• Sonuç bulunamadı

"Servetifünun"un evladı büyük alim:Köprülüzade'nin 25 inci yılı!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Servetifünun"un evladı büyük alim:Köprülüzade'nin 25 inci yılı!"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

N O. ‘2 2 1 9 — U Y A N I Ş

U

S e r v e t i f ü r ı u n „ un evl âdı B ü y ü k

a l ı m :

W

'%

J/4

* • • • • •

K O PR U LU ZA D E’N IN 2 5 İN C İ Y IL I!

Uzum yıllar (Akbaba) yı - «be

tarz - ı - kadîm» - bedialarla süsle­ yen (Abdiilbaki Fevzi) niıı, «Âşi­ nâyı fenni ensâl» dediği: (Ali Ernirî) m erhum un, bililtizâm çı­ kardığı «tarih ve edebiyat m ec­ muası» m daki bütün iddiâlara rağm en edebiyatın en gene fakat en velud m üverrih ve mütefekkiri: (Melımed Fuad), «Köprülüzade» olduğu; irfan ve neşriyat d ü n y a ­ sında da bu nam ile tanındığı için onun bu meşhur ve uıükteseb adı­ nı, bir defa daha kullanm ak ve yazıma, başlık y apm ak istedim.

Edebiyatım ızda söz sahibi, kü l­ tü r sahibi; - kürsüden haykıran - «tez» ve tefekkür sahibi bütün hocalarımıza gene yaşta hocalık eden (Fuad Köprülü) yalnız bir müderris, bir müverrih, bir edebi­ y a t âlim ve müdekkıkı, bir «dok­ tor» bir «dekan» değil; eskilerin «ayaklı kütüphane» dedikleri: Y a ­ şayan bir tarih; m eslekdaşlannın, bilhassa: Çağdaşlarının, hiç birine nasib olmamış bir mazhariyetle: K u cak dolusu «tez» 1er, «tetkik» ler; her zam an istişhâd edilecek bâkir ve nıühalled cilt cilt eserler yazmış bir hârikadır.

«Tezkire» tarzında eser veren edebiyat m üverrihlerinin, son üs­ tadı: (İbııül - E m in M ahmud K e ­ mal) ve İslâm hakim i (İsmail Fennî) gibi kendi kendinin üstad ve şakirdi olan (Köprülü) neslinin bu necib çocuğu, kü ltü r tarihim iz­ de m ütercim (Âsim Efendi) ler, (Rifat Efendi) ler, Şemsüddîn Sâ- mî) ler, (Hüseyin Kâzım Kadri) ler, (Bursalı Tahir) ler (Ahmed Naîm) ve (Ali Nazimâ) 1ar gibi her meârif adam ına, m e’haz ola­ cak eserlerde m uazzam istifadeler sunan bir irfan âbidesi hâlinde kalacak ve yaşayacaktır.

Sırasile bulunduğu : Mercan, K abataş idâdileri : İstanbu l s u lta ­ nisi ve o zamanki, işmile (Moktebi Sultanı) denilen (Galatasarayı)ndaki edebiyat hocalığından sonra,

(Usa-ry ry » S- & X}- XI*

Senelerce Servetifiinun’da çalışmış olan Biiyük

Türk âliminin jübilesi münasebetiyle, şahsiyeti ve

e s e r l e r i ü z e r i

ki zade) den in hilâl eden: DarülfiiA nun Türk edebiyatı tarihi mıider-\ risliği» ne geçti. \

1913 K ânunev velin de 23 yaşın- l d a olmasına lağm en - bilimtihûn - isbatı ehliyet ederek darülfünun j kürsülerinde söz alan genç m ü d e r­ ris, 1!)23 de (Edebiyat Fakültesi dekanlığı) na, 1927 de (Türk tarihi encümeni riyaseti) ne seçildi. 1924 de Sekiz ay kadar (Maarif m üste­ şarlığı) yaptı. ( 1929 ) a kadar

Bizzat kurduğu (T ü rk iy a t E n s ­ titüsü) nde, ( îlâ h iy a t, M ülkiye) ve «Akademi» niıı bütün bir ııesili, ondan okudu.

■ — Liselerimizde bugünün ede­ biyat, tarih ve edebiyat tarihini okutan: (Abdülbaki, Sâdüddîn Nüz- , het, ve Rıfkı M e lû l) gibi m ühim şahsiyetler, ondan diplom a alan kıymetlerdir. —

Sabık (D arülfünun Müderrisi) ve (E d e b iy a t F a k ü lte s i) nin ilk modern bânisi: Köprülü Zade Meh­ m et Fuat» dün için nasıl bir kıy ­ met; bir kazanç ve bir m etot vaz’ı ise; bugünkü (Ordünaryüs profesör D oktor F u a t Köprülü) de şahsında ayni k u dret ve teferrüd hususi­ yeti taşıyan bir ilim ve adamımız; genç yaştaki beynelmilel şöhretile haklı olarak iftihar edeceğimiz bir mevcudiyettir.

