• Sonuç bulunamadı

İstanbul'da son hanedan:Fransız pasaportlu Kenize Murat, 'Saraydan Sürgüne' adlı kitabında Osmanlıları anlatıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'da son hanedan:Fransız pasaportlu Kenize Murat, 'Saraydan Sürgüne' adlı kitabında Osmanlıları anlatıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

et Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Genel Yavm Müdürü: Haran Cemal. Müessese Müdürü:

Yazı İsleri Müdürü: Oka» Gönensin. • Haber Merkezi îaver. Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar 0 Temsilciler. I Tan. İZMİR: Hikmet ÇeUnkaya, ADANA: Çetin Yigenojlu

İs Politika- Celal Baylaafi». Di» Haberler: Lrfua Biler, Ekonomi. C e a fü lurkao. ti-Sendıka: » a lr a a Kelenci. Kullür. Celal t ster.

İstanbul H aberkn: kemal Batak. ERİıım: C anon Sarlaa. Yurt Haberleri: Necdet D o * .., Spor Damtmanıı AM alkadlr Yüeelmau.

Din Yarılar; Kerem Ç *h ,k lu . Araştırma: Ş a k ı. Alpa». Durelıme: Abdıdlab Yarıcı 0Koordınaıor: Ahmet kom lsau • Malı İtler: Erol Eehul 0Sluhasebr B ok ol Yeaer 0Bıırçe-Plaıdama.- S esfi O sınaabeseoihı • Reklam: Ajse Toru» % Ek Yayınlar

Hidra A ksal • İdare; Hiıserlp Curer • İsletme: Önder Çelik • Bügi-lslem: Nail İnal • Personel: Sergi Bosiancıoglu

Yayın Kurulu Başkan: Nadir***adi Oktay Akbal, \ a içi a Bayer. Haşan Cemal. Hıkmel Çetinkaya. Oka* Gönensin. Uğur Mumcu, Ilhan Selçuk. Ali Sirmen, Ahmet Tan

Basan ve Yayan. Cumhuriyet Matbaacılık vı 34334 Ut. PK: 246 - İstanbul. Tel: 512 0:

B ü ro la rAnkara: Ziya Gökalp Biv. İnkılap S 05 65 • İzm ir H. Ziya Blv. 1352 S 2

A Adana: İnönü Cad. 119 S. No: 1 Kat 1,

ARALIK 1990 İmsak: 5.45 Güneş: 7.17 Öğle: 12.06 İkindi: 14.25 Akşam: 16.45 Yatsı: 18.12 / ■ 'i

-Frarısız pasaportlu Kenize Murat

,

*Saraydan Sürgüne* adlı kitabında OsmanlIları anlatıyor

İstanbul’da ‘Son Hanedan’

LEYLA TAVŞANOĞLU Osmanlı Hanedanından Re­ nize Murat İstanbul’da. Fransız pasaportlu, sürekli oturduğu kent Paris. Babası Badalpur Ra­ cası, annesi Padişah 5. Murat’­ ın torunu Selma Hanım sultan. ikinci Dünya Savaşı başların­ da Paris’te doğan Kenize Murat annesini bir buçuk yaşındayken kaybettiği için isviçreli bir aile tarafından büyütülmüş. Babası­ nı ise ancak 21 yaşma geldiği za­ man, o da kendi çabasıyla .tanımış.

Gazeteci olarak Lübnan’da, İran’da, Suriye ve İsrail’de ça­ lışırken Ortadoğu Mu aslım araş­ tırma fikri aklına gelmiş. Uzun çalışmalardan sonra da annesi­ nin ve anneannesi Hatice Sul- tan’ın öykülerini yazmaya karar vermiş. Türkçeye ‘Saraydan Sürgüne’ adıyla çevrilen kitabı işte bu öyküleri anlatıyor.

Kenize M urat’la Cihangir’de kaldığı otelin lobisinde bir ara­ ya geliyoruz. Çok ince, zarif bir kadın. Açık kumral saçları kı­ sa kesilmiş. Sırtında devrik ya­ kalı bol, uzun siyah bir kazak, çorap havasında siyah strec pantolon, ayağında siyah potin­ ler var. Soğuk aldığı için üzerin­ den siyah vizon ceketini çıkar­ mak istemiyor.

Kitabı yazarken hiç gerçek bir sultan olma isteği duyup duy­ madığını soruyoruz ona. Diyor ki:

“ Hayır, duymadım. Artık Osmanlı Hanedanı diye bir ha­ nedan yok ki iktidarda. Ama bir Ingiliz Kıraliyet Ailesi gibi bir ailenin üyesi olmayı belki ister­ dim. Çünkü onlar h&lâ hüküm

Artık Osmanlı

Hanedam diye bir

hanedan yok ki

iktidarda. Ama bir

İngiliz kraliyet ailesi

gibi bir ailenin üyesi

olmayı belki isterdim.

