Talal Asad
Sekülerliğin Biçimleri
sekülerin
epistemolojik varsayımları
«Kanımca seküler ne kendisini öncelediği
varsayılan dini olanın devamıdır (yani, kutsal bir kökenin son aşaması değildir) ne de bundan
basit bir kopuştur (yani, onun karşıtı, kutsal olanı dışlayan bir öz değildir). Ben seküleri, modem
yaşamdaki belli davranışları, bilgileri ve
duyarlılıkları bir araya getiren bir kavram olarak alıyorum.»
sekülerin
epistemolojik varsayımları
• "dini" ve "seküler«in esasen sabit kategoriler olmadığı görüşünü paylaşıyorum. Fakat görünüşte sektiler olan
kurumların üzerindeki örtüleri kaldırdığımızda aslında dini olduklarının anlaşılacağını iddia etmiyorum.
• Tersine, hiçbir şeyin özünde dini olmadığım ve de "kutsal dili« ya da "kutsal deneyimi" tanımlayan bir evrensel öz olmadığını düşünüyorum.
• Ama Hıristiyan yaşamı ile seküler yaşam arasında kopuşlar olduğunu ve bu kopuşlarda sözcüklerin ve pratiklerin
yeniden düzenlendiğini, eski söylemsel gramerlerin yerini yenilerinin aldığını varsayıyorum. (38)
• Sıklıkla "dinin" vazgeçilmez bir parçası olduğu -en azından dinle yakın bir bağa sahip olduğu- iddia edilen bir söylemin tarihinden parçalar alarak, kutsal ve sektiler olanın nasıl
birbirlerine dayandıklarını Göstermek ….. (38)
• Sıklıkla "dinin" vazgeçilmez bir parçası olduğu -en azından dinle yakın bir bağa sahip olduğu- iddia edilen bir söylemin tarihinden parçalar alarak, kutsal ve sektiler olanın nasıl
birbirlerine dayandıklarını Göstermek ….. (38)
• "dindışılaştırmanın" hatadan ve despotluktan bir tür cebri kurtuluş olduğu
söylenebilir. Akıl, yalan şeylerin ya yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını, ya da doğru dürüst eğitilmiş duyular tarafından görülecek, işitilecek ve
dokunulacak nesneler olarak kaydedilip yeniden konumlandırılmasını gerektirir.
Evrensel akıl sahte gücün maskesini başarıyla düşürerek (onu dindışılaştırarak), kendi konumunu meşru güç olarak sergiler. Bu konum yeni şeylere güç vererek daha da sağlamlaşır. Böylece kiliseye ait mülkler ve örtak topraklar tahliye
edildikten sonra "kutsal mülki-yet hakkı" evrensel bir hal almıştır. ·Keza
"vicdanın kutsallığı" da kilise otoı:itesine ve safsatacılığın koyduğu kurallara karşıt olarak evrensel bir ilke haline getirildi. Bu iddialar sekülerleştikleri anda aşkın hale geldi ve kendi evrenselliklerini korumak için (gerektiğinde şiddete başvurarak) yasal ve ahlaki yaptırımları devreye soktular. Her ne kadar
dindışılaştırma gözleri aşkın olandan dünyevi olana kaydırmış gibi görünse de, aslında tek yaptığı şey yanılsama ile gerçek arasındaki engelleri yeniden
düzenlemekti. (49-50)
• "dindışılaştırmanın" hatadan ve despotluktan bir tür cebri kurtuluş olduğu
söylenebilir. Akıl, yalan şeylerin ya yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını, ya da doğru dürüst eğitilmiş duyular tarafından görülecek, işitilecek ve
dokunulacak nesneler olarak kaydedilip yeniden konumlandırılmasını gerektirir.
Evrensel akıl sahte gücün maskesini başarıyla düşürerek (onu dindışılaştırarak), kendi konumunu meşru güç olarak sergiler. Bu konum yeni şeylere güç vererek daha da sağlamlaşır. Böylece kiliseye ait mülkler ve örtak topraklar tahliye
edildikten sonra "kutsal mülki-yet hakkı" evrensel bir hal almıştır. ·Keza
"vicdanın kutsallığı" da kilise otoı:itesine ve safsatacılığın koyduğu kurallara karşıt olarak evrensel bir ilke haline getirildi. Bu iddialar sekülerleştikleri anda aşkın hale geldi ve kendi evrenselliklerini korumak için (gerektiğinde şiddete başvurarak) yasal ve ahlaki yaptırımları devreye soktular. Her ne kadar
dindışılaştırma gözleri aşkın olandan dünyevi olana kaydırmış gibi görünse de, aslında tek yaptığı şey yanılsama ile gerçek arasındaki engelleri yeniden
düzenlemekti. (49-50)