
mürülen gen_iş kitleleri eğitmemizi ve örgütlememizi engellemezlerse destekleıneliyiz. Ve . destekleyeceğiz.
Bu şartlar yoksa o zaınan bu ülkelerdeki kon1ünistler 2. Enternasyonalin Kahramanlarının çıktığı refonncu burjuvaziye" karşı ınücadele etn1elidirler." (Lenin, Eserler Cilt 31, S. 266-26 7)
Üçüncü dünya tezini savunanlar, Suudi. Arabistan kralının veya İran Şahı'nın ABD'deki petrol tekelleriy
le pazarlıklarını bile, onların Pentagon'la milyarlarca ve milyarlarca dolarlık silah alış verişlerini kurtuluş mücadelesi, dahası "emperyalizme karşı mücadelede esas güç'' olarak ele almaktadırlar. Bu mantığa göre, petrol paralarını Wall Street ve City'nin bankalarına
14
akıtan petrol şeyhleri eınperyalizme karşı bir mili
tan ve emperyalist' hakimiyete yönelen halk mücadele
sinin destekleyicisidir; ve bu şeyhlerin gerici ve baskıcı rejimlerine silah satan Amerikan emperyalistleri, bu silahları emperyalistleri Arabistan, ve İran 'ın altın kum
larından kovmak için müçadele eden yurtsever güçle
re" vermektedirler.
Gerçekler, bugün anti-emperyalist ve demokratik kurtuluşçu devrimin ancak başında partisi bulunan, geniş köylü kitleleri ve diğer anti-emperyalist ve yurt
sever güçlerle ittifak içindeki proletarya önderliğinde olursa tutarlılıkla yürütülebildiğini ve sonuna kadar götürülebildiğini göstermektedir. Lenin, daha 1905 yılında "iki Taktik" adlı kitabında emperyalizm şart
larında demokratik burjuva devrimlerin özelliğinin şu olduğunu derin kanıtlarla ispatladı: ''Bu devrin1leri ileriye doğru götürmekte en çok ilgisi bulunan güç, tereddüt eden ve k.itlelerin devrimci atılımına karşı gerici feodal güçlerle birleşen burjuvazi değil, fakat demokratik burjuva devrimi, sosyalist devrime geçiş için bir ara aşama olarak ele alan proletaryadır.'' Za
manımızın milli kurtuluş hareketleri için de aynı şeyi söylemek gerekir. Stalin, Ekim Devriminden sonra"
sömürgelerde ve bağımlı ülkelerde kurtuluş devrinıi aşamasının ve bu ülkelerdeki proletaryanın uyanınası aşamasının ve onun devrimde hegemonya aşanıasının başladığını belirtiyordu. (Stalin, Eserler Cilt 10. s.
237-238)
Bu Leninist öğretiler, bugünkü şartlarda özel bir değer ve önem taşımaktadır. Bugün dünyada, Lenin 'in dikkat çektiği iki eğilim güçlü bir şekilde derinleşmiş
tir ve faaliyet göstermektedir. Bir yandan milli sınır
ların kırılması eğilimi ve kapitalist tekellerin ekonomik ve siyasi hayatı uluslararası bir hale getirmesi ve öte yandan çeşitli ülkelerin milli bağımsızlık mücadelesinin güçlenmesi eğilimidir. Nitekim, birinci eğilime bağlı olarak sömürgelikten kurtulan birçok ülkede yerli
burjuvazi, çok uluslu şirketler, çeşitli ekonomik ve ınali bütünleşmeler, vs. gibi çok . çeşitli yeni sömürge
ci biçimlerle yabancı emperyalist sermayeyle bağlarını koruınakla kalmamakta, tersine gittikçe güçlendirmek
tedir .. ülkenin ekonomik ve siyasi hayatında kilit bir yer tutan ve gittikçe büyüyen bu burjuvazi, emperya
list yanlısı bir güç, devrim ve kurtuluş hareketinin düşmanıdır.
Eski sömürge ülkelerde, emperyalizme karşı n1illi bağımsızlığın güçlenmesi eğilimine gelince bu herşeyden önce bu ülkelerdeki proletaryanın büyü
mesine bağlıdır. Böylece anti-emperyalist ve <l:emok
ratik devrimlerin geniş çaplı ve tutarlı bir şekilde ge
lişmesi ve proletaryanın bunlara önderlik etmesi ve bunun sonucu bunların daha yüksek bir düzeye, sos
yalizm mücadelesi düzeyine çıkarılması için daha el
verişli şartlar yaratılmak tadır.
