Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu (STHP) derelerin, ormanların, havanın ve doğaya ait ne varsa satılmasına yasal dayanak sağlayacak olan “Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı”na karşı duracağını belirtti. Türkiye’nin dört bir yanından gelen STHP temsilcileri, milletvekillerine seslenerek tasarının geri çekilmesini istediler. “Uyarıyoruz, tabiatın yok edilmesine izin vermeyeceğiz” pankartını açarak Yüksel Caddesi’nden coşkuyla yürüyüşe geçen STHP temsilcileri, ellerinde “Bu vadide satılık su yok”, “Karadeniz bu yasaya isyanda” dövizlerini taşıdılar. “Su yaşamdır satılamaz”, “Suyuma vadime dokunma”, “Dereler özgürdür özgür akacak”, “Suyumuzu satanlar halka hesap verecek”, “çevre düşmanı çevre bakanı”, “Sermaye doğamızdan elini çek”, “Tabiatı yok eden yasaya hayır” ve “AKP’nin yasası doğanın talanı” sloganlarıyla yürüyen STHP temsilcilerine Ankara Emek ve Meslek Örgütleri Platformu bileşenleri katılırken, Ankaralılar da yollarda alkışlarla destek verdi.
‘SU HAVZALARI METALAŞTIRILIYOR’
Meclis Dikmen Kapısı önünde STHP adına ortak açıklamayı Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu yaptı. Bilaloğlu, “Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı”nın tüm milli parklar, tabiat parkları ve doğal alanların korunmasına ilişkin kararların iptal edilmesini sağlayacağı uyarısını yaptı. Doğal alanların Çevre ve Orman Bakanlığına devredilmesinin de planladığını ifade eden Bilaloğlu, 49 yıllığına su havzalarını
sahiplenen şirkete maden çıkarma, sanayi, tarım ve içme suyu faaliyetlerinde kullanım özgürlüğü getirildiğini belirtti. “Kısacası su ve su havzaları AB direktifleri ve buna uyumlu kamu-özel işbirliğinde metalaştırılmasının önü yasayla açılmaktadır” diyen Bilaloğlu, böylece milli park olan Munzur, Arılı, çağlayan, İkizdere ve Gürleyik Vadilerinde şirketlerin çalışmalarının yasallaşacağını ifade etti.
‘BİYOLOJİK TÜR VE ÇEŞİTLER SATILACAK’
2 bin civarında dere ve su havzasının ticarileştirilmesine olanak sağlanacağını dile getiren Bilaloğlu, “Ormanların ve meraların şirketlerin kullanımına sokulmasının, maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin şirketlere engel tanınmaksızın yapılmasının yolu yasal olarak açılacaktır” dedi. Tasarının Anadolu’da yetişen tüm biyolojik tür ve çeşitleri de
ticarileştireceği uyarısı yapan Bilaloğlu, İstanbul’da üçüncü köprü yapılmasının önündeki SİT alanı kararlarının iptal edilmesini getireceğini kaydetti. “Doğayı, dereleri, meraları, ormanları, yeraltı sularını, madenleri, biyolojik tür ve çeşitliliği şirketlerin sermaye birikimine sokan ‘Tabiat ve Biyolojik çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı’na karşıyız” diyen Bilaloğlu, tasarının geri çekilmesini istedi.
Gazetemize konuşan STHP üyesi, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Beyza Üstün de, yasa tasarısının “yasal” mücadelenin önünü kesmek için hazırlandığını belirtti. “Bizim mücadelemiz hiçbir zaman yalnızca yasal çerçevede kalmadı. Bazen uzmanlar, bazen hukukçular destek verdi. Ama önemli olan halk mücadelesidir” diyen Üstün, emek ve çevre mücadelesinin ortaklaştığını ve daha da büyüyerek güçleneceğini ifade etti.
Açıklamanın ardından platform temsilcileri Petrol-İş Ankara Şubede buluşarak, tasarının bir an önce çekilmesinin nasıl sağlanabileceğini tartıştılar.
Şiar Can Şener Evrensel