• Sonuç bulunamadı

İlkokul birinci sınıfta okuyan öğrencilerde işeme bozukluğu ile ebeveyn tutumu arasındaki ilişkinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlkokul birinci sınıfta okuyan öğrencilerde işeme bozukluğu ile ebeveyn tutumu arasındaki ilişkinin incelenmesi"

Copied!
69
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(2)

T. C.

SANKO ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI (Halk Sağlığı Hemşireliği)

İLKOKUL BİRİNCİ SINIFTA OKUYAN ÖĞRENCİLERDE

İŞEME BOZUKLUĞU İLE EBEVEYN TUTUMU ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Nihan BAHŞİ

DANIŞMAN

Dr. Öğr. Üyesi Betül AKTAŞ

2019 GAZİANTEP

(3)

KABUL VE ONAY SAYFASI

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Anabilim Dalı, Hemşirelik Tezli Yüksek Lisans (Halk Sağlığı Hemşireliği) Programı kapsamında yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıda adı geçen jüri tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

ONAY

ENSTİTÜ YÖNETİM KURULU KARARI Tarih : ….../……./……

Karar No : .../……

Bu tez, Enstitü Yönetim Kurulunca belirlenen jüri tarafından uygun görülmüş ve Enstitü Yönetim Kurulu Kararıyla Yüksek Lisans Tezi olarak onaylanmıştır.

Prof. Dr. Ayşen BAYRAM Enstitü Müdürü Öğrencinin Adı

Soyadı Nihan BAHŞİ

Tez Savunma

Tarihi

07.05.2019

Tez Adı İLKOKUL BİRİNCİ SINIFTA OKUYAN ÖĞRENCİLERDE İŞEME BOZUKLUĞU İLE EBEVEYN TUTUMU ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Sınav Jürisi Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi / Anabilim Dalı İmzası Tez Danışman

Üye

Üye

(4)

iv

ETİK BEYAN

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tez Yazım Kurallarına uygun olarak hazırladığım bu tez çalışmasında;

▪ Tez içinde sunduğum verileri, bilgileri ve dokümanları akademik ve etik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi,

▪ Tüm bilgi, belge, değerlendirme ve sonuçları bilimsel etik ve ahlak kurallarına uygun olarak sunduğumu,

▪ Atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak gösterdiğimi, ▪ Kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı,

▪ Bu tezde sunduğum çalışmanın özgün olduğunu, bildirir, aksi bir durumda aleyhime doğabilecek tüm hak kayıplarını kabullendiğimi beyan ederim.

Nihan BAHŞİ 07/ 05 /2019

(5)

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans eğitimimin her aşamasında bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım aynı zamanda sabır ve ilgisiyle yardımlarını hiçbir zaman benden esirgemeyen ve sadece bir danışman hoca olmayıp gerek disiplinli çalışma hayatı, gerekse deneyimleri ve hayata bakışı ile her konuda destek veren saygı ile birlikte sevgi ve hayranlığımı da kazanan kıymetli hocam Dr. Öğretim Üyesi Betül AKTAŞ’ a,

Soruları ve fikirleri ile konuya olan alakamı her zaman diri tutan değerli hocam Prof. Dr. Türkan PASİNLİOĞLU, Prof. Dr. Arzu TUNA, Dr. Öğretim Üyesi Müyesser ERDEM ve Doç. Dr. Medet KORKMAZ’ a ve diğer tüm SANKO Üniversitesi çalışanlarına,

Çalışmamı yürütmem için izin veren Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, çalışmamı yürüttüğüm Ayşe Mustafa Sevcan İlkokulu, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu ve Dr. Nilüfer Özyurt İlkokulundaki çalışmamın veri tabanını oluşturan velilere ve bu okullarda görev yapan müdür ve öğretmenlere,

Çalışma hayatımın kolaylaşması için bana her konuda destek olan Ayla BULANIK ve ekibi olan Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesindeki hemşire arkadaşlarıma,

Sınırsız sevgi ve desteği ile eğitimime devam etmem için bütün imkanları sağlayan çok değerli eşime, karşılıksız destek ve fedakarlıklarıyla yanımda olan annem, babam ve abime ve dostlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(6)

vi

ÖZET

İLKOKUL BİRİNCİ SINIFTA OKUYAN ÖĞRENCİLERDE İŞEME BOZUKLUĞU İLE EBEVEYN TUTUMU ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Bu araştırma, ilkokul birinci sınıf öğrencilerinde işeme bozuklukları ile ebeveyn tutumu arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Kesitsel olarak yapılan bu çalışma, Gaziantep İli Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Ayşe Mustafa Sevcan İlkokulu, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu, Dr. Nilüfer Özyurt İlkokulunda Eylül 2018 - Mayıs 2019 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini 982 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiştir. Evren örneklem kabul edilmiştir. Araştırmaya katılmayı kabul eden, verilerin toplandığı tarihlerde okulda bulunan ve veri toplama formlarını eksiksiz doldurarak geri gönderen 420 çocuk ve ebeveyni araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Aile Bilgi Formu, İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) ve Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) kullanılmıştır. Verilerin istatiksel analizi SPSS 23.0 istatistik paket programında yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik ve ortalama değerleri hesaplanmış, verilerin normal dağılım gösterip göstermediklerini belirlemek için Normalite Testleri yapılmış ve test sonuçlarına göre normal dağılım gösterdiği saptanmıştır. Verilerin normalite testi sonucuna göre parametrik (t testi, varyans analizi) test yöntemleri kullanılmıştır.

Öğrencilerin İBSS puan ortalaması 2,87± 3,66 olarak saptanmıştır. Öğrencilerin %8,6’sında işeme bozukluğu tespit edilmiştir. Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) alt boyut puan ortalamaları incelendiğinde; Otoriter Tutum alt boyut puan ortalaması 24.12± 7.08’dir ve otoriter tutum arttıkça işeme bozukluğunun arttığı tespit edilmiştir (p<0.05). ETÖ İzin Verici Tutum alt boyut puan ortalaması 20.61±5.54’dir ve izin verici tutum ile işeme bozukluğu arasında pozitif yönde çok zayıf düzeyde istatistiksel olarak sınırda anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p=0.05). Koruyucu Tutum alt boyut puan ortalaması 35.35±5.79 ve Demokrat Tutum alt boyut puan ortalaması 71.30±9.802 olarak saptanmıştır.

Sonuç olarak, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutum ve davranışlarının işeme bozukluklarında etkili olduğu sonucuna varılmıştır.

(7)

ABSTRACT

INVESTIGATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN THE VOIDING DYSFUNCTİONS OF FIRST GRADERS IN PRIMARY SCHOOL AND PARENTAL ATTITUDE

This study was conducted with the aim of investigating the relationship between voiding disorders and parental attitudes of the first graders in primary school. This cross sectional study was carried out in Ayşe Mustafa Sevcan Primary School, Gazi Mustafa Kemal Primary School, Dr. Nilüfer Özyurt Primary School, which belong to Sahinbey District Directorate of National Education in Gaziantep, between the dates of September, 2018 and May, 2019. 982 students form the total population of the study. No sample selection was made in the study. Universal sampling was accepted. Those who accepted to participate in the study, those who were at school at the time of data collection and 420 children and their parents, who completed the data collection forms and returned, were also included in the study. Family Information Form, “Voiding Dysfunctions Symptom Score” and Parental Attitude Scale (PAS) were used as data collection tool. Statistical analysis of the data was done by SPSS 23.0 statistical package program. In the evaluation of the data, the number, percentage and mean values were calculated was used to determine if the data show normal distribution, Normal Distribution Tests were performed and it was found that the distribution was normal according to the test results and parametric (t test, variance analysis) test methods were used according to the results of normality test.

The mean score of the students is 2.87 ± 3.66. It is determined that % 8.6 of the students have voiding disorder. When Parental Attitude Scale (PAS) sub-scale mean scores are examined; the average of authoritarian attitude sub-dimension score is 24.12 ± 7.08 and it is determined that the urge dysfunction increases as the authoritarian attitude increases (p<0.05). PAS Allowance Attitude subscale mean score is 20.61 ± 5.54 and it is determined that there is a very low level of positive correlation between the permissive attitude and voiding disorder (p=0.05). It is stated that the mean of the protective attitude sub-dimension score is 35.35 ± 5.79 and Democrat Attitude subscale mean score is 71.30 ± 9.802. As a result, it is concluded that parenting attitudes and behaviors of parents are effective in voiding disorders.

(8)

viii

İÇİNDEKİLER DİZİNİ Sayfa No

KABUL VE ONAY SAYFASI ……… İİİ

ETİK BEYAN ……… İV

TEŞEKKÜR ……… V

ÖZET ………. Vİ

ABSTRACT ……… Vİİ

İÇİNDEKİLER DİZİNİ .………Vİİİ

SİMGELER VE KISATMALAR DİZİNİ……….X

TABLOLAR DİZİNİ ……….Xİ

ŞEKİLLER DİZİNİ ……… Xİİ

1. GİRİŞ ……… 1

2. GENEL BİLGİLER ………. 3

2.1. Normal İşeme Fizyolojisi ve Anatomisi ……….. 3

2.2. İşeme Bozuklukları ……….. 5

2.2.1. İşeme bozuklukları semptomları……… 5

2.3. İşeme Bozukluğu Sınıflaması ……….. 7

2.3.1. Dolum evresi bozuklukları……… 7

2.3.2. Boşaltım evresi bozuklukları………. 7

2.4. Enürezis ………... 7

2.5. Dünyada ve Ülkemizde İşeme Bozuklukları Prevelansı ……….. 8

2.6. İşeme Bozukluğunun Etkileri ve Sonuçları ………. 9

2.7 İşeme Bozukluğunu Etkileyen Faktörler ……….. 10

2.7.1 Genetik faktörler ………. 10

2.7.2 Uyku bozuklukları ………. 10

2.7.3 Hormonal etkenler ………. 11

2.7.4 Psikososyal etkenler ……….. 11

2.8. İşeme Bozukluğunda Ebeveyn Tutumunun Etkisi ……….. 12

2.9. İşeme Bozukluğu Olan Çocuğa ve Aileye Yaklaşımda Hemşirenin Rolü ………….. 15

3.