Marksist-Leninistler, sö.zde üçüncü dünya ülkele
rinin proletaryası ve halklarının coşkun kurtuluş, devrimci ve sosyalist istek ve taleplerini bu· ülkelerin baskıcı komprador burjuvazisinin amaçları ve siyasetiy
le karıştırmamaktadırlar. Onlar, Asya, Afrika ve La
tin Ariıerika ülkelerinde halk saflarında devrimci . ,
ınücadelelerini zafere doğru götürecek sağlam ilerici akınıların varolduğunu bilmektedirler.
Gelişmekte olan bir dizi µlkede, iktidardaki em
peryalist yanlısı, gerici ve faşist kuvvetleri ile gerçe�
anti-emperyalist ve devrimci güçler arasında her hangi bir aY.ırım yapmaksızın, üç dünya teorisinin destekleyi
cilerinin yaptığı gibi sözde üç dünyanın emperyaliz
ıne karşı mücadelenin ·ve devrimin esas gücü olduğu konusunda genel terimlerle konuşmak, Marksizm
Leninizmin �ğretilerinden gözle görülen bir ayrılış ve devriınci güçler arasında karışıklığa ve örgütsüzlüğe yol açan tipik oportünist bakışlar vazetmek demektir.
Gerçekte, üç dünya teorisine göre, bu ülkelerin halk
ları, örneğin Brezilya'da Geisel'in kan_lı faşist dikta-
16
törlüğüne ve Şili'de Pinochet, Endonezya'da Suharto, İran Şahı ve Ürdün Kralına vb. karşı savaşmamalıdır
lar, çünkü onlar, "dünya tarihinin tekerleğini ileriye götüren" "devrimci itici güç'' ün bir parçasıdırlar.
Gerçeğin aksine bu teoriye göre, halklar ve devrimci_
ler üçüncü dünyanın gerici kuvvetleri ve rejimleriyle birleşmeli ve onları desteklemeli, esas anlamda devrjm
den vazgeçmelidirler.
Birleşik Devletler Emperyalizmi, diğer kapitalist devletler ve Sovyet Sosyal Emperyalizmi sözde üçüncü dünya ülkelerinde hakim olan sınıfları binlerce iple ken
dilerine bağlamışlardır. Yabancı tekellere bağımlı ve kendi halkları üzerinde hakiıniyetlerini uzatmak is
teyen bu sınıflar, şüphesiz Birleşik Devletler Emper
yalizmi ve Sovyet Sosyal Emperyalizmi üzerinde bas
-kı uygulamayı ve onların kendi iç ıneselelerine müdaha
lesini durdurmayı amaçlayan, sözde bağımsız devlet
lerin bir demokratik blok oluşturdukları izlenimini vermeye çalışmaktadırlar.
Lenin,. kbJllünist partilerine israrla şunları söyledi,
"Emperyalist devletler tarafından, siyasi olarak bağımsız devletler oluşturma maskesi altında sistemli bir şekilde kullanılan. yalanların, gerçekte hem ekono
mik açıdan ve hem de askeri açıdan tamamen kendi
lerine bağımlı devletler yaratmak olduğunu, bütün ülkelerin, özellikle geri kalmış ülkelerin geniş çalışan halk yığınlarına devaınlı teşhir etınek ve açıklamak
gereklidir." (Lenin, Eserler Cilt 31 s. 1 59) AEP, Le
nin' in bu öğretilerine her zan1an sadık kalınış tır.
AEP 7. Kongresinde Enver. Hoca Yoldaş şunları belirtti: "Çeşitli hükümetler ve devletlerin izledikleı:i siyasetlerin değerlendirilmesine gelince� Marksistler, sınıf kıstasından, bu hüküınetler ve devletlerin emper
yalizme, sosyal emperyalizn1e, �e·ndi halkına ve gerici
liğe karşı aldıkları tavırlarından yola çıkınaktadırlar.
. Bu öğretiler ışığında, devrimci hareket ve prole
tarya stratejisini ve taktiğini �urmakta, emperyalizme,
burjuvaziye ve gericiliğe karşı mücadelede gerçek müt
tefiklerini bulınakta ve 9nlarla birleşmektedir. Üçüncü dünya, bloksuz ülkeler, veya gelişınekte olan ülkeler terimleri', milli ve sosyal kurtuluş için savaşan geniş kitlelerde süper devletlerin tehdidinden korunacak söz
de bir sığınağın bulunduğu şeklinde hayal yaratn1ak
tadır. Bu teriınler, şu veya bu şekilde iki süper devlete ve eski sömürgeci ınetropollere siyasi, ideolojik ve eko
noınik bakımdan bağlı ve bağımlı olan bu ülkelerin çoğunda mevcut gerçek durumu gizlemektedir. '' (Enver Hoca, AEP 7. Kongre Raporu, s. 204)
Bugünkii sözde üçüncü dünya, bloksuzlar vb ....
