• Sonuç bulunamadı

İLAÇLARIN ETKİLERİ. Prof.Dr. Oğuzhan YAVUZ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İLAÇLARIN ETKİLERİ. Prof.Dr. Oğuzhan YAVUZ"

Copied!
208
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İLAÇLARIN ETKİLERİ

Prof.Dr. Oğuzhan YAVUZ

(2)

İlaçların Etkileri

İlaçların etki şekilleri

Doz-yoğunluk-etki ilişkisi

İlaçlar arasındaki etkileşme

İlaçların etkisini değiştiren faktörler

İlaçların istenmeyen etkileri

(3)

İLAÇLARIN ETKİ ŞEKİLLERİ

(4)

İlaçların etki şekilleri

Doğru ilaç kullanımı için, ilacın vücutta nasıl etki ettiğini bilmek şart

İlaçlar canlı yapıda kendilerine özel

noktaları (hedef noktalar) etkileyerek etki oluştururlar

Hedef nokta: İlaçların vücutta etkileşme gösterdikleri hücre yapısı ya da yapıları

(5)

İlaçların hedef noktaları (veya reseptörleri)

Bir enzim ya da enzimin bir parçası

Antimetabolit

Reseptörlerin işgal edilmesi (hormon- reseptör, NM-reseptör)

İyon kanalları

Taşıt proteinleri

(6)

Reseptörler

Hücrelerde özel bir büyük

molekülün bir kısmını oluşturan ve ilaç, zehir ya da vücutta

şekillenen maddeleri seçici bir şekilde yüksek ilgiyle bağlayan ve böylece etkinin başlamasına aracılık eden yapılara reseptör denir

Reseptörü taşıyan büyük moleküle de reseptör molekülü adı verilir

(7)

Reseptörler

Reseptörler etkiye aracılık eden moleküllerin (gruplar) yanında;

Enzimler (AkE)

Taşıt proteinleri (Na,K,ATPaz)

DNA yazımı

Yapısal proteinler (tubulin)

(8)

Reseptörler

Reseptörler, ilaç moleküllerini tanıyan ve onlarla geçici olarak birleşmeleri sırasında oluşan kimyasal enerjiyi, biyolojik özellikte bir iş yapan efektör yapılara (spesifik

enzimler, iyon kanalları vb) biyolojik uyarı şeklinde aktaran yerlerdir

Yani kimyasal bir uyarıyı biyolojik uyarıya çeviren bir çeşit enerji

dönüştürücüleridir

(9)

Reseptörler

Bir ilaca veya metabolitine özgü reseptörü o ilacın

benzeri olan başka maddeler de etkileyebilir

Kimyasal enerji biyolojik enerjiye dönüşürken her basamakta etkinin şiddeti artar

İlaç reseptör etkileşmesi

enzim-substrat etkileşmesine benzer

(10)

Hücrede reseptör yerleri

Sitoplazma zarının dış yüzü

(katekolaminler, peptidler, peptid hormonlar)

Sitoplazma içi (steroid hormonlar, Vit D)

Çekirdek (Tiroksin)

(11)

Sessiz reseptör

Dokularda ilaçlar ile etkileşen ama cevap oluşturamayan bağlantı noktaları

Plazma proteinleri, doku ve hücre zarı proteinleri bunlardan bazıları

(12)

Reseptör aracılığıyla etki oluşması

Üç boyutlu birleşim yeterli değil, aynı zamanda karşı karşıya gelen yük

dağılımının zıt olması gerek

Reseptöre uyan ilaç molekülünün etkiye yola açacak reseptör sonrası olaylar

zincirini başlatabilmesi lazım

(13)

Agonist-Antagonist

Reseptöre bağlanan ve onu etkinleştiren madde agonist, etkinleştiremeyen madde ise antagonist olarak adlandırılır

(14)

Reseptör sayısında değişmeler

Reseptör sayısı bazen artar, bazen azalır

Agonistlerle uzun süreli tedavi reseptör sayısında azalmaya

Antagonistlerle uzun süreli tedavi artmaya neden olur

(15)

İlaç-reseptör etkileşmesinde bağlar

Van der Waals bağı

Hidrojen bağı

İyonik bağ

İyon-dipol bağ

Kovalent

(16)

Van der Waals bağı

Farklı iki molekülde bulunan atomlar yakınlaştığında elektron dağılımları geçici olarak bozulur

Atomun bir ucu diğerine göre daha negatif ya da pozitif olur (dipol-çift kutuplu)

Dipoller arasındaki bağdır

Kırmak için 0.2-3 Kkal/mol enerji (Zayıf)

(17)

Hidrojen bağı

Hidrojen atomu ile elektro-negatif bir grup arasında oluşan bağ

Hidrojen atomu aralarında bulunduğu atomlardan birer elektron alır böylece hidrojen (proton) iki

atom arasında ortaklaşa kullanılır

Kırmak için 1.5-7.5 Kkal/mol enerji lazım (Güçlü)

(18)

İyonik bağ

Zıt elektrik yüklü iki molekül grubu arasında elektrostatik çekim sonucu oluşan bağdır

Kırmak için 5 Kkal/mol enerji lazım (Güçlü)

(19)

Kovalent bağ

Organik madde moleküllerinde bulunan oksijen, karbon, hidrojen, azot gibi atomlar arasında elektron çiftleriyle oluşan kuvvetli bir bağdır

Bağlantı dönüşümsüzdür

Kırmak için 2-200 Kkal/mol enerji lazım

(20)

Enzimler

Çok sayıda ilaç enzimlerin etkinliğini

engelleyerek, seyrek olarak da arttırarak etkilerini gösterirler

İnsülin, peptid hormon gibi bazı maddelerin etkinliklerine hücre

zarlarındaki protein kinazlar aracılık ederler

Bunlar reseptör olarak iş gören enzimler olarak kabul edilir

(21)

Taşıma sistemleri (taşıt proteinler)

Bir çok maddenin biyolojik zarlardan geçişi taşıt proteinleri sayesinde olur

İlaçların birçoğu da bu yerlere müdahale ederek etkisini gösterir

(22)

İyon kanalları

Hücre zarlarında çeşitli anyon ve katyonların

geçmesine aracılık eden sodyum, kalsiyum,

potasyum, klor kanalları gibi iyon kanalları vardır

Bu kanallardan bazıları doğrudan reseptörlerle bağlantı kurarken,

bazılarına G proteinleri aracılık eder

(23)

İlaç-reseptör etkileşmesine ilişkin teoriler

Reseptör işgali teorisi

Değişik reseptör işgali teorisi

Biyolojik uyarı teorisi (Stephenson teorisi)

Hız teorisi (Paton’un hız teorisi)

Allosterik etkileşme teorisi

İki durum kalıbı

Hareketli reseptör teorisi

(24)

