• Sonuç bulunamadı

Türk ve Konya sanayisi genel durumu ve profesyonel yönetici sorunu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk ve Konya sanayisi genel durumu ve profesyonel yönetici sorunu"

Copied!
99
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

SOSYOLOJĠ ANABĠLĠMDALI

TÜRK VE KONYA SANAYĠSĠ GENEL DURUMU VE PROFESYONEL YÖNETĠCĠ SORUNU

Yüksek Lisans Tezi

Serhat BÜYÜKHELVACIGĠL

DanıĢman

Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL

(2)

II T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Ö ğre nci ni n Adı Soyadı : Serhat BÜYÜKHELVACIGİL Numarası : 144205001021 Anabilim Dalı : SOSYOLOJİ Bilim Dalı : SOSYOLOJİ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tezi

Proje Konusu : TÜRK VE KONYA SANAYİSİ GENEL DURUMU VE PROFESYONEL YÖNETİCİ SORUNU

Bu Tezli Yüksek Lisans Projesinin sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, Tezli Yüksek Lisans Projesinin içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)
(4)

IV T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğre

nci

ni

n

Adı Soyadı : Serhat BÜYÜKHELVACIGİL Numarası : 144205001021 Anabilim Dalı : SOSYOLOJİ Bilim Dalı : SOSYOLOJİ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tezi

Proje Konusu : TÜRK VE KONYA SANAYİSİ GENEL DURUMU VE PROFESYONEL YÖNETİCİ SORUNU

ÖZET

Türkiye ve Konya sanayisi yıllara bağlı olarak önemli gelişmeler göstermektedir. Modern işletmecilik, geleneksel işletme ve yönetim anlayışının yanı sıra birçok yeni unsura ihtiyaç hissetmektedir. Bu unsurların başında da şüphesiz profesyonel yöneticilik gelmektedir. Özellikle son yıllarda hızlı bir gelişme ivmesi yakalayan Konya sanayisinin en önemli problemlerinden biriside profesyonel yönetici sorunu gelmektedir. Konya sanayisinin önemli bir kısmının aile şirketlerinden oluşması, zaman içinde büyüyüp gelişen firmalar olması, küçük esnaf ve küçük üreticilikten sanayi üretimine dönüşmeleri, kurulurken genellikle birer proje firmaları olarak kurulmamaları ve firmaların tek bir çatı altında toplanması gibi nedenlerle profesyonel yöneticilerle çalışma kültürünün yetersiz düzeyde kaldığı görülmektedir. Konyalı firmalar giderek profesyonel yöneticilere ihtiyaç olduğunu ifade etmelerine rağmen, buna yönelik kültürel bir alt yapılarının henüz çok yetersiz olduğu görülmüştür. Böyle bir kültürel alt yapıya sahip olma durumunun yetersizliği de, firmaların kendilerinin profesyonel yönetici yetişmesini güçleştiren önemli bir neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Konya‟daki sanayi kuruluşlarının nitelik ve nicelik olarak büyümesine bağlı olarak profesyonel yöneticilerle çalışma eğilimleri artmaktadır. Diğer yandan Konya‟ya uluslararası firmaların yatırımlarının artmasına bağlı olarak, Konyalı sanayicilerin profesyonel yönetici çalıştırma eğilimlerinin de yükseldiği görülmektedir. Bu çalışmanın verileri nitel araştırma sonuçları ile sınırlandırılmıştır.

Anahtar Kelime: Türk Sanayisi, Konya Sanayisi, Profesyonel Yönetici Sorunu, Sanayi işletmeleri, Yönetici Sorunu, Aile Şirketleri, Aile İşletmeleri, Profosyonellik, Yöneticilik

(5)

V T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğre

nci

ni

n

Adı Soyadı : Serhat BÜYÜKHELVACIGİL Numarası : 144205001021 Anabilim Dalı : SOSYOLOJİ Bilim Dalı : SOSYOLOJİ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tezi

Proje Konusu : TÜRK VE KONYA SANAYİSİ GENEL DURUMU VE PROFESYONEL YÖNETİCİ SORUNU

SUMMARY

Industry in both Konya and Turkey has shown significant improvements through years. In addition to modern business administration, traditional management and the management approach, many new elements are needed. Professional management undoubtedly comes at first out of these elements. It is seen that working culture with professional managers is inadequate due to reasons such as family businesses being a significant portion of industry in Konya, which has gained rapid momentum especially in recent years, the companies have been grown and developed over time, not being established as project companies and the state of gathering the companies under one roof. Although the companies in Konya have increasingly stated that there is a need for professional managers, a cultural infrastructure for this purpose has been seen to be inadequate. The insufficiency of having such a cultural infrastructure emerges as an important reason that makes it difficult for companies to train their professional managers. Depending on the growth in quality and quantity of industrial enterprises, working with professional managers trend has increased. On the other hand, the industrialists' tendency to employ professional managers is also increasing due to the increase in investments of international companies in Konya. Data of this study are limited to qualitative research results.

Keywords: Turk Industry, Konya Industry, Professional Manager Problem, Industrial Enterprises, Administrator Issue, Family Companies, Professionalism, Management

(6)

VI TEġEKKÜR

Dersini aldığım ve bu tezin yazımında emeği geçen tüm hocalarıma ve danışmanım Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL‟e tezin hazırlanmasında görüş ve deneyimlerini paylaşan tüm görüşmecilere, maddi manevi destekleri ile her daim yanımda olan sevgili aileme.

(7)

VII ĠÇĠNDEKĠLER TABLOLAR LĠSTESĠ ... I ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... II GĠRĠġ ... 1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM 1.TÜRK SANAYĠSĠ VE TÜRK SANAYĠSĠNDE GENEL DURUM 1.1.Sanayi Kavramı ve Sanayileşme ... 5

1.2.Türkiye‟de Sanayileşme Süreci... 5

1.3.Türk Sanayisinin Uluslararası Alandaki Durumu ... 6

1.4.Türk Sanayisine Ait Ekonomik Göstergeler ... 9

1.5.Türk Sanayisinin Güçlü ve Zayıf Yönleri ... 17

1.5.1.Güçlü Yönler ... 17

1.5.2.Zayıf Yönler ... 18

1.5.3.Fırsatlar ... 19

1.5.4.Tehditler ... 20

1.6.Türkiye Sanayi Stratejisi ... 21

1.7.Türkiye Sanayisinde Belirlenen Politikaları ... 22

ĠKĠNCĠ BÖLÜM 2.KONYA SANAYĠSĠNĠN MEVCUT DURUMU VE SON GÖSTERGELER 2.1.Konya İli Sanayinin Mevcut Durumu ... 25

2.1.1.Otomotiv Yan Sanayi ... 27

2.1.2.Makine İmalat Sanayi ... 28

2.1.3.Ana Metal Sanayi: ... 28

2.1.4.Gıda Ürünleri İmalatı: ... 28

2.1.5.Ayakkabı Sanayi: ... 28

2.2.Küçük Sanayi Siteleri (KSS) ... 29

2.2.1.Bakanlığın Desteklediği Küçük Sanayi Siteleri ... 29

2.2.2.Bakanlık Desteği Almayan İl Merkezindeki Küçük Sanayi Siteleri ... 31

2.2.3.Bakanlık Destekli Olmayan İlçe Merkezindeki Küçük Sanayi Siteleri ... 31

2.3.Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ... 32

2.3.1.Konya Organize Sanayi Bölgesi (KOS) ... 34

2.3.2.Birinci Organize Sanayi Bölgesi ... 34

2.3.4.Konya Merkezdeki Diğer Sanayi Siteleri ... 36

2.4.Konya 2018 Yılının Ocak ve Temmuz Ayı Ekonomik Göstergeleri ... 37

(8)

VIII

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.YÖNETĠM PROFESYONELLĠK VE TEMEL KAVRAMLAR

3.1.Motivasyon ... 40

3.2.Beyaz Yakalılar ... 42

3.3.İş Motivasyon teorileri ... 43

3.3.1.İnsan İlişkileri Akımı ... 43

3.3.2.Gereksinimler Hiyerarşisi Teorisi ... 44

3.3.3.Başarı Güdüsü Teorisi ... 46

3.3.4.Çift Etmen Teorisi ... 47

3.3.5.Amaç Teorisi ... 48

3.4.Yönetim Kavramı ve Yöneticilik ... 49

3.5.Profesyonel Yönetim ... 50

3.5.1.Profesyonel Yönetici Tanımı ... 51

3.5.2.Profesyonel yönetici ve olması gereken temel değerler ... 52

3.6.İşletmelerin Profesyonel Yöneticileri İhtiyacı ... 53

3.6.1Profesyonel Yöneticideki Ekonomik, Psikolojik Sorunlar ... 54

3.6.2.Profesyonel Yönetici Süresinde Yönetim Ve Örgüt Yapısından Kaynaklanan Güçlükler ... 56

3.6.3.Profesyonel Yöneticiliğe Geçişte Yaşanan Yönetim Ve İletişim Sürecinin Etkinleşmesinin Sağlanması ... 57

3.6.4.Profesyonel Yöneticilerdeki Eğitim Ve Geliştirme Çabaları ... 59

3.6.5.Profesyonel Yöneticinin Yeni Yönetim Tekniklerini Bilmemesi ... 60

3.6.5.1Yalın Organizasyon ... 61

3.6.5.2.Toplam Kalite Yönetimi ... 61

3.6.5.3.Değişim Mühendisliği (Reengineering) ... 62

3.6.5.4.Dış Kaynaklardan Yararlanma (Outsourcing) ... 62

3.6.5.5.Kıyaslama (Benchmarking) ... 63

3.6.5.6.Şebeke Organizasyonlar ... 63

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4.MÜLAKAT GÖRÜġMELERĠ ANALĠZLERĠ 4.1.Konya‟daki İşletmelerde Profesyonel Yönetici İhtiyacı Durumu ... 53

4.2.Konya'daki Firmalarda Profesyonel Yöneticilerin Yeterince Yer Almamalarının Nedenleri……….……….66

4.3.Konya firmaları Kendi İçerisinde Profesyonel Yönetici Yetiştirebilme Kapasitesine Sahip Olma Durumu...….………..………….67

(9)

