• Sonuç bulunamadı

M Depremde Bedensel Zarar Gören KiþilerdePsikiyatrik Yardým Amaçlý Çalýþmalar: Bir Klinik Deneyim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "M Depremde Bedensel Zarar Gören KiþilerdePsikiyatrik Yardým Amaçlý Çalýþmalar: Bir Klinik Deneyim"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

12

M

armara depreminde zarar gören kiþilerin bir bölümü kendi yörelerindeki acil müdahale ve bakýmlarý tamamlandýktan sonra baþta Ýstanbul olmak üzere çeþitli merkezlere ulaþtýrýldýlar. Bu kiþi-lerin pek çoðu þu andaki bedensel hasar ve kayýp-larýnýn yanýsýra, depremi bütün dehþetiyle yaþamýþ, saatlerce enkaz altýnda kalmýþ, yakýnlarýnýn yanýbaþlarýnda ölümüne tanýklýk etmiþlerdir. Yani gerçekten 'depremzede' olma özelliðini taþýmaktadýr-lar. Bir çoðunun týbbi tedavileri sürmektedir ve bu süreçte depremin ruhsal etkileri de giderek belirgin-leþmektedir. Kuþkusuz depremde zarar gören kiþilerde ruhsal yardýmýn çeþitli evreleri vardýr ve etkilenmenin derecesine göre her evredeki yaklaþýmda da çeþitli deðiþiklikler gerekli olabilir.

Sahaya ilk günlerde giden ve gitmeye devam eden psikiyatrist arkadaþlarýmýz gerekli müdahaleleri gerçekleþtirmiþlerdir. Akut dönemi tamamlamak üzere olan, bedensel hasarý ve beraberinde çoðul kayýplarý olan pek çok depremzedenin Ýstanbul Týp Fakültesi de dahil olmak üzere Ýstanbul'un çeþitli hastanelerinde týbbi bakýmlarý gerçekleþtirilmiþtir. Bu kiþilerin has-tanede yatýþlarý süresince ruhsal yardýma ihtiyaç duy-malarý kaçýnýlmazdýr. Bu destek en az sahadaki psikiyatrik yardým kadar önemlidir ve sahadaki çalýþ-malarýn yanýsýra sürdürülmesi önemli görünmektedir.

Felaketle karþýlaþan insanlarda çeþitli ruh saðlýðý sorunlarý ortaya çýkmasý beklenebilen ve tahmin edilebilen bir durumdur. Özellikle bazý gruplar ruhsal bozukluk açýsýndan daha yüksek risk taþýmaktadýrlar. Fiziksel hastalýk veya bedensel yaralanmasý olanlar bu gruplarýn baþýnda gelmektedir. Ayrýca önceden var olan psikiyatrik hastalýk, bedensel sakatlýk, yaþlý veya çocuk olma, yasýn bulunmasý ve felakette görev yapma gibi özellikler de diðer risk faktörleri olarak tanýmlanmaktadýr (Ursano ve Norwood 1995). Depremden zarar gören ve bizim ulaþmayý hedef-lediðimiz topluluðun özelliði, yakýnlarýn ve maddi var-lýðýn kaybý yanýsýra, bedensel yaralanma ve kayýp-larýnýn da bulunmasýydý. Bu kiþiler çoðul bedensel travma, organ kayýplarý veya iþlev bozukluklarý nedeniyle felaket bölgesinden alýnarak týbbi tedavi-lerinin sürdürüleceði bir merkeze ulaþtýrýlmýþlardý. Depremi yaþayan topluluk içinde önemli bir yeri olan bu gruba psikiyatrik yardým amacýyla, Ýstanbul Týp Fakültesi’nde yatarak tedavi olan depremzedelerin yanýsýra, hiç bir ruh saðlýðý elemaný olmayan has-tanelerdeki depremzedelerin deðerlendirilmesi plan-lanmýþtýr. Akut dönemde sunulacak ruh saðlýðý hizmetleri içinde yer almasý hedeflenen bu organizas-yon için pilot çalýþma bölgesi olarak Ýstanbul PTT Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi seçilmiþtir. Cerrahi ve ortopedi yataklý servisleri tümüyle depremzedelere ayrýlmýþ olan Ýstanbul PTT Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’ndeki hastalar üç psikiyatrist ve bir psikolog tarafýndan, travmadan sonraki ilk bir ay içinde deðerlendirilmiþ ve izlemeye alýnmýþlardýr.

