• Sonuç bulunamadı

İzmir ili Karşıyaka ilçesi sınıf öğretmenlerinde siberkondri düzeyi ve ilişkili faktörler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir ili Karşıyaka ilçesi sınıf öğretmenlerinde siberkondri düzeyi ve ilişkili faktörler"

Copied!
130
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI

İZMİR İLİ KARŞIYAKA İLÇESİ SINIF ÖĞRETMENLERİNDE SİBERKONDRİ

DÜZEYİ VE İLİŞKİLİ FAKTÖRLER

Dr. Gülhan UNCU

UZMANLIK TEZİ

İZMİR

2018

(2)

T.C.

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI

İZMİR İLİ KARŞIYAKA İLÇESİ SINIF ÖĞRETMENLERİNDE SİBERKONDRİ

DÜZEYİ VE İLİŞKİLİ FAKTÖRLER

Dr. Gülhan UNCU

UZMANLIK TEZİ

Danışmanlar

Prof. Dr. Meltem ÇİÇEKLİOĞLU

Prof. Dr. Şafak TANER

İZMİR

2018

(3)

T.C.

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Halk Sağlığı Anabilim Dalı Uzmanlık Programı çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma aşağıdaki jüri tarafından Uzmanlık Tezi olarak kabul edilmiştir.

Tez Savunma Tarihi : 09 /05/2018

BAŞKAN

Prof. Dr. Meltem ÇİÇEKLİOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi

Halk Sağlığı Anabilim Dalı

ÜYE

Prof. Dr. Aliye MANDIRACIOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi

Halk Sağlığı Anabilim Dalı

ÜYE

Prof. Dr. Türkan GÜNAY Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi

(4)

ÖNSÖZ

Asistanlık eğitimim boyunca her konuda yol gösteren, hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, en zor anlarımda hep yanımda olan değerli danışman hocam Prof. Dr. Şafak Taner’e; bu tez çalışmasının her aşamasındaki katkılarından dolayı teşekkür ederim.

Uzmanlık eğitimi sürecinde ve bu tezin ortaya çıkmasında; aydınlatıcı katkılarından dolayı tez danışmanım, değerli hocam Prof. Dr. Meltem Çiçeklioğlu’na ve tez yürütme kurulunda bulunan değerli hocam Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu’na

Uzmanlık eğitimi sürecime sundukları katkıları için değerli hocalarım; Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Prof. Dr. Meral Türk, Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, Prof. Dr. Zeliha Öcek, Prof. Dr. Raika Durusoy, Doç. Dr.Işıl Ergin, Doç. Dr. Aslı Davas ve Doç. Dr. Hür Hassoy’a

Asistanlık süresi boyunca aynı odayı paylaştığım, tanımaktan mutluluk duyduğum sevgili arkadaşlarım Funda Kaya, Mümine Yüksel, Bükre Çıkman, Bilge Karakaş ve Burcu Demir’e

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nın çok değerli çalışanları ve asistan arkadaşlarıma

Son olarak; desteklerini esirgemeyen değerli aileme ve Doğukan Karapaça’ya

Canıgönülden teşekkürlerimi sunarım.

(5)

I

ÖZET

İZMİR İLİ KARŞIYAKA İLÇESİ SINIF ÖĞRETMENLERİNDE

SİBERKONDRİ DÜZEYİ VE İLİŞKİLİ FAKTÖRLER

Giriş ve Amaç: İnternet üzerindeki tıbbi enformasyona aşırı maruz kalma nedeni ile

sağlık anksiyetesinin artması siberkondri olarak tanımlanmaktadır. Siberkondri, sağlık anksiyetesinin arttırmasının yanında kişilerin işlevselliğini bozmakta ve yaşam kalitesini düşürmekte, doktorlara güvenini azaltmakta, sağlık hizmeti kullanımlarını arttırmaktadır. Siberkondrinin, güvenilir olan ve güvenilir olmayan çevrimiçi enformasyon kaynaklarını ayırt edebilmede güçlük ile ilişkili olabileceği, bu ayrımı yapabilmeyi ise bireylerin eğitim seviyesi, enformasyonu değerlendirebilme yetenekleri ve teknolojik becerileri etkileyebileceği belirtilmektedir. Bu çalışmanın amacı; İzmir ili Karşıyaka ilçesi sınıf öğretmenlerinde, siberkondri düzeyini belirlemek ve siberkondri düzeyi ile ilişkili olabilecek etmenleri araştırmaktır.

Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipteki bu araştırmanın evrenini İzmir ili Karşıyaka ilçesi

kamu ilkokullarında çalışmakta olan sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır. Evren 538, prevalans %50, güven aralığı %95, hata payı %5 ve yedek %20 alınarak örneklem büyüklüğü 270 olarak hesaplanmıştır. Araştırmanın kapsayıcılığı %89,2’dir.. Çalışmanın bağımlı değişkeni; siberkondri düzeyidir. Siberkondri düzeyinin ölçülmesinde Siberkondri Ciddiyet Ölçeği Kısa Formu (SCÖ-15) kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler sosyoekonomik ve çalışma yaşamı, sağlık durumu, sağlık arama davranışı, internet kullanımı ile ilgili değişkenler ve sağlık okuryazarlığı düzeyi olmak üzere beş başlık altında gruplandırılmıştır. Değişkenleri içeren anket formundaki sorular; çalışmaya katılmayı kabul eden öğretmenler tarafından öz bildirim yöntemi ile doldurulmuştur. Toplanan verilerin analizinde Student T, Mann-Whitney U, Kruskal Wallis H testi ve Spearman Korelasyon Analizi kullanılmıştır. Ölçeklerin güvenirliğinin belirlenmesinde Cronbach alfa katsayısı hesaplanmıştır.

Bulgular: Yaş ortalaması 49,1 (±7,1) olan sınıf öğretmenlerinin %71,4’ünü kadınlar

oluşturmaktadır. %33’ünde kronik hastalık tanısı mevcuttur ve %4,1’nin psikiyatrik hastalığı olduğunu belirtmiştir. Katılımcıların sağlık durumlarına verdikleri puan

(6)

II

ortalaması 78,2 (±13,9) olarak saptanmıştır. Çalışma grubu sağlık ile ilgili konularda en sık sağlık personelini (% 77,2), ikinci olarak interneti (%40,7) kaynak olarak kullanmaktadır. Sağlıkla ilgili en güvendikleri kaynak sıralamasında; en sık (%94,6) sağlık personeli ardından (%35,3) internet gelmektedir. Çalışmaya katılan kişilerin interneti en sık kullanma amaçları; iş ve mesleki araştırma yapma (%50,2), sosyal ağlarda sağlık dışı paylaşım yapma (%32,0), sağlık ile ilgili araştırma yapma (%21,6) olarak sıralanmaktadır.Sağlıkla ilgili olarak interneti kullanma amaçları ise birincil olarak sağlık/ hastalık araştırmak (% 29) ve doktor/diyetisyen randevusu almak (%22,8), ikincil olarak olarak hastalık semptomlarını araştırmaktır (% 23,2). Çalışmaya katılan öğretmenlerin siberkondri puan ortalaması 33±8.4 olup; sağlık durumuna verilen puan, sağlıkla ilgili kullanılan kaynak, internette geçirilen süre, internette tıbbi araştırma ile geçirilen süre, interneti zorunlu ihtiyaçları için kullanma, internette sağlık/hastalık araştırma ve hastalık semptomlarını araştırmanın siberkondri puanı ile ilişkili etmenler olduğu saptanmıştır.

Sonuç: Bu çalışmada sınıf öğretmenlerinin siberkondri düzeyi orta düzeyde

saptanmıştır. Sağlık durumuna düşük puan verenlerde, sağlıkla ilgili en sık kaynak olarak interneti kullananlarda, internette özellikle tıbbi araştırma ile daha fazla vakit geçirenlerde, interneti sağlıkla ilgili zorunlu olmayan ihtiyaçları için kullananlarda ve internette sağlık/ hastalık araştıranlarda, hastalık semptomlarını araştıranlarda siberkondri düzeyi daha yüksek bulunmuştur. Sağlık personeli tarafından internet kullanıcılarına internetin sadece sağlıkla ilgili enformasyon elde etmenin bir yolu olduğu, her kaynağın güvenilir olmadığı özellikle kendi kendine teşhis koymak için uygun bir araç olmadığı hakkında bilgilendirme yapılmalı ve danışmanlık verilmelidir. Sağlıkla ilgili güvenli internet kullanımına yönelik halk eğitimleri yapılmalı, kişilerin doğru bilgiye güvenilir kaynaklardan ulaşması sağlanmalıdır.

(7)

III

ABSTRACT

CYBERCHONDRIA LEVEL AND RELATED FACTORS IN CLASSROOM

TEACHERS IN KARSIYAKA

Introduction and Aim: Increased health anxiety due to excessive exposure to

medical information on the Internet is defined as cyberchondria. In addition to increasing health anxiety, it disrupts the functionality of individuals and decreases the quality of life, decreases the confidence of the doctors and increases the use of health services. Cyberchondria may be associated with difficulty in distinguishing the reliability of online information sources, and to make this distinction can affect individuals' educational level, ability to evaluate information and technological skills. The aim of this study was to determine the level of cyberchondria and to investigate the factors that might be associated with the level of cyberchondria

Material and Methods: The target population of this cross-sectional study consisted

of classroom teachers working in public primary schools in Karsıyaka district of Izmir The sample size was computed as 270 based on the target population of 538, confidence limit of 95%, sample error of 5%, 50% prevalence with 20% replacement. Response rate was 89.2%. The dependent variable of the study; the level of cyberchondria. Turkish Version of Cyberchondria Severity Scale Short Form (SCO-15) was used to measure the level of cyberchondria. The independent variables were grouped to five headlines; as socioeconomic and working variables, health status, health search behavior, internet usage variables and health literacy level. The questions in the questionnaire containing variables were filled in by self-report method. In the statistical analysis of collected data, a score indicating the coordination level was generated. In the determination of factors associated with coordination score; Student’s T test, Mann-Whitney U test, Kruskal Wallis test, Spearman correlation analysis was used. For the determination of the reliability of the developed scale; Cronbach's alpha coefficient was calculated.

