• Sonuç bulunamadı

E-öğrenme ortamlarında tasarım özelliklerinin öğrencilerin başarısı ve bilişsel yüklenme düzeylerine etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "E-öğrenme ortamlarında tasarım özelliklerinin öğrencilerin başarısı ve bilişsel yüklenme düzeylerine etkisi"

Copied!
130
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BİLGİSAYAR ve ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

E-ÖĞRENME ORTAMLARINDA TASARIM ÖZELLĠKLERĠNĠN ÖĞRENCĠLERĠN BAġARISI VE BĠLĠġSEL YÜKLENME

DÜZEYLERĠNE ETKĠSĠ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Buket TAŞKIN

(2)

Haziran, 2011 BAġARISI VE BĠLĠġSEL YÜKLENME ÖZELLĠKLERĠNĠN ÖĞRENCĠLERĠN DÜZEYLERĠNE ETKĠSĠ

(3)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

E-ÖĞRENME ORTAMLARINDA TASARIM ÖZELLĠKLERĠNĠN ÖĞRENCĠLERĠN BAġARISI VE BĠLĠġSEL YÜKLENME

DÜZEYLERĠNE ETKĠSĠ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Buket TAŞKIN

Danışman

Yrd.Doç.Dr. Ebru KILIÇ ÇAKMAK

(4)

Buket TAġKIN‘ın E-ÖĞRENME ORTAMLARINDA TASARIM ÖZELLĠKLERĠNĠN ÖĞRENCĠLERĠN BAġARISI ve BĠLġSEL YÜKLENME DÜZEYLERĠNE ETKĠSĠ baĢlıklı tezi 20.06.2011 tarihinde, jürimiz tarafından Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

BaĢkan: Prof.Dr. Ahmet MAHĠROĞLU ...

Üye (Tez DanıĢmanı): Yrd.Doç.Dr. Ebru KILIÇ ÇAKMAK ...

(5)

ÖNSÖZ

E-öğrenme ortamlarında tasarım özelliklerinin öğrencilerin baĢarısı ve biliĢsel yüklenme düzeylerine etkisini gözlemlemek amacıyla yapılan bu araĢtırma, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Anabilim Dalı’ nda yüksek lisans tez çalıĢması olarak gerçekleĢtirilmiĢtir.

AraĢtırmam sırasında, bana sabırla yol gösteren tez danıĢmanım Yrd.Doç.Dr. Ebru KILIÇ ÇAKMAK’ a, en yoğun zamanlarında bile kendi iĢlerinden fedakarlık ederek düĢünce, önerileri ve yardımlarını esirgemeyen, tezimin nihai halini almasında çok önemli emekleri olan Yrd.Doç.Dr. Hasan ÇAKIR’ a ve yaptığı değerli yönlendirmeler için Yrd.Doç.Dr. Serçin KARATAġ’ a en içten teĢekkürlerimi sunarım.

Ayrıca, manevi desteğiyle her zaman yanımda olan, baĢardığım her iĢte emeği geçen anneme ve her zamanki yardımseverliğiyle tez çalıĢmam sırasında da beni yalnız bırakmayan sevgili dostum Ceren ÇETĠN’ e çok teĢekkür ederim.

Buket TAġKIN ANKARA – 2011

(6)

ÖZET

E-ÖĞRENME ORTAMLARINDA TASARIM ÖZELLĠKLERĠNĠN ÖĞRENCĠLERĠN BAġARISI VE BĠLĠġSEL YÜKLENME

DÜZEYLERĠNE ETKĠSĠ

TAġKIN, Buket

Yüksek Lisans, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Ana Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Yrd.Doç.Dr. Ebru KILIÇ ÇAKMAK

Haziran – 2011

Bu tez çalıĢmasının amacı, e-öğrenme ortamlarında biçimsel ve içerikten kaynaklanan faktörlerin biliĢsel yük ve öğrenci baĢarısı üzerindeki etkisini belirlemek ve öğrenci baĢarısı ile biliĢsel yüklenme arasında anlamlı bir iliĢki bulunup bulunmadığını incelemektir.

AraĢtırmada yarı deneysel kontrol gruplu desen kullanılmıĢtır. AraĢtırmanın bağımlı değiĢkenleri öğrencilerin biliĢsel yük ölçüm görevlerinden aldıkları baĢarı puanları ve biliĢsel yük düzeyleri; bağımsız değiĢkeni ise 3 farklı ortam yapısıdır. Hazırlanan 3 farklı ortamda, kontrol grubundaki öğrencilere sunulan içerik, daha önce kullanılan eski ders içeriğidir. Birinci deney grubundaki öğrencilere sunulan içerik, Mayer’ in biliĢsel yükü azaltmaya yönelik ortaya koyduğu 9 ilke dikkate alınarak hazırlanan ders içeriğidir. Ġkinci deney grubundaki öğrencilere sunulan içerik ise, Mayer’in ilkelerinin yanı sıra alanyazındaki e-öğrenme ortamı tasarım ilkeleri ile ilgili diğer çalıĢmalarda öne sürülen biçimsel özelliklerden ve içerikten kaynaklanan biliĢsel yüklenmeyi azaltmaya yönelik ilkeler de dikkate alınarak hazırlanan ders içeriğinden oluĢmaktadır.