GEREÇ VE YÖNTEM

……….. 17

3.1. Araştırmanın Türü ……… 17

(9)

3.3. Araştırmanın Evren ve Örneklemi ………...17

3.4. Verilerin Toplanması ………...17

3.4.1. Veri toplama araçları ………17

3.4.2. Veri toplama araçlarının uygulanması ………. 19

3.5. Araştırmanın Değişkenleri ……….. 19

- Bağımlı değişken ……….… 19

- Bağımsız değişken………... 19

3.6. Verilerin Değerlendirilmesi ………. 19

3.7. Araştırmanın Sınırlılıkları ve Genellenebilirliği ………. 19

3.8. Araştırmada Etik Kurallar ……… 19

4. BULGULAR ……… 21

5. TARTIŞMA ………. 32

6. SONUÇ VE ÖNERİLER ……… 36

7. KAYNAKLAR ………. 38

8. EKLER ………. 45

EK-1 Aile Bilgi Formu

EK-2 İşeme Bozukluğu Semptom Skoru Ölçeği EK-3 Ebeveyn Tutum Ölçeği

EK-4 Ebeveyn Tutum Ölçeği Kullanım İzni EK-5 Etik Kurul Karar Formu

EK-6 Kurum Çalışma İzni EK-7 Katılımcı Onam Formu EK-8 Tez İntihal Raporu EK-9 Özgeçmiş

(10)

x

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

AEM : Aşırı Etkin Mesane AZEM : Az Etkin Mesane Dİ : Disfonksiyonel İşeme

DSM-4 : Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El kitabı-4 EEG : Elektroensefalografi

ETÖ : Ebeveyn Tutum Ölçeği GİK : Gündüz İdrar Kaçırma

ICSS : İnternational Child Continence Community

(Uluslararası Çocuk Kontinans Topluluğu)

İB : İşeme Bozukluğu

İBSS : İşeme Bozukluğu Semptom Skoru İYE : İdrar Yolu Enfeksiyonu

SPSS : Sosyal Bilimler Paket İstatistik Programı

(11)

TABLOLAR DİZİNİ Sayfa No

Tablo 2.1. Ebeveynlik Örüntülerinin Kronolojik Listesi…………... 13 Tablo 4. 1. Öğrencilerin Sosyo-demografik Özelliklerinin Dağılımı ………. 21 Tablo 4.2. Çocukların ve Ebeveynlerinin İşeme İle İlgili Özelliklerinin

Dağılımı…..………. 23 Tablo 4.3. Çocukların İşeme Semptom Skoru Ölçeğine Göre Semptomların

Dağılımı ……….………..24 Tablo 4.4. Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) Toplam Puan Ortalamalarının

Dağılımı ……….………..26 Tablo 4.5. İşeme Bozukluğu Semptom Skoru Ölçeği (İBSS)’den Alınabilecek

ve Öğrencilerin Aldığı Min-Max Puanlar ile Puan Ortalamaları………..27 Tablo 4.6. İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) Puanı Kategorik

Değerlendirilmesi ………..……..28 Tablo 4.7. Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) Alt Boyutları Puan Ortalamaları

ile Öğrencilerin İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) Puan Ortalaması

Arasındaki İlişki………..29 Tablo 4.8. Öğrencilerin İBSS Kategorik Değerlendirmesine göre Ebeveyn

Tutum Ölçeği Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması.……….………....30 Tablo 4.9. Ebeveynlerde İşeme Bozukluğu Görülüp Görülmeme Durumuna

(12)

xii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa No

Şekil 2.1. Kadınlarda ve erkeklerde mesanenin anatomisi………3 Şekil 2.2. Merkezi Sinir Sistemi – Parasempatik Sinir Sistemi - Mesane İlişkisi………….4 Şekil 2.3. İşeme sırasındaki tutma manevraları……….6

(13)

1. GİRİŞ

İşeme bozukluğu (İB), beş yaş ve üzerindeki çocuklarda, organik nedenler dışında işlevsel idrar kaçırma problemlerini tanımlamak için kullanılan bir terimdir (Aydın, 2012). İşeme bozukluğu çocukluk çağında sık olarak karşılaşılan problemden biridir (Yoğurtçu, 2015). İşeme bozukluğu sınıflaması gündüz semptomlarına göre yapılmaktadır; aşırı etkin mesane (AEM), işeme ertelemesi, az etkin mesane (AZEM) ve disfonksiyonel işeme (Dİ) olmak üzere dört grupta toplanmaktadır. İşeme bozukluğu olan çocukların idrar kaçırma, yanma, sık sık idrara çıkma, acil işeme hissi, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu gibi sorunlar ile sağlık kuruluşuna başvurabilirler. Çocukluk çağında işeme bozukluğunun en sık başvuru nedenleri idrar yolu enfeksiyonu (İYE) ve idrar kaçırmadır (Aydın, 2012).

İşeme bozuklukları DSM-IV sınıflandırma sistemi içerisinde dışa atım bozuklukları kapsamında yer almakta ve nokturnal (gece), diurnal (gündüz) ve hem nokturnal hem de diurnal (hem gece hem gündüz) olmak üzere üçe ayrılmaktadır. İşeme bozuklukları içerisinde nokturnal enürezis ise alerjik hastalıklardan sonra çocukluk çağının en yaygın ikinci kronik rahatsızlığı olarak öne çıkmaktadır. İşeme bozuklukları okul öncesi dönemde çok fazla aileleri tarafından önemsenmez ancak çocuk okula başlayınca neden olduğu negatif psikososyal etkisiyle önemsenmektedir (Yoğurtçu, 2015).

Ölümcül bir sorun olmamasından dolayı toplumda yeterince önemsenmeyen işeme bozukluğu çocuk ve başta anne olmak üzere aile fertlerinin yaşam kalitesini ve psikososyal iyilik halini olumsuz etkilemektedir. Aileler tedavi yöntemleri hakkında bazı önyargılarının bulunması sebebiyle modern tıbbi destek almak için doktora başvurmamakta ve enürezisi normal gelişimsel bir süreç olarak kabul etmektedirler (Suluhan, 2010).

Genellikle okul çağı döneminde bu bozukluk problem olarak algılanır. Bu süreçte özellikle gündüz altını ıslatma; utanma ve akranları tarafından alay edilme korkusu nedeniyle çocuğun yaşam kalitesini, okul başarısını ve sosyal iletişimini önemli ölçüde etkileyebilir (Tabanoğlu,2017). Modern yaşam tarzının getirdiği yeni yaşam biçimleri sonucu ile çocuğun tuvalet alışkanlıklarında ve eğitiminde meydana gelen değişimler sebebiyle işeme fizyolojisi etkilenebilir (Yurdakul, 2012).

Ailede daha önceleri idrar kaçıran birisi olsa dahi çocuğunda aynı sorunu görmek aile için kabul edilemez bir durum haline dönüşebilir. Çocukların anneleri için her gün yatak çarşaflarını ve çocuğun elbiselerini değiştirmek, onları yıkayıp kurutmak oldukça yorucu olmaktadır. Her gece birçok kez çocuğu uykusundan kaldırıp tuvalete götürmeye çalışmak, annelerde uyku kalitesini bozarak daha gergin ve stresli bir hale sokabilir. Bu zaman ve

(14)

2

enerji kaybı giderek artan bir süreçte annelerin çocuklarına karşı davranış değişikliğine neden olabilecek boyuta varabilir (Ünlü, 2017).

İşeme bozukluklarında çok çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Kendiliğinden iyileşme oranı %15 olan idrar kaçırmada, hastaya uygun tedavi sonucunda iyileşme oranları daha fazla olmaktadır. Tedavinin en önemli sorunu hastanın veya ailelerin tedaviye uyumunun olmaması ve tedavi sonrası nüks gözlenebilmesidir. Tedavi yöntemleri davranış ve motivasyon tedavisi, alarm cihazı ve farmakolojik tedavidir (Tabanoğlu, 2017).

Bazı çalışmalarda idrar kaçıran çocukların; yaşıtlarına ve hem cinslerine göre okul performanslarının ve sosyal aktivitelere katılımlarının daha kötü olduğu ve bu çocukların ailelerinde daha fazla ebeveynlik stresi olduğu saptanmıştır (Tabanoğlu, 2017).

Aile, çocuk için önemli ve ilk sosyal deneyimlerini edindiği, öğrenme becerilerini geliştirdiği ortamdır. Çocuğun sağlıklı büyüme ve gelişmesi, doğumundan itibaren içinde bulunduğu aile bireylerinin olumlu, tutarlı davranışları ve sevgi dolu tutumuna bağlıdır (Wechselberg ve Puyn, 1993; Çikrikçi, 1999).

Toplumun gelecekteki tek güvencesi ve en küçük bireyleri olan çocuklar sağlıklı aile ilişkileri içinde yetişmiş olması gereken kimselerdir. Çocuğun bakımından sorumlu olan anne ve babaların tutumunu kendi kişilik ve demografik özellikleri veya çocuğa ait özellikler etkileyebilmektedir. Çocukların toplumsal ve zihinsel açılardan yetkin bireyler olması isteniyorsa, baskıcı olmayan, esnek ve hoşgörülü ancak denetimsiz olmayan ebeveynlere gereksinimi vardır. Ebeveynler çocuklarını eğitirken, öncelikle çocukların gelişim özelliklerini bilmeli, onların ihtiyaçlarına uygun yanıtlar veren yetişkinler olmalıdırlar (Yavuzer, 2001).