Results: The mean age of the study group was 49.1±7.1 and 71.4% of the

study group were female .33% of the teachers had chronic disease and 4.1% had psychiatric disease. The mean score of the participants in health status was 78.2 (± 13.9). The primary source of health-related information was healthcare

(8)

IV

professionals (77.2% ) and internet was the second. (40.7%) The most reliable source of health related information was healthcare professionals (94.6%) followed by the Internet (35.3%). 21.6% of the participants went online to seek health information. The most prevalent purpose for health-related internet use was to search health / disease (29%) and to get doctor appointment (22.8%).The second purpose was to self-diagnose (23.2%). The scale had 33 ± 8.4 of mean total score. Health status, using internet for primary source of health-related information, spending more time on the internet for health-related information, seeking health/disease, self-diagnosing were found to be associated factors with cyberchondria scores.

Conclusion: In this study, cyberchondria level of classroom teachers is moderate.

Cyberchondria levels are higher who uses internet as primary source of health-related information, who spents more time on the internet, and those who searched the internet for health / disease research and who self-diagnose themselves. It should be provided by healthcare professionals to inform and advise internet users that the Internet is only a way of obtaining health-related information, not a self-diagnostic tool.

(9)

V

İÇİNDEKİLER

ÖZET ……….I ABSTRACT ... III İÇİNDEKİLER ... V TABLOLAR DİZİNİ ... VIII ŞEKİLLER DİZİNİ ... X GRAFİKLER DİZİNİ ... XI KISALTMALAR ... XII 1. GİRİŞ ... 1 2. GENEL BİLGİLER ... 3 2.1 İnternet Kullanımı ... 3

2.2 Sağlık Arama Davranışı ve İnternet ... 6

2.3 Siberkondri ... 10

2.4 Siberkondri ve Sağlık Anksiyetesi Arasındaki İlişki ... 12

2.5 Siberkondri Ölçüm Araçları ... 15

2.6 Siberkondriyi Başlatan ve Sürdüren Etkenler ... 16

2.7 Siberkondriden Koruyucu Önlemler ... 24

3. GEREKÇE ... 26

4 AMAÇ ... 28

4.1 Araştırmanın Yakın Erimli Amaçlar. ... 28

4.2 Araştırmanın Uzak Erimli Amaçları ... 28

5. GEREÇ VE YÖNTEM ... 29

5.1 Araştırma Tipi ... 29

5.2 Araştırma Evreni ... 29

(10)

VI

5.4 Etik Onay ... 31

5.5 Araştırmaya Dahil Olma Kriterleri ... 31

5.6 Araştırmadan Çıkarılma Kriterleri ... 31

5.7 Bağımlı ve Bağımsız Değişkenler ... 31

5.7.1. Bağımlı Değişken ... 31

5.7.2. Bağımsız Değişkenler ... 32

5.7.2.1. Sosyo-Ekonomik ve Çalışma Yaşamına İlişkin Değişkenler ... 33

5.7.2.2. Sağlık Durumu ile İlgili Değişkenler ... 34

5.7.2.3. Sağlık Arama Davranışına İlişkin Değişkenler ... 35

5.7.2.4. İnternet Kullanımı ile İlgili değişkenler ... 36

5.7.2.5. Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi ... 37

5.8 Verilerin Toplanması ... 37

5.9 İstatistiksel Analiz ... 38

6. BULGULAR ... 39

Tanımlayıcı Bulgular ... 39

6.1 6.1.2 Sağlık Durumu ile İlgili Değişkenler ... 41

6.1.3 Sağlık Arama Davranışına İlişkin Değişkenler ... 44

6.1.4 İnternet Kullanımı ile İlgili Değişkenler ... 46

6.1.5 Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi ... 50

6.1.6 Siberkondri Düzeyi ... 53

6.2 Siberkondri ile İlişkili Faktörler ... 59

6.2.1 Siberkondri Düzeyinin Sosyo-Ekonomik ve Çalışma Süresi ile İlgili Değişkenlerle İlişkisi ... 59

6.2.2 Siberkondri Düzeyinin Sağlık Durumu ile İlişkisi... 60

6.2.3 Siberkondri Düzeyinin Sağlık Arama Davranışı ile İlişkisi….. ... 62

(11)

VII

6.2.5 Siberkondri Düzeyinin Sağlık Okuryazarlığı ile İlişkisi ... 67

6.2.6 Siberkondri Toplam Skoru ile Ölçeğin Diğer Alt Boyut Skorları Arasındaki Korelasyon Analizi Sonuçları ... 68

7 TARTIŞMA………..69

7.1. Çalışmaya Katılan Öğretmenlerin Sosyo-Ekonomik ve Çalışma Yaşamı Özellikleri ………..……….70

7.2. Çalışma Grubundaki Öğretmenlerin Sağlık Durumu ………..………71

7.3.

Öğretmenlerin Sağlık Arama Davranışı………..………..…….…….73

7.4. Öğretmenlerin İnternet Kullanımı……….74

7.5. Öğretmenlerin Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi ………..……….76

7.6. Öğretmenlerin Siberkondri Düzeyi ve İlişkili Faktörler……….…………80

7.6.1. Öğretmenlerin Sosyo-Ekonomik Değişkenler ve Çalışma Yaşamı ile Siberkondri İlişkisi……….……….82

7.6.2 Sağlık Durumu ile Siberkondri İlişkisi………..……….83

7.6.3 Sağlık Arama Davranışı ile Siberkondri İlişkisi……….83

7.6.4 İnternet Kullanımı ile Siberkondri İlişkisi ………..84

7.6.5 Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi ile Siberkondri İlişkisi……….85

8 SINIRLILIKLAR ... 86

9 SONUÇ VE ÖNERİLER ... 87

10 KAYNAKLAR ... 91

11 EKLER………..104

Ek 1: Veri Toplama Formu……….104

Ek 2: Ege Üniversitesi Etik Kurul İzni………..112

(12)

VIII

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Okullardan Alınması Planlanan Öğretmen Sayıları ve Okullara Göre Dağılımı

... 30

Tablo 2. Katılımcıların Sosyo-Demografik ve Çalışma Yaşamı Özellikleri... 39

Tablo 3. Katılımcıların Sağlık Durumu ile İlgili Özellikleri ... 41

Tablo 4. Katılımcıların Aile Özellikleri ... 43

Tablo 5. Katılımcıların Sağlık Arama Davranışı ile İlgili Özellikleri ... 44

Tablo 6. Katılımcıların İnternet Kullanımı ile İlgili Özellikleri ... 46

Tablo 7. Katılımcıların Sağlıkla İlgili İnternet Kullanımı ile İlgili Özellikleri ... 49

Tablo 8. Katılımcıların Yetişkin Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği Maddelerine Göre Dağılımı ... 50

Tablo 9. Ölçeğin Toplam Skorunun ve Alt Boyutlara Ait Skorların Ortalama, Standart Sapma, En Düşük ve En Yüksek Değerleri ... 53

Tablo 10. Katılımcıların Sosyo-Demografik ve Ekonomik Özelliklerine Göre Siberkondri Puanları ... 59

Tablo 11. Katılımcıların Çalışma Süresine Göre Siberkondri Puanları ... 60

Tablo 12. Çalışma Grubunda Algılanan Sağlık Durumu ile Siberkondri Düzeyi Arasındaki Korelasyon Analizi Sonuçları ... 61

Tablo 13. Katılımcıların Sağlık Durumu ile İlgili Değişkenlere Göre Siberkondri Puanları ... 61

Tablo 14. Çalışma Grubunun Sağlık Arama Davranışına İlişkin Değişkenlere Göre Siberkondri Puanları ... 62

Tablo 15. Çalışma Grubunda İnternette Ortalama Geçirilen Süre (dk/gün) ile Siberkondri Düzeyi Arasındaki Korelasyon Analizi Sonuçları ... 63

Tablo 16. Çalışma Grubunun İnternet Kullanımı ile İlgili Değişkenlere Göre Siberkondri Puanları ... 64

(13)

IX Tablo 17. Çalışma Grubunda İnternette Tıbbi Araştırma ile Geçirilen Süre (dk/gün)

ile Siberkondri Düzeyi Arasındaki Korelasyon Analizi Sonuçları ... 65

Tablo 18. Çalışma Grubunun İnterneti Sağlıkla İlgili En Sık İki Kullanma Sebebine

İlişkin Değişkenlere Göre Siberkondri Puanları ... 66

Tablo 19. Çalışma Grubunda Yetişkin Sağlık Okuryazarlığı ile Siberkondri Düzeyi

Arasındaki Korelasyon Analizi Sonuçları ... 67

Tablo 20. Siberkondri Toplam Skoru ile Ölçeğin Diğer Alt Boyut Skorları Arasındaki

(14)

X

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. Sağlık Okuryazarlığı Çerçevesine Müdahale İçin Potansiyel Noktalar …. ... 20

(15)

XI

GRAFİKLER DİZİNİ

Grafik 1. Katılımcıların Sağlıkla İlgili Kullandıkları Kaynakların Kullanılma Sıklığına