IX

4.4.Özellikle İstanbul Gibi İllerden Profesyonel Yöneticiler Getirme Konusunda Konya İşletmelerindeki Talep durumu …….……….………….69 4.5.Uzman Kişi Konya ya Gelmek İstese Bile Konya'daki Şirketler Ücret Politikası Anlamında Bunu Karşılayacak Bir Ücret Politikasına Sahip Olma Durumu ……….72 4.6.Konya'da Üretim Gerçekleştiren Bazı Küresel Firmaların Profesyonel Yönetici Bilincinin Gelişimine Katkısı………...…..………….73 4.7.Profesyonel Yöneticilerle Çalışma Konusunda Yaşanan Sorunlara Rağmen Konya Sanayisinin Profesyonel Yöneticilere Çalışma Girişimleri Konusundaki

Durumları………..………..………….74 SONUÇ……… 75 KAYNAKÇA...………...80

(10)

I

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo-1: Seçilmiş Ülkelerin GSYH Artış Hızları (%) ... 8

Tablo-2: GSYİH‟de Sektör Payları ... 10

Tablo-3: Ana Faaliyet Kollarına Göre GSYH ve Sanayi‟nin Payı (1998 Yılı-Sabit Fiyatlarla) . 11 Tablo-4: İktisadi Faaliyet Kollarına Göre GSYH (İmalat Sanayi-1998 Yılı Sabit Fiyatlarıyla-Nace Rev.2) ... 12

Tablo-5: 2008-2014 Dönemi Türkiye‟nin Dış Ticaret Rakamları (Bin Dolar) ... 13

Tablo-6: İmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İmalat Sanayi İhracatı İçindeki Payı ... 14

Tablo-7: En Çok İhracat Gerçekleştiren Sanayi Sektörleri (2018 Yılı) ... 15

Tablo-8: İmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İmalat Sanayi İthalatı İçindeki Payı (%) ... 15

Tablo:9. Konya İli Organize Sanayi Bölgeleri ... 26

Tablo: 10 Konya İli 2017 Sonu Sanayi Siciline Kayıtlı İşletmelerin Sektöre Göre Dağılımı ………26

Tablo:11. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Desteği İle Yapılan Küçük Sanayi Siteleri ... 29

Tablo:12 Konya İl Merkezindeki Küçük Sanayi Siteleri (KSS) ... 31

Tablo: 13. Konya İlçe Merkezlerindeki Küçük sanayi Siteleri ... 32

Tablo:14. Konya İli Organize Sanayi Bölgeleri ... 33

Tablo:15. Konya İli OSB‟lerinde Üretime Geçen Parsellerin NACE Kodlarına Göre Dağılımı 33 Tablo:16. Konya Organize Sanayi Bölgesi‟nde Tahsisi Yapılan Firmaların Sektörel Dağılımı 34 Tablo: 17. Sektörde Yer alan Firma sayıları ... 36

Tablo:18. Konya Merkezdeki Diğer Sanayi Siteleri ... 37

(11)

II

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

Şekil 1 Seçilmiş Ülkelerin GSYH Artış Oranları Grafiği ... 9

Şekil 2 Türkiye‟de GSYİH İçindeki Sektör Payları Grafiği (%) ... 10

Şekil 3Türk Sanayisinin Strateji şeması ... 21

Şekil 4Birinci Organize Bölgesi Sektörel Dağılım ... 35

(12)

1 GĠRĠġ

Sanayi devrimi dönemi, üretim sistemi açısından yeni reform hareketlerinin ve farklı iktisadi gelişmelerin görüldüğü bir zaman dilimidir. Bir toplumun gelişmişlik seviyesi, hangi ürünü, hangi şartlarda üretip pazarladıklarına göre tespit edilir. Yani, iktisadi sorunların temelinde üretim sistemindeki sorunlar vardır. Bu nedenle ülkeler, sanayi dönemini etkili bir biçimde tamamlamak adına değişimler yaşamışlardır. Sanayileşme, sahip olunan tabi kaynakların, maddi ve beşeri olanakların teknolojinin de katkısıyla en verimli şekilde ürüne dönüştürmedeki başarısıyla ilişkilidir.

21. Yüzyılın başlangıcında, ekonomik ve teknolojik açıdan yaşanan gelişim ve değişimler küreselleşmenin de derinleşmesiyle Türkiye gibi gelişmekte olan ve tüm gelişmiş ülkelerde, sanayi alanları için bir dönüm noktası niteliğindedir. Gelişmesini ve kalkınmasını tamamlamış ülkelerin sanayi ötesi toplum kimliğini edinmeye çalıştığı bu zamanda Türkiye‟de, teknolojik ve ekonomik çalışmalarıyla sanayi istihdamına nitelik kazandırmaya önem vermektedir.

Üretimde verimli olma, nitelikli işgücünü sahip olma, kalite standartlarına ulaşma, işletmelerde profesyonelliği yakalama ve insanların refah seviyelerini yükseltme ülkelerin sanayileşmeye uyumunda temel hedefleri haline gelmiştir. Bu uyumda en büyük faktörlerden biri de şüphesiz ki doğru bir yönetim ve profesyonel bir yönetici ile gerçekleşebilir.

Türkiye‟de sanayinin oluşturulması büyük oranda Cumhuriyet döneminde başlangıç yapmış ve sanayileşme alanına ciddi bir atılımda bulunulmuş ve ülke adına ulusal bir öncelik haline dönüşmüştür. Devletin liderliği ile oluşturulan sanayi işletmelerinin doğru usul ve esaslarla yönetilmesi adına da gerekli tedbirler geliştirilmiştir. Örneğin, bu işletmelerde üst yönetimde çalışacak yöneticilerin bu alanda bilgili ve kabiliyetli olması ve hizmet edeceği alanla ilgili kabiliyet ve becerilerine genelde dikkat edilmiştir.

Kamudaki işletmelerde oturtulan bu sistem neredeyse yakın zamana kadar devam etmiş ve özel işletmelere de örnek olmuştur. Bu doğrultuda, kamu kurumlarından transfer edilen pek çok yönetici özel sektördeki işletmeler için önemli katkılar sağlamışlardır. Türkiye‟de 1960‟lı yıllardan sonra ise aile şirketlerinin ikinci kuşaklarının da iş hayatına katılmasıyla profesyonel yöneticilik anlayışında

(13)

2

farklılaşmalar yaşanmıştır. İşletmeler bu süreçte, ya aile üyelerinden bilgi sahibi olan birini ya da daha önceden kendisi hakkında yakın çevresinden referans alınmış ve güven duygusu oluşturmuş kişileri profesyonel yönetici konumunda değerlendirmişlerdir. Ancak ilerleyen zamanlarda, özel alandaki işletme sayılarının artışının müthiş bir ivme kazanması yönetici kaynağında eksiklikler oluşturmuştur. Sanayi alanlarında nitelikli bir akademik eğitimle yetişmiş profesyonellere ihtiyaç önemli bir gereksinime dönüşmüştür. Özellikle 1980‟den sonra yaşanan devletçi politikaların sona ermesi ve liberal sistemin benimsenmesiyle yaşanan değişimler özellikte profesyonel yöneticilere ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.

Anglo-Sakson ülkeleri ve Kıta Avrupa‟nın çoğunun endüstrileşme sürecine aynı zamanda başlaması, birbirlerine benzeyen iktisadi kalkınma düzeylerine sahip, finansal kaynaklara ve piyasaya hakim, profesyonel kapitalist düzenin zirvede olduğu bölgelerdir. Bu bölgelerde şirketlerin sahiplik durumu piyasa sahipliği şekline dönüşmüş, bu sistemin bir yansıması da işletmelerin ailesel işletmeler şeklinden sıyrılıp piyasa sahipliğindeki işletmelere evrilmiştir. İşletme yöneticiliğine tüm karşılığı ile profesyonel yöneticiler getirtilmiş ve nitelikli profesyonelleşme modern anlayışın yol açtığı rasyonel bir yönetimsel tavır şeklinde hakim yönetim felsefesinin temeli olmuştur.

Türkiye‟nin sanayileşme sürecine geç girmesi ile iktisadi kalkınmışlık düzeyinin gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında daha zayıf durumda olması, ülkede var olan kapitalizm şeklinin kendine özgü farklı niteliklerde algılanması profesyonel yöneticiler açısından farklı problemlerin doğmasına sebep olmuştur. Sanayi yönetimi geçmişten günümüze kadar profesyonel anlamda gelişim gösterse de gelişen dünya şartlarına kendini ayak uydurmada zorluklar yaşamaktadır. Bu zorlukların ve yaşanan sorunların tespitinin yapılması Türkiye işletmelerinin geleceği açısından kilit konumdadır.

Şüphesiz dünyanın yaşadığı en büyük kriz Büyük Buhrandan sonra 2008 finansal krizidir. Finansal kriz sonrasında dünya ekonomisinin tam anlamıyla toparlandığından bahsetmek mümkün değildir. Bu krizin görülen en önemli somut göstergelerinden biriside uzun süren düşük büyüme hızına sahip olmasıdır. Şüphesiz bütün ülkeler krizin ortaya çıkardığı olumsuz etkilerden kurtulmak adına kısa vadeli politikalara başvurmuşlardır.

Türkiye‟de daha çok Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) temelli olumlu sonuçlar alınarak sanayinin gelişmesi hedeflenmiştir. Bu konuda dikkate değer başarılar elde

(14)

3

edilmiştir. Fakat hem ülkemizde hem de dünyada rekabet koşulları hızla değişmiş, herkesin herkesle rekabet edebileceği bir yapıya ulaşılmıştır.

Firmalar bu rekabet ortamında idari ve üretim aşamasında yer alan her birimde inovativ gelişmelere ayak uyduran politikaları uygulama durumu ile karşı karşıya kalmışlardır. Başarının sırrı da bu yeni koşullara uymaktan geçmektedir. Artık başarılı ve bir dünya firması olabilme yolu da bilgiye yatırım yapmaktan ve bilgiyi her alanda kullanmaktan geçmektedir. Tam bu noktada profesyonel yöneticiler var olan rekabette firmalara en önemli katkılar sağlayan birimler olmaktadır.

