• Sonuç bulunamadı

KİŞİLİK GELİŞİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KİŞİLİK GELİŞİMİ"

Copied!
51
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİŞİLİK

GELİŞİMİ

(2)

Kişilik, bireyin diğer insanların yanında göstermiş olduğu davranış özelliklerinin tümüdür.

Bireyin sıklıkla yaptığı ya da en tipik davranışlarını temsil etmektedir.

(3)

Karakter, mizaç, benlik gibi kavramlarda kişilikle ilgili olarak kullanılmaktadır.

Mizaç, insanın duygularının ve coşkularının bütünü olarak tanımlanabilir.

Çabuk öfkelenmek, sıkılmak, neşelenmek, hareketli veya hareketsiz olmak vb. duygusal özelliklerimiz mizacımızla

ilgilidir.

Karakter ise bir toplumda geçerli olan ve beğenilen özelliklerin bireylerde ne

kadar var olduğu ile ilgilidir.

(4)

Karakter, kişiliğin ahlaki ve sonradan edinilen yönünü, mizaç ise, kişiliğin duygusal yönünü

açıklamaktadır.

(5)

Benlik (Öz), bireyin kendisini nasıl algıladığı ve değerlendirdiğidir.

Özfarkındalık, Öz kavramında en önemli adımdır. Kişinin kendi davranış ve

güdülerine karşı sezgi ve anlayış kazanmasıdır. Özdenetim için temel

oluşturur.

(6)

Özdenetim, Toplumsal bakımdan istenmeyen bir davranışı yapmak dürtüsünü önleme yeteneğidir.

Özsaygı, Bireyin kendi kişiliğine karşı geliştirdiği olumlu tutum, kendini değerli

bulmasıdır.

(7)

KİŞİLİK

KURAMLARI

(8)

FREUD VE

TOPOGRAFİK

KİŞİLİK KURAMI (BİLİNÇ

SINIFLAMASI)

(9)

Freud'un kişiliğin yapısına ve gelişimine ilişkin açıklamaları psikoanalitik kuram, geliştirmiş olduğu ruhsal tedavi yöntemi ise psikanalizdir.

Freud'a göre davranışlarımızın temelinde bilinç dışı süreçler vardır.

Bu görüş psikonalitik görüşün temelini oluşturmaktadır.

(10)

Freud önce kişiliği bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışı kavramları ile açıklamaya çalışmış, daha sonra

yapısal kişilik kuramını geliştirmiştir.

(11)

Bilinç: Dış dünyadan ve bedenin içinden gelen uyarıcıların farkında olmamız ve anımsadığımız

tüm yaşantılarımız bilinci oluşturmaktadır.

(12)

Bilinçaltı: Bilinç düzeyinde olmayan ancak dikkatin zorlanması ile bilinç düzeyinde algılanabilen zihinsel olayları ve süreçleri

içermektedir.

(13)

Bilinçdışı: Bilinçli algılamaların dışında kalan tüm zihinsel olayları ve sansür engeli dolayısı ile bilinç

düzeyine ulaşma olanağı olmayan zihinsel süreçleri, ayrıca çocuksu içgüdüleri ve dürtüleri

içerir.

Yani bilinçdışında farkına

varamadığımız yaşantılarımız ve dürtülerimiz vardır.

(14)

Bu yaşantı ve arzular ancak, psikanaliz de kullanılan serbest çağrışım, hipnoz, düşlerin

yorumlanması, anormal davranışların incelenmesi gibi özel yöntemlerle açığa

çıkarılabilirler.

(15)

Freud'a göre kişiliği id, ego ve süperego olmak üzere üç temel yapı oluşturmaktadır.

Bu üç temel yapı birbirlerinden farklı olmasına rağmen egonun yönetiminde

bir takım gibi çalışırlar ve davranışlarımızı oluştururlar.

(16)

İd: Doğuştan var olan, kalıtım

yoluyla gelen, dürtüleri de kapsayan kişiliğin en ilkel yönüdür.

(17)

İd, cinsellik (libido) ve saldırganlık dürtülerinin gücünden gelen enerji ile doludur ve haz

prensibine göre çalışır.

Dış dünya ile bağlantısı yoktur, zaman ve mekan kavramı tanımaz, acıdan kaçınıp haz elde etmek için çabalar.

İd'den kaynaklanan ruhsal enerji doyurulma istemiyle ortaya çıktığında

ego devreye girer.