Reseptör işgali teorisi

İlacın etki şiddeti işgal edilen reseptörlerin oranıyla aynı yönde ilişkilidir

Dokudaki reseptörlerin tamamı ilaç

molekülleriyle kapatıldığında doruk etki oluşurken, yarısı kapatıldığında doruk etkinin yarısı oluşur

(25)

Değişik reseptör işgali teorisi

Bazı ilaçlar bütün reseptörleri işgal ettiği halde doruk etki diğer ilaçlardan az

meydana gelir

Bu teoriye göre etkinliğin ölçüsü intrinsik etkinliktir (alfa değeri)

İntrinsik etkinliği yüksek ilaç belli şiddetteki etkiyi, intrinsik etkinliği düşük olan diğer bir ilaca göre daha az sayıdaki reseptörü işgal ederek oluşturabilir

(26)

Biyolojik uyarı teorisi (Stephenson teorisi)

Bazı ilaçlar dokularda bulunan özel reseptörlerin tamamını etkilemeksizin de doruk etki

oluşturabilirler

Etkinin şiddeti biyolojik uyarı ile orantılıdır

Biyolojik uyarı gücü, intrinsik etkinliğin bir ölçüsü olan efikasite değeri ile işgal ettiği reseptör

miktarı esas alınarak hesaplanır

(27)

Hız teorisi (Paton’un hız teorisi)

İlacın etkisinin oluşmasında, reseptörlerin işgali değil ilaç moleküllerinin onlara vurup ayrılmaları rol oynar

İlacın etki şiddeti ilaç moleküllerinin reseptöre vurup ayrılma hızına bağlıdır

(28)

Allosterik etkileşme teorisi

Antagonist, agonistin reseptöre bağlandığı yerin yakınına bağlanır ve oradaki durumu bozarak agoniste ilgisini azaltır

Böylece agonist reseptöre bağlanamaz

(29)

İki durum kalıbı

Bu teoride reseptörlerin

birbirinden iki farklı durumda bulunduğu kabul edilir

Birisi agonist (etkin) durum,

diğeri antagonist (etkin olmayan) durum

Antagonist ve agonistler farklı noktalara bağlanırlar ve ortamda agonist varsa etki oluşur,

antagonist varsa reseptör etkisiz halde tutulur

İlaçların yapı benzerliği gerekmez

(30)

Hareketli reseptör teorisi

Reseptör yapı sabit değil hareketlidir

Aynı yerdeki bazı enzim, iyon kanalı, taşıma sistemi gibi yapılara kısa süre kenetlenerek onları etkin hale getirebilir

Burada reseptör, düzenleyici alt birim (G proteini) ve enzim veya iyon kanalından oluşan üçlü sistem söz konusudur

Agonist tarafından uyarılma çoğu zaman bu yapılarda etkinleşme, bazen de etkinlik azalmasına neden olur

(31)

Agonist madde özellikleri

Reseptöre bağlanan ve onu etkinleştiren madde

İlaç molekülünün reseptöre bağlanma yeteneğine ilgi sabitesi denir

Agonist-reseptör etkileşmesinin oluşacak etkiyi başlatma yeteneğine intrinsik

etkinlik adı verilir

İntrinsik etkinlik ilacın yapısıyla çok ilgili, ilaç molekülünde yapılacak çok küçük bir değişiklik bile etkisini çok değiştirir

(32)

Agonist madde özellikleri

İstenmeyen etki oluşturmaksızın doz- cevap ilişkisinin üst sınırı doruk

efikasite’dir

Agonistler birbirinden doruk efikasite özellikleri ile ayrılır

İlacın plazma yoğunluğuna göre etki şiddeti o ilacın etki gücünü gösterir

Etki gücü yüksek ilaçlar düşük dozlarda etkilerini oluşturabilirler

(33)

Antagonist madde özellikleri

Reseptöre bağlandığında etkinleştiremeyen madde

En önemli özellikleri intrinsik etkinlikleri olmadığından reseptör sonrası olayları başlatamamaları

Sağaltımda bir çok reseptör

antagonisti maddeden yararlanılır

Bazıları yarışmalı (dönüşümlü), bazıları yarışmasız (dönüşümsüz) antagonisttir

(34)
(35)

Parsiyel agonist-antagonist

Saf agonist ve antagonistlere göre daha zayıf etkililer

Düşük dozlarda agonistle aynı yönde (sinerjizma), daha yüksek dozlarda zıt yönde etki (antagonizma) gösterebilirler

Bunlara dualistler de denir

(36)

İlaçların etkisine aracılık eden mekanizmalar

Fiziksel ve kimyasal etki

Reseptörler

Enzim etkinliğinin değiştirilmesi

Enzim etkinliğinin önlenmesi

Enzim etkinliğinin arttırılması

Enzimle etkinleşme

Yalancı substrat olarak görev yapma

Taşıma sistemleri

İyon kanalları

Diğer mekanizmalar

Kelasyon yapma

Vücutta bir madde salıverilmesine yol açma

(37)

İlaçların etkisine aracılık eden mekanizmalar:

Fiziksel ve kimyasal etki

İlaçların fiziksel ve kimyasal özellikleri sayesinde etkilerini oluşturmaları

Uçucu sıvı ve gaz genel anestezikler yağda çok iyi çözündüklerinden sinir hücre çok

çabuk geçerek bloke ederler

Ozmotik işeticiler, tuzlu sürgütler, antasidler bu şekilde etki ederler

(38)

İlaçların etkisine aracılık eden mekanizmalar:

Reseptörler

Ak-nikotinik reseptörleri, GABA reseptörleri gibi bazı reseptörler

agonistleri tarafından doğrudan uyarılarak iyon kanallarının açılmasına yol açar

Bazıları ise reseptör-altı iletim

mekanizmaları (iyon kanallarının ve

enzimlerin etkilenmesi, DNA yazımı vb.) ile etki eder

(39)

İlaçların etkisine aracılık eden mekanizmalar:

Enzim etkinliğinin değiştirilmesi

Bir çok ilaç (neostigmin vb) enzim etkinliğini engelleyerek, bazı ilaçlar (hint yağı) enzim etkinliğini arttırarak etki ederler

Bazı ilaçlar ise ön ilaç şeklinde bulunurlar ve daha etkin metabolite çevrilerek etki ederler

(Kalsiferol-Vit D)

Metil dopa ise normal hormon veya NM gibi depolanır, ancak intrinsik etkinliği zayıf

olduğundan yalancı substrat gibi görev yapar ve noradrenalin’in etkisini zayıflatır

(40)

İlaçların etkisine aracılık eden mekanizmalar:

Taşıma sistemleri

Bazı ilaçlar hücre zarları ve hücre içi yapılarda bulunan taşıma sistemlerini uyararak ve baskı altına alarak etkili olurlar

(41)

İlaçların etkisine aracılık eden mekanizmalar:

