• Sonuç bulunamadı

DEVRİMCİ PROLETARYA YA YINLARI-1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DEVRİMCİ PROLETARYA YA YINLARI-1"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

DEVRİMCİ PROLETARYA YA YINLARI-1

(4)

BASKI: tJZKAN OFSET DİZGİ: OFSETSAN

YtJNETİM YERİ: Biçkiyurdu Sok. No.6 Kat 5

CağaloğJu I İstanbul

SORUMLU YÖNETMEN Ali Rıza ekiz

(5)

ZERi 1

POPULLIT

DEVRiMiN

TEORİ VE PRATiCi

(6)
(7)

öNSöZ

Bugün uluslararası bir olgu haline gelen yeni oportünist akım, uluslararası komünist hareketin önünde önemli bir tehlike oluşturmaktadır. "üç dünya" teorisi, bugünkü uluslararası du­

rumun tahlilinde düşülen önemsiz bazı Y-_anlışları içeren bir teori değildir. Tam tersine bu teori, M-L temel ilke ve sonuçlarını inkar eden, kendi içinde "tutarlılığı" olan oportünist bir teori­

dir. Lenin 'in Emperyalizm ve Proleter devrimleri çağı tahlilleri­

nin geçerliliğini yitirdiği anlayışı üzerine kuruludur. Kautsky oportünizminin. Tito.Kruşçeu. Brejneu revizyonizminin doğru­

dan bir devamı, degişik bir biçimde yeniden hortlamasıdır.

Bu oportünist teori, L_eninist savaş ve barış, devlet ve devrim· tezlerini inkar etmektedir. Emperyalizmin savunuculu­

ğu biçiminde kendini gösteren yeni oportüniznı, Marksizm­

Leninizmin özü olan proletarya ihtilali ı•e proletarya diktatör­

lüğü teorilerini sözde savunuyor görünmesine karşılık pratikte bunları ayaklar altına almaktadır. Uluslararası yeni oportünizm devrimin gerçekleştirilmesi ve sür.!lürülmesinde M-L partinin yö­

netici rolünü, proletarya önderliğini; proleter enternasyonaliz­

mini, milli sorun ve s'ömürgeler sorununun özünü unutturmaya çalışmakta; revizyonist, reformist, sosyal ŞÖ(!en tezleri Mark­

sizm-Leninizm adı altında öne sürmekte, proletarya ve ezilen halkların devrim, ulusal ue sosyal kurtuluş mücadelelerini bal­

talamaya çalışmaktadır.

üç dünya tezi ile tanınan bu yeni tipteki, aç ık uluslara­

rası sağ oportünizmin ülkemizdeki baş temsilcisi, "Aydınlık"

ue "Halkın Sesi" dergilerinin öncülüğünü yaptığ·ı sınıf işbirlik çisi sağcı çevredir. Bu oportünistler, üç dünya tezirti sadakatle sa­

vunmakta ve mantıki sonuçlarına ulaştırmaya çalıştırmaktadır­

lar.

üç dünya teorisi, uluslararası sağ oportünizmin ortak te­

melidir. Bu oportünist akımın /Jütün ülkelerdeki temsilcileri proletaryanın ve halkların bagınısızlık ve demokrasi, sosyalizm ve sınıfsız toplum mücadelesinin ateşini söndürmeye çabala.­

maktadırlar.

(8)

BazılarıTJın göstermek istedikleri, bazılarının ise zannetik­

leri gibi oportünist" olan '' .. \ ydınlık "ı·e "Halkın Sesi" nin yorumu değildir. Oportünist olan bizza.t fj_ç düny_a teorisinin kendisidir.

Yüce Marksist-Leninist Enver Hoca Yoldaş AEP 7. Kong­

resinde, uluslararası sağ oportünizme karşı aç ık, M-L mücadele bayrağını yükseltmiş, bu oportünist teorinin eleştirisinin teme­

lini en özlü şekilde ortaya koymuştur.

Çevirisini sunduğumuz AEP Merkez Komitesi organı Zeri i Popullit yazı kurulunun makalesi Enver Hoca Yoldaşın

tezlerinin parlak bir şekilde açılması ve tekrarıdır.

Bugün yüce Marksist-Leninist Enver Hoca yoldaş önderli­

ğindeki AEP'nin, uluslararası sağ oportünizme- lwrşı açtığı mücadelenin büyük önemini kavranıalı ve AEI''nin safında açık ve kesin bir şekilde yer al mal? biit iin gerçek Marksist-Le­

ninistlerin görevidir. Bir çoh Marksist-Leninist partinin açıkça belirttikleri l(ibi günümüzde: ''yüzdeyü.: AEP'niıı sa/ın <la olmah gerçek komünistlerle, sahte komünistleri ayıran ateş hali ıdır"

- AEP Merkez Komitesi Organı Zeri i Popullit Yazı Kuru­

lu 'nun makalesi bütün dün�ada olduğu gibi, ülkenıiz devrimci­

lerinide derinden etkiliyecektir.

ülkemizdede, AEP 7. Kongresi ile birlikte büyük bir güç ve hız kazanan, uluslararası sağ oportünizme, aç ık ve sinsi uzantılarına karşı mücadele, çeşitli çevrelerin her türden engel­

leme çabalarına rağmen yeni, ileri bir aşamaya ulaşmıştır.

(Jnümüzdeki günlerde uluslararası sağ oportünizme karşı yürütülen proleter devrimci mücadele daha büyük yaygınlık ve derinlik kazanarak gelişmeye devam edecektir. Proleter dev­

rimci gelişme yolunda olan bütün sağla.m ve dürüst devrimciler, oportünizmle her türlü bağı cesaretle kop·ararak yüce marksist­

leninist Enver Hoca Yoldaş önderliğindeki AEP'nin marksist­

leninist safında açık bir şekilde yer alacaklardır.

DEVRlMClPROLETARYA

6

(9)

ARNAVUTLUK EMEK PARTİSİ MER KEZ KOMİTESİ OR­

GANI ZERi I POPULLIT GAZETESl'NDE 7 TEMMUZ 1977'­

ae ve TlRAN RADYOSU'NDA 71819 TEMMUZ 1977'de YA-

YINLANAN YAZI KURULUNUN MAKALESl

DEVRİMİN TEORİ VE PRATİGİ

.

Bugünkü uluslararası durumu ve onun içerdiği devrimci süreçleri tahlil ederek, AEP 7 Kongresi'nde Enver Hoca Yoldaş şunları açıklamıştır: Dünya, dev­

rim ve milli kurtuluş davasının sadece bir özlem ve gelecekteki bir olay değ'il, bugünden çözümü gündeme gelmiş bir mesele halini aldığı bir aşamada bulunmak­

tadır. (Enver Hoca, 7. Kongre Raporu, S. 154)

Bu önemli, ilkeli tez, ·empery�lizmin Leninist tahliline, Lenin 'in bugünkü tarihi çağın özü hakkında­

ki tesbitine dayanmakta, proletaryanın kendisini ve bütün insanlığı insanın insan tarafından her türlü sömü­

rüsünden, kapitalist sistemden kurtarma ta�ihi görevin­

den ilham almaKtadır. O, zamanımızın büyük geliş­

melerinin somut bir Marksist-Leninist tahlilinden yola çıkmaktadır. �artinin 7. Kongresinin bu tezi d�vrimin Marksist-Lenin�st stratejisinin bu günkü şartlarda ye­

niden doğrulanmasıdır.