Depremde Bedensel Zarar Gören Kiþilerde

Psikiyatrik Yardým Amaçlý Çalýþmalar:

Bir Klinik Deneyim

Baþak YÜCEL*, Raþit TÜKEL**, Ufuk SEZGÝN***, Özay ÖZDEMÝR****, Aslýhan POLAT****, Þahika YÜKSEL**

* Doç. Dr., **Prof. Dr., ***Dr. Psk., ****Uz. Dr., Ýstanbul Üni-versitesi Ýstanbul Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ÝSTANBUL

(2)

Bu uygulama temel olarak depremzedelere ruh saðlýðý hizmeti sunulmasý fikrinden yola çýkýlarak gerçek-leþtirilmiþtir. Dolayýsýyla asýl amacý bilimsel bir çalýþ-maya veri oluþturmak deðildir. Ayrýca yaþanýlan acýnýn boyutu da dikkate alýndýðýnda ilk adým klinik tablonun anlaþýlmasý ve gerekli desteðin sunulmasý olmuþtur. Görüþmelerde testlerin uygulanmasýndan özellikle kaçýnýlmýþtýr. Bu nedenle bir klinik deneyimin aktarýlmasý olarak tanýmlanmaktadýr.

HASTA GRUBUNUN ÖZELLÝKLERÝ

42 depremzedenin ilk deðerlendirilmesi depremden 19 gün sonra yapýldý. Hastalar daha sonra 3 kez kontrol amaçlý olarak tekrar deðerlendirildiler. Görüþmeler Ýstanbul Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý’nda görev yapan 3 psikiyatrist tarafýndan gerçekleþtirildi. Bu süre içinde yine ayný klinikte çalýþan ve ruhsal travma konusunda deneyimli bir klinik psikolog destekleyici görüþmeleri sürdürdü. Deðerlendirmeye alýnanlarýn tümü Ýstanbul PTT Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’nde kendileri için boþaltýlarak düzenlenmiþ ortopedi ve cerrahi servislerinde yatmaktaydý. Depremden hemen sonra ilk cerrahi müdahaleleri yapýlmýþtý ve týbbi bakýmlarý sürmekteydi. Tüm hasta-larýn çoðul bedensel travmasý vardý. Çoðul travmasý olanlarýn büyük bir bölümü önemli derecede hareket kýsýtlýlýðý nedeniyle yataða baðlý ve baþkalarýnýn yardýmýna ihtiyaç duyar haldeydi.

Hastalarýn 24'ü kadýn, 18'i erkekti. Yaþlarý 10-75 arasýnda, yaþ ortalamasý 34.95 idi. Hastalarýn sosyo-demografik özellikleri Tablo 1'de gösterilmiþtir. Kiþilerin enkaz altýnda kalýþ süreleri 1-40 saat arasýn-da deðiþiyordu. 17’si (%40.4) depremde yakýn aile üyelerinden bir ya da daha fazlasýný kaybetmiþti. Tümünün evi depremde yýkýlmýþ veya aðýr hasar gör-müþtü. Depremin etkisine iliþkin özellikler Tablo 2'de gösterilmiþtir.

Ýlk deðerlendirme sonucunda 16 (%38) hastaya taný konulmazken, 26 (%61.9) hastanýn DSM-IV'e göre psikiyatrik taný daðýlýmý Tablo 3'de özetlenmiþtir (APA 1994). Taný almayan 16 hastanýn 11’inde (%68.75) yakýn aile üyesi kaybý bulunmamaktaydý. Geçmiþ psikiyatrik öyküsü olan sadece iki hasta vardý.

