• Sonuç bulunamadı

Asgari İşçilik Uygulamaları İle İlgili Yargıtay Kararları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Asgari İşçilik Uygulamaları İle İlgili Yargıtay Kararları"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

www.isvesosyalguvenlik.com

Mevzuat – Bilgi – Kültür - Haber Platformu

Asgari İşçilik Uygulamaları İle İlgili Yargıtay Kararları T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi 2008/8162 E., 2008/3760 K.

ASGARİ İŞÇİLİK ORANI

İŞİN SİGORTA MÜFETTİŞİNE AKTARILMASI

RE'SEN TAHAKKUK ETTİRİLEN PRİM VE GECİKME ZAMMI

"ÖZET"

ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASINA İLİŞKİN ÖN İNCELEME SONUCUNDA İŞİN SİGORTA MÜFETTİŞİNE AKTARILARAK SİGORTA MÜFETTİŞİNCE; İŞİN YÜRÜTÜMÜ İÇİN GEREKLİ ASGARİ İŞÇİLİK MİKTARININ BELİRLENMESİNDE, İŞE AİT ASGARİ İŞÇİLİK ORANINA %25 İNDİRİM UYGULANMAYACAKTIR.

"İçtihat Metni"

Davacı, Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile bu işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava sonucu itibariyle, 4792 sayılı Kanun'un 3917 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi kapsamında sigorta müfettişi raporuna dayanılarak, asgari işçilik oranının %25 eksiğinin uygulanmaması sebebiyle Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı, davacının borçlu olmadığından bahisle ölçümleme işleminin iptali istemine ilişkindir.

07.03.1995 tarihli 16-105 Ek sayılı ve 17.11.1995 tarihli 16-118 Ek sayılı Kurum genelgelerine göre, özel bina inşaatları ile ihale konusu işlere ait işyerlerinde; müfettiş incelemesi yapılması yerine ön inceleme ile "asgari işçilik uygulaması" sonucu Kurumca belirlenen baraj esas alınmak suretiyle yeterli işçilik bildiriminde bulunduğu saptanan işverenlere ilişiksizlik belgesi verilerek işyeri dosyaları tasfiye edilmekte; yine, bu baraja göre eksik işçilik bildiriminde bulunulan işyerleri ise, sigorta müfettişi incelemesine tabi tutularak re'sen prim tahakkuk ettirilmektedir. Bu kapsamda, asgari işçilik uygulamasına ilişkin ön değerlendirme aşamasında; işverenlerce, baraj üzerinde işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığının denetlenmesinde; özel bina inşaatına, ya da ihale konusu işlere ait işçilik oranları %25 eksiltilerek uygulanmaktadır. 16.01.2004 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 38/a maddesi hükmünde de;

benzer şekilde, ihale yoluyla yaptırılacak her türlü işe ilişkin olarak ünitece yapılacak araştırmada;

(2)

toplam istihkak tutarına (KDV hariç malzeme fiyat farkı ve akreditif bedeli dahil olmak üzere), işe ait asgari işçilik oranının %25 eksiltilmesi suretiyle uygulanacağı hususu öngörülmüştür.

Anılan maddenin "Ortak Hükümler" başlıklı (c) bendi ise, "Araştırma yapılırken, ihale konusu işlerde kesin kabulün ya da geçici kabulün noksansız yapıldığı, bina inşaatı işyerlerinde de, inşaatın bitirildiği tarihe kadar Kuruma bildirilmiş olan işçilik miktarı dikkate alınır.

Araştırma yapılmasına imkan bulunmayan veya gerekli görülen hallerde, işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarı sigorta müfettişince tespit olunur...

Ünitece hesaplanan borcun yapılan tebligata rağmen ödenmeyeceğinin bildirilmesi veya tebligatta belirtilen sürede bildirimde bulunulmaması durumunda sigorta müfettişince inceleme yapılır.

Sigorta müfettişince inceleme yapılmasına başlanıldıktan sonra inceleme sonucuna göre işlem yapılır..." düzenlemesini içermektedir.

Bu kapsamda, asgari işçilik uygulaması konusunda Kurum ünitesince yapılan ön değerlendirme aşamasında; işverenlerce, işin gerçekleştirilebilmesi için gerekli asgari işçilik oranında işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığının denetlenmesinde; özel bina inşaatı veya ihale konusu işlere ait işçilik oranları %25 eksiltilerek uygulanmaktadır. Yine, Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin yukarıda değinilen düzenlemesiyle; ihale yoluyla yaptırılacak her türlü işe ilişkin olarak yapılacak incelemede, işin kesin kabulünün, ya da geçici kabulünün noksansız olarak yapıldığı tarihten sonra ve işverene ödenmesi gereken Katma Değer Vergisi (KDV) hariç, malzeme fiyat farkı ve akreditif bedeli dahil toplam istihkak tutarının esas alınacağı öngörülmüştür. Ancak, asgari işçilik uygulamasına ilişkin ön inceleme sonucunda işin sigorta müfettişine aktarılması ve işin yürütümü için gerekli asgari işçilik miktarının sigorta müfettişince belirlenmesi aşamasında; işe ait asgari işçilik oranına %25 indirim uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Zira, ünitece yapılan inceleme aşamasında, kayıt ve belge incelemesi yapılmamakta, herhangi bir faturanın ihale bedeli veya salt işçilik miktarından mahsubu söz konusu olmamaktadır. Müfettiş incelemesi aşamasında ise, malzemeli işçilik faturaları toplam hakedişten, salt işçilik içeren faturalar ise, bildirilmesi gereken işçilik tutarından düşülmekte ve eksik işçilik buna göre saptanmaktadır.

Ne ki, asgari işçilik uygulamasına ilişkin ön inceleme sonucunda işin sigorta müfettişine aktarılarak sigorta müfettişince, işin yürütümü için gerekli asgari işçilik miktarının belirlenmesinde, işe ait asgari işçilik oranına %25 indirim uygulanmayacaktır.

Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu, davanın reddi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 20.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

(3)

10. Hukuk Dairesi 2008/8162 E., 2008/3760 K.

ASGARİ İŞÇİLİK ORANI

İŞİN SİGORTA MÜFETTİŞİNE AKTARILMASI

RE'SEN TAHAKKUK ETTİRİLEN PRİM VE GECİKME ZAMMI

"ÖZET"

ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASINA İLİŞKİN ÖN İNCELEME SONUCUNDA İŞİN SİGORTA MÜFETTİŞİNE AKTARILARAK SİGORTA MÜFETTİŞİNCE; İŞİN YÜRÜTÜMÜ İÇİN GEREKLİ ASGARİ İŞÇİLİK MİKTARININ BELİRLENMESİNDE, İŞE AİT ASGARİ İŞÇİLİK ORANINA %25 İNDİRİM UYGULANMAYACAKTIR.

"İçtihat Metni"

Davacı, Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile bu işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava sonucu itibariyle, 4792 sayılı Kanun'un 3917 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi kapsamında sigorta müfettişi raporuna dayanılarak, asgari işçilik oranının %25 eksiğinin uygulanmaması sebebiyle Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı, davacının borçlu olmadığından bahisle ölçümleme işleminin iptali istemine ilişkindir.

