• Sonuç bulunamadı

Ermeni terörizmi ve görevimiz:Aydınlarımıza hemen yapılacak işler düşüyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ermeni terörizmi ve görevimiz:Aydınlarımıza hemen yapılacak işler düşüyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C u m h u riy e t 12

51 -z- ■

/

8 Ş U B A T 1982 &

Ermeni terörizmi ve görevimiz

c c Aydınlarımız, yazarlarımız, araştırma­ cılarımız dünya kamuoyuna suikastlerin hukukun temel ilkeleriyle çatıştığını ve tertipçilerin kan dökümünü tek yönlü olarak siyasal nedenlere bağlama çaba­ sının geçerli olmayacağını yabancı dil­ deki yazılarıyla, konferanslarla, tartış­ malarla her yerde göstermelidir. 5 5

A l t S İR M E N : - E rm e n i s o ru n u -n u n ta rih , h u k u k ve b u g ü n ­ k ü u lu s la ra ra s ı iliş k ile r y ö n le rin d e n çok y a n lı b ir k o n u ol d u ğ u k u ş k u s u z . H e r y ö n ü iç in u z u n in c e le m e v e a n la tım la r g e re k li. Son s u ik a s tın bize hem en a n ım s a ttığ ı k o n u u lu s la r ­ a ra s ı te r ö r iz m in n ite liğ i ve d ü n y a to p lu m u n u n ona karşı d a h a e tk in k a r a r la r a lm ası g e re ğ id ir. İ k in c i o la ra k , ye ry ü ­ zü n d e b ir E rm e n i d e v le ti v a r d ır ve h e r s iy a s a l e ğ ilim e u y a ­ c a k ik iz d e v le tle r y a ra tm a k ne o la n a k lıd ır , ne de b ir ç ık a r y o l. Ü ç ü n c ü o la ra k , D o ğ u 'd a k i g e rç e k E rm e n i n ü fu s u Son­ ra , E r m e n ile r in y a b a n c ıla r ta r a fın d a n k e n d i a m a ç la rı iç in k u lla n ılm a la r ı...

PROF. ATAÖV: Bunların heı biri ayrı birer İnceleme konusu: Ör­ neğin. baştan başlarsak fürkler Anadolu'ya geldiklerinde Er­ menilerin durumu: Ermeni Patrikliğinin Osmanlı desteğiyle ku­ rulması: Osmonlılardo «millet» sistemi: kamu hizmetinde Er- nıeniler; Doğu Anadolu'da yerel yönetime katılmaları; özeı ya­ şamda yerleri; Güney'e alınma nedenleri v.s., vs. Bun­ dan ötürü, konuyu mutlakc sınırlandırmak zorundayız, izin ve­ rirseniz bütün bu noktalar İçinde, bu kez. yalnızca Türk görü­ şünü, kiş! ve Türk kurumlan olarak, dünya kamuoyuna İletme­ de başlıca sorumluluklarımıza değinelim. Bu konu bile burada ancak sınırlı olarak ele alınabilir. Devletin tanıtma görevi olan resmi temsilciliklerini bunun dışında tutuyorum. Üstünde ko­ nuşacaklarımız belki Ermeni sorunu konusunda yabancı yayın­ ları izleme, bunları gerekirse yanıtlama, bu konuda yabancı dil­ de araştırmalar hazırlama, objektif yabancı yazarlara Ermeni tedhişçilerince yöneltilen baskılara karşı İzlenecek tutum, Türk Ermenilerinin durumunu ve tutumlarını gerçekçi ölçüler İçinde yansıtma ve konunun bazı komşularımıza, özellikle Araplara doğru olarak tanıtılması diye özetlenebilir.

Ermeni görüşlerini iyi bilmeliyiz. Bazı­ larında çok önemli bilgiler, y erine göre

«itiraflar da» yer alıyor. Türkiye’ deki bazı olaylar da dışa yanlış yansıyor. Newyork’ta görüştüğüm «The Arm eni- can Rcporter» dergisi’nin sorumlusu da bunlardan yakındı. Düzeltilmesi gere­ ken bir şey varsa düzeltmeliyiz.

Prof. Türkkaya Ataöv arkadaşımız Ali Sirmen'le

“Aydınlarımıza

hemen

yapılacak

işler

?

55

S İR M E N : O halde, sizce i l k y a p ılm a s ı g e re k e n ne d ir?