İyon kanalları

Uyarılabilir hücre zarları bu görevlerini çeşitli iyonların (Na, K, Ca, Cl) zarın iki yanına sürekli gidip-gelmeleriyle yaparlar

Bir çok ilaç bu iyon kanallarına etki eder

(42)

İlaçların etkisine aracılık eden mekanizmalar:

Diğer mekanizmalar

Metal iyonlarının organik maddelerle halka oluşturarak bağlanmasına kelasyon denir

Metallerin hemen tamamı kelasyonla hayati önem taşıyan bir çok sülfidrilli

enzim etkinliğini engelleyerek etki gösterir

Bazı ilaçlar da vücuttaki bazı maddelerin salıverilmesine sebep olarak etki ederler (Atropin ve kürar, mast hücrelerini

etkileyerek heparin salınmasına neden olur)

(43)

Reseptör altı ve reseptör sonrası olaylar

Merkezi ve çevresel sinir sistemindeki

sinapslardan ve çevresel sinir uçlarından salıverilen NM maddeler, çizgili kas, düz kas, kalp kası ve salgı bezleri gibi efektör yapılardaki kendilerinin reseptörlerini

bazen uyararak; bazen de baskı altına alarak etkili olurlar

(44)

Reseptör altı ve reseptör sonrası olaylar

Nöromediyatör (NM) maddelerin başlıcaları

Noradrenalin (NA)

Dopamin

Serotonin

Histamin

Asetilkolin (Ak)

Gama Amino Bütirik Asit (GABA)

P maddesi

Glutamik asit

Endojen opioid peptitler (endorfinler, dinorfinler, enkefalinler)

(45)

Reseptör altı ve reseptör sonrası olaylar

Bazı ilaçlar NM’lere benzer şekilde reseptörleri uyararak etki ederler

Bazıları da NM veya agonist maddenin bağlanmasını engelleyerek etkinin

doğmasını engellerler

(46)

Reseptör altı ve reseptör sonrası olaylar

Bazı hormonlar (erkeklik, dişilik

hormonları, vitamin D, steroid hormonlar) ve yerel hormonlar (histamin, serotonin, prostaglandin (PG)’ler) ise hedef

hücrelerde kendilerinin reseptörlerini etkileyerek etkili olurlar

(47)

Reseptör altı ve reseptör sonrası olaylar

Bazı agonistler vücutta doğal olarak bulunan (endojen) maddelere yapısal

olarak çok benzerler ve dolayısıyla onlara özgü reseptörleri etkilerler veya endojen maddelerin etkisini güçlendirebilirler

(48)

Reseptör altı ve reseptör sonrası olaylar

Bazı antagonistler agonistin bağlanacağı reseptörü

kapatarak etki etmesini engeller

Bu duruma farmakolojik etki zıtlığı ya da reseptör bloğu, bu şekilde etkiyen ilaçlara ise

reseptör blokörleri denir

Bazı antagonistler ise sinir ucu zarını etkileyerek NM madde salıverilmesini engellerler

Bu olaya nöron bloğu; böyle maddelere de nöron

blokörleri adı verilir

(49)

Reseptör sonrası olaylar

4 tip reseptör ve reseptör sonrası olay var:

Tip 1 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

Tip 2 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

Tip 3 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

Tip 4 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

(50)

Tip 1 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

Peptid ve glikopeptid hormonlar ve yavaş cevap oluşturan NM

reseptörleri

Adrenerjik, muskarinik-kolinerjik, nöropeptid reseptörler bu tip

En önemli özellikleri G

proteinleri aracılığıyla reseptör altı yapılarla (enzimler, iyon

kanalları vb) birleşmiş olmaları

G protein ismi guanin nükleotidi ile etkileşmesinden geliyor (Gs ve Gi iki tipi var)

İlaç-reseptör etkileşmesi enzimlerin (AS gibi) etkinleşmesine ve hücre içinde ikinci haberci denen

maddelerin oluşmasına yol açar

Önemli ikinci haberciler:

• sAMP

• sGMP

• Ca-CaM

• DAG

• İnozitol trifosfat (İP3)

• Proteinkinazlar

• Fosfoprotein kinazlar

• Kalmodulin

• Nitrik oksit…

(51)

Tip 1 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

(52)

Tip 2 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

Doğrudan iyon kanalları ile kenetlenmiş veya kanal şeklinde yapılmış hızlı NM

reseptörleri

İyonotropik reseptörler

Reseptörlerin agonistleri tarafından

etkilenmesi hücre zarı geriliminin ve iyon dengesinin değişmesiyle sonuçlanır

(depolarizasyon, repolarizasyon)

Ak-nikotinik reseptörler, aspartat, glisin, glutamat reseptörleri

(53)

Tip 2 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

(54)

Tip 3 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

Hücre zarına bağımlı tirozin kinazlarla doğrudan bağlantılı reseptörlerdir

İnsülin ve bir çok peptid maddenin etkisi bu şekilde

Uyarı iletimi reseptör molekülünün ikiye ayrılması, tirozin kalıntılarının

kendiliğinden fosfatlanması ve diğer proteinleri ve hücre içi mekanizmaları etkilemesi ile gerçekleşir

Sitokinlerin etkisi de benzer mekanizma (tirozin kinaz yok, sitozolik kinazlar

etkinleşir)

(55)

Tip 3 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

(56)

Tip 4 reseptörler ve reseptör sonrası olaylar

İlaç-reseptör etkileşmesi, ilacın etkisine

aracılık edecek maddenin sentezinde kalıp görevi yapacak mRNA’nın sentezine neden olur

Steroid hormonlar, Vit D, tiroid hormonları

(57)
(58)

Nitrik oksit (NO, azot oksit)

Vücutta bir çok görevin oluşması ve

gerçekleşmesinde rol oynayan bir madde

Apolar bir gaz, hücre zarlarını kolayca geçer

L-argininden nitrik oksit sentaz (NOS) aracılığıyla sentezlenir (cNOS, iNOS)

Etkileri hala tam kesin tanımlanabilmiş değil

(59)

Nitrik oksit-Etkileri

Sinir sisteminde nöromedyatör

Bağışıklığın düzenlenmesi

Mikroorganizmalara karşı savunma

Tümoral oluşumlara karşı savunma

Solunum sistemi

Sindirim sistemi

Kalp damar sistemi

Penisin ereksiyonu

(60)

Nitrik oksit sentezinin engellenmesi

NOS etkinliğini engelleyen birçok madde var

NO’in arttığı sepsis, iskemi, kan basıncının düşmesi gibi durumlarda kullanılabilirler

L-NIO, L-NAME

(61)

DOZ-YOĞUNLUK VE ETKİ İLİŞKİSİ

(62)

Doz-Yoğunluk-Etki İlişkisi

İlaçların etki oluşturabilmeleri için etki yerinde belli yoğunlukta bulunmaları şart

