• Sonuç bulunamadı

Yıkanmanın bazı ithal ağaç türlerinde küf ve çürüklük mantarlarına karşı doğal dayanıklılığına etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yıkanmanın bazı ithal ağaç türlerinde küf ve çürüklük mantarlarına karşı doğal dayanıklılığına etkisi"

Copied!
112
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YIKANMANIN BAZI İTHAL AĞAÇ TÜRLERİNDE KÜF VE

ÇÜRÜKLÜK MANTARLARINA KARŞI DOĞAL

DAYANIKLILIĞINA ETKİSİ

MEHMET ARSLAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

DANIŞMAN

PROF. DR. CİHAT TAŞÇIOĞLU

(2)

T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YIKANMANIN BAZI İTHAL AĞAÇ TÜRLERİNDE KÜF VE

ÇÜRÜKLÜK MANTARLARINA KARŞI DOĞAL

DAYANIKLILIĞINA ETKİSİ

Mehmet ARSLAN tarafından hazırlanan tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı’nda

YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. Tez Danışmanı

Prof. Dr. Cihat TAŞÇIOĞLU

Düzce Üniversitesi _____________________

Eş Danışman

Prof. Dr. Coşkun KÖSE

İstanbul Üniversitesi _____________________

Jüri Üyeleri

Prof. Dr. Cihat TAŞÇIOĞLU

Düzce Üniversitesi _____________________ Prof. Dr. Coşkun KÖSE

İstanbul Üniversitesi _____________________ Prof. Dr. Cengiz GÜLER

Düzce Üniversitesi _____________________ Yrd. Doç. Dr. Beşir YÜKSEL

Düzce Üniversitesi _____________________ Yrd. Doç. Dr. Mesut YALÇIN

Düzce Üniversitesi _____________________ Tez Savunma Tarihi: 29/12/2017

(3)

BEYAN

Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar bütün aşamalarda etik dışı davranışımın olmadığını, bu tezdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, bu tez çalışmasıyla elde edilmeyen bütün bilgi ve yorumlara kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif haklarını ihlal edici bir davranışımın olmadığını beyan ederim.

29 Aralık 2017

(4)

TEŞEKKÜR

Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı’nda hazırlamış olduğum “Yıkanmanın Bazı İthal Ağaç Türlerinde Küf ve Çürüklük Mantarlarına Karşı Doğal Dayanıklılığına Etkisi” isimli Yüksek Lisans Tez’inde ve yüksek lisans öğrenimim boyunca her türlü destek ve yardımlarından dolayı çok değerli hocam Prof. Dr. Cihat TAŞÇIOĞLU’na en içten dileklerimle teşekkür ederim.

Tez çalışmam boyunca değerli katkılarını esirgemeyen eş danışmanım Prof. Dr. Coşkun KÖSE’ye de şükranlarımı sunarım.

Laboratuvar çalışmalarımda değerli yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Evren TERZİ ve Dr. Çağlar AKÇAY’a teşekkür ederim.

Çalışmalarımda değerli yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Tarık GEDİK’e teşekkür ederim.

Bu çalışma boyunca yardımlarını ve desteklerini esirgemeyen sevgili aileme ve çalışma arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(5)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ŞEKİL LİSTESİ……….………...…... VIII

ÇİZELGE LİSTESİ….……….…...……….... X

KISALTMALAR…….……….………...…... XII

ÖZET…...………... ………...…….…....XIII

ABSTRACT…………...…… ... .…...…XIV

1. GİRİŞ ………...…… ... .………....……...………..…1

1.1. ODUNUN YAPISI…… ... ……….………...3 1.1.1. Selüloz ... 5 1.1.2. Hemiselüloz ... 6 1.1.3. Lignin ... 6 1.1.4. Ekstraktif Maddeler ……… ………..…...………....7 1.2. AHŞAP ve SU İLİŞKİSİ………... ... 10 1.3. ODUNUN BOZUNMASI ………... ………...11 1.3.1. Biyolojik Bozunma ………... ………...11

1.3.1.1. Ahşaba Arız Olan Mantarlar … ….………..….…....………...12

1.4. DOĞAL DAYANIKLILIK………... ………..15

1.4.1. Doğal Dayanıklılık Sınıfları…….…... ... ……….17

1.5. ODUN AĞIRLIK KAYBI………… ... ………..….…...……….………...18

1.6. TÜRKİYE'DE ENDÜSTRİYEL ODUN ARZ TALEP DURUMU…. . ...18

1.6.1. Tropik Ülkelerden İthal Edilen Ağaç Türleri……...…... ... …....19

1.7. ARAŞTIRMADA KULLANILAN AĞAÇ TÜRLERİ.……..………..…....20

1.7.1. Doussie ………...…………...…..…………...….……….…20

1.7.2. Iroko ………...………. .……...………… …….…22

1.7.3. Sapelli ……….………....………..………...….…25

1.8. ARAŞTIRMADA KULLANILAN MANTARLAR………...… ……...27

1.8.1. Postia placenta ………...…… …...……...……... … …….… ...27

(6)

1.8.3. Aspergillus niger ………..………...…. ... ..28 1.8.4. Trichoderma harzianum … . ………..……...…..29 1.8.5. Penicillium pinophilum ………..………...…. .. …..…...30

2. MATERYAL VE YÖNTEM... ...32

2.1. MATERYAL………... ... ...32 2.2. YÖNTEM…...….. ...33

2.2.1. Yıkanma İle Odun Bloklarındaki Ağırlık Kayıplarının Belirlenmesi ..……….33

2.2.1.1. Yıkanma Deneyi ... 33

2.2.2. Yıkamanın Çürüklük Mantarlarına Karşı Dayanıklılık Özelliklerinin Belirlenmesi ... 39

2.2.2.1. Çürüklük Deneyi ... 39

2.2.3. Yıkamanın Küf Mantarlarına Karşı Dayanıklılık Özelliklerinin Belirlenmesi ... 46

2.2.3.1. Küflenme Deneyi ... 46

2.2.4. Verilerin İstatistik Değerlendirmesi ... 54

3. BULGULAR VE TARTIŞMA..………. 55

3.1. YIKAMA İŞLEMİ İLE MEYDANA GELEN AĞIRLIK KAYIPLARINA İLİŞKİN BULGULAR ve TARTIŞMA………...…55

3.1.1. Yıkama İşleminin Odun Bloklarda Oluşturduğu Ağırlık Kaybı Değerleri... ....56

3.1.1.1. Doussie Örneklerinde Yıkanmanın Ağırlık Kaybına Etkileri ... 57

3.1.1.2. Sapelli Örneklerinde Yıkanmanın Ağırlık Kaybına Etkileri ... 59

3.1.1.3. Iroko Örneklerinde Yıkanmanın Ağırlık Kaybına Etkileri ... 60

3.2. ÇÜRÜKLÜK MANTARLARINA KARŞI DAYANIKLILIK ÖZELLİKLERİNE İLİŞKİN BULGULAR ve TARTIŞMA… ... ……..62

3.2.1. Odun Bloklarında Çürüklük Mantarlarının Oluşturduğu Ağırlık Kayıpları .... ………..62

3.2.1.1. Irpex lacteus Mantarının Test Odunlarında Meydana Getirdiği Ağırlık Kayıpları ... 65

3.2.1.2. Postia placenta Mantarının Test Odunlarında Meydana Getirdiği Ağırlık Kayıpları ... 69

(7)

ÖZELLİKLERİNE İLİŞKİN BULGULAR VE TARTIŞMA ... …..78

3.3.1. Odun Bloklarında Küf Mantarlarının Oluşturduğu Küf Gelişime Değerleri ... 78

3.3.1.1. Doussie Örneklerinde Küf Gelişimi ... 79

3.3.1.2. Sapelli Örneklerinde Küf Gelişimi ... 81

3.3.1.3. Iroko Örneklerinde Küf Gelişimi ... 82

4. SONUÇLARVE ÖNERİLER... ... 89

4.1. ODUN BLOKLARINDA YIKAMANIN OLUŞTURDUĞU AĞIRLIK KAYIPLARINA AİT SONUÇLAR……….. ... 89

4.2. ODUN BLOKLARINDA ÇÜRÜKLÜK MANTARLARININ OLUŞTURDUĞU AĞIRLIK KAYIPLARINA AİT SONUÇLAR… ... 89

4.3. ODUN BLOKLARINDA KÜF MANTARLARININ OLUŞTURDUĞU KÜF GELİŞİM DEĞERLERİNE AİT SONUÇLAR……….... .... 91

4.4. ÖNERİLER………... ... 92

5. KAYNAKLAR ... 95

ÖZGEÇMİŞ ... 98

(8)

VIII

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1.1. Hücre çeperi ... 4

Şekil 1.2. Selüloz zincirleri. ... 5

Şekil 1.3. Selüloz mikrofibrillerinin yapısı. ... 5

Şekil 1.4. Hemiselüloz ... 6

Şekil 1.5. İğne yapraklı ve geniş yapraklı ağaçlarda fenil propan birimleri ... ……7

Şekil 1.6. Oduna arız olan mantarlar ... 12

Şekil 1.7. Doussie odununun makroskopik görünüşü... 22

Şekil 1.8. Iroko odununun makroskopik görünüşü ... 25

Şekil 1.9. Sapelli odununun makroskopik görünüşü ... 27

Şekil 1.10. Trichoderma Harzianum (a) patates dekstroz agar besi ortamında 7 gün sonundaki koloni görüntüsü. (b) sentetik besin ortamında gelişen konidiofor ve konidiumlara ait SEM görüntüsü ... 30

Şekil 1.11. Penicillium pinophilum . (a) Czapek yosun ekstract agar (CYA) besi ortamında 7 gün sonundaki koloni görüntüsü. (b) Malt ekstrakt agar (MEA) besi ortamında 7 gün sonundaki koloni görüntüsü. (c) MEA besi ortamında mikroskop altında konidiofor ve konidium görüntüsü. ... 31