hakkındaki teoriler devrimi engellemeyi, kapitalizn1i, hegemonyasını uygulamayı engellemeyere�, fakat halk
lara daha kabul edilebilir hakimiyet biçimlerinin bazı
larını uygulayacak bir şeklini, savunn1ayı an1açlaınak
tadır. Sözde üçüncü dünya ve bloksuz dünya, adlandı
rılınalarındaki f arkhlıklara rağn1en iki su dan1lası gibi birbirlerine benzeınektedir. Onlara aynı politika ve ideoloji tarafından yol gösterilnıektedir, bir gurup ötekisiyle öylesine içiçe geçıniştir ki, hangi ülkelerin üçüncü dünya olduğunu ve onları bloksuzlardan neyin ayırdettiğini ve bloksuz dünyaya hangi ülkelerin dahil edildiği ve bunları üçüncü dünyadakilerden neyin ayırdettiğini çıkarnıak zordur.
Gerek üçüncü dünya ülkelerinin, ge�ekse bloksuz
ülkelerin bir çuvala sokulduğu sözde gelişmekte olan ülkelerin yeni gurupJaşmasını yaratn1ak için çaba gös
terihnek tedir. Bu teorinin yazarları da, sınıf çelişl{ileri
nin gizleınesi ve gelişınekte olan ülkelerin ekonoınileri
nin inşası için biraz "sadaka" verınesi �artıyla· en1per
yalizn1in, sosyal-enıperyaliznıin ve diğer en1peryalist devletlerin ayağına batacak hiç bir şey yapnıayarak
n1e.vcut statükoyu savunnıaktadırlar. Bu teorinin ya
iarİarına göre, büyük devletler bazı "f edakarhk '' lar
yapınalı. halklara biraz daha yaşanıaları ve ayaklan
ıııaınaları için bir şeyler vernıelidirler. Böylece onlar,
herkesin, zenginler ve yoksulların, sömüren ve söınuru
lenlerin yaşadığı, ''savaşsız'', ''silahlanmadan'', ''bir
lik içinde",' "sınıf barışı içinde", Kruşçevci "bir arada
y aşaına "yla "yeni uluslararası bir düzen" şeklinde orta
bir yol bulunabileceğini söyleınektedirler.
Kesinlikle bu üç "buluş" aynı muhteva ve aınaç
ları taşıdığı için, bloksuz ülkelerin "önderliğinin"
üçüncü dünya ve gelişmekte olan ülkeler dünyasının tan1 bir uyuın içinde olduğuna dikkat çekihnektedir.
Aynı zaınanda, teorileriyle, vaazlarıyla kitleleri, pro
letaryayı ve halkları aldatmakta ve onları devriınci n1ücadeleden saptırmaya çalışmak ta dırlar.
Üç dünya teurisi ik"i zıt sosyal sistem� sosyalizm ve kapitalizın arasındaki çelişkiyi veya emek iJe serına
ye arasındaki büyük çelişmeyi hesaba katınamakta, hatta ezilen halklar ile eınp�ryalizın arasındaki büy�
çelişıneyi sadece iki süper devlet ve hatta esas olarak on_lardan biriyle çelişmey-e indirgeyerek tahlil etmek
tedir.
Bu
"teorr' ezilen halklar ve milletlerle, diğ.er emperyalist devletle( arasındaki çeli'şmeyi taınamen inkar etmektedir ... Dahası, üç dünya te9risinin taraftarları üçµncü dünyanın bu� emperyalist ülkeleri� . ve
.:\BD emperyalistleriyle Sovyet Sosy_al eınperyalizn1ine karşı ittifak için çağrıda bulunınaktadır. ,;
Sözde, bugünkü ortamda il. Dünya sayaşın_dan sonra '. varolan,
ABD
emp·eryalizminin yenihnez bir şekilde hakim olduğu emperyalist kan1pın, ç.eşitli emperyalistlerin ·<.''?İtsiz gelişınesi sonucu dağılınası ve varlığını yitirm·esi dünyanın üç dünyaya bölündüğünü haklı gösternıeye çalışanların kanıtlarından biridir.
Bu teorinin destekleyicileri bugün tek bir en1perya
list dünyadan bahsedilen1iyeceğini iddia etn1ektedirler.
Çünkü bir yandan 8afı eınperyalistleri ABD'li hüKiin1-
darlarına karşı gelınekte ve diğer yandan ise iki eınper
yalist süper devlet -ABD ve Sovyetler Birliği·- arasında şiddetli ve gittikçe artan bir rekabet söz konusu olınak
tadır.