İlaçların kan-plazma yoğunlukları ile vücut

bölümlerindeki yoğunlukları arasında genelde doğru orantı var

Etki yerindeki En Küçük Etkin Yoğunluğa karşılık Kan ve Plazma En Küçük Etkin Yoğunluğu var

(63)

Doz-Yoğunluk-Etki İlişkisi

İlaç dozu milyonlarca ilaç molekülünden oluşur ve etki oluşabilmesi için hücre başına belli bir sayıda ilaç molekülü olması şart (4x104 gibi bir rakam)

Etki yerindeki ilaç yoğunluğu belli bir sınır değeri aştığında yol açılan etki doruk değere ulaşır

Bundan sonra dozun veya ilaç yoğunluğunun arttırılması etki şiddetinde pek fazla artışa sebep olmaz

(64)

İlaç uygulanması

İlaçlar ya tek seferde (genel anestezikler, ağrı kesici-ateş düşürücüler vb)

Ya da genelde tekrarlanarak

(antibiyotikler, kalp yetmezliği ilaçları) verilir

İlacın doz sıklığı (aralığı): Birim zamanda verilmesi gereken ilaç miktarı

Dozajın belirlenmesinde en çok kullanılan yöntem hastanın verdiği klinik cevabın

ölçülmesi

(65)

Dozun düzenlenmesi

Kullanılan doz, doz sayısı ve doz aralığı önemli

Amaç etkili kan yoğunluğunun

sağlanması ve belirli bir süre devam ettirilmesi

Bunun için de genel kural, başlangıçta yükleme (idame dozun 2 katı) dozun verilmesi, sonra belli aralıklarla

uygulamanın tekrarlanmasıdır

(66)

Dozun düzenlenmesi

Tabii ki asıl karar verilmesi gereken ilaç gerekip gerekmediğidir (her

madde zehir olabilir)

Hayvan türüne göre doz seçimi şart

(dağılım hacmi ve biyolojik yarı ömür gibi farmakokinetik parametreler, sindirim

sistemi, beslenme alışkanlıkları farklı)

(67)

İlacın formülasyon şekli

İlaçla tedavide en önemli faktörlerden birisi

Formülasyon, ilacın vücuttaki hareketini önemli ölçüde değiştirir

Bunun yanında emilme ve etki gösterme ilacın kristal şekli, izomer durumu, serbest veya tuz halinde bulunması, pKa’sı,

iyonize olup olmadığı, yağda çözünme durumu, polaritesi vb. bir çok faktörden etkilenir

(68)

Doz ve yoğunluk ilişkisi

Plazma ilaç yoğunluğunu;

Uygulanan doz

Verilme yolu

Formülasyon

Emilme hızı

Plazma ve doku proteinlerine bağlanma

Dağılım, BT, atılma hızı

gibi bir çok faktör etkiler

(69)

Doz ve yoğunluk ilişkisi

Etkili plazma yoğunluğu deney

hayvanlarında yapılan denemelerle belirlenir

Çeşitli güvenlik faktörleriyle evcil hayvan ve insanlara uyarlanır

(70)

İlaç kan yoğunluğu/zaman eğrisi*

İlaç yoğunluğunu zamana göre gösteren eğriye kan yoğunluğu-zaman eğrisi

denir (plazma yoğunluğu-zaman eğrisi veya serum yoğunluğu-zaman eğrisi olabilir)

İlacın kandaki etkin ve sağaltıcı yoğunluğu, etkinlik süresi vb.

parametrelerin hesaplanmasında çok önemli

Uygulama yoluna göre değişiklik gösterir

(71)
(72)
(73)

Tekrarlanan uygulama

İlaçlar belirli miktar ve aralıkta verilirler (Dİ infüzyon dışında)

Bir ilacın önemli kısmının atılması biyolojik yarı ömrünün 5-6 katı sürede olur

Biyolojik yarı ömrün;

2 katı sürede 1/4’ünün

4 katı sürede 1/16’sının

6 katı sürede 1/64’ünün hala vücutta kaldığı kabul edilir

Böylece her verilen doz vücutta kalanla birleşir ve plazma ilaç yoğunluğu giderek artar

(74)

Tekrarlanan uygulama

Öyle bir noktaya gelir ki vücuda giren ve çıkan ilaç miktarları yaklaşık

eşitlenir: Kararlı durum yoğunluğu

Genel olarak tekrarlanarak

yapılan sağaltımda bir ilaç yarı ömrünün 4-6 katı bir sürede kararlı durum yoğunluğuna ulaşır

Kararlı yoğunluğa ulaşma için çeşitli yollar var: Yükleme

dozu, Dİ infüzyon, tekrarlanan idame dozu gibi

(75)

Yükleme ve idame dozu, Dİ infüzyon

Sağaltımın önemi ve ilacın

biyolojik yarı ömrüne bağlı olarak ilacın yükleme dozunda (hücum dozunda) verilip belli aralıklarda idame dozuyla devam edilmesi kararlı yoğunluk için bir yol

Hiç yükleme yapmadan idame dozuyla başlayıp belli periyotta aynı dozla devam edilmesi başka bir yol

Dİ infüzyon da diğer bir yol olabilir (sıfır derece kinetiğe uygun)

(76)

Kararlı duruma ulaşma hızı

Tekrarlanan ilaç sağaltımı sırasında etkinin ortaya çıkması için geçen süre

İlacın yarı ömrüne ve atılma hız sabitesine bağlı

Uygulanma sıklığı pek önem taşımaz

İlacın yarı ömrüne eşit aralıklarla verilmesi durumunda 4-6 doz sonra kararlı

yoğunluğa ulaşılır

Yani ilacın biyolojik ve atılma yarı

ömrünün 5 katı olarak kabul edilebilir

(77)

Doz-cevap ilişkisi

Bir ilacın dozunun arttırılması genellikle etki şiddeti ve süresini de arttırır

Ama dozda 2 kat artış etkiyi de 2 kat

arttıramaz (Etkide 2 kat artış için dozun 10-100 kat artması lazım)

Etki süresi için de aynı şey geçerli

Bu nedenle tedavi süresini uzatmak için dozu arttırmak yerine, ilaçlar bölünerek belli aralıklarla verilir

(78)

Doz-cevap ilişkisi

Doz-cevap ilişkisi iki şekilde değerlendirilir

1. Kadameli doz-cevap ilişkisi: Doz arttıkça etki şiddeti artar

2. Kuvantal doz-cevap ilişkisi: Doz arttıkça etkilenen hayvan sayısı veya oranı artar

(79)

Kademeli doz-cevap ilişkisi

Cevabın şiddeti hedef

yapıda etkilenen veya işgal edilen reseptör sayısıyla

orantılı

Doruk etki için reseptörlerin tamamının kapatılması veya uyarılması lazım

Hiperbolik bir eğri

Ama farmakolojide

genellikle doz-cevap ilişkisi yarı-logaritmik olarak

değerlendirilir: Sigmoid eğri

(80)