(10)

1

Eınperyalizm üzerine dahiyane eserinde Lenin, ''emperyalizmin çöken ve çürüyen kapitalizm ve kapi­

talizmin son aşaması ve proletaryanın sosyal devrimi­

nin arifesi" olduğu sonucuna varmıştır. Emperyaliz­

ınin özelliği olan olguları tahlil ederken, o, şunları ya­

zıyordu: "Bütün bunlar, kapitalizmin gelişmesinin bugün eriştiği aşamayı, sosyalist proleter devrim çağı haline getirmiştir. Bu çağ başlamıştır ve objektif şartlardan dolayı sosyalist devrimin muhtevasını teş­

kil eden, ekonomik ve siyasi tedbirleri gerçekleştir­

mek amacıyla, proletaryanın bir an evvel ve her yönden hazırlanmasını yaşadığımız çağın gündemine sok­

muştur. "(Lenin, Eserler Cilt 24 S. 506)

Lenin, mevcut çağın tesbitinde sınıf kıstasından yola çıkıyordu. O, çağın esas muhtevasını, onun ge­

lişmesinin esas yönünü ve çağın tarihi şartlarının esas özelliklerini tesbit ederek, hangi sınıfın bu çağın mer­

kezinde bulunduğunu gözönüne almanın önemli ol­

duğunu söylüyordu. Yeni çağın temel muhtevasını emperyalizm ve proleter devrimleri çağı diye tesbit eden Lenin, kapitalist baskı ve sömürü toplumunu devrimci yolla devirecek ve yeni toplumu, sınıfsız komünist topluınu inşa edecek proletaryanın tarihi göreviyle ilgili .l\1arx 'ın öğretilerine tutarlılıkla sadık kalıyordu.

Marx ve Enoels'in o "Komünist Manifestosu"

ve onların

"Bütün

dünya işçileri birleşin." çağrısı, insan toplumunun temel çelişmesini emek-sermaye arasında olduğunu ve proletaryanın onu devrimle çöz­

ınekle görevlendirildiğini ilan etmiştir. Emperyalizm tahlilinde Lenin, kapitalist toplumda çelişmelerin doruğuna ulaştığını ve dünyanın proleter devrimler ve sosyalizmin zaferi dönemine girdiğini göstermiş­

tir. Büyük Sosyalist Ekim Devrimi Marx ve Engels'in dahiyane görüşlerini pratikte doğrulamıştır. Lenin 'in

8

(11)

ölümünden sonra da uluslararası komünist hareket o­

nun bugünkü çağ hakkındaki öğretilerine ve onun devrimci stratejisine kararlılıkla sarılmıştır. Sosyalist devrimin bir dizi diğer ülkede zafer kazanması, kapi­

talizmden sosyalizme geçiş çağı olarak, bugünkü çağ hakkındaki Leninist tezin, bugünkü insan toplumunun gelişmesinin temel kanununu yansıttığını doğrulamış­

tır. Sömürgeci sistemin yıkılması, Asya, Afrika ül­

kelerinin ezici çoğunluğunun siyasi bağımsızlığını kazanması, Lenin'in çağımız ve devrim konusundaki teorisinin yeniden doğrulanmasıdır. Sovyetler Birliği­

nin ve bazı eski sosyalist ülkelerin Marksizm-Leninizme ve devrim öğretilerine ihaneti, bugünkü çağın niteliği hakkındaki Leninist tezin hiç bir yanını değiştirme­

mektedir. Çünkü bu ihanet, sosyalizmin kapitalizm üzerinde dünya çapında kaçınılmaz zaferi yolundaki bir zikzak tan başka bir . ş c y değildir ..

AEP, bu Marksist-Lcninist sonuçları tutarlılıkla savunmuş ve savun�aktadır. Enver Hoca Yoldaş şöyle demiştir: "Çağımızın, kapitalizmden sosyalizme geçiş, iki zıt sosyal sistemin mücadelesi, proleter ve milli kurtuluş devrimleri, emperyalizmin yıkılması ve sö­

mürgeci sistemin tasfiye edilmesi, sosyalizmin ve ko­

münizmin dünya çapında zafere ulaşınası yolundaki temel nitelikleri her geçen gün daha fazla derinleşmek­

te ve açığa çıkmaktadır. '' (Enver lloca, AEP 5. Kong­

resine Rapor S.5)

il

Mevcut çağın ve devrimci stratejinin tespitini Marksist-Leninistler her zaman bu çağın özellikleri olan büyük sosyal çelişmelere dayandırmışlardır.

Bu çelişmeler nelerdir? Rusya'da sosyalist devrimin zafere ulaşmasından sonra, Lenin ve Stalin şu dört çelişmeden söz etmişlerdir: İki zıt sistem, kapitalist ve sosyalist sistemler arasındaki çelişme; kapitalist

(12)

ülkelerde emek ve sermaye arasındaki çelişme, ezilen halklar ve milletlerle emperyalistler arasındaki çelişme:

emperyalist - devletler arasındaki çelişme. Çağımızda, dünya devriminin büyük sürecini oluşturan, bugünkü devrimci hareketlerin gelişmesinin objektif temelini oluşturan ·işte bu çelişmelerdir. Günümüzdeki geliş­

melerin hepsi de Lenin 'in zamanından bu yana bu çelişmelerin yumuşamadığını, yok olmadığını tersine şimdiye kadar görülmedik derecede keskinleştiğini ve açıkca belirginleştiğini doğrulamaktadır. Bu sebep­

le, bu çelişmelerin tanın1lanması ve kabul edilmesi doğru bir devrimci stratejiyi tespit etmek için temel teşkil eder. Aksi taktirde, . her türden revizyonistler ve oportünistlerin yaptıkları gibi bu çelişmelerin in­

kar edilmesi, onların gizlenmesi, şu veya bu çeliş­

menin reddedilmesi, onların gerçek muhtevasının çarpıtılması, devrimci harekette karışıklık ve kafa bulandıran faaliyete yol açar ve çarpıtılmış ve sahte devrimci bir stratejinin ve taktiklerin inşası ve vaaz edilmesi için bir temel teşkil eder. Şu anda, dünya­

nın sözde birinci, ikinci ve üçüncü dünya diye bölün­

mesinden, bloksuz dünyadan, gelişmekte olan ülkeler ve kuzey ve güney dünyasından çokça bahsedilmek:..

tedir. Bu ayırımı destekleyen herkes teorisini, sözde bugünkü uluslararası durumun gerçek şartlarına ce­

vap veren, en doğru strateji olarak sunmaya çalışmak­

tadır. Fakat, Enver Hoca Yoldaşın 7. Kongrede be­

lirttiği gibi, bugün dünyada faaliyet gösteren çeşitli siyasi güçler adına yapılan bütün bu adlandırmalar, bu siyasi güçlerin sınıf niteliğini, çağımızın temel çelişmelerini, bugün ulusal ve uluslararası çapta ha­

kim olan kilit meseleyi, bir yandan .biujUY.a emper­

yalist dünya ile öte yandan sosyalizm, dünya prole­

taryası ve onun tabii ınüttefıkleri arasındaki amansız ınücadeleyi gizleınek tedirler.

Marksist-Leninistler dünyadan ve çeşitli ülkeler­

den bahsederken, bunları adlandırırken diyalektik

10

(13)

ve tarihi ınateryalizm ilkelerinden yola çıkarlar. On­

lar, herşeyden önce, çeşitli ülkelerdeki sosyo-ekono­

ınik düzenden, proleter sınıf kıstasından hareket eder­

ler. Bu aıuaçla, bu açıdan yola çıkarak Lenin· 1921 yılında, yani dünyada sadece bir tek sosyalist ülke Sovyet Rusya varken şöyle yazıyordu: "Bugün iki dünya vardır. Keşmekeş içinde bulunan ve asla geri çekiln1eyecek olan eski dünya, yani kapitalizm ve büyüyen ve hala çok zayıf olan ve fakat büyüyecek, çünkü önüne geçilen1iyecek olan yeni dünya. " (Le­

nin, Eserler Cilt 33 s·. 153-154) Öte yandan bizzat Stalin 1919 yılında yayınlanan "iki Kamp" -adlı ünlü eserinde şöyle helirtiyord u : ''Dünya� emperyalist kam_p ve sosyalist. kanıp olınak üzere iki ayrı kampa kesin olarak bölünınüştür. Bu iki kaınp arasındaki ınücadele, zamanımızda hayatın eksenini oluşturmak­

tadır. Bu mücadele eski ve yeni dünyanın taraftarla­

rının, bugünkü iç ve dış siyasetlerini belirler." ( S talin, Eserler, Cilt ·4 s. 226) Partimiz bugün de, Leninizın nasıl canlı ve gerçek ise, Lenin ve Stalin'in dediği gibi sosyalist dünyadan sözetmek gerektiği şeklindeki Leninist kıstasında aynı şekilde canlı ve gerçek oldu­

ğu görüşündedir. Sovyetler Birliğ!'nde ve diğer bazı eski sosyalist ülkelerde, kapitalizınin geri gehnesinden.

yani sosyalist kaınpın dağıhnasından yola çıkarak, sosyalizmin varlığını kafalarından silen, "bloksu1. diin­

ya" "üç dünya" vs. teorisyenlerinin tesbiti ·d�ı� anak­

sızdır. Bu tesbit, Marksist-Leninist öğretilerin ve �ınıf

kıs tasının taına ınen zı ttıdır.