2017 yılı verilerine göre, Konya merkezde, Konya I. Organize Sanayi Bölgesi‟nde 160 ve Konya Organize Sanayi Bölgesi‟nde 581 firma faaliyetlerini sürdürmektedir, Konya‟nın ilçeleri olan, Beyşehir Organize Sanayi Bölgesi‟nde 9, Ereğli Organize Sanayi Bölgesi‟nde 47, Akşehir Organize Sanayi Bölgesi‟nde 30, Seydişehir Organize Sanayi Bölgesi‟nde 6, Çumra Organize Sanayi Bölgesi‟nde 7 ve Karapınar Organize Sanayi Bölgesi‟nde 18 olmak üzere toplam 858 firma üretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Diğer yandan Konya‟daki özel sanayi sitelerinden birisi olan BÜSAN Özel Sanayi alanında 762 firma sanayi odaklı üretimlerini sürdürmektedir. Konya organize sanayi bölgesi ekonomik verileri gösteriyor ki gelişim endeksi ve diğer değerler ışığında birçok problemle karşılaşılmaktadır. Bunlardan birisi profesyonel yönetici sorunudur. Profesyonel yönetici sorunu işletmelerde çözülmesi gereken bir temel değerdir. Bu bağlamda ilk olarak Koyna ilinin mevcut sanayi durumu ve profesyonel yöneticilerin soruları ile alakalı araştırmamızda bilgiler verilmiştir.

Bu çalışmada “Türk Ve Konya Sanayisi Genel Durum Ve Profesyonel Yönetici Sorunu” incelenmiştir. Profesyonel yönetici konusunda ülkemize yönelik verilerin önemli kısmı teorik bilgi niteliğindedir. Bu konuda uygulamalı veriler neredeyse yok denecek kadar azdır. Bizim bu çalışmamız elimizde var olan teorik verilere dayanmaktadır.

Bu kapsamda çalışma dört ana bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde “Türk Sanayisi” incelenmiştir. Öncelikle sanayi ve sanayileşme ile ilgili genel bir çerçeve çizilmiş, daha sonra Türk sanayileşme süreci incelenmiş, sanayideki ekonomik göstergeler analiz edilerek Türk sanayisinin dünyadaki durumu, güçlü ve zayıf yönleri, tehditler ve fırsatlar değerlendirilmiştir. İkinci bölümde ise Konya sanayisi ele alınmış ve daha çok 2018 verileri ışığında değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise konu ile

(15)

4

ilgili temel kavramlara yer verilirken profesyonel yöneticilerin özelliklerine değinilmiştir. Bu bağlamda, yönetim işi, yöneticiliğin kapsamı, profesyonelleşme ve profesyonel yönetici kavramları, profesyonel yöneticiliğin özellikleri ve ihtiyaç nedenleri kavramsal olarak çerçevelendirilmiş ve profesyonel yöneticilerin kendi aralarında ve iş görenlerle işletme içinde yaşadığı sorunlar incelenerek, Türkiye ve Konya sanayisindeki profesyonel yönetici sorunlarına yönelik değerlendirmeler yapılmıştır.

Dördüncü bölüm ise, yüz yüze görüşme formu verilerine dayalı nitel bir araştırmanın değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Bu haliyle çalışma tam bir nitel araştırma hüviyetinde değerlendirilemez. Fakat profesyonel yöneticilik üzerine Türkiye‟de yapılan çalışmaların tamamına yakını literatür çalışmaları olduğu görülmektedir. Doğrudan doğruya alana yönelik nitel ve nicel çalışmalar yok denecek kadar azdır. Çalışma süresince doğrudan doğruya Konya sanayisinde çalışan profesyonel yöneticilere yönelik uygulamalı bir çalışmaya da rastlanılamamıştır. Çalışmamızda, Konya‟da çalışan profesyonel yöneticilerin durumuna yönelik gerçekleştirilen bir mülakat çalışmasının anlamlı olacağı düşünülmüştür. Bu amaçla Konya sanayisinde beyaz yakalı/üst düzey yönetici olarak çeşitli sektörlerde çalışan on, patron niteliğinde olan iki kişi ile yüz yüze mülakat yapılmış ve Konya‟da profesyonel yönetici sorunu üzerine görüşleri alınmış ve kısa bir değerlendirme yapılmıştır. Böylece teorik verilerin alan ile sunulması imkanı sağlanmıştır. Görüşme konunun temel özelliklerini yansıttığı düşünülen yedi üst başlıktan oluşmuştur.

Görüşme gerçekleştirilen kişilerle sektörel farklılıklar dikkate alınmış ve görüşmecilerimizin ikisi Gıda sektörü, ikisi Makine Sektörü, ikisi Otomotiv Yan Sanayi Sektörü, ikisi Tarım Sektörü ve ikisi de Kimya sektöründen olmak üzere toplam on kişiden oluşmaktadır. Bu kişiler seçilirken öncelikle firmaların büyüklükleri esas alınmış ve en az 50 kişi çalıştıran firmalar tercih edilmiştir. Görüşme gerçekleştirilen kişilerden ikisi şirketlerinde profesyonel olarak çalışan, ikisi yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda şirketlerinde hissesi olan patron niteliğindeki kişiler iken, diğer altısı ise, firmalarda üst düzey birimlerde çalışan kişilerden oluşmaktadır. Görüşme yapılan kişiler “amaçlı örneklem‟‟ ile seçilmiştir. Böylece görüşme yapılan kişilerin konuya yönelik değerlendirme kapasitelerinin olduğu varsayılmıştır.

(16)

5

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1.TÜRK SANAYĠSĠ VE TÜRK SANAYĠSĠNDE GENEL DURUM 1.1.Sanayi Kavramı ve SanayileĢme

Sözcük anlamı itibariyle Arapça dilinden gelmekte olan “Sanayi” kelimesi, hammadde ya da yarı mamulü sermaye ve işgücüyle işleyerek kullanılabilir bir ürüne dönüştürme faaliyetleri şeklinde tanımlanmaktadır. Sanayi terimi 1774 yılında İngiliz mühendis James Watt‟ın sanayide buhar makinasını kullanmasından itibaren 18. yy İngiltere‟sinde kullanılmaya başlanmıştır. Kömür ve buhar gücüne dayanan makineleşme, iş bölümünde ihtisaslaşmaya neden olmuş ve sonuçta “Büyük Sanayi Devrimi” dünya gündeminde yerini almıştır (Koç, 2017).

Sanayi sektörü; Gıda, içecek, tütün, dokuma, giyim, orman ürünleri, mobilya, kâğıt ürünleri, kimya, plastik ve metal sanayi, makina-teçhizat, ulaşım aracı vb. imalat sanayi içerisinde yer almaktadır. Ayrıca, imalat, madencilik, elektrik, su ve inşaat sektörlerinin de ilave edilmesiyle geniş bir alana tekabül etmektedir. Şüphesiz sanayi sektörü içinde yer alan imalat sanayi, dinamik ve en önemli alt sektördür. Bugün tüm dünyada imalat sanayi, hem üretim değeri hem de istihdam hacmi açısından en büyük paya sahip sanayi konumdadır. (http://www.beyince.net/yazi/turkiyede-sanayi/).

Sanayileşme ise, yeni üretim tekniklerinin üretim süreçlerine uygulanması, ürün kalitesinin artırılması, üretimin daha az maliyetlerle yapılması ve ülkenin ekonomik, sosyal ve toplumsal alanlarda yaşadığı değişiklikleri de kapsamaktadır. Bu kapsamda sanayileşmenin, toplumdaki bilgi ve kültürün ilerletilmesi ve bilimsel ve teknolojik gelişmelerle yakın ilişkisi olmaktadır (Koç ve ark., 2018).

1.2.Türkiye’de SanayileĢme Süreci

Türkiye‟de sanayileşme, 1929‟da yaşanan Dünya Ekonomik Bunalımı sonucunda büyük bir atılım gerçekleştirmiştir. Bu dönemde Türkiye ekonomisi dışa kapanmış ve kamu girişimleri de sanayileşmenin temel unsuru olarak belirlenmişti. Bu aşamada yaşanan sanayileşme atağı üç döneme ayrılmaktadır: 1929-1950 dönemini kapsayan ilk dönemde amaç, kamu kuruluş ve işletmeleriyle temel tüketim mallarında

(17)

6

kendi kendine yetebilen bir seviyeyi yakalamaktı. İkinci dönem olan 1950-1960 aşaması, liberal (özgürlükçü) bir ekonomik politika izlenmiştir. Bu dönemde özel sektör faaliyet sahaları genişletilmiş ve Türkiye‟de sanayinin temel tüketim malları dışındaki sektörleri de kapsamaya başlaması sağlanmıştı. 1963-1976 yılları arasındaki son dönem de ise planlar ve programlar vasıtasıyla doğrudan sanayileşme faaliyetleri başlamıştı (Tekelli, 2010: 250). Uygulanan plan ve programlarla 1960‟dan başlayarak 1980‟lerin başına kadar ithalatı azaltıcı bir kalkınma politikası gerçekleşti. Planlı kalkınma olarak adlandırılan bu dönemde devlet, bir taraftan uzun dönemli sanayileşme stratejilerinin oluşturulmasında, diğer taraftan da üretim ve yatırım fonksiyonları ve stratejilerine yönelik hedeflerinin gerçekleşmesinde aktif bir rol oynamıştı. Kamu girişimciliği vasıtasıyla şekil alan bu dönemde ilk olarak, tüketim ve ara mallarda ve ardından da yatırım mallarında ithalatı azaltmak hedeflenmiş, tarım-dışı sektörler lehine hızlı bir yapısal dönüşüm süreci yaşanmıştır (Köse ve Öncü, 2000: 80).

Türk ekonomisi için 1980 tarihi çok önemli bir dönüm noktası niteliğindedir. “24 Ocak” kararları olarak adlandırılan kapsamlı bir paket yürürlüğe konmuş ve ülke ekonomisinin “serbest piyasa koşullarına” kurallarına göre yürütülmesi sağlanarak, dün-ya ekonomisiyle bütünleşmesi hedeflenmiştir. Bu ekonomik program ile Türkiye, ülkenin dışa kapalı halde olmasına neden olan ithali azaltıcı sanayileşme stratejisini terk etmiş ve ihracata dayalı bir sanayileşme stratejisini benimsemiştir (Karafakıoğlu, 2012: 18). Planlı sanayileşme ve kalkınma askıya alınmış ekonomi, enflasyonist, finansal krizlere hassas ve para politikalarına açık bir şekilde dalgalı döviz kuru ve serbest faiz oranlarına sahip olarak yönetilmeye başlanmıştır. Sonuçta da orta ve uzun vadeli hedeflerden sapılmış ve sanayileşme gündem dışında kalmıştır (TMMOB, 2009: 34).

