• Sonuç bulunamadı

COVİD-19 VE PSİKOLOJİMİZ-1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "COVİD-19 VE PSİKOLOJİMİZ-1"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

COVİD-19 VE

PSİKOLOJİMİZ-1

“KAYGI-Veli”

Velilerimize sevgiyle…

Başakşehir Anadolu Lisesi Rehberlik Servisi 😊

-Kl. Psk. Zümrüt Erdem, Kl. Psk. Sinem Deniz ve Kl. Psk. Gülnur İlk-

Nisan, 2020

İstanbul

(2)

2 Sevgili Anne-Babalar,

Hepimiz oldukça farklı günler yaşıyoruz! Birçoğumuzun daha önce deneyimlemediği ve bazı yönleriyle günlük hayatımızın değiştiği, engellendiğimizi hissettiğimiz ve belki de belirsizliklerle beraber kaygılarımızın artığı bir süreçten geçiyoruz. Dünyada yaşanan ve ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 salgını için alınan önlemler ve uygulamalar devam ediyor. Bedenimizi etkileyen bu virüs sebebiyle oluşan koşullarda psikolojik sağlığımızı korumak adına önlemler almamız da önemli! Bu nedenle bu yazının ilerleyen bölümlerinde beraberce; bu sürece, kendi içimizde ve öğrencilerimizin iç dünyasında yaşanabilecek olası durumlara -“kaygı” duygusunu merkeze alarak- en azından bir göz atmayı amaçlıyoruz.

İnsanlık tarihi boyunca, zaman zaman dünya gündemine aniden giren ve gerek tüm insanlığı ilgilendiren gerek daha bölgesel etkiler gösteren sağlık sorunları ortaya çıkmıştır (Aslan ve ark. 2002). Kapsamı çok geniş olan bu bulaşıcı hastalıkların bazı önemli toplumsal sonuçları vardır ve insanların gözle görülmeyen bir mikrobun hastalığa ve ölüme yol açtığı bilgisini edinmesi bazı korkulara ve paniğe yol açabilmektedir (Sarı ve Khorshıd, 2008). Örneğin, yakın yıllarda, bulaşıcı bir enfeksiyon hastalık olan ciddi akut solunum yolu sendromu (SARS), yaygın karantina önlemleri uygulanarak küresel olarak başarılı bir şekilde kontrol altına alınmıştır. Bu süreçte karantinanın Kanada'daki kişiler üzerindeki psikolojik etkilerini inceleyen bir çalışmada, karantinaya alınan kişilere evlerinden ayrılmamaları veya ziyaretçi almamaları söylenmiş ve bu süreçte bazı psikolojik sıkıntılar yaşandığı belirlenmiştir. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve depresyon belirtileri görülmüş ve daha uzun karantina süreleri, SARS tanısı olan biriyle tanışma veya doğrudan maruz kalma bu belirtilerdeki artışlar ile ilişkilendirilmiştir (Hawryluck ve ark., 2004). 2003 yılında bazı ülkelerde görülen SARS salgını sırasında Hong Kong’da yapılan bir araştırmada da stres, çaresizlik ve travma sonrası belirtiler gibi psikolojik tepkilerin yaygın olarak görülebildiği bulunmuştur (Lau ve ark., 2005).

Bununla birlikte bu kaygının zaman içinde yatıştığı bilinmektedir. Domuz Gribi (H1N1) ile ilgili kaygı düzeylerinin salgının başlangıcında arttığı ve zaman içinde beklendiği şekilde azaldığı araştırma sonuçları arasındadır. Bireyler, hastalık ya da sağlığı tehdit edici durumlarla karşılaştığında diğer birçok olayda olduğu gibi bilişsel

(3)

