• Sonuç bulunamadı

Şiir deyince akan sular durur:Önce Şiir Vardı, Oktay Akbal, Adam Yayınları, 250 lira

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şiir deyince akan sular durur:Önce Şiir Vardı, Oktay Akbal, Adam Yayınları, 250 lira"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

r -

**> ¿ X

ffl 5 AĞUSTOS 1982_______________________

sanat edebiyat

doğan hızlan

Şiir deyince

akan sular durur

Önce Şiir Vardı, Oktay Akbal,

Adam Yayınları, 250 lira

«önce şiir vardı. Herşey

şiirden doğdu. Ben, böyle

bir kutsal kitabın yazılmalı­ nı isterdim. Bu dünya şiir-

siz yaratılmış olamaz. İn­

sanoğlu şiirle konuştu İlk

kez. Şiir yazmak için yarar-* tı ilk sözcükleri.»

•Önce Şiir Vardı» kitabı­

nın ilk denemesinde Ok­

tav Akbal böyle söylüyor.

Bir şiir tutkunudur Oktay

SENNUIV SEZER — Kadın olmanın yiğitlik olduğunu ve bunu şiirlerinde yansıttığını söylüyor..

Senııur Sezer: Feminist

değilim ama şiirlerimde

acı çeken, hayır

diyen kadını yazıyorum

Sennur Sezer, yeni şiirlerini Sesimi Arıyorum adlı kitabında topladı. Sezer, bir çok dergilerde yayınlanan şiirleri yanı sıra, yazdığı denemeler ve röportajlarla da tanınıyor.

1943’de Eskişehir’de doğan Sezer, muhasebe memurluğu ve yayırevlerinde düzelticilik yaptı. Şimdi YAZKO Edebiyatta yazı ve şiirlerini yayınlıyor.

Sezer daha önce de Gecekondu, Yasak, Direnç adlı şiir ki­ tapları yayınladı. Şairin bir de «Gerçeğin Masalı» başlığını taşıyan çocuk kitabı var.

Aşağıdaki konuşmamızda Sezer’in şüri ve son kitabı tinerine düşüncelerini okurlarımıza iletiyorum

« — Siz bir çok yazar ve şairle konuşma yaptınız, onun için size klasik sorular sormak en İyisi. Yeni kitabınız «Sesimi An- yonım»daki şiirleriniz ile daha'önceki çalışmalarınız arasındaki

benzerlikler ve ayrılıklar?

— Klasik sorular sorduğunuz için teşekkürler. Bu tür soru­ lar yanıtlayana sorumluluk yükler. Benim şiirimin de anahtar sözcüğü «sorumluluk» çünkü. İnsanın ve kadının sorumluluğu. Çağdaş insanın sorumluluklarım size anlatmaya gerek yok. Ka­ dını çağdaş insandan ayırarak belirtmenin bir nedeni var. Ka­ dın, ilkçağdan bugüne önoa dinsel metinlerde her türlü kötülü­ ğün, olumsuzluğun sorumlusu görülmüş. Tek Tanrılı dinlerde Adem’in Cennetten kovulmasının sorumlusu. Hem de bir elma uğruna. Eski Yunan Mitolojisine göre de dünyadaki her türlü kötülük kadının «merak»ı yüzünden, Böyleoa kadın yetkisiz bir sorumlulukla, yönetime katılmadan üretime katılmıştır. Çekti­ ği acılar, bedeninin doğal durumu büe «cezası» olarak görül­ müştür. Kadın oluşundan «utanmalındır. Tüketim topıumunda da «kadm»ın yorumlanışı pek farklı değü: Bir yandan bütün gereksiz harcamaların nedeni kadın... Saçıp savurmayı engelle­ mek için ne zaman bir «kampanya» açılsa önlemler için kadı­ na yöneltiliyor, öte yandan tüketiminin artırılması gerekli bütün mallarda özendirilecek olan yine «kadınv... Eğitim eksikliğiyle bir çocuk gibi kandırılacak olanın o olduğuna inanılıyor. Oysa ekonominin yönetiminde kadın yok... Kadınlar ayrı, insan anlamı­ na gelen «Ademoğullan» ayrı. Bu yetkisiz sorumluluk, bu iki­ lem. bana paranın her değer yitirişinde, artan ücretleriyle para­ ya değer yitirttikleri için suçlanan emekçileri anımsatıyor...

Burada bir açıklama yapmam gerek, «feminist» değilim. Ka­ dının konumunun değişimini üretici katmanların konumların­ dan ayırmıyorum. Ama şiirimde, kimliği saklı bir «acı çeken», bir «hayır diyen» yerine kadını çizmekten korkmuyorum artık. Bir başka deyişle masallarımızdaki kadınlar gibi erkek giysisiyle savaşa katılmayı gereksiz görüyorum. Kadın olmak çoğunlukla yiğitlik çünkü... «Sesimi A rıyorum» dald şiirlerde kalınlaşan çiz­ gi bu. Bunun yanı sıra söyleyiş ve teknikteki değişmin değerlen­ dirilmesi eleştirmenlerin işi.