Şekil 2.1 Deney örneklerinin hazırlanması ... 34

Şekil 2.2. Etüvde örneklerin kurutulması ... 34

Şekil 2.3. Örneklerin soğuk su ile yıkanması. ... 35

Şekil 2.4. Örneklerin sıcak su ile yıkanması ... 36

Şekil 2.5. Örneklerin alkol ile yıkanması ... 37

Şekil 2.6. Örneklerin hassas terazide tartılması. ... 38

Şekil 2.7. Örneklerin desikatörde bekletilmesi. ... 39

Şekil 2.8. Deneylerde kullanılacak örnekler ... 40

Şekil 2.9. Çalışmada kullanılan çürüklük mantar kültürleri ... 41

Şekil 2.10. Çürüklük denemelerinde kullanılan kültür şişelerinin hazırlanışı. ... 42

Şekil 2.11. Aşılama işlemi. ... 43

Şekil 2.12. Örneklerin şişelere yerleştirilmesi. ... 44

Şekil 2.13. Örneklerin inkübasyon kabinine yerleştirilmesi ... 45

Şekil 2.14. İnkübasyon kabini ... 45

Şekil 2.15. Denemelerde kullanılan kültür şişeleri. ... 45

Şekil 2.16. Denemelerde kullanılan örnekler 1 ... 47

Şekil 2.17. Denemelerde kullanılan örnekler 2 ... 48

şekil 2.18. Mantar kültürleri ... 49

şekil 2.19. Mantar süspansiyonunun hazırlanışı 1 ... 50

şekil 2.20. Mantar süspansiyonunun hazırlanışı 2 ... 50

Şekil 2.21. Mantar süspansiyonunun elde edilmesi ... 51

Şekil 2.22. Deneme kaplarının hazırlanması ve test örneklerinin yerleştirilmesi ... 52

Şekil 2.23. Spor karışımlarının deney örneklerinin yüzeylerine spreylenmesi ... 53

Şekil 3.1. 12 Haftalık inkübasyon süreleri sonunda esmer çürüklük (Postia placenta) ve beyaz çürüklük (Irpex lacteus) mantarlarının etkisi sonucu belirlenen ağırlık kaybı değerleri ... 64

(9)

IX

Şekil 3.2. 12 Haftalık inkübasyon süresi sonunda ırpex lacteus mantarının etkisi ile oluşan ağırlık kaybı değerleri ... 66 Şekil 3.3. 12 Haftalık inkübasyon süresi sonunda postia placenta mantarının etkisi

ile oluşan ağırlık kaybı değerleri ... 70 Şekil 3.4. Deney sonunda örneklerin genel görünüşü ... 75 Şekil 3.5. Sapelli kontrol örneklerinin Irpex lacteus mantarı ile muamelesi sonrası

oluşan görüntüleri ... 76 Şekil 3.6. 12 hafta olarak seçilen deneme süresi sonunda sıcak su ile yıkanmış sapelli

örneklerinin Postia placenta mantarları ile muamelesi sonrası görünüşü. .... 76 Şekil 3.7. Sıcak su ile yıkanmış sapelli örneklerinin Irpex lacteus mantarları ile

muamelesi sonrası görünüşü. ... 77 Şekil 3.8. Dört haftalık inkübasyon süresi sonunda doussie örneklerinde oluşan küf

gelişme oranları ... 79 Şekil 3.9. Dört haftalık inkübasyon süresi sonunda sapelli örneklerinde oluşan küf

gelişme oranları ... 80 Şekil 3.10. Dört haftalık inkübasyon süresi sonunda ıroko örneklerinde oluşan küf

gelişme oranları ... 82 Şekil 3.11. Alkol ile yıkanmış doussie örneklerinde dört haftalık deney süresince

oluşan küf gelişimi ... 84 Şekil 3.12. Soğuk su ile yıkanmış sapelli örneklerinde 4 haftalık deney süresince

oluşan küf gelişimi ... 85 Şekil 3.13. Alkol ile yıkanmış sapelli örneklerinde iki haftada yüzeyin tamamının

(10)

X

ÇİZELGE LİSTESİ

Sayfa No

Çizelge 1.1. Odunun lipofilik bileşenleri. ... 8

Çizelge 1.2. Oduna arız olan mantarlar ve etki mekanizmaları ... 14

Çizelge 1.3. Odun türlerinin dayanıklılık sınıflandırması. ... 17

Çizelge 1.4. Türkiye endüstriyel odun arz-talep durumu ... 18

Çizelge 1.5. Türkiye 2015 yılı endüstriyel odun arz-talep durumu ... 19

Çizelge 1.6. Sapelli ve iroko kerestelerinin ithalat verileri ... 19

Çizelge 1.7. Doussie odununun fiziksel, mekanik ve teknolojik özellikleri. ... 21

Çizelge 1.8. Doussie odununun kimyasal özellikleri ... 21

Çizelge 1.9. Iroko odununun fiziksel, mekanik ve teknolojik özellikleri ... 23

Çizelge 1.10. Iroko odununun kimyasal özellikleri ... 23

Çizelge 1.11. Sapelli odununun fiziksel, mekanik ve teknolojik özellikleri. ... 26

Çizelge 1.12. Sapelli odununun kimyasal özellikleri ... 26

Çizelge 2.1. Soğuk su ile yıkama işlem varyasyonları ... 36

Çizelge 2.2. Sıcak su ile yıkama işlem varyasyonları ... 37

Çizelge 2.3. Alkol ile yıkama işlem varyasyonları ... 37

Çizelge 2.4. Örneklerin küf gelişimi değerlendirilmesi. ... 54

Çizelge 3.1. Yıkama sonrası meydana gelen ağırlık kaybı değerlerine ilişkin varyans analiz sonuçları.. ... 55

Çizelge 3.2. Ağaç türleri arasında ağırlık kayıpları karşılaştırılması.. ... 56

Çizelge 3.3. Yıkama yöntemlerine göre ağırlık kayıpları karşılaştırılması. ... 56

Çizelge 3.4. Yıkama işlemi sonunda oluşan ağırlık kaybı ve standart sapma değerleri.. ... 57

Çizelge 3.5. Yıkama sonrası doussie odununda meydana gelen ağırlık kaybı değerlerine ilişkin bva sonuçları. ... 57

Çizelge 3.6. Yıkama sonrası doussie odununda oluşan ağırlık kayıplarının duncan test sonuçları ... 58

Çizelge 3.7. Yıkama sonrası sapelli odununda meydana gelen ağırlık kaybı değerlerine ilişkin BVA sonuçları. ... 59

Çizelge 3.8. Yıkama sonrası sapelli odununda oluşan ağırlık kayıplarının duncan test sonuçları. ... 59

Çizelge 3.9. Yıkama sonrası iroko odununda meydana gelen ağırlık kaybı değerlerine ilişkin BVA sonuçları. ... 60

Çizelge 3.10. Yıkama sonrası ıroko odununda oluşan ağırlık kayıplarının duncan testi sonuçları ... 60

Çizelge 3.11. Çalışmamızda tespit edilen ekstraktif madde çözünme değerlerinin bokurt ve erdin verileri ile karşılaştırılması. ... 61

Çizelge 3.12. Çalışmamızda tespit edilen ekstraktif madde çözünme değerlerinin fengel ve wegener verileri ile karşılaştırılması ... 62

Çizelge 3.13. 12 Haftalık inkübasyon süreleri sonunda esmer çürüklük (postia placenta) ve beyaz çürüklük (ırpex lacteus) mantarlarının etkisi sonucu belirlenen ağırlık kaybı, standart sapma değerleri ve test sonrası rutubet miktarı değerleri. ... 63 Çizelge 3.14. 12 Haftalık inkübasyon süreleri sonunda ırpex lacteus mantarının etkisi

(11)

XI

ile oluşan ağırlık kaybı ve standart sapma değerleri. ... 65 Çizelge 3.15. Yıkama çeşitliliği bakımından ırpex lacteus mantarının doussie

odununda oluşturduğu ağırlık kaybı değerlerine ilişkin bva test sonuçları .... 67 Çizelge 3.16. Yıkama çeşitliliği bakımından ırpex lacteus mantarının sapelli

odununda oluşturduğu ağırlık kaybı değerlerine ilişkin bva sonuçları ... 67 Çizelge 3.17. Yıkama çeşitliliği bakımından ırpex lacteus mantarının ıroko

odununda oluşturduğu ağırlık kaybı değerlerine ilişkin bva sonuçları ... 68 Çizelge 3.18. 12 Haftalık inkübasyon süreleri sonunda postia placenta mantarının

etkisi ile oluşan ağırlık kaybı ve standart sapma değerleri. ... 69 Çizelge 3.19. Yıkama çeşitliliği bakımından postia placenta mantarının doussie

odununda oluşturduğu ağırlık kaybı değerlerine ilişkin bva sonuçları ... 71 Çizelge 3.20. Yıkama sonrası doussie odununda oluşan ağırlık kaybı değerlerine

ilişkin duncan testi sonuçları ... 71 Çizelge 3.21. Yıkama çeşitliliği bakımından postia placenta mantarının sapelli

odununda oluşturduğu ağırlık kaybı değerlerine ilişkin bva sonuçları ... 72 Çizelge 3.22. Yıkama Çeşitliliği Bakımından Postia placenta Mantarının İroko

Odununda Oluşturduğu Ağırlık Kaybı Değerlerine İlişkin BVA Sonuçları .. 73 Çizelge 3.23. Dört haftalık inkübasyon süresi sonunda doussie, sapelli ve iroko

örneklerinde oluşan küf gelişme, rutubet miktarları ve standart sapma değerleri ... 78 Çizelge 3.24. Doussie örnekleri için sıcak su, soğuk su, alkol ile yıkama yöntemleri

sonrası küf gelişim değerlerine ilişkin bva sonuçları ... 79 Çizelge 3.25. Test sonrası sapelli örneklerinde küf gelişimi değerlerine ilişkin olarak

elde edilen bva sonuçları ... 81 Çizelge 3.26. Test sonrası ıroko örneklerinde küf gelişimi değerlerine ilişkin olarak

elde edilen bva sonuçları ... 82 Çizelge 3.27. Iroko örnekleri için yıkama türlerine göre küf gelişimi değerlerine

(12)

XII

KISALTMALAR

ASTM Amerikan malzeme test birliği (American society for testing and materials)

AWPA Amerikan odun koruma kurumu (American wood protection

association)

BVA Basit varyans analizi

HG Homojenlik grupları

OGM Orman Genel Müdürlüğü

(13)