PROF. ATAÖV: Önce, bu konuda yayınlanmış olanları sapta­ mak. Bundan ötürüdür kİ, Siyasal Bilgiler Fakültesi yayınların­ dan olmak üzere, 400 kaynaklık bir «Ermeni Sorunu Bibliyog­ rafyası» çıkardım. Uzun gibi görünüyor ama, aslında, değil. Bu­ gün, listeyi on katına çıkarabilirim.

S IR M E N : B u n u n iç in d e u lu s la ra ra s ı te r ö r iz m le i l g i l i y a y ın ­ la r da v a r mı?

PROF. ATAÖV; Olmalı. Bir yerde gizlenerek diplomatik koruma ve ayrıcalığı olan birine ateş etmek, eski Asya, Yunan site - devletleri ve Romalılardan bu yana, yazılı antlaşmalara bile gerek duymadan, teamülle, yani sürekli uygulamayla yerleşmiş ve sonra devletler hukukunun bir parçası olmuş kuralları açık­ ça çiğnemektir. Tüm Ermeni toplumu ve dünya kamuoyu bunu

böyle bilmeli, diplomasi temsilcilerini koruyacak daha etkin, daha bağlayıcı, daha bilinçli ve işlerliği olan kararlar hızla alın­ malıdır. Ortada Avrupa Konseyi Parlamento Kurulunun 27 ocak 1977 tarihli ve 648 sayılı bir Konvansiyonu da vardır. Bunun birinci maddesi, diplomasi temsilcileri de dahil olmak üzere, uluslararası korunmadan yararlanan kişilere saldırıların «Si­ yasal bir tahrikten kaynaklanan siyasal bir hareket olarak de­ ğerlendirilemeyeceğini» belirtmektedir.

S İR M E N : B u n u iz le y e n B irle ş m iş M ille t le r k a r a r la n da o la c a k tı..

PROF. ATAÖV: iki tane. 15 aralık 1980 tarihlisi diplomasi tem­ silcilerinin korunması ve güvenliği İçin etkin önlemler istiyor. 20 ekim 1991 tarihlisi de bu kararı pekiştiriyor.

S İR M E N : Söz k o n u s u o la n y a ln ız T ü r k d ip lo m a tta n d a de­ ğ i l

PROF. ATAÖV: Diplomatik masuniyet ve ayrıcalıklar kuruntu­ nun korunması. İşte, bu konuda yazarlarımız ve araştırıcıları­ mız dünya kamuoyuna ve Ermeni çoğunluğa suikast eylemle­ rinin uluslararası hukukun temel İlkeleriyle açık ve kesin bi­ çimde çatıştığını ve tertipçilerin kan dökümünü tek yanlı ola­ rak siyasal nedenlere bağlama çabasının geçerli olamayaca­ ğını, yabancı dildeki yazılarla, konferanslarla ve tartışmalarda her gittikleri yerde göstermelidirler.

S İR M E N : Bu sözlerd en s iz in b u çerçevede y a y ın la rın ız , en a z ın d a n g ir iş im le r in iz o ld u ğ u , a n c a k ç o k s a y ıd a k im s e n in k a tılm a s ı g e re k tiğ i so n u c u n u ç ık a rıy o ru m .

PROF. ATAÖV: Benim oldu; ancak bir yazı kampanyası eksik­ liği hâlâ var ki, örneğin Koliforniya Ünlversitesi’nden Prof. Nor- man Ravitch, aralık 1971 tarihli ve Londra’da çıkan «Encoun- ter» dergisine yazdığı 16 sayfalık İncelemede, Hltler’i bile Tür­ kiye aleyhinde kaynak olarak gösteriyor da, suikastların huku­ ka aykırılığına hiç dokunmuyor. Bize karşı büyük bir haksızlık

olduğu İçin de, yazar adına da üzgünüm. Ben bu yazıyı yanıt­ ladım. Aynı biçimde. Prof. David Marshall Lang ve Christopher Walker, Londra'da yayınladıkları «Ermeniler» adlı kitaplarında, Türkiye aleyhine kullanılabilecek birçok ayrıntıdan yararlan­ mak istiyorlar da, diplomatlara saldırıyı kınamak akıllarına gel­ miyor, Bu çift standartlı bir uygulamadır. Bu tercihli yaklaşım Türk yazarlarının tepkisiyle herhalde son bulmalıdır.