(18)

Ego: Kişiliğin karar organıdır ve gerçeklik ilkesine göre çalışır.

Organizmanın ihtiyaçlarının nesnel dünya da uygun bir şekilde

doyurulması için çabalar.

Ego id' in ihtiyaçlarını karşılar ve gerektiğinde erteler, hoş olan

yaşantıları seçmeye ve hoş

olmayanlardan kaçınmaya çalışır.

(19)

Ego, aynı zamanda id' in ve süperegonun genelde çatışan ihtiyaçlarını uzlaştırmaya çalışır.

Ancak, bazen id'in istekleri süperego tarafından uygun bulunmaz veya bu istek

ve arzular dış dünyada engellerle karşılaşır.

Bu durumda ego duyulan kaygıyı

azaltmak için savunma mekanizmaları kullanmaya başlar.

(20)

Savunma mekanizmaları nesnel koşulların yarattığı tehlikede bir değişiklik yaratmaz ancak

kişinin tehlikeyi algılayış şeklini değiştirir.

Yani tüm savunma mekanizmaları aslında bir 'kendini kandırma' öğesi

içerir.

Egonun gelişmesiyle birlikte savunma mekanizmaları da gelişmeye

başlamaktadır.

(21)

Okul öncesi dönemde inkar (yok sayma), ilkokul dönemi çocuklarında yansıtma, ergenlikte ise özdeşim en fazla kullanılan

savunma mekanizmalarıdır.

(22)

Süperego: Kişiliğin sonradan geliştirilen sistemidir ve ahlaki yönüdür.

Anne-baba tarafından verilen ödül ve cezalar doğrultusunda gelişir, çocuk ödül

almak ve cezadan kaçınmak için davranışlarını annenin ve babanın

davranışlarına göre düzenlemeyi öğrenir.

Böylece ana baba değerleri ve toplumsal kurallar çocuk tarafından zamanla

içselleştirilir ve böylece süperego oluşur.

(23)

Süperego haz almaktan çok mükemmel olmak için çalışır.

İd'in isteklerini alıkoymak ve ego'nun gerçekçi hedeflerini, ahlaki hedefler

şekline dönüştürmeye çalışır.

Yani hem id'in hem ego'nun isteklerine karşı çıkmaya ve dünyayı kendi

görmek istediği şekliyle görmeye eğilimlidir.

(24)

Dış Dünya

(25)

Dış dünya

Bilinç

Bilinç altı

Bilinç

dışı

(26)

FREUD'UN

PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM

AŞAMALARI

(27)

Oral Dönem (0-1/1,5 yaş)

Bu dönemde ağız bölgesi haz kaynağıdır.

Emme, kemirme ve çiğneme gibi ağız bölgesine ilişkin eylemler bir taraftan çocuğun beslenme ihtiyacını karşılarken

diğer taraftan oto erotizm duygularını doyururlar.

Bu dönemde emme güdüsünün uygun bir şekilde doyurulması ve annenin çocuğa verdiği bakımın nitelikli olması, sağlıklı bir

yetişkin kimliği için şarttır.

(28)

Anneye ve dolayısıyla dış dünyaya karşı güven duygusunun gelişmemiş olması ve bu döneme saplanma (oral fiksasyon) sonucunda güvensiz,

kolay aldatılabilen, bağımlı kişilik özelliklerinin temelleri atılmış olur.

Ayrıca ağız bölgesine ilişkin birtakım olumsuz davranışlar görülebilir.

Parmak emme, sigara tiryakiliği gibi.

(29)

Anal Dönem (1/1,5-3 yaş)

Bu dönemde çocuk olgunlaşma sonucu anüs kaslarını kullanarak dışkısını tutmayı ve tuvalet eğitimi sonucu kendisini denetlemeyi, anne tarafından

konulan kurallara uymayı öğrenir.

Bu dönem aynı zamanda çocuğun bağımsız hareket etmeye başlamak

istediği bir dönemdir.

(30)

Eğer anne çok katı disiplin kuralları uygular ve baskıcı davranılırsa, çocuğun bağımsızlık

duyguları zedelenebilir.

Aşırı cezalandırılmış olma sonucu, ileride aşırı düzenlilik inatçılık, katı görüşlülük gibi kişilik özellikleri ortaya çıkabilir.

(31)

Bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılabilmesi için, annenin çok baskıcı olmadan tuvalet eğitimi

vermesi ve kuralları öğretmesi gerekir.