Okul sağlığı yönünden öğretmenler ve aileler İB’nun hastalık olduğu konusunda bilgilendirilmeli, saklı kalan vakaların ortaya çıkarılması için saha ve okul taramaları yapılmalı ve erken tedaviye başlanmalıdır. Primer sağlık hizmeti veren okul hemşireleri, İB problemi olan çocuklarda aileye, okula ulaşma ve aile-çocuk-okul arasındaki iş birliğine dayanan programlarda tanılama ve yönetmede ideal bir konumdadırlar (Yoğurtçu, 2015). Bu çalışmanın amacı ilkokul birinci sınıf öğrencilerinde işeme bozuklukları ile ebeveyn tutumu arasındaki ilişkiyi incelemektir.

(15)

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Normal İşeme Fizyolojisi ve Anatomisi

Böbreklerde, renal parankim tarafından oluşturulan idrar, toplayıcı sistem ile üreterlere, üreterler tarafından ise alt üriner sisteme iletilir. Alt üriner sistem; mesane, mesane boynu/ sfinkter kompleksi ile üretradan oluşmaktadır. Bu yapılar spinal kord ve merkezi sinir sisteminin otonomik ve somatik sinirlerin oluşturduğu zengin bir innervasyona sahiptir. Sağlıklı işemenin gerçekleşebilmesi için bu sistemin koordineli bir şekilde çalışması, idrarın mesanede düşük basınçlı depolanması, aralıklı ve etkin bir şekilde tahliye edilmesi gerekmektedir.

Bu sistemin herhangi bir parçasının işleyişinde bozulma gerçekleşirse işeme bozukluğu ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak idrar kaçırma, yetersiz boşaltım ve yüksek mesane basıncı gelişir ki; bu da idrar yolu enfeksiyonu ve vezikoüretral reflüye neden olur. Bu nedenle alt üriner sistem işlev bozukluklarının iyi anlaşılabilmesi için üriner anatomi ve işeme fizyolojisinin iyi bilinmelidir ( Geary and Schaefer, 2008).

Toplayıcı kanallardan süzülen idrarın kimyasal özelliği mesaneden atılana kadar değişmez. İdrarın toplayıcı kanallara ulaşmasıyla kaliksler içinde “pacemaker” aktivitesi başlar. Pelvise ve üretere yayılan bu aktivite idrarın mesaneye kadar ulaştırılmasını sağlayan bir peristaltik kasılma sürecini başlatır (Brown, 1993).

(16)

4

İstemli işeme genellikle kişinin istemli bir şekilde karın kaslarını kasması,mesane basıncının artması ve arka üretra ile mesane boynuna basınç altında fazla idrar girmesiyle sağlanır. Bu şekilde bölgelerin duvar gerimi artar ve gerim artışı, gerim reseptörlerini uyararak işeme refleksini başlatır. Aynı anda dış üretra sfinkteri baskılanır. Genelde bütün idrar boşalır, nadiren 5 ile 10 mililitre civarı idrar mesanede kalır (Guyton,1996).

Mesanenin iki temel fonksiyonu bulunur. Bunlar;

1. İdrar kaçışı olmadan düşük basınçla idrarı depolayabilmek,

2. Mesane boynunun gevşemesiyle periyodik olarak idrarın çıkışını sağlayabilmek

Mesane, idrarla doluyken bile idrarı düşük basınçta depolayabilmektedir. Mesanenin normal fonksiyonunu sürdürmesi için merkezi ve periferik sinir sistemlerinin tam bir uyumu gerekmektedir (Porth, 2002; Türkcan Aydın, 2012).

Şekil 2.2. Merkezi Sinir Sistemi – Parasempatik Sinir Sistemi-Mesane İlişkisi (Türkcan Aydın, 2012)

(17)

2.2. İşeme Bozuklukları

Uluslararası Çocuk Kontinans Topluluğu (ICCS)’nun tanımına göre işeme bozukluğu, organik nedenler dışında çocuklarda işlevsel olan idrar kaçırma problemlerini bir araya toplamak için tanımlanan bir terimdir. ICCS, esas olarak sınıflandırmasına gündüz yakınmalarını almaktadır. Enürezis uykuda idrar kaçırma olarak tanımlandığı için sınıflandırmaya dahil edilmez (Neveus ve ark., 2006).

İşeme bozukluklarına mesane ve sfinkter arasındaki ilişkinin eksik veya gecikmiş olgunlaşmasının neden olduğu düşünülmektedir. İşeme bozukluğu sıklığı giderek artmaktadır. Buna neden olarak günümüz yaşam tarzında yüksek hijyen standartlarına önem verilmesi ve tuvalet alışkanlıklarının değişmesi bu artışta sorumlu tutulmaktadır (Türkcan Aydın, 2012).

2.2.1. İşeme bozuklukları semptomları

İşeme bozuklukları; sıkışma, idrar kaçırma, kararsız akım, zayıf akım, damlatma, idrar yolu enfeksiyonu gibi semptomlarla kendini gösterir. Depolama fazı ve işeme fazı olmak üzere semptomlar ikiye ayrılmıştır (Neveus ve ark., 2006).

Depolama fazı semptomları

Azalmış veya artmış işeme sıklığı: Sağlıklı bir çocuğun günlük normal işeme sayısı beş ile yedi arasıdır. Günde sekiz ve daha fazla işeme görülmesi artmış işeme sıklığı, dört ve daha az sayıda görülen işeme sayısı azalmış işeme sıklığı olarak tanımlanmaktadır (Jansson ve ark., 2000).

İdrar kaçırma (inkontinans): Devamlı veya aralıklı olarak idrar kaçırmanın kontrol edilememesi olarak tanımlanmaktadır.

Aciliyet (urgency): İşeme isteğinin acil bir şekilde gelmesidir ve çocuklar idrarını kaçırmamak için bacaklarını birleştirirler.

Gece idrar yapma (noktüri): Çocuğun işeme hissi ile gece uyanması olarak tanımlanır (Bower, 2005).

İşeme fazı semptomları

Hesitensi: Çocukların işemeyi başlatmadan beklemesi ya da başlamada güçlük çekmesi olarak tanımlanır (Bower, 2005).

Ikınma: İşemeyi başlatmak ve çocuğun işemeyi sürdürmesi için karın içi basıncında ıkınmayla artış yapmasıdır.

(18)

6

Kesik kesik işeme: Çocuğun idrarını sürekli bir biçimde yapamayıp kesik kesik ayrı bölümlerde yapmasıdır. Tüm yaş gruplarında görülür ancak ıkınma ile birlikte değilse üç yaşına dek normal kabul edilir (Neveus ve ark., 2006).

Diğer semptomlar

Tam olarak boşalamama hissi: Yetersiz boşaltılma duygusunu ifade eder. Çocuklar bu durumu tam olarak ifade etmekte zorlanabilirler.

İşeme sonrası damlama: İşeme sonrası idrarın istemsizce damlamasıdır.

Alt üriner sistem ağrısı: Küçük çocuklar tarafından tanımlanamadığı için tanı koyulması zordur.

İnkontinansı engellemeye yönelik kontrol manevraları: Çocuklar tarafından bilinçli ya da farkında olmadan işemeyi ertelemek, sıkışma hissini baskılamak için yapılan manevralardır. Bu manevralar genellikle bacakları çapraz yapmak, ayak başparmağı üzerinde durmak veya ayak topuğu perineye baskı yapacak biçimde yere çömelme şeklindedir. Ebeveynler tarafından rahatça gözlemlenebilir (Neveus ve ark., 2006; Türkcan Aydın, 2012).

(19)

2.3. İşeme Bozukluğu Sınıflaması 2.3.1. Dolum evresi bozuklukları Aşırı etkin mesane

Çocuklarda AEM sık ve ani olarak idrar yapma, pelvik taban kasının kasılması ve idrar tutma manevraları ile kendini gösterir (Dayanç, 2005). AEM görülen çocuk idrar kaçırmamak için sıvı alımını azaltma yoluna gidebilir, bir kısmı ise kontraksiyonlar sırasında ağrı hissedebilir (Schulman, 2004).

Az etkin mesane

Detrüsör kaslarının gücünün azalması ile birlikte mesanenin boşalmasında uzama veya mesanenin tam olarak boşaltılamaması olarak tanımlanır. Çocuklarda tipik olarak tuvalet eğitimi sonrasında ile puberte öncesi dönemde birçok farklı şekilde damlatma görülür ( Nijman, 2005).

Ertelenmiş işeme

Gündüz idrar kaçırma görülen çocuklar işemeyi ertelemek için tutma manevraları yaparlar. Tanı koymada gözlem yapmak gerekmektedir. Ertelenmiş işemeye psikolojik ve davranışsal problemlerde eşlik edebileceği göz ardı edilmemelidir (Neveus ve ark., 2006).

2.3.2. Boşaltım evresi bozuklukları Disfonksiyonel işeme

Dolum fazında bozukluk olmayıp, işeme sırasında pelvik taban ve üriner sfinkterlerin tam olarak gevşeyememesi durumudur. Bunun sonucunda idrar akım hızı artar, idrar akım zamanı uzar, rezidüel idrar kalır ve bu hastalarda sık sık enfeksiyon görülür (Schulman, 2004).

2.4. Enürezis

Çocuklarda en az beş yaşından sonra gündüz veya geceleri istemsiz bir şekilde idrar kaçırmaya enürezis denir. Enürezis tıbben ve sosyal olarak önemli bir sorundur. Çünkü çocuk ve ebeveyni farklı yönlerden etkileyebilen, altta yatabilecek sorunlara yol açan ve çocukluk döneminde sık karşılaşılan bir sorundur (Demirören ve Özel, 2006).