S İR M E N : S özü nü e ttiğ in iz P rof. L a n g ’a ba zı ç e v re le r, y a n ıl m iy a rs a m , «E rm e n i d o s tu- d iy e aşa ğı . y u k a r ı * re s m i» b ir

ü n v a n da v e rm iş le rd i..

PROF. ATAÖV: Doğrudur. Ancak bu kişinin yukardakl araştır­ manın yirminci sayfasında, Batı'da yaşayan ve «Ermeni yurt­ severleri» diye tanımladığı çevrelerin Sovyet Ermenistanı'nın, İlk olayda, Sovyetler Birliği'nden ayrılmak için fırsat kolladığı­ na inandıklarını da yazmaktadır. Bu değerlendirmeye Sovyet araştırıcılarının da dikkatini çekmek isterim. Prof. Lang’a «Er­ menilerin dostu» diye bir ünvan verilmiştir ama, bunun yalnız bize düşmanlık anlamına gelmediği de anlaşılıyor.

S IR M E N : K o n u n u n y a b a n c ı y a y ın la rd a a r ta n b ir ö lç ü d e ele

S IR M E N : Ö rn e ğ in , son z a m a n la rd a h a n g ile ri?

PROF. ATAÖV: Belçika'da Flâman dilinde çıkan «Inforlent - Dossierunin 15 ekim 1981 tarihli sayısında Türk görüşlerine büyük ölçüde yer veren bir inceleme çıktı. Türkiye'den yürek­ lendirici mesajların gitmesi ancak yerinde olur.

S IR M E N - E rm e n i y a y ın la rın d a n ne dereceye k a d a r y a r a r la ­ n a b ilir iz ?

PROF. ATAÖV: önce, hepsi okunmalı. Ermeni görüşlerini iyi bil­ meliyiz. İçlerinde ciddi araştırmalar var. İkincisi, bazılarında çok önemli bilgiler, yerine göre «itiraflar» da yer alıyor Örne­ ğin, K. S. Popazyan'ın kitabı. Bunun özetini ben basında ya­ yınladım. Bu Ermeni yazar, iki önemli şey söylüyor: (■!) Daşnak- lar anti-demokratik bir örgüttür; (2) Türkiye ile bugünkü sınır ant­ laşmalarla düzenlenmiştir. Louise Nalbantyan’ın doktora tezin­ de de aynı örgütlerin tedhişine örnekler var. Sovyet Ermenisl olan S. M. Agopyan, Doğu Anadolu'da emperyalizmin oyunla­ rını sergileyecek önemli İpuçları veriyor.

S IR M E N : Y a y ın la r ın ö n e m i su g ö tü rm e z . Y a y ın d ış ın d a d ik ­ k a t e d ile ce k ve te p k i g e r e k tir e n ba şka n e le r v a r?

Bir yere gizlenerek diplomatik koru­ ma ve ayrıcalığı olan birine ateş etmek eski Asya, Yunan devletleri ve Roma­ lılardan bu yana yerleşmiş, devletler hukukunun bir parçası olmuş kuralla­

rı açıkça çiğnemektir.

3

5

a lın d ığ ın a ta n ık o lu y o ru z . S on b ir - i k i a y ın y a b a n c ı y a y ın ­ la rın a kısaca b a k a lım .

PROF. ATAÖV: Birlikte bakalım. Hemen göreceğiz kİ, Türkiyeli aydına hemen yapacak İşler düşüyor. Fransa ve İsviçre’deki son yargılamalar nedeniyle «Tribüne de Ganeve» ve «La Suisse»- de te* yanlı sayılabilecek yazılar çıktı. Ben kendim yanıtla­ dım. Gene Prof. Long'ın tek başına yazdığı ve yeni çıkmış olan «Menfada Bir Ulus: Ermeniler» adlı kitabı Dublin’de yayınla­ nan 12 aralık 1981 tarihli «Irish Independence konuyu bilme­ diği anlaşılan Sean Cantwell adlı biri tarafından tanıtılıyor. 21 aralık 1981 tarihli «Newsweek» dergisinde George Will. «Din ve Nükleer Silahlar» başlıklı bir yazıda, konuyla hiç ilgisi yok­ ken, Ermeni sorunundan söz ederek bunu Yahudi katliamıyla karşılaştırmaktadır. Bu tutum İki şeyi gösteriyor: Şartlanma ve sadece bir kulak dolgunluğu. Bu yazara ve dergiye bir sürü dengeli tepki giderse, söylediklerini, daha İyi araştırma gereği­ ni herhalde duyacaktır. Birçok arkadaşımız bu tepkiyi kendili­ ğinden gösteriyor da.