3

temsiller (tehdidin niteliği) ve duygusal temsiller (örn. kaygı) oluştururlar. Aslında bu temsiller de kendini düzenleme için gerekli davranışsal tepkileri harekete geçirirler (Leventhal ve ark., 1984). Yani kaygı düzeyi, bireylerin alacakları önlem davranışları üzerinde etkilidir (Jones ve Salathé, 2009); dolayısıyla birçok konuda olduğu gibi bu konuda da “kaygı” bizim için gerekli ve oldukça önemli bir duygudur! Toplumun SARS virüsüne karşı bilgi ve önlemlerini araştıran bir çalışmada orta seviyede kaygı duyan bireylerin yüksek düzey kaygısı olanlara kıyasla daha yeterli önemler aldığı bulunmuştur (Leung, Lam, Ho L., Ho S., Chan ve diğ., 2003). Aslında orta düzeyde bir kaygının ortaya çıkmasıyla insan, bir şeyler yapmaya güdülenmiş hale gelir. Peki nedir bu kaygı?

“Kaygı, korkuya benzeyen bir duygudur. Kişi, kaygıyı sanki kötü bir haber alacakmış, bir felaket olacakmış gibi nedeni tam belli olmayan bir sıkıntı, bir endişe duygusu olarak yaşar. Çok hafif bir kaygı duygusundan panik derecesine varan değişik yoğunluklarda yaşanabilir.” (Öztürk ve Uluşahin, 2015). Kaygı duygusunun, sürekli ve durum kaynaklı olmak üzere iki farklı türü öne çıkabilmektedir. Bazı bireylerde sürekli bir durum olarak karşılaşılan kişilik kaynaklı bir kaygı ön plandayken, durum kaynaklı kaygıda ise belirgin bir duruma karşı belirli bir zaman içinde karşılaşılan tepki söz konusudur.

NOT: Sevgili anne-babalar, tam da bu noktada, ilk olarak sizlerin kendi kaygı durumunuzu ve düzeyinizi değerlendirmeniz çok önemli! Genel olarak kaygılı biri misiniz? Hangi durumlar sizi daha çok kaygılandırır? Kaygınızı etrafınıza nasıl yansıtırsınız, paylaşabilir misiniz veya ağırlıklı olarak iç dünyanızda mı yaşarsınız?

Covid-19 ile kaygı durumunuzda ne gibi değişiklikler oldu? Örneğin, bazılarımız geçmiş deneyimlerinden ötürü kaygısını fark etmek, kabul etmek ve paylaşmak konusunda çok zorlanır! Ne de olsa kaygı bize tatsız tuzsuz, yorucu vb. gelen bir histir! Oysa bize kaygı değil; kaygılarımızı fark etme, kabul etme ve paylaşma konusunda ilerleme sağlayamamamız zarar veriyor ve tabii çocuklarımıza! Bu ve benzer soruları cevaplayabilmeniz hem kendi kaygınızı yönetebilmeniz hem de çocuklarınızın kaygılarını gözlemleyebilmeniz ve onlara model olmanız için oldukça önemli olacak! Unutmayın ki, çocuklarınızın bugün kaygıyı yaşama şekilleri, önemli

(4)

4

ölçüde, bebeklik döneminden itibaren sizlerle yaşadığı deneyimlerden şekillendi.

Sizinkinin geçmişte ailenizle şekillenmesi gibi…

Ergenlik süreci, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan ve bir geçişi vurgulayan, temel hedefi bağımsızlık/kimlik edinimi olan; bireyde fiziksel, cinsel, sosyal, duygusal, kişisel, ruhsal ve zihinsel önemli değişimlerin ve gelişimlerin olduğu düşünülen özel ve çalkantılı bir evredir (Kulaksızoğlu, 2005). Çocuklukta daha açık ifade edilen bazı duyguların bu süreçte daha fazla gizlendiğini, duyguların yoğunluğunda artış olduğunu ve duyguların daha istikrarsız olabildiğini belirtmek mümkündür (İlk, 2019). Bu dönemdeki öğrencilerimiz, yaşam deneyimleri içinde yaşa bağlı olarak daha az salgın hastalıkla karşılaşmış olabilir ve bu nedenle salgın hastalıklarla ilgili gerçekçi olmayan inançlara sahip olabilir (Çırakoğlu, 2011). Kaygının, genç nesiller arasında daha yaygın olabildiğini gösteren çalışmalar da mevcuttur. Zaten çocuk ve ergenlerde en sık görülen psikolojik rahatsızlıklardan bir tanesi de kaygı bozukluklarıdır (Ekemen, 2015).