Revizyonist ihanet, Sovyetler Birliğinin ve bir dizi eski sosyalist ülkenin kapitalizıne dönınesi, 1110- dern revizyonizmin uluslararası koınünist ve işçi hare­

ketinde. yayılnıası ve onun bölücülüğü devriın ve sos­

yalizn1 davasına ağır bir darbe olnıuştur. Fakat bu, sosyaliznıin sistenı olarak tasfiye olduğu ve dünyanın iki zıt sisteıne bölünınesi kıstasının değişınesi gerektiği ve bugün sosyalizın ve kapitalizın arasında ınücadelenin

(14)

varolınadığı anlaınına gelıneınektedir. Sosyalizın, Arna�

vutluk Sosyalist 1-Ialk Cuınhuriyeti gibi Marksizın-Le­

ninizın 'e sadık kalan gerçek sosyalist ülkelerde varol­

ınak ta, ileriye doğru gitınektedir. Başka bir deyişle sosyalist sisteın, kapitalist sisteme karşı çıkan bir sisteın olarak objektif bir şekilde varoln1akta, böyle­

likle onunla kapitaliznı arasındaki ölünı kalını müca­

delesi şeklindeki çelişn1e ·de varohnaktadır. Sözde üç dünya teorisi, sosyal sistem olarak sosyalizmi in­

kar ederek� uluslararası proletaryanın en büyük tarihi zaferini ve çağıınızın teınel çelişınesi olan sosyaliznıle kapitalizın arasındaki çelişıne.yi inkar etınek tedir.

Şurası açıktır ki, sosyalizn1i inkar eden böyle bir teori, Leninizıne karşıdır. O, sosyaliznıin inşa edildiği ülke­

lerde proletarya diktatörlüğünün zayıflaınasına yol açınakta, dünya proletaryasına ınücadele etıneıne ve sosyalist devriıne atılınaına yolunda çağrıda bulunınak­

tadır. Bu da şaşılacak bir şey değildir; duruınu değer­

lendirirken proleter sınıf kıstasından kopına, devriın ve proletaryanın ınenf aatlerine ters olan sonuçlara yol aç ınak tadır.

Lenin, büyük ve tutarlı bir l\1arksist olarak sık sık kendi eserlerinde kapitalist dünyayı ve onun içindeki güçlerin ilişkilerini tahlil etıniştir. Lenin bunu, pro­

letaryanın önünde duran görevlerini,· komünist parti­

lerin ve ilk sosyalist ülkenin görevlerini tesbit etmek ve devrin1in gerçek ınüttefikleri ile düşn1anlarını or­

taya koyınak için yapmıştır.

Lenin, 1920 yılındaki Koınünist Enternasyonalin 2. Kongresindeki tezleri ve_ raporlarında bu yönde

parlak bir örnek vermektedir. Lenin şunları_ bclirt­

ıniştir: "Şiındi devriınci partilerin pratiği ile, bu par­

tilerin çok bilinçli, örgütlü, söınürülen kitlelere bağlı, çok kararlı olduklarını ve bu buhrandan başarıyla, zaferle taçlannuş .bir devriın için yararlanabildiklerini gösterıneliyiz. Koınünist Enternasyonal 'ın bu kongre­

sind söz konusu bu gerçeği kanıtlaınak için toplanınış

1 2

(15)

bulunuyoruz." (Lenin, Eserler Cilt 31 s. 250) Sözde liç dünya teorisi ise devrim için hiçbir görev ortaya koymaınakta tan1 tersine bunu unutınaktadır. üç dünya şeınasında proletarya ile burjuva�i arasındaki teınel çelişme söz konusu değildir. Bundan başka, ay­

nı zamanda dünyanın bu şekilde _bölünmesinde görü­

nen şey, üç dünya diye adlandırdıkları şeyin sınıfsal olınayan bir şekilde görülmesi, sınıfların ve sınıf müca­

delesinin inkar edilınesi, dünya yüzünde bu teorinin kapsadığı ülkelerin, orada hakiın olan rejiınlerin ve onun içerisinde faaliyet gösteren çeşitli siyasi güçlerin tek bir bütün olarak ele alınınasıdır. Bunda ezilen halk­

lar ve bu ülkelerdeki gerici ve eınperyalist yanlısı güç­

ler arasındaki çelişıne inkar edilmiştir.

En1peryalizınin söınürdüğü ülkelerde, Asya, Afrika ve Latin Aınerika ülkelerinde özgürlüğe aşık halklar, özgürlük, bağıınsızlık ve ulusal egeınenlik için eski ve yeni sömürgeciliğe karşı çetin bir ınücadele yürütınek­

tedirler. Bu, Marksist-Leninistlerin, gerçek sosyalist ülkelerin, dünya prolataryasının, bütün ilerici güçlerin kayıtsız şartsız desteğini kazanan doğru bir devriın ve kurtuluş mücadelesidir. Bu ınücadele, bir çok düşmana karşı emperyalist baskıya herşeyden önce de en bü­

yük söınürücü ve uluslararası jandarınalar, bütün dünya halklarının en tehlikeli düşıuanları olan iki süper dev­

lete, yabancı en1peryalistlere şu veya bu süper devlete, uluslararası teke11ere hin1erce iple hağh ve nıi11i hağını­

sızlık ve özgürlüğün düşınanı olan ülkedeki gerici burju- vaziye karşı yabancı eınperyalistlere dayanan ve halk devrimine karşı gerici burjuvaziyle birleşen feodalizınin belirgin kalıntılarına, bu üç düşınanın_ hakiıuiyetinin ten1silcisi ve savunucusu olan gerici ve faşist rejiınlere yöneltilınektedir ve başka türlü de olaınaz.

Bu sebeple, eınperyalizı11in ınüttefikleri ve i�bir­

likçiltri olan ülkedeki düşınanlarla, bu ınücadeleyi engelleyen bütün etkenlerle aynı zamanda n1ücadele etmeden ve onlara darbe indirmeden, sadece dıştaki

(16)

eınperyalist düşma.nlara kar�ı ınücadele etmek gerek­

tiğini iddia etınek saçınadır. Bu güne kadar ülke için­

deki düşmanlar, gericiler ve hainler, satılmış, gayri ınilli unsurların bulunmadığı hiçbir kurtuluş mücadele­

si olmamış,. hiç bir milli demokratik ve anti-eınperya­

list devrim yapılınanuştır. Sözde üç dünya teorisinin yaptığı gibi koınprador burjuvazi dahil bütün burjuva tabakalar anti-emperyalist güç, eınperyalizn1e karşı mücadeleyi ileriye doğru götüren bir temel ve etken­

ler olarak tanımlanaınaz. Bu teoriyi izleınek, dev­

rimci hareketi doğru yoldan saptır111a k. devrin1i yarı yolda bıiakınak, onu diğer ülkelerdeki proleh.'r devriın­

lerinden J<oparınak, bu ülkelerdeki halk lan 11 ve pro­

letarya 11111 ınücadelesini anti-Marksist ve revizyonist yola sokınak anlamına gelmektedir.