Emperyalizm aşamasında, çeşitli kapitalist ülke
lerin eşitsiz gelişimi sonucunda; emperyalistler arası çelişmeler sUrekli varolmakta ve derinleşmekte, durum
lara ve · şartlara göre ernpe�yalistler arası ittifaklar, bloklar ye .bllıruplaşım.lar vs. yaratılmakta ve bozulmak
tadır, bu .(.,]arksiLın-Lcninizmin A"BC siöır. Lenin, emperyalizmin kapitalizmin son aşaması olarak her geçen gün çürümeye doğru ilerlediğini gösteren, em
peryalizmin bu tipik olgusunu objektif bir kanun ola
rak geniş bir şekilde ispatlamıştır, fakat bu, sözkonusu çelişkiler sonucu, sosyal sistem olarak emperyalist dünyanın varlığının yokolduğu ve çeşitli dünyalara bö
lundüğü, şu veya bu eınperyalizn1in sosyo - ekonoınik niteliklerinin değiştiği anlanıına ını gehnektedir? Asla.
Bu-J:,ünkü olgular emperyalist dünyanın dağıldığından değil, fakat bugün ikL.büyük emperyalist blok� bir yan
da, bu emperyalistlerarası organizmaların aletleri olan
NAT01
Avrupa Ortak Pazarı vb. araçlara sahip .. başında ABD emperlalizminfrı bulunduğu Batı Emperyalist blok ve diğer yanda ise yayı1macı, hegemonyacı ve savaş .kışkırtıcısı politikalarının aletleri V ARŞOV � PAKTI, COMECON gibi araçlara sahip Sovyet Sosyal
Eınperyalizıninin hakiıniyctindl'k i
doğu
bloku tarafından karakterize edilen tek bir dlinya eınperyalist siste
minden sözetmektedir.
"üç dünya" şemasında, sözde ikinci düny·a, iki süper devletten veya "üçüncü dünyaya'' dahil edilen çeşitli - iikelerden '\osyal -�üzen bakımından özde hiç bir farkı ohnayan kaı>italist ve revizyonist emperyalist ül
keleri kapsar. Gerçekten bu "dünyanın" iki süper dev
let ile belirgin çelişmeleri vardır, fakat bunlar bizzat iki süper 'devlet arasındaki çelişnıeler gibi emperyalist
ler arası çelişınelerdir. I-lerşeyden önce bunlar Batı Alınan, Japonya, lngiltere� Fransa, Kanada vb. gibi emperyalistlerin pazarlar için, nüfuz alanları için, ser
ınaye ihraç bölgeleri için ve diğerlerinin zenginlikleri
ni sömürmek için gerek bir süper devletle veya öteki-
20
�iyle, gerekse birbirleri ile olan çelişmelerdir.
Şüphesiz bu çelişmeler ·emperyalist dünya siste
mini zayıflatmakta ve proletarya ile halkların mücade
lesinin yararına olınaktadır. Fakat çeşitli emperyalist devletlerle iki süper devlet arasındaki çelişmeleri eınekçi kitleler ve halkların emperyalizıne karşı giriş
tikleri ınücadeleyle bir tutmak nıarksizn1t• aykırıdır.
Sözde "ikinci dünya" ülkelerinin, ba�ka bir de·
yişle, bu ülkelerde hakim olan büyük tekelci burjuvazi
nin iki süper devlete·· ve dünya eınperyafizmine karşı ınücadelede ezilen halklar ve milletlerin müttefiki olma
ları asla ınüınkün değildir. Tar,ih il. Dünya Savaşından sonra bu ülkelerin, Amerikan Emperyalizminin Kore�
Vietnaın, Ortadoğu, Afrika ve diğer ülkelerdeki saldır
gan siyaset ve eğilimlerini desteklediklerini göstermiş
tir. Onlar, yeni sömürgeciliğin ve uluslararası ekonomik
ili�kilerde eski eşit olmayan düzenin ateşli savunucula- 11ycblar. Sovyet Sosyal Emperyalizminin "ikinci
dun yada'' yer alan müttefikleri, Çekoslovakya'nın iş
galine onunla birlikte katıldılar ve dünyanın çc�itli böl
gelerinde onun yağmacı, yayıhnacı politikalannın hara
retli destekçileri oldular. Sözde "ih. inci dünya" ülkeleri,
iki süper devletin saldırgan ve yayılınacı ittifaklarının
�ı na ek o no ınik ve askeri desteğini oluştururlar.