07.03.1995 tarihli 16-105 Ek sayılı ve 17.11.1995 tarihli 16-118 Ek sayılı Kurum genelgelerine göre, özel bina inşaatları ile ihale konusu işlere ait işyerlerinde; müfettiş incelemesi yapılması yerine ön inceleme ile "asgari işçilik uygulaması" sonucu Kurumca belirlenen baraj esas alınmak suretiyle yeterli işçilik bildiriminde bulunduğu saptanan işverenlere ilişiksizlik belgesi verilerek işyeri dosyaları tasfiye edilmekte; yine, bu baraja göre eksik işçilik bildiriminde bulunulan işyerleri ise, sigorta müfettişi incelemesine tabi tutularak re'sen prim tahakkuk ettirilmektedir. Bu kapsamda, asgari işçilik uygulamasına ilişkin ön değerlendirme aşamasında; işverenlerce, baraj üzerinde işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığının denetlenmesinde; özel bina inşaatına, ya da ihale konusu işlere ait işçilik oranları %25 eksiltilerek uygulanmaktadır. 16.01.2004 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 38/a maddesi hükmünde de;

benzer şekilde, ihale yoluyla yaptırılacak her türlü işe ilişkin olarak ünitece yapılacak araştırmada;

toplam istihkak tutarına (KDV hariç malzeme fiyat farkı ve akreditif bedeli dahil olmak üzere), işe ait asgari işçilik oranının %25 eksiltilmesi suretiyle uygulanacağı hususu öngörülmüştür.

Anılan maddenin "Ortak Hükümler" başlıklı (c) bendi ise, "Araştırma yapılırken, ihale konusu işlerde kesin kabulün ya da geçici kabulün noksansız yapıldığı, bina inşaatı işyerlerinde de, inşaatın bitirildiği tarihe kadar Kuruma bildirilmiş olan işçilik miktarı dikkate alınır.

(4)

Araştırma yapılmasına imkan bulunmayan veya gerekli görülen hallerde, işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarı sigorta müfettişince tespit olunur...

Ünitece hesaplanan borcun yapılan tebligata rağmen ödenmeyeceğinin bildirilmesi veya tebligatta belirtilen sürede bildirimde bulunulmaması durumunda sigorta müfettişince inceleme yapılır.

Sigorta müfettişince inceleme yapılmasına başlanıldıktan sonra inceleme sonucuna göre işlem yapılır..." düzenlemesini içermektedir.

Bu kapsamda, asgari işçilik uygulaması konusunda Kurum ünitesince yapılan ön değerlendirme aşamasında; işverenlerce, işin gerçekleştirilebilmesi için gerekli asgari işçilik oranında işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığının denetlenmesinde; özel bina inşaatı veya ihale konusu işlere ait işçilik oranları %25 eksiltilerek uygulanmaktadır. Yine, Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin yukarıda değinilen düzenlemesiyle; ihale yoluyla yaptırılacak her türlü işe ilişkin olarak yapılacak incelemede, işin kesin kabulünün, ya da geçici kabulünün noksansız olarak yapıldığı tarihten sonra ve işverene ödenmesi gereken Katma Değer Vergisi (KDV) hariç, malzeme fiyat farkı ve akreditif bedeli dahil toplam istihkak tutarının esas alınacağı öngörülmüştür. Ancak, asgari işçilik uygulamasına ilişkin ön inceleme sonucunda işin sigorta müfettişine aktarılması ve işin yürütümü için gerekli asgari işçilik miktarının sigorta müfettişince belirlenmesi aşamasında; işe ait asgari işçilik oranına %25 indirim uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Zira, ünitece yapılan inceleme aşamasında, kayıt ve belge incelemesi yapılmamakta, herhangi bir faturanın ihale bedeli veya salt işçilik miktarından mahsubu söz konusu olmamaktadır. Müfettiş incelemesi aşamasında ise, malzemeli işçilik faturaları toplam hakedişten, salt işçilik içeren faturalar ise, bildirilmesi gereken işçilik tutarından düşülmekte ve eksik işçilik buna göre saptanmaktadır.

Ne ki, asgari işçilik uygulamasına ilişkin ön inceleme sonucunda işin sigorta müfettişine aktarılarak sigorta müfettişince, işin yürütümü için gerekli asgari işçilik miktarının belirlenmesinde, işe ait asgari işçilik oranına %25 indirim uygulanmayacaktır.

Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu, davanın reddi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 20.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi 2008/18236 E., 2008/15614 K.

ASGARİ İŞÇİLİK ORANI EKSİK İŞÇİLİK BİLDİRİMİ

(5)

PRİM ALACAĞI

"İçtihat Metni"

Davacı, prim ve gecikme cezası tahakkukuna ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor içeriğinde, üstlenilen iş nedeniyle bildirilmesi gereken işçilik miktarının üzerinde bildirim yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

506 sayılı Yasanın 79. maddesi, "Bu Kanunun 83 üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır…." Düzenlemesini içermekte olup; aynı Yasanın 83. maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar ise, "Genel ve katma bütçeli kuruluşlar, il ve belediyeler veya sermayesinin en az yarısı genel ve katma bütçeli kuruluşlar ile il ve belediyelere ait olan teşekkül ve müesseseler, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri, kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan kurum ve kuruluşlar, döner sermayeli kuruluşlar…" olarak belirtilmiştir.

A... Enerji Üretim A.Ş., EÜAŞ'tan ihale yoluyla aldığı Hakkari-Depin mevkiine 24 MW gücünde mobil santral konuşlandırılıp işletilmesi işi kapsamında, santral binasının çelik konstrüksiyon, tank, mekanik montaj türü işlerini, sözleşmeyle Davacı Y... Endüstriyel Tes. İnş. Montaj Tic. San. Ltd.

Şirketi'ne vermiş olup; davacı Y... Endüstriyel Tes. İnş. Montaj Tic. San. Ltd. Şirketi, ihale makamından iş üstlenen firmanın taşeronu konumundadır. İhale konusu iş nedeniyle yeterli işçilik bildirilip bildirilmediğinin tespitine yönelik incelemenin, yasada öngörülen kurum ve kuruluşlardan ihale yoluyla iş üstlenenlerin kayıtları üzerinde yapılması, bu kapsamda alt işveren kayıtlarının incelenmesi olanağı bulunmaktaysa da; 506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki yetkiye dayanılarak, yapılan iş nedeniyle yeterli işçilik bildirilmediği gerekçesiyle prim tahakkukunun alt işverene yönelik olarak gerçekleştirilmesi olanağı bulunmamaktadır.

Ancak, 506 sayılı Yasanın konuya ilişkin 130. maddesinde yer alan, "İşverenin Kuruma, emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun Kurumca saptanması halinde, işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarı, yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, iş yerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurları dikkate alarak sigorta müfettişi tarafından tespit edilir." Düzenlemesi; kayıt dışı çalışmadan kaynaklanan prim kaybının önüne geçilebilmesi yönünden, 506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki yöntem ve asgari işçilik oranlarıyla bağlı kalınmaksızın, eksik işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığını tespitine olanak vermektedir.

Santral binası çelik konstrüksiyon işini üstlenen davacı şirket tarafından yürütülen iş nedeniyle eksik işçilik bildiriminde bulunulduğu gerekçesiyle resen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammının iptali istemli davada, anılan işin yürütülmesi için gerekli oranda işçilik bildirimi yapılıp yapılmadığının; işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, iş yerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurların dikkate alınması

(6)

suretiyle yapılacak inceleme uyarınca belirlenmesi gerekirken; işi nakliye, boru hattı inşaatı, bina inşaatı, elektrik tesisatı döşenmesi, su soğutma kulesi inşaatı gibi bölümlere ayırıp, bu işlerin her biri için de asgari işçilik tespit komisyonunca belirlenen oranlardan daha düşük oranlar esas alan bilirkişi raporundaki değerlendirmelerden hareketle sonuca varılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,01.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi 2007/18286 E., 2008/15614 K.