« — Şiirinizin mesajının anlaşılabilmesi İçin nasıl bir şiir an­ layışını benimsediniz? Okuduğumuz örneklerden anladığımıza göre söylediklerinizin çoğunlukça anlaşılmasını yeğliyorsunuz? Katılır mısınız bu yargıya?»

— Şiirlerinin 'anlaşılmamasını yeğleyen bir ozan mı var? Adı «zor anlaşılırsa çıkmış ozanların bile böyle bir dileği yok. Bir azınlığın anlamasını değil, okurun düşünmesini amaçlıyor­ lar. Şiirlerini akıl yoluyla ulaşılır kılmaya çalışıyorlar. Sonuçta belli bir eğitimin dışındakilere şiirleri seslenmiyorsa bu «azın­ lık » anlasın diyo j-azmalarından değü. Çünkü, ad vermek iste­ mem ama, azmlık için yazanlar şiirin çevrilebileceğine de İnan­ mazlar. Geçtiğimiz günlerde birkaç konuşma yapıldı onlarla. Ben TUrkçede özel bir dil yaratmaya özenenlerin bile başka dillere çevrilebileceklerine inandıklarını öğrendim bu yazılardan. De­ mek bir «azınlık» için yazanlar ya da bir «çoğunluk» için ya­ zanlar yok. Yazanlar var yalnızca.

Ben şürimde «basit» değil «yalın», «duygusal» değil «duy­ gulu» söyleyişi «şairano.yl değü «şür»i seçtim ve bunu uygula­ maya çalışıyorum. Toplumcu gerçekçi sanat görüşünü seçtiğimi bir önceki yanıtımda belirtmiştim zaten.

— Şiirin işlevi İçin ne düşünüyorsunuz? Stzln kuşağınızın

şiirinin belirgin nitelikleri nelerdir?»

Sanırım Belinski’nln şöyle özetleenbllecek bir yazısı varı

«Toplum şairin bir eğlendirici olmasını değü, toplumun ruhsal

ve düşünsel yaşamının btr sözcüsü, sorularının yanıtlayıcısı, a d ­

larım kendinde tanıyıp, yeniden dile getirerek acılarım dindiren bir kişi olmasını istiyor. «Buna toplumun sevinçlerini coşkularım da ekleyebiliriz. Şiir çağının tanıklığını İçinde doğduğu toplumun sözcülüğünü yapar. Bunu yaparken de «değişende değişmeyeni» belirtip gösterir yoksa yüzyıllara nasü dayanırdı. Bu görsel İle­ tişim araçları çağında nasıl varolurdu.

Bugünlerde tartışılmaya başlanan «düşünce ve şiirle» 1960 kuşağı konuşuna değindiğiniz İçin teşekkürler. Ama 1960 kuşağı küçük bir konuşmanın sınırları içinde tartışılacak bir durum değil. Tarihsel ve sosyal konumu İçinde incelenmesi gerekli bir olay. Be.n kısaca bu kuşağın Eray Canberk’den Afşar Timuçin’e, Afaol Behramoglu’ndan Aydın Hattpoğlu’na değişik söyleyişlerin toplumcu - gerçekçi şiirin yetkin örneklerini verdiklerini söyle­ mekle yetineyim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gezegenimize çarpan göktaşları ile onlarla bağlan- tıları olan kuyrukluyıldızlar ve küçük gezegenler (as- teroitler) çoğunlukla iki gök cisminin çarpışmasın- dan

Normal kalp genel hatlarıyla ters piramit şeklinde iken, yetersiz beslenen annelerin yavrularının kalbi daha yuvarlak ve daha az kaslıydı.. Daha az kaslı kalp kanı pompalamada

Conclusion: The results of this study have presented that ghrelin may have a decreasing effect on pain threshold in mice.. Further studies are needed to determine the mechanism

1823 den 1891 yılın a kadar süren 78 y ıllık inişli çıkışlı hayatın­ da birçok önemli m evkilere “getirilen A hm et V e fik Paşa iki defa da

Bu noktada lahn (tecvîd kurallarını ihlâl etmek), genel olarak yasak olmakla birlikte, lahn-i hafî bünyesinde oluşan hatalar, lahn-i celî'ye göre biraz daha esneklik

Başbakanlık Arşivinde mevcut bir inşa defterine göre Çırağan Sarayı inşa edildiği sırada bazı miri bi­ nalarda da büyük tamirlere girişilmiş ve birkaç

Büyük insanların prensip olarak sadece 100 üncü ö- lüm yıldönümlerini kutlayan UNESCO, Atatürk için bir is­ tisna yapmış ve 25 inci yıldö­ nümünü,

“Haritada Bir Nokta” da insanın umarsızlığı, bir bakıma yenilmişliği karşısında başkaldıran ve yazı’yı bu başkaldırının aracı gibi kullanan Sait