Bu dönem sağlıklı bir şekilde atlatıldığı takdirde birey ilerde suçluluk duymadan girişimde

bulunabilen, bağımsız, inatçı

olmayan ama kişiliğinden de ödün vermeyen kişilik özellikleri geliştirir.

(32)

Fallik Dönem (3-6 Yaş)

Çocuğun cinsel kimliğinin gelişmeye başladığı dönemdir.

Çocuk kendi cinsiyetini ve kendinden farklı bir cinsin var olduğunu keşfeder

ve cinsellikle ilgili sorular sormaya başlar.

(33)

Eğer bu dönemde çocuk sorduğu sorular yüzünden cezalandırılır veya ayıplanırsa cinselliğe karşı olumlu bir tavır geliştiremez.

Eğer bu konuda ailenin yaklaşımı doğal ve açık ise, çocuğun bu ilgisini hoş karşılar ve sorulara anlayabileceği

kadar açık yanıtlar verirse sağlıklı bir cinsel kimlik oluşur.

(34)

Oedipus ve Electra Kompleksi

Karşı cinsteki ebeveyni sahiplenme ve kendi cinsinden ebeveyni saf dışı etme

konusunda çocuğun beslediği duygu, düşünce, dürtü ve fantezilerin toplamıdır.

(35)

Erkek çocukların annelerine, kız çocukların

babalarına karşı duymakta olduğu aşk nedeniyle babanın veya annenin kendilerini cezalandırıp kısırlaştıracağı korkusu içinde bulunulan döneme

"Oedipal Devre" denir.

Bu devre karmaşık aile ilişkilerinde küçük farklılıklar gösterse de genel

olarak çocuklar karşı cinsten ebeveyne cinsel istek ve arzu duyarlar, aynı cinsten ebeveyni de

rakip olarak görürler.

(36)

Çocuklar kişisel varlıkları için gerekli olan anne veya baba objeleri ile kendilerini özdeşleştirirler.

Var olan çelişkiyi yenmek, arzu ve tehdit arasındaki karışıklığı çözmede hem

erkekler hem de kızlar; özdeşim, yüceltme, yer değiştirme, bastırma,

yansıtma, karşıt tepki oluşturma, bağımlılık ve saplanma gibi savunma

mekanizmaları kullanırlar.

(37)

Bu sayede suçluluktan kurtulurlar ve zamanla aile üyelerinin rollerini daha açık bir şekilde

kavramaya başlarlar.

Ve zamanla çocukların ebeveynlerine karşı duydukları bilinçsiz yakınlık ve

aynı cinsten ebeveyni kıskanma ve bununla ilgili ruhsal bozuklukları içeren

kompleks çözülür.

(38)

Bu geçici davranışın engellenmesi çocukta ilk suçluluk duygularının ve cinsel gelişime karşı olumsuz tutumun

kaynağını teşkil eder.

(39)

Bu döneme saplanma belirtileri

arasında, yetişkin olunduğunda anne- babadan kopamama, bir eş

seçememe, anne-babadan ayrılmak gerekince aşırı suçluluk duyma, aşırı

çekingenlik, kibirlilik, pervasızlık, cüretkarlık, suçlanma gibi özellikler

sayılabilir.

(40)

Gizil (Latent) Dönem (6-11/12 yaş)

Dönem boyunca id'in istekleri geçici olarak bastırılmış saldırganlık dürtüleri ve cinsel

çatışmalar en aza inmiştir.

Bunun sonucu olarak cinsel konulara olan ilgi ve merak azalır.

Çocukların okula başlamasıyla birlikte enerjileri daha çok oyun ve öğrenmeye

yönelir ve öğrenmeye ilişkin beceriler geliştirilir.

(41)

Bu dönemin başarılı bir şekilde geçirilmemesi yani öğrenmeye ve

hayata ilişkin bazı becerilerin

öğrenilmemesi daha ilerdeki yıllarda Obsesif (takıntılı) bir kişiliğe neden

olabilir.

(42)

Genital Dönem (11/12-18 yaş)

Freud'a göre bu dönemdeki çatışmaların kaynağı, ergenlerin, geleneksel yetişkin

toplum tarafından ifade edilmesi engellenen cinsel dürtüleridir.

