ta a M m ı laMan'ı n (Bize göre) ji okurken
"T-T-B uselerinin lıer b irin e b ir bayram ettirecek kadar buselerini n ad ir veren b ir fettan ve sah- h a r kadın g ib i, A hm et H aşin i uzun b ir yazı yazm aktan ve hatta kısa n esirlerin i kalınca bir ciltte toplam aktan müç'cenip. Son ik i eserini de hiç doym ayan b ir h isle okuyup b itird ik ten sonra, üstadın hissetine b ir kere daha kızdım . V akıa h er şeyini b ir kaç sahifede söyleyebilen küçük m u h a rrirle r az yazm akla çok isabet eder le r. F ak at A hm et H aşin i onlardan değildir, ve bizi hissile h ay alin in k u rab ilep eğ r^ ğ en ış ve esrarlı m abedin halâ ancak m et ha ü n d e" b ekletiyor. (Göl Küşkm ) (P iyale), (Gurabaha- nei laklakan), (Bize göre)., hepsi incecik dört cilt. Y irm i senedir yazan ve hem en daim a en fes yaznıiş olan bu s ih irli kalem ViyM ancak bu kadar ıııı verıııelidi? Ü stattan ikinci
şikâye-i, diğer î\ H ım efe, b ir başki^delüT da dediğim
Av o bi r imza üstünde taham m ül bile edemeyeceğimiz e a rio fik irleri ve haksız hüküm leri: kürkünün g a rip fik irleri ve haksız hüküm leri; kürkünün ih tişam ı altında sıska ve m ariz vücudunu giz- liy en b ir eski vezir g ib i, üslûbunun emsalsiz şırile örtmijjÖ^lr. Meselâ esere ism ini veren ^ . ; (G urabahanei laklakan) nesrinin gaddarane . eğlendiği Loti naziresi frenk, bu yazıdan sonra terennüm edilen (M üslüm an saati )ne sevinçle imza atardı , S onra, Y akup K ad rin in agîl 1 m eclisinden aldığı derin hazzı anlatıp H aşini bey haber veriyor ki, büyük ediplere takar- riip kendisinde daim a su k u tu h ay aller tevlit
etm iştir, ve bu m ünasebetle zik rettiğ i b ir kaç m eşhur fransız ediplerinden
Pierre Lot iye
(D üzgünlü ve ra stık lı, cüce denilecek k ad ar kısa, yaşlı b ir bebek),Henri de Régnier’
yi ise sadece ( sağ elin in ik i parm ağı siğara zifirile sararm ış, uzun ve ıııukavves kam etli bir ih tiy a r) şeklinde tasv ir ediyor. H aşiııı beyin b ir ik i zalim satırla çizdiği öteki edipleri g ö r medim; lâk in Loti ile de
Régnier
h a k k m d ak i satırlar sade zalim de değil.Bu iki büyük adam dan evvelkisine çocuk denecek yaşta ve b ir şirket vapurunun gü v er tesinde tesadüf etm iştim . Y aşım ın verdiği b ir cesaretle kendisine bütün h a y ra n lığ ım ı söyle yince, en m utlak ve necip bir tavazula vapurdan çıkıncaya kadar konuşm uştu. Boyu, k u n d u rala rın ın yüksek ökçelerine rağm en kısa idi, fakat bu k ısalığ ın cücelikle hiç b ir m ünasebeti yoktu, ve saçile b ıy ık ları boyalı olm akla beraber, yüzünde ne a llık vardı ne de pudra ile sürme» Beyoğlunun lövanten salonlarında en şeni
itti-h am lara uğrayan L oti, hatıratın d a cism inin şeklii re n g in i hiç beğenm em iş olduğunu yazıyor, ve ben, bunu başka b ir yerde de yazdığını g ib i, onun bazen yüzünü boyamasını, bütün dünyayı, dünyanın h er şeyini güzel görm ek isteyen b ir güzellik aşık ım n , tabiatın tekm il bedayii ortasında kendini pek çirkin bilm ekten m ütevellit hazin, fakat h iç b ir zaman Lotiyi gülünç kılm ayacak b ir ıstırabının tezalıuru sayı yorum.
Henri
de
R egnier’nin b ir saat bulunduğum m eclisinden ise, o nazım ve rom an şairin e büs bütün meftun olarak çıkm ıştım . De R egnier’nin pek sah h ar ve ateşin b ir m üsahabesi olm a m akla beraber, ne nazik ve tatlı sesile, yavaş yavaş, ve her temas ettiği mevzua yeni b ir zı ya saçarak, m ütevazı ve adeta mahcup konuş masının hatırası, hayatım ın en kıym etli h atıra- larındadır. G urabahanenin b ir başka yerinde de, üstat k arik atü rlerile m eşhur F o ra in ’in en cümeni danişe aza in tih ap edildiğinden b a h setm ektedir. Şu kadar k i, encümeni danişin m ukabili olarak(Academie Française)
lis a n ı mıza kabul oluum uştur, ve bu meclise gireri.—- yegâne ressam, portreleri m eşhur B esnardır k i, L otinin yerine in tih ap ed ilm iştir. F o rain , h e y ’ eti mecmuasına F ransa enstitüsü denilenmeclis-\>iyüîsL
(f
fi-ı%oio->ı
lerin b irin e in tih a p edilm iştir, ve bu da pek büyük b ir m azhariyet olm akla beraber, meselâ B esnard’la hem paye olm ak, akadem i franseze girm ek değildir.