Göre Dağılımı ... 45

Grafik 2. Katılımcıların Sağlıkla İlgili En Güvendikleri Kaynakların Dağılımı ... 45

Grafik 3. Çalışma Grubundaki Öğretmenlerin İnternete Bağlanırken Kullandıkları

Araçların Kullanma Sıklarına Göre Dağılımı... 47

Grafik 4. Çalışma Grubundaki Öğretmenlerin İnterneti Kullanma Amaçlarının

Dağılımı ... 48

Grafik 5. Katılımcıların Yetişkin Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği Maddelerine Göre

Dağılımı ... 51

Grafik 6. Katılımcıların Siberkondri Ciddiyet Ölçeği Kısa Form (SCÖ-15) Aşırılık Alt

boyutu Maddelerine Göre Dağılımı ... 54

Grafik 7. Katılımcıların Siberkondri Ciddiyet Ölçeği Kısa Form (SCÖ-15) Zorlantı Alt

boyutu Maddelerine Göre Dağılımı ... 55

Grafik 8. Katılımcıların Siberkondri Ciddiyet Ölçeği Kısa Form (SCÖ-15) Doktora

Güvensizlik Alt boyutu Maddelerine Göre Dağılımı ... 56

Grafik 9. Katılımcıların Siberkondri Ciddiyet Ölçeği Kısa Form (SCÖ-15) Aşırı Kaygı

Alt boyutu Maddelerine Göre Dağılımı ... 57

Grafik 10. Katılımcıların Siberkondri Ciddiyet Ölçeği Kısa Form (SCÖ-15) İçini

(16)

XII

KISALTMALAR

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ARPANET Advanced Research Projects Agency Network

(Gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı Yerel Ağı)

DSÖ Dünya Sağlık Örgütü

ITU International Telecommunication Union

(Uluslararası Telekomünikasyon Birliği)

OECD Organisation for Economic Co-operation and Development

(Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü)

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

(17)

1

1. GİRİŞ

İnternet düşük maliyet, kolay ulaşılabilirlik, basit kullanım gibi avantajları ile özellikle sağlık hizmeti maliyetlerinin yükseldiği, cepten sağlık harcamalarının arttığı günümüzde kişilere ekstra ücret ödemeden, sıra beklemeden, kimliği deşifre olmadan soru sorabilme özgürlüğü sunması nedeniyle tıbbi enformasyon açısından en çok tercih edilen kaynaklardan biri haline gelmiştir (1, 2). 2010 yılında 12 ülkeyi kapsayan uluslararası bir sağlık araştırmasına göre internette tıbbi enformasyon araştıranların oranı %60’tır (3). TÜİK Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre Türkiye’de internet erişimi sağlayan bireylerin yüzdesi her geçen yıl artmakta ve 2017 yılı hanelerin yüzde 80,7’sinin evinde internet bağlantısı mevcuttur (4). Kullanıcıların internet kullanma amaçları içerisinde sosyal medyada paylaşım (%83,7) birinci sırada yer alırken, sağlıkla ilgili araştırma (%69,6) ikinci sıradadır (5).

Sağlıkla ilgili arama yapan internet kullanıcıları diyet, sağlıklı beslenme, ilaç, doktor, hastane ile ilgili arama ve randevu alma, hastaların deneyimlerini okuma ve ortak gruplarda paylaşım yapma gibi amaçların yanı sıra kullanıcıların yarısından fazlası belli bir hastalık için arama yapmakta ve %40’ı kendine tanı koymaktadır (3, 5). Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre kendi kendine tanı koyan 10 kişiden kişilerin, sadece 4’ünün tanısı doktor tarafından doğrulanmaktadır (5).

İnternetin hızlı ve kontrolsüz büyümesi ve enformasyon yığını haline dönüşmesi, geçerli bilgilere ulaşmayı daha zor hale getirmektedir (6). İnternette bulunan sağlıkla ilgili siteler incelendiğinde yaygın semptomları nadir ve ciddi hastalıklarla sonuçlandırabilen, ticari kaygılarla oluşturulmuş, hatalı, çelişkili, teknik dil içeren enformasyon yığını ile karşılaşılmaktadır (7, 8). Budurumkişilerde kafa karışıklığı ve bunalma hissi yaratabilmektedir (9).

Yapılan çalışmalarda kişilerin internet geçmişleri incelendiğinde şikayetleri ile ilgili tıbbi araştırma yapanların her defasında daha ciddi hastalıkları incelediği, vakitlerinin çoğunu bu aktiviteler ile harcadıkları ve kaygı düzeylerinin arttığı

(18)

2

bulunmuştur (8, 10). İnternet üzerindeki tıbbi enformasyona aşırı maruz kalma nedeni ile sağlık anksiyetesinin artması siberkondri olarak tanımlanmaktadır (2, 11). Siberkondri, güvenilir olan ve güvenilir olmayan çevrimiçi enformasyon kaynaklarını ayırt edebilmede güçlük ile ilişkili olabileceği, bu ayrımı yapabilmeyi ise bireylerin eğitim seviyesi, enformasyonu değerlendirebilme yetenekleri ve teknolojik becerileri etkileyebileceği belirtilmektedir (12). Bireylerin sağlıkla ilgili enformasyona ulaşma, anlama, güvenirlik ve geçerliliğini sorgulayıp değerlendirme ve uygulama becerisi sağlık okuryazarlığı kapsamında değerlendirilmektedir. Sağlık okuryazarlığı sağlık bilgilerinin farklı kaynaklardan değerlendirebilme yeteneğini de içerdiğinden siberkondri ile ilişkili bir faktör olabilir. Sağlık okuryazarlığı olan kişilerin internette sağlık enformasyonu ararken kaygı düzeyleri, sağlık okuryazarlığının bu alandaki önemini gösterecektir.

Siberkondri, sağlık anksiyetesinin arttırmasının yanında kişilerin işlevselliğini bozmakta ve yaşam kalitesini düşürmekte, doktorlara güvenini azaltmakta, sağlık hizmeti kullanımlarını arttırmaktadır (13).

Siberkondri bireyleri ve toplumları olumsuz yönde etkilemektedir ve bu durum giderek artmaktadır. Bu olumsuzluğu oluşturan nedenlerin incelenmesi önlem almak için gereklidir.

(19)

3

2. GENEL BİLGİLER

Genel bilgiler altı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde internet kullanımı; ikinci bölümde sağlık arama davranışı ve internet; üçüncü bölümde siberkondri; dördüncü bölümde siberkondri ve sağlık anksiyetesi arasındaki ilişki; beşinci bölümde siberkondri ölçüm araçları; altıncı bölümde siberkondriyi başlatan ve sürdüren etkenler; yedinci bölümde siberkondriden koruyucu önlemler anlatılacaktır.

2.1

.

İnternet Kullanımı

İnternet, Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre “bilgisayar ağlarının birbirine bağlanması sonucu ortaya çıkan, herhangi bir sınırlaması ve yöneticisi olmayan uluslararası bilgi iletişim ağı”dır. İngilizce uluslararası ağ anlamına gelen Inter(national) Net(work) kelimelerinin birleşimi ile oluşturulmuştur (14, 15).

İnternet ilk olarak 1969 yılında Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı tarafından askeri iletişimin korunması amaçlı ARPANET (Gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı Yerel Ağı) projesi ile ortaya çıkmıştır (16). 1972’de kamuoyuna tanıtılarak yaygınlaşmış, çeşitli üniversite devlet ve özel kurumlar tarafından kullanılmaya başlanmıştır (17). Bu dönemde internet kullanımı, paylaşılan belgelere ortak bir sunucu üzerinden erişebilmek ve işlem yapabilmek şeklindeyken 1991 yılında World Wide Web’in (Dünya Çapında Ağ) geliştirilmesiyle metin, görüntü, grafik, ses, animasyon, video gibi öğelerin birlikte kullanılabilmesi sağlanarak bir çoklu ortam haline gelmiştir (18). Web 1.0 döneminde sadece enformasyon arama ve okuma yapılabilirken, 2004 yılında Web 2.0 hayata geçmesiyle kullanıcıların da içerik oluşturabilmesi ve paylaşım yapabilmesi sağlanmış, sosyal ağlar oluşturulmuştur (18, 19).

Türkiye’deki ilk internet bağlantısı 1993 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi işbirliği ile sağlanmıştır.

(20)

4

Sonrasında Ege Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından da kullanılmaya başlanmış, 1996 yılında tüm ülkeye yayılmıştır (18).

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından 2017 yılı tahmini verilerine göre tüm dünyada 3.578.000 kişi internet kullanmaktadır. 1995’ten önce dünya nüfusunun yalnızca %1’inin İnternet bağlantısı mevcut iken 2005 yılında %15,8’i, 2017’de tahmini olarak dünya nüfusunun %48’i internet bağlantısına sahip olmuştur. Gelişmiş ülkelerde evde internet erişimi olan hanelerin oranı (%84,4), gelişmekte olan ülkelerin (%42,9) iki katıdır. Az gelişmiş ülkelerde hanelerin sadece % 14,7'si evde internet erişimine sahiptir. Bu ülkelerde, birçok internet kullanıcısı internete okul, iş gibi halka açık ortak kullanım alanlarından erişmektedir. Dünyadaki mobil internet kullanıcı sayısı da gittikçe artmaktadır. 2017 yılında 2016 yılına göre yüzde dörtten fazla artış gözlenmiştir. Dünya genelinin yüzde %75’inden fazlası internete mobilden bağlanmakta olduğu ancak ülkelerin gelişmişlik durumuna göre farklılıklar bulunduğu ve Orta Afrika'nın büyük bir kısmında yüzde 50'nin altında olduğu saptanmıştır (20).