Ayrıca, teknolojinin ve girdilerin yetersizliği ve bunun giderilememesi, Türkiye‟nin imalat sanayi kapsamındaki ürünlerin ihracatını artıramamasına neden olmuş ve böylece de dışa bağımlı bir ekonomik sistem oluşmuştur. Bahse konu dönemdeki döviz kurlarında yaşanan oynaklık, ulusal paranın aşırı değerlenmesi, istikrarsız ekonomik yapı, özel sektör yatırımlarının yetersizliği ve yabancı yatırımların artışı mevcut dışa bağımlılığı daha da artırmıştır (Dalgıç, 2014).

1.3.Türk Sanayisinin Uluslararası Alandaki Durumu

Bir ülkedeki sanayileşme ile ekonomik büyüme arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Ekonomik büyümenin hesaplanmasına yönelik olarak iki temel kriter

(18)

7

kullanılmaktadır. Bunlar kriterler; Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) ve Gayri Safi Milli Hasıla‟dır (GSMH). Gayri Safi Yurt İçi Hasıla, bir ülkede yaşayan insanların sahip oldukları, mal ve hizmetlerin üretimini gerçekleştirmek için kullanılan üretim girdileri (doğal kaynaklar, emek, sermaye, girişimcilik vb.) ile belirli bir yılda ürettikleri tüm nihai mal ve hizmetlerin toplam piyasa değeridir. Gayri Safi Milli Hasıla ise, ülke içindeki üretim süreci sonucunda sadece vatandaşların elde ettikleri gelirler (kar, ücret, rant vb.) ile ülke dışında kazanılıp, ülkeye transfer edilen gelirlerinin toplamıdır (Erdoğan, 2002).

Türkiye ekonomik büyüme ve sanayileşme açısından günümüzde büyük bir gelişim göstermiştir. 1980‟li yılların başına kadar bir tarım ülkesi olan ve ihracatının neredeyse tamamını tarım ürünleri oluşturan Türkiye‟nin, bugün ihracatının %90‟dan fazlasını sanayi ürünleri oluşturmaktadır. Bugün Türkiye‟nin ihracat ettiği ürünlerin başında, motorlu taşıtlar, metal, giyim, dokuma, makina-teçhizat, gıda, kimya, dayanıklı tüketim ürünleri ve rafine edilmiş petrol gelmektedir. (Koç ve Ark.,2018).

1990 yılının başından itibaren ise, küreselleşme olgusu dünyada hız kazanarak, üretim girdileri ve sermayenin, ülke sınırlarını aşması sonucu, makroekonomik değerlendirmelerde, bir ülkedeki insanların gelirini ifade eden GSMH yerine, ülke sınırları içerisinde yaratılan toplam geliri ifade eden GSYİH üzerine odaklanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda Türkiye‟nin son yıllarda sanayileşme ve ekonomik büyüme bakımından büyük bir ilerleme kaydettiği görülmektedir (Erdoğan, 2002).

2000 yılında Türkiye‟nin GSYİH‟sı 265.37 milyar dolar, büyüme oranı %6.77, fert başı GSYİH değeri 4.129 dolar iken, 2016 yılında GSYİH‟nın 726 milyar dolar, büyümenin %2.9 ve kişi başı GSYİH‟nın 9.243 dolar olduğu görülmektedir. Sadece 15 yıllık bir sürede GSYİH‟nın yaklaşık 2.7 katına ve kişi başına GSYİH‟nın 2.23 katına çıktığı ve sanayileşme adına olumlu adımlarının atıldığı görülmektedir (Koç ve ark., 2018).

“The Economist” Dergisi, Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) göz önünde tutulduğunda 2025 yılında dünyada yer alacak en büyük 25 ekonomili ülkeye yönelik tahminlerde bulunmuştur. Buna göre; 2025 yılında dünyanın en büyük ilk beş ekonomisinin sırasıyla Çin (32.8 trilyon $), ABD (28.5 trilyon $), Hindistan (13.2 trilyon $), Japonya (6.9 trilyon $) ve Almanya (6 trilyon $) olacağı öngörülmektedir. Türkiye‟nin 2015 yılı itibariyle GSYİH‟nın 0.72 trilyon dolar ve 19. büyük ekonomi

(19)

8

iken, 2025 yılında 2.5 trilyon dolar ve 15. büyük ekonomi olacağı tahmin edilmektedir (Koç ve ark., 2018).

Aralarında Türkiye‟nin de yer aldığı OECD ülkelerine ait yıllık büyüme oranları Tablo-1‟de verilmiştir. Tabloda 2019 yılına ait rakamlar tahmini olarak verilmiştir. Şekil-1‟de büyüme verilerinin grafiksel gösterimi yer almaktadır. Tabloya göre Türkiye 2009 yılından başlayarak OECD ülkelerinin ortalamalarından üzerinde büyüyen ülkeler arasında bulunmaktadır. Ancak, olumlu yöndeki bu büyümenin 2019 yılında negatif seviyede gerçekleşerek OECD ortalamasının altında ineceği tahmin edilmektedir.

1Tablo -1: Seçil miş Ülkelerin GSYH Artış Hızları (%)

Tablo-1: SeçilmiĢ Ülkelerin GSYH ArtıĢ Hızları (%)

2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 Tahmini OECD -3,5 3,0 2,0 1,5 1,3 1,8 2,3 1,84 2,54 2,37 2,12 Fransa -3,1 1,6 2,0 0,0 0,4 0,4 1,4 1,11 2,29 1,61 1,6 Almanya -5,1 3,9 3,4 0,9 0,2 1,6 1,7 2,16 2,46 1,57 1,61 Yunanista n -3,1 -4,9 -7,1 -7,0 -3,9 0,8 2,2 -0,19 1,51 2,14 2,19 İtalya -5,5 1,7 0,6 -2,4 -1,8 -0,4 0,6 0,97 1,57 1 0,93 Japonya -5,5 4,7 -0,5 1,4 1,6 0,0 1,0 0,96 1,72 0,87 0,96 Kore 0,7 6,5 3,7 2,3 3,0 3,4 3,7 2,93 3,06 2,66 2,77 İspanya -3,8 -0,2 0,1 -1,6 -1,2 1,2 1,7 3,17 2,98 2,57 2,24 Türkiye -4,8 9,2 8,8 2,1 4,0 2,9 3,1 3,22 7,38 3,28 -0,4 İngiltere -5,2 1,7 1,1 0,3 1,8 2,6 2,6 1,79 1,74 1,3 1,41 ABD -2,8 2,5 1,8 2,8 2,2 2,4 3,1 1,57 2,22 2,89 2,71 Brezilya -0,3 7,5 2,7 1,0 2,5 0 -0,5 -3,44 1,05 1,16 2,13 Çin 9,2 10,4 9,3 7,7 7,7 7,4 7,0 6,7 6,9 6,55 6,3 Hindistan 5,2 11,1 7,8 4,9 4,7 7,3 7,7 7,11 6,68 7,54 7,25 Rusya -7,8 4,5 4,3 3,4 1,3 0,3 0,0 -0,1 1,55 1,63 1,46 Kaynak: OECD, Real GDP Forecast, https://data.oecd.org/gdp/real-gdp-forecast.htm#indicator-chart Erişim Tarihi: 09,03,2019

(20)

9

ġekil-1: SeçilmiĢ Ülkelerin GSYH ArtıĢ Oranları Grafiği Şekil 1 Seçilmiş Ülkelerin GSYH Artış Oranları Grafiği

AB ülkelerindeki sanayi politikalarına genel olarak baktığımızda, farklı politika araçları arasında rekabet gücünü artırmayı amaçlayan politikalar oluşturmaya çalışmaktadırlar. Oluşturulan politikalar ve ilgili kanunlar, AB‟de merkezi olarak belirlenmemektedir. Diğer yandan üye ülkelerin kendi sanayi politikalarını AB‟nin ortak stratejileriyle ve öncelikleriyle uyumlaştırması talep edilmektedir.

Türkiye, 1996 yılında AB içindeki Gümrük Birliği‟ne ortak olmuştur. 1999 yılında da aday ülke olma statüsünü kazanmıştır. Türkiye bu özelliği ile, AB‟deki yeni üye ya da aday ülkelerden farklı bir statü kazanmıştır. 2014 yılında Türkiye‟nin ihracatının yarısına yakını yani % 46,6‟sı AB ülkelerine gerçekleşmiştir. Bu ihracat oranı Türkiye‟nin sanayide hangi noktaya geldiğini göstermesi açısından oldukça önemlidir. (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

1.4.Türk Sanayisine Ait Ekonomik Göstergeler

Sanayileşmenin, ekonomik büyüme kapsamında lokomotif olma görevini üstlenmesine karşın, ekonomide kalıcı bir istikrar için tarım, sanayi ve hizmet sektörleri arasında belirli bir dengeni kurulması gerekmektedir. Tablo-2‟de Türkiye‟de GSYİH‟nın sektörlere göre son on yıllık dağılımı görülmektedir.

(21)

10 2Tablo -2: GSYİH’ de Sektör Payları

Tablo-2: GSYĠH’de Sektör Payları

GSYĠH Sektör Payları Yıllar Tarım (%) Sanayi (%) Hizmetler (%) 2000 7,5 26,2 55,3 2005 8,1 24,1 57 2010 8,1 24,6 54,3 2011 8,2 26,9 52,8 2012 7,8 26,8 53,7 2013 6,7 27,7 53,2 2014 6,6 28,2 53,7 2015 6,9 27,9 53,3 2016 6,2 28,2 53,8 2017 6,1 29,2 53,4 Kaynak: TÜİK

ġekil-2: Türkiye’de GSYĠH Ġçindeki Sektör Payları Grafiği (%)

Şekil 2 Türkiye’de GSYİH İçindeki Sektör Payları Grafiği (% )

Tablo-2 incelendiğinde, tarım, sanayi ve hizmet sektörleri arasındaki dengeli dağılımın uzun yıllardır devam ettiği ancak, tarım alanında nispi bir azalmanın olduğu görülmektedir. Sanayi sektöründe ise 2010 yılında yaşanan bir atış ve sonrasında hizmet sektörüyle beraber devam eden bir istikrar söz konusudur. Sanayi sektörünün GSYİH içindeki payının uzun yıllar ortalamasının %30 olarak gerçekleştiği görülmektedir.