Her bireyin kaygı/stres tepkileri farklıdır! Çevrenize baktığınızda herkesin aynı yaşam olayları karşısında farklı düşünce, duygu ve davranışlar geliştirdiğini görebilirsiniz.

Bu durumda da öğrencilerimizin gelişmekte olan kişilik yapısı, mizaç vb. özellikleri doğrultusunda aşağıdaki tepkilerden bazılarını göstermesi olasıdır: Çocuklarınız da, kendi sağlık durumu hakkında ve/veya COVID-19 ‘a maruz kalmış olan yakınlarıyla ilgili korku ve endişeye kapılması mümkündür (eğilimleri doğrultusunda bunu fark etsin veya etmesin, göstersin veya göstermesin!). Öğrencilerimiz bu süreçte, uyku veya yeme düzeninde değişiklikler gösterebilirler. Ayrıca ağlama, huzursuzluk, aşırı endişe, sinirlilik, içe kapanma ve üzüntü gibi belirtiler gözlemlenebilir. Akademik performanslarında düşüş, dikkat ve konsantrasyon zorluğu yaşayabilirler. Geçmişte eğlenilen faaliyetlerden kaçınma ve/veya bazı faaliyetlere aşırı odaklanma tercihinde bulunabilirler.

Açıklanamayan baş ağrısı veya vücut ağrısı vb. durumlar yaşayabilirler. Tütün, alkol ya da madde kullanabilirler.

Yüksek düzeyde korku veya kaygı duyan bireylerin akılcı düşünme becerilerinde düşüş gözlenebilir, olumsuz düşünmeye daha eğilimli olabilirler. Bu kişiler salgın

(5)

5

sürecinde “O kadar şanssızım ki salgının beni de etkilememesi imkansız, tam da benim sınav seneme denk geldi, her şey çok kötü olacak” gibi düşüncelere kapılabilirler. Ortaya çıkan aşırı korku ve kaygı ile kişiler kaçınma, donup kalma gibi bazı davranışlar ortaya koyabilirler. Salgın göz önüne alındığında gerçek bir tehditten kaçma ya da kaçınma beklendik ve olumlu bir davranış olsa da bireyler akılcı değerlendirmeler yapamayabilir ve bu davranışları aşırı boyutlara taşıyabilirler.

NOT: Peki bu süreçte anne-baba olarak neler yapmalıyız?

Bir önceki not penceremizde, öncelikle kendi duygularınızı fark etme, kabul etme ve deneyimleyerek paylaşma kapasitenizi geliştirmenin önemimden bahsetmiştik. Sıra öğrencilerimize geldiğinde ise ilk olarak bu konularda konuşmaları için onları zorlamamanız ama konuşabilecekleri bir atmosferi her zaman hazır tutmanız oldukça önemli olacak!

Bu atmosferi ilk başta sizler bu konunun konuşulabileceği konusunda model olarak yaratabilirsiniz (Tek seferde olmuyor)! Özellikle ortaöğretim çağındaki çocuklarınızla bu konudaki gerçek duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilmenizin yanı sıra onlara gerçekçi umut duygunuzu yansıtabilmeniz onları gerçeklikte tutacaktır ve onlara güven verecektir.

Bu atmosferi oluşturabilmek için bir diğer önemli adım ise “etkin dinleme becerilerinizdir”(Bu da tek seferde işe yaramıyor)! Önce sadece ama sadece dinleyin! Akıl vermeyin, eleştirmeyin, fikrinizi söylemeyin, güven vermeyin, övmeyin!

Önce sadece DİNLEYİN! Çocuğunuzun söylediklerini yargılamadan, daha da ayrıntılandırmasını sağlayacak sorular sorabilirsiniz!