"üç dünya" teorisinin destekçileri bu teorinin, eınperyalistler arası çelişkilerden yararlanmada büyük iınkanlar verdiğini iddia etınek tedirler. Düşman kanı
pındaki çelişkilerden yararlanılmalıdır, fakat hangi yolla ve hangi amaçla. İlke, devrimin, halkların \e on
ların özgürlüğünün, sosyalizm davasının yararına ola
cak bir şekilde bu çelişmeleri değerlendinne olmalıdır.
İlke, düşman saflarındaki çelişmelerden yararlanma
nın, devrimci hareketleri ve kurtuluş hareketlerini za
yıflatınayıp tersine onları giçlendirmesi, düşmana karşı özellikle de baş düşmana karşı mücadelede, halk kit
leleri içerisinde herhangi bir hayale yer verıneden_
devrimci güçleri gittikçe daha aktif bir biçimde sefer-
ber etmesidir.
Eınperyalistler arası çelişkilerin mutlaklaştırılması devrimle karşı-devrim arasındaki temel çelişmenin yeterince önemsenmemesi .Yalnızca düşman kampında
ki çelişkilerden yararlanmayı stratejinin esası olarak kabul etmek ve asıl şeyi yani devrimci ruhun yükseltil
mesi ve emekçi halkların devrimci hareketinin geliş
mesini unutmak,. devrimin hazırlanmasını ihmal etınek, bunlar bir bütün olarak alındığında, Maıksist-Leninist öğretiye aykırı . düşmektedirler. Sözde daha zayıf emperyalizmlerle daha güçlü olana karşı birliği öğüt-.
lemek çelişkilerden yararlanma perdesi altında diğer ülkeninkine karşı ülkenin burjuvazisinin yanında yer almak Marksizme aykırıdır. Lenin, düşınan safların
daki çelişkilerden yararlanma taktiğinin proleter bilin.cin genel seviyesini, devrimci ruhu, kitleleri_n savaşma ve kazanma kapasitesini düşürınek değil yükseltmek için kıİllanılınası gerektiğini ·önemle be
lirtn1iştir. (Lenin, Eserler ,Cilt 3 1, syf. 69-70 ) -
AEP, bu ölmez Leninist öğretileri her zan1an, devamlı olarak savunmaktadır. Enver Hoca Yoldaş'
ın belirttiği gibi ''Emperyalizmin ve modern revizyo
nizmin büyük bir kriz içinde bulunduğu şu anda onlara karşı ınücadeleyi güçlendirmeli, düş111anlar ara
sındaki büyük çelişkilerden düzgün ve doğru bir şe
kilde sosyalist devletlerin ·ve devrimle ayağa kalkan halkların lehine yararJanmalı, onları. aralıksız teşhir etmeli, emperyalistler ve revizyonistlerin gönülsüzce, tehlikeden kaçn1ak ve sonra intikam aln1ak için bu
lundukları sözde itiraflarla yetinilınemeliyiz. Bunun için, her zaman çelikten birliğin1izi koruınalı ve saldırılarımızı aralıksız sürdürmeliyiz." ( Raporhır ve söylevler· 1970, 197 1 syf. 460-461 )
İki süper devletin baş destekçilerini oluşturan. \'ogun lukla kapitalist ve yeni söınürgeci ülkeleri kapsayan \l' sözde ABD emperyalizınine ve Sovyet sosyal-eınperya
lizınine karşı mücadelede "üçüncü dünyanın" nıütte-
22
fiki sözde" ikinci Dünyadan" sözederken, üç dünya teorisinin karşı-devrimci ve sahte anti-emperyalist karakteri açıkca görülmektedir.
Ulusal bağımsızlığın korunması ve özellikle Sov
yet Sosyal emperyalizmine karşı mücadelenin çıkar
ları gereği tekelci burjuvaziye ve "ikinci dünya" ül
kelerinin sömürü sistemine karşı mücadele etmesi ge
reken Avrupa, Japonya, Kanada vb. proletaryasına sosyal barış, burjuvaziyle işbirliği ve devriınden vaz
geçn1eyi öğütlediği içindir ki bu "teori" karşı-devrimci bir teoridir.
Bu aynı zaınanda bir sahte anti-erriperyalist teoridir, çünkü "ikinci dünyanın emperyalist güçleri
nin yeni-sön1ürgeci ve sömürücü politikasını haklı çı
karmakta ve destekleınekte ve Asya, Afrika ve Latin Amerika r1alk.Lınıu sözde süper devletlere karşı mücadele uğruna hu politikaya karşı çıkmamaya çağırmak ta
dir. Gerçekten, böylece sözde "üçüncü dünya" ve
"ikinci dünya H halklarının an ti-emperyalist ve anti
sosyal emperyalist mücadelesi zayıflatılmakta ve sa
bote edilmektedir.