ASGARİ İŞÇİLİK MİKTARI

"ÖZET"

DAVACI ŞİRKET TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN İŞ NEDENİYLE EKSİK İŞÇİLİK BİLDİRİMİNDE BULUNULDUĞU GEREKÇESİYLE RE'SEN TAHAKKUK ETTİRİLEN PRİM VE GECİKME ZAMMININ İPTALİ İSTEMLİ DAVADA, ANILAN İŞİN YÜRÜTÜLMESİ İÇİN GEREKLİ ORANDA İŞÇİLİK BİLDİRİMİ YAPILIP YAPILMADIĞININ; İŞİN NİTELİĞİ, KULLANILAN TEKNOLOJİ, İŞYERİNİN BÜYÜKLÜĞÜ, BENZER İŞLETMELERDE ÇALIŞTIRILAN İŞÇİ SAYISI, İLGİLİ KURULUŞLARIN GÖRÜŞÜ GİBİ UNSURLAR DA DİKKATE ALINARAK BELİRLENMESİ GEREKİR.

"İçtihat Metni"

Davacı, prim ve gecikme cezası tahakkukuna ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor içeriğinde, üstlenilen iş nedeniyle bildirilmesi gereken işçilik miktarının üzerinde bildirim yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi, "Bu Kanunun 83. maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır..." düzenlemesini içermekte olup; aynı Yasa'nın 83. maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar ise, "Genel ve katma bütçeli kuruluşlar, il ve belediyeler veya sermayesinin en az yarısı genel ve katma bütçeli kuruluşlar ile il ve belediyelere ait olan teşekkül ve müesseseler, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri, kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan kurum ve kuruluşlar, döner sermayeli kuruluşlar..." olarak belirtilmiştir.

(7)

A... Enerji Üretim A.Ş., E...'den ihale yoluyla aldığı Hakkari-Depin mevkiine 24 MW gücünde mobil santral konuşlandırılıp işletilmesi ifi kapsamında, santral binasının çelik konstrüksiyon, tank, mekanik montaj türü işlerini, sözleşmeyle davacı Y... Endüstriyel Tes. İnş. Montaj Tic. San. Ltd. Şirketi'ne vermiş olup; davacı Y... Endüstriyel Tes. İnş. Montaj Tic. San. Ltd. Şirketi, ihale makamından iş üstlenen firmanın taşeronu konumundadır. İhale konusu iş nedeniyle yeterli işçilik bildirilip bildirilmediğinin tespitine yönelik incelemenin, yasada öngörülen kurum ve kuruluşlardan ihale yoluyla iş üstlenenlerin kayıtları üzerinde yapılması, bu kapsamda alt işveren kayıtlarının incelenmesi olanağı bulunmaktaysa da; 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesindeki yetkiye dayanılarak, yapılan iş nedeniyle yeterli işçilik bildirilmediği gerekçesiyle prim tahakkukunun alt işverene yönelik olarak gerçekleştirilmesi olanağı bulunmamaktadır.

Ancak, 506 sayılı Yasa'nın konuya ilişkin 130. maddesinde yer alan, 'İşverenin Kuruma, emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun Kurumca saptanması halinde, işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarı, yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurları dikkate alarak sigorta müfettişi tarafından tespit edilir." düzenlemesi; kayıt dışı çalışmadan kaynaklanan prim kaybının önüne geçilebilmesi yönünden, 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesindeki yöntem ve asgari işçilik oranlarıyla bağlı kalınmaksızın, eksik işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığının tespitine olanak vermektedir.

Santral binası çelik konstrüksiyon işini üstlenen davacı şirket tarafından yürütülen iş nedeniyle eksik işçilik bildiriminde bulunulduğu gerekçesiyle re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammının iptali istemli davada, anılan işin yürütülmesi için gerekli oranda işçilik bildirimi yapılıp yapılmadığının; işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlannın görüşü gibi unsurların dikkate alınması suretiyle yapılacak inceleme uyarınca belirlenmesi gerekirken; işi nakliye, boru hattı inşaatı, bina inşaatı, elektrik tesisatı döşenmesi, su soğutma kulesi inşaatı gibi bölümlere ayırıp, bu işlerin her biri için de asgari işçilik tespit komisyonunca belirlenen oranlardan daha düşük oranlar esas alan bilirkişi raporundaki değerlendirmelerden hareketle sonuca varılması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 01.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi 2007/12572 E., 2007/20695 K.

EK PRİM

EKSİK İNCELEME İLE VERİLEN HÜKÜM GECİKME FAİZİ

(8)

"İçtihat Metni"

Davacı, ek prim ve gecikme faizi tahakkukunun terkinine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, bozmaya uyarak ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, hukuki nitelikçe, davacı tarafından üstlenilen ve bitirilen çırçır ve prese fabrikası inşaatı işi nedeniyle 4792 sayılı Kanunun 3917 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi kapsamında sigorta müfettişi raporuna dayanılarak Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti, ölçümleme işleminin iptali ve yersiz ödenen tutarın geri verilmesi istemine ilişkindir.

Önceki bozma kararlarımızda "yapılardaki değer azalışı gerekçesiyle indirime gidilerek maliyet bedellerinin eksik hesaplanması" kesin bozma sebebi sayılmış, ayrıca tüm binaların maliyet hesabında 2002 yılının 1999 yılına göre eskalasyon katsayısı esas alınarak belirlenen m2 birim fiyatları ile Kurumun esas aldığı birim fiyatı arasındaki farkın neden ileri geldiği, Kurumca yapı sınıfı 4/A olarak belirlenerek işçilik hesabı buna göre yapılmış olmasına rağmen, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda ise Kurumca belirlenen birim maliyet fiyatlarının gerekçesi ve dayanağı açıklanmadan 3A ve 2A olarak değerlendirilerek buna göre maliyet ve işçilik hesabının yapılmış olması isabetsiz bulunarak bu yönde gerekli araştırma yapılması istenmiştir. Mahkemece her iki konuda bozma kararına uyulmasına karar verildiği halde, bozma öncesi hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun yetersiz bulunmuş olduğu dikkate alınmadan, aynı bilirkişiden ek rapor alınarak ve bozma gereği yerine getirilmeyerek eski kararın verilmiş olması isabetsizdir.

Öncelikle; müfettiş raporunda ruhsatta inşaat sınıfının "4" olduğunun belirtilmesi karşısında, davaya konu fabrika inşaatına ait ruhsat getirtilmeli, çeşitli tarihlerde Bayındırlık Bakanlığınca yayınlanan inşaat birim maliyetleri hakkındaki tebliğlerde, brim maliyet bedelleri belirlendiğinden, işin yapıldığı dönemde yürürlükteki tebliğe göre, dava konusu fabrika inşaatı işi bir bütün olarak ele alınarak, inşaatın hangi sınıfa girdiği ve brim maliyet bedelleri belirlenmeli, Kurumca yapılan belirlemeden farklı olması halinde gerekçeleri gösterilmelidir. İnşaatın bölümlere ayrılarak, her biri için ayrı yapı sınıfı ve brim maliyet bedelleri tespit edilmesinin de mümkün olamayacağı gözetilmelidir. Ayrıca, önceki bozma kararlarımızda da belirtildiği üzere geçerli bir nedene dayanmadığı halde değer azalışı gerekçesiyle Kurumca belirlenen asgari işçilik miktarından da indirim yapılmamalıdır.

Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yapılarak, yeniden konusunda uzman bir başka bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınarak, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---

(9)

T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi 2006/1397 E., 2006/9344 K.

"İçtihat Metni"

Davacı, davalı Kurum işleminin iptali ile fark işçilik, prim, gecikme zammı ve faiz borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Yüklendiği tüm işlere ilişkin sigorta primi bildirim ve ödemelerini, İnşaat işleri nedeniyle tescilli daimi nitelikli işyeri dosyası üzerinden yapmasına karşın, Kürtün Deresi kenarı büz inşaatı işi nedeniyle adına yeni bir işyeri tescili ve bu iş nedeniyle eksik işçilik bildirimi iddiasıyla prim tahakkuku yoluna gidildiğini belirten davacının, işlem iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemiyle açtığı davanın yargılaması sonucunda, avukat bilirkişiden alınan 30.5.2005 tarihli rapor içeriğinde yer alan tescilli işyerinden bildirilen işçi sayısına ilişkin döküm yanında, "...Hasan Uçak'ın 14.10.2000-22.6.2001 tarihleri arasında S.S.Kurumuna bildirmeden işçi çalıştırdığına ilişkin hiçbir belge bulunmamaktadır.