Bizler genelde kaygı gibi kötü(!) bir duygu fark ettiğimizde; bu duyguyu kapatma, yok sayma, öneriler sunma eğilimi gösteririz. Oysa kendi duygularımıza bakabilip, çocuklarımızı dinlerken duygularını boşaltmalarını sağlamak için etkin dinleme becerilerimizi kullanabilmemiz oldukça önemlidir. Böylece çocuklarımız, kaygı duygusunun normal bir duygu olduğunu ve paylaşılabildikçe sakinleşebildiklerini, bu duyguyu yönetebildiklerini deneyimlerler (Bu da tek sefer de olmuyor😊)!

(6)

6

Özetle, çocuklar ve gençler çevrelerindeki bireylerden gördükleriyle ilişkili olarak tepki verirler. Sizler çocuklarınız için en iyi desteği ilk önce kendi duygu, düşünce ve davranışlarınıza bakarak ve bunlarla yavaş yavaş sakin ve güvenli bir şekilde başa çıkarak sağlayabilirsiniz. Ebeveynler hazırlıklı olduklarında çocuklarına karşı gayet güven verici hale gelebilirler. Bu nedenle öncelikle:

1-Kendi kaygınızı ve düzeyini fark ederek değerlendirin.

2-Çocuklarınızla güvenilir kaynaklardan ulaştığınız bilgilerinizi ve duygu, düşüncelerinizi gerçekçi fakat umut verici bir şekilde paylaşarak onlara model olun.

3-Çocuklarınızı kendi bilgi, duygu ve düşüncelerini paylaşmaları için teşvik edin.

4-Çocuklarınızın paylaşımı esnasında etkin dinleme becerilerinizi kullanın.

5-Böyle bir dönemde kaygılanmanın ve motivasyon azalmasının normal olabileceğini başta siz kabul ederek onlara da bu kabulünüzü yansıtın.

COVID-19 salgını hakkında çocuklarınızla konuşun, sorularını cevaplayın ve onlarla doğru bilgileri, düşüncelerinizi ve duygularınızı paylaşın, onları konuşmaya teşvik edin.

Çocuklarınıza abartıya kaçmayacak şekilde -gerçekliklerle temasta olarak- güvende olduklarını hissettirin. Böyle zamanlarda stresli olmalarının ve hedeflerine ulaşmada bazı aksaklıklar yaşayabilmelerinin, bazı odaklanma problemleri yaşayabilmelerinin, daha az ders çalışabilmelerinin normal olabileceğini belirtin (Lütfen bunu önce siz kabullenin! 😊 Gerçekten kabullenebildiğiniz şeyler, onların gerçekten değiştirebileceği ve dönüştürebileceği şeylerdir). Yazıya başlarken söylediğimiz gibi olağandışı bir zamandan geçiyoruz. Aslında kendinize ve onlara biraz izin vermeniz ve bunu yaparken onları desteklemeniz, kendilerini ve duygularını daha iyi tanımalarına ve davranışlarını daha iyi yönetebilmelerine olanak sağlayacaktır.

Yukarıdaki gibi etkilerle başa çıkmaya çalışırken ihtiyaç duyduğunuzda kendiniz ve çocuklarınız için yardım almak; size, ailenize, arkadaşlarınıza ve topluma hastalıktan kurtulma sürecinde destek olacaktır. Eğer kaygı durumu günlük aktivitelerinizi uzun süre boyunca art arda sekteye uğratıyorsa bu konuyu sağlık danışmanınız ile paylaşmanız olumlu olacaktır (MEB Psikososyal Destek Hattı: 444 0 632).

(7)

7 KAYNAKLAR

Aslan, F. E. ve ark. (2002). Çok bilinmeyenli bir denklem; deli dana hastalığı: Hekim ve hemşirelerin deli dana hastalığına ilişkin bilgi ve uygulamaları. Hemşirelik Forumu Dergisi, 5(3 -4), 23-33.

Çırakoğlu, O. C. (2011). Domuz Gribi (H1N1) salgınıyla ilişkili algıların, kaygı ve kaçınma düzeyi değişkenleri bağlamında incelenmesi. Türk Psikoloji Dergisi, 26 (67), 49-64.