XIII

ÖZET

YIKANMANIN BAZI İTHAL AĞAÇ TÜRLERİNDE KÜF VE ÇÜRÜKLÜK MANTARLARINA KARŞI DOĞAL DAYANIKLILIĞINA ETKİSİ

Mehmet ARSLAN Düzce Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

Danışman: Prof. Dr. Cihat TAŞÇIOĞLU Aralık 2017, 97 sayfa

Bu araştırmada, ülkemizde ithal edilen üç önemli tropik ağaç türü, sapelli (Entandrophragma cylindricum), iroko (Chlorophora excelsa) ve doussie (Afzelia bipindensis) örneklerinin beyaz, esmer çürüklük ve küf mantarlarına karşı doğal dayanıklılık özellikleri üzerine farklı sıcaklık, süre ve çözücüler kullanılarak uygulanan yıkama işleminin etkisi incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, tüm ağaç türlerinin yıkama işlemi sonrasında fiziksel özelliklerinin etkilendiği görülmüştür. En fazla yıkanma oranı doussie ağaç türünde iken en az sapelli’de bulunmuştur. İroko ağaç türünde soğuk su ile yıkama yönteminin etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırmada doussie ağaç türü hariç yıkanma sonucu oluşan ağırlık kayıpları ile çürüklük faaliyetleri sonucu oluşan ağırlık kayıpları arasında bir ilişki bulunamamıştır. Doussie ağaç türünde sıcak su ile yıkanan örnekler ağırlık kaybı bakımından etkili sonuçlar vermiştir. En fazla ağırlık kaybının sapelli ve iroko ağaç türünde gerçekleştiği tespit edilmiştir. Küf gelişiminin en fazla sapelli ağaç türünde gerçekleştiği ve özellikle alkol ile yıkanan sapelli ve iroko örneklerinde yıkamanın küf gelişimini artırdığı görülmüştür.

(14)

XIV

ABSTRACT

EFFECTS OF LEACHING ON NATURAL DURABILITY OF SOME TROPICAL WOODS AGAINST COMMON DECAY AND MOLD FUNGI

Mehmet ARSLAN Düzce University

Graduate School of Natural and Applied Science, Department of Forest Industrial Engineering

Master’s Thesis

Supervisor: Prof. Dr. Cihat TAŞÇIOĞLU December 2017, 97 pages

Natural durability of three important tropical wood species, sapelli (Entandrophragma cylindricum), iroko (Chlorophora excelsa) ve doussie (Afzelia.bipindensis) were investigated against wood decay (white rot, brown rot) and stain fungi before and after leaching. Effects of several leaching regimes including water, hot water and organic solvents were evaluated. According to the results, all wood species show mass losses due to leaching procedure. Natural durability of some wood species significantly reduce while some of them zerrain unchanged. Mass losses and mold development varies based on whether leaching was applied or not or leaching process followed. Mass losses and mold development ratings were significantly higher on specimens where alcohol-toluene mixture was used for leaching.

(15)

1

1. GİRİŞ

Ağaç malzemeler için son derece önemli bir özellik olan doğal dayanıklılık, birçok çalışmada çeşitli yöntemlerle incelenmektedir. Organik maddelerin canlı mikrobik organizmalar tarafından üretilen enzimler yoluyla daha ufak bileşenlere ayrıldığı süreçler biyolojik bozunma olarak tanımlanmaktadır. Ağaç malzemenin biyotik ve abiyotik bozunmalara karşı gösterdiği direnç onun doğal dayanıklılığı ile ilgilidir. Ağaç malzemenin bulunduğu yerin klimatik faktörleri, malzemenin yoğunluğu ve sahip olduğu ekstraktif maddeler, mantarlara karşı doğal dayanıklılık özelliklerini etkilemektedir [1]. Ekstraktif maddeler, ağaç malzemenin yapısında organik ve inorganik maddelerden oluşan, ayrıştırılabilir bileşiklerdir. Hücre lümeninde ve hücre çeperinde bulunan bu maddeler, sıcak su veya soğuk su, eter, aseton, benzen gibi maddeler yardımıyla ahşaptan uzaklaştırılabilirler [2].

Ülkemiz orman endüstri sektörü son yıllarda büyümekte, ithalat ve ihracat hacminde gelişmeler göstermektedir. Tabii güzelliği, dayanıklılığı ve estetik özellikleri ile ağaç malzeme kullanımı sürekli artmakta ve değerli bir ihtiyaç malzemesi olarak ticaretteki önemini korumaktadır. Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) 2012 yılı raporuna göre

Türkiye, 2015 yılı itibariyle, yaklaşık 16,6 milyon m3

endüstriyel odun tüketimi

gerçekleştirmiştir. Bu tüketimin 13,5 milyon m3’ü Orman Genel Müdürlüğü tarafından, yaklaşık

3 milyon m3’ü özel sektör tarafından ve 1,5 milyon m3’ü ithalat yoluyla sağlanmıştır.”

denilmektedir [3].

Güney Afrika’dan ithal edilerek ülkemizde tercih edilen tropik ağaç türleri sağlam yapılı olmaları ve güzel görünüşleri ile birçok alanda kullanılmaktadır. Yapılarında bulunan ekstraktif maddeler nedeniyle işlenmelerinde bazı zorluklar görülmesine karşın doğal dayanıklılıklarını ve mekanik özelliklerini olumlu etkileyen mineral maddelere sahip olmaları bu ağaç türlerinin birçok alanda tüketiciler tarafından beğenilmesine ve kullanılmasına neden olmaktadır [4].

Bu yüksek lisans tez çalışmasında, ülkemizde en çok ithal edilen üç tropik ağaç türü; Sapelli (Entandrophragma cylindricum Sprague), iroko (Chlorophora excelsa Benth&Hook. F.) ve doussie (Afzelia bipindensis Harms) örneklerinin yıkanması (Leaching) gerçekleştirilmiş ve yıkamanın bu türlerde esmer çürüklük, beyaz çürüklük ve küf mantarlarına karşı doğal dayanıklılığa etkisi laboratuvar koşullarında araştırılmıştır.

(16)

2 Bu çalışmanın amaçları,

• Yıkama işlemi uygulanan doussie, iroko ve sapelli odunlarının yıkanma sonucu ağırlık kayıplarını belirlemek.

• Yıkama işlemi uygulanmış doussie, iroko ve sapelli odunlarında esmer, beyaz çürüklük ve küf mantarlarının oluşturduğu ağırlık kayıplarını belirlemek ve doğal dayanıklılığı tespit etmek.

• Yıkama işlemi sonunda odunda kalan ekstraktif maddenin çürüklük ve küf mantarlarına karşı etkinlik derecesini değerlendirmek.

• Yıkama işlemi uygulanması sonucu çürüklük mantarlarının etkisine karşı en dayanıklı ithal ağaç türünü belirlemek.

• Yıkama işlemi uygulanması sonucu küf mantarlarının etkisine karşı en dayanıklı ithal ağaç türünü belirlemektir.

Bu çalışma aşağıda kısaca özetlendiği gibi dört bölümden oluşmaktadır;

1. Giriş Bölümü: Çalışmanın amaçları ortaya konularak, çalışma kapsamında bağlantılı konular ayrıntılı olarak ortaya konmuş ve konu ile ilgili literatür irdelemesi yapılmıştır. 2. Materyal ve Yöntem: Çalışmanın gerçekleştirilmesinde kullanılan materyaller ve ekipmanlar tanımlanmış, çalışmada yararlanılan yöntemler ve esaslar hakkında bilgi verilmiştir.

3. Bulgular ve Tartışma: Çalışma kapsamında yapılan deneyler sonucunda elde edilen bulgular ortaya konmuş ve istatistiksel sonuçlar verilmiştir. Değerlendirme sonucu ortaya çıkan bulgulara ait sonuçlar konu ile ilgili yapılmış çalışmalarla karşılaştırılarak irdelenmiştir.

4. Sonuç ve Öneriler: Çalışmadan elde edilen sonuçlar ve bu sonuçlara dayalı öneriler ortaya konmuştur.

1.1. ODUNUN YAPISI

Ağaçlar iğne yapraklı ve geniş yapraklı ağaçlar olmak üzere iki grupta incelenmektedir. İğne yapraklı ağaçlar Gymnospermae (açık tohumlular) olarak sınıflandırılıp, genel olarak kozalak veren iğneli yapraklara sahip olan ağaçları kapsamaktadır. Geniş yapraklı

(17)

3

ağaçlar Angiospermae (kapalı tohumlular) olarak sınıflandırılmakta olup, genellikle yapraklarını döken ağaçları içermektedir [5].

Odunun makroskobik yapısı; ağaç malzemenin gözle veya lupla görülebilen özellikleri odunun makroskobik yapısı olarak belirtilmektedir. Odun enine, radyal ve teğet kesitlerden meydana gelmekte, enine ve boyuna yönlerde farklı makroskobik özellikler göstermektedir [6].

İğne yapraklı ve geniş yapraklı ağaç odunlarının çoğunda gövde enine kesiti yeknesak bir renkte değildir. Böyle gövdelerde özün etrafında koyu renkli bir gövde (öz odun) ve kabuğa doğru açık renkli bir tabaka (diri odun) bulunmaktadır [2]. Özden dışa doğru iç içe geçmiş daireler şeklinde yer alan yıllık halkalar açık renkli ilkbahar ve koyu renkli yaz odunu tabakalarından meydana gelmektedir [7]. Büyümenin genellikle daha hızlı olduğu ilkbahar aylarında oluşan odun hücreleri büyük lümen ve ince çeperlere sahipken, bu hücrelerin oluşumundan sonra büyüme hızı yavaşladığından sonradan meydan gelen yaz odunu hücrelerinin lümenleri daralıp hücre çeperleri kalınlaşmaktadır [8]. Gelişimin ilk evrelerinde ilkbahar odunu su ve besin iletiminde rol alırken, yaz odunu kısmı ise odunda destek görevi görmektedir [7].