Enürezis, Yunanca “enourein” (idrar yapmak) kelimesinden gelmektedir. Sözcük, köken olarak patolojik değildir, sadece idrar kaçırmayı tanımlamak amacıyla kullanılmıştır (Bodur ve Soysal, 2005).

(20)

8

1- Çocuğun yatağına veya giysilerine istemsiz ya da amaçlı olarak tekrarlayarak idrar kaçırması.

2- Birbiri ardına en az üç ay veya haftada iki kez ortaya çıkması, tıbbi açıdan sıkıntı doğurması ve toplumda işlevsel olarak bozulmaya yol açması.

3- Takvime göre beş yaşından büyük olması.

4- İdrar kaçırmada bir ilacın (diüretikler gibi) veya tıbbi bir durumun doğrudan bağlantılı olmaması olarak tanımlanır (Schwartz, 2000).

Enürezisin görülme oranı popülasyonda %5-15 arasındadır. Enürezis erkek çocuklarında, kızlara oranla daha fazla rastlanmaktadır (Dönmez, 2004). DSM IV tanı kriterlerine göre bozukluklar üç kısımda incelenir. İstem dışı idrar yapma yalnızca geceleri görülüyorsa enürezis nokturna, gündüz olursa enürezis diurna, gece ile gündüz birlikte görülmesi durumuna Enürezis kontinua olarak tanımlanır (Neyzi ve Ertuğrul, 2002).

Primer enürezis nokturna: Bu vakalar %80-85 oranında görülür ve bu çocukların mesane

kontrolü hiçbir zaman kazanılmamıştır. Primer enürezis bebeklikten itibaren kesintisiz süregelen bir durumdur. Çocuklarda sinir ve kas kontrolü gelişirken herhangi bir gecikmeden kaynaklanabildiği gibi ebeveynlerin yetersiz tuvalet eğitiminin bir sonucu da oluşabilir. Primer enürezis zaman geçtikçe kaybolur ve bu çocuklar tuvalet kontrolünde akranlarının düzeyine ulaşırlar.

Sekonder enürezis nokturna: Bu vakalar enürezisin %20’sini oluşturmaktadır. Altı ay ile

bir yıl arası en az kuru kalma dönemi sonrası tekrar idrar kaçırma görülmesi olarak tanımlanır. En sık beş ile sekiz yaşlarında rastlanmaktadır. Tuvalet kontrolü oluşumu sonucu bu gerilemenin nedeni genellikle yeni bir kardeş dünyaya gelmesi, yeni bir eve veya okula başlama gibi ruhsal sıkıntılar durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu etkiler sonucu çocuk bir süre bu regresyon dönemini yaşar. Uzmanların bir kısmına göre, bu gerileme türü, çocuğun annesine olan öfkesinin sembolik bir ifadesi olarak yorumlanmaktadır (Dönmez, 2004).

2.5. Dünyada ve Ülkemizde İşeme Bozuklukları Prevelansı

Kibar ve arkadaşlarının aktardığına göre Amerika Birleşik Devletlerinde beş ile dokuz yaş grubundaki çocuklarda yapılan çalışmalar sonucu acil işeme isteği, işemeyi geciktirme durumu ve idrar kaçırmayı önlemeye yönelik yapılan sıkıştırma manevraları oldukça sık olarak rapor edilmektedir. Gündüz idrar kaçırmada ise yaşa ve cinsiyete bağlı olarak oranları değişmektedir. Beş ile altı yaş arasındaki çocuklarda iki haftada en az bir kez olmak üzere gündüz kaçırma oranı %10, altı ile on iki yaşları arasındaki çocuklarda %5 ve on iki ile on sekiz yaşları arasındaki çocuklarda ise %4 oranında rapor edilmektedir. İsveçte yapılan bir

(21)

çalışmada yedi yaşındaki kız çocuklarında %21, erkek çocuklarda ise %18 oranında görülen acil işeme isteği saptanmıştır (Kibar ve ark., 2004).

Türkiye’de enürezis üzerine yapılan kapsamlı bir çalışmada, İlkokul çağında 5724 çocukta enürezis nokturna prevelansı %11,5, enürezis diurna prevelansı %0,5 olarak bulunmuştur (Serel ve arkadaşları, 1997). Denizli ilinde altı ile on iki yaş grubu çocuklarda yapılan çalışmada ise işeme bozukluğunun en çok altı yaşında %23,1, 10 yaşında %7,9 ve 14 yaşında %4,9 oranlarında yaşla birlikte istatistiksel olarak anlamlı oranda azaldığı saptanmıştır (Çolpan Yurdakul, 2012). Beş yaşındaki bir çocukta gece inkontinansı sıklığı %15-20 olmakta, her yıl için %15 tedavisiz iyileşme bildirilmektedir. Gündüz inkontinansı sıklığı ise 3-4 yaşında %15, 6-12 yaşında %5 olarak belirtilmektedir (Fergusson ve Horwood, 1994).

2.6. İşeme Bozukluğunun Etkileri ve Sonuçları

İşeme bozukluğunun problem olarak algılandığı dönem genellikle okul çağıdır, çünkü bu süreçte özellikle gündüz altını ıslatma; utanma ve akranları tarafından alay edilme korkusu nedeniyle, okul başarısını ve sosyal iletişimini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu bozukluğun aile ve toplum tarafından belli bir yaşa kadar hoş görülmesi, tanı ve tedavisinde gecikmelere neden olmaktadır (Vaz ve ark., 2012).

İdrar kaçıran çocuklar hem psikolojik hem de fiziksel olarak istismara daha çok maruz kalmakta ve diğer çocuklara oranla daha sık olarak cezalandırılmaktadırlar. İdrar kaçırma sorunu olan çocuklar ile ebeveynleri arasındaki iletişim kopuklukları, ilerde çocukta psikolojik sorunlara yol açabilir (Toros ve ark., 2003). Çocuğun bu sorununa yönelik ailenin veya arkadaş çevresinin herkesin içinde konuşması, alay etmesi, kınaması, yeterli ilgi göstermemesi veya cezalandırmaya başvurması çocuğun ailesi ile ilişkilerini bozmakta ve çoğu zaman geçici olan bu sorunun çocukta yerleşmesine neden olmaktadır (Sakarya, 2008). Yapılan çalışmalar sonucu idrar kaçıran çocuklarda diğer çocuklara oranla davranışsal, duygusal ve akademik başarı sorunları daha fazla görülmekte, ayrıca bu sorunlar yaş büyüdükçe artmaktadır (Lie ve ark., 2000). Çocuklarda özellikle başkaları tarafından fark edilme, alay edilme, yalnızlaşma, stres düzeyinde artış ve davranışsal problemler en sık karşılaşılan psikolojik sorunlardır (Toros, 2007). 5-18 yaş grubu 501 çocuk ile yapılan bir araştırmada ailelerin çocuklarına uyguladıkları ceza yöntemlerini %51,3 kınama, %23,9 çocukları (sevdiği şeylerden) mahrum bırakmak, %22,6 küçük düşürmek, utandırmak, % 40,5 korkutma, azarlama, olarak belirlemişlerdir (Karaman ve ark., 2013).

İşeme bozukluğu görülen çocuklarda genellikle, yalnızlık hissi, okul başarısında düşme, yüksek anksiyete ve depresyon, idrar ve fekal inkontinans, saldırgan davranış hiperaktivite,

(22)

10

kekemelik ve tırnak yeme gibi davranış problemleri daha fazla görülebilir (Alpaslan ve Akgün, 2012; Karnicnik ve ark., 2012).

Ailenin tuvalet eğitimi hakkında çocuğunu nasıl bilgilendireceği, çocuk yetiştirme şekli, idrar kaçırma durumlarında nasıl tepkiler vereceği hakkında düşünceleri ve duyguları önemlidir. İdrar kaçırmanın gelişimsel bir sorun olduğunu bilmeyen aileler soğukkanlı ve tutarlı davranmayarak çocuklarına karşı öfke, utanma, bıkkınlık ve başka çocuklarla kıyaslama duygusu hissedebilirler. Bunun sonucunda yatak çarşaflarını sokağa asıp çocuğu afişe edebilir. Çamaşırlarını çocuğuna yıkatabilir. Ebeveynin bu tür davranışları sonucu çocukta geçici olabilecek gelişimsel bir sorun ömür boyu sürecek psikolojik hastalık haline dönüştürebilir (Avcı, 2007).

2.7. İşeme Bozukluğunu Etkileyen Faktörler

İşeme bozukluğunu etkileyebilecek faktörler araştırılmış ve çeşitli varsayımlar öne sürülmüştür. Bunun sonucu genetik faktörler, uyku bozuklukları, hormonal faktörler, mesane ile ilişkili faktörler ve psikososyal etkenlerin işeme bozukluğuna neden olabileceği söylenmiştir (Akman, 2012).

2.7.1. Genetik faktörler

Etiyolojik olarak işeme bozukluklarında genetik faktörlerin de rol aldığı düşünülmektedir. İşeme bozukluğunun iki ebeveynde birden görülmesi durumunda çocuğun idrar kaçırma oranı %77 iken sadece bir ebeveynde öykünün olması %44 ve iki ebeveynde de işeme bozukluğu öyküsü bulunmaması durumunda oranın %15 olduğu saptanmaktadır (Farhat ve ark., 2000). Ayrıca çocuğun birinci derece en az iki yakınında işeme bozukluğu görülme durumunda mesane kontrolü yaklaşık bir buçuk yıl gecikmektedir. İşeme bozukluklarında bu genetik faktörlerin varlığına erkek çocuklarda kızlara oranla daha fazla görüldüğü belirlenmiştir. Kalıtım ile ilgili olarak otozomal dominant aktarım olduğu saptanmıştır. Ayrıca bundan farklı moleküler genetik çalışmalarda 8, 12, 13 ve 22 sayılı kromozomların işeme bozuklukları ile ilişkili olduğu bildirilmektedir. İşeme bozukluklarının çocuklarda zamanla spontan olarak gerilediği bildirilmiştir. Bunun için katılımsal özelliklerin kalıcı bozukluklardan çok gelişimsel gecikmelere neden olduğu saptanabilir (Çelik, 2011).