TARTIÞMA

Bu klinik deneyim süresince depremi tüm boyutlarýy-la yaþamýþ bir gruba, erken evrede ruh saðlýðý hizmeti götürülmesi amaçlanmýþ, ruhsal bozukluk yönünden yüksek riskli bir grubun tanýnmasý ve izlenmesi

plan-lanmýþtýr. Pek çok açýdan hazýrlýksýz yakalandýðýmýz bir felaket durumunda sunulmaya çalýþýlan bu hizmet de, içinde yaþanýlan güçlüklerden ötürü çeþitli yönler-den kýsýtlý kalmýþ, ancak önemli bir tecrübe oluþtur-muþtur.

Çalýþma alaný olarak özellikle hiç bir ruh saðlýðý ele-maný olmayan bir hastane seçilmiþtir. Hastalardan

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;Ek 3:12-15

DEPREMDE BEDENSEL ZARAR GÖREN KÝÞÝLERDE PSÝKÝYATRÝK YARDIM AMAÇLI ÇALIÞMALAR: BÝR KLÝNÝK DENEYÝM

13 Tablo 1. Sosyodemografik özellikler

n (%)

Cinsiyet Kadýn 24 57.1

Erkek 18 42.9

Eðitim durumu Ýlkokul 29 69

Ortaokul 5 11.9 Lise 5 11.9 Yüksekokul 3 7.1 Meslek Ev kadýný 16 38.02 Ýþçi 9 21.4 Öðrenci 7 16.6 Serbest 6 14.2 Memur 4 9.5

Tablo 2. Depremden etkilenme þekli

Süre (saat olarak) n (%)

Enkaz altýnda 0-5 25 59.5

kalma süresi 5-15 13 30.9

15-30 1 2.3

≥30 3 7.1

Yakýn kaybý Yakýn kaybý yok 24 57.1 Tek yakýn kaybý 9 21.4 Birden fazla kayýp 9 21.4

Tablo 3. Psikiyatrik taný daðýlýmý

Psikiyatrik taný n (%) Taný yok 16 38.0 ASB 11 26.1 ADUB 7 16.6 MD 5 11.9 TSSB 1 2.3 YAB+Dst 1 2.3 Yas 1 2.3

ASB: Akut stres bozukluðu, ADUB: Anksiyete ve depresif duygudu-rumla giden uyum bozukluðu, MD: Major depresyon, TSSB: Travma sonrasý stres bozukluðu, YAB: Yaygýn anksiyete bozukluðu, Dst: Distimi.

(3)

önce tedavi ekibiyle görüþülmüþ ve onlardan bilgi alýnmýþtýr. Buradaki psikiyatri dýþý meslektaþlarýmýz ve diðer saðlýk elemanlarý büyük bir özveriyle týbbi bakýmý sürdürürken, ruh saðlýðý desteði konusunda yetersiz ve çaresiz olduklarýný ifade etmiþlerdir. Bu ifadeler sunulan hizmetin hastalar kadar saðlýk eki-binin de ihtiyacýna yönelik olduðu konusunda önemli bir gösterge olarak düþünülebilir.