2 7141 38913 5101 sicil numaralı işyerinden gösterilen işçilerin "Kürtün deresi kolektör inşaatı"nın yapımında kullanılması pratik hayatta mümkün görülmektedir." Yönündeki değerlendirmelerden hareketle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dava, 506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki, "(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Bu Kanunun 83 üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Usul ve esasları yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş olan işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme zammı ile birlikte sigorta müfettişince inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği takdirde, iş yeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabilir.

(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca resen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80 inci maddesi de nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir.

Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz." Düzenlemesi yanında, aynı yasanın 130. maddesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 38. ve devamı maddelerinde de; detaylı düzenlemesine yer verilmiş olan ve uygulamada ölçümleme olarak adlandırılan işlemden kaynaklanan prim borcunun iptaline ilişkin olup, yapılacak yargılamanın da bu konudaki mevzuat uyarınca ayrıntılı irdeleme içermesinde zorunluluk vardır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 275. maddesi, "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez."

(10)

Hükmünü içermekte olup; davacı tarafından üstlenilen, prim tahakkukuna konu Kürtün Deresi Kenarı Kolektör Hattı İnşaatı işinde çalıştırılması gereken işçi sayısı ile işverene ait daimi nitelikli diğer işyeri faaliyet alanındaki işlerde çalıştırılması gereken işçi sayısının, işyeri kapsam ve kapasitesinin, kullanılan teknoloji, ihale belgeleri, hakediş raporları ışığında değerlendirilmesi, yapılan işler konusunda bilimsel ve teknik bilgiye sahip bilirkişiler tarafından

konuya ilişkin mevzuatla işkolunda geçerli asgari işçilik oranları gözetilerek irdelenip belirlenmesi gereken, Kurum tespitine oranla farklı sonuca varılması halinde ise, bunun gerekçelerini ortaya koyan bir incelemeyi içermesi gerekirken, hakime oranla konuya ilişkin teknik bilgisinin varlığı ortaya konulamayan bilirkişi tarafından, genel değerlendirmelere dayalı olarak düzenlenmiş rapora dayanılarak, eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi 2006/3686 E., 2006/11161 K.

"İçtihat Metni"

Davacı, prim ve gecikme zammından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın yetki yönünden reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, hukuki nitelikçe; eksik işçilik bildirimine dayalı olarak Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı, davacı işverenin Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti ile ölçümleme işleminin iptali istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 4958 sayılı Kanunla değişik 79.maddesidir.

Öncelikle, aynı yasanın 80/6.maddesi hükmünde öngörülen; alacaklı Sigorta Müdürlüğü'nün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkisine ilişkin kesin yetki kuralının uygulanabilmesinin yasal koşulu; uyuşmazlığın, kurum alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin olarak 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğmuş bulunmasıdır.

Davacı işverenin, eksik işçilik bildirimi nedenine dayalı olarak Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı Kuruma karşı herhangi bir borcu bulunmadığının tespiti ve ilgili itiraz komisyonunun davacının bu konudaki itirazının reddine ilişkin kararının iptali istemiyle açılan işbu avaya konu uyuşmazlığın; Kurum alacağının takip ve tahsilinde, 6183 sayılı Kanunun

(11)

uygulanmasından kaynaklanmamış bulunması karşısında, yetkili mahkemenin; 506 sayılı Kanunun 134.maddesinde bu konuda açıklık olmaması nedeniyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye ilişkin genel hükümleri içeren 9 ve 17.maddeleri gözetilerek belirlenmesi gerekir.

Hal böyle olunca, davada; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9.maddesi hükmü gereği olarak, davalı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı'nın bulunduğu yer mahkemesi olan Ankara İş Mahkemesi yetkili ve görevli olup, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine 19.09.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi

2006/1397 E., 2006/9344 K.

İçtihat Metni

Davacı, davalı Kurum işleminin iptali ile fark işçilik, prim, gecikme zammı ve faiz borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Yüklendiği tüm işlere ilişkin sigorta primi bildirim ve ödemelerini, İnşaat işleri nedeniyle tescilli daimi nitelikli işyeri dosyası üzerinden yapmasına karşın, Kürtün Deresi kenarı büz inşaatı işi nedeniyle adına yeni bir işyeri tescili ve bu iş nedeniyle eksik işçilik bildirimi iddiasıyla prim tahakkuku yoluna gidildiğini belirten davacının, işlem iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemiyle açtığı davanın yargılaması sonucunda, avukat bilirkişiden alınan 30.5.2005 tarihli rapor içeriğinde yer alan tescilli işyerinden bildirilen işçi sayısına ilişkin döküm yanında, "...Hasan Uçak'ın 14.10.2000-22.6.2001 tarihleri arasında S.S.Kurumuna bildirmeden işçi çalıştırdığına ilişkin hiçbir belge bulunmamaktadır.

2 7141 38913 5101 sicil numaralı işyerinden gösterilen işçilerin "Kürtün deresi kolektör inşaatı"nın yapımında kullanılması pratik hayatta mümkün görülmektedir." Yönündeki değerlendirmelerden hareketle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, 506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki, "(Ek fıkra:

29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Bu Kanunun 83 üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Usul ve esasları yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş olan işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme zammı ile birlikte sigorta müfettişince

(12)

inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği takdirde, iş yeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabilir. (Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca resen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80 inci maddesi de nazara alınarak işverene tebliğ olunur.

İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir.

İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz." Düzenlemesi yanında, aynı yasanın 130. maddesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 38. ve devamı maddelerinde de; detaylı düzenlemesine yer verilmiş olan ve uygulamada ölçümleme olarak adlandırılan işlemden kaynaklanan prim borcunun iptaline ilişkin olup, yapılacak yargılamanın da bu konudaki mevzuat uyarınca ayrıntılı irdeleme içermesinde zorunluluk vardır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 275. maddesi, "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez."

Hükmünü içermekte olup; davacı tarafından üstlenilen, prim tahakkukuna konu Kürtün Deresi Kenarı Kolektör Hattı İnşaatı işinde çalıştırılması gereken işçi sayısı ile işverene ait daimi nitelikli diğer işyeri faaliyet alanındaki işlerde çalıştırılması gereken işçi sayısının, işyeri kapsam ve kapasitesinin, kullanılan teknoloji, ihale belgeleri, hakediş raporları ışığında değerlendirilmesi, yapılan işler konusunda bilimsel ve teknik bilgiye sahip bilirkişiler tarafından konuya ilişkin mevzuatla işkolunda geçerli asgari işçilik oranları gözetilerek irdelenip belirlenmesi gereken, Kurum tespitine oranla farklı sonuca varılması halinde ise, bunun gerekçelerini ortaya koyan bir incelemeyi içermesi gerekirken, hakime oranla konuya ilişkin teknik bilgisinin varlığı ortaya konulamayan bilirkişi tarafından, genel değerlendirmelere dayalı olarak düzenlenmiş rapora dayanılarak, eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi

2005/4001 E., 2005/7906 K.