(22)

11

Tablo-3‟te görüldüğü gibi, 2002-2014 yılları arasında ana faaliyet kollarına göre GSYH değişim oranları incelendiğinde, Türkiye küresel krizin etkilerinin hissedildiği 2008 yılında %0,7‟lik bir büyüme gerçekleştirilmiştir. Buna mukabil krizin ağır sonuçlarının belirdiği 2009 yılında ise %4,8 oranında küçülmüştür. Aynı tablo incelendiğinde Türkiye, sabit sermaye yatırımlarındaki artış ve özel sektör gayretleri neticesinde 2011 de, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olmuştur. 2011 yılını % 8,8‟lik bir GSYH ile tamamlamıştır. 2012 yılında ise iç talep, makro iktisadi tedbirlerin etkisiyle yavaşlamıştır. Fakat Türkiye Avrupa‟daki krizin devam etmesine rağmen, 2012 yılında %2,1, 2013 yılında %4,1 ve 2014 yılında %2,9‟luk bir büyümeyi gerçekleştirmiştir. 2014 yılında ise kişi başı GSYH değeri 10.404 Dolar olurken, cari fiyatlarla GSYH ise 800,107 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015). Netice olarak, Tablo-3 incelendiğinde Türkiye‟nin inişli çıkışlı dönemlerin olduğu uzun yılları boyunca sanayi sektörünün GSYH içindeki payının her zaman %30 seviyelerinde gerçekleştiği görülmektedir.

3Tablo -3: Ana Fa aliyet Kollarına Göre GSYH ve Sanayi’ni n Payı (1 998 Yılı-Sa bit Fiyatlarla)

Tablo-3: Ana Faaliyet Kollarına Göre GSYH ve Sanayi’nin Payı (1998 Yılı-Sabit Fiyatlarla)

GSYH Sanayi’nin Payı

Değer (TL) Büyüme Hızı Değer (TL) Payı

(%) Büyüme Hızı 2002 72.519.831 6,2 22.001.769 30,0 4,7 2003 76.338.193 5,3 23.688.952 31,0 7,7 2004 83.485.591 9,4 26.443.798 31,7 11,6 2005 90.499.731 8,4 28.775.042 31,8 8,8 2006 96.738.320 6,9 31.721.615 32,8 10,2 2007 101.254.625 4,7 33.550.094 33,1 5,8 2008 101.921.730 0,7 33.111.744 32,5 -1,3 2009 97.003.114 -4,8 30.262.712 31,2 -8,6 2010 105.885.644 9,2 34.463.146 32,5 13,9 2011 115.174.724 8,8 37.919.699 32,9 10,0 2012 117.625.021 2,1 38.526.014 32,8 1,6 2013 122.476.094 4,1 40.073.305 32,7 4,0 2014 126.069.789 2,9 41.509.785 32,9 3,5 Kaynak: TÜİK

(23)

12

Türkiye güçlü uluslararası bağlantılarının ve ortaklıklarının olması, ihracata yönelik üretim yapan, geniş tabanlı bir imalat sanayinin bulunması ve 2001 yılından sonra yaşanan yeni ekonomik iklim sonucunda da hızlı bir gelişim dönemine girmiştir. Sağlanmış olan ekonomik istikrar ortamı, AB müzakereleri ve Gümrük Birliği‟nin etkisiyle birleşince, üretim ve sanayi yapısında da bir dönüşüm yaşanması da kaçınılmaz olmuştur. Bu kapsamda, GSYH içinde imalat sanayinin payı 2002 yılında %22,1 iken 2014 yılında %24,2 olarak gerçekleşmiştir (Tablo-4) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

4Tablo -4: İktisadi Fa aliyet Kollarına Göre GSYH (İmalat Sanayi-1998 Yılı Sabit Fiyatlarıyla-Na ce Rev.2 )

Tablo-4: Ġktisadi Faaliyet Kollarına Göre GSYH (Ġmalat Sanayi-1998 Yılı Sabit Fiyatlarıyla-Nace Rev.2)

Değer (TL) Payı (%) Büyüme Hızı 2002 16.033.218.704 22,1 3,1 2003 17.362.208.667 22,7 8,3 2004 19.392.073.207 23,2 11,7 2005 20.984.291.310 23,2 8,2 2006 22.760.496.133 23,5 8,5 2007 24.042.143.921 23,7 5,6 2008 24.015.322.574 23,6 -0,1 2009 22.273.917.290 23,0 -7,3 2010 25.355.340.007 23,9 13,8 2011 27.890.450.086 24,2 10,0 2012 28.370.054.075 24,1 1,7 2013 29.425.901.738 24,0 3,7 2014 30.510.022.523 24,2 3,7 Kaynak: TÜİK

Üretime yönelik verimlilik ve rekabet gücünün artırılması, yüksek ve istikrarlı büyümeye ulaşmak için zorunluluktur. Bu bağlamda, verimlilik düzeyini arttırmanın yolu, imalat sanayinde teknolojinin yanında insan kaynağının da etkin biçimde kullanılmasına bağlıdır. Türkiye‟de 2013 yılında istihdam edilenlerin%50,9‟u hizmet sektöründe, %21,2‟si tarım, %20,7‟si sanayi, %7,2‟si inşaat sektöründe yer almıştır. 2014 yılında ise istihdam edilenlerin %51‟i hizmet sektöründe, %21,1‟i tarım, % 20,5‟i sanayi, %7,4‟ü inşaat sektöründe yer almıştır. 2014 yılında, 25 milyon 933 bin kişi istihdam edilmiştir. Bu istihdamın 5 milyon 316 bin kişisi sanayi sektöründe gerçekleşmiştir.

(24)

13

İmalat sanayinde kadın istihdamı da önemli bir konu olarak dikkat çekmektedir. Kadınların eğitim seviyelerini ve verilen eğitimin kalitesini yükseltmek, imalat sanayinde orta ve yüksek teknolojili ürün üretimi için oldukça önemlidir. 2008 deki küresel finans krizinden sonra çeşitli önlemler geliştirilmiştir. Bu önlemler neticesinde, Türkiye‟de özellikle kadınların işgücüne katılım oranlarında ciddi ve gözle görülür artışlar olmuştur. (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

Türkiye‟nin 2008-2018 yılları arasındaki dış ticaret verileri incelendiğinde (Tablo-5), ihracat ve ithalat dengesinin genel anlamda dalgalı bir bantta seyrettiği ve benzerlik gösterdiği görülmektedir. 2008 yılında 132 milyar $ olan ihracat, 2018‟de167 milyar $ ulaşmıştır. 2008 yılında 201 milyar $ olan ithalat ise 2018 yılında ise 223 milyar $ olmuştur. 2009 yılında küresel krizin etkileri dış ticaret rakamlarına olumsuz olarak yansımıştır. 2009 yılından sonra toparlanarak ihracat rakamları ve buna paralel olarak da ithalat rakamlarında artış yaşanmıştır. İmalat sanayinin Türkiye‟nin ihracat rakamlarındaki payı 2018 itibariyle %93,9 oranında olup en önemli ihracat kalemini oluşturmaktadır (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

5 Tablo-5: 200 8-2 014 Dö nemi Türkiye’nin Dış Ti caret Raka mları (Bin Dol ar)

Tablo-5: 2008-2014 Dönemi Türkiye’nin DıĢ Ticaret Rakamları (Bin Dolar)

Yıl Ġhracat Ġthalat DıĢ Ticaret Dengesi DıĢ Ticaret Hacmi Ġhracatın Ġthalatı KarĢılama Oranı (%) 2008 132.027.196 201.963.574 -69.936.378 333.990.770 65,4 2009 102.142.613 140.928.421 -38.785.809 243.071.034 72,5 2010 113.883.219 185.544.332 -71.661.113 299.427.551 61,4 2011 134.906.869 240.841.676 -105.934.807 375.748.545 56,0 2012 152.461.737 236.545.141 -84.083.404 389.006.877 64,5 2013 151.802.637 251.661.250 -99.858.613 403.463.887 60,3 2014 157.642.154 242.182.754 -84.540.600 399.824.908 65,1 2015 143.838.871 207.234.358 -63.395.487 351.073.229 69,4 2016 142.529.583 198.618.235 -56.088.652 341.147.818 71.7 2017 156.992.940 233.799.651 -76.806.711 390.792.591 67,1 2018 167.967.218 223.046.480 -55.079.262 391.013.698 75,3 Kaynak: TÜİK

Tablo-6‟da, 2010-2014 yılları arasındaki Türkiye‟de imalat sanayi alt sektörlerinin toplam imalat sanayi ihracatı içerisindeki payları verilmiştir. Bu verilere göre tekstil ürünleri, giyim eşyası, ana metal sanayi, başka yerde sınıflandırılmamış

(25)

14

makine teçhizat ve motorlu kara taşıtı ve römork sektörlerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu sektörlerin 2014 yılı itibariyle imalat sanayi alt sektörleri ihracatı içerisindeki payı %53,1 olmuştur. (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

6Tablo -6: İ malat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İ malat San ayi İhracatı İ çindeki Payı

Tablo-6: Ġmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam Ġmalat Sanayi Ġhracatı Ġçindeki Payı

Sektör 2010 2011 2012 2013 2014

Gıda Ürünleri ve İçecek 6,4 7,1 6,6 7,5 7,6

Tütün Ürünleri 0,3 0,2 0,3 0,3 0,4

Tekstil Ürünleri 10,4 10,3 9,3 10,4 10,5

Giyim Eşyası 10,1 9,2 8,3 9,0 9,4

Tabaklanmış Deri, Bavul, El Çantası, Saraciye ve Ayakkabı

0,6 0,6 0,6 0,8 0,8 Ağaç ve Mantar Ürünleri (Mobilya

Hariç); Hasır vb. Örülerek Yapılan Maddeler

0,5 0,5 0,5 0,5 0,6

Kağıt ve Kağıt Ürünleri 1,1 1,1 1,2 1,4 1,4 Basım ve Yayım; Plak, Kaset vb. 0,1 0,6 0,1 0,1 0,1 Kok Kömürü, Rafine Edilmiş Petrol

