• Sonuç bulunamadı

SAĞLIK BĠLĠMLERĠ FAKÜLTESĠ. HEMġĠRELĠK/RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI HEMġĠRELĠĞĠ. HEM401-Davranışın Nörobiyolojik Temelleri. Dr. Öğr.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SAĞLIK BĠLĠMLERĠ FAKÜLTESĠ. HEMġĠRELĠK/RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI HEMġĠRELĠĞĠ. HEM401-Davranışın Nörobiyolojik Temelleri. Dr. Öğr."

Copied!
41
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HEMġĠRELĠK/RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

HEMġĠRELĠĞĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ

FAKÜLTESĠ

HEM401-Davranışın Nörobiyolojik Temelleri

Dr. Öğr. Üyesi Serap GÜLEÇ

(2)

Davranışın Nörobiyolojik Temelleri

Hafta-1

HEM401-Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği

(3)

Tüm davranıĢlarımız beyin iĢlevleri sonucu ortaya

çıkmaktadır.

Beyin iĢlevleri sadece yürüme, yemek yeme gibi motor hareketlerden değil düĢünme, konuĢma, duygulanma gibi

karmaĢık biliĢsel iĢlevlerden de sorumludur.

Bu nedenle duygular, biliĢsel iĢlevler ve davranıĢla ilgili bozuklukların görüldüğü ruhsal bozukluklar da beyin

iĢlevlerinde bozulmanın sonucudur.

(4)

Beynin ĠĢlevleri

• BEYĠN YARIM KÜRELERĠ ALGILAMA, MOTOR VE BĠLĠġSEL ĠġLEVLERDEN

SORUMLUDUR.

(5)

Korkmaz, Ö., & Mahiroğlu, A. (2007).

(6)

• Beynin her iki yarım küresi birçok işlevde

birlikte çalışmaktadır.

• Ancak, bazı işlevlerde bir yarımkürenin daha baskın etkiye sahip olduğu

bilinmektedir.

KonuĢma ve konuĢulanları anlama için baskın yarımküre sol yarımküredir.

Sol yarım küre sözcüklerin içeriği, önemi,

sağ yarımküre ise konuĢmanın tonlaması, duygusal ifadesi, mimiklerin oluĢumu, yüz ifadesinde daha etkin görev alır.

(7)

• SOL BEYNĠN

• Bilişsel işlevlerde (algılama, düşünme, düşündüklerini ifade edebilme, anlama, matematiksel

yetenekler, mantıklı olma, konuşma, bellek);

• SAĞ BEYNĠN

• Duygulanım,

duygulanımı dışa vurma, sözel olmayan iletişimi izleyebilme yetileri ve yaratıcı, sezisel, sanatsal yeteneklerle ilgili

olduğu ileri

sürülmektedir.

(8)

• Frontal lob, hareketin kontrolü ve planlanması

• Paryatel lob, somatik duyular, beden imgesinin algılanması

• Oksipital lob, görme

• Temporal lob, işitmeyi sağlar.

(9)

Beynimizin düşünce merkezi frontal korteks

FRONTAL KORTEKS,

hafıza,

dikkat,

planlama,

problem çözme gibi mantık gerektiren alanlarda karar vermemizi sağlar.

GeliĢmiĢ ve düzgün çalıĢan bir frontal korteks, duygu merkezimizin gönderdiği sinyalleri denetler ve uygunluk derecesine göre etkinliğe devam etmemize veya etmememize karar verir.

(10)

Frontal korteks seçim yapmaktan çok öte yetilere sahiptir;

Yeni hesaplamalar yapar,

yeni çözüm yolları üretir,

bunların

mantıksallığını ölçer.

Günümüzde ileri mimari bilgileri,

kuantum hesaplarını, tıbbi gelişmeleri

sağlayan frontal kortekslerimizdir.

(11)

TARİHTEN ÜNLÜ BİR VAKA PHİNEAS GAGE VAKASI

• Bir tren yolu iĢçisi olan Gage Ģirketinin en hızlı çalıĢan, en yetenekli, ahlaklı

ustabaĢısıdır.