Marksizm-Leninizın bize her zaman, milli mese­

leyi devriın davasına bağlı olarak görmeyi öğret­

ınektedir. Bu görüşten yola çıkarak Marksist-Leninist­

ler, eınperyalizme yönelen ve genel dünya proleter devrim davasına hizınet eden her hareketi destekle­

mektedirler. Lenin şunları belirtiyordu: "Biz kon1ünist­

ler olarak, sömürge ülkelerdeki burjuva kurtuluş ha­

reketlerini, bu hareketler, sadece gerçekten devrimci olurlarsa, tenJsilcileri devrin1ci ruhla· köylülüğü ve sö­

mürülen gen_iş kitleleri eğitmemizi ve örgütlememizi engellemezlerse destekleıneliyiz. Ve . destekleyeceğiz.

Bu şartlar yoksa o zaınan bu ülkelerdeki kon1ünistler 2. Enternasyonalin Kahramanlarının çıktığı refonncu burjuvaziye" karşı ınücadele etn1elidirler." (Lenin, Eserler Cilt 31, S. 266-26 7)

Üçüncü dünya tezini savunanlar, Suudi. Arabistan kralının veya İran Şahı'nın ABD'deki petrol tekelleriy­

le pazarlıklarını bile, onların Pentagon'la milyarlarca ve milyarlarca dolarlık silah alış verişlerini kurtuluş mücadelesi, dahası "emperyalizme karşı mücadelede esas güç'' olarak ele almaktadırlar. Bu mantığa göre, petrol paralarını Wall Street ve City'nin bankalarına

14

(17)

akıtan petrol şeyhleri eınperyalizme karşı bir mili­

tan ve emperyalist' hakimiyete yönelen halk mücadele­

sinin destekleyicisidir; ve bu şeyhlerin gerici ve baskıcı rejimlerine silah satan Amerikan emperyalistleri, bu silahları emperyalistleri Arabistan, ve İran 'ın altın kum­

larından kovmak için müçadele eden yurtsever güçle­

re" vermektedirler.

Gerçekler, bugün anti-emperyalist ve demokratik kurtuluşçu devrimin ancak başında partisi bulunan, geniş köylü kitleleri ve diğer anti-emperyalist ve yurt­

sever güçlerle ittifak içindeki proletarya önderliğinde olursa tutarlılıkla yürütülebildiğini ve sonuna kadar götürülebildiğini göstermektedir. Lenin, daha 1905 yılında "iki Taktik" adlı kitabında emperyalizm şart­

larında demokratik burjuva devrimlerin özelliğinin şu olduğunu derin kanıtlarla ispatladı: ''Bu devrin1leri ileriye doğru götürmekte en çok ilgisi bulunan güç, tereddüt eden ve k.itlelerin devrimci atılımına karşı gerici feodal güçlerle birleşen burjuvazi değil, fakat demokratik burjuva devrimi, sosyalist devrime geçiş için bir ara aşama olarak ele alan proletaryadır.'' Za­

manımızın milli kurtuluş hareketleri için de aynı şeyi söylemek gerekir. Stalin, Ekim Devriminden sonra"

sömürgelerde ve bağımlı ülkelerde kurtuluş devrinıi aşamasının ve bu ülkelerdeki proletaryanın uyanınası aşamasının ve onun devrimde hegemonya aşanıasının başladığını belirtiyordu. (Stalin, Eserler Cilt 10. s.

237-238)

Bu Leninist öğretiler, bugünkü şartlarda özel bir değer ve önem taşımaktadır. Bugün dünyada, Lenin 'in dikkat çektiği iki eğilim güçlü bir şekilde derinleşmiş­

tir ve faaliyet göstermektedir. Bir yandan milli sınır­

ların kırılması eğilimi ve kapitalist tekellerin ekonomik ve siyasi hayatı uluslararası bir hale getirmesi ve öte yandan çeşitli ülkelerin milli bağımsızlık mücadelesinin güçlenmesi eğilimidir. Nitekim, birinci eğilime bağlı olarak sömürgelikten kurtulan birçok ülkede yerli

(18)

burjuvazi, çok uluslu şirketler, çeşitli ekonomik ve ınali bütünleşmeler, vs. gibi çok . çeşitli yeni sömürge­

ci biçimlerle yabancı emperyalist sermayeyle bağlarını koruınakla kalmamakta, tersine gittikçe güçlendirmek­

tedir .. ülkenin ekonomik ve siyasi hayatında kilit bir yer tutan ve gittikçe büyüyen bu burjuvazi, emperya­

list yanlısı bir güç, devrim ve kurtuluş hareketinin düşmanıdır.

Eski sömürge ülkelerde, emperyalizme karşı n1illi bağımsızlığın güçlenmesi eğilimine gelince bu herşeyden önce bu ülkelerdeki proletaryanın büyü­

mesine bağlıdır. Böylece anti-emperyalist ve <l:emok­

ratik devrimlerin geniş çaplı ve tutarlı bir şekilde ge­

lişmesi ve proletaryanın bunlara önderlik etmesi ve bunun sonucu bunların daha yüksek bir düzeye, sos­

yalizm mücadelesi düzeyine çıkarılması için daha el­

verişli şartlar yaratılmak tadır.

Marksist-Leninistler, sö.zde üçüncü dünya ülkele­

rinin proletaryası ve halklarının coşkun kurtuluş, devrimci ve sosyalist istek ve taleplerini bu· ülkelerin baskıcı komprador burjuvazisinin amaçları ve siyasetiy­

le karıştırmamaktadırlar. Onlar, Asya, Afrika ve La­

tin Ariıerika ülkelerinde halk saflarında devrimci . ,

ınücadelelerini zafere doğru götürecek sağlam ilerici akınıların varolduğunu bilmektedirler.

Gelişmekte olan bir dizi µlkede, iktidardaki em­

peryalist yanlısı, gerici ve faşist kuvvetleri ile gerçe�

anti-emperyalist ve devrimci güçler arasında her hangi bir aY.ırım yapmaksızın, üç dünya teorisinin destekleyi­

cilerinin yaptığı gibi sözde üç dünyanın emperyaliz­

ıne karşı mücadelenin ·ve devrimin esas gücü olduğu konusunda genel terimlerle konuşmak, Marksizm­

Leninizmin �ğretilerinden gözle görülen bir ayrılış ve devriınci güçler arasında karışıklığa ve örgütsüzlüğe yol açan tipik oportünist bakışlar vazetmek demektir.

Gerçekte, üç dünya teorisine göre, bu ülkelerin halk­

ları, örneğin Brezilya'da Geisel'in kan_lı faşist dikta-

16

(19)

törlüğüne ve Şili'de Pinochet, Endonezya'da Suharto, İran Şahı ve Ürdün Kralına vb. karşı savaşmamalıdır­

lar, çünkü onlar, "dünya tarihinin tekerleğini ileriye götüren" "devrimci itici güç'' ün bir parçasıdırlar.

Gerçeğin aksine bu teoriye göre, halklar ve devrimci_­

ler üçüncü dünyanın gerici kuvvetleri ve rejimleriyle birleşmeli ve onları desteklemeli, esas anlamda devrjm­

den vazgeçmelidirler.

Birleşik Devletler Emperyalizmi, diğer kapitalist devletler ve Sovyet Sosyal Emperyalizmi sözde üçüncü dünya ülkelerinde hakim olan sınıfları binlerce iple ken­

dilerine bağlamışlardır. Yabancı tekellere bağımlı ve kendi halkları üzerinde hakiıniyetlerini uzatmak is­

teyen bu sınıflar, şüphesiz Birleşik Devletler Emper­

yalizmi ve Sovyet Sosyal Emperyalizmi üzerinde bas­

-kı uygulamayı ve onların kendi iç ıneselelerine müdaha­

lesini durdurmayı amaçlayan, sözde bağımsız devlet­

lerin bir demokratik blok oluşturdukları izlenimini vermeye çalışmaktadırlar.