S İR M E N : Böylece, y a b a n c ı y a y ın la n , iz le m e y i v e T ü r k iy e li y a z a r, a ra ş tırıc ı y a d a k u r u m o la ra k , a ğ ırb a ş lı, o b je k tif, b i l­ g i l i v e z a m a n ın d a g ö s te rilm e s i g e re k e n te p k ile ri, z o r u n lu s a y ıy o ru z . A y n ı y o l, le y h te k i y a z ıla r iç in de söz k o n u s u o lu r m u?

PROF. ATAÖV: Onları da doğru ve yerinde buluyorsak, en azın­ dan teşekkür borçluyuz.

Bazı yabancı yazarlar Türkiye’ye kar­ şı çift standart kullanmaktadırlar. Bu­ na Türk yazarlar dengeli bir tepki gös­ termelidir. Türk görüşlerine yer veren yayınlar içinde yüreklendirici mesaj­

lar yollanmalıdır.

5

5

PROF. ATAÖV: Prof. Stanford J. Shaw'a Kaliforniya Üniversi­ tesinde bazı çevrelerce yapılan baskıyı kınamak gerekir. Baş­ ka birisi de aynı üniversitede görevli olan ve tam karşıt görüş­ lere sahip Prof. R. Hovannisyan’ı orada istemeyebilir. Oysa bir üniversitede böyle bir ayrıntıda farklı düşünenler tabii ki çıka­ caktır.

S IR M E N : Sizce T ü r k E r m e n ile r in in t a v r ı d ış a rd a i y i b i lin i­ y o r mu?

PROF. ATAÖV: Türkiye'deki bazı olaylar dışa yqnlış yansıyor. Birkaç ay önce New York'ta gördüğüm ve «The Armenian Re­ porter» dergisinin sorumlusu Sayın Edward Bogosyan da hava­ yı bulandıran bu yanlış yansımalardan yakındı. Düzeltilmesi ge­ reken bir şey varsa düzeltmeliyiz. Ermeni asıllı yurttaşın hiç­ birimizden farkı yok. Onun mutluluğu bizim mutluluğumuz için şarttır. Her ülkede çoğunluktan farklı olan İnsanlar var olma­ lıdır da insan hoşgörülü davranmayı ve çokuluslu bir dünyada barış içinde yaşamayı böyle öğrenir. Değişik kültürlerden de yararlanacak, onun zevkini tadacaktır. Ermeni kültür ve sanat­ larına ilişkin yazıları hep zevkle okurum. 1953'de çıkan İlk ki­ tabım William Saroyan’dan hikâyeler çevirişiydi. Aynı Saroyan yıllar önce Türkiye’ye karşı nümayişlere katılırdı. Tuttu buraya geldi. Fikret Otyam ona Anadolu’yu gezdirdi. Dedelerinin köyü­ ne gitti. Öyle bir karşılandı, bağırlara öyle bir basıldı ki, ko­ nuktur, dedesi «köylümüzdür» diye, dönüşünde bir daha aley­ himizde bulunmadı. Dostluk İçin herşeyi yaparız. Ermeni

yurt-Cumhuriyet

SORDU i

Türkkaya A T A Ö V

YANITLADI

Ç

iraplara, Filistin sorunuyla Ermeni so­ rununun paralel olmadığını gösterme­ liyiz. Büyük Ermeni kitlesi şiddet ey ­ lemlerini desteklemiyor. William Saro- yan yıllar önce Türkiye aleyhine göste­ rilere katılırdı. Tuttu buraya geldi. P ik ret Otyam ona Anadolu’yu gezdirdi. Dedelerinin köyünde öyle karşılandı, bugünlere öyle bir bakıldı ki dönüşün­ de bir daha aleyhimizde bulunmadı. 3 5

aşlarımız İçin de herşey yapmaya değer. Ancak, yapmadıkla- ımızla da suçlanmayalım. Bazı şeyleri Türk yazarları ve araş- ırıcılarıyla Ermeni yazarlarının karşılıklı konuşmalarında her­ halde yarar var. Birçok kızgınlıklar yanlış bilgilerden de kay­ naklanıyor. Ama bir tahribat yapıyor, hakkımızdakı imajı bozu­ yor. «Jamanak» gazetesinin bir yayını var: «Türk Ermenilerin­ den Gerçekler» diye. Buna benzer daha cok sayıda yayın ya­ pılmalı.