Bir gün demiryolu yapımı sırasında Gage bir kaza geçirir.

• Kaza sırasında bir demir çubuk Gage'in sol yanağından girip, kafatasını alttan delip, beyninin ön tarafını geçip, kafatasının üst tarafından yüksek hızla çıkar.

(12)
(13)

• Kazadan sonra Gage yere savrulur ama bilinci açıktır. Hemen sonra ayağa kalkıp yürümeye baĢlar. Birkaç gün sonra Gage'in beyni bir yerinden iltihap kapar ve Gage yarı komaya girer.

Ailesi onun ölümünü beklerken o iyileĢir. Görünürde normal bir yaĢam süren Gage'in kazadan 1-2 hafta sonra karakteri değiĢir.

(14)

Yayınlanan bir rapora göre:

• Kazadan önce en verimli çalıĢan ve en yetenekli ustabaĢı diye niteleyen isverenlerenleri, zihnindeki değiĢimi o kadar belirgin buluyorlar ki eski iĢini ona tekrar veremediler. Gage düzensiz, saygısız (daha önce hiç adeti olmadığı halde) zaman zaman en ağza alınmayacak küfürlere düĢkün, çevresindekilere çok az hürmet gösteren, arzuları ile çatıĢtığında en ufak kısıtlayıcı tavsiyeye bile dayanamayan, zaman zaman inadına dik baĢlı, yine de havai ve kararsız, geleceğe dair bir sürü hareket planı yapan yapar yapmaz da daha mümkün görünen baĢka planlar için vazgeçen birisi olmuĢtur.

(15)

• Bu açıdan, zihni radikal bir biçimde değiĢmiĢtir, bu değiĢim o kadar nettir ki arkadaĢları ve tanıdıkları Gage’in “artık Gage olmadığını” söylüyorlar.

• Gage'in Frontal Korteks kısmının zarara uğraması tüm bu davranıĢ değiĢikliklerine neden olmuĢtur.

Dikkat,hafıza,zeka gibi özelliklerinde bir problem olmazken,daha önce öğrenmiĢ olduğu üst düzey insani özelliklerini

yitirmiĢtir.

(16)

• Bu akıl almaz vaka Frontal Korteks'in

karaktere

etkisinin ne derece olduğunu öğrenmemiz

açısından son derece önemlidir

(17)

• Yoğun panik duygusunu yaratan, beynin duygu merkezi olan limbik korteksteki “AMİGDALA”, frontal korteks tarafından etkisiz hale gelince sorun ortadan kalkar.

LĠMBĠK DĠZGE DUYGULARIN YAġANMASI VE DUYGU DIġAVURUMUNUN DÜZENLENMESĠNDEN SORUMLUDUR.

(18)

• Amigdala beyinde istenmeyen, olumsuz durumlarda çalışan çok önemli ve hayati

bir yapıdır…

Örneğin kendisine doğru kudurmuĢ gibi koĢan bir köpek gören bir kiĢi amigdalasının sinyalleri sayesinde

korku hisseder ve kaçması gerektiğini algılar.

(19)

AMİGDALA

Bu denli hayat kurtarıcı olan bir yapının tetiklenmesi, yıkıcı bir korkuya ve

iĢlevsizliğe sürükleyen panik duygusuna neden olur.

(20)

Bu bölgede lezyon olma durumunda ise korkulu yüz ifadesinin tanınmasında ve korku koĢullanmasında bozukluklar ortaya

çıkar.

(21)

• Beyin görüntüleme çalışmalarında sağlıklı kişilere korkmuş yüzler gösterildiğinde amigdalada bölgesel kan akımında artma olduğu bulunmuştur.

(22)

Bedenin orkestra Ģefi hipotalamus:

• Bedenimizin hayatta kalmasını sağlayan milyonlarca farklı sistemin ahenk içinde çalışması için merkezi bir kontrol sistemine ihtiyaç vardır.