Deðerlendirilen bütün hastalarýn felaketin tüm acýsýný ruhsal ve bedensel olarak yaþadýklarý dikkati çekmek-tedir. Marmara depremi aðýr bir katastrofik stresör olarak tanýmlandý. Katastrofik stresör; kiþinin kendisi ve yakýnlarýna yönelik ani, baþa çýkýlmasý güç, tehlike-li ve sýklýkla travmaya neden olabilen bir olay olarak tanýmlanmaktadýr (Burnley ve ark. 1998). Bu olayda hastalar yakýnlarýnýn kaybý, mal kaybý, bedensel hasar ve/veya organ kaybýnýn tümünü yaþamýþlardýr. Bedensel yaralanma ve organ kaybýnýn kendisi bir travmatik yaþantý olmakla birlikte, ayný zamanda bir kayýp yaþantýsýdýr. Depremzedelerdeki bedensel hasar; organ kaybý veya gözle görülür þekil bozukluklarý (kol-bacak kaybý, çoðul travmalar vb) ya da görünüm deðiþikliði olmaksýzýn organ iþlev kayýplarýna (böbrek yetmezliði vb) yol açabilmektedir. Özellikle kol-bacak kaybý olduðu durumda beden imgesi ve bedeni algýlayýþýn deðiþmesi söz konusudur. Ayrýca kol-bacak kaybý sonrasý hastalarýn kayýp ve onunla baðlantýlý yas yaþantýsýyla baþ etmek durumunda olduklarý bildirilmektedir. Bu baðlamda amputasyon geçirmiþ kimi kiþilerin kaybettikleri organ hakkýnda sanki yitirdikleri bir aile üyesinden bahseder gibi konuþtuk-larý ifade edilmektedir (Riether ve Stoudemine 1987). Yapýlan çalýþmalar bedensel yaralanmalara yol açan travmalarda travma sonrasý stres bozukluðu (TSSB) insidansýnýn özellikle yüksek olduðunu göstermekte-dir (Schneider 1997). Bir kaza ile oluþan zedelen-menin ilk dönemlerinde akut stres tepkileri türünde belirtiler oluþabilmektedir. Daha sonraki dönemlerde psikolojik bozuklukluklarýn sýklýðý artmakta, depres-yon, anksiyete ve TSSB tablolarý belirginleþmektedir. Kazazedelerin %10-25'i ise uzun süreli psikiyatrik bozukluklardan yakýnmaktadýrlar (Pitman ve ark. 1989, Shcneider 1997). Benzer biçimde felaket durumlarýnda fiziksel yaralanmanýn bulunmasýnýn TSSB riskini iki kat arttýrdýðý bildirilmektedir (Ursano ve Norwood 1995). Bu nedenle felaketi izleyen ilk günler ve haftalarda riskli gruplarýn tanýnmasý ve bunlara müdahale edilmesi, felaket durumunda zaten sýnýrlý olan kaynaklarýn uygun biçimde

kullanýlmasý-na katkýda bulukullanýlmasý-nacaktýr. Çalýþtýðýmýz hasta grubunda ilk ay içinde akut stres bozukluðu en sýk görülen psikiyatrik tablodur. Bu gruptaki hastalarýn bir kýs-mýnda zamanla TSSB geliþebileceði öngörülmüþ ve bu görüþler hasta dosyalarýna kaydedilerek doktorlarýna iletilmiþtir. Yaþamda kalmanýn saðlanmasýndan son-raki hedef, travmadan dolayý ortaya çýkan beden ve kendilik imgesi deðiþikliklerini hastanýn kabulüne yardýmcý olunmasýdýr. Özellikle konsültasyon alanýn-da çalýþan psikiyatristler bedensel hastalýklarýný anla-malarý konusunda hastalara destek olabilirler. Bu devrede umudun korunmasý ve iyileþme boyunca iþbirliðinin sürdürülmesi temel esaslardan birini oluþ-turmaktadýr. TSSB ve major depresyon bu grubun akut dönem ve sonrasýnda psikiyatrik müdahale gerektiren klinik tablolarýndandýr (Ursano ve Norwood 1995, Colon ve Popkin 1996).