Ürünleri ve Nükleer Yakıtlar

3,9 4,9 5,0 4,5 3,9 Kimyasal Madde ve Ürünler 5,4 5,4 5,1 5,4 5,4 Plastik ve Kauçuk Ürünleri 4,6 5,0 4,5 5,0 5,1 Metalik Olmayan Diğer Mineral

Ürünler

3,8 3,2 2,9 3,0 2,9

Ana Metal Sanayi 13,7 13,5 20,3 12,4 11,3

Metal Eşya Sanayi (Makine ve Teçhizatı Hariç)

4,7 4,9 4,6 5,0 5,1 Başka Yerde Sınıflandırılmamış

Makine ve Teçhizat

8,6 8,8 8,3 9,0 9,2 Büro, Muhasebe ve Bilgi İşleme

Makinaları

0,1 0,1 0,1 0,1 0,1 Başka Yerde Sınıflandırılmamış

Elektrikli Makina ve Cihazlar

4,6 4,7 4,1 4,6 4,3 Radyo, Televizyon, Haberleşme

Teçhizatı ve Cihazları

1,8 1,7 1,8 1,4 1,5 Tıbbi Aletler; Hassas Optik Aletler

ve Saat

0,4 0,4 0,4 0,6 0,6 Motorlu Kara Taşıtı ve Römorklar 14,1 13,5 11,3 12,9 13,1

Diğer Ulaşım Araçları 1,6 1,6 1,2 1,7 1,6

Mobilya ve Başka Yerde

Sınıflandırılmamış Diğer Ürünler

3,1 3,2 3,5 4,7 5,2 Kaynak: TÜİK

(26)

15

Sektörel olarak ihracat rakamları incelendiğinde (Tablo-7); 2018 yılının ihracat sıralaması içerisinde birinci sıradaki sektörün 28 milyar $ motorlu kara taşıtı ve römork imalatının olduğu görülmektedir. İkinci sırada 19,2 milyar $‟la ana metal sanayi ve üçüncü sırada 14,7 milyar $‟la tekstil ürünleri imalatı yer almıştır (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

7Tabl o-7: En Çok İhr acat Gerçekleştiren Sa nayi Sektörler i (2018 Yı lı)

Tablo-7: En Çok Ġhracat GerçekleĢtiren Sanayi Sektörleri (2018 Yılı) Bin Dolar

Motorlu Kara Taşıtı ve Römorklar 28.091.654

Ana Metal Sanayi 19.255.440

Tekstil Ürünleri 14.731.386

Kaynak: TÜİK

2010-2014 yılları arasında Türkiye‟de imalat sanayi alt sektörlerinin toplam imalat sanayi ithalatı içerisindeki payları incelendiğinde (Tablo-8); kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıtlar, kimyasal madde ve ürünler, ana metal sanayi, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat sektörlerinin ön plana çıktığı gözlemlenmektedir. Bu sektörlerin 2014 yılı itibariyle imalat sanayi alt sektörleri ithalatı payı içerisindeki oranı %54,2 olarak gerçekleşmiştir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

8 Tablo-8: İ malat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İ malat Sanayi İthal atı İçindeki Payı (%)

Tablo-8: Ġmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam Ġmalat Sanayi Ġthalatı Ġçindeki Payı (%)

Sektör 2010 2011 2012 2013 2014

Gıda Ürünleri ve İçecek 2,4 2,7 2,9 2,8 3,0

Tütün Ürünleri 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1

Tekstil Ürünleri 4,2 3,7 3,1 3,0 3,2

Giyim Eşyası 1,6 1,5 1,3 1,4 1,5

Tabaklanmış Deri, Bavul, El Çantası, Saraciye ve Ayakkabı

0,8 0,8 0,9 0,9 0,9

Ağaç ve Mantar Ürünleri (Mobilya Hariç); Hasır vb. Örülerek Yapılan Maddeler

0,7 0,7 0,8 0,7 0,7

Kağıt ve Kağıt Ürünleri 2,3 2,0 2,0 1,9 2,1

Basım ve Yayım; Plak, Kaset vb. 0,4 0,3 0,3 0,3 0,3 Kok Kömürü, Rafine Edilmiş Petrol

Ürünleri ve Nükleer Yakıtlar

9,5 10,0 10,9 9,6 10,0 Kimyasal Madde ve Ürünler 18,6 18,1 18,0 17,0 18,6 Plastik ve Kauçuk Ürünleri 2,4 2,4 2,5 2,5 2,7

(27)

16 Metalik Olmayan Diğer Mineral

Ürünler

1,1 1,0 1,0 1,0 1,2

Ana Metal Sanayi 12,8 14,2 15,1 17,9 14,1

Metal Eşya Sanayi (Makine ve Teçhizatı Hariç)

2,2 2,1 2,2 2,4 2,2

Başka Yerde Sınıflandırılmamış Makine ve Teçhizat

10,7 11,6 11,7 11,9 11,6 Büro, Muhasebe ve Bilgi İşleme

Makinaları

2,2 1,8 1,9 1,9 2,0

Başka Yerde Sınıflandırılmamış Elektrikli Makina ve Cihazlar

5,6 5,1 4,7 4,3 4,3

Radyo, Televizyon, Haberleşme Teçhizatı ve Cihazları

3,7 3,4 3,8 4,1 4,7

Tıbbi Aletler; Hassas Optik Aletler ve Saat

2,6 2,5 2,6 2,6 2,9

Motorlu Kara Taşıtı ve Römorklar 10,9 10,8 9,5 9,9 9,8

Diğer Ulaşım Araçları 3,7 3,5 2,8 2,1 2,5

Mobilya ve Başka Yerde

Sınıflandırılmamış Diğer Ürünler

1,7 1,7 1,9 1,7 1,8

Kaynak: TÜİK

Son dönemlerde dünya çapında hız ve önem kazanan Ar-Ge yatırımlarının imalat sanayi üretimine de etkin olarak aktarılması amacıyla çalışmalara devam edilmektedir. Bu anlamda altı yıllık dönem için ülkemizde bilim ve teknoloji vizyonunu, önceliklerini ve hedeflerini içeren temel strateji belgesi konumunda olan Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi (UBTYS 2011-2016) belgesinde; otomotiv, makine-imalat, bilgi ve iletişim teknolojilerinin, Ar-Ge kapasitesi bakımından güçlü olunan; enerji, su, gıda, savunma, uzay ve sağlık alanlarında kullanılmasının öncelikli olduğu belirlenmiştir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

2014 yılında Türkiye‟ye 12.146 milyon $‟lık uluslararası doğrudan yatırım girişi olmuştur. Bu rakamın 2.891 milyon $‟ı imalat sanayi ve alt sektörlerinde yatırıma dönüşmüştür. İmalat sanayisine yönelik alt sektörler bazında bilgisayar, elektrik-elektronik ürünleri imalatı 918 milyon $‟lık rakam ile imalat sanayi genelinde %32 pay sahibi olarak birinci sırada yer almış, gıda, içecek ve tütün ürünleri imalatı 558 milyon $‟lık girişle %20‟lik bir pay alarak ikinci olmuştur. Bir önceki yıl gerçekleşen uluslararası yatırımlara göre %82 artış gösteren kimyasal ürün imalatı ise 2014‟te 486 milyon $‟lık giriş alarak imalat sanayi içinde %17 payla üçüncü sırada yer almıştır. Uluslararası Doğrudan Yatırım girişinin %76‟sı (6.571 milyon $) AB ülkeleri tarafından yapılmıştır. Söz konusu kaynak AB‟nin dış ticarette olduğu gibi Türkiye‟ye yapılan

(28)

17

doğrudan yatırımlarda da ağırlığını koruduğunu göstermektedir (Merkez Bankası, 2015).

Kaydettiği büyük büyüme performansları ve son on yılda uyguladığı yapısal reformlar sayesinde Türkiye uluslararası yatırımcılar nazarında cazip hale gelmiştir. Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) açısından 2017 yılı itibariyle Avrupa‟daki en popüler 7. ülke konumunda bulunmaktadır. Bu kapsamda Türkiye‟ye 2003-2017 yılları arasında toplam 193 milyar ABD doları yabancı yatırım yapılmıştır. Bu kaynağın sektörlere göre incelemesi yapıldığında %35 ile finans sektörünün birinci, %24 ile sanayi sektörünün ikinci ve %12 ile enerji sektörünün üçüncü sırada yer aldığı görülmektedir (http://www.invest.gov.tr/tr-TR/in vestmentguide/ investorsguide / Pages/FDIinTurkey.aspx Erişim Tarihi:10.03.2019).