Ekemen, P. (2015). Anksiyete bozukluğu olan çocuklarda anksiyete duyarlılığı, bağlanma, öğrenilmiş çaresizlik ve benlik kavramı (Yüksek Lisans Tezi). İzmir, Gediz Üniversitesi.

Hawryluck, L. ve ark., 2004). SARS Control and Psychological Effects of Quarantine, Toronto, Canada. Emerg Infect Dis., 10(7), 1206–1212. doi: 10.3201/eid1007.030703 İlk, G. (2019). Ergenlerde kişilik bozukluklarının görülme sıklığı ve erken dönem uyumsuz şemaların kişilik bozukluklarını yordayıcı etkilerinin incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi).

İstanbul, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi.

Jones, J. H. ve Salathé, M. (2009). Early assessment of anxiety and behavioral response to novel swine-origin infl uenze A(H1N1). Plos ONE, 4, 1-8.

Kulaksızoğlu, A. (2005). Ergenlik psikolojisi (7.bs.). İstanbul: Remzi Kitabevi.

Lau, J. T. F., Yang, X., Pang, E., Tsui, H. Y., Wong, E. ve Wing, Y. K. (2005). SARS-related perceptions in Hong Kong. Emerging Infectious Diseases, 11, 417-424.

Leung, G. M., Lam, T. H., Ho, L. M., Ho, S. Y., Chan, B. H. Y., Wong, I. O. L., & Hedley, A.

J. (2003). The impact of community psychological responses on outbreak control for severe acute respiratory syndrome in Hong Kong. Journal of Epidemiology & Community Health, 57(11), 857-863.

Mental Health and Coping During COVID-19 (b.t.). Centers for Disease Control and Prevention. https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/about/coping.html

Öztürk, O. M. ve Uluşahin, A. (2015). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları (13.basım).

Ankara:Nobel Tıp Kitapevleri.

Sarı, D. ve Khorshıd, L. (2008). Bulaşıcı hastalıklarda kaynak izolasyonunun psikolojik sonuçları. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 24 (3), 83 -91.

https://psikolojiagi.com/covid-19/ Salgının Bireysel ve Toplumsal Etkileri: COVID-19

(8)

8

En kısa sürede görüşmek üzere, sevgiyle! 💙

Başakşehir Anadolu Lisesi

Rehberlik Servisi

Referanslar

Benzer Belgeler

DÜRÜST DÜÞÜNMEK BÝLGÝ VE TECRÜBEYLE MÜMKÜNDÜR Deðiþik olaylar karþýsýnda dürüst düþünüp isabetli kararlar verebilmek için çok geniþ bilgi, görgü ve

 Kitap kupürü; 25x35 cm ebadındaki bir kağıt ikiye katlanmak suretiyle kitap kupürleri için uygun bir şekle sokulur. Yayınevi bilgilerine yer

Görüşülen konu ile ilgili net bilgiler, sayılar, araştırmalar, kanıtlanmış veriler ortaya konur.. Hangi

Şimdi “Tanzimat Edebiyatı”, “Ara Nesil”, “Servet-i Fünun”, şahısların kullandığı ve yaygınlaşmayan “Muasır Türk Edebiyatı”, “Türk Teceddüd

Her ne kadar Mevlana’ya göre dost, gerçek sevgili olan Allah olsa da; o, dost kavramını insani ilişkiler bağlamında da ele alır ve dostluk, kötü dost, iyi dost

( ) Denemelerde samimi ve anlaşılır bir dil kullanılır. Aşağıdaki bölüme kurallarına uygun söyleşi türünde bir yazı kaleme alın. Aşağıda cümlelerde verilen

Ayrıca kitabın İslâm felsefesinin Latin dünyasında kabulünü inceleyen bölümü kapsamlı bir tercüme listesi sunmakta ve “İslâm Felsefesi ve Yahudi Felsefesi”

Hanbel’e göre erkeğin uzun süre gâip olması halinde kadın evliliğin sona erdirilmesi için yargıya başvurabilir.. Hakim kadının mağduriyetini dikkate alarak