Bedensel yaralanma ve hasar özellikle iþlev kaybý ile birlikteyse kiþide kayýp tepkisine neden olmaktadýr. Dolayýsýyla kaybedilenin ardýndan yas tutulmaktadýr. Bu yaralanma ve kayýp depremde oluþan baþka kayýp-larla birlikte olduðundan yasýn boyutunun büyüme olasýlýðý oldukça yüksektir. Yasýn karmaþýk ve aðýr biçimlerine neden olabilen bir etken travmatik kayýp-lardýr. Travmatik kayýbý olan kiþi ölümle genç yaþta, ani ve korkunç biçimde karþýlaþmaktadýr. Travmatik yas da sevilen birinin ölümüyle ani, olasýlýkla korkunç ve þok edici bir karþýlaþmanýn yaþandýðý kayýplarý içer-mektedir (Raphael ve Martinek 1997). Hastalarýmýzýn çoðu enkaz altýnda kalýþ süreleri içinde, kendi fiziksel acýlarý ve ciddi bir hayati tehdidin yanýsýra yakýn-larýnýn ölümüne de tanýklýk etmiþlerdir. Böylece bedensel yaralanma ve kayýp, kaybedilen yakýnlarýn yasý, ev ve geçim kaynaklarýnýn kaybý gibi baþka önemli olaylarla birleþmiþtir. Grubumuzda dikkati çeken bir baþka özellik, akut dönemde psikiyatrik taný almamýþ olan hastalarýn %68.75'inde yakýn kaybýnýn bulunmamasýdýr. Bu durum kayýplarýn aðýrlýðýnýn psikiyatrik bozukluk ortaya çýkýþýyla baðlantýlý olduðunu düþündürmektedir.

Yas ve travmanýn oluþumu farklý etmenlere baðlýdýr (Olgun 1999). Travmatik yasda hem yasýn hem de travmanýn etkilerini birlikte görmek mümkündür. Dolayýsýyla uyum saðlamaya yönelik süreç çok daha karmaþýktýr. Bu kiþilerde hem yaþamlarýna yönelik ciddi bir tehdit hem de çoðul kayýplarýn bulunmasý nedeniyle izleme sürecinde TSSB ve karmaþýk hale gelen yasýn birlikte görülmesi beklenebilir.

Deðerlendirdiðimiz hastalarla ilgili bir baþka gözlem

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;Ek 3:12-15 YÜCEL B, TÜKEL R, SEZGÝN U, ÖZDEMÝR Ö, POLAT A, YÜKSEL Þ.

(4)

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;Ek 3:12-15

DEPREMDE BEDENSEL ZARAR GÖREN KÝÞÝLERDE PSÝKÝYATRÝK YARDIM AMAÇLI ÇALIÞMALAR: BÝR KLÝNÝK DENEYÝM

15 American Psychiatric Association (1994) Diagnostic and

Statistical Manual of Mental Disorders. 4. Baský (DSM-IV), Washington DC, American Psychiatric Association.

Burnley JN, Edmunds MT, Gaboury MT ve ark. (1998) Crisis Intervention, Amerika Birleþik Devletleri, National Victim Assistance Academy.

Colon EA, Popkin MK (1996) Textbook of Consultation Liaison Psychiatry. Washington DC, American Psychiatric Press, s.402-425.

Olgun TÖ (1999) Travmatik kayýplarýn ardýndan geliþen yas sürecini belirleyen etmenler (Yayýnlanmamýþ uzmanlýk tezi), Ýstanbul, Ýstanbul Üniversitesi Ýstanbul Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, s.62-64.

Pitman RK, Altmen B, Macklin ML (1989) Prevalance of post-traumatic stress disorder in wounded Vietnam veterans. Am J Psychiatry, 146: 667-669.

Raphael B, Martinek N (1997) Assesing traumatic bereave-ment and posttraumatic stress disorder. Assesing Psychological Trauma and PTSD, JP Wilson, TM Keane (Ed), New York, Guilford Press, s.373-395.

Riether AM, Stoudemire A (1987) Surgery and trauma. Principles of Medical Psychiatry, A Stoudemine, BS Fogel (Ed), Orlando, Gruno and Stratton Inc, s. 423-449.

Schneider U (1997) Kazalarýn psikotravmatoloji açýsýndan görünümleri. Nöropsikiyatri Arþivi, 34(2): 88-96.