2.7.2 Uyku bozuklukları

İB’da uyku EEG'sinde ve derin uykunun temel yapısında bir anormallik olmadığı düşünülmektedir. Uykunun herhangi bir fazı ve zamanında olabildiği tespit edilmiştir ve idrar kaçırmanın gece ilk üçte birinde ve yavaş dalga uykusunun görüldüğü sırada olduğu gözlenmiştir. İdrar kaçırma sorunu görülen çocuklarda uykudan uyandırılmak için verilen

(23)

uyarılara daha az yanıt verdiği saptanmıştır. Ebeveynlere göre işeme bozukluğu görülen çocuklarının derin uyuduğu, uyanma güçlüğü yaşadığı ifade edilmiştir ve çocuklarının kendiliğinden uyanamayıp ancak yatağı ıslatması sonrası uyandığını bildirmişlerdir. Ancak İdrar kaçıran çocuklarda uykunun daha derin olmadığı, gece olayın rastgele uykunun herhangi bir anında gerçekleştiği saptanmıştır. Bunların sonucunda idrar kaçırması olan çocuğun uyku paterninin sağlıklı çocuklara benzediği bildirilmiştir. Bunun yanında idrar kaçıran çocuğun gece uykunun ilk iki veya üç saatlik diliminde uyanmaları çok zor olup alt ıslatma olayının çoğu zaman bu dönemde gerçekleştiği gözlenmiştir (Norgaard, 1989; Ornitz, 1992).

2.7.3. Hormonal etkenler

Yaşamın ilk yıllarından itibaren sağlıklı insanlarda geceleri ADH hormonunun salgılanma durumunun artışıyla idrar miktarı gündüze kıyasla azalmaktadır. Üç yaş civarında bu değişimin tamamlanması gerekir aksi takdirde geceleri üretilen idrar miktarı gündüzle aynı kalarak azalma göstermez (Gökduman, 2006).

2.7.4. Psikososyal etkenler

Etiyolojik olarak sosyoekonomik düzeyleri düşük olan ailelerde, kalabalık ailelerin çocuklarında, sosyal hizmet kurumlarında kalan çocuklarda işeme bozukluğu görülme oranının normal çocuklara oranla yüksek olduğu bildirilmiştir. Literatürde İB olan çocukların; genellikle arkadaşları tarafından fark edilme, yalnızlaşma korkusu, özgüveninde azalma, başkasının evinde kalmayı istememe ve arkadaşlarından farklı olduğunu hissetme, hayal kırıklığı, utanç gibi psikolojik sonuçları ortaya çıkabilmektedir. İşeme bozukluğu, toplumlarda genetik özelliklerden etkilenebileceği gibi, sosyal çevreye de bağlı olabilmektedir. Ailede ölüm, kardeş doğumu, çevre ya da okulla ilgili değişimler, taşınma, boşanma, çocuğun veya ailesinden birinin hastaneye yatması, kaza geçirmesi, çocuğun ihmali ve istismara maruz kalması kötü olaylar çocuğu olumsuz olarak etkilemektedir. Ayrıca aşırı koruyucu veya fazla hoşgörülü aile yapısı, ilgisiz annenin çocuğuyla iletişim eksikliği, ebeveynlerde psikolojik sorunlar olması sonucu gelişen regresif semptomlar sonucunda görülen anksiyete belirtisi gibi olumsuz sağlık durumları ve aile özellikleri kötü yönde etkilemektedir (Özdirim ve ark., 1997).

Literatürde zaman içerisinde idrar kaçırma durumunun çocuğun ve ailesinin psikolojik problemler yaşamasına neden olduğu yönünde çalışmalar saptanmıştır (Göv, 2009). Bu problemi yaşayan çocuklar genel olarak mutsuz olduğu, utanç duydukları, sinirli ve huzursuz yapıda ve bebek gibi kendilerini gördüklerini ifade etmişlerdir. Bunun sonucunda

(24)

12

çocuklarda davranışsal ve psikiyatrik sorunlara neden olabildiği yönünde çalışmalar mevcuttur. İdrar kaçıran çocukların ailelerinde en çok çocuğun bakımından sorumlu kişi bu durumdan etkilenmektedir. Çünkü hemen her gün yatak ve çarşafların, çocuğun kıyafetlerinin değiştirilmesi ve yıkanması hem enerji harcamasına hem de maddi olarak kayba uğramaya sebep olmaktadır. Bunun sonucu özellikle annelerde çaresizlik ve yalnızlık duygusu, yaşam kalitesinde düşüş, zaman kaybı ve asosyalleşme görülmektedir ve zamanla annelerde depresif belirtilerin gözlemlendiği bildirilmiştir (Şahtiyancı ve ark., 2011). Genellikle uygun olmayan zaman dilimlerinde gerçekleştirilen tuvalet eğitimleri, ailenin bu konuda katı tutum göstermesi veya tam tersi ebeveynin kayıtsız kalması idrar kaçırma problemine neden olmaktadır. Tuvalet eğitimi için çocuğa 1,5 yaşları civarı uygundur (Biedermen ve ark., 1995). Çocuk tuvaleti geldiğini gündüzleri ifade eder duruma geldiyse geceleri alt bezine gerek yoktur (Küçük, 2009). Ailelerin tuvalet eğitimi konusunda yetersiz bilgiye sahip olması, çocuk yetiştirme konusundaki genel tutum ve davranışları bu süreci etkilemektedir (Toros ve ark., 2003).

2.8. İşeme Bozukluğunda Ebeveyn Tutumunun Etkisi

Tüm ebeveynlerin, çocuklarının büyüyünce sahip olacağı kişilik yapısı, bilgi birikimi, ahlaki değerler ve kişilik yapısı hakkında gizledikleri veya açıkça ifade ettikleri standartları vardır. Ebeveynlerin, çocuklarını istedikleri hedeflere yönlendirmek için farklı yollardan birçok stratejileri vardır. Genel olarak çocuklarının iyi davranışlarını pekiştirir, kötü davranışlarını cezalandırırlar. Kendilerini rol model olarak görüp, kendi inançlarını, değerlerini ve hayata dair beklentilerini açıklayıp bunlara uygun türde akran grupları ve okullar seçerler. Her ebeveynin önem verdiği ve uyguladığı bu metodlar sonucu farklı çocuk yetiştirme stilleri, tutum ve davranışlar ortaya çıkar (Mussen, 1984).

1930’lardan beri, ebeveynlerin doğasını tanımlamak amacıyla araştırmacılar tarafından çok farklı ebeveyn özelliği oluşturulmuştur (Holdenve Miller, 1997). Bu özelliklerden bazıları ve tanımlayan araştırmacıların kronolojik olarak sıralaması Tablo 2.1.’de özetlenmektedir.

(25)

Tablo 2.1. Ebeveynlik örüntülerinin kronolojik listesi (Holden ve Miller, 1999).

Araştırmacılar Özellikler

Levy (1931,1943) Aşırı koruyucu

Watson (1934) Gevşek X katı ev eğitimi

Hattick ve Stowel (1936) Çocuğu bebekleştirme, zorlama veya uygun davranış

Baldwin, Kalhorn ve Breese (1945) Reddedici, ilgisiz ve kabullenici

Lafore (1945) Diktatörler, işbirlikçiler, ihmalciler ve tavizciler

Crandall ve Preston (1955) Duyarlı, daha az duyarlı, yetersiz bir şekilde duyarlı ve aşırı duyarlı

Schaefer (1959) Kabullenici, aşırı izin verici, koruyucu izin verici, aşırı koruyucu, sahiplenici, otoriter -diktatör, talepkar-antagonistik, reddedici, ilgisiz, kopuk, özgürlükçü, demokrat, işbirlikçi

Moulton, Burnstein, Liberty ve Altuchner (1966)

Anne disiplin baskınlığı X Baba disiplin baskınlığı ve yüksek X düşük duygulanım Ainsworht, Bell ve Slayton (1971) Duyarlı X duyarsız

Baumrind (1971) Otoriter, demokratik, izin verici ve diğer alt boyutlar

Martin (1981) İlgili X özerk

Koch, Chandler, Harder ve Paget (1982) Bastırma, inkar, mantığa bürüme, yer değiştirme ve yansıtma

Pulkkinen (1982) Çocuk X ebeveyn merkezli Rehberci X bencil davranış Abelman (1985) Zorlayıcı X Duyarlı disiplin

Samerof ve Freil (1985) Ebeveyn düşüncelerinin simbiyotik kalıpçı Raphael ve Leff (1986) Kolaylaştırıcı X düzenleyici

Metcalf ve Gailer (1987) Aşırı gayret gösteren, aşırı koruyucu, ilgisiz, çatışmalı

(26)

14

Bu kronolojik listelemede Baumrind’in tanımladığı demokratik, otoriter ve izin verici boyutlardan yararlanılmıştır. Ayrıca, bu boyutlara ek olarak, batı kültüründe çokta yaygın olmayan ancak türk kültüründe ebeveynler tarafından kullanıldığı bilinen aşırı koruyucu boyutu da eklenmiştir. Bunlar sırasıyla aşağıda özetlenmiştir.