Köprülü, bizde hemen her b a ­ sit düşünenlerin sinsi sinsi söyle­ diği, bir çoklarının d a ' alenen ge­ velediği gibi : "b e ta h s îs e d e b iya tla iştigal etm e nin , havaiyat,, (!) olm a­ dığını isbat eden adamdır.

Bütün bir memleketin seve se­ ve okuduüu ve istifade ettiği

mü-n d e

b i r

e t ü d

.

celled senetlerinden bazılarını sa­ yalım :

(M u fa s s a l T ürk e d e b iya tı ta rih i, m uh tasa r T ürk ede biyatı ta rih i (ik i c ilttir) T ürkiye ta rih i, bugünkü e d e ­ biyat, Türk e d e b iya tın d a ilk m ü te - savvifler, m illî e de biyatın ilk m übeş- ş irle ri, A n a d o lu saz şa irle ri, D ivan ede biyatı a nto lojisi, T ürk dili ve e de biyatı h akkında a ra ş tırm a la r, Türk e de b iya tın ın e rm e n i e d e b iy a tı üzerin d e te s irle ri, A n a d o lu d a ‘ İslâ­ m iyet, hayat fik riy e , ruhu ce m â at, ruhu siyâset, m illî te te b b u T a r..)

Bunlardan başka (Tevfık F i k ­ ret ve ahlâkı, Nasruddîn hoca) gi­ bi küçük «resâle» leri; ilk ve orta m ektebler için yazdığı; (millî k ı­ raat) tarih ve «Sarfü nahiv,, ki- tabları, vardır.

Anadolunun din .tarihi ü zerin­ deki tetkik ve m ülâhazatını ihti- vâ eden kitabı ile Selçuk devrine ait Anadolu Türk şâirlerini tesbit eden bir «tez» i, İslâm ansiklope­ disinde intişar e d e n : (Osmanlı edebiyatı, (Türkmen edebiyatı) gibi dinî ve edebî makalelerinin bir çoğu; Almanca, Macarca ve Fran- sızcaya adapte edilmiştir.

1928 ram azanında: "İlm e ve m e d e n iy e te en çok h izm et eden T ürk m üşahiri silsilesinden.,. Başlığı ile (Cumhuriyet) de çıkan 30 Türk büyüğüne âit tercümei hal m aka- „ leleri, pek kıym etlidir, Beynelmi-^_% lel âlfrnin, tiyatro edebiyatım ıza hediye ettiği (Paris kadını) isimli mütereffn piyesi, 1324 de intişar etmiştir.

İlk yazılarını (Fecriâti) ve

R evneku llâh Server (D evam ı 233 üncü sayıfada)

(2)

K öprülüzadenin

25

inci

yılı

— 227 inci sayıfadan devam —

«Servetıfünun» da neşreden üstat, «Servetifümm» a mahzı servet olan mesaîsini, şöyle anlatıyor.

"M e ş ru tiy e t ilân e dilm işti. G e n ç ­ ler, (F e c riâ ti) ce m iyeti edebiyesini te şkil e d iy o rla rd ı. O ra y a g ird im . S e rv e titü n u n m ecm uasını çık a rd ık . Ben de şiir, te n k it, felsefe, İç tim a i­ yat, ta rih ve (e d e b iy a t ta rih i) ne m ü te a llik m a ka le le r yazardım . Bu herşeyden yazm ak hevesi, yavaş yavaş iç tim a iy a t ve ta rih e d oğ ru te m e r­ küz e tm e ğ e boşladı. O esnada id a ­ d ile rd e e d e b iya t h ocalığına tayim edilm iş o lm am beni, fa a liye tim i d a ­ ha ziyade e d e b iya t ve e de biyat ta ­ rih i sa ha la rın da te ksife m ecb ur e tti.

O zam ana k a d a r hiç b ir (tarih e de biyat p ro g ra m ı) yoktu. Bunun lüzum um u g ö re re k ilk defa olm ak üzere b ir (ta rih e de biyat p ro g ra m ı) yaptım . R ahm etli Ziya G ö k a lp ve Y usuf A k ç u ra d a a rk a d a ş la rım ın a ra sın d a idi. O k u ta c a ğ ım dersin adı : (Tarih e de biyat Osmaniye) idi. Bunu d e rh a l : (T ürk ede biyatı ta ­ rih i) yaptım . O zam an D a rü lfü n u n ­ da (E d eb iya t fa kü lte si) b ir nevi so fta la r m edresesi h alin d e idi. B ir tek ders kita bı yoktu. A rk a d a ş la rla ~ ça lışa ra k fa külte yi bugünkü haline g e tire b ild ik . ,,

H er veçhile teferıüd etmiş, mesleğinde m u hakkak içtihat sa­ hibi olan : Köprülü oğlu, (İbnül Em în) üstadın da dediği g i b i :

“ N e ş riy a t ve te d ris a t â le m le ­ rin d e m em leke tinin irta n ın a hizm et eden e rb a b h im m e t ve m a rife tin , en g e n ç le rin d e n ; fa k a t en ileri ge- le n le rin d e n d ir.. ,,

M e h m e t Fuat K ö prü lü , 1 8 9 0 senesinin 2 inci te ş rin in d e İstanbul da Sultan M a h m u t tü rb esi ka rşısın ­ daki ko na kta doğdu.