Lenin,. kbJllünist partilerine israrla şunları söyledi,

"Emperyalist devletler tarafından, siyasi olarak bağımsız devletler oluşturma maskesi altında sistemli bir şekilde kullanılan. yalanların, gerçekte hem ekono­

mik açıdan ve hem de askeri açıdan tamamen kendi­

lerine bağımlı devletler yaratmak olduğunu, bütün ülkelerin, özellikle geri kalmış ülkelerin geniş çalışan halk yığınlarına devaınlı teşhir etınek ve açıklamak

gereklidir." (Lenin, Eserler Cilt 31 s. 1 59) AEP, Le­

nin' in bu öğretilerine her zan1an sadık kalınış tır.

AEP 7. Kongresinde Enver. Hoca Yoldaş şunları belirtti: "Çeşitli hükümetler ve devletlerin izledikleı:i siyasetlerin değerlendirilmesine gelince� Marksistler, sınıf kıstasından, bu hüküınetler ve devletlerin emper­

yalizme, sosyal emperyalizn1e, �e·ndi halkına ve gerici­

liğe karşı aldıkları tavırlarından yola çıkınaktadırlar.

. Bu öğretiler ışığında, devrimci hareket ve prole­

tarya stratejisini ve taktiğini �urmakta, emperyalizme,

(20)

burjuvaziye ve gericiliğe karşı mücadelede gerçek müt­

tefiklerini bulınakta ve 9nlarla birleşmektedir. Üçüncü dünya, bloksuz ülkeler, veya gelişınekte olan ülkeler terimleri', milli ve sosyal kurtuluş için savaşan geniş kitlelerde süper devletlerin tehdidinden korunacak söz­

de bir sığınağın bulunduğu şeklinde hayal yaratn1ak­

tadır. Bu teriınler, şu veya bu şekilde iki süper devlete ve eski sömürgeci ınetropollere siyasi, ideolojik ve eko­

noınik bakımdan bağlı ve bağımlı olan bu ülkelerin çoğunda mevcut gerçek durumu gizlemektedir. '' (Enver Hoca, AEP 7. Kongre Raporu, s. 204)

Bugünkii sözde üçüncü dünya, bloksuzlar vb ....

hakkındaki teoriler devrimi engellemeyi, kapitalizn1i, hegemonyasını uygulamayı engellemeyere�, fakat halk­

lara daha kabul edilebilir hakimiyet biçimlerinin bazı­

larını uygulayacak bir şeklini, savunn1ayı an1açlaınak­

tadır. Sözde üçüncü dünya ve bloksuz dünya, adlandı­

rılınalarındaki f arkhlıklara rağn1en iki su dan1lası gibi birbirlerine benzeınektedir. Onlara aynı politika ve ideoloji tarafından yol gösterilnıektedir, bir gurup ötekisiyle öylesine içiçe geçıniştir ki, hangi ülkelerin üçüncü dünya olduğunu ve onları bloksuzlardan neyin ayırdettiğini ve bloksuz dünyaya hangi ülkelerin dahil edildiği ve bunları üçüncü dünyadakilerden neyin ayırdettiğini çıkarnıak zordur.

Gerek üçüncü dünya ülkelerinin, ge�ekse bloksuz

ülkelerin bir çuvala sokulduğu sözde gelişmekte olan ülkelerin yeni gurupJaşmasını yaratn1ak için çaba gös­

terihnek tedir. Bu teorinin yazarları da, sınıf çelişl{ileri­

nin gizleınesi ve gelişınekte olan ülkelerin ekonoınileri­

nin inşaiçin biraz "sadaka" verınesi �artıyla· en1per­

yalizn1in, sosyal-enıperyaliznıin ve diğer en1peryalist devletlerin ayağına batacak hiç bir şey yapnıayarak

n1e.vcut statükoyu savunnıaktadırlar. Bu teorinin ya­

iarİarına göre, büyük devletler bazı "f edakarhk '' lar

yapınalı. halklara biraz daha yaşanıaları ve ayaklan­

ıııaınaları için bir şeyler vernıelidirler. Böylece onlar,

(21)

herkesin, zenginler ve yoksulların, sömüren ve söınuru­

lenlerin yaşadığı, ''savaşsız'', ''silahlanmadan'', ''bir­

lik içinde",' "sınıf barışı içinde", Kruşçevci "bir arada

y aşaına "yla "yeni uluslararası bir düzen" şeklinde orta

bir yol bulunabileceğini söyleınektedirler.

Kesinlikle bu üç "buluş" aynı muhteva ve aınaç­

ları taşıdığı için, bloksuz ülkelerin "önderliğinin"

üçüncü dünya ve gelişmekte olan ülkeler dünyasının tan1 bir uyuın içinde olduğuna dikkat çekihnektedir.

Aynı zaınanda, teorileriyle, vaazlarıyla kitleleri, pro­

letaryayı ve halkları aldatmakta ve onları devriınci n1ücadeleden saptırmaya çalışmak ta dırlar.

Üç dünya teurisi ik"i zıt sosyal sistem� sosyalizm ve kapitalizın arasındaki çelişkiyi veya emek iJe serına­

ye arasındaki büyük çelişmeyi hesaba katınamakta, hatta ezilen halklar ile eınp�ryalizın arasındaki büy�

çelişıneyi sadece iki süper devlet ve hatta esas olarak on_lardan biriyle çelişmey-e indirgeyerek tahlil etmek­

tedir.

Bu

"teorr' ezilen halklar ve milletlerle, diğ.er emperyalist devletle( arasındaki çeli'şmeyi taınamen inkar etmektedir ... Dahası, üç dünya te9risinin taraf­

tarları üçµncü nyanın bu� emperyalist ülkeleri� . ve

.:\BD emperyalistleriyle Sovyet Sosy_al eınperyalizn1ine karşı ittifak için çağrıda bulunınaktadır. ,;

Sözde, bugünkü ortamda il. Dünya sayaşın_dan sonra '. varolan,

ABD

emp·eryalizminin yenihnez bir şekilde hakim olduğu emperyalist kan1pın, ç.eşitli emperyalistlerin ·<.''?İtsiz gelişınesi sonucu dağılınası ve varlığını yitirm·esi dünyanın üç dünyaya bölündüğü­

nü haklı gösternıeye çalışanların kanıtlarından biridir.

Bu teorinin destekleyicileri bugün tek bir en1perya­

list dünyadan bahsedilen1iyeceğini iddia etn1ektedirler.

Çünkü bir yandan 8afı eınperyalistleri ABD'li hüKiin1-

darlarına karşı gelınekte ve diğer yandan ise iki eınper­

yalist süper devlet -ABD ve Sovyetler Birliği·- arasında şiddetli ve gittikçe artan bir rekabet söz konusu olınak­

tadır.

(22)

Emperyalizm aşamasında, çeşitli kapitalist ülke­

lerin eşitsiz gelişimi sonucunda; emperyalistler arası çelişmeler sUrekli varolmakta ve derinleşmekte, durum­

lara ve · şartlara göre ernpe�yalistler arası ittifaklar, bloklar ye .bllıruplaşım.lar vs. yaratılmakta ve bozulmak­

tadır, bu .(.,]arksiLın-Lcninizmin A"BC siöır. Lenin, emperyalizmin kapitalizmin son aşaması olarak her geçen gün çürümeye doğru ilerlediğini gösteren, em­

peryalizmin bu tipik olgusunu objektif bir kanun ola­

rak geniş bir şekilde ispatlamıştır, fakat bu, sözkonusu çelişkiler sonucu, sosyal sistem olarak emperyalist dünyanın varlığının yokolduğu ve çeşitli dünyalara bö­

lundüğü, şu veya bu eınperyalizn1in sosyo - ekonoınik niteliklerinin değiştiği anlanıına ını gehnektedir? Asla.