ASGARİ İŞÇİLİK TUTARI GECİKME ZAMMI PRİM BORCU ÖZET

(13)

YÜKLENİLEN İŞİN HAK EDİŞ RAPORUNDAKİ İŞİN NİTELİĞİ VE GENELGEDEKİ İŞÇİLİK ORANINA GÖRE BELİRLENEN İŞÇİLİK ORANI HAK EDİŞ TUTARINA UYGULANARAK BULUNACAK OLAN İŞİN YAPLMA-SI İÇİN GEREKEN EN AZ İŞÇİLİK MİKTARINDAN, İŞVERENCE KURUMA BİLDİRİLEN PRİME ESAS KAZANCIN İNDİRİLMESİYLE SAPTANACAK EKSİK İŞÇİLİK TUTARINA GÖRE İŞVERENİN KURUMA KARŞI SORUMLU BULUNDUĞU PRİM VE GECİKME ZAMMI HESAPLANMALIDIR.

İçtihat Metni

Davacı, davalı Kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammının iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, hukuki nitelikçe; sigorta müfettiş raporuna dayanılarak Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı davacının Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti ile ölçümleme işleminin iptali istemine ilişkin olup, işverenlerin; yapılan işin niteliğine göre Kuruma, asgari işçilik bildiriminde bulunup bulunmadıklarının tespitinde ve buna dayalı olarak Kurumca re'sen prim tahakkuk ettirilmesinde, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmeliğe dayalı olarak çıkartılan Genelge hükümlerinin gözönünde tutulması gerekir.

Dava konusu somut olayda da; yüklenim konusu işin hakediş raporlarında öngörüldüğü üzere "bordur döşeme, tretuvar ve müteferrik yol inşaatı işi olması giderek 3.9.1999 gün ve 16-192 sayılı ek Genelgede bu işe ait işçilik oranının % 9 olarak öngörülmesi karşısında; ihale makamınca işverence ödenen toplam hakediş tutarına (=21.821.182.880.-lira) iş bu % 9 işçilik oranının uygulanmasıyla bulunacak işin yürütümü için gerekli en az işçilik miktarından, işverence Kuruma bildirilen prime esas kazancın indirilmesiyle saptanacak eksik işçilik tutarına göre davacı işverenin kuruma karşı sorumlu bulunduğu prim ve gecikme zammının hesaplanması suretiyle dava konusu istemin irdelenmesi gerekirken eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 7.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi

2005/6478 E., 2005/7292 K.

ASGARİ İŞÇİLİK TUTARI PRİM BORCU

(14)

ÖZET

DAVACININ İLERİ TEKNOLOJİ KULLANARAK İŞİN YAPIMI İÇİN KURUMUN BELİRLEDİĞİ ASGARİ İŞÇİLİK ORANINDAN DAHA DÜŞÜK ORANDA İŞÇİLİK KULLANILDIĞINA DAİR DELİL İBRAZ ETMEMESİNE, İŞİN FABRİKA VE YAN TESİSLERİ İKMAL İNŞAATI OLARAK BÜTÜN HALİNDE İHALE EDİLMİŞ BULUNMASINA GÖRE, KURUM GENELGESİYLE İŞİN YÜRÜTÜMÜ İÇİN BELİRLENEN % 8 ASGARİ İŞÇİLİK ORANI UYGULANARAK KARAR VERİLMESİ GEREKİR.

İçtihat Metni

Davacı, davalı Kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammının iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bent'ler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

1 - İşin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarının Kurumca resen hesaplanmasına ve buna göre belirlenecek sigorta primlerinin 506 sayılı Kanunun 80. maddesine göre tahsiline imkan sağlayan 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 6. maddesindeki hüküm 8.12.1993 tarihinde 3917 sayılı Kanunla yürürlüğe girmiştir. Söz konusu maddenin 12. fıkrası asgari işçilik miktarının tespitinde

"....yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek ve kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurların" dikkate alınması gerektiğini belirtmiş, yasal düzenlemeye paralel olarak Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 34.

maddesine eklenen 3 fıkra ile de "Asgari işçilik tespitinde göz önünde bulundurulacak esasların Kurumca belirleneceği" öngörülmüştür.

Sosyal Sigortalar Kurumu yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümlerine dayanarak çeşitli tarihlerde yayınladığı genelge ve genel tebliğlerle uygulama esaslarını açıklamıştır. 6. maddede asgari işçilik miktarını tespite yönelik uygulamanın alanı, yani hangi tür işlerde yapılacağı açıkça belirlenmediği halde, Kurum genelge ve genel tebliğlerinde bunu "ihaleli işler" ile "özel bina inşaatları"

olarak sınırlandırmış, 4958 sayılı Kanunla getirilen yeni düzenleme çerçevesinde ise 506 sayılı Kanunun 79. maddesinin 12. fıkrasına eklenen hükümle bu husus yasal nitelik kazanmıştır.

Davanın yasal dayanağını teşkil eden 4792 sayılı Kanunun 6. maddesine ilişkin uygulama esaslarına girmeden önce, asgari işçilik miktarının Kurumca tespitin ilişkin yasal düzenlemenin yıllar itibariyle ne gibi değişikliklere uğradığını açıklamakta fayda görülmektedir. Yukarıda belirtildiği üzere ilk defa 3917 sayılı Kanunla yürürlüğe konulan "resen asgari işçilik tespiti" uygulaması Kurumca uygulamanın başlatıldığı 1.1.1994 tarihinden 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 6. maddenin yürürlükten kaldırıldığı 4.10.2000 tarihine kadar devam etmiş, Anayasa Mahkemesince 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin iptal edilmesi üzeren, 4.10.2000 ile 4958 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 6.8.2003 tarihleri arasında Kurumun asgari işçilik miktarını tespit yetkisinin yasal dayanağı ortadan kalkmış, 4958 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle 506 sayılı Kanunun 79 ve 130. maddelerinde yapılan düzenlemeler çerçevesinde uygulama yeniden yasal niteliğe kavuşturulmuştur.

(15)

Dairemiz Anayasa Mahkemesinin iptali kararı sonrası, yasal dayanağı ortadan kalktığı için Kurumun asgari işçilik tespiti ve buna bağlı olarak prim tahakkuk ve tahsili yönüne gidemeyeceği yönünde kararlar vermiş ise de Hukuk Genel Kurulunun yasal boşluğun Türk Medeni Kanununun 1. maddesi gereğince hakim tarafından doldurulması gerektiğine ilişkin kararlarını dikkate alarak yasal boşluk döneminde de mevcut yasa kuralları doğrultusunda Kurumun asgari işçilik miktarını belirlemesinde isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varmış ve Yargıtay içtihadı bu yönde oluşmuştur. Bu durumda 3917 sayılı Kanunla değişik 4792 sayılı Kanunun 6. maddesi hükmünün, Kurumca uygulamanın başlatıldığı 1.1.1994 ile 4958 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 6.8.2003 tarihleri arasında gerçekleşen asgari işçilik tespit işlemlerine uygulanması gerekmektedir. Bu kapsamda, asgari işçilik tespitine ilişkin Kurum işlemi üzerine resen tahakkuk ettirilen prim borçlarına karşı işveren tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma itiraz edebileceği gibi itirazın reddi halinde, red kararının tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde iş mahkemesine dava açabilir. Asgari işçilik incelemesinin teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle mahkemenin bu tür davalarda çözüm için, konuda uzman bilirkişilerden rapor alması gerektiği, esasen uygulamanın da bu yönde olduğu tartışmasızdır.

Asgari işçilik tutarının hesaplanmasında, izlenecek yola gelince, ihale konusu işlerde müteahhide ödenen toplam istihkak tutarının işin yapımı tarihinde yürürlükte olan asgari işçilik oranı ile çarpımı sonucu bulunacak asgari işçilik miktarına itibar edilmesi gerekir. İşveren işin yapımında ileri teknoloji kullandığını ileri sürerek o iş için Kurumca belirlenen asgari işçilik oranından daha düşük işçilik gerçekleştiğini iddia ediyorsa bunun ispatı işverene aittir. Kuşkusuz bu iddia soyut tanık beyanlarına dayandırmayacağından, işverenin bu iddiasını somut nitelikte delillerle ortaya koyması gerekir.