S IR M E N : D ü n y a d a E rm e n i t e r ö r is tle r iy le a y n ı g ö rü ş le ri ve e y le m le ri p a y la ş m a y a n b ü y ü k , fa k a t h a re k e ts iz b ir k it le y o k m u?

PROF. ATAÖV: Önce. Ermenilerin bir devleti var: Sovyet Erme­ ni Cumhuriyeti. Bunun dışında, Kafkasya’da ve Rus Cumhurıye- ti'nde, Amerika'da, Avrupa’da birkaç ülkede, Ortadoğu'do, hat­ ta Afrika'da Etyopya’dc ve Avustralya’da Ermeniler var. Ameri­ ka ve Kanada’dakiler herhalde yarım milyon kadar. İsrail'de Yafa yakınlarında da ancak 300. Büyük Ermeni kitlesi şiddet eyiemlerine katılmıyor ve onaylamıyor. Birçok Ermeni çevreleri gizli örgütlerin Türk diplomatlarına saldırmalarıyla, Türklerin bunlara Doğuda toprak vermeyeceğini ve Los Angeles, Lond­ ra, Viyana, ya da Sydney'de işini kurmuş bunca 'nsanın kalkıp, diyelim, Bitlis'e gelmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Bunları bana İfade ettiler de! Hem de yabancı Ermeniler. Tanıştığım bazı ılımlı kişilere şunu söylemiştim: «Ben, T.C. yurttaşı olarak, Do- ğu'da parasıyla bir tarla almaya bile kalksam, toprağına ve çevresine bağlı olan köylü, bu yabancı acaba kim diye soruş­ turur. Olmayacak duaya âmin demenin kimseye yararı yok.

£ g Fransa’nın Ermenilere gösterdiği ilgi­ nin gerçek nedenini belgelerden çıkara­ biliriz. 1919’da Fransa Ermenileri koru ma gerekçesiyle İskenderun ve Mersin’e çıkmak istediğini bildirir. A B D ise B a- tum’u önerir. Fransa aslında gizli Sykes Picot Antlaşm asında kendisine ayrılan yerlere sahip çıkmaya çalışmıştır.

5 5

Afrika’da uluslararası bir toplantıda bir Ermeni profesör tanı­ dım. Gerekirse, konuşmamızın uzun hikâyesini birgün anlatı­ rım. Kendisi Ermeni teröristlerine şiddetle ve açıkça karşıydı. Terör c.kmaz bir yoldur. Büyük kitlenin bunun önüne ağırlığını koyması gerekir.

Ermeni teröristlerin bir kısmının Lübnan'dan kaynaklandığı, hatta FKÖ’nün bir bölümüne yanaştığı söyleniyor. Bu doğru mu, değil mİ ben bilmiyorum. Doğruysa, burada da Türkiyeli araştırıcılara bir görev düşüyor: Araplara Filistin sorunuyla Ermeni sorununun paralel olmadığını göstermek. Ancak, konu­ yu onların en İyi kavrayabilecekleri biçimde, her iki sorunun geçmişinden örnekler ve karşıtlıklarla sunmak gerekir. Bazı ya­ bancı yayınlar, Doğu'da Ermeni devleti kurma girişimleri ile Filistin’de bir Siyonist devlet yaratma çabaları arasında ben­ zerlikler gösteriyor.

S IR M E N : Ö rn e ğ in ? ...

PROF. ATAÖV: 1917 Balfour Blldirisl’nde Filistin'deki Arap ço­ ğunluk nasıl «Yahudi olmayan topluluk» diye geciştiriliyorsa, birçok Batı yayınında da, örneğin, Viskont Bryce, D. M. Lang, Edwin Bllss, Henry Morgenthau, B. F. Nordmann, W. W, Rock­ well, Talcot Williams ve başkaları Müslüman ve Türk varlığını görmezlikten geliyorlar.

S İR M E N : B a z ıla rı da, P rof. S h a w vv b a z ı F ra n s ız y a y ın la ­ r ı K a fk a s la rd a n R usya iç in e , A n a d o lu ’ya, h a tta B a lk a n la ra y a y ıla n , b u a ra d a E ty o p y a 'y a k a d a r u z a n a n E r m e n ile r in h iç b i r y e rd e ç o ğ u n lu ğ u o lu ş tu r m a d ık l r ın ı y a z ıy o rla r.