Kuvantal doz-cevap ilişkisi

Etkilenen hayvan sayısı veya oranı incelenir

Hep ya da hiç prensibi

İlaç belli bir dozda bir etkiyi ya oluşturur ya

oluşturmaz (etkilenenlerin oranı önemli)

Bireysel ve grup farklılıkların ortaya konması, sağaltım

indeksi, mutlak güven

faktörü, LD50 hesaplaması için kullanılır

(81)

Etki gücü

Aynı etki çeşidi veya şeklini oluşturan

ilaçları karşılaştırmada kullanılan bir terim

Aynı etkiyi hangi ilaç daha düşük dozda ortaya çıkarıyorsa o daha etkili

10 mg morfinin oluşturduğu ağrı kesici etkiyi 100 mg meperidin sağlayabilir (morfin 10 kat güçlü etkili)

Ancak etki gücü yüksek olan ilaç her

zaman en iyi ilaç değildir (kesin doz lazım yoksa zehirli olabilir)

(82)

Etki gücü

(83)

İLAÇLAR ARASI ETKİLEŞME

(84)

İlaçlar arası etkileşme

Vücut içinde veya dışında bir ilacın etkisinin diğeri tarafından

değiştirilmesi

Her iki ilacın da etki yerinde olması gerekmez (Dönüşümsüz reseptör ve enzim etkinliği engelleyen ilaçlar

(AkE) vb)

Etkileşme hasta için yararlı veya

zararlı olabilir

(85)

Etkileşme tipleri

• Farmakokinetik etkileşmeler

• Emilme düzeyinde etkileşmeler

• BT düzeyinde etkileşmeler

• Dağılma düzeyinde etkileşmeler

• Atılma düzeyinde etkileşmeler

• Farmasötik etkileşmeler

• Fiziksel geçimsizlik

• Kimyasal geçimsizlik Yükseltgenme, indirgenme, terkip

değişikliğine uğrama, yeni bileşikler şekillenmesi

• Farmakodinamik etkileşmeler

• Sinerjistik etkileşmeler

• İlave etki (additif etki, summasyon)

• Etki güçlenmesi (potensiyalizasyon)

• Antagonistik etkileşmeler

• Fizyolojik antagonizma

• Farmakolojik antagonizma

• Yarışmalı, yarışmasız

• Kimyasal antagonizma

(86)

Farmasötik etkileşmeler

Vücuda girmeden önce ilaçlar arasındaki etkileşme

İlaçlar arası geçimsizlik

İlaç başka bir ilaçla karıştırıldığında fiziksel ve kimyasal olarak erime, ergime, çökme, yükseltgenme, ,indirgenme, yeni bileşik şekillendirme gibi tepkimelere uğraması

(87)

Farmasötik etkileşmeler

Eczacı veya hekim hatası sonucu oluşur

Hekimlere bağlı olarak en çok Dİ sıvı sağaltımı sırasında,

özellikle sıvı tedavisi yaparken seruma diğer ilaçların

karıştırılmasıyla ortaya çıkar

Ampisilin sodyum-dekstroz;

Vitamin C bulunan Vit B

komplex preparatları-Sodyum bikarbonat

(88)

Farmasötik etkileşmeler

Fiziksel geçimsizlik

Kimyasal geçimsizlik

Yükseltgenme

İndirgenme

Terkip değişikliğine uğrama

Yeni bileşikler şekillenmesi

(89)

Farmasötik etkileşmeler-Fiziksel geçimsizlik

Havadan nem kaparak yumuşayan, sıvı hale gelen, bozulan sodyum iyodür,

kalsiyum klorür, kinin gibi maddeler paket veya kaşe halinde hazırlanmamalı

Tentürler suya katıldığında çöktüğünden katılmamalı

(90)

Farmasötik etkileşmeler-Kimyasal geçimsizlik

Bir araya getirilen ilaçlar arasında tepkimeler oluşması

Yükseltgenme (Susuz kromik asit alkol, gliserin ve tanenle patlama yapar)

İndirgenme (organik maddeler cıvalı bileşikleri indirger)

Terkip değişikliğine uğrama (Alkaloid tuzları bazik maddeyle bir aradayken serbest baz açığa çıkar)

Yeni bileşikler şekillenmesi (Potasyum iyodür-cıva bir arada olursa oluşan cıva iyodür çok tehlikeli)

(91)

Farmakodinamik etkileşmeler

Bir ilacın, diğerinin etkisini reseptörü veya çevresini etkileyerek değiştirmesi

Aynı yönde (sinerjistik), zıt yönde

(antagonistik) veya kimyasal birleşme şeklinde oluşur

Buradaki sinerjizm kematerapötiklerden farklı, kematerapötiklerdeki sinerjizm

buradaki etki güçlenmesine denk

(92)

Farmakodinamik etkileşmeler

Sinerjistik etkileşmeler

İlave etki (additif etki, summasyon)

Etki güçlenmesi (potensiyalizasyon)

Antagonistik etkileşmeler

Fizyolojik antagonizma

Farmakolojik antagonizma

Yarışmalı

Yarışmasız

Kimyasal antagonizma

(93)

Farmakodinamik etkileşmeler Sinerjistik etkileşmeler

Sinerjizma: Bir ilacın etkisinin diğeri tarafından arttırılması

Sinerjizma oluşan etkinin şiddetine göre iki tip:

İlave etki (additif etki, summasyon)

Etki güçlenmesi (potensiyalizasyon)

(94)

Farmakodinamik etkileşmeler

Sinerjistik etkileşmeler-İlave etki

Additif etki, summasyon

Aynı etki çeşidini meydana getiren iki ilacın belli doz oranlarında bir araya

getirildiklerinde oluşturacakları toplam

etkinin, bu maddelerin tek başlarına aynı dozlarda yol açtıkları etkilerin cebirsel

toplamına eşit olması

A+B=2A veya 2B; 3/4A+1/4B=2A veya 2B

Böyle tam eşit olması mümkün değil, biraz az veya çok olabilir

(95)

Farmakodinamik etkileşmeler

Sinerjistik etkileşmeler-İlave etki

İlaçların istenen ve istenmeyen etkileri yönünden ortaya çıkabilir

Ağrı kesici-ateş düşürücü ve öksürük kesici ilaçlar arasında istenen ilave etki oluşturulması (İstenen)

Alkol barbitüratların MSS baskılayıcı etkilerini arttırır (İstenmeyen)

(96)

Farmakodinamik etkileşmeler

Sinerjistik etkileşmeler-Etki güçlenmesi

İki ilacın birlikte kullanılmasıyla oluşan etkinin şiddeti kendi bireysel etkilerinin toplamından fazla olması