111
. Devrin1ci strateji, devrimci mücadelenin özünü oluşturur. Stalin, "Leninizmin strateji ve taktikleri, proletaryanın devrimci ınücadelesinin önderliğinin bilimidir" (Eserler, Cilt 6, syf. 155) diye yazıyordu.
Leninist strateji, dünya proleter devrimini, mer
kezinde uluslara.rası proletaryanın yeraldığı çağımız
daki birkaç büyük devrimci akımdan oluşan tek bir süreç olarak ele alır.
Bu devrimci süreç, gerçek sosyalizm yolunda iler
leyen ülkelerde, sosyalist ve kapitalist iki yol arasında birincinin ikinci üzerinde tam ve nihai zaferini sağla
mak, karşı-devrimci şiddetle ve emperyalist saldırıyla veya yollarını kapamak üzere çetin ve uzlaŞtnaz bir mücadele olarak gelişmektedir. pevrimciler ve bütün
dünya halkları bu mücadeleyi, bütün dünyada devrim ve sosyalizm davasının hayati bir meselesi olarak ele alarak, canlı bir ilgiyle izlemektedirler. Onlar, emper
yalizınin herhangi bir girişimine karşı, sosyalist ülke
leri tamamen ve kayıtsız şartsız destekliyor ·ve onlar
la dayanışıyorlar. ÇünKü onlar, sosyalist ülkelerde bizzat kendilerinin uğruna savaştıkları ülkelerin ger
çekleştiğini görmektedirler.
Lenin 'in sosyalist devrimin zafer kazandığı �1- keye, . uluslararası proletaryanın yardımı ve desteği
nin, son derece önemli ve gerekli olduğuna ilişkin düşünceleri ölümsüzdür. Fakat bu, her zaman Mark
sizm-Leninizmin devrimci öğretilerini en . kesin bir şekilde uygulayan ve proleter enteroosyonalizmine tutarlılıkla sadık kalan gerçekten sosyalist bir ülke
den bahsetme anlamına gelir. O, eğer sadece sahte sosyalist bir maskeyi koruyarak kapitalist bir ülke haline gelmişse, o, dest�klenmemelidir.
Devrimciler ve halklar, sosyalist ülkelerin başarı
larının , ve mücadelesinin emperyalizmi, burjuvaziyi ve uluslararası gericiliği zayıflatan darbeler olduğunu, bunların işçilerin ve ·halkların·, devrim ve kurtuluş mücadelesine doğrudan bir yardım ve destek olduğu
nu bilmektedirler.
Lenin ve Stalin, her zaman sosyalist bir ülkenin prole
taryasının devrimci görevinin· sadece kendi ülkesinde sosyalizmi geliştirmek için her türlü çabayı gösterme olarak değil, fakat aynı zamanda diğer ülkelerdeki·
devrim ve kurtuluş hareketlerini çok yanlı bir şekilde destekleme olarak da ele almışlardır. Stalin, ''Lenin Sovyetler Cumhuriyetini asla kendi başına bir amaç olarak görmemiştir." diye yazıyordu. "O, bunu her zaman batı ve doğu ülkelerinde devrimci hareketin güçlendirilmesinde zorunlu bir halka olarak -bütün dünyanın işçilerinin sermayeye galebe çalmasını kolaylaştırmak için zorunlu bir halka olarak el�
aldı. Lenin, bunun ·sadece uluslararası bakış açı-
sından değil fakat aynı zaınanda bizzat Sovyet1er Cuınhuriyetinin korunması bakış açısından da ye
gane doğru kavram olduğunu biliyordu." (Eserler Cilt 6 syf. 52) İşte tam da bu nedenden dolayı gerçekten sosyalist bir ülke kendisini, bütün sınıf sınırlarının silin�iği ve sadece halkları emperyaliz
me karşı ve devrim için mücadele yolundan saptır
maya hizmet eden sözde ''ücüncü dünya'' veya
"bloksuz ülkeler" gibi gruplaşmalaradahil edemez:
Ancak, devrimci,· özgürlüğe aşık ve ilerici güçler işçi sınıfının devrimci hareketi ve ezilen halk
ların ve milletlerin anti-emperyalist hareketi sosyalist ülkelerin gerçek ve güvenilir müttefikleri olabilirler.