Halkım için bir şeyler

yapar, çalışırdım. Ama

bugün böyle bir istek,

benim için çağdışı da

olabilirdi.

KENİZE MURAT — Annesi 5. Murat’ın torunu Selma Hanım- sultan. Babası Badalpur Racası.

Padişah, Mustafa

Kemal’i Anadolu’ya

göndermişti. İngiliz

tehlikesine karşı

durabilecek tek

generalin Mustafa

Kemal olduğunu

biliyordu. Ama kendi

yerini alacağını, daha

sonra olayın bir halk

hareketine

dönüşeceğini hiçbir

zaman tahmin

edememişti.

sürüyorlar. Öyle bir hanedanın üyesi olsaydım ben de halkım için bir şeyler yapar, çalışırdım. Ama bugün için böyle bir şey söz konusu değil. Böyle bir is­ tek benim için çağdışı da olabi­ lirdi.”

Annesi Selma Hammsultan’- m, doğumdan sonra uzun süre ‘çocuk ölü doğdu’ diyerek ken­ disini ‘kafasında öldürmüş ol­ duğunu’, bu nedenle annesini uzun süre bağışlamadığını anla­

tan Kenize Murat, “ Ama daha sonraları düşündükçe onun ne kadar zor bir yaşam mücadele­ si verdiğini, sürgünde tek başı­ na yaşamasının hiç de kolay ol­ madığını anladım” diyor.

Osmanlı Hanedam üyelerinin 1924 yılında sürgüne gönderil­ meleri kararıyla ilgili duygula­ rım Kenize Murat şöyle dile ge­ tiriyor:

“ O dönem bunun yapılması

3 çocuktan biri yetersiz besleniyor

Haber Merkezi — UNICEF Çocuklara

Yardım Fonu verilerine göre ‘çocuk felci halen yılda 200 binden fazla çocuğun sakat kalmasına neden olmakta. Ancak çocuk felci aşısı bugün gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yüzde 80’ine ulaşmış durumda ve her yıl yaklaşık 400

bin olay bu sayede önlenebilmekte. 1990’lı yılların sonuna kadar bu hastalık tamamen ortadan kaldırılabilecek. Bu arada dünyadaki her üç çocuktan biri beslenme yetersizliğiyle karşı karşıya. UNICEF’in dünya çocuklarının beslenme düzeyiyle ilgili bu yılki

değerlendirmesinde ilk defa Çin de yer aldı. UNICEF’in verilerine göre beslenme yetersizliğinin rakamlarla dağılımı şöyle: Amerika kıtası 8 milyon, •Çin 24 milyon, Afrika 30 milyon, diğer

Asya ülkeleri 39 milyon, Güney Asya 76 milyon.

dincilik hareketleri yasaklama­ larla, baskılarla engellenemez. Gerekli olan şey, İslamiyette rö- nesanstır. Örgütlü olarak bütün Türk aydınlarına, bilim adam­ larına gerçek İslamiyet öğretil­ diği ve bunun onlar tarafından halk kitlelerine öğretilmesi sağ­ landığı zamandır ki köktendin- cilik tehlikesi ortadan kalkar. Aksi halde köktendincilik, ce­ halet ve ekonomik zorluk or­ tamlarında yeşerme fırsatı bul­ duğu için iyice güçlenme yolu­ na gidebilir.”

Burada Kenize Murat sözü

A tatürk’e de getiriyor ve diyor ki:

“ Padişah, Mustafa KemalM Anadolu’ya göndermişti. İngi­ liz tehlikesine karşı durabilecek tek generalin Mustafa Kemal ol­ duğunu biliyordu. Ama kendi yerini alacağım, daha sonra ola­ yın bir halk hareketine dönüşe­ ceğini hiçbir zaman tahmin ede­ memişti.” . _____

Hindistan’da

kuşkusuz gerekliydi. Çünkü bir ihtilal olmuştu. Ama hilafetin kaldırılması hiç doğru değildi. Çünkü bugün halifelik sürsey- di, Türkiye bütün Müslüman dünyasının hâkimi, büyük bir güç durumunda olacaktı.”

Bu kararın, büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyetinde irtica tehlikesini engellemek için alın­ dığı konusunda da Kenize Mu­ r a t ’ın görüşleri şöyle oldu:

“ Evet, doğru. Ama

kökten-Kenize M urat’a, zor geçen çocukluk ve genç kızlık yılların­ dan sonra babasıyla karşılaşma­ sı ve şu andaki ilişkilerini soru­ yoruz:

“ 21 yaşıma geldiğimde, Hin­ distan’a, babamın yaşadığı kent olan Lucknow’a gittim. Koca­ man bir evde hizmetkârlarıyla yaşıyordu. Orada iki hafta kal­ dım. Ama o yaşama dayanama­ yarak Paris’e geri döndüm. Sık sık buluşuyoruz. Yani ben Hin­ distan’a gittiğimde. Yine aynı evde yaşıyor. Çok eski bir ev bu. Hizmetkârlar da artık çok yaşlandı. Üstelik üstleri başlan da dökülüyor. Babam şimdi 81 yaşında. Çalışmıyor. Zaten mesleği avukatlık olmasına kar­ şın yaşamı boyunca hiç çalışma­ mış. Racahk kaldırılınca, devle­ tin bağladığı aylıkla geçiniyor. Arada bir de Lucknow Times gazetesine yazılar yazıyor.”