Odunun mikroskobik yapısı; odunun mikroskobik yapısı incelendiğinde genellikle, odunun ana ekseni yönünde uzanan ince uzun yapıda hücrelerden oluştuğu görülmektedir [9]. Odunun yapısında özellikle iletim ve destek görevi üstlenen hücrelerin çeperleri, birbirinden farklı 2 ya da 3 tabakadan meydana gelmiştir. Bu hücrelerde en dışta primer çeper, sonra sekonder çeper (S1+S2+S3 tabakaları) ve bazen siğilli tabaka bulunmaktadır. Hücreleri birbirine bağlayan ve orta lamel adı verilen tabakanın önemli kısmı ligninden oluşmakta, az miktarda pektin içermektedir [10]. Ridout’agöre odunun ultrastrüktürel yapısında hücre çeper tabakalarının görünümü Şekil 1.1’de görülmektedir:

(18)

4

Şekil 1.1. Hücre çeperi [10].

Odunun kimyasal yapısı; odunun ana bileşenleri selüloz, hemiselüloz (polyoz) ve lignindir. Bu ana bileşenlerin miktarı ağaç türüne ve odun hücre çeperindeki dağılımlarına göre değişiklik göstermektedir. Genel olarak odun içerisindeki polimerler, selüloz %40-50, lignin %18-32 ve hemiselülozlar %15-35 oranında bulunmaktadır [11]- [13].

Ahşabın %90’ından fazlasını oluşturan bu ana bileşiklere ek olarak birçok organik ve inorganik madde, hem çeper üzerine hem de hücre lümeninde bulunmaktadır. Bu yan bileşiklerin tümü ekstraktif maddeler olarak tanımlanmaktadır. Ekstraktif maddeler organik esaslı ve inorganik esaslı ekstraktif maddeler şeklinde ikiye ayırılmakta, içerisinde tanenler, uçucu yağlar, reçineler, sakız, lateks, alkoloidler, nişasta ve renk maddeleri bulunanlara organik esaslı ekstraktif maddeler, silis ve kalsiyum tuzları vs. bulunanlara ise inorganik esaslı ekstraktif maddeler denilmektedir [2].

(19)

5 1.1.1. Selüloz

Hücre çeperinin ana yapısını oluşturan organik maddeye selüloz denilmektedir. Selüloz, karbon, hidrojen ve oksijenden meydana gelmiştir (C6H10O5). Fotosentez sonunda meydana gelen her bir glukoz molekülünün yapısından bir mol su çıktıktan sonra, 1800 ters dönerek birbirine bağlanmaları sonucunda uzun zincir şeklinde bir polimer olan selüloz üretilmektedir. Selüloz zincirleri (Şekil 1.2), çok sayıdaki hidroksil grupları vasıtasıyla, diğer selüloz zincirlerine bağlanarak ve demetler halinde bir araya gelerek mikrofibriller oluşturmuşlardır. Bu yapı, oldukça stabil ve yaklaşık 2.000 ila 10.000 glikoz molekülüllerinin birleşmesinden meydana gelmiştir [14], [15]. Selüloz mikrofibrillerin yapısı Şekil 1.3’te verilmiştir.

Şekil 1.2. Selüloz zincirleri [14], [16].

Selülozun su ve hidrojen bağları ona higroskopik bir madde olma özelliği kazandırmaktadır [2].

(20)

6 1.1.2. Hemiselüloz

Fotosentez sonunda meydana gelen selüloz haricinde yine şekerlerden oluşan başka karbonhidratlar ve organik maddeler de üretilmektedir. Bunlardan hücre çeperini meydana getiren ikinci yapısal polimer olan hemiselülozlar, 5 karbonlu ve 6 karbonlu glukoz birimlerinden oluşmaktadır [14], [17].

Ahşabın yaklaşık %15-30’unu hemiselüloz oluşturmaktadır (Şekil 1.4). Ağacın iğne yapraklı veya geniş yapraklı olmasına göre bu oran değişmektedir. Geniş yapraklı ağaçlar, hemiselüloz ve selülozca daha zengindir. Genel olarak açık tohumluların ortalama %20-30’u, kapalı tohumluların ise %25-40’ı hemiselülozdan oluşmaktadır [14], [15].

Şekil 1.4. Hemiselüloz [13].

1.1.3. Lignin

Lignin, üç boyutlu fenil propan ünitelerinden meydana gelen, yapılarında karbon, hidrojen ve oksijen bulunmasına rağmen bir karbon hidrat ya da bu sınıfa giren bir bileşik olmayan, fenolik yapıda bir maddedir (Şekil 1.5). Hücreler arasında ve hücre çeperinde olmak üzere iki kısımda bulunurlar. Hücreler arasında bulunan ligninlerin birleştirici bir özellikleri vardır. Hücre çeperinde ise hücreye sertlik verir, basınç direncini artırır ve dayanıklılık kazandırır. Lignin maddesinin basıncı stabilize etmek, rutubete karşı şişmeyi ve boyutsal değişikliği azaltmak gibi özellikleri vardır. Bununla birlikte ahşapta çürüklük ve böcek zararlılarına karşı, dayanıklılık ve direnç sağlamaktadırlar. Ahşabın %20-30’u ligninden meydana gelmiştir. Ağaç malzemede bulunan lignin miktarları açık tohumlularda ortalama %25-30, kapalı tohumlularda ise %20-25 oranındadır [14], [18].

(21)

7

Şekil 1.5. İğne yapraklı ve geniş yapraklı ağaçlarda Fenil propan birimleri [13].

1.1.4. Ekstraktif Maddeler

Ilıman iklim kuşağında yetişen ağaçlarda odunsu dokunun kimyasal yapısının yaklaşık %90’ını ya da daha fazla bir kısmı holoselülozlar (selüloz, hemiselülozlar) ve lignin den oluşmaktadır. Bu bileşiklerden başka, içerisinde esasını organik ve inorganik maddelerin oluşturduğu çeşitli ayrıştırılabilir maddeler vardır. Bu maddelere ekstraktif maddeler denilmektedir. Bu bileşikler hücre lümenine ve hücre çeperine depolanmıştır. Bu maddeler esas hücre çeper maddelerinden ayrıdırlar [2], [5]. Ekstraktif maddeler lipidler, terpenoitler, fenoller, tropolonlar, glikozitler, küçük moleküllü karbonhidratlar, pektinler, nişasta ve protein bileşenleri gibi çok farklı bileşik tiplerini içerir [19].

Odun ekstraktifleri odunun petrol eteri, dietil eter, diklormetan, aseton, metanol ve su gibi nötral çözücülerde çözünebilen bileşiklerini kapsamaktadır. Odunda belirli miktarlarda bulunan ekstraktiflerin odunun dayanıklılığı, rengi, selüloz hammaddesi olarak kullanılabilme ve diğer özellikleri üzerine dikkate değer ölçüde etkisi bulunmaktadır. Ekstraktif maddelerin çoğunda belirli fizyolojik özellikler bulunur. Bazıları zararlılara karşı direnme gücü verirken bazıları da çürümeye karşı dayanıklılık sağlamaktadır. Birçok bileşik tipinin görevi ise organizmaların metabolizmasıyla ilgilidir [19].

Ağaç malzemenin doğal dayanıklılığı için en önemli faktör olarak mantar ve böceklere karşı toksik ekstraktif maddeler gösterilmektedir. Ekstraktif maddeleri ayrılmış ağaç malzeme çürümeye karşı daha dayanıksız bir duruma gelmiştir. Aynı şekilde çürüklüğe yatkın olan ağaç malzemeye öz odun ekstraktiflerinin eklenmesi ile çürüklüğe karşı dayanıklılığı artabilmektedir. Ekstraktif maddeler canlı ağaca zarar veren organizmalara karşı özel aktiviteler göstermektedir. Bir ağaç türündeki toplam ekstraktif madde içeriği çürüklük direnci ile ilişkilidir. Mikroorganizmaların uzaklaştırılmasında, hücre

(22)

8

çeperindeki ekstraktif maddeler hücre lümeninde bulunan ekstraktif maddelerden daha etkilidir [20], [21].

Ekstraktif maddeler odunsu dokunun yapısında genellikle öz odununda, hücre çeperlerinde veya lümenlerde ya da her ikisinde de yaklaşık %1-10 oranında bulunmaktadır. Bu maddeler odunun birçok özelliği üzerinde, örneğin; mantar ve böceklere karşı dayanıklılığı, öz odunu kokusu, rengi ve tadı, odunun permeabilitesi, yoğunluğu, sertliği ve basınç direnci üzerinde etkili olmaktadır. Ekstraktif maddeler türlerin ayırt edilmesinde önemli bir kriterdirler. En önemli ekstraktif maddelerden bazıları reçine, eterik yağlar, karbonlu hidrojenler, tanen, boyar maddeler, pektin, nişasta, protein, organik asitler, anorganik tuzlar, kül ve azot gibi maddelerdir [2], [14].

Lipofilik bileşikler; yapraklı ağaç odununun eter ekstraktı esas olarak gliserin, yağ alkolleri, steroller ve terpen alkolleriyle yağ asitlerinin oluşturduğu esterlerden meydana gelen lipidleri kapsamaktadır. Ekstraktta ayrıca az miktarlarda farklı tiplerde hidrokarbonlarla yukarıda sayılan kimyasal maddelerin serbest formları da yer alır. Odunun Lipofilik Bileşenleri Çizelge1.1’de verilmiştir.

Çizelge 1.1. Odunun lipofilik bileşenleri [19], [21]

Yapraklı ağaç odununun lipofilik bileşenleri çoğunlukla öz ışınları paranşim hücrelerinde bulunur. İğne yapraklı ağaçların öz ışını hücreleri de benzeri bir bileşim ortaya koymaktadır. Fakat iğne yapraklı ağaçlarda ayrıca reçine kanalları olarak adlandırılan kanallarda reçine (oleoresin) olarak bilinen bir madde bulunmaktadır. Reçinenin asıl bileşenleri, reçine asitleriyle monoterpenlerdir, bunlara ek olarak az miktarda oksijenli

n- Alkanlar CH3(CH2)nCH3 n : 8 – 30

Yağ alkolleri CH3(CH2)nCH2 n : 16 – 22

Yağ asitleri CH3(CH2)n COOH n : 8 - 28

Yağların( yağ asitlerinin gliserin esterleri -Gliserit CH2----OR I CH---ORı I CH2---- ORıı R,Rı,Rıı : Yağ asitlerinin ester ucu veya H olabilir. Vakslar (Yağ asitlerinin diğer alkollerle esterleri R---O----(CH2)nCH3 R---O---Sterol R---O---Terpen alkol

R:Yağ asidi ester ucu N: 16-22

(23)

9

monoterpenler, seskiterpenler, diterpen alkoller, diterpen aldehitler ve ketonlara da rastlanır. Reçine kanallarına Picea, Pinus, Larix ve Pseudotsuga türlerinde rastlanmakta, Abies, Tsuga ve Seguoia türlerinde ise odunda yaralanma sonucu bu tip kanallar oluşmaktadır [19].