Bu yüzden, dünyanın "üç dünyaya" bölünmesini vaaz etmek, çağımızın temel çelişmelerini ihmal etmek, proletarya ile tekelci burjuvazinin. ve ezilen halklarla sözde "ikinci dünyanın" emperyalist devletlerinin ittifakı çağrısında bulunmak, uluslararası proletar
yanın, halkların · veya sosyalist ülkelerin yararına değildir. Bu Leninizme karşıdır. S talin şunu belir
tiyordu: "Sovyet Cumhuriyetinin menfaatinin kardeş partilerimizin sağa sapmalarını gerekli ·kıldığı bir du
rumu düşünemiyorum. Bütün dünyada devrimci pro�
le ter hareketin temeli olan Cumhuriyetimizin ınenf aat
lerinin, batının işçilerinin devrimci ruhunun v� siyasi faaliyetinin azamisini değil de, bu faaliyetin azaltıl
masını, devrimci ruhun ölmesini gerektirebildiğini düşünemiyorum" (Eserler, Cilt 8. Syf. 1 1 1)
Kapitalizmin inetropollerinde, bugün dünya prole
ter devrim süreci proletaryanın ve diğer en1ekçi ve ileri
ci tabakaların burjuva sömürü ve baskıya karşı, burju
vazinin dünya kapitalist sisteıninin mevcut ·buhranının yükünü emekçilerin sırtına yıkına çabalarına karşı, şu veya ·bu biçimde faşizmin canlandırılmasına karşı bü
yüyen sınıf mücadelesini kapsamaktadır. Başında pro
letarya bulunan geniş emekçi kitleler arasında kapita
lizmin buhranından ve diğer yaralarından, burjuva
sömürüden, faşist zorbalık ve emperyalist savaşlardan yegane çıkış yolunun, sosyalist devrim ve proletarya diktatörlüğünün kurulması olduğu konusunda bilinç
lenıne gelişiyor ve her gün gelişecektir. Hayat ve olgu
lar, ne burjuvazinin ne de sosyal demokratlardan mo
dern revizyonistlere kadar açık ve gizli uşaklarının kitlelerin devrimci· ınücadelesinin kabaran ·dalgasını durdurabildiğini saptamaktadır. AEP 7. Kongresinde Enver Hoca Yoldaş şöyle dedi: '.Dünya proletaryasının bugünkü mücadelesi, Marksizm-Leninizmin burjuva ve revizyonist dünyadaki işçi sınıfının ve onun devrimci mücadelesinin şiddet veya deınogojiyle bastırılamaya
cağı şeklindeki temel tezinı hir kere daha doğrulamak
tadır. (Enver Hoca, AEP 7. Kongre raporu syf 186-187) Gelişıniş kapitalist ülkelerde objektif şartlar her gün daha fazla devrim yararına oluyor. Bugün orada, proleter devrim çözüm için ele alınmış bir meseledir.
�
evizyonistlerin ihanet edip yere attıkları devri111bayrağını ele almış bulunan \1ark
�ist-Leninist partiler doğru olarak gelecekteki devrinıci savaşlar, burjuva düzenin devrilınesi için proletarya ve müttefiklerini hazırlamak amacıyla görevler üstlen
mişler ve ciddi olarak çalışmaya koyulmuşlardır. Dün
ya kapitalist ve emperyalist sistemini, en belli başlı kalelerinden vuran bu devrimci mücadele gerçek sos
yalist ülkelerin ve dünyadaki bütün devrimci ve özgür
lüğe aşık halkların tan1 desteğine sahiptir ve sahip olınalıdır. Fakat bugün� moderıı revizyonistler, "üç dünya" teorisinin destekleyicileri ve "bloksuzluğun"
teorisyenleri devrimden ve ona hazırlanmadan hiç söz etmezken aslında onu sabote etmeye ve mevcut kapi
talist düzenin statükosunu korumaya çalışıyorlar.
Proletaryanın dikkatini devrimden saptırmaya çalışarak, "üç dünya" teorisinin yazarları şu anda sü
per devletlerin özelliklerle baş düşman olarak ele aldık
ları Sovyet Sosyal emperyalizminin saldırı tehlikesin
den milli bağımsızlığı koruma ıneselesinin ön plana
26
çık tığını vaaz ediyorlar. Belli bir zaınanda uluslararası çapta esas dll�ntanı tanıınlaına ıneselesi devriınci ha
reket için hiiyük önl·ın taşıroolayların gelişiınini, ıne.v
cut durun1un sınıfsal tahlilini gözönüne alan partiıniz, ABD emperyalizıni ve Sovyet sosyal eınperyalizıninin bu iki süper devletin bugün "halkların baş ve en büyük düşınanları" olduğunu ve böylece· "aynı derecede teh
likeli olduklarını" belirtınektedir .. (Enver Iloca, AEP 7 Kongre Raporu, syf. 1 79)
Sovyet sosyal eınperyalizmi, tipi)( bir söınürgeci ve yeni söınürgeci siyaset izleyen, sermaye ve silah gücüne dayanan, yayılınaya susaınış vahşi, saldırgan bir eınperyalizındir.