Özellikle, işin niteliği dikkate alınarak yüksek teknoloji ürünü makine ve araçların işverenin o işe dair makine parkında bulunup bulunmadığı ve fiilen kullanılıp kullanılmadığı araştırılmalı, buna dair belgeler mahkemeye ibraz edilmelidir. Aynı şekilde yapılan işin niteliği veya işyerinin büyüklüğüne dair uyuşmazlıklarda, ihaleli işlerde proje, ihale, sözleşme, keşif özeti, hak ediş raporları ve sair belgeler getirtilerek incelenmeli, yazılı ve bir kısmı da resmi nitelikteki bu belgelerin aksini ispat külfetinin işverene ait olduğu ve aksinin aynı güç nitelikte belge ve kayıtlarla ispat olunabileceği, soyut nitelikteki tanık beyanlarına dayanılarak karar verilemeyeceği göz önünde tutulmalıdır. Keza, dava konusu işin makine parkında mevcut makine ve araçlarla yapıldığı iddia ediliyorsa, bunun işverence belgelendirilmesi, asıl işyerinin Kurum tarafından ayrıca tescil edilmiş olması halinde bu husus dikkate alınarak asgari işçilik hesabı yapılmalıdır. İşin, işyeri devamlı sigortalıları ile yapıldığının bu iş için ayrı işçi çalıştırmadığının ileri sürülmesi halinde, daimi işyeri sigortalılarının sayısı, niteliği, inceleme konusu iş yerine mesafesi gibi hususlar dikkate alınarak, mahkemece bu işin daimi işçilerle yürütülmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmalıdır.

Öte yandan, çeşitli tarihlerde Kurumca çıkarılan genelge ve genel tebliğlere ekli listelerde asgari işçilik oranları belirlendiğinden, işin yapıldığı dönemde yürürlükteki asgari işçilik oranlarının dikkate alınması gerekir. Kurumun düzenleyici nitelikteki bu işlemine karşı idari yargı yoluna başvurarak iptal kararı alınmadıkça bir başka işçilik oranına dayanılarak hesaplama yapılamayacağı gibi listede açıklanan işi bölümlere ayırıp her biri için ayrı işçilik oranları alınması da mümkün değildir Ancak ihaleli konuları varsa her biri için listede belirlenen asgari işçilik oranının esas alınması gerektiği kabul edilmelidir. Somut olayda, davacının, ileri teknoloji kullanarak işin yapımı için Kurumun belirlediği asgari işçilik oranından daha düşük oranda işçilik kullandığına dair delil ibraz etmemesine, işin, fabrika ve yan tesisleri ikmal inşaatı olarak bütün halinde ihale edilmiş bulunmasına göre, Kurumun 3.9.1999 tarih ve16-192 Ek sayılı genelgesindeki işin yürütümü için belirlenen % 8 asgari işçilik oranı uygulanarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

(16)

2- Kabule göre, 10.5.2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4667 sayılı Kanunun 81. maddesiyle değiştirilen Avukatlık Kanununun 168/son maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 20. Maddesi hükmündeki Avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı yönündeki düzenlemeyle, buna dayalı biçimde çıkarılan ve 4.12.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Avkutlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 12. maddesi, "Tarifenin İkinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir" hükmünü içermekte olup; davayı avukatları aracılığıyla izleyen taraflar yararına, tarifedeki oranlar ihlal edilerek fazla vekalet ücreti takdir edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

10. Hukuk Dairesi

2003/1184 E., 2003/2253 K.

EK PRİM TAHAKKUKU ÖLÇÜMLEME

SEBEPSİZ İKTİSAP ÖZET

ÖLÇÜMLEMEYE İLİŞKİN YASAL DAYANAĞIN ORTADAN KALKMASINDAN ÇOK SONRA VE ARTIK MEVCUT OLMAYAN BİR YASA HÜKMÜNE ATFEN, KURUM TARAFINDAN EK PRİM TAHAKKUK ETTİRİLEREK TAHSİL EDİLMESİ TECVİZ EDİLEMEZ. HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN BULUNAN BİR ÖLÇÜMLEMEYE DAYALIOLARAK ALINAN PRİMLERİN VE GECİKME ZAMMININ, SEBEPSİZ İKTİSAP HÜKÜMLERİNE GÖRE, GERİ VERİLMESİ GEREKİR.

İçtihat Metni

(616 s. KHK. m.) Davacı, davalı kurumun haksız şekilde ölçümleme yolu ile tahakkuk ettirdiği ve tahsil ettiği 4.715.110.361 liranın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, Sosyal Sigortalar Kurumunun temyiz itirazlarının reddi gerekir.

(17)

2- Ölçümleme olarak nitelendirilen ve Sosyal Sigorta müfettişlerine, iş yerlerinde eksik işçilik bildiriminde bulunup bulunmadığını incelemek, buna dayalı olarak da Kurum'a re'sen ek prim tahakkuk ettirme yetkisi veren, 4792 sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 6 maddesi, karar tarihinden önce 4.10.2000 tarih ve 24190 sayılı mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmış olup, bu suretle 4.10.2000 tarihine kadar idari aşamada kesinleşmiş uyuşmazlıklar dışında kalan, anılan kurum işlemlerinin yasal dayanağı ortadan kalkmıştır.

Şu halde, bu tarihten sonra, (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 76. maddesindeki düzenlemenin bir gereği olarak) mahkemelerin yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapmak ve karar vermek yetkilerinin bulunmadığının kabulünde kuşku yoktur.

Öte yandan, hakkında yapılan Ölçümleme sonucunda, eksik işçilik beyan ettiği savma dayalı olarak tahakkuk ettirilen, ek prime ilişkin kurum işlemine muttali olan davacının, kendisinden istenen bu meblağı, aynı gün 28.9.2001 tarihinde kuruma ödediği de çekişmesizdir. Bu aşamada, davacı hakkında 6183 sayılı Yasanın 58. maddesi anlamında herhangi bir takibat yapılmadığı da gözetildiğinde, herhangi bir şekilde, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz etme imkanı bulunmadığı gibi, kurum yararına kişisel (sübjektif) bir hakkın doğmuş olduğundan da söz edilemez.

Somut olaya gelince; ölçümlemeye ilişkin yasal dayanak'ın ortadan kalkmasından çok sonra ve artık mevcut olmayan bir yasa hükmüne atfen, diğer bir anlatımla yasal dayanaktan yoksun olarak, Kurum tarafından davacıya ek prim tahakkuk ettirilerek, tahsil edilmesi tecviz edilemez. Bu durumda esasen hiçbir şekilde ek prim alınmaması gerektiği halde, uygulamada yapılan yanılgılı değerlendirme sonucu olarak, dava konusu edilen primlerin kurumca alınmış olması. 506 sayılı Yasanın 84. maddesinde sözü edilen, "yanlış (hatalı) ve yersiz olarak alman prim" anlamında olup, anılan yasa maddesindeki düzenleme gereği, kurumun bu yoldaki kazanımını, Borçlar Kanununun 61 ve ardından gelen maddelerinde yer alan', haksız iktisabın bir türü olarak kabul etmek verinde olur. Ancak hemen belirtmek gerekirse, konunun 506 sayılı Yasanın 84. maddesinde özel olarak düzenlemeye tabi kılınmış olması karşısında, bu özel düzenlemenin, Borçlar Kanunu ve icra iflas Kanununun 72.

maddesine göre, uygulama önceliği mevcut ise de, anılan 84. maddedeki düzenleme boşluklarının Borçlar Kanununun 61 ve ardından gelen, maddeleri hükümlerinin uygulanması suretiyle doldurulması gereği de yadsınamaz.