Demokratik: Demokratik tutum gösteren ebeveynler çocuklarının olgun davranışlar

göstermesini ve gerekli olduğunda kurallara uymasını beklerler. Bu ebeveynlerin ortak özellikleri sıcak ve ilgili olmaları, sabırlı ve duyarlı bir şekilde iletişime geçmeleri ve aile içi kararlarda çocuklarında fikrini almaları başlıca göstergelerdir (Baumrind, 1966). Bu tutumu gösteren ebeveynlerin çocukları güven duygusu, fikirlerini rahatlıkla ifade edebilme, girişken olma, sorumluluk alabilme, olgun davranış sergileme, dost canlısı olma, sosyal yönden uyumlu, okul başarısı yüksek ve yaratıcı fikirleri ile kendini geliştirebilme gibi olumlu kişilik özelliklerine sahiptir (Karabulut Demir, 2007; Kuzgun, 1991; Baumrind, 1966, 1971b, 1972; Yılmaz 1999).

Otoriter: Otoriter ebeveynler, kural koyucudurlar ve bu kurallara çocuklarının itaat

etmelerini beklerler. Bu aileler çocuklarını kuralların dışına çıktığında cezalandırırlar ve çocuklarının görüşünü almayıp kendi görüşlerinin kayıtsız şartsız kabullenmesini isterler (Baumrind, 1966). Otoriter tutumla yetişen çocuklarda ise duygu ve düşüncelerini rahat ifade edememe, güvensizlik, kaygı bozukluğu, içe kapanma, otorite oluşan durumlarda sinme, kurallara uyma ancak otoritenin ortadan kalktığı durumlarda kurallara uymama gibi davranışlar gözlenir. Bu çocuklarda ayrıca, kendilerinden güçlülere itaat etme, kendinden güçsüzlere saldırgan tutum sergileme davranışı vardır (Karabulut Demir,2007; Kuzgun, 1991; Baumrind, 1966, 1971b, 1972; Yılmaz 1999).

İzin verici: Ebeveynler genellikle çocuklarını fazlasıyla özgür bırakır, kontrol etmez ve

ihmale varan bir hoşgörü tutumu sergilerler. Bu tutumla yetişen çocuklar istedikleri zaman yemek yeme, yatma, televizyon izleme ve sokağa çıkma davranışları gösterir (Baumrind, 1966). Bu çocukların yetişme tarzından kaynaklı dürtü kontrolleri zayıf, akademik başarısı düşük, kendini hoş gören çocuklar olduğu görülür (Karabulut Demir, 2007; Kuzgun, 1991; Baumrind, 1966, 1971b, 1972; Yılmaz 1999).

Aşırı koruyucu: Aşırı koruyuculuk, çocuk yetiştirme tutumları açısından çocukların aşırı

annesel bakımı olarak bilinir. Anne çocuk ilişkisindeki göstergeler dört başlık altında belrtilmektedir. Bunlar sırasıyla; aşırı temas, bebekleştirme, sosyal olgunluğun önlenmesi ile annesel kontroldür. Aşırı temas ile olması gereken fiziksel ve sosyal temas abartılması sonucu anne ve çocuğun ayrılamama durumu gerçekleşir ve bunlar annesel aşırı koruyuculuğun kanıtlarındandır. Bebekleştirme duygusu ile çocuğun bağımsız hareket etmesinin engellenir. Bunun sonucu olarak bu çocuklar kendine güvenemez, girişimsel

(27)

faaliyetlerden kaçınır, korkma ve çekingen davranma, daima başkasından destek bekleme, sosyal ilişkilerde pasif becerileri yavaş gelişen, olgunlaşmamış çocuklar olarak gözlemlenirler. İç görü yeteneği hem kendisi hem de etrafındaki dünya için gelişmemiştir (Levy, 1966).

2.9. İşeme Bozukluğu Olan Çocuğa ve Aileye Yaklaşımda Hemşirenin Rolü

Hemşireler işeme bozuklukları hakkında terapötik teknikler kullanarak çocuğun ve ailesinin ihtiyaçlarını belirleyerek ayrıntılı anamnez almalı, aile ile çocuğun iletişimi hakkında bilgi toplamalıdır. Ayrıca öğretmen ve ebeveynler ile okullarda çocuklara ilişkin kısa bilgi oturumları düzenlemeli, çocuğun özgeçmişi ve aile öyküsü incelenmelidir. İşeme bozukluklarında okul hemşireleri sağlık taramaları ve idrar kaçıran çocuğu tanılamakta önemli role sahiptir (Yoğurtçu, 2015).

Önemli bir sorun olan idrar kaçırmada bireyin tanılama ve tedavi aşamasında hemşirenin rollerine baktığımızda;

Tanılama aşamasında hemşirenin sorumlulukları; tanıya yardımcı testleri uygulama, bilgi verme, uygun terapötik teknikleri kullanarak açık, anlaşılır ifadelerle sorunu açıklama ve aileye konu ile ilgili gerekli eğitim vermek şeklinde özetleyebiliriz (Sakarya, 2008). Okul hemşireleri öğrencilerde İB’nun varlığını tespit etmek için tanılamada bu iki soruyu kullanabilirler:

1- Hiç istemsiz bir şekilde idrar kaçırdığınız oluyor mu?

2- Tuvalete giderken idrar kaçırdığınız oluyor mu? (Rivers, 2010).

Hemşireler, ebeveynlere çocuğun ancak olumlu tutum ve davranışlardan yarar göreceğini, tedavide cezanın yerinin olmadığı anlatmalıdır. Bazı aileler ise aksine olan bu durumu sevecenlikle karşılama, bezleme yoluna gitmektedirler. Ebeveynlere tedavide klasik olarak; çocuğun asla bezlenmemesi gerektiği, sıvı kısıtlaması, ödüllendirme ve ilaç kullanımı gibi yöntemlerin denenmesi gerektiği açıklanmalıdır. İdrar kaçıran çocuğun sorunu ile kendini yalnız hissetmemesi için bu tür öyküsü bulunan ebeveynlerin çocuk ile deneyimini paylaşması ve iyileşeceği yönünde cesaret vermesi önemlidir. İşeme bozuklukları hem çocukları hem de ebeveynleri psikolojik açıdan etkilediği için özellikle uzun süren tedavide, çocuğun benlik saygısını azaltma veya depresyona sebebiyet verme durumlarında tedaviye çocuk doktoru, çocuk psikiyatristi ve psikoloğu ile ebeveynin tedavisi için erişkin psikiyatristi ve pskikoloğu multidisipliner anlayışlaortak çalışma göstermelidir (Şahtiyancı ve ark., 2011).

Sonuç olarak; çocuğu, ailesini ve çevresini etkileyen önemli bir problem olan işeme bozukluklarının tanı ve tedavisinde terapötik görüşmelerin önemi büyüktür. Ebeveynler ile

(28)

16

görüşmeler destek verici, güven ve umut sağlayıcı özellikte olmalıdır. İdrar kaçırmanın kendisinden daha fazla aile ve toplumun yanlış tutumunun zarar verdiği ve yanlış tutumların çocuk üzerinde ömür boyu kalıcı izlere neden olabileceği anlatılmalıdır. Çözümün, çocuğun benlik saygısını zedelemeden bulunması, eğer ebeveyn kendini bu konuda yetersiz hissederse çocuk psikiyatristi ile takip, tedaviye devam etmesi bilgisi verilmelidir. Bu sayede çocuğun kendine olan özgüveni zedelenmeden ileriki yıllarda yaşaması olası psikolojik sorunlar önlenecektir. Ayrıca, idrar kaçırma sorunu olan çocukların ebeveynlerinin birbirleri ile etkileşime geçirilerek gruplar kurulması ve burada paylaşımlar yapması sağlanması, destek görmesi, çocuk ve ebeveynin olumlu ilişkisine ve çocuğun psikolojik açıdan daha sağlıklı bir birey olmasına katkıda bulunabilecektir (Küçük, 2009).

(29)

3. GEREÇ VE YÖNTEM

3.1. Araştırmanın Türü

Araştırma kesitsel olarak yapılmıştır.

3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Zamanı

Araştırma Gaziantep İl Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Ayşe Mustafa Sevcan İlkokulu, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu, Dr. Nilüfer Özyurt İlkokulunda Eylül 2018-Mayıs 2019 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmanın verileri Kasım 2018-Aralık 2018 tarihleri arasında toplanmıştır.

3.3. Araştırmanın Evren ve Örneklemi

Çalışmanın evreni Gaziantep ili Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden edinilen sözel bilgilere göre sosyoekonomik durumu düşük, orta ve yüksek olarak belirlenmiş, Gaziantep ili Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı üç okulda öğrenim gören birinci sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Düşük sosyoekonomik düzeyde Gazi Mustafa Kemal İlkokulu (690 öğrenci), orta sosyoekonomik düzeyde Dr. Nilüfer Özyurt İlkokulu (460 öğrenci), yüksek sosyoekonomik düzeyde ise Ayşe Mustafa Sevcan İlkokulu (230 öğrenci) olmak üzere toplam 1380 birinci sınıf öğrencisi yer almaktadır. Gaziantep İl’inde, yabancı uyruklular (Suriye) ile kaynaştırma projesi ilkokullarda uygulanmaktadır. Bu proje dahilinde üç okulda yer alan toplamda 400 yabancı uyruklu öğrenci çalışmaya dahil edilmemiştir. Araştırmanın Evrenini 982 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiştir. Evren örneklem kabul edilmiştir. Araştırmaya katılmayı kabul eden, verilerin toplandığı tarihlerde okulda bulunan ve veri toplama formlarını eksiksiz doldurarak geri gönderen 420 çocuk ve ebeveyni araştırmaya dahil edilmiştir.