PROF. ATAÖV: Bu da doğru! 21 aralık 1981 tarihli «Tribuns de Geneve»deki bir yazı Ermeni ve Siyonist iddialar arasında­ ki paralelliğe dikkati çekiyor. Bu yazıyı Filistinlilere gösterelim. Siyonizmin kurucuları, değişen koşullara göre, ilgili bütün dev­ letlere yanaştılar. Ayrıntıya girmiyorum. Ermeni sorununa iliş­ kin belgelerde de benzer olaylar var.

S İR M E N : B ir ö rn e k de b u ra d a v e re lim .

PROF. ATAÖV: Fransa'nın 1919’da Ermeni sorunuyla İlgisini ve bu İlginin gerçek nedenini Ralph Elliott Cook'un 1957'de Fiet- eher Okulu’nda yaptığı doktora tezinden ve bu arada Amerikan ve Fransız belgelerinden izleyebiliriz. Clemenceau, 29 ağustos 1919’da, Fransız hükümetinin 12.000 askerle ve «Ermenileri ko­ ruma gerekçesiyle» İskenderun’a ve Mersin'e çıkmak istediğini bildirir; Amerika ise, Batum'u önerir. Amerikan Dışişleri Bakan­ lığına yazılan 30 ağustos 1919 tarihli ve 72, 119/6462 sayılı bel­ ge, Fransa’nın asıl kendi amaçları uğruna, «Anadolu'ya ayak basmak için» bu harekâtı önerdiğini açıkça söylüyor. 22 eylül tarihli belgede yazıldığı gibi, Mersin ile Erivan arasında yüz­ lerce kilometre var. Fransa asıl gizli Sykes-Picot Antlaşması'nda kendine ayrılan yerlere sahip çıkmaya çabalıyor. Amerikan bel­ gesindeki şu yargıya bakınız: «Fransız hükümeti. Ermenilere karşı en aldatıcı biçimde davranmıştır.» Bu gerçekler yabancı­ lara, bu arada Araplara anlatılacaktır. Söz bir kez daha Filis­ tin'e gelmişken, İsrail’in 1967 saldırısından sonra, Kudüs'ün Arap toprağı olan doğusu da düşman eline geçince, işgalcileri karşılamaya gidenlerin başında Ermeni Patriği yok muydu? Acaba neden? Bu tavırların nedenini araştırıp bulacağız. Özellikle dıştaki bazı Ermeni gruplarının konuya daha çok duy­ gusal yaklaştıkları ve objektif olamadıkları ortadadır. Hele kan dökümü ve türlü baskı yolları çözüm değildir.

Á3

" ' 1 —""o- *• 1

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkçenin yapı ve işleyişine yönelik, dilbilimciler tarafından hazırlan­ mış, çalışmalarda, Türkçenin art zamanlı sesbilgisi, biçimbilgisi, biçimses- bilgisi

Yaşamı boyunca bir karşılık bek­ lememiş ki, şimdi beklesinl Ama benim bir hafta boyu beklentim, öfkeye dönüşen beklentim Cevdet Hoca’nın hizmetlerine

İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Latince eski ve Yeni Grekçe, Arapça ve Farsçayı ana dili gibi konuşan Cevat Şakir Türkiye’nin ilk tercüme

Çalışma, sinema ve mimarlık arasındaki etkileşim alanına odaklanacak olup, mekan kavramının kısa filmlerde ne ölçüde estetik bir öğe olduğu ve kısa

Aynı eserde söz dizimiyle ilgili olarak “ Söz diziminin konusu, yargısız bir anlatım birimi olan kelime grupları ile yargılı bir anlatım birimi olan cümle yapısı,

膝關節退化並非只能換人工關節,新國民醫院骨科提供全面性的膝關節照護

Definitive diagnosis of the prenatally detected masses were teratoma in 4 patients, ovary cystadenoma in 2 patients, Wilms tumor in 2 patients, neuroblastoma in 1

dönemde Başbakan Turgut Özal’ıneşi Semra Özal hakkında biri sözlü, 24 yazılı soru önergesi TBMM Başkanlığı’na sunuldu, 18.. dönemin ilk iki yılında