A+B>2A veya 2B; 3/4A+1/4B>2A veya 2B

İki ilacın da etkin olması gerekmez, etkisiz bir madde etkili bir ilaçla bir araya

geldiğinde onun etkisini güçlendirebilir

Kokain-katekolaminlerin etkilerini arttırır ve etki sürelerini uzatır

(97)

Farmakodinamik etkileşmeler Antagonistik etkileşmeler

Herhangi bir ilacın diğerinin etkisini önlemesi veya azaltması

Agonist-antagonist etkileşmesi

Agonist bir ilaç veya fizyolojik madde (NM, yerel hormon) olabilir

Meydana geliş şekline göre 3 tip:

Fizyolojik antagonizma

Farmakolojik antagonizma

Yarışmalı

Yarışmasız

Kimyasal antagonizma

(98)

Farmakodinamik etkileşmeler

Antagonistik etkileşmeler-Fizyolojik antagonizma

Esasta farklı farmakolojik etkileri olan ilaçlardan birinin ayrı reseptörler veya mekanizmalarla etkiyerek diğerinin etkisini ortadan kaldırması

Her iki ilaç da ayrı ayrı agonisttir, ancak birinin agonist etkinliği diğerinin tersinedir

Vücutta biyolojik sistemler arasındaki denge zıt mekanizmalar aracılığıyla sağlandığından

(homeostasis) bu tip etkileşmeye fizyolojik etki zıtlığı denir

İyi ayarlanmış dozlarda damar daraltıcı ve

genişleticiler bir arada verilirse kan basıncında çok değişiklik olmaz

(99)

Farmakodinamik etkileşmeler Antagonistik etkileşmeler

Farmakolojik antagonizma

Vücutta aynı reseptör veya mekanizma ile etkiyen ilaçlar arasındaki zıt yönde etkileşme

Antagonistin tek başına reseptöre bağlanması etki oluşturmaz, ama reseptörleri işgal ettiğinden

agonist etkisiz kalır

Parasempatolitikler, sempatolitikler, morfin

antagonistleri, antihistaminikler bu şekilde etkir

Yarışmalı (dönüşümlü) ve yarışmasız (dönüşümsüz) olmak üzere iki tip

(100)

Farmakodinamik etkileşmeler Antagonistik etkileşmeler

Farmakolojik antagonizma-Yarışmalı Far. Ant.

Agonist ve antagonist aynı reseptör için yarışırlar

Her ikisinin de bağlanması dönüşümlü

Antagonizmanın etkisi ortamdaki agonist ve antagonist yoğunluğuna bağlı

Antagonist tek başına etkin değil

Parsiyel agonistler, zayıf etkili agonist

olduklarından duruma göre bazen sinerjist etkili de olabilir

Muskarin, Ak ile atropin etkileşmesi vb.

(101)

Farmakodinamik etkileşmeler Antagonistik etkileşmeler

Farmakolojik antagonizma-Yarışmasız Far. Ant.

Bağlantı ya başlangıçtan itibaren dönüşümsüzdür ya da moleküldeki bir değişiklik nedeniyle

sonradan dönüşümsüz hale gelir

Antagonist reseptörleri kapattığından serbest reseptör azalacağından doruk etki zayıflar

Ancak yedek reseptörler sayesinde yine de bir etki ortaya çıkabilir

OF bileşikler ve Ak ile AkE arasındaki etkileşimin son dönemi

(102)

Farmakodinamik etkileşmeler Antagonistik etkileşmeler

Farmakolojik antagonizma-Yarışmasız Far. Ant.

Yedek reseptör: Agonistin en küçük

yoğunlukta bile doruk etkiyi oluşturması durumunda bile kapatılmayan ve hala

serbest olan reseptör (Adrenalin kalpte doruk etki oluşturduğunda bile

reseptörlerin %90’ı serbest)

(103)

Farmakodinamik etkileşmeler Antagonistik etkileşmeler

Kimyasal antagonizma

Agonist ve antagonistin vücutta

kimyasal bir tepkimeyle birleşmesi

Antagoniste antidot denir,

zehirlenmelerin tedavisinde çok

önemli

(104)

Farmakokinetik etkileşmeler

Bir ilacın diğerinin emilimini, BT’unu, dağılımını ve atılımını değiştirmesi ile oluşan etkileşme

Genelde ilacın etki yerinden uzakta olur

İlacın etki yerinde ve vücut sıvılarındaki yoğunluğu ile çok yakından ilişkili

Bu nedenle plazmadaki etkin ilaç miktarı ve yarı ömür çok önemli

(105)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler

BT düzeyinde etkileşmeler

Dağılma düzeyinde etkileşmeler

Atılma düzeyinde etkileşmeler

(106)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler

Bir ilaç diğerinin emilme hızı ve miktarını, dolayısıyla etki yeri, vücut sıvıları ve

bölümlerindeki yoğunluğunu değiştirerek etkisini de değiştirebilir

Daha çok ağızdan verilmede önemli

İsteyerek yapılabildiği gibi, beklenmeyen etkiler de ortaya çıkabilir

Yerel anesteziklere adrenalin katılması

(107)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler Mide bağırsak hareketleri

Mide bağırsak hareketlerini azaltan

maddeler (parasempatolitikler), içeriğin ve ilacın geçiş süresini uzatacağından genelde emilimi arttırırlar (özellikle sıvı ilaçlarda)

Ama ağızdan verildikten sonra sindirim

kanalında dağılması ve çözünmesi gereken ilaçların -karıştırma hareketleri ve ilaç

moleküllerinin mukoza epiteline teması da azalacağından- emilimleri azalabilir

(108)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler Mide bağırsak hareketleri

Sindirim kanalı hareketlerini arttıran

maddeler ise ilacın çabuk atılmasına neden olacağından emilimi genelde azaltırlar

Metoklopramid gibi ilaçlar ise içeriğin mideden hızlı geçmesine neden

olduklarından burada emilmeyi azaltır, bağırsaklarda emilimi arttırır

(109)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler İçeriğin pH’sı

Ortam pH’sı ilaçların emilmesinde çok önemli

Zayıf asidik ilaçlar midede çok daha iyi emilir

Mide pH’sının yükseltilmesi bu tür ilaçların

emilimini azaltacağı beklenirken (iyonize molekül artıyor), her zaman bu gerçekleşmez

Çünkü iyonize haldeki moleküllerin suda çok daha iyi çözünmesi, bu olumsuzluğu ortadan

kaldırabilir

Tamponlu aspirinin (daha bazik) tamponsuzdan daha iyi emilmesi

(110)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler Taşınma

Sindirim kanalından aynı taşıma sistemiyle emilen ilaçlar birlikte verildiğinde birinin

emilimi azalabilir

Neomisin-glikoz, fenitoin-folik asit

(111)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler Bakteri topluluğunun etkilenmesi