Aınerikan enıperyaliznliyle rekabet içinde bu yeni eınperyalizn1 stratejik ınevziler elde etıneye ve pençelerini bütün bölgelere ve kıtalara geçirıneye çalışıyor. O, devrin1 ateşinin söndürücüsü ve halkların kurtuluş ınücadelesinin bastırıcısı olarak teınayliz edi yor. Fakat bu hiçbir şekilde halkların ve bütün dünyanın diğer düşınanı Aınerikan enıperyalizıninin nüç dünya" teorisinin savunucuları gibi daha az tehlikeli olduğu anlanuna gelınez. Gerçeği çarpıtıp, halkları aldatarak qnlar, ABD eınperyalizıniııin artık sözde savaş kışkırtıcısı oln1adığını, sözde zayıflaınış, çöküş içinde olduğunu, "korkak bir fare" haline gel
diğini, tek keliıneyle Aınerikan eınperyalizıninin ba
rışcı olduğunu iddia etınektedirler. l\teseleler öyle bir
noKtaya ulaşınıştır J(i _Alınanya, Belçika veya İtalya, Japonya gibi çeşitli ülkeler ve diğer ülkelerdeki Aıneri
kan askeri varlığı savunn1a etkeni olarak haklı çtkarıl
ınakta ve tanıınlanınakta ve haklı görünınektedir. Böyle görüşler halklarıı1 özgürlüğü ve devrinıin kaderi için son derece tehlikelidir. Böyle tezler gerek Aınerikan eınperyaliznıinin gerekse Sovyet sosyal enıperyalizıni
nin saldırgan, hegeı11011yacı ve yayılmacı tabiatları hak ..
kında hayaller besler.
Proletarya ve proleter devrin1 her türlü enıpery a-
liznıi ve özellikle de iki eınperyalist devleti yıkma göre
viy Je karşı karşıyadır. Bizzat kendi tabiatından ötürü, her eınperyalizın, her zaman proleter devriınin azgın bir düşınanıdır. Bu yüzden dünya devriminin stratejik bakış açısından emperyalizıni daha tehlikeli veya daha az tehlikeli diye bölınek yanlıştır. Pratik ispatlanuştır ki, iki süper devlet aynı derece ve aynı çapta sosyalizn1 ve nıilletlerin özgürlüğü ve bağımşızlığı için esas düş
ınanı, söınürücü sisteınleri savunan en büyük gücü, in
sanlığı 3. bir dünya savaşına atınada doğrudan tehlike
yi oluşturınaktadır. Bu büyük gerçeği ihınal etınek şu veya bu süper devletin tehlikesini yanlış değerlendir
n1ek---veya daha kötüsü bir süper devlete karşı diğeriY,le birlik çağrısında bulunınak, devrinıin ve halkların gele
ceği için korkunç sonuçlar ve büyük tehlikelerle dolu
dur. Elbette şu veya bu ülkenin süper devletlerden bi
risi tarafınçlan ezilebileceği veya doğrudan tehdit edi
lebileceği duruınlar olınaktadır ve olabilir. Fakat bu hiçbir şekilde ve hiçbir duruında diğer süper devletin aynı ülke içinde bir tehlike oluşturınadığı ve hatta di
ğer süper devletin bu ülkenin bir dostu �aline geldiği anlaınına gelınez. 'Düşınanunın düşınanı beniın dostunı dur' ilkesi iki eıuperyalist süper devlet Sovyetler Birliği ve ABD için söz Konusu olduğundan geçerli olaınaz.
Bu iki süper devlet her türlü araçla devrin1 ve sosyaliz
ıne i<arşı ınücadele ediyor. Devrin1i ve sosyalizıni sabo
te etnıek ve onları kana boğnıak için her türlü çabayı
gösteriyorlar. ,
iki süper devlet hakiıniyetlerini ve· sönıürülerini çeşitli halklara ve ülkelere yayn1aya çabalıyorlar. De
neyler gösterınektedir ki onlar., kana susaınış pençele
rini halklara ozatınak için bazan bir bölgeye bazan di
ğerine karşı şiddetle saldırılara girişınekte � herbiri diğe
rinin yerini almak için çılgınca ınücadele etınektedirler.
Bir ülkenin hallet bir süper devletin hakinıiyetinden kur
tulur kurtuln1az henten bir diğeri adımını atn1aktadır.
Orta Doğu ve Afrika bunu kanıtlamaktadır.