Peki, Kenize Murat babasıy­ la nece konuşuyordu?

“ İngilizce konuşuyoruz. Çok da iyi anlaşıyoruz onunla.”

Kenize Murat, hiç Türkçe bil­ miyor. Ana dili gibi konuştuğu dil Fransızca. Kitabım da Fran­ sızca yazmış. İstanbul’da hiç akrabası var mı?

*‘Var. Neslişah Sultan ve kı­ zı İkbal var. Kitabı yazarken de zaten bir şiire Neslişah Saltan ’- la oturttum. Bir d« dayım Prens Celal İris var. O padişah 5. Mu­ rat’ın kızı Fatma Sultan’m oğ­ lu. Sürgün karan çıkınca Bulga­ ristan’a gitmişler. Daba sonra Bulgarlar Celal dayımı Türkiye hesabına casusluk yaptığı suçla­ masıyla yedi yıl hapiste tutmuş­ lar. 30 yıl önce Celal dayım Türkiye’ye dönmüş.”_______

Kitap gecikti

Kenize M urat ‘Saraydan

Sürgüne’ kitabını üç yıl önce yazdığı ve bu arada 16 dile çev­ rildiği halde, Türkçe tercümesi neden bu kadar gecikti?

“ Çok ilginçtir, ilk olarak Türkçe’ye çevrilmesini istemiş­ tim. Ama bir türlü olmadı, iki ayn yayıneviyle bu konuda an­ laşmıştım. Bir tanesinin buldu­ ğu çevirmen, Fransızca bilmi­ yordu. Öbür çevirmen, belki da­ ha iyiydi, ama o da kitabın ru­ hunu kavrayamamıştı. O ne­ denle bu kadar gecikti. Aynı so­ runu İngilizceye çevirisinde de yaşadım. Çevirmen, Osmanlı Hanedanı olayını anlamaktan yoksun bir tngilizdi. İngilizce çeviriyi elime aldığımda tam 60 sayfasını atladığım da fark edin­ ce, sil baştan yeniden yaptırmak zorunda kaldım.” Sonunda ki­ tabı Esin Çelikhan çevirdi.

Kenize M urat’a isminin ne anlama geldiğini soruyorum:

“ Kenize ‘Arapça kenz’ söz­ cüğünden geliyor. Küçük hazi­ ne demek.” Konuşmamızın bu­ rasında içeri dayısı Prens Celal İris giriyor. Uzun boylu, beyaz saçlı, orta yaşı geçkin, yakışıklı bir erkek... Birbirlerini Fransız­ ca selamlayıp konuşmalarını bu dilde sürdürüyorlar... Dayı- yeğeni baş başa bırakıp yanla­ rından ayrılıyoruz.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

This system can accommodate twenty basic modules that may be grouped into a flexible module question bank to cover the investigational needs of 44 notifiable diseases, 23

The rearrangement of mitochondrial DNA in luteinized granulosa cells was determined in order to evaluate the fertilization capacity of oocytes and the development of

Yeşil mikroalg Chlorella gibi, asırlardır bu Dünya’da bizimle beraber yaşayan çok sayıda özel canlı var. Bu canlılarla birlikte yaşamayı öğrenerek daha uzun ve

1908 Meşrutiyet inkılâbından sonra (Boşbu- ğaz) isimli bir mizah gazetesi çıkarmıştı.. Ayni senenin sonralarına doğru Ittihadcıların iftira­ larına

Sonuç olarak, Modifiye Epley manevrası sonra- sında; posterior kanal BPPV’li bireylerde manevra ön- cesi ile karşılaştırıldığında semptomlarda ve DHI; fiziksel,

Rekürren perikardiyal efüzyona bağlı olarak yeniden subksifoid perikardiyotomi girişimi gereken hasta sayısı 4’tü (% 9.5).. Bunların ikisi üremik, biri kanser, biri

Kazanç vergisi içinde alınacak palyatif tedbirle ilmi, insicamlı ve adil bir vergi sistemi tesis edilemeyeceği ve bu itibarla esaslı bir vergi reformuna lüzum

Sanatçının özel koleksiyonundan derlenmiş yüz­ lerce yağlıboya, suluboya ve deseni içeren toplu ser­ gide kırsal ve kentsel görünümler, günlük yaşam sah­