TUİK Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre Türkiye’de internet erişimi sağlayan bireylerin yüzdesi her geçen yıl artmaktadır. 2017 yılı itibariyle hanelerin yüzde 80,7’sinde evinde internet bağlantısı mevcuttur (4). İstatistiki Bölge birimleri Sınıflaması Düzey 1 e göre en yüksek internete erişim oranı İstanbul’da (%90,8) iken en düşük Güneydoğu Anadolu’dadır (%71,5). 16-35 yaş arasındaki bireylerin %85’inden fazlası internet kullanmakta ve en sık kullanan yaş grubunu oluşturmaktadır. Üniversite mezunu olanların (%97) internet kullanma oranı, ilkokul mezunlarının (%43) iki katı, bir okul bitirmemiş olanların (12,2) sekiz katıdır. Cinsiyet açısından incelendiğinde, erkeklerin kullanma oranı (%75), kadınlardan (%58,7) daha yüksektir. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da kırsal kesimde yaşayan, kadın cinsiyete sahip olan ve eğitim düzeyi düşük olanların internete erişimi daha azdır (21). Maliyet, coğrafi konum, okuryazarlık, yaşlılık, engellilik, cinsiyet ve teknolojiyi kullanma becerileri internete erişimi etkileyen diğer

(21)

5

etmenlerdir (21, 22). Özellikle kırsal kesimde yaşayan, düşük sosyoekonomik düzeye sahip olan, önlenebilir sağlık sorunları yaşayan ve sağlık sigortası kapsamı olmayanlar, bu tür teknolojilere erişimi en az olanlardır (21). Ayrıca düşük sosyoekonomik düzeye sahip olan bireyler, beceri ve kaynak eksikliği nedeniyle bilgisayar teknolojilerinde zorlanabilir ve interneti yüksek sosyoekonomik düzeyde olanlarla aynı şekilde kullanamayabilirler (22). Dijital uçurum olarak adlandırılan bu durum OECD “Dijital Bölünmeyi Anlamak” (Understanding Digital Divide) adlı raporunda farklı sosyoekonomik düzeylerdeki bireyler, haneler, işletmeler ve coğrafi bölgeler arasındaki hem enformasyon ve iletişim teknolojilerine erişim fırsatları, hem de çeşitli aktiviteler için internet kullanımında yaşanılan eşitsizlik olarak tanımlanmıştır (23).

Dijital bölünmenin esas olarak üç boyutu vardır:

Birinci bölünme; gelişmiş ya da gelişmekte olan bütün ülkelerde görülen zengin, eğitimli, güçlü olanlar ile olmayanlar arasındaki dijital bölünme çeşididir. Örneğin; ABD ve Avustralya’da yapılan çalışmalarda zengin ve daha yüksek eğitim düzeyine sahip olan hanelerde düşük gelirli ve az eğitimli olanlara kıyasla bilgisayara sahip olma ve internet erişim oranlarında büyük farklar saptanmıştır (24). Aynı hane içerisinde bile bireyler arasında fark vardır. Ülkenin gelişmiş olma durumundan bağımsız olarak, erkeklerin internet erişim oranlarının kadınlara göre daha fazla olduğu, bu farkın az gelişmiş ülkelerde arttığı saptanmıştır (25).

İkinci dijital bölünme; dil ve kültür farklılıklarıdır. Genel olarak İngilizce veya Batı Avrupa dillerini konuşanlar ile diğerlerini ayırır. Ancak ABD’de % 95'inden fazla kesimin akıcı İngilizce konuştuğu yerlerde bile, farklı etnik ve kültürel gruplar arasında bilgisayar ve internet teknolojilerine erişimde büyük farklılıklar vardır. Örneğin, 1998'de, yıllık gelirleri 35.000 doların altında olan Amerikalı haneleri arasında, beyaz ve Asya kökenli Amerikalı aileler arasında internet erişimi, siyah ya da İspanyol ailelerden üç kat daha fazlaydı. Ayrıca, dünyadaki çoğu internet sayfası, Büyük Britanya, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkeler

(22)

6

veya Hindistan, Güney Afrika, Singapur ve Hong Kong gibi şehir devletlerinin İngilizce konuşan topluluklarından kaynaklanmaktadır. Kısacası, zenginlik ve güçten kaynaklanan dijital uçurum ile ilişkili olarak, İngilizce dilinin hakimiyetine ilişkin ikinci bir ayrımdır (24).

Üçüncü dijital bölünme; zengin ve fakir toplumlar arasındaki büyüyen uçurumdur. 1999 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporuna göre; ABD, İsveç, Almanya, Finlandiya gibi ülkelerde ev telefonu bağlantısı %90’ın üzerinde, evde bilgisayar bulunma oranı ve evden internet bağlantısı oranı %50’nin üzerinde iken dünyanın %80’ini oluşturan Afrika, Güney Asya, Çin gibi ülkelerde telefon bağlantısı %3 ve altında, evde bilgisayar bulunma oranı %1-2, internet bağlantısı ise bunun yarısı kadardı (24). 2017 yılı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) verilerine göre de; dünya genelinde 3.9 milyar kişinin (% 53) internet erişimine sahip olmadığı ve bu oranın Afrika’da %75 iken Avrupa’da %21 olduğu saptanmıştır (25).

2.2

.

Sağlık Arama Davranışı ve İnternet

Sağlık arama davranışı bireylerin sağlıkları, riskler, hastalıklar ve sağlığı koruyucu davranışlar hakkında enformasyon arama yollarına karşılık gelir (26). Bir toplumun sağlık arama davranışı; toplumun sağlık hizmetlerini nasıl kullandığını ve sağlık sonuçlarını nasıl belirlediğini göstermesi açısından önemlidir (27). Daha önceki dönemlerde bu davranış için geleneksel kaynaklar (kütüphane, kitaplar, broşür, dergiler) kullanılıyor ya da sağlık çalışanlarına danışılıyordu. Ancak içinde yaşadığımız dijital çağda tıbbi enformasyonu internetten araştırmak giderek daha sık hale gelmektedir. ABD’de yapılan bir araştırmada tıbbi enformasyon aramada kullanılan en sık dört kaynak internet, aile-arkadaş, geleneksel medya ve sağlık çalışanları olmuştur. 2011-2014 arasında dört yıl toplanan verilerde internetin bu amaçla kullanımının yıllar içinde daha da arttığı bulunmuştur. Daha genç olan, sosyoekonomik durumu daha yüksek olan, internet kullanımı becerileri daha iyi olan ve daha yüksek eğitimli katılımcılar sağlık aramada interneti daha fazla

(23)

7

kullanmıştır(28).

TUİK Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması 2017 yılı sonuçlarına göre; Türkiye’de internet kullanım amaçları incelendiğinde; en sık sosyal medyada paylaşım yapma (%83,7) hemen ardından ise sağlıkla ilgili araştırma yapma (%69,6) amacıyla internet kullanımı gelmektedir (4). 2010 yılında 12 ülkeyi kapsayan uluslararası bir sağlık araştırmasında, internette tıbbi enformasyon araştıranların oranı %75 olarak bulunmuştur (3). ABD’de yapılan çalışmada da benzer şekilde erişkinlerin % 80'inin çevrimiçi sağlık enformasyonu aradığı bulunmuştur ancak % 75'inin bu araştırma kaynağın geçerliliği ve kaynağın oluşturulma tarihi gibi anahtar özellikleri sorgulamadıkları saptanmıştır (12).

Sağlıkla ilgili arama yapan internet kullanıcıları diyet, sağlıklı beslenme, ilaç, doktor, hastane ile ilgili arama ve randevu alma, hastaların deneyimlerini okuma ve ortak gruplarda paylaşım yapma gibi amaçların yanı sıra kullanıcıların yarısından fazlası belli bir hastalık için arama yapmakta ve %40’ı kendine tanı koymaktadır (3, 5). Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre kendi kendine tanı koyan 10 kişiden kişilerin sadece yarısı doktora başvurmaktadır (5). İnternette sağlıkla ilgili araştırma yapmak için ilk başvurulan yerler incelendiğinde; % 77 oranında Google, Yahoo veya Bing gibi bir arama motoru, % 13 WebMD gibi sağlık siteleri, %2 Wikipedia ve benzeri siteler, %1 Facebook gibi sosyal mecralar olarak bulunmuştur (29).

Tıbbi enformasyon arama davranışında internetin kullanılması hem psikolojik hem de sosyal faktörlerle açıklanmaktadır. Sağlıkla ilgili anksiyete, öz-yeterlilik, internetin etkin kullanımı interneti tercih etmede rol oynayan psikolojik faktörler arasındadır (11). Sosyal, demografik ve yaşam tarzı faktörleri arasında ise kadın olmak, genç yaş ve daha yüksek eğitim düzeyi gibi faktörler yer almaktadır (30, 31). Kişinin mevcut sağlık kalitesi (32), algılanan hasta olma riski (33) gibi özellikler de etkileyen kişisel özelliklerdendir.

(24)

8

İnternetin bu şekilde yaygın kullanılmaya başlanması ve internette ulaşılabilir olan tıbbi enformasyonun artması tıbbi enformasyon ile ilgili zemini açık bir şekilde değiştirmektedir (28). Sağlıkla ilgili enformasyon sağlık durumunun önemli bir belirleyicisi olduğundan değişen bu zemin sağlıktaki eşitsizliklerin azaltılması için bir fırsat yaratıyor olabilir. Wootton, “internet doğası gereği demokratiktir” sözüyle internet sayesinde herkesin enformasyona ulaşabildiğini belirtmiştir (34) ancak internete erişemeyenleri göz ardı etmiştir (35). İnternete erişebilenler arasında bile, bu araçları kullanma becerisi olmadıktan sonra internete bağlı bir bilgisayar veya gelişmiş teknolojik cihazların kişilere bir faydası yoktur (36).