B a b a s ı: Beyoğlu ikinci ceza baş k â tib liğ in d e n m ü te k a it İsm ail Faiz Bey; onun b a b a s ı: B ükreş S e fir i: A h m e t Ziya B e y , o nu nd a b a b a sı: "D iv a n hüm ayun beylikcisi,. Köprülü zade A f îf beydir.

V aldesi; ilm iye rica lin d e n ( A r if H ik m e t efen di )nin ke rim esi: H a tic e h an ım d ır.

(Y e re b a ta n ) d aki (A ya sofya m e r­ kez rüşdüyesi) ni ( M e rc a n id a d is i­ ni - aliyyül e ’lâ - d e re c e d e b itird i, ü ç sene ka d a rd a (M e k te b i h u k u k la d evam dan sonra : m esaisini, hususî tahsil ve te te b b u 'a h asretti.

Yıllardan beri yüksek tahsil gençliğine diploma veren, her ilmi meselede m alû m at ve mutaleası- ııa m üracaat edilen şerefli bir im za ve selâhiyet sahibi üstat, «Ba­ rem» in tatb ikm a başlandığı sıra­ larda : “ D a rü lfü n u n divanı ka ra rile : beşinci m ü d e rris lik d erecesi,, ne indirilmek kadirrıâşinaslığına uğ ra ­ dığı zamanlar; dostu ve üstadı İb- dül Emîn, değerli meslekdaşını şöyle müdafaa ediyordu :

Bütün mesaisi, ilm e m asruf olan ve asarı ilm iyesile nam ını ş a r­ ka, g a rb e ta n ıta n b ir a d a m d an aşı şahadetnam esi ve em sali şahadet- n am ela r a ra n a b ilirs e de m ekteb şahadetnam esi a ra na cağ ı hatıra

g elm e zd i. Ş a h a d e tn a m e , h am ilin in ilm ine şaha de t e tm e k için v e rilir ve ilm î sabit o lm a y a n la rd a n a ra n ır b ir ve sika dır...

H e r sa tırı, isbatı ilim eden b in ­ le rce sa hife lik e serle r, m üessirin ilm in e şahadet e dem ez mi ?

O e serle r, b ir ş a h a d e tn a m e k a ­ d a r haiz e h e m m iy e t o lam az m ı? ..,,

Üstadın o zam an lar bütün m em leketin hissiyatına tercem an olarak sorduğu çok haklı sualine: Bugün, bütün bir ü n ive rsite cevab veriyor.

Kıym et tanır ve tan ıtır genç­ liği, — jübilesiyle beraber — alkış larken: bu insanca hareketin, (Mü­ derris Ferit, Profesör «İzmirli», Mustafa Şekib, ve Şerefüddîn) gibi hâlâ yazan ve okutan ( M e â rif B ü y ü k le ri) mizede teşmilini istemek hakkım ızdır sanıyorum.

Revnekullâh Servi

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Referanslar

Benzer Belgeler

Saçıp savurmayı engelle­ mek için ne zaman bir «kampanya» açılsa önlemler için kadı­ na yöneltiliyor, öte yandan tüketiminin artırılması gerekli bütün

çok sa y ıda yapıt alınm if.. Kişisel Arşivlerde İstanbul

Aksi takdirde, p53’ü or- tamdan uzaklaştırmazsa, hücre virüsün saldırısını fark eder ve p53 kontrol noktası metabolik yolunu etkinleştirerek ya hücre DNA’sına dahil

[r]

Orta hattın hemen lateralinden vertikal düzlem- de kesilerek septumun bir tarafta bırakıldığı kesitler- de, lateral nazal duvarda concha nasalis ventralis, concha nasalis

Narsizmin, özgüvenin ve İslâmî eğilimin boyutları arasında- ki doğrusal ilişkilerin derecesini ve yönünü incelemek için Pearson Korelâsyon Katsayısı, narsizm ile

Depremi yaþayan topluluk içinde önemli bir yeri olan bu gruba psikiyatrik yardým amacýyla, Ýstanbul Týp Fakültesi’nde yatarak tedavi olan depremzedelerin yanýsýra, hiç bir

Bizim olgumuzda bu kriter- lerden; ağız - göz kuruluğu, seroloji ve histo- patolojik pozitiflik, tükrük bezi tutulumu ile SS tanısı konulmuştur.. Minör tükrük bezi biyopsisi,