Lipidler; yapraklı ve iğne yapraklı ağaçların paranşim hücrelerindeki lipofilik maddelerin önemli bir kısmını yağ asitleri meydana getirir. Odunda bulunan yağ asitleri uzun zincirli, alifatik, monokorboksilli asitlerdir. Zincir uzunluğu 10 karbon atomuyla 30 karbon atomu arasında değişme gösterir. Asitler çoğunlukla düz zincirlidir. Bununla birlikte anteizo ve izo dallanması gösteren asitler az miktarlarda da olsa yağ asidi bileşimine girer [19]. Terpenler ve Terpenoitler; terpenoitler doğada yaygın olarak bulunan bileşik tipleridir. Moleküllerinde bulunan izopren biriminin sayısına göre sınıflandırılırlar. Molekülünde 2 birim izopren bulunanlara monoterpenler, 3 birim bulunanlara seskiterpenler, 4 birim bulunanlara diterpenler, 6 birim bulunanlara triterpenler ve 8 birim bulunanlara ise tetraterpenler denilmektedir. İğne yapraklı ağaç odunlarında mono-o seski-, di- ve triterpenoitlerle bunlara biyogenetik olarak akraba olan sterollerin yer almasına karşın yapraklı ağaç odunlarında genellikle triterpenoitler, steroller ve poliizoprenoitler göze çarpar [19].

Ekstraktif miktarı ve bileşimi; odun ekstraktifleri üzerinde yapılan çalışmalarda aynı ağaç türünün farklı bireyleri ve aynı bireyin farklı kısımları arasındaki varyasyonla mevsimsel değişimleri göz önüne almak gerekir. Farklı bireyler arasındaki varyasyon yetişme yeri, ağacın yaşı ve genetik etmenlerden kaynaklanabilir. İğne yapraklı ağaçlardaki reçine miktarının hızlı büyüyenlerde yavaş büyüyenlere göre daha düşük olduğu bulunmuştur. Ayrıca yaz odunu oranındaki artış reçine miktarında azalmaya neden olur. İskandinav araştırıcılarına göre ülkenin kuzeyinde yetişen ağaçlar güneyde yetişenlerden daha yüksek miktarda reçine ihtiva etmektedir. Ağacın farklı kısımları arasında ekstraktif miktarı ve ekstraktif bileşimi bakımından büyük farklar bulunur. İğne yapraklı ağaçların dal odunu gövde odunundan daha fazla reçine içerir. Aynı şekilde kök ve dip kütük odunu de gövde odunundan daha yüksek reçine miktarına sahiptir. Gövde içinde öz ışınları yönünde de belirli farklar gözlenebilir. Ladin öz odununda reçine miktarı diri odundan daha az olmasına karşın çam ve huş da öz odunu daha fazla reçine içerir. Reçine gibi fenolik maddelerin de ilkbahar odununda yaz odununa göre daha yüksek miktarlarda bulunduğu biliniyor. Diri ve öz odun arasında da belirgin farklar görülür. Fenolik maddeler genellikle öz odununda toplanmaktadır [19].

(24)

10 1.2. AHŞAP VE SU İLİŞKİSİ

Ağaç malzemeye suyun etkisini incelediğimizde, su normal sıcaklık ve atmosfer basıncında ahşap üzerinde kimyasal etkilere sahip değildir. Ancak tomrukların suda yüzdürülmesi ya da havuzlarda bekletilmeleri gibi işlemler ile su içerisinde uzun süre bırakılmaları gerekirse, suda çözünen ekstraktif maddeler yıkanarak kayba uğrayabilmektedir [7], [14].

Suyun ağaç malzemeye bir başka etkisi ise mikroorganizmaların ahşapta barınmasına kolaylık sağlamasıdır. Nem oranı yüksek ağaç malzeme; birçok mantar, böcek ve bakteri türünün yaşaması için uygun bir alan meydana getirmektedir. Bu organizmaların hayatlarını sürdürebilmeleri için yüksek değerlerde rutubete gereksinimleri vardır. Bu sebeple, rutubeti yüksek ağaç malzemelerin mantar, böcek ve bakteriler tarafından tahribi çok kolaylıkla ve kısa sürede gerçekleşebilmektedir [1].

Mantarların yaşaması için rutubetli ve sıcak hava koşulları uygun ortamlar oluşturmaktadır. Rüzgâr ve hava akımı ile mikroorganizmalar ve bitkilerin sporlarının taşınması, üreme ve yayılmayı sağlamaktadır. Ortam koşullarının kontrol altına alınarak (özellikle bağıl nemin), mantarların biyolojik saldırıları kısmen kontrol altına alınabilmektedir ancak açık hava etkilerine maruz kalan, deniz suyu, su veya toprağa batmış halde uzun süre bekleyen ahşap için bu mümkün olamamaktadır [22].

Odunda yaşayan mantarların çoğu suyla doygun haldeki odunda etkili gelişme kabiliyetinde değildir. Bunun en önemli sebebi bu mantarların obligat aerobik organizmalar olmaları ve solunum için az da olsa oksijene ihtiyaç duymalarıdır. Rutubet miktarı lif doygunluğu noktasının (LDN) üzerine çıktığında hücre lümenindeki hava (% 21 oksijen) düzenli bir şekilde su ile yer değiştirdiğinden, sonuçta hücrelerdeki oksijen çok sınırlı miktarda kalır. Odunun boşluk hacmi, özgül ağırlığı ile ters orantılı olarak değişiklik gösterir. Yani, mantar gelişimini sınırlayan üst rutubet seviyeleri yüksek özgül ağırlıktaki odunlarda, düşük özgül ağırlıktaki odunlara göre çok daha düşük olmaktadır [23].

Yıkanma ile ahşaptan uzaklaşan ekstraktif maddeler ahşabın birçok özelliğini etkilemektedir. Örneğin; öz odununda renk, koku, tat, gibi özellikler kazandırmakta, mantarlara, böceklere karşı dayanıklılığını, yoğunluğunu, sertliğini, basınç direncini arttırabilmektedir [14].

(25)

11 1.3. ODUNUN BOZUNMASI

1.3.1. Biyolojik Bozunma

Ahşap eşsiz yapısal ve kimyasal özellikleri nedeniyle doğal ve önemli bir hammadde olarak sınırsız kullanım alanı bulmaktadır. Ahşabın kimyasal yapısındaki hidroksil grupları, oduna direnç ve kullanım uygunluğunda, boyutsal değişkenlik ve ahşabın böcek ve mantarlar tarafından saldırıya uğramasında önemli role sahiptir [24], [25]. Lignoselülozik malzemelerin bozunması, karbon döngüsüne katkı sağlamasıyla çok önemli bir biyolojik süreç olarak değerlendirilmektedir. Bu biyolojik bozunma sürecinde çeşitli biyolojik organizmalar rol almaktadır [26]. Ahşabın bozunmasına sebep olan biyolojik faktörler genel olarak mantarlar, böcekler, bakteriler ve deniz canlılarıdır. Biyolojik ajanlar lignoselülozik yapı üzerinde zarar verici etkilere sahip olabilmektedir [27].

Odunda yaşayan mikroorganizmalar, arız olduktan ve koloni oluşturduktan sonra odunun mekanik ve fiziksel özelliklerinin çoğunda değişimler meydana getirirler; yoğunluk, higroskopisite, elektrik iletkenliği, akustik özellikler, kalori değeri, boyutlarda değişiklik ve odunda direnç değerinin azalmasına neden olurlar. Odunun yapısında meydana gelen değişiklikler, mikroorganizmaların gelişme hızları, ağaç türleri, çevresel koşullar ve ilgili organizmalar ile farklılık gösterir. Birçok örnekte bu değişimler gizlenmiş ve zayıf tanımlanmış olabilir. Odun özellikleri üzerine mikrobiyolojik etkilerin ele alınması, bunların tanımlanmasını sağlamakta ve biyolojik bozunma sürecindeki rastlantısal etkenlerin rollerini, etkileşimlerini tanımlamaya yardımcı olmaktadır [28].

Mantarlar, odunun bozunmasına neden olan biyolojik canlılardan en önemlisidir. Mantarlar besinleri dışarıdan hazır olarak almak için çeşitli enzimler salgılamaktadır. Bu enzimler sayesinde çevrelerindeki besin kaynaklarından yaşamları için gerekli olan besin maddelerini elde etmektedirler. Ağaç malzeme de mantarların besin kaynaklarından biridir. Mantarlar ağaç malzemenin hücre çeperinde bulunan selüloz, hemiselüloz (polyoz) ve lignin yapı maddelerini ve paranşim hücrelerinde depolanan polimerleri parçalayarak, beslenme ve enerji ihtiyaçlarını karşılamaktadır [13].

Küf ve renk mantarlarının etkileri ise ağaç malzemelerde, yetersiz havalandırma ve rutubet yoğunlaşması vb. etkenlerle ortaya çıkmaktadır. Küf mantarlarının etkileri genellikle ahşap yüzeylerde siyahımsı veya yeşilimsi-kahverengi gibi renklenmelerle kendini göstermektedir. Küf ve renk mantarları ahşapta bağıl nemin yüksek olduğu

(26)

12

kısımlarda görünüş bozukluklarına neden olmakta ve genellikle odun hücre çeperinde bozunma meydana getirmemektedir. Ancak bu gibi değişimler ileride oluşabilecek odun çürüklüğünün başlangıç yerleri olabileceğinden ayrıca dikkat edilmesi gereken yerlerdir [25].