İnternete erişimde eşitsizlikler olduğu gibi internete erişenler arasında da eşitsizlikler vardır. İnternetin hızlı ve kontrolsüz büyümesi ve enformasyon yığını haline dönüşmesi, geçerli bilgilere ulaşmayı daha zor hale getirmektedir (6). İnternette bulunan sağlıkla ilgili siteler incelendiğinde yaygın semptomları nadir ve ciddi hastalıklarla sonuçlandırabilen, ticari kaygılarla oluşturulmuş, hatalı, çelişkili, teknik dil içeren enformasyon yığını ile karşılaşılmaktadır (7, 8). Budurumkişilerde kafa karışıklığı ve bunalma hissi yaratabilmektedir (9).

İlaç endüstrisinin, çevrimiçi “sağlık bilgisi” nin baskın bir kaynağı haline gelmesiyle; internet üzerindeki doğru enformasyonun ayıklanması zorlaşabilir. İnternet, mucizevi tedaviler, doğal ilaçlar ve şüpheli kaynaklardan yeniçağın tedavi yöntemi iddialarıyla doludur. Pek çok kullanıcı, meşru ve şüpheli tıbbi enformasyon kaynakları arasında ayrım yapmak için gerekli olan bilgiden yoksundur (37). Ergenlerde yapılan çalışmalarda ergenlerin en sık cinsel aktivite ve cinsel yolla ulaşan hastalıklar sonrasında ise diyet, egzersiz konularında araştırma yaptıklarını ve cinsiyet, etnik köken, anne eğitiminden bağımsız olarak interneti sağlıkla ilgili konularda değerli buldukları ve kullandıkları saptanmıştır (38). Özellikle kendi kendine teşhisin; kullanıcılar çevrimiçi tıbbi enformasyona, doktora danışmayı bırakacak kadar güvenirse, çoğu ispatlanmamış ve tehlikeli yan etkileri olan çözümleri deneyerek tıbbi durumlarının kötüleşmesine yol açabilir (39).

(25)

9

İnternetten tıbbi enformasyon arama daha ucuzdur, randevu derdi ve kuyruk sıraları olmadan, enformasyona erişmek daha kolaydır, internette kimliği bilinmeden araştırma yapabilmek çekinmeden her türlü soru sorabilme ve her konu ile ilgili araştırma yapılabilmesini sağladığı için internete yönelim şaşırtıcı değildir (12). Ancak sağlık bilgisinin sağlık çalışanları, medikal ders kitapları, ansiklopediler ya da sağlık dergileri yerine internet gibi basit ve kontrolsüz bir ortamdan elde edilmesinin olumlu ve olumsuz çeşitli sonuçları bulunmaktadır. Kişilerin sağlık davranışı üzerinde belirgin etkisi olduğu düşünülen çevrimiçi tıbbi enformasyonun kalitesi (40) ve kullanıcıların değerlendirebilme durumları konusunda çok fazla soru işareti vardır (41).

Olumsuz yönlerinden bir tanesi olarak çevrimiçi enformasyon arayanlarda sağlık anksiyetesinin arttığı bir durum olan siberkondri yer alır. Yapılan çalışmalarda kişilerin internet geçmişleri incelendiğinde şikayetleri ile ilgili tıbbi araştırma yapanların her defasında daha ciddi hastalıkları incelediği, vakitlerinin çoğunu bu aktiviteler ile harcadıkları ve kaygı düzeylerinin arttığı gözlemlenmektedir (8, 10). Çevrimiçi sağlık enformasyonuna aşırı maruziyet, sağlık anksiyetesini de arttırmaktadır. İnternet üzerindeki tıbbi enformasyona aşırı maruz kalma nedeni ile sağlık anksiyetesinin artması siberkondri olarak tanımlanmaktadır (11). Siberkondrinin, güvenilir olan ve güvenilir olmayan çevrimiçi enformasyon kaynaklarını ayırt etmede güçlük ile ilişkili olduğu, bu ayrımı yapabilmeyi ise bireylerin eğitim seviyesi, bilgiyi işleme yetenekleri ve teknolojik becerileri etkilediği düşünülmektedir(12). Siberkondri, sağlık anksiyetesinin arttırmasının yanında kişilerin işlevselliğini bozmakta ve doktorlara güvenini azaltmakta, sağlık hizmetlerinin kullanımlarını arttırmaktadır (13).

(26)

10

2.3 . Siberkondri

İnternette sağlıkla ilgili araştırmaların kaygı arttırıcı etkilerini açıklayabilmek için literatüre giren siberkondri terimi “siber” ve “hipokondriyazis” kelimelerinden türemiştir. Bu tanımlamanın kökeni düşünüldüğünde isimlendirme internet ya da bilgisayar kullanımı ile ilişkili anormal bir davranış paterni ve duygusal durum ya da bunların sebep olduğu bir hipokondriyazis biçimi olduğunu ima etmektedir. Diğer bir deyişle, siberkondri, modern hayatın normal bir parçası haline gelen internet üzerinde sağlıkla ilgili enformasyon arama eğilimi değildir. Bu terimi kimin ortaya attığı ya da ilk olarak kim tarafından kullanıldığı bilinmemektedir (2). 2000’li yıllarda basında yer almış ve sağlık kaygısını arttıran, çevrimiçi sağlık sitelerinin aşırı kullanımı ve internet aracılığıyla semptomlarını tarama ve kendilerine teshiş koyma olarak tanımlanmıştır (42, 43). Hastalar, mevcut durumlarına ilişkin çoğunlukla yanlış olan tanıları ve en güncel tedavi ile ilgili internetten indirdikleri enformasyonu içeren bir evrak yığını ile hastaneye başvurdukları için “internet çıktısı sendromu” olarak da adlandırılmıştır (43). Daha sonraları önemli tıp dergilerinin psikoloji, teknoloji ve iletişim bölümlerinde yer almaya başlayan siberkondri kavramının çeşitli tanımlamaları yapılmıştır (44).

Siberkondri ile ilgili yapılmış olan pek çok tanımlamadan bazıları şöyle sıralanabilir: “İnternet temelli enformasyona maruz kalmakla alevlenen sağlık anksiyetesi” (45), “Çevrimiçi sağlık araştırmaları ile oluşan aşırı sağlık anksiyetesi” (46), “İnternette araştırma sonuçlarını ve literatürü gözden geçirmeye bağlı olarak sık görülen belirtiler için endişelerde yersiz artış” (47), “İnterneti sağlık araştırmaları ve medikal enformasyon için kullanan kişilerde sağlıkla ilişkili korkularda artış” (48), “Sağlık anksiyetesinde alevlenmeyle ilişkili olan İnternette medikal enformasyon arayışı” (49), “Sağlıkla ilgili sıkıntı ya da anksiyetenin yönlendirdiği ve bu sıkıntı ya da anksiyeteyi daha da artıran İnternette sağlıkla ilgili aşırı ya da tekrarlayan araştırmalar” (2), “Çevrimiçi sağlıkla ilişkili araştırma yapmaya bağlı anksiyete” (50), “Çevrimiçi sağlık enformasyonun aşırı gözden geçirilmesine bağlı kişinin kendi sağlık durumuyla ilgili kaygıda artış” (51).

(27)

11

Bu tanımlamalardan çıkarılabilecek ortak yönler bulunduğu belirtilmektedir. Birincisi siberkondri internette sağlıkla ilgili araştırma yapmakla ilgili bir davranıştır ve bu davranış aşırıya kaçmaktadır. Aşırıya kaçmadan kasıt bu davranışın zaman alıcı ya da tekrarlayıcı olduğu anlamına gelebileceği gibi erişilen içeriğin çok fazla olması anlamına da gelebilir. İkincisi bu keyif verici bir aktivite değildir. İnsanlar eğlendirici ya da rahatlatıcı olduğu için bu davranışı yapmamaktadır. Siberkondri rahatsız edici ve olumsuz etkilerle birliktedir ve anksiyeteyi artırmaktadır (2). Böyle bir tanımlama yapıldığında siberkondri ile sağlıkla ilgili arada sırada ya da düzenli olarak yapılan ve sonunda rahatlanılan ya da daha iyi bilgilendiği hissedilen internet araştırmaları arasında ayrım yapılmış olur. Siberkondri tanımına uyması için kişinin bu araştırmalarından sonra daha sıkıntılı ya da kaygılı olması gerekmektedir. İnternette sağlıkla ilgili araştırma yapanların yaklaşık %20’sinde sağlıkla ilgili endişelerin arttığı bildirilmiştir (3).

White ve Horvitz’in çalışmalarında 515 Microsoft çalışanının internetteki arama kayıtları incelenmiş ve tıbbi bilgileri hakkında sorular sorulmuştur. İnternette sağlıkla ilgili aramanın davranışsal değişikliğe yol açtığı, kişileri internette daha ciddi hastalıklara yönelik aramaya sevk ettiği bu nedenle kaygı düzeyini arttırarak daha derinlemesine araştırmalar yapmalarına ve doktor ziyaret sayılarında artışa yol açtığını saptamışlardır. Son olarak ise katılımcıların yarısından fazlası bu tür aramaların günlük hayatlarını olumsuz etkilediğini ifade etmişlerdir (8).