3.4. Verilerin Toplanması

Aile Bilgi Formu, İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) ve Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) ile ailelerden toplanmıştır. Veri toplama formları ailelere öğrenciler aracılığıyla kapalı zarf yöntemi ile gönderilmiş, aile tarafından doldurulması belirtilip ek olarak verilen zarfla kapalı olarak öğrenciyle geri göndermeleri istenmiştir.

3.4.1. Veri toplama araçları

- Aile Bilgi Formu: Araştırmacı tarafından geliştirilen bu formun ilk 10 sorusu

sosyodemografik özellik ile ilgiliyken kalan 5 soru çocukların işeme özelliklerine yönelik olmak üzere toplamda 15 sorudan oluşmaktadır (EK-1).

(30)

18

- İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) Ölçeği: Akbal ve arkadaşları (2005)

tarafından geliştirilip geçerlilik ve güvenilirliği kanıtlanmış olan işeme bozukluğu semptom skoru sorgulama (İBSS) formudur. Bu form toplam 14 soru içermektedir. İlk 13 soru çocuğun idrar ve dışkılama alışkanlıkları, gece ve/veya gündüz idrar kaçırma durumu ve işeme fonksiyonlarını; 14. soru ise çocuğun genel yaşam kalitesini değerlendirme amaçlıdır. Semptom skoru sorgulama formunun değerlendirilmesinde 1,2 ve 3. sorudan alınacak min 0, max 9’ar puan; 4. sorudan min 0, max 5 puan; 5, 8, 9, 11, 12 ve 13. Sorulardan min 0, max 2 puan; 6. Sorudan min 0, max 3 puan ve 7. ve 10. Sorudan min 0, max 1 olmak üzere ölçekten minimum 0, maksimum 33 puan elde edilebilmektedir. Bu çalışma için Cronbach Alpha değeri 0,711 belirlenmiştir (EK-2).

- Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ): Demir Karabulut ve Şendil (2008) tarafından

ebeveynlerin 2-6 yaş çocuklarına olan tutumlarını ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Ebeveynler tarafından doldurulan ölçek, dört alt boyuttan ve 46 maddeden oluşmaktadır. Ölçekten minimum 46 maksimum 230 puan alınmaktadır. Beşli likert tip ölçekte oluşturulan maddeler davranış biçimleri şeklindedir ve her bir davranış biçiminin karşısında ebeveynlerin seçecekleri, sıklık oranlarına göre farklılaşan 5 seçenek bulunmaktadır. Bunlar; “Her zaman böyledir”, “Çoğunlukla böyledir”, “Bazen böyledir”, “Nadiren böyledir” ve “Hiçbir zaman böyle değildir” şeklinde oluşturulmuştur. Böylece yanıt veren ebeveynlerin, ifade edilen davranışı ne sıklıkta yaptıklarının bulunması sağlanmıştır.

Her madde için bu seçeneklerden biri işaretlenmektedir. “Her zaman böyledir” 5 puan; “Çoğunlukla böyledir” 4 puan; “Bazen böyledir” 3 puan; “Nadiren böyledir” 2 puan ve “Hiçbir zaman böyle değildir” 1 puan almaktadır. Her boyuttan alınan puanlar ayrı ayrı hesaplanarak her boyut için bir puan elde edilmektedir. Bir boyuttan yüksek puan almak o boyutun temsil ettiği davranış şeklini benimsemek anlamına gelmektedir.

ETÖ Boyutları, Madde sayıları ve Madde numaraları aşağıda verilmiştir: Demokratik tutum 17 maddeden oluşmaktadır.

Bu maddeler: 2, 5, 6, 7, 10, 13, 14, 15, 18, 20, 23, 25, 29, 36, 37, 38, 42. Otoriter tutum 11 maddeden oluşmaktadır.

Bu maddeler: 3, 9, 11, 19, 26, 27, 32, 35, 39, 40, 45. Aşırı Koruyucu tutum 9 maddeden oluşmaktadır.

Bu maddeler: 4, 8, 12, 16, 21, 22, 28, 41, 46, İzin Verici tutum 9 maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler: 1, 17, 24, 30, 31, 33, 34, 43, 44.

Boyutların iç tutarlılık katsayıları Demokratik boyut için 83, Otoriter boyut için 76, Aşırı Koruyucu boyut için 75 ve İzin Verici boyut için 74’tür (Demir Karabulut ve Şendil, 2008).

(31)

Bu çalışma için güvenirlik katsayıları Demokratik boyut için 97, Otoriter boyut için 93, Aşırı Koruyucu boyut için 89 ve İzin Verici boyut için 83 olarak belirlenmiştir (EK-3).

3.4.2. Veri toplama araçlarının uygulanması

Bilgilendirilmiş onam için araştırma konusunda gerekli açıklamaların yapıldığı katılımcı onam formu ile doldurmaları istenen Aile Bilgi Formu, IBSS formu, ETÖ formu ve 1 adet boş zarf kapalı bir zarf içine konulup çocuklar aracılığı ile ebeveynlere ulaştırılmıştır. Ebeveynler tarafından doldurulan formların tekrar zarfa konarak okula öğrenciler tarafından getirilmesi istenmiştir.

3.5. Araştırmanın Değişkenleri

- Bağımlı değişkenler: Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) puanı.

- Bağımsız değişkenler: İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) ölçeği puanı. 3.6. Verilerin Değerlendirilmesi

Araştırmanın verilerinin istatiksel analizi SPSS 23.0 istatistik paket programında yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik ve ortalama değerleri, verilerin normal dağılım gösterip göstermediklerini belirlemek için, Normalite testleri yapılmış ve test sonuçlarına göre normal dağılım gösterdiği saptanmıştır. Verilerin normalite testi sonucuna göre parametrik (t testi, varyans analizi) test yöntemleri kullanılmıştır. Ayrıca araştırmanın bulgularının değerlendirilmesinde ortalama, standart sapma, min-max, değerler ve yüzdelik sayılar hesaplanmıştır.

3.7. Araştırmanın Sınırlılıkları ve Genellenebilirliği

Bu çalışma yalnızca Gaziantep ili Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Ayşe Mustafa Sevcan İlkokulu, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu, Dr. Nilüfer Özyurt İlkokulunda okuyan birinci sınıf öğrencileri ve onların ebeveynleri ile sınırlıdır. Yabancı uyruklu öğrenciler araştırma dışı bırakılmıştır. Bu araştırma, yalnızca araştırma kapsamına alınan öğrencilere genellenebilir.

3.8. Araştırmada Etik Kurallar

Araştırmada kullanılan ölçeklerin Türkçe için geçerlilik güvenirlik çalışması yapan yazarlardan kullanım izin alınmıştır (EK-4). SANKO Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan etik kurul karar izni (EK-5), Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Ayşe Mustafa Sevcan İlkokulu, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu, Dr. Nilüfer Özyurt

(32)

20

İlkokullarından kurum çalışma izni ve katılımcılardan yazılı onam izni alınmıştır (6, EK-7).

(33)

4. BULGULAR

Öğrencilerin Sosyo-demografik Özelliklerinin Dağılımı Tablo 4. 1’ de verilmiştir.

Tablo 4. 1. Öğrencilerin Sosyo-demografik Özelliklerinin Dağılımı

Özellikler (n=420) Sayı % Cinsiyet Erkek 211 50,2 Kız 209 49,8 Yaş 8 yaş 7 yaş 6 yaş 5 yaş 16 3,8 157 37,4 239 56,9 8 1,9

Anne baba birliktelik durumu Birlikte yaşayan

Ayrı yaşayan

394 93,8 26 6,2

Anne eğitim durumu İlkokul mezunu Ortaokul mezunu Lise mezunu Üniversite mezunu 146 34,8 76 18,1 121 28,8 77 18,3

Baba eğitim durumu

İlkokul mezunu Ortaokul mezunu Lise mezunu Üniversite mezunu 92 21,9 74 17,6 135 32,1 119 28,3

Annenin çalışma durumu

Ev hanımı Çalışıyor

352 83,8

68 16,2

Babanın çalışma durumu

Çalışmıyor Çalışıyor

25 6,0

395 94,0

Ailenin gelir durumu

Gelir az Gelir gider eşit Gelir fazla 150 35,7 232 55,2 38 9,0 Kardeş sayısı Tek çocuk 1 kardeş 2 kardeş 3 ve üzeri 58 13,8 150 35,7 121 28,8 91 21,7

Formu dolduran ebeveyn

Anne Baba

343 81,7

(34)

22

Çalışma sonucuna göre, öğrencilerin %50,2’si erkek ve %56,9’u altı yaşındadır. Öğrencilerin %93,8’i anne ve babası ile birlikte yaşamaktadır, %34,8’inin annesi ilkokul mezunu ve %83,8’i ev hanımıdır. %32,1’nin babası lise mezunu ve %94’ü bir işte çalışmaktadır. Öğrencilerin %55,2’ sinin aile geliri giderine eşit ve %35,7’si iki kardeştir. Çalışma forumunu dolduran ebeveynlerin 81,7’sini anneler oluşturmaktadır.

(35)

Öğrencilerin ve ebeveynlerinin işeme ile ilgili özelliklerinin dağılımı Tablo 4.2’de verilmiştir.