Türkiye‟nin orta gelir grubundan üst-orta gelir düzeyine yükselişi, düşük teknolojili üretimden orta teknolojili üretime geçmesi sayesinde olmuştur. Bu bağlamda; Türkiye ekonomisinin yüksek gelirli bir ekonomi olmaya devam etmesi ve “orta gelir tuzağına” düşmemesi için sanayi yatırımlarını dengeli bir şekilde dağıtmaya, imalat sanayisinin gelişimini hızlandırmaya ve katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünlerin üretimine ve ihracat içerisindeki payını artırmaya yönelik tedbirler almasının önem arz ettiği düşünülmektedir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

1.5.Türk Sanayisinin Güçlü ve Zayıf Yönleri

2014 yılında gerçekleştirilen Girişim toplantılarında, sektör temsilcileri ile birlikte Türk sanayisinin güçlü ve zayıf yönlerinin ortaya çıkarılması ve çevresel kaynaklı fırsatlar ve tehditlerin değerlendirilmesi amacıyla Güçlü ve Zayıf Yönler İle Fırsatlar ve Tehditler (GZFT) Analizi çalışması yapılmıştır. Bu çalışmada aşağıdaki tespitler ön plana çıkmıştır (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015);

1.5.1.Güçlü Yönler

1) Sanayi ürünlerinde AB teknik mevzuat altyapısının büyük oranda tamamlanmış olması,

2) Girişimciliğin desteklemesine yönelik sistemler kurulmuş ve geliştirilmiştir 3) Bürokratik süreç kolaylaştırmış ve büyük oranda elektronik ortama aktarılmıştır

(29)

18

5) Yatırımları özendirici teşvik edici sistemin kurulması 6) Türkiye‟nin bölgesel konumu

7) Komşu ve çevre ülkelerle gerçekleştirilen ilişkiler 8) Farklı sektörlerin ihracat kapasitesine yönelik katılımı 9) Taleplere esnek yaklaşım

10) Girişimcilik kapasitesinin yüksek olması

11) Serbest Ticaret Anlaşması konusunda avantajlı olunması,

12) Örgün ve yaygın mesleki eğitim çeşitleri ve imkanlarının olması 13) Akreditasyon sisteminin kurulumunun gerçekleşmesi

14) Kredi Garanti Fonunun kurulması,

15) Bireysel katılım sermayesine yönelik alt yapının kurulmuş olması

16) KOBİ‟lerin sermaye piyasalarından yararlanmasını sağlayan sistemin kurulması,

17) Ar-Ge projelerinin strateji belgelerinde yer alması,

18) İşletmelere yönelik çeşitli destek sistemlerinin geliştirilmesi 19) Teknoloji altyapısının gelişmiş olması

20) Ülkedeki ulaştırma yatırımlarının artması,

21) Kalkınma ajanslarının kurulması ve faaliyete geçmesi 1.5.2.Zayıf Yönler

1) Üretimde küçük işletmelerin teknolojiyi yeterince kullanamaması, 2) Kanunlar ve teknoloji arasındaki uyumsuzlukların devam etmesi 3) KOBİ‟lerin nitelikli eleman sorunları

4) İşgücü piyasasının esnek olmaması,

5) AB ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmaları yapılmasında güçlüklerin devam etmesi

(30)

19

7) Türkiye‟nin Gümrük Birliği ile ilgili konularda AB‟nin karar alma mekanizmalarında yer almaması

8) Nitelikli işgücü yetersizliği ve bu işgücünün diğer alanları tercih etmesi, 9) Sanayi istihdamıyla ilgili var olan olumsuz algı,

10) Sanayi istihdamında ve ücret politikaları arasında yaşanan uyuşmazlıklar 11) İşletmelerde uygulanan eğitimlerin yetersiz olması

12) Kredi Garanti Fonu sistemiyle ilgili var olan eksiklikler 13) Kredi Garanti Fonu‟na yönelik yeterince tanıtımın olmaması 14) KOBİ‟lerin girişim sermayesine karşı olumsuz bakış açıları

15) Teknoloji, Ar-Ge konularında yeterli farkındalığın sağlanamaması, 16) Ar-Ge‟ye ayrılan kaynakların yetersizliği

17) Ar-Ge çalışmalarının yeterince ekonomik değere dönüştürülmemesi 18) Yatırım ile destek sistemleri arasındaki uyumsuzluk problemleri 19) Sanayide işletme maliyetlerinin yüksek olması,

20) Yoğun sanayileşmenin gerçekleştiği bölgelerde yaşanan sorunlar, 21) Çevreye duyarlı ürün ve üretim faaliyetleri konusunda bilgieksikliği 22) Atıkların yeniden dönüştürülmesine yönelik eksiklikler,

23) KOBİ‟lerin devlet teşviklerinden yeterli oranda yararlanamaması 24) İşletmelerin reklam ve pazarlama konularında yetersiz kalmalarıdır. 1.5.3.Fırsatlar

1) Türkiye‟deki genç nüfus ve girişimci potansiyeli, 2) AB‟ye üyelik süreci içinde bulunulması,

3) Üçüncü ülkelerle ticarette elde edilen avantajlar,

4) AB‟ye üyelik sürecinin uluslararası yatırımları çekme yönündeki avantajları, 5) Gümrük Birliği‟nden bağımsız olarak ticaret politikası araçlarının kullanılabilmesi,

(31)

20 7) Sanayi yatırımlarındaki artış, 8) Girişimciliğin desteklenmesi 9) Nitelikli insan gücü potansiyeli, 10) Kamu alımlarının potansiyel gücü,

11) Üniversite ve sanayinin işbirliği içinde olması 12) Devlet Destekleri Bilgi Sisteminin kurulması, 13) Yenilenebilir enerji kaynağı potansiyeli,

14) AB finansal desteklerinden faydalanma imkanı,

15) Çevre yatırımlarının (verimlilik vb.) ekonomiye katkı sağlaması, 16) Kalkınma ajanslarının sanayi stratejilerinin bulunmasıdır.

1.5.4.Tehditler

1) Küresel krizlerin yatırımcılar üzerindeki olumsuz etkileri 2) Avrupa ülkelerinde yeni üretim merkezleri ortaya çıkması

3) ABD ile AB arasında yapılan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması sebebiyle muhtemel pazar kaybı,

4) Komşu ülkelerde yaşanan siyasi sorunlar ve istikrarsızlıklar 5) Gelişmiş ülkelerin tarife dışı korumacılığı arttırmaları 6) Rekabetçiliği artan ülkeler,

7) Küresel piyasadaki işgücü maliyetlerinin düşmesi 8) Teknoloji odaklı işgücü piyasalarının darlığı 9) Nüfus artış hızında meydana gelen düşmeler 10) Hızla değişen teknoloji

11) Ar-Ge yatırım ölçek ve maliyetlerinin büyümesi, 12) Enerjide bağımlılığın giderek artması,

(32)

21 1.6.Türkiye Sanayi Stratejisi

Dünyada küreselleşme olgusunun yaygınlaşması, ülkeler arasındaki ekonomik bütünleşmeler, AB ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi uluslararası organizasyon ve kuruluşların ekonomi politikalarına olan etkisi, teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler, başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin hızlı yükselişi ve ticaret hacmindeki artış vb. stratejik çaptaki unsurlar Türkiye‟nin ekonomik büyüme kapasitesini doğrudan etkilemektedir. Artan küresel rekabet ortamına Türkiye‟nin uyum sağlaması, kendi rekabet gücünü geliştirmesi ve yüksek ekonomik büyüme oranlarını devam ettirme gerekliliği, temel strateji unsurlarından en önemlisi konumundaki sanayi üretiminin ve stratejisinin önemini oldukça arttırmaktadır (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

Genel sanayi stratejisini geliştirmek amacıyla, üç temel hedef tespit edilmiştir. Uygulanacak sanayi stratejisinin odağında, yapısal dönüşümü desteklemek yer almaktadır. Türk sanayi sektörünün temel stratejilerini gösteren şema Şekil-3‟te gösterilmiştir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015).

Hedef 1: Türk sanayinde bilgi ve teknolojiye dayanan yüksek katma değerli yerli ve milli üretimin geliştirilmesi,

Hedef 2: Kaynakların etkin ve verimli kullanıldığı, daha çevreci ve rekabetçi sanayi modeline dönüşüm sağlanması,

Hedef 3: Sosyo-kültürel ve bölgesel gelişime katkı sağlayan ve nitelikli işgücüne sahip bir sanayinin geliştirilmesidir.

Şekil-3 Türk Sanayisinin Strateji şeması Şekil 3Türk Sanayisinin Strateji şeması

(33)

22 Kaynak: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

1.7.Türkiye Sanayisinde Belirlenen Politikaları

Türkiye sanayisinin güçlü ve zayıf yönleri ile sanayi için fırsatların ve tehditlerin analizinin yapılması bu alanda sanayinin gelişimi için bir politika geliştirilmesi gerekmektedir. Aşağıda Türkiye‟nin sanayide gelişim stratejileri için izlenecek politikalar maddeler şeklinde verilmiştir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2015);

1) Sanayide teknolojik olarak bir değişim ve dönüşüm yapılacaktır. 2) Sanayi altyapısında güçlendirme yapılacaktır.

3) Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin finansmana ulaşım olanakları artırılacaktır.

4) Sanayide yeşil üretim geliştirilecek ve özenti oluşturulacaktır.

5) Yatırımsal ortamın ve çalışma ortamlarının kalite seviyesi artırılacaktır. 6) Türkiye‟nin uluslararası ticaret hacmini çoğaltmaya dönük organizasyonlar yapılacaktır.

7) Sanayide ihtiyaç olan nitelikli kişilerin istihdam edilmesine yönelik etkinlikler yapılacaktır.

(34)

23

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

2.KONYA SANAYĠSĠNĠN MEVCUT DURUMU VE SON GÖSTERGELER Büyük buhrandan sonra Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ekonomilerinin maruz kaldığı unutulmaz 2008 krizi sonrasında küresel ekonomide tam anlamıyla bir toparlanmadan bahsetmek mümkün görünmemektedir. Söz konusu 2008 krizinin etkilerini azaltmak maksadıyla merkez bankaları likidite seviyelerinde görülmemiş artırımlarda bulunmuşlardır. Küresel likiditedeki artış, gelişmekte olan ülkelere yönelerek bu ülkelerin ekonomisinde bir canlanmaya neden olmuş yanı sıra bu ülke ekonomilerinin küresel büyümenin taşıyıcıları olmasına kapı aralamıştır.

Küresel kriz, birçok gelişmiş ülke ekonomisinin yapısal reform geçirmesiyle ve büyümede uzun süreli durağanlıkla sonuçlanmıştır. Kriz kaynaklı sorunlarla baş etmek isteyen ülkeler, kısa vadeli çözüm politikaları üretme yoluna gitmişler, bu durum ise zaman içerisinde ülke içerisinde toplumsal tepkilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu anlamda, Avrupa ve Amerika‟da yaşanan siyasal dönüşümü, bahsi geçen küresel ekonomik buhrandan bağımsız görmemelidir.