Siberkondri bir dizi davranışı içermektedir. Genellikle sadece bir tanıyı araştırmak için arama yapmak olsa da bazen forumlar ya da sohbet odaları yoluyla hastalıktan yakınan kişilerle görüşüldüğü ve onlardan tavsiyeler alındığı da olur (2). Çevrimiçi sağlıkla ilgili bilgi arayan kişilerle yapılan araştırmalara göre büyük çoğunluğu öncelikle “Google” gibi bir arama motorunu kullanmaktadır. Bunun dışında çeşitli internet sitelerine bakmaktadırlar. Bunlar arasında belli hastalıkları olan kişilere enformasyon ve destek sağlayan internet siteleri olduğu gibi spesifik belirtilere karşılık olası tanıları gösteren internet siteleri de yer alır (52).

(28)

12

Siberkondrinin ne olduğu ile ilgili görüşler iki aşırı uç arasında yer almaktadır. Bir uçta bu durumun bir ruhsal bozukluk olan hipokondriyazisin modern bir versiyonu olduğu ve bu sebeple ruhsal bir bozukluk sayılması gerektiği yer alırken diğer uçta ise siberkondriyi sadece internette sağlıkla ilgili araştırma yapılması davranışı olarak değerlendiren bir görüş bulunmaktadır. İnternette sağlık araştırması ile sağlık anksiyetesinde artışın hangisinin sebep hangisinin sonuç olduğu konusunda da bir tartışma vardır. Bir görüşe göre siberkondrisi olan bireylerde birincil, aşırı bir sağlık anksiyetesi vardır. Bu anksiyete onları çevrimiçi enformasyonları tekrar tekrar araştırmaya teşvik eder ancak bu araştırmalar onların kaygısını daha da artırır (8, 51). Diğer görüşe göre ise İnternette yapılan sağlıkla ilgili araştırmalar sağlıkla ilişkili anksiyetede artışa sebep olmaktadır (50) . Örneğin, Poel ve arkadaşlarının (2016) yaptıkları çalışmada, çevrimiçi sağlık enformasyonu arayışı, başlangıçta normal veya düşük düzeyde sağlık kaygısı olan kişilerde sağlık anksiyetesinde artışa neden olmaktadır. Bu sonuç, çevrimiçi sağlık enformasyonu araştırılmasının sağlık anksiyetesinin gelişmesi için bir risk faktörü olabileceğini ve siberkondrinin ayrı bir tanı grubu olabileceği göstermektedir (53).

2.4 .

Siberkondri ve Sağlık Anksiyetesi Arasındaki İlişki

Sağlık anksiyetesi; kişide organik bir patoloji olmadığı halde, kişinin normal vücut duyumlarını hatalı değerlendirmesi ile hasta olduğuna inanmasıdır. Hipokondriyazis hastalığında da bu tür yanlış yorumlamalara bağlı şiddetli sağlık kaygısı bulunmaktadır (1).

Siberkondri ile sağlık anksiyetesi ya da hipokondriyazis arasında güçlü bir ilişki bulunduğu genel olarak kabul görmektedir. Daha önce bahsedildiği gibi siberkondri terimi hipokondriyazisten türemiştir.

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan “Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayısal El Kitabı’ndaki DSM-IV hipokondriyazis tanı kriterleri şöyledir:

(29)

13

1- Ciddi bir hastalığı olduğu veya olacağı düşüncesi vardır.

2- Bedensel semptom yoktur veya varsa bile ciddi değildir. Eşlik eden başka bir hastalık durumu varsa veya bir hastalık durumunun ortaya çıkma olasılığı yüksekse (örn. bir aile öyküsü varsa), bu konuda düşünüp durma hali açıkça aşırı bir düzeydedir veya orantısızdır.

3- Sağlıkla ilgili ciddi düzeyde bir endişe vardır ve kişi, kişisel sağlık durumuyla ilgili olarak kolaylıkla korkuya kapılır.

4- Kişinin sağlıkla ilgili tutum ve davranışlarında aşırılıklar ve sapmalar görülür (örn. hastalık bulguları için vücudunu sık sık inceler) veya uygunsuz bir kaçınma hali içindedir (örn. doktora başvurmaktan ve hastanelerden kaçınır).

5- Hastalıkla vakit geçirme zamanı en az altı ay olmalıdır, ancak korkulan spesifik hastalık bu zaman içinde değişebilir (54).

Ancak hipokondriyazisin aşağılayıcı yönü sebebiyle kullanımı azalmış ve bu sebeple DSM-5’te (55) kullanımdan kaldırılmıştır. Bu hastalığın yerini tutan iki bozukluk bulunmaktadır: Hastalık Anksiyetesi Bozukluğu ve Somatik Belirti Bozukluğu.

Somatik Belirti Bozukluğu’nun DSM-5 kriterleri arasında şunlar yer alır: a. Rahatsızlık veren ya da gündelik hayatı önemli derecede aksatan bir veya birden çok bedensel belirtinin olması.

b. Aşağıdakilerden en az biri ile kendini gösteren, bedensel semptomlar veya bu semptomlara ek olarak sağlıkla ilgili kaygılarla birlikte aşırı düzeyde düşünceler, duygular ya da davranışlar:

1. Kişinin rahatsızlığıyla orantısız, süreklilik arz eden düşünceleri mevcuttur.

2. Sağlık ya da semptomlarla ilgili, yüksek düzeyde bir endişesi vardır. 3. Bu semptomlara veya sağlıkla ilgili endişelere gereksiz düzeyde fazla zaman ve içsel güç harcama durumu vardır.

c. Tanı Ölçütü: Herhangi bedensel bir semptom daimi olarak bulunmasa da semptom gösteriyor olma durumu devamlılık gösterir (altı aydan daha uzun bir süre olarak).

(30)

14

Hastalık Anksiyetesi Bozukluğu kriterleri arasında ise şunlar yer almaktadır: a. Ciddi bir hastalığı olduğu veya olacağı düşüncesi hali.

b. Bedensel semptom yoktur veya varsa dahi ciddi değildir. Eşlik eden bir hastalık durumu varsa ya da yeni bir hastalık durumu çıkma ihtimali yüksekse (örn. Güçlü bir aile öyküsü), bu konuda düşünüp durma ciddi bir düzeydedir veya orantısızdır.

c. Sağlıkla ilgili ciddi bir endişe vardır ve kişide, kendi sağlık durumuyla ilgili olarak korku hali vardır.

d. Kişinin sağlıklı ilgili tutum ve davranışlarında sapmalar görülür (örn. Hastalık bulguları için vücudunu sürekli inceler) ya da uygunsuz bir kaçınma içindedir (örn. Doktora başvurmaktan ve hastanelerden kaçınır).

e. Hastalıkla vakit geçirme zamanı en az altı aydır, ancak korkulan kişisel hastalık bu zaman içinde değişkenlik gösterebilir.

f. Hastalıkla ilgili düşünüp durma, bedene ait semptom bozukluğu, panik bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, bedensel algı bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk veya sanrılı bozukluk, bedensel tür gibi ayrı bir ruhsal hastalıkla daha iyi açıklanamaz.

Siberkondri ile sağlık anksiyetesi arasındaki ilişkiye dair çalışmalar klinik hastalığı olan gruplarda değil genellikle üniversite öğrencileri olmak üzere klinik dışı topluluklarda yapılmıştır. Buna göre sağlık anksiyetesi yüksek olanlarda sağlıklı ilişkili araştırma yapmak için interneti kullanma daha fazladır (56, 57) ve enformasyon arayışında bulunulmasını içerir (57). Sağlık anksiyetesi yüksek olan kişilerle düşük olan kişiler karşılaştırıldığında sağlık anksiyetesi yüksek olanların çevrimiçi sağlık destek grupları, çevrimiçi ilan köşelerini ya da sağlık forumlarını daha fazla kullandığı ve çevrimiçi sağlık araştırmaları sırasında ve sonrasında daha fazla korktuğunu ve daha az güven duyduğunu göstermiştir (57).

Sağlık anksiyetesi yüksek olan kişiler çevrimiçi sağlık araştırmaları yaptıktan sonra doktoru daha fazla ziyaret etmektedir (58). Bu bulgu sağlık anksiyetesi yüksek olan kişilerin çevrimiçi araştırmalarla tatmin olmadığını ve güvence elde

(31)

15

edemediğini göstermektedir. Ancak ilginç bir şekilde bu kişiler sağlık çalışanları ile olan görüşmelerinden de tatmin olmamakta ya da doktorları güvenilmez olarak algılamaktadır (59).

2.5

Siberkondri Ölçüm Araçları

Cyberchondria Değerlendirme Ölçeği (Cyberchondria Assessment Measure/CYCAM)

İlk siberkondri ölçeği olan Cyberchondria Değerlendirme Ölçeği (Cyberchondria Assessment Measure/CYCAM) Katıe Laplant Turkıewıcz tarafından 2012 yılında geliştirilmiştir. Çevrimiçi sağlık enformasyonlarının tanımlanması ve ölçülmesi için orijinal 22 maddeden oluşan tek boyutlu bir ölçektir. Beşli likert tipindedir. Maddeler, kişilerin çevrimiçi sağlık enformasyonu arama ve güvenme düzeyleri, davranışın kişilerde yarattığı kaygı düzeyi, sağlık personeli ile ilişkilerine ve kişisel, sosyal yaşamlarına etkisi ile ilgilidir. Görünüş geçerliliği yapılmış, yapı geçerliliği yapılmamıştır. İç tutarlılığı yapılmıştır ve Cronbach alfa değeri 0.89’dur (60). Türkçe geçerlik güvenirliği bulunmamaktadır.