Ursano R, Norwood A (1995) The psychiatrist as a physician: care for the medically injured/Ill summary of a consensus con-ference uniformed services, Maryland, University of Health Sciences Bethesda.

Ursano R, Norwood A (1995) The role of psychiatrist in disas-ter summary of a consensus conference uniformed services, Maryland, University of Health Sciences Bethesda.

KAYNAKLAR

ise olayý algýlayýþ ve ifade biçimlerinde kadýn ve erkek-ler arasýnda farklar bulunmasýydý. Depremzede kadýn-larýn büyük çoðunluðu yaþadýklarý felaketin duygusal boyutunu daha rahat dile getirmekte ve oldukça ben-zer ifadeler kullanmaktaydýlar. Buna karþýn erkeklerin duygu ifadesinde çeþitli güçlükleri olduðu ve hiçbirþey olmamýþ gibi davranma, olayýn boyutunu küçültme çabasý gibi mekanizmalarýn doðrudan ifadeleri önlediði gözlendi.

Sonuç olarak, depremden hemen sonra gerçekleþtiri-len bu klinik uygulamada edindiðimiz deneyim, büyük bir felaketin ardýndan riskli gruplardan biri olan bedensel yaralanmasý bulunan kiþilerin tedavi-lerinin sürdürüleceði saðlýk kurumlarýnýn ruh saðlýðý ekibine önemli ölçüde ihtiyaç duyduklarýný

göster-mektedir. Sürdürdüðümüz çalýþma sýrasýnda hasta-larýn kontrol ve izlenmesi istediðimiz düzeyde gerçek-leþtirilememiþtir. Hastalarýn týbbi tedavilerinin sürdürüldüðü kuruma ait bir ruh saðlýðý ekibiyle psikiyatrik deðelendirme ve takiplerinin de düzenli biçimde yapýlmasý kuþkusuz çok daha kolaydýr. Bu kurumlardaki hastalar ve saðlýk ekibi için, ruh saðlýðý ekibi desteði bir ihtiyaçtýr. Bu tür düzenlemelerin önceden yapýlmýþ olmasý felaket sýrasýnda yaþanan karmaþadan en az etkilenmeyi saðlayacaktýr. Aksi taktirde bu depremde yaþadýðýmýz gibi düzensizlik ve çaresizlikle yeniden yüz yüze gelmemiz þaþýrtýcý olmayacaktýr. Ayrýca akut dönemdeki yüksek psikiyat-rik taný oranlarý dikkate alýndýðýnda, bu riskli grubun uzun vadede izleme ve psikiyatrik yardýma ihtiyaç duymasý beklenebilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

S ızıntıyı hükümete bildirmekte geç kalması nedeniyle eleştirilere hedef olan şirketin başkanı Tsunehisa Katsumata , pazartesi günü meydana gelen 6.8 büyüklü

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

İlk yatışın yapıldığı gün hastalar en çok kendilerine mesleki iletişimlar sergilenmesini (17 ifade), tüm yattıkları süre boyunca mesleki profesyonel

Madde kullanım bozukluğu nedeniyle yatarak tedavi gören ergenlerin incelendiği bir diğer araştırmada en sık kullanılan maddelerin sırasıyla esrar (%61,9), ekstazi (%61,9)

Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde ağız ve diş sa ğlığının yaş, cinsiyet, psikiyatrik tanı, hastalık süresi, hastanede kalma sü resi ve tedavi için

Russell ve arkadaşları (2006)'nın yaptığı bir başka çalışmada ise, 1997-2001 yılları arasında çocuk ve ergen psikiyatri servisinde yatarak tedavi olan

Bu devirde Türkiye’de flelf alanlar› ve onunla ilgili kayaçlar geniflleyerek daha önce kara halinde olan Kuzey Anadolu ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerini ve Bitlis

Bu klinikte 2008- 2009 yılları arasında yata- rak tedavi gören hastaların yatış dosyaları geriye dönük olarak taranmış, hastaların sosyodemografik verileri, alkol/