Bu dönemde olgunlaşan cinsel dürtüler, tüm ergenlerin ailevi ve kültürel

geçmişlerine bakılmaksızın yaşadıkları problemlerin kaynağıdır.

(43)

Bu dönemin başarılı bir şekilde atlatılması için ergenin anne ve babadan bağımsız olarak kendi

cinsinden ve karşı cinsten arkadaşlarıyla

sağlıklı ilişkiler kurmayı öğrenebilmesi, grup ve toplumsal etkinliklere katılması, yaşamıyla ilgili

gerçekçi amaçlar edinmesi ve mesleğini belirlemesi gerekir.

Bu dönemin başarılı bir şekilde atlatılamaması uygun yetişkin

kimliğinin geliştirilememesi ile sonuçlanabilir.

(44)

Cinsel Gelişim

(45)

Cinsel eğitim, bireyin fiziksel,

duygusal ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu bir kişilik kavramı geliştirmesi, cinselliğe karşı, başkalarının haklarına,

görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve olumlu davranış biçimleri, değer yargıları

geliştirmesi eğitimidir.

(46)

Çocuklarda cinselliğe karşı ilgi, iki buçuk-üç yaşlarında ortaya çıkar.

“Yağmur nasıl oluşur?” sorusuyla

“Bebekler nereden gelir?” sorusu arasında çocuklara göre bir farklılık

yoktur. İkisi de meraktan sorulur.

Yetişkinlerin bu tür sorulara verdikleri cevap ve tutumlara göre farklı

anlamlar kazanmaya başlar.

(47)

Çocuklara şu yaşlarda şu bilgiler verilir gibi bir yaklaşım doğru değildir. Çocuklara cinsellik konusunda bilgiler, gereksinim duydukça ve

yeri geldikçe verilmelidir.

Çocuğa istediği anda, basit, kısa, gerçek, endişesiz yanıt verilmesi

gerekir. Çocuklar bu yanıtları unutabilirler ama tekrar etmek

gereksizdir.

(48)

Anne babalar çocuklarına güven vermeli ve gerekli açıklamalardan kaçınmamalıdırlar.

Eğer çocuk sorduğu soruları, anne-ya da

babasının başka bir yetişkine anlattığını duyarsa incinebilir ve güveni zedelenebilir.

Çocukların sorularına doğru ve yalın cevap verilmelidir.

Çocuk soruyu kime sorarsa o kişinin açıklama yapması önemlidir.

(49)

Ses tonu ayarlanmalı ve doğal bir ses tonu ile konuşulmalıdır.

Cinsel konularda konuşurken de göz teması önemlidir.

Çocuk uygunsuz bir zamanda soru sorarsa, bu konuyu daha sonra konuşabilecekleri söylenip sözün

yerine getirilmesi önemlidir.

(50)

Bazı yetişkinler çocuklarının bu

konuyla ilgilenmediğini söyleyebilirler.

Oysa çocuklar, meraklarını içine atmış, bilinçli olarak saklamış ya da

bastırmış olabilirler.

(51)

BİTTİ

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak yine de bireyin gelişiminde kritik öneme sahip 0-3 yaş döneminde (doğum öncesi dönemden sonra gelişimin en hızlı olduğu dönem) televizyonun olumsuz etkilerinden daha

Bu üç grubun, primer ameliyattaki KPB süresi (dakika), re-eksplorasyon zamanı (ameliyat sonrası kaçıncı saatte re-eksplorasyon gereksinimi olduğu), re-eksplorasyon

 Egemenlik ilişkileri, kültürel anlam sistemleri Egemenlik ilişkileri, kültürel anlam sistemleri yoluyla yeniden üretilir. yoluyla

Nondeplase kırığı olan altı hastaya direkt alçılama, dört hastaya üç hafta trak- siyonu takiben anestezi altında pelvipedal alçılama ve altı hastaya da perkütan çapraz K

Nötr faiz oranı teorisinde olduğu gibi piyasa faiz oranının doğal faiz oranından düşük olması da yeni sermaye stokunu fiziksel verimliliğinden daha kârlı kılarak

EĞER BİR ÇOCUK ALAY EDİLEREK YAŞARSA SIKILGANLIĞI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK UTANÇ İÇİNDE YAŞARSA SUÇLULUK DUYMAYI

Çocuk mahkumların suçlu davranışlarında ailede suçlu birey olup olmamasının etkisini görebilmek amacıyla, çocuklara ailelerinde veya birinci derece

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu