18. YÜZYIL’DA EVREN VE İNSAN DÜŞÜNCESİ
Çağdaş, uygar dünyanın biçimlenişinin rotasını çizen 18 ve 19. Yy’lardaki gelişmelerdir. Bilimsel bilgi vetekniklerin kullanım alanlarının, teknolojiye dönüşümle çeşitlenmesine yol açan bu dönem endüstri devrimine olduğu kadar hümanistik alanlardaki büyük atılımlara da taban oluşturmuştur. Geçen yüzyıllarda din, doğa, akıl, insan gibi temel kavramsal sorunlara çözüm arayışlarının neden olduğu yeni bireşimler Avrupa’da sanat, düşün, bilim ve politika gibi farklı alanlarda devrimci gelişmelere yol açmıştır. Kökleri Antik çağın düzenlilik ilkelerine dayanan, evreni akılla kavranabilir sayan ve insanlığın mutluluğunu, özgürce bilgi edinmesine bağlayan bu görüşlerin içinde yeraldığı döneme
Aydınlanma Çağı adı verilmiştir.
George Louis Leclerc Comte de Buffon (1707-1788): 18. Yy’daki hiçbir doğa bilgini doğanın çalışılması üzerine Buffon’un geliştirdiği devrimsel fikirlere sahip değildir. Fransız doğabilimci Buffon 1730 yılında yaptığı ve Fransa, İngiltere ve İtalya’yı kapsayan gezisi sonrasında 50 ciltlik muazzam eseri “Histoire Naturelle”
(Doğa Tarihi) adlı ünlü ansiklopedisini yazmaya başlamıştır. Ölene kadar 36 cildi yayınlamayı başardı eserinde Buffon, doğal dünya hakkında bilinen herşeyi
tanımlamaya çalışmıştır. Buffon, insan ve apelerin benzerlikleri üzerine çalışmış ve insan ve apelerin ortak atası konusunda görüşler bildirmiştir. Buffon, her ne kadar organik değişmelere inansa da, böyle bir değişim için uygun mekanizmaları ortaya koyamıyordu. O, çevrenin direk olarak organizma üzerinde etkili olduğunu biliyor ve bunları “organik parçalar” olarak tanımlıyordu. 1788 yılında yazdığı “Les
Epoques de la Nature” (Doğanın Evreleri) adlı eserinde yeryüzü tarihi ve canlıların
gelişimini de değerlendirerek 7 döneme ayırmıştır. Buffon’a göre bu evreler;
1- Yeryüzü ve diğer gezegenlerin ortaya çıkması
2- Büyük dağ dizilerinin oluşması
3- Suların karaları basması
4- Suların çekilmesi, volkanların harekete geçmesi
5- Kuzeyde fil ve diğer hayvanların ortaya çıkması
6- Karaların birbirinden ayrılması
7- İnsanın ortaya çıkması
Buffon bu yapıtında ayrıca, daha önceleri kilise tarafından ortaya konulan dünyanın yaşının 6 bin yıl olduğu savını da çürütmüş ve dünyanın yaşının çok daha eskilere kadar uzandığını belirtmiştir. Hayatın da tıpkı Dünya gibi uzun bir tarihi olması gerektiğini dile getirmiştir.
Dünya’nın başlarındaki sıcak okyanuslarda henüz şekillenmemiş yaşamın geliştiğini iddia
etmiştir. Buffon, görüşlerini tartışmaya açmış ve fikirleri kendisinden 40 yıl sonra Lyell
tarafından çok benzer bir şekilde Uniformitarianizm olarak ortaya konulmuştur.
Georges Cuvier (1769-1832): Fransız bilim adamı Cuvier, omurgalılar paleontolojisi üzerine önemli çalışmalar yapmıştır. Geoffrey Saint-Hilaire’in Napolyon’un Mısır seferi dönüşünde Cuvier’e getirdiği mumyalanmış kedi ve kuşları çalışmasıyla onların günümüzde
yaşayanlardan farklı olmadığını tespit etmiştir. Cuvier, bunu zaman içerisinde yaşam formlarının evrimleşmediği fikrini desteklemek için kullanmış ve organik evrime
inanmamıştır. O’na göre organizmalar fonksiyonel bütünlerdir ve herhangi bir bölümde gerekleşecek bir değişiklik dengeyi bozacaktır. Bu ndedenle de herhangi bir değişim sonrasında hayatta kalması mümkün olamazdı.
Cuvier, organizmaların fonksiyonel integrasyonu üzerindeki çalışmalarıyla hayvanları 4 ana gruba ayırmıştır. 1) Vertebrata, 2) Articulata, 3) Molluska ve 4) Radiata. Cuvier’e göre bu gruplar temelde birbirlerinden farklılardı ve evrimsel dönüşümde birbirleriyle
ilişkilendirilemezdi. Organizmalar arasındaki herhangi bir benzerlik ortak atalarından değil, ortak işlevlerinden kaynaklanmaktaydı. Formlar işlevleri değil, işlevler formları tayin eder.
Cuvier’in iddiaları onun Buffon, Lamarck ve St. Hilaire’nin teorilerine karşı çıkmasına yol açtı. Onlar hayvan morfolojisinin çevresel koşullar nedeniyle daha değişken ve etkilenebilir olduğunu düşünmekteydiler.