Mahkemece yapılacak iş: Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, 506 sayılı Yasanın 84.

maddesi uyarınca, hukuki dayanaktan yoksun bulunan ölçümlemeye dayalı olarak ve yanılgılı uygulama ile yanlış ve yersiz alınan, primlerin ve gecikme zammının geri verilmesini içeren, davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--- T. C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

(18)

S A Y I Esas Karar

2003/ 10-573 2003/569 ÖZET

Dava konusu olayda, 16-86 Ek ve 16-118 Ek genelgeler uyarınca kurum memurunun ilişiksiz belgesi verilmesine ilişkin olarak düzenlediği hesap cetvelinde belirlenen miktar kurum veznesine ödenmiş olup, davada yersiz alınan primlerin iadesi talep edilmiştir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 84.maddesinden yersiz olarak alınan primlerin alındıkları tarihten itibaren 10 yıl geçmemiş ise faizi ile birlikte işverene geri verileceği"

hükmü karşısında, borcun kayıtsız şartsız ödenmiş olması 506 sayılı Kanunun 84.maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 6.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.11.2002 gün ve 2002/351/2566 E.K sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 20.3.2003 gün ve 1184-2253 sayılı ilamı ile, (...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, Sosyal Sigortalar Kurumunun temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Ölçümleme olarak nitelendirilen ve Sosyal Sigorta müfettişlerine, iş yerlerinde eksik işçilik bildiriminde bulunup bulunmadığını incelemek, buna dayalı olarak da Kurum'a re'sen ek prim tahakkuk ettirme yetkisi veren, 4792 sayılı yasanın 3917 sayılı yasa ile değişik 6 maddesi, karar tarihinden önce 04.10.2000 tarih ve 24190 sayılı mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmış olup, bu suretle 04.10.2000 tarihine kadar idari aşamada kesinleşmiş uyuşmazlıklar dışında kalan, anılan kurum işlemlerinin yasal dayanağı ortadan kalkmıştır.

Şu halde, bu tarihten sonra, (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 76. maddesindeki düzenlemenin bir gereği olarak) mahkemelerin yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapmak ve karar vermek yetkilerinin bulunmadığının kabulünde kuşku yoktur.

Öte yandan, hakkında yapılan ölçümleme sonucunda, eksik işçilik beyan ettiği savına dayalı olarak tahakkuk ettirilen, ek prime ilişkin kurum işlemine muttali olan davacının, kendisinden istenen bu meblağı, aynı gün 28.09.2001 tarihinde kuruma ödediği de çekişmesizdir.

Bu aşamada, davacı hakkında 6183 sayılı yasanın 58 maddesi anlamında herhangi bir takibat yapılmadığı da gözetildiğinde, herhangi bir şekilde, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz etme imkanı bulunmadığı gibi, kurum yararına kişisel (subjektif) bir hakkın doğmuş olduğundan da söz edilemez.

Somut olaya gelince; ölçümlemeye ilişkin yasal dayanağın ortadan kalkmasından çok sonra ve artık mevcut olmayan bir yasa hükmüne atfen, diğer bir anlatımla yasal dayanaktan yoksun olarak, Kurum tarafından davacıya ek prim tahakkuk ettirilerek, tahsil edilmesi tecviz edilemez. Bu durumda esasen hiçbir şekilde ek prim alınmaması gerektiği halde, uygulamada yapılan yanılgılı değerlendirme sonucu

(19)

olarak, dava konusu edilen primlerin kurumca alınmış olması, 506 Sayılı yasanın 84 maddesinde sözü edilen, "yanlış (hatalı) ve yersiz olarak alınan prim" anlamında olup, anılan yasa maddesindeki düzenleme gereği, kurumun bu yoldaki kazanımını, Borçlar Kanunu'nun 61 ve ardından gelen maddelerinde yer alan, haksız iktisabın bir türü olarak kabul etmek yerinde olur. Ancak hemen belirtmek gerekirse, konunun 506 sayılı yasanın 84. maddesinde özel olarak düzenlemeye tabi kılınmış olması karşısında, bu özel düzenlemenin, Borçlar Kanunu ve İcra İflas Kanununun 72. maddesine göre, uygulama önceliği mevcut ise de, anılan 84 maddedeki düzenleme boşluklarının Borçlar Kanununun 61 ve ardından gelen, maddeleri hükümlerinin uygulanması suretiyle doldurulması gereği de yadsınamaz.

Mahkemece yapılacak iş: Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, 506 Sayılı Yasanın 84 maddesi uyarınca, hukuki dayanaktan yoksun bulunan ölçümlemeye dayalı olarak ve yanılgılı uygulama ile yanlış ve yersiz alınan, primlerin ve gecikme zammının geri verilmesini içeren, davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

1-İlk kararı temyiz istemi reddedilen davalı hakkında hüküm kesinleştiğinden direnme kararını temyiz hakkı bulunmamaktadır.

2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Dava, Kurumca haksız olarak tahsil edilen prim ve gecikme zammının yasal faizi ile birlikte geri ödenmesi isteğine ilişkindir.

Davacı vekili,Sosyal Sigorta Müfettişlerine işyerlerinde eksik işçilik bildiriminde bulunulup bulunmadığını incelemek ve buna dayalı olarak ta kuruma resen ek prim tahakkuk ettirme yetkisi veren 4792 sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 6.maddesinin 4.10.2000 günlü 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırıldığını,borcu iskan ruhsatı alma işleminin gecikmemesi için ödemek zorunda kaldığını beyanla,kurumca haksız olarak tahsil edilen prim ve gecikme zammının 28.9.2001 ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte geri ödenmesini talep etmiştir.

Davalı Kurum vekili, 4792 sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 6.maddesinin 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırıldığını,ancak anılan kararnamenin 15.maddesinin (e) fıkrasında müfettişlerin işin yürütümü için gerekli asgari işçilik miktarını saptamak yetkisinin bulunduğunu, bu maddeye göre yapılan kurum işleminin yerinde olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.

Mahkemenin, "işveren şirketin ölçümlemeye süresinde itirazda bulunmadığı,ölçümleme işleminin idari aşamada kesinleştiği,kurum yararına kesinleşmiş hak oluştuğu,işverenin tahakkuk ettirilen borcu

(20)

kayıtsız şartsız ödediği, kurum işleminin 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15/e maddesine dayandığı" gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar,yukarıda belirtilen nedenlerle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Dava,nitelikçe yersiz olarak alınan primlerin geri verilmesi istemine ilişkin olup,yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 84.maddesinde "yanlış ve yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primlerin,alındıkları tarihlerden on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere ve sigortalılara geri verileceği,işverenlere geri verilecek primler için kurumca faiz ödeneceği ve bu faizin,kuruma yatırıldığı tarihi takip eden aybaşından iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanacağı"

belirtilmiştir.

Somut olayda, davacı inşaat şirketi yapımı biten inşaatlara belediyeden yapı kullanma izin belgesi alabilmek için kurumdan ilişiksiz belgesi talep etmiş, Kurum memurunca 1.12.1993 tarih 3917 sayılı yasa ile 7.7.1994 tarih ve 16-86 Ek sayılı genelge uyarınca yapılan ilk değerlendirmede %9 işçiliğin %25 eksiği %6,75 işçilik oranına göre eksik işçilik bildirildiği saptanmış ve fark işçilik tutarı üzerinden 4.715.110.361 TL.prim ve gecikme zammı hesaplanmış işveren, 16-118 Ek Genelgenin 3.maddesinden yararlanarak yapılan işin müfettiş incelemesine sevk edilmemek üzere borcu 28.9.2001 tarihinde kurum veznesine ödemiştir.

Kurum dosya memurunca ilişiksizlik belgesi verilmesi için genelge uyarınca yapılan asgari işçilik incelemesi idari bir tasarruf olup, kurumca resen prim alınmasına ve alınacak prim tutarının saptanmasına yönelik bir işlem değildir.

--- T. C. YARGITAY

21. Hukuk Dairesi

2005/1496 E., 2005/7348 K.