1.3.1.1. Ahşaba Arız Olan Mantarlar

Mantarlar; Myxomycetes, Phycomycetes ve Eumycetes olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktadır. Ahşaba arız olan mantarlar Eumycetes sınıfına girmektedir. Ahşabın biyolojik bozunması esmer, beyaz ve yumuşak çürüklük mantarları tarafından meydana getirilebilmektedir. Bunun yanında mavi renklenme ve küf mantarları da ahşabın fiziksel özelliklerini etkilemektedir. Mantarlar ahşapta renk ve küf meydana getiren mantarlar ve çürüklük meydana getiren mantarlar olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır [1]. Ağaç malzemeye arız olma şekillerine göre mantarların sınıflandırılması Şekil 1.6’da görülmektedir.

Şekil 1.6. Oduna arız olan mantarlar [1].

Mantarlar, sporların çimlenmesi ile eşeyli ve eşeysiz yoldan çoğalmaktadır. Yuvarlak veya oval biçimde olan sporlar, ancak mikroskopla görülebilirler. Uygun koşullarda bir spor çimlendiğinde, hüf adı verilen ipliksi yapılar oluştururlar. Hüfler uygun ortam bulduklarında, özellikle rutubetli koşullarda, bir araya gelerek miselyumu oluştururlar. Miselyum odun üzerine yerleşerek, hücre çeperlerine zarar vermekte ve çeperi tahrip etmektedir. Mantarlar ahşap üzerinde belirli bir süre yaşadıktan sonra, sporophor adı verilen ve spor oluşumunu sağlayan üreme organları gelişmektedir [10], [14]. Bu

(27)

13

yapılarda çok sayıda spor üretilebilmektedir. Sporlar küçük ve hafif olduklarından hava akımı, su ve hayvanlar yardımıyla çevreye kolayca yayılabilmektedir [1].

Mantarların etkisi ile odunda; mekanik, fiziksel özellikler ve su alıp verme kabiliyeti (higroskopisite) değişiklik gösterebilmektedir. Renklenme, odun strüktüründe değişmeler, malzemenin direncinde, ağırlığında ve sertliğinde azalmalar oluşabilmektedir [10], [14].

Esmer çürüklük mantarları; bu mantarlar genellikle iğne yapraklı ağaç odunlarını tercih etmektedir. Bu mantar türü ahşabın yapısında bulunan selüloz, hemiselülozlar gibi karbonhidratları tahrip etmekte, geriye lignin kalmaktadır ve bu mantara maruz kalan ahşabın rengi koyulaştırmakta, ağırlık, hacim ve yoğunluk kaybı meydana gelmektedir (Çizelge 1.2) [29]. Lignin tahrip edilmemekte ancak değişikliğe uğratılmakta, öncelikli olarak selüloz ve hemiselülozu tahrip etmektedir. Çürüklüğün ilk aşamalarında ağırlık kaybı %5-10 arasında değişmektedir. Selüloz mikrofibrillerinin hemiselüloz ile sarılı olması nedeniyle esmer çürüklük mantarları ilk olarak hemiselüloza nüfuz etmekte, ardından selüloza ulaşmaktadır [26]. Esmer çürüklük mantarları, odun yapısındaki bu bileşenleri bozundurmak için özel enzimler üretmektedir [29].

Beyaz çürüklük mantarları; odunun bozunmasında önemli rol oynamaktadır. Bu mantar türleri odunun selüloz, hemiselüloz ve lignin ana bileşenlerini tahrip etmektedir. Bu tahribat gerçekleşirken bazı beyaz çürüklük mantarları öncelikli olarak lignini tahrip etmektedir. [30]. Bunun yanında, selüloz ve hemiselüloz ve ligninin eş zamanlı bozunduran beyaz çürüklük mantarları da bulunmaktadır (Çizelge 1.2). Beyaz çürüklük mantarları hem iğne yapraklı hem de yapraklı ağaçları tahrip etmektedir ancak öncelikli olarak geniş yapraklı ağaçları tercih etmektedir [26], [30]. Beyaz çürüklük mantarları çeşitli ekstraselüler enzimler hüflerle odun hücre çeperine bağlanmakta ya da bir müsilaj kılıfın içerisinde hücre çeperine yakın bir şekilde tutulmaktadır [26].

Yumuşak çürüklük mantarları; yüksek rutubete maruz kalan, arkeolojik kazılar ve batıklardan çıkarılan suya doymuş ahşapta görülmektedir. I. Tip yumuşak çürüklük genellikle iğne yapraklı ağaçlarda gerçekleşmekte, hücre çeperindeki S2 tabakasında hüfler, selüloz fibrillerine paralel yönde ilerlemekte ve oyuklar açmaktadır. Oyukların açılmasıyla birlikte hücre çeperinde tahribat meydana gelmektedir. II. Tip yumuşak çürüklükte ise çoğunlukla geniş yapraklı ağaçlarda gerçekleşmekte, S2 tabakasından başlayarak ilerleyen çürüklük hücre çeperini oluşturan tüm bileşenleri erozyona

(28)

14

uğratmaktadır (Çizelge 1.2) [30]. Oduna arız olan mantarlar ve etki mekanizmaları Çizelge 1.2’de verilmiştir.

Çizelge 1.2. Oduna arız olan mantarlar ve etki mekanizmaları [28], [30], [33], [34]. Bozunma etkeni ve tipi Bozunma sürecinde hücre çeper bileşenlerinin Kullanımı

Bozunma şekli ve odunun anatomik özelliklerinde meydana gelen değişmeler

Beyaz çürüklük mantarları Tip I: Tüm hücre çeper bileşenleri tüketilir, ancak çürüklüğün başlangıcında hemiselüloz ve lignin öncelikle seçilip kullanılır. Tip II: Tüm hücre çeper bileşenleri eşzamanlı olarak tüketilir. Tüm hücre çeper tabakalarında lümenden başlayarak erozyon şeklinde ilerleyen, tüm bileşenlerin tüketilmesiyle sonuçlanan tahribat. Esmer çürüklük mantarları Karbonhidratlar tüketilir. Lignin korunur ancak yapısı değişikliğe uğrar.

Hücre çeperindeki selüloz ve hemiselülozun

lümenden başlayarak ilerleyen

depolimerizasyonu şeklinde süratle ilerleyen tahribat. Yumuşak çürüklük mantarları Karbonhidratlar tahrip edilir.

Lignin korunur ancak yapısı değişikliğe uğrar.

Tip 1: Genellikle iğne yapraklı ağaç odunlarında sekonder çeperde

oyukların

boyunanoluşumu ile karakterize edilen tahribat.

Tip 2: Genellikle geniş yapraklı ağaç odunlarında tüm hücre çeper

tabakalarının erozyonu ile karakterize edilen tahribat. Küf mantarları Odundaki depo maddeleri (ekstraktif maddeler) tüketilir.

Rutubetli ağaç malzeme üzerinde (yeni biçilmiş) gelişme gösterirler. Hücre çeperinde tahribat oluşturmazlar. Renklenme yapan mantarlar Odundaki depo maddeleri (ekstraktif maddeler) tüketilir.

Esas olarak diri odundaki paranşim hücrelerine nüfuz ederler. Hücre çeperinde tahribat oluşturmazlar. Bazı durumlarda mekanik etki ile çeperde 1m’den küçük delikler oluşturabilirler.

(29)

15

Küf mantarları ve renk mantarları; diri odunda gelişim göstermektedirler. Küf mantarlarının gelişimi yüzey tabakasında meydana gelirken, renklenme yapan mantarlar ise tüm diri odun kısmında görülürler [31]. Birçok küf mantarı ahşabın yüzeyinde yeşil, turuncu veya siyah renkte lekelenmeler halinde görülürler. Sporları yayıldığı zaman ve ahşabın nem içeriği yüksekse, küf mantarları için uygun şartlar sağlanmış olmakta ve hızlıca üreyebilmektedirler. Renk mantarlarının etkisi ise ahşap yüzeyinden daha derinde tüm diri odun boyunca gerçekleşmektedir (Çizelge 1.2). Renklenme yapan mantarlar genellikle ilk kesildikten sonra kurumadan önce odunun içerisine yerleşmektedir [32].

1.4. DOĞAL DAYANIKLILIK

Bütün ağaç türlerinin diri odunları (öz odunu dayanıklı olanlar da dahil) biyolojik etkenler tarafından çürütülmeye müsaittir. Çünkü, mikroorganizmaların gelişmesini önleyecek toksik maddeler veya ekstraktif maddeler yeterli değildir. Bununla birlikte diri odunun paranşim hücrelerinde depolanmış besinler çürümeyi artırmaktadır. Odun, diğer bitki dokularına kıyasla, mikroorganizmaların yol açtığı çürümelere karşı daha dayanıklıdır [35].

Berkel 'e göre öz odun oluşumu ile odun içerisine yerleşen boyar maddeler, reçine, eterik yağlar, tanenli maddeler ve odun kauçuğu gibi maddeler, odunun dayanıklılığı üzerinde etkili olmaktadır. Çamların öz odununda bulunan “pinosylvin”

ve mazıların öz odununda bulunan “thujaplicin” maddelerinin mantarlar için toksik etkileri vardır [36].

Öz odun maddelerinden özellikle tanenli maddeler önemlidir. Zira tanenli maddeler, mantarların çürütücü tesirlerine karşı öz odunu korurlar. Meşede öz odunda %5-8 oranında bulunan tanenli maddeler, diri odunda %1 civarındadır. Kestanede ise, tanen miktarı bakımından diri odun ile öz odun arasındaki fark daha küçüktür [37]. Odunun içerdiği rutubet miktarı da mikroorganizmalara karşı dayanıklılığı etkilemektedir. Pamuk 1ifi gibi bitki dokularında mikroorganizmaların yol açacağı çürüme için %10 rutubet yeterli olmasına karşılık, bu oran odunda %26-33 arasındadır [35].Odunda genel olarak lif doygunluğu rutubet derecesinin (yaklaşık %26-28 rutubet) altında mantarlar tahribat yapamamaktadır [36].

Genel olarak yoğunluğu fazla olan ağaç türlerinin odunları son derece dayanıklıdır. Fakat yoğunluğu düşük olan bazı ağaç türlerinin (Sekoya, Catalpa vb.) odunları en dayanıklı odunlar arasında sayılabilmekte, öte yandan kayın, kırmızı ve siyah meşe ve akçaağaç

(30)

16

gibi ağaçların yoğunluğu yüksek olmasına rağmen, odunları çürümeye karşı hassas olabilmektedirler [35].