Ülkemizin kuvvetli ekonomik ilişkileri olan Avrupa Birliği ve ABD ekonomilerine 2016 yılı özelinden bakılacak olursa; Avrupa Birliğinin bu yılı Brexit ve İtalya‟da ortaya çıkan bankacılık sorunlarıyla geçirdiği görülmektedir. ABD‟de ise, kısmen ekonomik toparlanmayla gelen istihdam piyasasındaki olumlu gelişmelere tanık olunmuştur. Ancak yeni başkan Donald Trump‟ın ekonomiye dönük tasarruflarının

(35)

24

istikameti tam olarak öngörülemediğinden küresel ekonomiye yönelik endişeler artmıştır. Avrupa Birliği ve ABD dışında kalan Japonya, Rusya, Çin vb. büyük ekonomilerde de krizin aşılmasına dönük köklü dönüşüm adımları atılamamıştır. OECD verilerine göre 2017 yılı için %3,58 olan küresel büyüme hızının 2018‟te 3,74 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. IMF verilerine göre ise, bu oranlar, 2017 için %3,6, 2018 yılı için %3,7 olarak tahmin edilmektedir. (Tüsiad, 2018)

Ülkemizin Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) uygulamalarından başarılı sonuçlar alınarak sanayi gelişme seviyemizin daha yukarılara çıkarılması, yetkili Bakanlık tarafından çıkarılacak yasa, yönetmelikler ve diğer ilgili kurumların girişimleriyle bağlantılı olmasının yanı sıra ülkemiz sanayicilerinin de, dünyadaki gelişmeleri takip ederek dünyanın büyük bir köy olduğunu, artık herkesin herkesle her konuda ve her koşulda rekabet edebildiği gerçeğini ve firma bünyelerindeki idari ve üretim aşamalarında yer alan her birimi en verimli bir şekilde kullanmak zorunda olduğunu, ancak bunu yapabildiği oranda dünya ile rekabet etme şansının olabileceğini idrak etmelerine bağlıdır. Artık dünya rekabet ortamında başarılı ve bir dünya firması olabilme yolunun da her şeyden önce, bilgiye yatırım yapmaktan ve bilgiyi her alanda kullanmaktan geçtiği şüphesizdir

Türkiye‟nin 3. büyük organize sanayi bölgesi olan Konya Organize Sanayi Bölgesi bölgenin birçok iş yükü potansiyelinin karşılamakla birlikte şehre ve ülkeye birçok yatırım ve gelişim sağlamaktadır.

Ülkemizin ekonomik anlamda yükselen değerlerinden olan Konya‟da mevcut Organize Sanayi Bölgelerinde yer alan firma istatistiklerine bir göz atılacak olursa, Konya ekonomisinin yükselişi daha net anlaşılacaktır:

I. OSB: 160, Konya OSB: 581, Beyşehir OSB: 9, Ereğli OSB: 47, Akşehir OSB: 30, Seydişehir OSB: 6, Çumra OSB: 7,

(36)

25

Karapınar OSB: 18 adet olmak üzere toplamda 858 firma üretim faaliyetinde bulunmaktadır. (http://www.kto.org.tr=10&id=1036, 22.05.2019)

Konya organize sanayi bölgesinde yapılan ekonomik veriler, gelişim endeksi ve diğer değerler ışığında birçok problemle karşılaşmaktadır. Bunlardan biri is profesyonel yönetici sorunudur. Profesyonel yönetici sorunu işletmelerde çözülmesi gereken bir temel değerdir. Bu bağlamda ilk olarak Konya ilinin mevcut sanayisi durumu ve gelinen durum ile ilgili bilgiler verilecektir.

2.1. Konya Ġli Sanayinin Mevcut Durumu

Konya, dokuz adet OSB, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekli on yedi küçük sanayi bölgesi, kent merkezinde bulunan on beş küçük sanayi sitesi, muhtelif ilçelerinde yer alan 16 küçük sanayi sitesi ve on adet özel sanayi sitesi ile Türk ekonomisini sırtlayan en önemli şehirlerin başında gelmektedir.

(37)

26 9Tablo:9 . Konya İli Organize Sa nayi Bölgeleri

Tablo:9. Konya İli Organize Sanayi Bölgeleri

Sıra OSB ADI Milyon

m2 Parsel Sayısı Tahsisi Yapılan Parsel

Üretim ĠnĢaat Proje Aktif Firma Sayısı Ġstihdam Sayısı 1 1. OSB 1,34 166 160 160 - - 140 7.500 2 KOS 23,00 620 615 581 26 8 556 40.000 3 AkĢehir 1,12 60 55 30 14 11 29 1.200 4 BeyĢehir 1,00 68 31 9 11 11 11 450 5 Çumra 1,00 41 41 7 3 31 10 500 6 Ereğli 2,58 119 108 47 7 54 53 1.400 7 Karapınar 2,08 51 46 18 9 19 20 180

8 Kulu 4,00 210 Altyapı ve kamulaştırma devam ediyor

9 SeydiĢehir Toplam 2,50 38,62 54 28 6 5 17 6 35 1.389 1.084 858 75 151 825 51.265

Kaynak: Konya Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü

Tabloda yer alan OSB verilerine özel bir sanayi sitesi olan BÜSAN‟da yer alan 762 adedi faal olup üretim yapan toplam 862 işyeri verisi de eklenince, Konya‟nın günden güne büyüyen üretime dayalı ekonomik potansiyeli daha iyi kavranacaktır. Farklı sektörler baz alındığında Konya‟nın Türkiye pazarındaki payı şu şekildedir:

Metal işleme; Türkiye pazarının %45‟i; Traktör parçası üretimi: %90 ve Tarım Makinalarında kullanılan parçaların üretimi: %100 ile bu alanda Türkiye pazarının %65‟ini elinde bulundurmaktadır. Ayrıca, otomotiv yan sanayisi için yedek parça üretimi hususunda önde gelen birçok modelin %70‟i aşan kısmı Konya‟da üretilmektedir. Türkiye tahıl üretiminin %10‟u Konya‟da gerçekleşmektedir. Toplamda 250.000 tonluk üretimle metal döküm sektöründe 450 firma faaliyet göstermektedir ki bu miktar, Türkiye metal üretiminin %18‟ine tekabül etmektedir. (Konya Ticaret Odası, 2018)

(38)

27

Tablo:10. Konya İli 2017 Sonu Sanayi Siciline Kayıtlı İşletmelerin Sektörlere Göre Dağılımı

Sn SEKTÖR ADI FĠRMA

SAYISI

YÜZDE DAĞILIM

1 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı 1.547 22,9 %

2 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman 1.132 16,7 %

3 Gıda ürünlerinin imalatı 791 11,7 %

4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı 504 7,5 %

5 Motorlu kara taşıtı, treyler ve yarı treyler imalatı 461 6,8 %

6 Ana metal sanayi 380 5,6 %

7 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı 354 5,2 %

8 Ağaç ve ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı 346 5,1 % 9 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı 345 5,1 %

10 Giyim eşyalarının imalatı 165 2,4 %

11 Elektrikli teçhizat imalatı 162 2,4 %

12 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı 135 2,0 %

13 Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması 126 1,9 %

14 Diğer Madencilik ve Taş ocakçılığı 112 1,7 %

15 Tekstil ürünlerinin imalatı 70 1,0 %

16 Kâğıt ve kâğıt ürünlerinin imalatı 47 0,7 %

17 Bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünleri imalatı 33 0,5 % 18 Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı 28 0,4 %

19 Metal Cevherleri Madenciliği 10 0,1 %

20 Diğer (10‟dan az firma sayısı bulunan sektörler) 15 0,2 %

Toplam 6.763 100,0 %

Kaynak: Konya Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü

Son dönemde sektörel çeşitlilik anlamında büyük dönüşüm geçiren Konya‟da 2014 yılında sanayi siciline kayıtlı 3.825 firma varken, 2017 yılı itibarı ile bu firmaların sayısı 6.763 olarak tescil edilmiştir. Bu firmaların sektörel dağılımlarına bakıldığında ilk dokuzda %86,6 gibi yüksek bir oranla ana sektörlerde yer alan firmaların yer aldığı görülmektedir. Konya sanayisi için öne çıkan bu sektörleri şöyle sıralamak mümkündür. (Konya Ticaret Odası, 2018)

2.1.1.Otomotiv Yan Sanayi

Türkiye‟de otomotiv sektöründe yaşanan gelişmeler ve Tümosan‟ın Konya‟da kurulması vb. olaylar, Konya‟da otomotiv yan sanayiinde üretiminde bulunan firma

Şekil

Şekil 1 Seçilmiş Ülkelerin GSYH Artış Oranları Grafiği
Şekil 2 Türkiye’de GSYİH İçindeki Sektör Payları Grafiği (% )
Şekil 4Birinci Organi ze Bölge si Sektörel Dağılım
Şekil 5Konya İhracatının Türkiye İhracatı İ çindeki Payı

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca, katılımcıların çoğu (N=38) sanayi ile iş birliği yapabilen okullarda çalışan mesleki teknik öğretmenlerin işlerinden daha çok doyum sağladığını,

Antibiyotik kullanan üreticiler hayvansal ürünleri ucuza mal eder, sağlıklı gıda üreten küçük çiftçilerin ürün fiyatlarını aşağıya çekmesine neden olur.. Bu haks

Küçük aile çiftçiliği yapan köylülere göre daha örgütlü olan tüccarlara çiftçiler ürünlerini satarken ve tarımsal üretim girdileri ve araçlarını tüccar ve

Örgütsel bağlılığı yüksek olan çalışanlar, bulundukları örgütün amaç ve değerlerini benimsemekte, örgüt için büyük çaba sarf etmekte ve örgütte kalmak için

Mitoz bölünme geçiren 2n=15 kromozomlu bir hücrenin profaz evresinde hücrede kaç kromatit vardır?. A) 8 B) 14 C) 30 D) 45 E)

Aysel’in kimlik krizinin temeli nde, çocukluğundan beri kendine ağır gelen görev ve sorumluluklar taşıması, ailesinden ve eğitim sürecinden öğrendiklerinin

Ankara Radyosuna intisabım ­ da da gene Bedriye Hoşgör hanımefendi vasıtasiyle tanı­ dığım merhum Kem al Niyazi Şeyhlin "un rolü olmuştur.. An­ kara’da

Bu çalışmadan daha farklı olarak hisse senetlerinin günlük verileri değil de aylık ya da üçer aylık şeklinde çalışılmış olsa idi çalışmamızda gördüğümüz