DELİLLERİN TOPLANMASI İŞÇİLİĞİN BİLDİRİMİ ÖZET

ÖZEL BİNA İNŞAATLARININ İŞİN YÜRÜTÜMÜ İÇİN BİLDİRİLMESİ GEREKLİ OLAN İŞÇİLİK, ÖNCELİKLE İŞVEREN KAYITLARININ ESAS ALINARAK BELİRLENMESİ, İŞVEREN KAYITLARININ BULUNAMAMASI YA DA DÜZENSİZ OLMASI HALİNDE, YAKLAŞIK MALİYET YÖNTEMİ İLE BELİRLENMESİ GEREKİR. MAHKEMECE YAPILACAK İŞ, İŞVEREN KAYITLARINDAN TESPİT EDİLMİŞ OLAN MALİYETTEN, MALZEMELİ İŞÇİLİK BEDELİ İNDİRİLMEK SURETİYLE İŞÇİLİĞE ESAS OLACAK MATRAHI BELİRLEMEK VE BU SURETLE BELİRLENECEK MATRAHA % 9 İŞÇİLİK ORANI UYGULAYARAK İŞÇİLİK MİKTARINI TESPİT ETMEK, BULUNACAK MİKTARDAN İŞVERENCE BİLDİRİLEN MİKTAR TENZİL EDİLEREK BİLDİRİLMEMİŞ OLAN İŞÇİLİĞİ SAPTAMAK, BİLDİRİLMEMİŞ OLAN MİKTARIN %35.5'NİN İŞVERENİN PRİM BORCU OLACAĞININ GÖZETİLDİĞİ BİLİRKİŞİ RAPORU ALINARAK VARILACAK SONUCA GÖRE KARAR VERMEKTEN İBARETTİR.

(21)

İçtihat Metni

Davacı, ölçümleme neticesi tahakkuk ettirilen, prim tahakkuk işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacı, işin yürütümü için gerekli olan işçiliğin bildirilmediği sebebine dayanan ek prim ve gecikme zammı tahakkukuna ilişkin Kurum işlemlerinin iptaliyie borçlu olmadığının tespitini ve ihtirazı kayıtla ödenen miktarın ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte istirdadını (geri alınmasını) istemiştir. Mahkemece ilamda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de varılan bu sonuç dosya içeriğine usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı Ç... Konut Üretim Yapı Kooperatifler Birliğine ait konut inşaatı işyeri kayıt ve belgelerinin "ilişiksizlik durumu"

oluşturulması amacıyla SSK müfettişi tarafından incelenmesi sonucu işin yürütülmesi için bildirilmesi gerekli işçiliğin noksan olduğunun tespit edilmesi üzerine 153.898.945.833.-TL prim ve 43.091.704.833.-TL gecikme zammı tahakkuku yapılarak davacıdan 24.12.2002 tarih ve 069304 sayılı yazıyla talep edildiği, süresinde yaptığı itirazı ünite Komisyonunda reddedilen davacının ihtirazı kayıtla Kuruma 31.12.2002 ve 16.01.2003 tarihlerinde toplam 188.000.000.000.-TL ödemede bulunduğu anlaşılmış, tahakkuk işlemlerinin dayanağını oluşturan 26.11.2002 tarih ve 2002/193 sayılı raporda işe 01.11.1995 tarihinde başlanıp 31.07.2002 tarihinde bitirildiğinin ve işveren kayıtlarından tespit edilen maliyetinin 11.928.962.000.000.-TL, malzemeli işçilik bedelinin 2.839.739.975.165.-TL olduğunun belirtildiği görülmüştür.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; SSK müfettişlerine işin yürütümü için gerekli olan asgari işçiliğin bildirilip bildirilmediğini inceleme görev ve yetkisi veren 6792 sayılı Kanun'un 3917 sayılı Kanunla değişik 6. maddesini yürürlükten kaldıran 04.10.2000 tarihli 616 sayılı KHK'nın Anayasa mahkemesinde iptal edilmesi üzerine doğan hukuksal boşluğun 29.07.2003 tarih ve 4958 sayılı Yasa ile getirilen hükümlerle doldurulmasına kadar geçen dönemde ve giderek davacı işverenin yaptığı işin gerçekleştiği zaman ve bitirildiği tarih itibariyle dava konusu uyuşmazlıkta asgari işçilik yönünden inceleme ve sonucuna göre Kuruma prim tahakkuk ettirme hakkını öngören 3917 sayılı Ya-sa'daki genel kurallarla, Kurumun bu konuda yayınladığı genelgelerle belirtilen ilkelerin, usul ve esasların nazara alınması gerektiği tartışmasızdır.

İşyerlerinin sayıca giderek artmasından dolayı tüm işyeri dosyalarının SSK müfettişleri tarafından incelenmesinin imkânsız hale gelmesi üzerine kurumca ihaleli işlerle özel inşaat işleri yönünden 01.01.1994 tarihinden itibaren asgari işçilik uygulaması başlatılmıştır. Genel olarak işin yürütümü için bildirilmesi gereken işçiliğin bildirilip bildirilmediğinin tespiti hususu ile asgari işçilik uygulamasının usul ve esasları, 07.07.1994 tarih 16/836 Ek genelge, uygulamanın 01.01.1994 tarihinden başlatılması hakkındaki 11.10.1994 tarih ve 16.95 Ek genelge, uygulamadaki aksaklıkların ve tereddütlerin giderilmesine yönelik 07.11.1995 tarihli 16-118 Ek genelge ve bu genelgenin ilave iş kollarını da kapsamına almak suretiyle yenilendiği 03.09.1999 tarihli 16-192 Ek genelge ile düzenlenmiştir. Sözü edilen genelgelerde; ihaleli işlerle özel bina inşaatı işleri bakımından işverenler yararına kolaylıklar getiren asgari işçilik uygulaması; dosya memurunca işveren dosyası üzerinde bir ön değerlendirme yapılması ve bu ön değerlendirme sonucu dosyası incelenen işveren işlemlerinin sigorta müfettişi incelemesine sevk edilip edilmeyeceğinin belirlenmesine yönelik bir işlem olarak tanımlanmış, barajın üzerinde işçilik bildiriminde bulunulduğunun belirlenmesi halinde ilişiksizlik belgesinin hemen verilmesi, barajın altında bildirim yapıldığının belirlenmesi halinde ise bunun sigortasız işçi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yargıtay, kıyı çizgisi içinde kalan tapuların iptaliyle ilgili olarak içtihat değiştirecek bir karar aldı ve 'devletin sayg ınlığının zedelenmemesi için' bu

Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacı işçinin davalıya ait işyerinde 25 yıldan fazla süre ile çalıştığı, iş sözleşmesinin ekonomik, yeniden yapı-

sicil No’lu Oda Üyesi ………’e ilişkin hazırlanan soruşturma dosyasındaki mevcut tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi neticesinde ve soruşturmacı görüşü

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde

Oda Yönetim Kurulu’nun 16.08.2017 tarih ve 5270 sayılı Kararıyla TMMOB Disiplin Yönetmeliği uyarınca hakkında disiplin soruşturması başlatılan …… Sicil

c) Ek, Milas Belediye Meclisi'nin 2021 Mali Yılı Gider Bütçesinde ödenek aktarılmasına dair almış olduğu 05.04.2021 tarih ve 116 nolu meclis kararının görüşülmesine ait

Ayrıca ilgili olayda cinsiyet değişikliği ile ilgili net bir hüküm bulunmadığından İlan Edilme İlkesi’ne, 23.maddeye aykırılık iddia edildiği halde bu aykırılık

Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 Eylül 2019 tarihinde serbest bırakılmıştır. b) İkinci yargılama: 16 Ağustos 2016 tarihinde, Başvurucu, Mart 2013 tarihli bir toplantıda