Siberkondri Ciddiyet Ölçeği (Cyberchondria Severity Scale/CSS)

2014 yılında McElroy ve Shevlin çevrimiçi tıbbi enformasyon arama ile ilgili bir kişinin bilişsel ve davranışsal tepkilerini değerlendiren standart bir öz bildirim ölçeği olan Siberkondri Ciddiyet Ölçeği’ni geliştirmiştir (13). Kompulsiyon, aşırılık, güvence arama, aşırı kaygı, doktora güvensizlik boyutlarından oluşan beşli likert tipinde 33 maddelik bir ölçektir. Alt ölçekler iyi eş zamanlı ve yakınsak geçerlilik ile birlikte yüksek iç tutarlılığa sahip olarak bulunmuştur (Cronbach alfa değeri 0.75-0.95). Kompulsiyon alt boyutu çevrimi sağlık araştırmasının hem çevrimiçi hem de çevrimdışı aktiviteleri kesintiye uğratma yollarını yansıtmaktadır. Aşırı kaygı alt boyutunda çevrimiçi sağlık araştırma ilişkili olarak duygu durumuna odaklanılmıştır.

(32)

16

Aşırılık alt boyutu farklı kaynaklardan tekrarlayan şekilde enformasyon araştırma ile ilgilidir. Güvence arama alt boyutu sağlık alanında uzman bir kişiden güvence arama olarak ortaya çıkan anksiyeteyi göstermektedir. Doktora güvensizlik alt boyutu ise çevrimiçi sağlık araştırmaları sonrasında tıp uzmanlarına güven durumunu yansıtmaktadır (51).

Doğrulayıcı faktör analizi farklı çalışmalarla yapılmıştır ve doktora güvensizlik boyutunun siberkondri ölçeğinin yapısına tam olarak uymadığı savunulmuştur (49). Barke tarafından 2016’da Almanca geçerlilik- güvenirlik çalışması yapılmış ve kısa formu geliştirilmiştir (61). Cronbach alfa değeri 0.93 bulunan ölçeğin alt boyutlarından biri olan doktora güvensizlik boyutu diğer alt boyutlara göre düşük iç tutarlılığa sahip ama kabul edilebilir düzeyde olduğu bulunmuştur.

Uzun ve ark tarafından 2016 yılında Siberkondri Ciddiyet Ölçeği (SCÖ) ve Kısa Formu (SCÖ-15)’nun Türkçe geçerlilik güvenirliliği yapılmış ve geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak bulunmuştur. 2018 yılında Selvi tarafından Türkçe geçerlik-güvenirliği tekrarlanan SCÖ’nün sonuçları benzer çıkmıştır (62).

2.6

Siberkondriyi

Başlatan ve Sürdüren Etkenler

Sağlık anksiyetesi ve hipokondriyazisi olan kişiler güvence almak için başkalarından yardım istediğinde ve korkulacak bir hastalıkları olmayıp böyle bir güvence aldıklarında bir rahatlama hissetmektedir Kısa süreli de olsa bu etkinin güvence aramayı pekiştirdiği ve nihayetinde sağlık anksiyetesi ve hipokondriyazisin sürmesine katkı yaptığı düşünülmektedir Çevrimiçi yapılan araştırmalar sonucunda kişinin anksiyetesi azalırsa bu pekiştirici bir rol oynamakta, enformasyon ve daha fazla güvence aramak için tekrar internete başvurmaktadırlar (63).

Çevrimiçi sağlıkla ilişkili araştırmalar internet kullanıcılarını rahatlatmayı amaçlayan, güvenilir, doğru ve çelişkisiz bir enformasyon kaynağı değildir. Bu sebeple çevrimiçi sağlıkla ilişkili araştırmaların sonucu öngörülebilir değildir. Bu şekildeki bir araştırmanın sonucu kişinin zihnindeki belirsizliği azaltabilir (64) ya da artırabilir (46). Bu, enformasyonun nasıl sunulduğu yanında İnternet kullanıcılarının

(33)

17

kişisel özelliklerine de bağlıdır. Çevrimiçi sağlık araştırmalarının sonuçları ağırlıklı olarak belirsizliği artırma yönünde ise bu sonuçları kapatmak için yeni enformasyonlar bulmak amacıyla tekrarlayan araştırma girişimleri olabilir; bu durum özellikle belirsizliği tahammül etme becerisi düşük olan, sağlık kaygısı düzeyleri yüksek kişilerde söz konusudur (65). Belirsizliği tolere etmekte belirgin zorluğu olan kişilerin çevrimiçi medikal enformasyonlara maruz kaldığında anksiyete bozuklukları için artmış risk altında olduğu ve özellikle siberkondri geliştirebildikleri bildirilmiştir (49).

Yüksek düzeyde sağlık anksiyetesi ya da hipokondriyazisi olan kişilerde mükemmeliyetçiliğe yatkınlık ve kapsamlı bir açıklama ihtiyacı sıklıkla vardır (66). İnternette enformasyonun bol miktarda olması ve kişilerin sağlıkla ilgili sorularına mükemmel açıklama sağlayacağı düşüncesi siberkondriyi artıran faktörlerden olabilir.

Siberkondriyi sürdüren etkenlerden birisi de çevrimiçi arama teknolojileri ile ilişkili olabilir. İnternette sağlıkla ilgili araştırma yapan kişiler, sağlık anksiyetelerinden bağımsız olarak daha ilgi çeken, şaşırtıcı ve hatta korkutucu sonuçlara daha fazla tıklama eğilimindedir (2). Böyle bir durumda nadir bir hastalık gripten daha fazla ilgi çekebilir ve bir belirtinin açıklamasında daha üst sıralara çıkabilir. Böylece başlangıçtaki bir anahtar sözcük ile belirli bir hastalık arasında güçlü bir ilişki varmış gibi görülebilir. İnternet kullanıcıları genellikle üst sıralardaki araştırma sonuçlarına tıklamakta ve arama sonuçlarında sitenin sıralamasını yükseltmektedirler. İnterneti kullanan kişilerin %75’inin sağlıkla ilgili bir araştırmada sonuçların sıralaması ile gerçek hastalanma olasılığı arasında ilişki olduğunu az da olsa düşündüğü bulunmuştur (8). Böylece kişiler gerçek bir sağlık riski ile yapay olarak ortaya çıkan aslında var olmayan riski karıştırır. Sonuçta oluşan anksiyete ve kafa karışıklığı kişileri internette tekrar araştırma yaparak daha makul ve rahatlatıcı bir açıklama bulma çabasına itebilir.

Medikal enformasyonlar içeren sitelerin güvenilirliği de siberkondriyi başlatan ve sürdüren önemli etkenler arasında yer almaktadır. Ne yazık ki sağlıkla

(34)

18

ilgili çevrimiçi enformasyonların çoğunun yanlış, hatalı yönlendirici, eksik ya da aşırı basitleştirilmiş olduğu bulunmuştur (40). Herhangi bir kaynaktan elde edilen enformasyona eleştirel olarak bakabilme, enformasyonun geçerliğini ve güvenirliğini sorgulama ve hangi enformasyonu kullanacağına karar verebilme sağlık okuryazarlığı kapsamında değerlendirilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, sağlık okuryazarlığı siberkondriyi etkileyen etmenler arasında yer alır.

Sağlık okuryazarlığı, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bireylerin iyi sağlık durumlarını geliştirme ve sürdürme yolunda bilgiye erişme, anlama ve kullanma amacıyla motivasyonlarını ve yeteneklerini belirleyen kognitif ve sosyal beceriler olarak tanımlanmıştır. Ancak yalnızca bir broşürü okuyabilmesi ve randevu alabilmesi demek değildir, kişisel yaşam tarzlarını ve yaşam koşullarını değiştirerek kişisel ve toplum sağlığını iyileştirmek için harekete geçme konusunda bir bilgi, kişisel beceri ve güven düzeyinin elde edilmesi anlamına da gelmektedir (67).

Dünya Sağlık Örgütü Sağlığın Sosyal Belirleyicileri Komisyonu’nun beyanına göre; okuryazarlık, ülkenin zenginliğinden bağımsız olarak tüm ülkelerde sağlıkta eşitsizliğin temel belirleyicisidir (68). Avrupa Sağlık Okur Yazarlığı (HLS-EU) konsorsiyumunun geliştirdiği tanıma göre de sağlık okuryazarlığı; genel okuryazarlık ile bağlantılıdır ve yaşam süresince yaşam kalitesini sürdürmek veya geliştirmek amacıyla sağlığın geliştirilmesi, hastalıklardan korunma ve sağlık hizmetleri ile ilgili günlük yaşamda karar alırken sağlık bilgisine ulaşma, sağlık bilgisini anlama, değerlendirme ve kullanma durumlarında kişilerin bilgisini, motivasyonunu ve yeteneklerini içermektedir (69).

Sekiz Avrupa ülkesini içeren (Avusturya, Almanya, Hollanda, Bulgaristan, İrlanda, İspanya, Polonya, Yunanistan) Avrupa Sağlık Okuryazarlığı Araştırmasında genel olarak yetersiz sağlık okuryazarlığı olan bireylerin oranı %12, sorunlu sağlık okuryazarlığı ise %35’tir. Düşük eğitim düzeyi olanlarda, azınlık gruplarında, sosyal statüsü düşük olanlarda, yaşlılarda sağlık okuryazarlığı düzeyi daha düşüktür (69).

(35)

19

Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması’na göre çalışmaya katılanların %64,6’sında yetersiz (%24,5) veya sorunlu (%40,1) sağlık okuryazarlığı bulunmuştur. Yaş, eğitim düzeyi ve sosyoekonomik düzey ilişkili etmenler olarak saptanmıştır (70).