Bu-J:,ünkü olgular emperyalist dünyanın dağıldığından değil, fakat bugün ikL.büyük emperyalist blok� bir yan­

da, bu emperyalistlerarası organizmaların aletleri olan

NAT01

Avrupa Ortak Pazarı vb. araçlara sahip .. başında ABD emperlalizminfrı bulunduğu Batı Emperyalist blok ve diğer yanda ise yayı1macı, hegemonyacı ve sa­

vaş .kışkırtıcısı politikalarının aletleri V ARŞOV � PAKTI, COMECON gibi araçlara sahip Sovyet Sosyal

Eınperyalizıninin hakiıniyctindl'k i

doğu

bloku tarafın­

dan karakterize edilen tek bir dlinya eınperyalist siste­

minden sözetmektedir.

"üç dünya" şemasında, sözde ikinci düny·a, iki süper devletten veya "üçüncü dünyaya'' dahil edilen çeşitli - iikelerden '\osyal -�üzen bakımından özde hiç bir farkı ohnayan kaı>italist ve revizyonist emperyalist ül­

keleri kapsar. Gerçekten bu "dünyanın" iki süper dev­

let ile belirgin çelişmeleri vardır, fakat bunlar bizzat iki süper 'devlet arasındaki çelişnıeler gibi emperyalist­

ler arası çelişınelerdir. I-lerşeyden önce bunlar Batı Alınan, Japonya, lngiltere� Fransa, Kanada vb. gibi emperyalistlerin pazarlar için, nüfuz alanları için, ser­

ınaye ihraç bölgeleri için ve diğerlerinin zenginlikleri­

ni sömürmek için gerek bir süper devletle veya öteki-

20

(23)

�iyle, gerekse birbirleri ile olan çelişmelerdir.

Şüphesiz bu çelişmeler ·emperyalist dünya siste­

mini zayıflatmakta ve proletarya ile halkların mücade­

lesinin yararına olınaktadır. Fakat çeşitli emperyalist devletlerle iki süper devlet arasındaki çelişmeleri eınekçi kitleler ve halkların emperyalizıne karşı giriş­

tikleri ınücadeleyle bir tutmak nıarksizn1t• aykırıdır.

Sözde "ikinci dünya" ülkelerinin, ba�ka bir de·

yişle, bu ülkelerde hakim olan büyük tekelci burjuvazi­

nin iki süper devlete·· ve dünya eınperyafizmine karşı ınücadelede ezilen halklar ve milletlerin müttefiki olma­

ları asla ınüınkün değildir. Tar,ih il. Dünya Savaşından sonra bu ülkelerin, Amerikan Emperyalizminin Kore�

Vietnaın, Ortadoğu, Afrika ve diğer ülkelerdeki saldır­

gan siyaset ve eğilimlerini desteklediklerini göstermiş­

tir. Onlar, yeni sömürgeciliğin ve uluslararası ekonomik

ili�kilerde eski eşit olmayan düzenin ateşli savunucula- 11ycblar. Sovyet Sosyal Emperyalizminin "ikinci

dun yada'' yer alan müttefikleri, Çekoslovakya'nın iş­

galine onunla birlikte katıldılar ve dünyanın çc�itli böl­

gelerinde onun yağmacı, yayıhnacı politikalannın hara­

retli destekçileri oldular. Sözde "ih. inci dünya" ülkeleri,

iki süper devletin saldırgan ve yayılınacı ittifaklarının

�ı na ek o no ınik ve askeri desteğini oluştururlar.

"üç dünya" teorisinin destekçileri bu teorinin, eınperyalistler arası çelişkilerden yararlanmada büyük iınkanlar verdiğini iddia etınek tedirler. Düşman kanı­

pındaki çelişkilerden yararlanılmalıdır, fakat hangi yolla ve hangi amaçla. İlke, devrimin, halkların \e on­

ların özgürlüğünün, sosyalizm davasının yararına ola­

cak bir şekilde bu çelişmeleri değerlendinne olmalıdır.

İlke, düşman saflarındaki çelişmelerden yararlanma­

nın, devrimci hareketleri ve kurtuluş hareketlerini za­

yıflatınayıp tersine onları giçlendirmesi, düşmana karşı özellikle de baş düşmana karşı mücadelede, halk kit­

leleri içerisinde herhangi bir hayale yer verıneden_

devrimci güçleri gittikçe daha aktif bir biçimde sefer-

(24)

ber etmesidir.

Eınperyalistler arası çelişkilerin mutlaklaştırılması devrimle karşı-devrim arasındaki temel çelişmenin yeterince önemsenmemesi .Yalnızca düşman kampında­

ki çelişkilerden yararlanmayı stratejinin esası olarak kabul etmek ve asıl şeyi yani devrimci ruhun yükseltil­

mesi ve emekçi halkların devrimci hareketinin geliş­

mesini unutmak,. devrimin hazırlanmasını ihmal etınek, bunlar bir bütün olarak alındığında, Maıksist-Leninist öğretiye aykırı . düşmektedirler. Sözde daha zayıf emperyalizmlerle daha güçlü olana karşı birliği öğüt-.

lemek çelişkilerden yararlanma perdesi altında diğer ülkeninkine karşı ülkenin burjuvazisinin yanında yer almak Marksizme aykırıdır. Lenin, düşınan safların­

daki çelişkilerden yararlanma taktiğinin proleter bilin.cin genel seviyesini, devrimci ruhu, kitleleri_n savaşma ve kazanma kapasitesini düşürınek değil yükseltmek için kıİllanılınası gerektiğini ·önemle be­

lirtn1iştir. (Lenin, Eserler ,Cilt 3 1, syf. 69-70 ) -

AEP, bu ölmez Leninist öğretileri her zan1an, devamlı olarak savunmaktadır. Enver Hoca Yoldaş'­

ın belirttiği gibi ''Emperyalizmin ve modern revizyo­

nizmin büyük bir kriz içinde bulunduğu şu anda onlara karşı ınücadeleyi güçlendirmeli, düş111anlar ara­

sındaki büyük çelişkilerden düzgün ve doğru bir şe­

kilde sosyalist devletlerin ·ve devrimle ayağa kalkan halkların lehine yararJanmalı, onları. aralıksız teşhir etmeli, emperyalistler ve revizyonistlerin gönülsüzce, tehlikeden kaçn1ak ve sonra intikam aln1ak için bu­

lundukları sözde itiraflarla yetinilınemeliyiz. Bunun için, her zaman çelikten birliğin1izi koruınalı ve saldırılarımızı aralıksız sürdürmeliyiz." ( Raporhır ve söylevler· 1970, 197 1 syf. 460-461 )

İki süper devletin baş destekçilerini oluşturan. \'ogun­ lukla kapitalist ve yeni söınürgeci ülkeleri kapsayan \l' sözde ABD emperyalizınine ve Sovyet sosyal-eınperya­

lizınine karşı mücadelede "üçüncü dünyanın" nıütte-

22

(25)

fiki sözde" ikinci Dünyadan" sözederken, üç dünya teorisinin karşı-devrimci ve sahte anti-emperyalist karakteri açıkca görülmektedir.

Ulusal bağımsızlığın korunması ve özellikle Sov­

yet Sosyal emperyalizmine karşı mücadelenin çıkar­

ları gereği tekelci burjuvaziye ve "ikinci dünya" ül­

kelerinin sömürü sistemine karşı mücadele etmesi ge­

reken Avrupa, Japonya, Kanada vb. proletaryasına sosyal barış, burjuvaziyle işbirliği ve devriınden vaz­

geçn1eyi öğütlediği içindir ki bu "teori" karşı-devrimci bir teoridir.