• Özellikle kan dolaşımımıza salgılanarak vücuttaki bütün sistemlerin eş güdümlü çalışmasını sağlayan hormon sistemimizi en üst düzeyde kontrol eden beynimizdeki hipotalamus bölgesidir.

(23)

Diri, H., & Tanrıverdi, F. (2014).

(24)

Vücudumuzda meydana gelen ve bizi hayatta tutan bütün işlemlerin

en üst kontrol merkezi olan HİPOTALAMUS,

• açlık-tokluk hislerimizden vücudumuzun su ve tuz dengesine;

• cinsel itkilerimizden duygusal

durumlarımıza kadar hemen her şeyimizi kontrol edebilecek onlarca farklı merkez içerir.

(25)
(26)
(27)

BEYNĠN NÖROKĠMYASAL YAPISI

• Normal ve anormal ruhsal özelliklerin ortaya çıkışını, psikiyatrik hastalıkların patofizyolojisini ve ilaçların sağaltıcı özelliklerini anlayabilmek için altta yatan biyolojik süreçleri bilmemiz gerekmektedir.

• İnsan beyni ortalama 100 milyar nörondan oluşmakta ve bu nöronlar çok sayıda sinaptik bağlantı ile karmaşık devreleri oluşturmaktadır.

(28)

• Nörotransmitter denilen kimyasal maddeler sinaps sonrası nöronda elektriksel ya da biyokimyasal bir yanıt başlatırlar.

(29)

Bir maddenin nörotransmitter sayılabilmesi için belli ölçütler

vardır:

1. Nöronda sentezlenir.

2. Kimyasal ve farmakolojik olarak tanımlanabilecek bir yapıda, sinaps öncesi bölgeden salıverilir.

3. Sinaps sonrası reseptörlere bağlanır.

4. Aktif bir mekanizmayla etkinliği sonlandırılır.

(30)

Nörotransmitterler

• DOPAMĠN DĠZGESĠ

• Dopaminerjik nöronlar duygulanımda, bilişsel süreçlerde, hareketle ilgili işlevlerin başlatılmasında ve yürütülmesinde önemli rol oynamaktadır.

• Dopamin dizgesinin Parkinson hastalığı, şizofreni, madde bağımlılığı gibi birçok hastalığın oluşunda rolü olduğu bilinmektedir.

(31)

• Dopamin etkinliğini arttıran kokain, amfetamin, levodopa, metilfenidat gibi maddelerin paranoid psikotik durumlara neden olabilmesi, şizofreni sağaltımında kullanılmakta olan antipsikotiklerin etkisinin D2 reseptörünü bloke edici etkileriyle ilişkili olması şizofrenide dopaminerjik etkinlikte artış olduğunun iddia edilmesine neden olmuştur.

(32)

• Ancak şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçların pozitif belirtileri yatıştırırken, negatif belirtileri aynı düzeyde etkilememesi nedeniyle klasik dopamin varsayımı sorgulanmıştır.

(33)

NÖRADRENALĠN DĠZGESĠ

• Nöradrenalin stres, dikkat, bellek, duygudurum gibi birçok beyin işlevinde rol oynar.

• Bunaltı, depresyon gibi patofizyolojik durumlarda da rol oynar.

(34)

SERATONĠN DĠZGESĠ

• Seratonin beslenme, uyanıklık, ağrı, dürtüler, nöroendokrin işlevler, döngüsel ritmler gibi birçok normal süreçte rol oynamaktadır.

• Seratonin depresyon, bunaltı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, şizofreni, madde bağımlılığı, dürtü kontrol bozuklukları, uyku ve yeme bozuklukları gibi birçok psikiyatrik hastalığın patofizyolojisinde rol almaktadır.

(35)

• Seratoninin dürtüsellik, saldırgan davranışlar ve özkıyımda rolü olduğuna ilişkin yayınlar bulunmaktadır.

• Özkıyım, saldırganlık veya dürtüsel davranış olan hastalarda beyin omurilik sıvısında seratonin metaboliti olan 5 hidroksi indol asetik asit düzeyinin düşük olduğu belirtilmektedir.