Sağlık Okuryazarlığının Önemi

Sağlık okuryazarlığı düzeyinin düşük olmasının bireye etkileri; -Sağlık bilgilerini anlamada güçlük (71, 72),

-Koruyucu sağlık hizmetlerini az kullanma (72, 73), -Öz-bakım yetersizliği (74),

-Sağlıksız yaşam tarzı davranışları (75), -Sağlık hizmetlerine geç başvurma (76), -Tıbbi tavsiyelere uymada zorluk (77),

-Kronik hastalık bilgi ve yönetiminde yetersizlik (78), -Acil servisleri ve hastaneyi kullanmada artış (79), -Yüksek sağlık harcamaları (80)

-Hastaneye yatış ve hastanede kalış süresinde artış (81) -Erken ve artan mortalite (82) olarak özetlenebilir.

Sağlık okuryazarlığının sağlık sonuçları ile ilgili yaygın ilişkisi göz önüne alındığında, şu anda sağlığın temel bir sosyal belirleyicisi olduğu söylenebilir (83).

Düşük sağlık okuryazarlığı küresel bir sorundur (72). Bireyin yanı sıra özellikle dezavantajlı gruplar olmak üzere toplumun büyük kısmını etkilemesi, mortalite ve morbiditeyi arttırması ve altta yatan nedenlerinin önlenebilir olması nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Sağlık okuryazarlığı ile ilişkili olan ve müdahale edilmesi gereken alanlar ve çıktılar Şekil 1’de gösterilmiştir (72).

(36)

20

.

Şekil 1. Sağlık okuryazarlığı çerçevesine müdahale için potansiyel noktalar (72).

Sağlık Okuryazarlığı Modeli

Nutbeam, sağlık eğitiminin, kişilerin bireysel yaşam tarzlarına ve sağlık sistemi kullanımlarına faydasının yanında , tüm toplumun sağlığına yararlı olabilecek sosyal, ekonomik ve çevresel sağlık belirleyicileri değişime uğratabileceğini savunmaktadır (67). Buna yönelik olarak sağlık okuryazarlığını seviyelendirmiş, her seviyeye yönelik eğitim aktiviteleri belirlemiştir.

Nutbeam’e göre sağlık okuryazarlığı modeli üç seviyeden oluşmaktadır; 1) Fonksiyonel sağlık okuryazarlığı

2) İletişimsel sağlık okuryazarlığı 3) Eleştirel sağlık okuryazarlığı

1.Fonksiyonel Sağlık Okuryazarlığı

Sağlıkla ilgili okuma ve yazma konusunda yeterli temel becerileri belirtir. Sağlık riskleri, sağlık hizmetlerini kullanabilme ve temel sağlık eğitim broşürlerini okuyabilme yeteneği gibi konuları kapsar (67). Geleneksel sağlık eğitiminin sonucunu, sağlık riskleri ile ilgili gerçek bilgileri vererek ve sağlık sisteminin nasıl

(37)

21

kullanılacağına dayalı olarak gösterir. Bu aktiviteler, sağlık riskleri, sağlık hizmetleri hakkında daha iyi bilgiye ve öngörülen eylemlere uyuma yönelik sınırlı hedeflere sahiptir. Genel olarak bu tür faaliyetler bireysel fayda ile sonuçlanacaktır, ancak toplum yararına yönelik etkileri de olabilir. Tipik olarak bu tür yaklaşımlar etkileşimli iletişimi, beceri geliştirme ve özerkliği teşvik etmemektedir. Bu eylem biçiminin örnekleri arasında bilgi broşürlerinin üretimi ve geleneksel hasta eğitimi yer almaktadır (67).

2.İletişimsel Sağlık Okuryazarlığı

Bilgiyi elde edebilmeyi, iletişimin farklı formlarını türetebilmeyi ve bu bilgileri değişen koşullarda uygulayabilmeyi içeren sosyal beceriler ve gelişmiş kognitif ve okuryazarlık yeteneklerini içermektedir. Son 20 yılda gelişen sağlık eğitimine yaklaşımın sonuçlarını yansıtmaktadır. Destekleyici bir çevrede kişisel becerilerin gelişimi bu eğitim yaklaşımının hedefidir. Bu eğitim yaklaşımında, kişinin bilgi birikimlerine dayanarak bağımsız olarak hareket etmesi için kişisel kapasiteyi geliştirmeye, özellikle alınan tavsiyeleri uygulamada motivasyon ve kendine güven duygusunun geliştirilmesine odaklanmıştır. Yine, bu eğitim aktivitesinin çoğu, toplumun yararından ziyade bireysel yarar ile sonuçlanmaktadır. Bu eylem biçiminin örnekleri, kişisel ve sosyal beceri gelişimi ve davranışsal sonuçlara yönelik birçok çağdaş okul sağlığı eğitimi programında bulunabilir (67).

3.Eleştirel Sağlık Okuryazarlığı

Sosyal becerilerle birlikte, enformasyonu eleştirel olarak analiz edebilmeyi ve bu enformasyonu kullanabilmeyi içeren daha gelişmiş kognitif yeteneklerdir. Bu tür bir sağlık okuryazarlığı, bireye faydaları olmakla birlikte toplum çıkarları ile ilişkisi daha aşikardır. Böyle bir sağlık eğitimi, sağlığın sosyal ve ekonomik belirleyicileri üzerinde harekete geçmek için bireysel ve toplumsal kapasitenin geliştirilmesini sağlayacaktır (67).

(38)

22 Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi Ölçme Araçları

Sağlık okuryazarlığının kavramsal modellerine dayanılarak pek çok ölçek geliştirilmiştir. Ancak çoğu ölçek sağlık okuryazarlılığını her boyutuyla değerlendirememektedir (70).

Bu ölçeklerin bir kısmı şu şekildedir:

1. Tıpta Yetişkin Okuryazarlığının Hızlı Ölçümü (Rapid Estimate of Adult Literacy

in Medicine/ REALM)

2. Tıpta Yetişkin Okuryazarlığının Hızlı Ölçümü-Revize Edilmiş Hali (-Rapid

Estimate of Adult Literacy in Medicine-Revised/ REALM-R)

3. Yetişkinlerde İşlevsel Sağlık Okuryazarlığı Testi (Test of Functional Health

Literacy in Adults/ TOFHLA)

4. Yetişkinlerde İşlevsel Sağlık Okuryazarlığı Testi- Kısa hali (Short Test of

Functional Health Literacy in Adults/S-TOFHLA)

5. En Yeni Yaşam İşareti (Newest Vital Sign/ NVS)

6. Avrupa Sağlık Okuryazarlığı Anketi (European Health Literacy Survey

Questionnaire/HLS-EU-Q,)

7. Geniş Kapsamlı Başarı Testi (Wide Range Achievement Test/ WRAT) 8. Tıp Terminolojisi Başarı Testi Medical Achievement Reading Test/ MART) 9. Tek Maddelik Okuryazarlık Ölçeği (Single Item Literacy Scanner/ SILS) 10. Yetişkin sağlık okuryazarlığı Ölçeği (YSOÖ)

11. e-Sağlık Okuryazarlık Ölçeği (eHealth Literacy Scale -eHEALS)

12. Tıbbi Formları Kendiniz Doldururken Ne Kadar Eminsiniz? (How confident are

you filling out medical forms by yourself?)

13. Halk Sağlığı Okuryazarlığı Ölçeği (Public Health Literacy Scale)

14. Sağlık Bilgisi ve Eyleminin Kısa Tahmini - HIV Versiyonu (Brief Estimate of

Health Knowledge and Action – HIV Version/ BEHKA)

15. SOS (SOS Mnemonic)

16. Sağlık Okuryazarlığı Taraması Soru Metotları (Health Literacy Screening

Question Methodologies/HLSQMs)

17. Tıbbi Terim Tanıma Testi (Medical Term Recognition Test/ METER)

Şekil

Şekil 1. Sağlık okuryazarlığı çerçevesine müdahale için potansiyel noktalar (72).
Şekil 2. Karşıyaka ilçesi resmi ilkokulları  (yıldız işareti ile gösterilmiştir)
Tablo 1. Okullardan Alınması Planlanan Öğretmen Sayıları ve Okullara Göre Dağılımı
Tablo 2. Katılımcıların Sosyo-demografik ve Çalışma Yaşamı Özellikleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

İnternet Kullanım Ölçeğinden aldıkları puana göre öğrencilerin % 23,8'inde internet bağımlılığı yoktur, % 54,3'ünde hafif düzeyde, % 18,4'ünde orta düzeyde ve %

Data sayısının çok olduğu durumlarda her bir veriye yeni bir değişken tanımlamak ya da aynı verilerin tekrardan kullanılması durumlarında

İnternet adresi http://www.yahoo.com olan bu site, in- ternetteki en eski ve en geniş kapsamlı veri

lndiana, Purdue Üniversitesi, Yeni Manıuller ve Bitkisel Ürünler Merkezi tarafından hazırlanan 'Nett 1 C'rops, Crop Search ve New Crop Search" dır..

BULGULAR ve SONUÇ: Araştırma sonucunda, mobbing davranışlarının çalışanların geldikleri illere göre (yerli- yabancı) anlamlı şekilde farklılaştığı ve

Aynı çalışmada bu tür aramaların bireylerin günlük yaşamını olumsuz etkilediği sonucuna da ulaşılmıştır.Yapılan çalışmalar incelendi- ğinde siberkondri

Ultraviyole ve hidrojen peroksit giderek daha sık kullanılmakta. Temiz

Başbakan’dan böyle bir açıklama geldikten sonra 17 Ocak 1992’de Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin yapmış olduğu açıklamada; Türkiye’nin Yugoslavya’dan