Diri odunun, öz oduna nazaran daha geçirgen olması da çürüme riskini artırmaktadır [38]. Panshin ve Zeeuw 'e göre de düşük difüzyon (yayılım) oranı öz odunun dayanıklılığını artırmaktadır Gövde enine kesitinde, en yüksek dayanıklılık gösteren yer, öz odunun dış tabakalarıdır. Öze yaklaştıkça ve tam özde dayanıklılık azalır. Bunun sebebi polimerizasyon, oksidasyon ve asit hidrolizleri ile zehirli öz odun ekstraktiflerinin dereceli olarak detoksifikasyonudur [35], [39].

Lignin maddesi ağaç malzemede gövdenin dik durmasını ve gövde dokularının sertlik kazanması özelliklerini sağlamaktadır. Odunda mikroorganizmalarca meydana gelen tahribatı engelleyici özelliği vardır. Odunda bulunan lignin tipi ve miktarı, odunda oluşacak çürüklük tipleri ve etkileri bakımından son derece önemlidir. Lignin miktarı, ağaçta farklı yerlerde farklı miktarlarda bulunabilir. Lignin odun hücresinde primer hücre çeperi ve orta lamel gibi mikroorganizmalara daha fazla dayanım gösteren bölümlerinde bulunmaktadır [28].

Silvikültürel faktörler de odunun maddesinin doğal dayanımında etkili olmaktadır. Örnek verecek olursak, ağaçların tomurcuklanma evrelerinde, yaprak ve ibrelerini oluşturduğu zamanlarda, zararlı etkilere karşı daha dayanıksız durumda olmaktadır. Çünkü bu zamanlarda ağaçlarda rahatlıkla erişile bilinen bol miktarda karbonhidrat vardır. Ağaçlar vejetasyon mevsimi dışında kesilerek üretim yapılırsa, bu bileşiklerin miktarlarının daha az olması söz konusudur ve bu nedenle de odun zararlılarının etkilerine karşı daha müsait olurlar. Kış mevsiminde kesilen ağaçlar, kesinlikle renk değişikliği ve çürüklüğe karşı daha dayanıklıdırlar. Yoğunluk değerleri yüksek olan ağaç malzemelerin çoğunda yüksek doğal dayanım özelliği bulunmaktadır. Ancak, yoğunluğu yüksek olan bazı ağaç malzemelerin de çok hızlı bir şekilde tahrip oldukları görülmektedir [28].

Odunu uzun süre suda bekletmek, suda çözünebilir toksik maddelerin odundan uzaklaşmasına ve dolayısıyla dayanıklılığın azalmasına neden olur [35]. Suolahti 'ye göre de bunun tam tersine 6 ay suda bekletilen çam odunu, bekletilmeyenlere oranla daha dayanıklı bir hale gelmektedir. Bunun nedeni olarak da sudaki mikroorganizmaların ürettiği antibiyotik maddelerin, odunun içine nüfuz etmesi gösterilmektedir [40].

(31)

17

Ağaç malzemenin doğal dayanıklılığı, kullanım alanları ve çevre koşullarının değişimi ile de alakalıdır. Ağaç malzeme, sıcak ve nemli ortamlarda serin ve kuru yerlere kıyasla daha az bir sürede çürüme gösterir [36].

Su ile çözünen ekstraktif maddelerin yoğun rutubet şartları altında yıkanmasıyla ağaç malzemenin doğal dayanım özellikleri azalma göstermektedir [28].

1.4.1. Doğal Dayanıklılık Sınıfları

Berkel, dayanma süreleri bakımından ağaç türlerini çok dayanıklı, oldukça dayanıklı ve az dayanıklı ağaç türleri olmak üzere sınıflandırmaktadır [36]. Selik, odunları mantarların çürütmesine karşı gösterdikleri doğal dayanıklılık bakımından aşağıda yazılan 3 grupta toplamıştır. Bunlar “Yüksek derecede dayanıklı, orta derecede dayanıklı ve az dayanıklı ağaç türleri” şeklindedir [41]. ASTM D-2007 standartları ise ortalama ağırlık kayıpları oranına göre ağaç türlerinin dayanıklılık sınıflandırılması yapmıştır. Ağırlık kaybı % 0-10 aralığında yüksek dayanıklı, %11-24 aralığında dayanıklı, %25-44 aralığında orta dayanıklı, %45 ve yukarısında dayanıksız olarak sınıflandırılmıştır [42].

Bozkurt ve ark. göre ağaç türlerinin dayanıklılık sınıflandırılması çok dayanıklı, dayanıklı, orta dayanıklı, az dayanıklı ve dayanıksız olarak sınıflandırılmıştır [1]. Çizelge 1.3’te odun türlerinin dayanıklılık sınıflandırması gösterilmiştir.

Çizelge 1.3. Odun türlerinin dayanıklılık sınıflandırması [1]. Çok Dayanıklı Afrosmosia Azobe Doussie lroko Makore Pelesenk Teak Dayanıklı Maun Utile Ardıç Porsuk Sedir Ak meşe Kestane Orta Dayanıklı Agathis Keruing Kosipo Sapelli Melez Servi Ceviz Az Dayanıklı Abura Hickory Okoume Göknar Çam Kırmızı meşe Karaağaç Dayanıksız Balsa Ramin Huş Kayın Ihlamur Kavak Söğüt

(32)

18 1.5. ODUN AĞIRLIK KAYBI

Çürüklüğe uğrayan ağaç malzemede direnç ve hacim (biyokütle) azalması biyokütle kaybı olarak değerlendirilmektedir. Yüksek oranlarda oluşan direnç kayıpları bazı çürüklüklerde çürüklüğün ilk (gizli) dönemlerinde dahi görülebilimektedir. Çürüklüğün orta ve son evrelerinde ağaç malzemenin boyutlarında oluşan değişiklikler, kimyasal ve fiziksel özelliklerindeki değişmeler birçok kullanım özelliğini olumsuz etkilemektedir. Bazı mantarlar, odunda ilk olarak paranşim hücrelerindeki depo maddeleri ya da ekstraktif maddelere arız olarak çok az ağırlık kaybına (%1-3) ve zarara neden olurlar. Bazı çürüklük mantarları ise odunsu hücre çeperlerinin kompleks kimyasal bileşenlerine arız olurlar ve yüksek ağırlık kaybı ile büyük zarar verirler. Ağaç malzemede mikroorganizmalarca gerçekleştirilen biyokütle kayıpları, esmer çürüklük mantarlarında %70, beyaz çürüklük mantarlarında %96-97, yumuşak çürüklük mantarlarında %3-60 değerlerine ulaşabilir. Ağaç malzemeye arız olan mantar tipine bağlı olarak ağırlık kayıpları değişmektedir. Ayrıca ağaç türüne bağlı olarak yine ağırlık kayıpları değişebilmektedir. Çürüklük kapasitesinin ölçüsü olarak ağırlık kaybı (biyokütle), genellikle yazılan şu eşitlikle bulunmaktadır [28].

1.6. TÜRKİYE’DE ENDÜSTRİYEL ODUN ARZ-TALEP DURUMU

Ülkemiz ormanlarının tamamına yakını devletçe yönetilmekte ve yurt içi yuvarlak odun arzının yaklaşık %82’si devlet ormanlarından sağlanmaktadır. Ülkemiz’de 2011 yılında yaklaşık olarak 17,7 milyon m³ endüstriyel odun tüketilmiştir. 2004 -2011 yılları arası OGM verileri ile ülkemiz endüstriyel odun arz-talep durumu Çizelge 1.4’te gösterilmiştir.

Çizelge 1.4. Türkiye endüstriyel odun arz-talep durumu (1000 m³) [43].

Yıllar 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 En d ü str iy el od u n m ³ Yurt i çi ar z Toplam 11.553 11.400 12.599 13.353 14.841 14.763 15.869 16.832 Devlet (OGM) 8.253 8.100 9.299 10.053 11.541 11.463 12.569 13.532 Özel 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 k etim Toplam 13.189 13.547 14.440 15.382 15.297 15.943 17.455 17.705

Devlet ormanlarından (OGM) 8.139 8.287 9.121 10.243 10.763 11.730 12.988 13.301 Özel kesim orman ve ağaçlardan 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 3.300 Net İthalat 1.750 1.960 2.019 1.839 1.234 913 1.167 1.104

Ağırlık kaybı % = [(Başlangıçtaki ağırlık–Çürüklük sonrası ağırlık) /Başlangıçtaki ağırlık]x100 (1.1)

(33)

19

Çizelge 1.5’te 2015 yılı endüstriyel odun arz-talep durumu gösterilmiştir (OGM, 2016). Çizelge 1.5. Türkiye 2015 yılı endüstriyel odun arz-talep durumu [44].

Arz Kaynağı Endüstriyel Odun (Bin m3) Yakacak Odun (Bin m3) Toplam ( Bin m3 ) OGM satışları 16.638 3.013 19.651 İthalat 1.690 3.820 5.510 Özel Sektör 3.370 1.620 4.990 Toplam 21.698 8.737 30.151

Bu tüketim, devlet ormanları ve özel mülkiyetteki orman ve ağaçlardan yapılan üretim ve ithalat yoluyla karşılanmakta olup arz kaynaklarına göre üretim ve tüketim miktarları sıralanmıştır. En büyük odun arz kaynağı olan devlet ormanlarından yapılan üretim toplam ülke tüketiminin %70-75’ini oluşturmaktadır. 2002-2011 döneminde yurt içi endüstriyel odun üretimi %49, toplam tüketim ise %43 oranında artmıştır [43].

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 verilerine göre Türkiye’nin, sapelli ve iroko ithal kereste miktarları (kalınlığı 6 mm’den büyük) Çizelge 1.6’da gösterilmiştir [45].

Çizelge 1.6. Sapelli ve iroko kerestelerinin ithalat verileri [45].