Tablo 4.2. Çocukların ve Ebeveynlerinin İşeme ile İlgili Özelliklerinin Dağılımı

Özellikler (n=420) Sayı %

Erkek çocukların sünnet olma durumu (n=211)

Olmayan Olan

10 2,4 201 47,9

Erkek çocukların sünnet olma yaşı (n=211) 0-1 yaş 1-5 yaş 5 ve üzeri 159 37,9 36 8,6 6 1,4

Kullanılan tuvalet şekli

Alaturka Alafranga

201 47,9 219 52,1

Annenin çocukken altını ıslatma durumu

Olmadı Oldu

389 92,6 31 7,4

Babanın çocukken altını ıslatma durumu

Olmadı Oldu

390 92,9 30 7,1

Çalışma sonucuna göre, araştırma kapsamındaki erkek öğrencilerin %4,9’unun sünnet olmadığı, sünnet olan öğrencilerin %37,9’unun 0-1 yaş aralığında sünnet olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %52,1’nin evlerinde alafranga tuvalet kullandığı, %92,6’sının annesinin ve %92,9’unun babasının çocukken altını ıslatma durumunun olmadığı belirlenmiştir.

(36)

24

Çocukların İşeme Semptom Skoru Ölçeğine Göre Semptomların Dağılımı Tablo 4. 3.’de verilmiştir.

Tablo 4. 3. Çocukların İşeme Semptom Skoru Ölçeğine Göre Semptomların Dağılımı

Semptomlar (n=420) Sayı % Gündüz idrar kaçırma Hayır kaçırmaz Bazen Günde 1-2 kez Her zaman 338 80,5 78 18,6 2 0,5 2 0,5

Gündüz kaçırılan idrar derecesi

Kaçırmaz Damla damla

Sadece külot ıslak

Pantolon tamamen ıslak

337 80,2

55 13,1

26 6,2

2 0,5

Gece idrar kaçırma

Hayır kaçırmaz Haftada 1-2 gece Haftada 3-5 gece Haftada 6-7 gece 339 80,7 65 15,5 10 2,4 6 1,4

Gece kaçırılan idrar derecesi

Kaçırmaz

Çamaşır veya pijaması ıslanır Yatak ıslanır 339 80,7 47 11,2 34 8,1 Gündüz idrar sıklığı 5’den az 5’den fazla 405 96,4 15 3,6

İdrar yaparken ıkınma durumu

Hayır

Evet

410 97,6

10 2,4

İdrar yaparken ağrı yaşama

Hayır Evet

390 92,9

30 7,1

Kesik kesik işeme

Hayır Evet 391 93,1 29 6,9 Aralıklı işeme Hayır Evet 411 97,9 9 2,1

İdrar yaparken aciliyet hissi

Hayır Evet 209 49,8 211 50,2 Tutma hareketi/manevrası Hayır Evet 348 82,9 72 17,1

İdrar kaçırma (sıkışma)

Hayır Evet 377 89,8 43 10,2 Kabızlık Hayır Evet 360 85,7 60 14,3

(37)

İşeme Bozuklukları Semptom Skoru (İBSS) dağılımına göre, öğrencilerin %80,5’i gündüz idrar kaçırmıyor, %18,5’i bazen gündüz idrar kaçırıyor, %80,7’si gece idrar kaçırmıyor,%15,5’i haftada 1-2 gece idrar kaçırıyor,%11,1’inin gece idrar kaçırdığında çamaşır veya pijaması ıslanıyor, %96,4’nün gündüz idrar sıklığı 5’ten az,%97,6’sı idrar yaparken ıkınma/zorlanma yaşamıyor, %92,9’unda idrar yaparken ağrı yaşanmıyor, %93,1’inde kesik kesik işeme olmuyor, %97,9’unda aralıklı işeme olmuyor, %50,2’si idrar yaparken aciliyet hissi yaşıyor, %82,9’u idrar tutma hareketi/manevrası yapmıyor, %89,9’unda idrara sıkışma/kaçırma olmuyor ve %85,7’inde kabızlık yaşanmıyor.

(38)

26

Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) Toplam Puan Ortalamalarının Dağılımı Tablo 4. 4’de verilmiştir.

Tablo 4. 4. Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) Toplam Puan Ortalamalarının Dağılımı

ETÖ Alt boyutları (n=420) Ölçekten Alınabilecek Min-Max Puan Ölçekten Alınan Min-Max Puan X ± SS Otoriter Tutum 11-55 11-55 24,12 ± 7,08 Demokrat Tutum 17-85 25-85 71,30 ± 9,80 Koruyucu Tutum 9-45 16-45 35,35 ± 5,79

İzin verici Tutum 9-45 9-45 20,61± 5,54

ETÖ Otoriter Tutum alt boyutundan alınabilecek minimum puan 11, maksimum puan 55’dir. Katılımcıların Otoriter Tutum alt boyutundan aldığı minimum puan 11, maksimum puan 55 ve ETÖ Otoriter Tutum alt boyut puan ortalaması 24,12± 7,08’dir.

ETÖ Demokratik Tutum alt boyutundan alınabilecek minimum puan 17, maksimum puan 85’dir. Katılımcıların Demokratik Tutum alt boyutundan aldığı minimum puan 25, maksimum puan 85 ve ETÖ demokrat Tutum alt boyut puan ortalaması 71,30± 9,80’dir. ETÖ Koruyucu Tutum alt boyutundan alınabilecek minimum puan 9, maksimum puan 45’dir. Katılımcıların Koruyucu Tutum alt boyutundan aldığı minimum puan 16, maksimum puan 45 ve ETÖ Koruyucu Tutum alt boyut puan ortalaması 35,35± 5,79’dir.

ETÖ İzin Verici Tutum alt boyutundan alınabilecek minimum puan 9, maksimum puan 45’dir. Katılımcıların Koruyucu Tutum alt boyutundan minimum puan 9, maksimum puan 45 ve ETÖ İzin Verici Tutum alt boyut puan ortalaması 20,61± 5,54’dir.

(39)

Ebeveyn İşeme Bozukluğu Semptom Skoru Ölçeği (İBSS)’den alınabilecek ve alınan min-max puanlar ile öğrencilerin puan ortalaması Tablo 4.5.’de verilmiştir.

Tablo 4.5. İşeme Bozukluğu Semptom Skoru Ölçeği (İBSS)’den Alınabilecek ve Öğrencilerin Aldığı Min-Max Puanlar ile Puan Ortalamaları (n=420)

İBSS’ den alınabilecek minimum puan 0, maksimum puan 39’dur. Öğrencilerin ölçekten aldığı minimum puan 0, maksimum puan 23 olmuştur. Öğrencilerin ölçekten aldığı İBSS puan ortalaması 2,87± 3,66 olarak saptanmıştır.

Ölçek n Ölçekten Alınabilecek Min-Max Puan Ölçekten Alınan Min-Max Puan X ± SS İBSS 420 0-39 0-23 2,87± 3,66

(40)

28

Öğrencilerin İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) Puanına göre Kategorik Değerlendirmesi Tablo 4.6.’da verilmiştir.

Çalışma sonucuna göre, öğrencilerin %91,4’ü 0 ile 8,4 puan aralığında, %8,6’sı 8,5 ile 24 puan aralığında yer almaktadır.

Tablo 4.6. İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) Puanın Kategorik Olarak Değerlendirmesi

İBSS ( n=420) n %

İşeme bozukluğu olmayanlar (0-8.4 Puan) 384 91,4

(41)

Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) alt boyutları puan ortalamaları ile Öğrencilerin İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) puan ortalaması arasındaki ilişki Tablo 4.7.’de gösterilmiştir.

Tablo 4.7. Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ) Alt Boyutları Puan Ortalamaları ile Öğrencilerin İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) Puan Ortalaması Arasındaki İlişki

Ebeveyn Tutum Ölçeği Otoriter Tutum Alt boyutu puan ortalaması ile İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) puan ortalaması arasında, pozitif yönde çok zayıf düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0.05).

Ebeveyn Tutum Ölçeği İzin Verici Tutum Alt boyutu puan ortalaması ile İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir (p=0.05).

Ebeveyn Tutum Ölçeği Koruyucu tutum ve Demokratik Tutum alt boyutları puan ortalaması ve İşeme Bozukluğu Semptom Skoru (İBSS) puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05).

ETÖ Alt Boyutları (n=420) İşeme Bozukluğu Semptom Skoru

r P

Koruyucu Tutum 0.012 0.80

Otoriter Tutum 0.196 0.00

Demokrat Tutum -0.072 0.16

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

Bu çalışmada ilaç etken maddesi olarak kullanılan sülfametoksazol (SMX) „ün 4- aminobenzensülfonik asit ile modifiye edilmiş ve modifiye edilmemiş camsı

Sonuç olarak Sabahattin Kudret Aksal’ın ‘Soyut Oda’ adlı öyküsü, bireyin zaman, mekân ve değişen dünya karşısında kendini yeniden kurma çabasını ele

Köyde en çok değer verdiği kişilerin başında; amcası, Mehmet Ali Bey (Turhan), dayısı Samet Bey (Erturan), dayısının eşi Bedriye Hanım (Erturan) ve dayısının

Sanatkârın eserdeki konumunu belirleyen bir yapı unsuru olan bakış açısı, “anlatma esasına bağlı metinlerde vak῾a zincirinin ve bu zincirin meydana gelmesinde

Tablo 5’te görüleceği üzere, öğrencilerin matematiğe yönelik dışsal motivasyonları bakımından, motivasyon ön-testi ve motivasyon son-testi puanlarının

Olive During the years 2012 and 2013, in the Aegean region (Western Turkey), fruit rot symptoms occurred on olive (Olea europea L.) cvs Gemlik, Memecik and Ayvalık with an

• Sağlık profesyonellerinin yalın sağlık uygulamlara karşı direncini azalttığı, kurum yönetimi tarafından değişim sürecinde yürütülen yönetim tarzının da

Araştırmanın veri kaynağını Yunus Emre Enstitüsü tarafından yapılan Türkçe Yeterlik Sınavı (TYS) ve uluslararası alanda yapılan ve sınav sonuçları ÖSYM’nin