Özellikle geniş spektrumlu antibiyotikler, sindirim kanalı mikrobiyal floranın

değişmesine yol açar

Özellikle B vitaminleri ve Vit K sentezini gerçekleştiren bakteriler kaybolur

Bu durumda kumarin gibi maddelerin

etkinliğinin artması (tehlikeli iç kanama), gebelik önleyici ilaçların etkinliğinin

azalması ortaya çıkabilir

(112)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler Fiziko-kimyasal tepkime

Sindirim kanalında ilaçlar arasındaki

fiziksel ve kimyasal etkileşmeler emilimi çok değiştirir

Magnezyumlu antasidler tetrasiklinleri bağlar, kalsiyum ve bundan zengin süt, peynir gibi besinler tetrasiklinleri bağlar

(113)

Farmakokinetik etkileşmeler

Emilme düzeyinde etkileşmeler Besin bulunması

Sindirim kanalının dolu olması emilimi azaltır

Genel kural olarak (başka bir kayıt yoksa) yemlemeden veya yemekten 1-1.5

saat önce veya 2-3 saat sonra ilaç verilmeli

(114)

Farmakokinetik etkileşmeler

Dağılım düzeyinde etkileşmeler

Dolaşıma geçen ilaçlar kan proteinlerine bağlı olarak taşınır, çok azı serbest haldedir

Aynı proteine ilgi duyan maddeler arasında yarış sözkonusudur

Fazla ilgi duyan diğerinin bağlanması

engelleyerek veya bağlı olanları çözerek serbest miktarının artmasına ve çok tehlikeli tepkimelere neden olabilir

Dikumarol %99.6 albümine bağlı; aspirin daha fazla ilgi duyduğundan daha çok bağlanır ve serbest dikumarol tehlikeli iç kanamalara yol açabilir

(115)

Farmakokinetik etkileşmeler BT düzeyinde etkileşmeler

Çok sayıda ilaç, zehir ve doğal madde BT enzimlerinin etkinliğini (arttırma veya

azaltma) değiştirerek diğer ilaç ve

maddelerin BT hızı ve kalıbını değiştirir

(116)

Farmakokinetik etkileşmeler BT düzeyinde etkileşmeler Enzim etkinliğinin artması

Özellikle stokrom P450 enzimlerinin etkinliğinin artması; ön-madde ve ön-karsinojenlerin

etkinleşmesine, etkin ara yapı ve metabolitlerin ve şekillenmesinin artmasına ve maddenin akut ve kronik zehirliliğinin artmasına neden olur

Bunun için genelde uzun süre maruziyet lazım

Alkol CYP2E1 (Sitokrom p450 enzimleri)

etkinliğini arttırması ile asetominofenin karaciğer için zehirli metabolite çevrilmesi

Ama bazen zararsız metabolite de çevrilebilir veya hiçbir etki değişimi olmaz

(117)

Farmakokinetik etkileşmeler BT düzeyinde etkileşmeler

Enzim etkinliğinin azaltılması

Enzim etkinliğinin baskılanması için maddenin tek dozu yeterli

Stokrom p450 ve MAO gibi diğer

enzimlerin etkisini azaltan bir çok madde var

Antihistaminikler, alkol, ketokonazol gibi mantar ilaçları

Bu durumda etki artması da azalması da oluşabilir

(118)

Farmakokinetik etkileşmeler Atılma düzeyinde etkileşmeler

Öncelikle böbreklerde oluşur

En fazla tubüllerden salgılanma ve geri emilme sırasında

Ayrıca glomerüllerden süzülme, böbreklerden kan akımının artması ve azalması şeklinde de olabilir

Anyonik ve katyonik iki taşıma sistemi var

İki anyonik (bazik) veya iki katyonik (asidik) ilaç birarada verildiğinde taşıt proteinine ilgisi fazla olan daha fazla atılır ve diğerinin atılımını azaltır

Penisilin-probenesid (asidik ilaçlara örnek)

(119)

Farmakokinetik etkileşmeler Atılma düzeyinde etkileşmeler

Kandan glomerüler süzüntüye geçen ilaç moleküllerinin iyonize olmamış kısımları tubüllerden basit difüzyonla geri emilir

Zayıf asitler asit ortamda, bazlar bazik ortamda daha iyi geri emilirler

Ortamın asitleştirilmesi ile asidik

ilaçların, bazikleştirilmesiyle de bazik ilaçların geri emilimi arttırılır ve

idrarla atılmaları azaltılır

(120)

Farmakokinetik etkileşmeler Atılma düzeyinde etkileşmeler

İdrarın pH’sı değiştirilerek ilaçların atılması da değiştirilir

Bu olay özellikle zehirlerin vücuttan uzaklaştırılmasında kullanılır

İdrar asitleştirilerek zayıf bazik

maddelerin, alkalileştirilerek ise zayıf asit maddelerin atılması hızlandırılır

(121)

Farmakokinetik etkileşmeler Atılma düzeyinde etkileşmeler

İdrarın asitleştirilmesi için oral yolla kullanılan maddeler:

Amonyum klorür

Askorbik asit

Metiyonin

İdrarın alkalileştirilmesi için oral yolla kullanılan maddeler:

Sodyum bikarbonat

Sodyum laktat

Asetozolamid

(122)

İLAÇLARIN ETKİSİNİ DEĞİŞTİREN

FAKTÖRLER

(123)

İlaçların etkisini değiştiren faktörler

İlaçla ilgili faktörler -Uygulama yolu

-Veriliş zamanı -Doz

-Farmasötik şekil ve taşıt madde -İlacın fiziki durumu

-İzomer şekli

-İlacın serbest baz, asit veya tuz halinde olması -İlacın saflığı

Canlıyla ilgili faktörler

-Tür -Cinsiyet

-Vücut ağırlığı -Mizaç

-Yaş -Gebelik

-Kalıtım -Hastalık hali

-Irk -Psikolojik durum

Çevreyle ilgili faktörler

-Isı -Yükseklik

-Işık -Oksijen azlığı

(124)

İlaçla ilgili faktörler-Uygulama yolu

Uygulama yolu etkilerin başlama hızı, şiddeti, süresi, biyoyararlanımı, BT’u ve dozunu değiştirebilir

Bazı ilaçlar (kürar, doğal penisilinler, tiroksin,

ruminantlarda kalp glikozidleri) sindirim sisteminde parçalandıklarından bu ağızdan kullanılmazlar

Bazı ilaçlar da (progesteron, propranolol) karaciğerde ilk geçiş etkisine maruz kaldıklarından sindirim sistemi yoluyla kullanılmaz

(125)

İlaçla ilgili faktörler-İlacın veriliş zamanı

Bir çok enzim gün-içi ritm gösterir, ve gün içinde ilaçların BT hızları ve yarı ömürleri değişebilir