N am ık K em alin Cevdet paşaya demiş olduğu g ib i, güneşte leke a ra r g ib i bulduğum bu zühulleri aram aktan yorgun ilerlerken, karşım a bir k ad ın terzihanesi çıktı, v e oradan__i g irin c e , eski Y unan kraliçesini (H alay ık enta risi biçim inde uzun etek li adî b ir yazlık elbise
ile) ve m anasız b ir kadın şeklinde gördüm .^ H alb u k i, valdesi Rom anya kraliçesi g ib ly'gShık _ Y unan kraliçesi de d tfjS g âam ^ f^g ü zel g iy in en
güzel kadınlsBPHRfemdır. K endisine b ir kere B ükreşte çok eskiden, b ir kere'deT m ııdan beş altı sene sonra Pariste tesadüf ettim . Ve
her def lasında sandı m ki, -hüsün g ib i a îetn im salıni gördüm . T erzi salonunda kraü çey i— ÖŞ±e, 4«şaÎSî» b ir gözle seyreden H aşin i bey, »una m ukabil m anken k ızlara b irer m elike leptebe ve ihtişam ını bahşediyor. H atta b u n
lar-b irin in m ükellef lar-b ir hususî otomolar-bili lar-bile
— Devamı (816) mcı sahifededir. —
07u
ırn
varm ış. A ncak başkalarının beğenm eleri için sırtla rın a giran b ah a elb iseler Geçirilen m anken lerin , bütçelerini tevzin m aksadile erk ek elle rin e m üracaatları m utat is e /d e , bu erkekler, fazla zengin ve fazla âşık bulunca m ankenliğe d erh al veda ettik leri de m u h ak k ak , ve m an k en lik , güzel ve şuh P aris kızı için b ir a evvel ikm aline çalışılan b ir
(Bize göre) ye gelince, bu kitap iki kısma ay rılm ıştır, ve ilk k ıs
m ında Istanbulda otu ra n H aşim b ey in ve ikinci kısm ında Parise giden H aşim beyin in tib aları m evcuttur. (İk- tam ) gazetesin in
jı m azhariyetini teş- kileden bu imza üstünde okuyup mestol- duğunı nice fıkrayı, ilk kisım da görm edim , ve ikinci kısım da, buna m ukabil, o atılanlardan çok zaif b ir hayli
şey
okudum . H aşim bey, A vrupadan aldığı ilh a m ları içinden hiç b ir şey atılam tyaçak kadar k ıy m etli, burada duyup düşündüklerini de tar- hu tasfiyesi elzem şeyler
saymış f Üstat k ü stah lı ğım ı affetsin, bu bana _ _ _ _ _ _ m em leketlerinin b ir ba
h ar sabahı k ad ar inçe ve şiir dolu kızlarını
istihkar ederek,
Avru-p-.oa pansıoncunun kerim esini, dükkancının kızını ve heyhat bazen de kaldırım daki trotözu koluna takıp getirm ekle iftihar eden züppe z ih n i yetini hatırlattı. Şüphe yoktur ki, alel’ade b ir m u h a rrir, ancak yeni şeyler görm ek sayesinde şayanı dikkat olabilir. Fakat H aşini bey için bu nasıl v arit olabilir ki onun ruh u n d a serapa histen mürekkep bütün b ir âlem yaşıyor, ve nitekim b irim sadece — eğer ele geçirebilirsek— parm ak
laı ım ızm arasında homurdu^ıa hom urdana ezip ölüme verdiğim iz h a k ir m ah lu k lar için, tiirkcenin en nefis bir nesrini yazm ağa muvaffak olmuş. İşte bunun ilk satırları:
« Gece, uykum un en derin yerinde, keskin b ir ısırılışla fırlad ım .E lek trik düğm esini çevir dim . K arnı, patlayacak kadar taze kanla dolu b ir tahta kurusu, odayı b ir ânda dolduran göz kam aştırıcı zıya içinde, ne yapacağını, nereye
gideceğeni, nasıl sak lanacağını bilm eyerek, sırtında koca yükle yakalanm ış bir hırsız telâşile, beyaz örtülerin k ıv rım ları arasında ap tal aptal kaçıyordu.»
« Uzanm ış yatan, b ir adanı, b ir tahta kurusu için nedir ? M uhakkak H inıalaya silsilesi gib i korkunç b ir g irin ti _ve çıkıııH âlem i ! H e r k ım ıld a nışında bin tah ta k u ru sunu ezip patlatm ağa m u k tek ir olan bu m ü t hiş şik ârın burnu ucu n daki tatlı kan dam lasını
em m ek için küçük haşerenin silâhı nedir? E zilirk en parm ağa b u laştırdığı yalnız b ir m üstekreh koku zerresi t N e m üthiş cesaret! * H ay v an ları anlayıp anlatm ağa bütün b ir öm ür ve san ’at vakfeden Buffonun ruhunu, bu nesrin k ısk an d ırd ığ ın ı düşünm ek pek doğru olur. Ve eserde bu kadar güzel ve muvaffak daha başka n e sirler çoktur. Yok, üstattan b ir h ak gibi isteyelim : D aha çok yazsın, ve yaz d ık la rın ı gazete y a p ra k ların d a kalm ağa m ah kûm etm esin, çünkü onun yazıları tü rk edebi y atın ın pek değerli ve sih irli sahifelerindendir.