Bu aynı zaınanda bir sahte anti-erriperyalist teoridir, çünkü "ikinci dünyanın emperyalist güçleri­

nin yeni-sön1ürgeci ve sömürücü politikasını haklı çı­

karmakta ve destekleınekte ve Asya, Afrika ve Latin Amerika r1alk.Lınıu sözde süper devletlere karşı mücadele uğruna hu politikaya karşı çıkmamaya çağırmak ta­

dir. Gerçekten, böylece sözde "üçüncü dünya" ve

"ikinci dünya H halklarının an ti-emperyalist ve anti­

sosyal emperyalist mücadelesi zayıflatılmakta ve sa­

bote edilmektedir.

111

. Devrin1ci strateji, devrimci mücadelenin özünü oluşturur. Stalin, "Leninizmin strateji ve taktikleri, proletaryanın devrimci ınücadelesinin önderliğinin bilimidir" (Eserler, Cilt 6, syf. 155) diye yazıyordu.

Leninist strateji, dünya proleter devrimini, mer­

kezinde uluslara.rası proletaryanın yeraldığı çağımız­

daki birkaç büyük devrimci akımdan oluşan tek bir süreç olarak ele alır.

Bu devrimci süreç, gerçek sosyalizm yolunda iler­

leyen ülkelerde, sosyalist ve kapitalist iki yol arasında birincinin ikinci üzerinde tam ve nihai zaferini sağla­

mak, karşı-devrimci şiddetle ve emperyalist saldırıyla veya yollarını kapamak üzere çetin ve uzlaŞtnaz bir mücadele olarak gelişmektedir. pevrimciler ve bütün

(26)

dünya halkları bu mücadeleyi, bütün dünyada devrim ve sosyalizm davasının hayati bir meselesi olarak ele alarak, canlı bir ilgiyle izlemektedirler. Onlar, emper­

yalizınin herhangi bir girişimine karşı, sosyalist ülke­

leri tamamen ve kayıtsız şartsız destekliyor ·ve onlar­

la dayanışıyorlar. ÇünKü onlar, sosyalist ülkelerde bizzat kendilerinin uğruna savaştıkları ülkelerin ger­

çekleştiğini görmektedirler.

Lenin 'in sosyalist devrimin zafer kazandığı �1- keye, . uluslararası proletaryanın yardımı ve desteği­

nin, son derece önemli ve gerekli olduğuna ilişkin düşünceleri ölümsüzdür. Fakat bu, her zaman Mark­

sizm-Leninizmin devrimci öğretilerini en . kesin bir şekilde uygulayan ve proleter enteroosyonalizmine tutarlılıkla sadık kalan gerçekten sosyalist bir ülke­

den bahsetme anlamına gelir. O, eğer sadece sahte sosyalist bir maskeyi koruyarak kapitalist bir ülke haline gelmişse, o, dest�klenmemelidir.

Devrimciler ve halklar, sosyalist ülkelerin başarı­

larının , ve mücadelesinin emperyalizmi, burjuvaziyi ve uluslararası gericiliği zayıflatan darbeler olduğunu, bunların işçilerin ve ·halkların·, devrim ve kurtuluş mücadelesine doğrudan bir yardım ve destek olduğu­

nu bilmektedirler.

Lenin ve Stalin, her zaman sosyalist bir ülkenin prole­

taryasının devrimci görevinin· sadece kendi ülkesinde sosyalizmi geliştirmek için her türlü çabayı gösterme olarak değil, fakat aynı zamanda diğer ülkelerdeki·

devrim ve kurtuluş hareketlerini çok yanlı bir şekilde destekleme olarak da ele almışlardır. Stalin, ''Lenin Sovyetler Cumhuriyetini asla kendi başına bir amaç olarak görmemiştir." diye yazıyordu. "O, bunu her zaman batı ve doğu ülkelerinde devrimci hareketin güçlendirilmesinde zorunlu bir halka olarak -bütün dünyanın işçilerinin sermayeye galebe çalmasını kolaylaştırmak için zorunlu bir halka olarak el�

aldı. Lenin, bunun ·sadece uluslararası bakış açı-

(27)

sından değil fakat aynı zaınanda bizzat Sovyet1er Cuınhuriyetinin korunması bakış açısından da ye­

gane doğru kavram olduğunu biliyordu." (Eserler Cilt 6 syf. 52) İşte tam da bu nedenden dolayı gerçekten sosyalist bir ülke kendisini, bütün sınıf sınırlarının silin�iği ve sadece halkları emperyaliz­

me karşı ve devrim için mücadele yolundan saptır­

maya hizmet eden sözde ''ücüncü dünya'' veya

"bloksuz ülkeler" gibi gruplaşmalaradahil edemez:

Ancak, devrimci,· özgürlüğe aşık ve ilerici güçler işçi sınıfının devrimci hareketi ve ezilen halk­

ların ve milletlerin anti-emperyalist hareketi sosyalist ülkelerin gerçek ve güvenilir müttefikleri olabilirler.

Bu yüzden, dünyanın "üç dünyaya" bölünmesini vaaz etmek, çağımızın temel çelişmelerini ihmal etmek, proletarya ile tekelci burjuvazinin. ve ezilen halklarla sözde "ikinci dünyanın" emperyalist devletlerinin ittifakı çağrısında bulunmak, uluslararası proletar­

yanın, halkların · veya sosyalist ülkelerin yararına değildir. Bu Leninizme karşıdır. S talin şunu belir­

tiyordu: "Sovyet Cumhuriyetinin menfaatinin kardeş partilerimizin sağa sapmalarını gerekli ·kıldığı bir du­

rumu düşünemiyorum. Bütün dünyada devrimci pro�

le ter hareketin temeli olan Cumhuriyetimizin ınenf aat­

lerinin, batının işçilerinin devrimci ruhunun v� siyasi faaliyetinin azamisini değil de, bu faaliyetin azaltıl­

masını, devrimci ruhun ölmesini gerektirebildiğini düşünemiyorum" (Eserler, Cilt 8. Syf. 1 1 1)

Kapitalizmin inetropollerinde, bugün dünya prole­

ter devrim süreci proletaryanın ve diğer en1ekçi ve ileri­

ci tabakaların burjuva sömürü ve baskıya karşı, burju­

vazinin dünya kapitalist sisteıninin mevcut ·buhranının yükünü emekçilerin sırtına yıkına çabalarına karşı, şu veya ·bu biçimde faşizmin canlandırılmasına karşı bü­

yüyen sınıf mücadelesini kapsamaktadır. Başında pro­

letarya bulunan geniş emekçi kitleler arasında kapita­

lizmin buhranından ve diğer yaralarından, burjuva

(28)

sömürüden, faşist zorbalık ve emperyalist savaşlardan yegane çıkış yolunun, sosyalist devrim ve proletarya diktatörlüğünün kurulması olduğu konusunda bilinç­

lenıne gelişiyor ve her gün gelişecektir. Hayat ve olgu­

lar, ne burjuvazinin ne de sosyal demokratlardan mo­

dern revizyonistlere kadar açık ve gizli uşaklarının kitlelerin devrimci· ınücadelesinin kabaran ·dalgasını durdurabildiğini saptamaktadır. AEP 7. Kongresinde Enver Hoca Yoldaş şöyle dedi: '.Dünya proletaryasının bugünkü mücadelesi, Marksizm-Leninizmin burjuva ve revizyonist dünyadaki işçi sınıfının ve onun devrimci mücadelesinin şiddet veya deınogojiyle bastırılamaya­

cağı şeklindeki temel tezinı hir kere daha doğrulamak­

tadır. (Enver Hoca, AEP 7. Kongre raporu syf 186-187) Gelişıniş kapitalist ülkelerde objektif şartlar her gün daha fazla devrim yararına oluyor. Bugün orada, proleter devrim çözüm için ele alınmış bir meseledir.

evizyonistlerin ihanet edip yere attıkları devri111

bayrağını ele almış bulunan \1ark­

�ist-Leninist partiler doğru olarak gelecekteki devrinıci savaşlar, burjuva düzenin devrilınesi için proletarya ve müttefiklerini hazırlamak amacıyla görevler üstlen­

mişler ve ciddi olarak çalışmaya koyulmuşlardır. Dün­

ya kapitalist ve emperyalist sistemini, en belli başlı kalelerinden vuran bu devrimci mücadele gerçek sos­

yalist ülkelerin ve dünyadaki bütün devrimci ve özgür­

lüğe aşık halkların tan1 desteğine sahiptir ve sahip olınalıdır. Fakat bugün� moderıı revizyonistler, "üç dünya" teorisinin destekleyicileri ve "bloksuzluğun"

teorisyenleri devrimden ve ona hazırlanmadan hiç söz etmezken aslında onu sabote etmeye ve mevcut kapi­

talist düzenin statükosunu korumaya çalışıyorlar.