Uyku ilaçları akşam uyku, gündüz genellikle sakinleşme yapar

Hayvanların beslenme alışkanlığı ilaç etkinliğini çok etkiler

Ratlar gece beslendiğinden sabahları mideleri daha dolu olur, oral verilen ilaçların emilimi daha yavaştır

Aç karnına verilen asit nitelikli ilaçlar mideden daha iyi emilir

(126)

İlaçla ilgili faktörler-Doz

İstenen etkiyi meydana getiren ilaç miktarı en önemli faktör

Bazı ilaçlar düşük dozlarda farklı, yüksek dozlarda daha farklı etkiler meydana

getirir

Barbitüratlar düşük dozlarda yatıştırıcı yüksek dozlarda uykuya yapıcı etkiye sahip

(127)

İlaçla ilgili faktörler-Farmasötik şekil ve taşıt madde

İlacın katı veya sıvı formülasyonda olması etkisini değiştirebilir

Oral yolla sıvı ilaçlar hemen emilir ve etki gösterir, katıların önce parçalanıp

çözünmesi lazım

İlaçların mideden parçalanmadan

bağırsaklara geçmesi için hazırlanmış özel farmasötik şekillerde hazırlanırlar:

bağırsak kaplamalı tablet, sürekli

salıverilen tablet, kontrollü salıverilen tablet

(128)
(129)

İlaçla ilgili faktörler-Farmasötik şekil ve taşıt madde

İlacın etkisi çözücü ve taşıta çok bağlı

Hayvansal yağlarla hazırlanan merhemler daha iyi emilir

Bazı taşıt maddelere türe özgü duyarlılık olabilir

(130)

İlaçla ilgili faktörler-İlacın fiziki durumu

İlacın partikül büyüklüğü, kristal şekli etkisini çok değiştirebilir

Partikül çapı küçüldükçe emilim ve etki artar

Zehirliliği de artabileceğinden veya çabuk atılabileceğinden her zaman küçük partikül istenmez

Bir ilacın birden fazla kristal şekli olabilir ve bu etkinliğini çok değiştirebilir

(131)

İlaçla ilgili faktörler-İzomer şekli

Yapısal (geometrik) izomerlik (cis ve trans) ve optikçe etkin izomerlik (D- ve L) ilaç

etkinliğini ve etki tiplerini değiştirebilir

Yapısında 4 ayrı grup taşıyan karbon atomu (kiral merkez) veya asimetrik bir karbon

atomu taşıyan maddelerin iki optik izomeri var: polarize ışığı sağa çeviren D- (dekstro, +) ve sola çeviren L- (levo, -)

İlaçların genelde L izomerleri daha etkin

(132)

İlaçla ilgili faktörler-İlacın serbest asit, baz veya tuz şeklinde bulunması

Zayıf bazlar, zayıf asitlerle birleşip tuz oluşturduklarında çözünmeleri değişebilir

Zayıf organik asit ilaçlar (varfarin) alkali metallerle (sodyum, potasyum, kalsiyum) birleştiklerinde ve zayıf organik alkali

ilaçlar mineral asitlerle (H2SO4, HCl)

birleştiklerinde suda daha iyi çözünürler

(133)

İlaçla ilgili faktörler-İlacın saflığı

İlaç ne kadar saf ve temizse o ölçüde güçlüdür

OF bileşikleri gibi maddeler

beklemeyle daha zehirli bileşiklere

dönüşebilirler

(134)

Canlıyla ilgili faktörler-Tür

İlaç etkinliğini

değiştiren en önemli faktörlerden

Genetik ve fizyolojik faktörlerle ilaçların farmakokinetik ve

farmakodinamileri çok değişir

Bir çok ilaca karşı tür duyarlılığı var

Atropinaz çok etkin olduğundan tavşanlarda oral atropin

insandan 10-15 kat daha etkisiz

UDP-glukronil transferaz

olmadığından kediler aspirine çok duyarlı

Opioidler insan, köpek ve maymunda MSS baskılayıcısı, fare, kedi, at ve diğer türlerde uyarıcı

(135)

Canlıyla ilgili faktörler-Cinsiyet

Erkeklik ve dişilik hormonları ilaç etkinliğini çok değiştirebilir

Erkeklik hormonları karaciğerde ME etkinliğini genelde arttırır, dişilik hormonları azaltır

Bu nedenle erkekler BT ile daha zayıf metabolitlere çevrilen bir çok ilaca daha dirençli, vücuda girdikten sonra etkinleşen ön-maddelere ise duyarlıdırlar

Dişilerde yağ oranının fazla olması bir çok ilacın etkinliğini azaltır

İlaç kullanılırken, dişilerde üreme organlarına etkileri her zaman göz önünde

bulundurulmalıdır

(136)

Canlıyla ilgili faktörler-Vücut ağırlığı

İlacın dağıldığı sıvı ve doku kesimi bakımından önemli

Bu kesimlerin büyüklüğüne ilacın etki yerindeki yoğunluğu farklı olacaktır

İlaçların hücre içi ve dışı sıvılardaki dağılımı da farklıdır, sıvı kaybı olan

hayvanlarda aminoglikozid antibiyotikler gibi HDS’da fazla bulunan ilaçların etkisini ve zehirliliğini arttırırken ödemli

durumlarda tam tersi gerçekleşir

Referanslar

Benzer Belgeler

Bazı Antifungal İlaçlar (Griseofulvin vs ) Bazı Antibiyotikler ( Tetrasiklin, Rifampin ) Bazı Hipoglisemik İlaçlar ( Pioglitazon, Troglitazon).

Fabaceae familyasına ait olan, Parkinson karşıtı etkisi pek çok metodoloji ile incelenmiş olan bitkilerden biridir.. Bu bitki Hindistan’da yetişir ve uzun yıllardan bu

Deterjan özelliğe sahip yüzey aktif antibiyotikler sitoplazma Deterjan özelliğe sahip yüzey aktif antibiyotikler sitoplazma membranının geçirgenliğini artırarak

• Beyinde ateş ve ağrı hissine neden olan da bu ürünler. •Uterus kasılmasına neden olan da

Mutasyon veya rekombinant DNA teknolojisi (genetik yapı değişimi ) 2. Organizmanın gelişme şartlarının iyileştirilmesi.. İndüksiyon; Reaksiyona katılan bir enzimin

Premedikasyonda kullanılan ilaçlar, genel anestezik ilaçlar (inhalasyon ve intravenöz),lokal anestezikler, kas gevşeticiler, antikolinesterazlar, ilaç uygulama yolları. Dersin

Çalışmaların bir kısmında jenerik ilaç- larla sağaltım ya da orijinal ilaçlarda jeneriklere geçildiğinde etkinlik ve güvenilirlik açısından anlamlı bir istatistiki

 Olağandışı damar içi pıhtılaşma ve tromboz oluştuğunda ve yaşamsal organlarda emboli oluşma riski bulunduğunda antikoagulan.. (pıhtılaşma önleyici)