(36)

• Ölüm ardı çalışmalarında da özkıyım nedeniyle ölen hastaların beyin saplarında düşük 5 hidroksi indol asetik asit olduğu gösterilmiştir.

(37)

ASETĠLKOLĠN DĠZGESĠ

• Asetilkolin dikkat, bellekte tutma ve saklama işlevinde önemli rol oynar.

• Alzheimer hastalığında korteks ve hipokampustaki asetilkolin dizgesinde yozlaşma olur.

• Alzheimer hastalığının sağaltımında bilişsel kayıpları yavaşlatmak amacıyla, asetilkolinin parçalanmasından sorumlu bir enzim olan asetilkolinesterazın etkisini önleyen ilaçlar kullanılmaktadır.

(38)

GABA dizgesi

• Panik bozukluğu hastalarında Gama amino bütirik asid (GABA) işlevleriyle ilgili bir bozukluk olduğu öne sürülmüştür.

• Şizofrenide ise GABA ara nöron sayısında azalma ile uyumlu bulgular vardır.

(39)

GLUTAMAT DİZGESİ

• Öğrenme, bellek gibi süreçlerde çok

önemlidir, ancak aşırı salıverilmesi nöron hasarına yol açmaktadır.

(40)

KAYNAKLAR

Korkmaz, Ö., & Mahiroğlu, A. (2007). Beyin, bellek ve öğrenme. Kastamonu Eğitim Dergisi, 15(1), 93-104.

Öztürk O, Uluşahin A .(2008) Ruh Sağlığı ve Bozuklukları I- U (11. Baskı). Nobel Tıp Kitap Evleri:

Ankara.

Çam, O., & Engin, E. (2014). Ruh Sağlığı ve hastalıkları hemşireliği bakım sanatı. İstanbul Tıp Kitabevi.

Sadock BJ, Sadock VA (2009). In: Klinik Psikiyatri El Kitabı (A. Bozkurt, Çev. Ed.). 4. Baskı.

Ankara: Güneş Kitabevi.

Sadock, J. & Sadock, A. & Ruiz, P. (2015). Synopsis of Psychiatry(eleventh edition). Wolters Kluwer.

Gürhan, N. (2016). Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği. Ankara: Nobel Tıp Kitabevleri.

Diri, H., & Tanrıverdi, F. (2014). Hipotalamus ve Hipofiz Hormonları ve Eksenlerin Fizyolojisi. Turkiye Klinikleri Psychiatry-Special Topics, 7(3), 1-6.

(41)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu başlık altında, obezite hipoventilasyon sendromunun (OHS) yanı sıra konjenital santral alveoler hipoventilasyon sendromu, hipotalamik disfonksiyon ile birlikte geç

Madde kullanımı sırasında ya da hemen sonra geli- şen, maddenin merkezi sinir sistemi üzerindeki etki- sine bağlı olarak ortaya çıkan, klinik açıdan belirgin bir biçimde

Kişinin sağlıklı bir uyku geçirme- si için REM ve REM dışı evrelerinin ritmik ve kesintisiz olarak tekrarlanma- sı önemlidir.. Uykunun bu evrelerini düzenli olarak

bozukluğunun gelişebileceği en riskli grup yaşadığı kültürde veya çev- resinde zayıflık yönünde baskı bulunan, doğal olarak beden kütle en- deksi yüksek olan ve

Genel tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluklarının yanı sıra, panik bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozuk- luğu, özgül fobi ve travma sonrası

Uykuya bağlı solunum bozukluğu ile ilişkili Obstrüktif uyku apne sendromu Santral uyku apne sendromu.. Santral alveoler hipoventilasyon sendromu Uykuya bağlı

başlıyor,Hipokrat melankoli, histeri tanımlarını yapıyor, epilepsinin beyin hastalığı olduğunu savunuyor.Hipokrat’ tan sonra Eflatun, Aristo, Aesclapiades, Cicero, Soranos

Kişinin kendini değerlendirişinde kilo ya da vücut seklinin olağandan çok daha fazla yer alması veya o anki kilosunun düşük olmasının öneminin farkına varmama/kilo kaybının