İthal Kereste Miktarı (Kalınlığı 6 mm’den büyük)

Miktar (m 3) Tutar (Dolar)

Sapelli 5.736 2,7 milyon

İroko 23.167 15,1 milyon

1.6.1. Tropik Ülkelerden İthal Edilen Ağaç Türleri

Denizaşırı ağaç türleri arasında Douglas göknarı, hemlock, Amerikan ladini, Radiata çamı gibi ibreliler ile okoume, sipo, sapelli, tiema, lauan, meranti, iroko gibi yapraklı ağaç türleri önemli yer tutmaktadır. İthal denizaşırı ağaç türleri genellikle mobilya, kaplama ve doğrama endüstrisinde kullanılmaktadır. Tropik ülkelerden ithal edilen denizaşırı ülke ağaç türleri genel olarak yerli ağaç türlerinde olduğu gibi yapraklı ve ibreli olarak ayırt edilebilmektedir. Bununla birlikte yerli ve ithal ağaç türleri arasında bazı farklılıklarda görülmektedir. Piyasada bulunan tropik odunların gövde formları genellikle yerli ağaç

(34)

20

türlerine göre daha düzgündür. Çaplar daha kalın, enine kesitte yıllık halkaların tanınması kolayca mümkün olamamaktadır [46].

Tropik ağaç türleri anatomik yapılarındaki farklılıklar nedeniyle yerli ağaç türlerinden kolayca ayırt edilebilmektedir. Tropik ağaç türlerinde rengin önemi de büyük olup her türün kendine has bir rengi ve renk varyasyonları bulunmaktadır. Aynı ağaç türü odununun renginde, farklı yetişme muhiti, ışık ve diğer hava koşullarının etkisiyle farklılıklar görülmektedir. Denizaşırı ülke odunlarının çoğu yerli odun türlerine göre daha koyu renklidir. Güzel renkleri nedeniyle bu ağaç türleri daha çok özellikle mobilya ve iç mimaride kullanım yeri bulmaktadır [46].

1.7. ARAŞTIRMADA KULLANILAN AĞAÇ TÜRLERİ

1.7.1. Doussie

Doussie ağacının botanik adı Afzelia bipindensis Harms ve ticari adları ise Doussie (Tr., Kam., Fr., Ka.,), Afzelia (Alm., İng., Tr.), Apa, Aligna (Nij.), Papao (Gan.) olarak bilinmektedir. Uluslararası kereste ticaretinde Afzelia türleri 'Doussie' ismi ile işlem görmektedir. Ağacın yayılışı incelendiğinde Batı ve Doğu Afrika’da, Gine, Fildişi Sahili, Gana, Nijerya, Kamerun, Gabon, Kongo, Zaire, Angola, Uganda, Kenya ve Mozambik ülkeleridir. Ağacın genel özellikleri incelendiğinde ağaç boyu 30-40 m, kullanılabilir gövde uzunluğu 20 m (nadiren 25 m)’dir. Gövde orta çapı 0.6-1.2 m, gövde şekli silindirik, düzensiz kök çıkıntılıdır. Makroskopik yapılarında diri odun 3-5 cm genişlikte, beyazımsı ile açık sarı renkte, öz odun kırmızımsı kahverengidir. Tekstür orta ile kaba, lifler düzgün, bazen hafif girift, kaba iğne çizikli, orta derecede parlak ve dekoratiftir. Bazı traheler kırmızımsı kahverengi renk maddeleri içerir. Yıllık halka sınırlarında traheler ve boyuna paranşimler çıplak gözle, öz ışınları ise lup altında görülebilir. Mikroskopik yapılarına bakıldığında traheler dağınık, çoğunlukla tek tek veya ikisi bir arada veya kısa radyal sıralı, kırmızımsı kahverengi öz odunu maddeleri ile doludur. Trahe çapları 145-245 µm ve mm2’de 2-5 adettir. Boyuna paranşimleri paratraheal kanatlı, bileşik kanatlı ve sınır paranşimleri düzeninde, kalsiyum karbonat kristalleri mevcuttur. Öz ışınları, homojen tipte olup, tabakalı 3-20 hücre yüksekliğinde, 1-4 hücre genişliğinde, teğet kesitte mm’de 5-8 adettir. Lifleri bölmeli libriform lifleri ve lif traheitlerinden oluşur. Doussie ağacına ait fiziksel, mekanik ve teknolojik özellikler Çizelge 1.7’de verilmiştir [47].

(35)

21

Çizelge 1.7. Doussie odununun fiziksel, mekanik ve teknolojik özellikleri [47].

Özellik Sembol Değer Birim

Yoğunluk D0 0,70 gr /cm3 D12 0,75 gr /cm3 Hacim yoğunluk değeri Y 1,1-1,2 gr /cm 3 Daralma miktarları Βt 3,6-4,3 % Βr 2,2-2,7 % Βv 6,4-7,2 % Basınç direnci σB 69 N/mm2 Yarılma direnci σY 1,6 N/mm2 Eğilme direnci σE 117 N/mm2

Elastikiyet modülü E-Mod 14500 N/mm2

Makaslama direnci σM 15 N/mm2

Şok direnci A 0,60-0,89 kN/cm

Brinell sertlik (┴) -- N/mm2

Brinell sertlik ( // ) 34-48 N/mm2

Doussie ağacına ait kimyasal özellikler Çizelge 1.8’de verilmiştir.

Çizelge 1.8. Doussie odununun kimyasal özellikleri [47].

Özellik %

Selüloz 30-35

Lignin 25-28

Pentozan 14-16

Çöz. Ekst. Mad. Alkol-benzolde 17-27

pH 4,9

İşlenme özellikleri incelendiğinde kesmeye karşı yüksek direnç gösterdiği için işlenmesi güçtür. Bıçakları körleştirme etkisi orta derecede, daire testerelerde göğüs açısı 20° ve optimum kesiş hızı 25 m/s’dir. Aletlerde kesici kısımların sert metalden yapılması uygundur. Girift liflilik bulunan yüzeylerin planyalanması güçtür. Kesiş açısı 15° alınmalıdır. Çivileme ve vidalamada ön delme işlemine gerek vardır. Yapıştırma genellikle kolay, üst yüzey işlemleri orta derecede iyi olup renklendirme iyi değildir. Odun tozu dermatitis ve astıma neden olabilir. Kurutma özelliğine bakıldığında iyi bir şekilde kurutulabilir, fakat yavaş kurutulmalıdır. İnce çatlak ve hafif dönüklükler meydana gelebilir. Kullanım yerinde stabilitesi çok iyidir. Kurutma programı T 6/4 olmalıdır. Dayanıklılık bakımından diri odun böceklere karşı hassas, öz odun mantar ve böceklere karşı çok dayanıklı, termitlere, asitlere karşı oldukça dayanıklı, deniz hayvanlarına karşı dayanıklıdır. Emprenye edilebilme özelliği incelenirse, diri odun orta

(36)

22

derecede güç, öz odun çok güç emprenye edilir. Kullanış yerleri bakımından üst yüzeylerde kesme kaplama levhaları olarak, mobilya ve parke yapımında, binalarda iç ve dış kısımlarda, su içi inşaatlarda, gemi, vagon, uçak ve köprü yapımında kullanılır. Ticareti yapılırken 4-8 m (12 m) boylarda, 0,6-1,0 m orta çapta yuvarlak halde ve kereste halinde satılır. Benzer ve diğer türleri ise Afzelia africana Sm.: Doussie blanc, Lingue, A.bella Harms. : Doussie, Kalabar, A.pachyloba Harms. : Doussie blanc, A. quanzensis Welw.: Mukamba, A.xylocarpa Craib. : Makamong, A.zenkeri Harms.: Lom, Intsia bijuga O. Ktze.: Merbau, Ipil, I.palembanica Miq.: Merbau ağaçlarıdır [47].

Doussie odununun makroskopik yapıları Şekil 1.7’de verilmiştir.

Şekil 1.7. Doussie odununun makroskopik görünüşü [48].

1.7.2. Iroko

Iroko ağacının botanik adı Chlorophora excelsa Benth.&Hook. F. ve ticari adları ise iroko (Tr., İng., Fr., F. Alm.), Kambala (Zai., Avrupa ülkeleri), Odum (Gan., FdS.) olarak bilinmektedir. Ağacın yayılışı Batı, Orta ve Doğu Afrika’da, Sierre Leone, Liberya, Fildişi Sahili, Gana, Togo, Benin, Nijerya, Kamerun, Kongo, Zaire, Angola, Mozambik, Tanzanya ve Uganda ülkeleridir. Ağacın genel özelliklerine bakıldığında ağaç boyu 45 m, kullanılabilir gövde uzunluğu 20-28 m, gövde orta çapı 0.6-2 m’dir. Gövde şekli silindirik, 1 m yüksekliğe kadar kök çıkıntılıdır. Makroskopik yapısında diri odun 5-10 cm genişlikte, sarımsı beyaz ile gri renkte, öz odun başlangıçta gri sarı ile açık kahverengi olup daha sonra altın sarısı ile kahverengine dönüşür. Tekstür orta ile kaba fakat yeknesak

Referanslar

Benzer Belgeler

En yüksek sertlik değeri 900 °C'de 4.5 saat süre sonrasında borlanmış numunede elde edilirken en düşük sertlik değeri 850 °C'de 1.5 saat süre sonrasında elde

Bunun sonucunda, etrafında daha fazla sayıda negatif yüklü parçacık bulunduran oksijen kıs- mi negatif yüklü iken hidrojenlerin bulunduğu bölümler ise kısmi pozitif

Pratikte binalardaki ağaç malzemede görülen ve ıslak çürüklüğe neden olan mantar türleri arasında beyaz çürüklük, esmer çürüklük, yumuşak çürüklük gibi

Botrytis allii-soğanlarda boyun çürüklüğü Botrytis byssoidea-soğanlarda miselyal.

• Hastalık etmeni fungus hasta bitki parçalarında koyu yeşil renkte sporulasyon yapar.. Konidioforları değişken, ipliksi ve kalın, uçta Penicillium gibi

Yapılan çalışmada, Afrika Karası devekuşu civcivlerinin en önemli ve kritik yetiştirme dönemi olan ilk üç aylık periyotta görülen ölümlerin 9 adetle

Osmanlı yetkilileriyle Seyyid Senûsî arasında gerçekleşen bu dostane ilişkiler Seyyid Senûsî’den sonra tarikatın şeyhliğini deruhte eden Muhammed Mehdi 21

Hypertension, diabetes, and multiparity may be associated with a higher risk of endometrial fluid accumulation in postmenopausal women and these findings should be investigated