Proletaryanın dikkatini devrimden saptırmaya çalışarak, "üç dünya" teorisinin yazarları şu anda sü­

per devletlerin özelliklerle baş düşman olarak ele aldık­

ları Sovyet Sosyal emperyalizminin saldırı tehlikesin­

den milli bağımsızlığı koruma ıneselesinin ön plana

26

(29)

çık tığını vaaz ediyorlar. Belli bir zaınanda uluslararası çapta esas dll�ntanı tanıınlaına ıneselesi devriınci ha­

reket için hiiyük önl·ın taşıroolayların gelişiınini, ıne.v­

cut durun1un sınıfsal tahlilini gözönüne alan partiıniz, ABD emperyalizıni ve Sovyet sosyal eınperyalizıninin bu iki süper devletin bugün "halkların baş ve en büyük düşınanları" olduğunu ve böylece· "aynı derecede teh­

likeli olduklarını" belirtınektedir .. (Enver Iloca, AEP 7 Kongre Raporu, syf. 1 79)

Sovyet sosyal eınperyalizmi, tipi)( bir söınürgeci ve yeni söınürgeci siyaset izleyen, sermaye ve silah gücüne dayanan, yayılınaya susaınış vahşi, saldırgan bir eınperyalizındir.

Aınerikan enıperyaliznliyle rekabet içinde bu yeni eınperyalizn1 stratejik ınevziler elde etıneye ve pençelerini bütün bölgelere ve kıtalara geçirıneye çalışıyor. O, devrin1 ateşinin söndürücüsü ve halkların kurtuluş ınücadelesinin bastırıcısı olarak teınayliz edi yor. Fakat bu hiçbir şekilde halkların ve bütün dünyanın diğer düşınanı Aınerikan enıperyalizıninin nüç dünya" teorisinin savunucuları gibi daha az tehlikeli olduğu anlanuna gelınez. Gerçeği çarpıtıp, halkları aldatarak qnlar, ABD eınperyalizıniııin artık sözde savaş kışkırtıcısı oln1adığını, sözde zayıflaınış, çöküş içinde olduğunu, "korkak bir fare" haline gel­

diğini, tek keliıneyle Aınerikan eınperyalizıninin ba­

rışcı olduğunu iddia etınektedirler. l\teseleler öyle bir

noKtaya ulaşınıştır J(i _Alınanya, Belçika veya İtalya, Japonya gibi çeşitli ülkeler ve diğer ülkelerdeki Aıneri­

kan askeri varlığı savunn1a etkeni olarak haklı çtkarıl­

ınakta ve tanıınlanınakta ve haklı görünınektedir. Böyle görüşler halklarıı1 özgürlüğü ve devrinıin kaderi için son derece tehlikelidir. Böyle tezler gerek Aınerikan eınperyaliznıinin gerekse Sovyet sosyal enıperyalizıni­

nin saldırgan, hegeı11011yacı ve yayılmacı tabiatları hak ..

kında hayaller besler.

Proletarya ve proleter devrin1 her türlü enıpery a-

(30)

liznıi ve özellikle de iki eınperyalist devleti yıkma göre­

viy Je karşı karşıyadır. Bizzat kendi tabiatından ötürü, her eınperyalizın, her zaman proleter devriınin azgın bir düşınanıdır. Bu yüzden dünya devriminin stratejik bakış açısından emperyalizıni daha tehlikeli veya daha az tehlikeli diye bölınek yanlıştır. Pratik ispatlanuştır ki, iki süper devlet aynı derece ve aynı çapta sosyalizn1 ve nıilletlerin özgürlüğü ve bağımşızlığı için esas düş­

ınanı, söınürücü sisteınleri savunan en büyük gücü, in­

sanlığı 3. bir dünya savaşına atınada doğrudan tehlike­

yi oluşturınaktadır. Bu büyük gerçeği ihınal etınek şu veya bu süper devletin tehlikesini yanlış değerlendir­

n1ek---veya daha kötüsü bir süper devlete karşı diğeriY,le birlik çağrısında bulunınak, devrinıin ve halkların gele­

ceği için korkunç sonuçlar ve büyük tehlikelerle dolu­

dur. Elbette şu veya bu ülkenin süper devletlerden bi­

risi tarafınçlan ezilebileceği veya doğrudan tehdit edi­

lebileceği duruınlar olınaktadır ve olabilir. Fakat bu hiçbir şekilde ve hiçbir duruında diğer süper devletin aynı ülke içinde bir tehlike oluşturınadığı ve hatta di­

ğer süper devletin bu ülkenin bir dostu �aline geldiği anlaınına gelınez. 'Düşınanunın düşınanı beniın dostunı dur' ilkesi iki eıuperyalist süper devlet Sovyetler Birliği ve ABD için söz Konusu olduğundan geçerli olaınaz.

Bu iki süper devlet her türlü araçla devrin1 ve sosyaliz­

ıne i<arşı ınücadele ediyor. Devrin1i ve sosyalizıni sabo­

te etnıek ve onları kana boğnıak için her türlü çabayı

gösteriyorlar. ,

iki süper devlet hakiıniyetlerini ve· sönıürülerini çeşitli halklara ve ülkelere yayn1aya çabalıyorlar. De­

neyler gösterınektedir ki onlar., kana susaınış pençele­

rini halklara ozatınak için bazan bir bölgeye bazan di­

ğerine karşı şiddetle saldırılara girişınekte herbiri diğe­

rinin yerini almak için çılgınca ınücadele etınektedirler.

Bir ülkenin hallet bir süper devletin hakinıiyetinden kur­

tulur kurtuln1az henten bir diğeri adımını atn1aktadır.

Orta Doğu ve Afrika bunu kanıtlamaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Üç FSRU da dahil olmak üzere toplam 30 bcm kapasiteli beş yeni LNG ithalat terminali yapım aşamasındadır ve bu terminallerin 2019 yılına kadar devreye girmesi

Örnek ülkeler olarak ise Türkiye’nin komşuları, AB ülkeleri, Orta Asya ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleri ile dünyada ve bulunduğu bölgede önemli olan ülkeler

Boş Bataryayı tek veya telsize takılı olarak şarj cihazına yerleştiriniz, akıllı şarj cihazınız önce bataryanın durumunu ölçmek için kısa bir süre bekleyecek ve

(15*) Anılan pozisyonda Belarus menşeli ürünler için nihai gözden geçirme soruşturması açılmaması halinde dampinge karşı vergi uygulamasının 20.11.2009 tarihinde

FAALİYET BÖLGESİ TESİS TÜRÜ VE SINIFI TESİS SAYISI ODA SAYISI YATAK SAYISI ACTIVITY LOCATION CLASSIFICATION NUMBER OF ESTAB.. TOPLAM TURİST SAYISI

Güney Afrika, Zimbabve ve Kenya’da ticari ölçüde sığır yetiştirebilmekle birlikte, sürülerin çoğu Tuareg (Kuzey Afrika), Fulani (Batı Afrika) ve Masai (Doğu

Bu nedenle Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınma hızı çok düşüktür (1970-79 arasında ulusal gelirlerin ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 1 'in

(8*) Anılan pozisyonlarda nihai gözden geçirme soruşturması açılmaması halinde dampinge karşı vergi uygulamasının 08.12.2007 tarihnde sona ereceğine ilişkin