AraĢtırma, Gazi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Programcılığı bölümüne 2010-2011 eğitim-öğretim yılında devam etmekte olan 271 ikinci sınıf öğrencisine, bahar döneminde uygulanmıĢtır. Sistem Analizi ve Tasarım dersinin 3 farklı Ģekilde tasarlanmasıyla oluĢan e-öğrenme senaryoları, bölümün 3 ayrı Ģubesinde ders içeriği olarak kullanılmıĢtır.

AraĢtırmada kontrol ve deney gruplarındaki öğrencilerin baĢarı puanlarında ve biliĢsel yük puanlarında gruplar arasındaki farklılıkları analiz etmek amacıyla ANOVA ve

(7)

ANCOVA testleri yapılmıĢtır. Öğrencilerin biliĢsel yüklenme düzeyleri ve baĢarıları arasındaki iliĢki ise Pearson korelasyon testi ile analiz edilmiĢtir.

Örneklem üzerinde, baĢarı ve biliĢsel yük arasında yapılan analizlerde öğrenci baĢarısı ve biliĢsel yük arasında zıt yönlü anlamlı iliĢki bulunmuĢtur. Analizler sonucunda, baĢarı seviyesi ve biliĢsel yük düzeyi bağımlı değiĢkenleri için kontrol ve deney grupları arasında anlamlı bir fark bulunmamıĢtır.

Elde edilen bulgular doğrultusunda, biliĢsel yük ve çoklu ortam tasarımı ilkelerini dikkate alan, özellikle e-öğrenme ortamlarında gerçekleĢtirilecek yeni araĢtırmaların yapılması ihtiyacı doğmuĢtur.

Bu belirtilen özelliklerin yalnızca e-öğrenme ortamlarında değil çoklu ortam tasarımlarının yer aldığı tüm eğitsel ortamlarda, yeni deneysel çalıĢmalarla kullanılması ve etkinliğinin test edilmesi eğitim materyallerinin tasarımı konusuna yeni bir yaklaĢım getirmesi açısından önerilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: e-öğrenme, biliĢsel yük, çoklu ortam tasarım özellikleri, biliĢsel yük – baĢarı iliĢkisi.

(8)

ABSTRACT

THE EFFECT of DIFFERENT DESIGN FEATURES in E-LEARNING ENVIRONMENTS on STUDENTS' ACHIEVEMENT

and COGNITIVE LOAD LEVELS

TAġKIN, Buket

Master of Science, Computer Education and Instructional Technology Advisor: Assist. Prof. Dr. Ebru KILIÇ ÇAKMAK

June-2011

The purpose of this thesis study is to determine the effect of factors stemming from the format and the content in e- learning environments on students' achievement level and to examine whether significant relationship exists between student achievement and student cognitive load.

Quasi-experimental control group design was utilized as research design. The dependent variables of the study were student achievement scores received from cognitive load measurement tasks and cognitive load level; the independent variable was three e-learning courses designed based on different content design principles. The content offered to students in the control group in three different prepared media is the earlier course content used before. The content offered to students in the first experimental group is the course content prepared by following Mayer's nine principles to reduce cognitive load in multimedia learning environments. The content offered to students in the second experimental group consists of the course content prepared by following Mayer's principles and principles based on research studies aiming to reduce cognitive load stemming from formal and content of the course.

The research was applied to 271 graduating students enrolled in Gazi University Distance Education Vocational School Computer Programming Department for the academic year 2010-2011 in the spring semester. E-learning scenarios consisted by designing the course

(9)

System Analysis and Design in three different ways were used as the course content in three different sections of the department.

In research, ANOVA and ANCOVA test was applied for the purpose of analyzing whether there is a significant difference between students' achievement scores and cognitive load scores in groups. Furthermore, the relationship between students' cognitive load levels and achievements was analyzed with Pearson Correlation Test.

As a result of analyses, a negative significant relationship between student achievement and student cognitive load was found. o significant differences were found between control and experimental groups for the level of success and the dependent variables of the level of cognitive load..

In the direction of results, new studies taking cognitive load and multimedia design principles into account need to arise especially in e-learning environments.

Further, within the scope of thesis study, features about the content containing; color, sound, motion, page and screen layout, formal features composing of sort and font usage in texts and the length of sentences, repetition of information, the sequence of giving information, end of subject and chapter questions and subject classification were examined.

These highlighted features are proposed to be used with new experimental studies and to be tested their effectiveness to bring a new approach about designing training materials not only in e-learning environments but also in all educational environments containing multimedia design.

Keywords: e-learning, cognitive load, multimedia design features, cognitive load- achievement relationship.

(10)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... i

ÖZET ... ii

ABSTRACT ... iv

İÇİNDEKİLER ... vi

TABLOLAR LİSTESİ ... viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix

1.

GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Amaç ... 6 1.3. Önem ... 7 1.4. Varsayımlar ... 8 1.5. Sınırlılıklar ... 8 1.6. Tanımlar ... 9

2.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 11

2.1. E-öğrenmenin Yaygınlaşması ve E-öğrenmede Çoklu Ortam Kullanımı ... 11

2.2. Bilişsel Yüklenme ve Eğitsel Süreçlere Etkisi ... 11

2.3. Bilişsel Yükü Ölçme Yöntemleri ... 13

2.4. Eğitim Materyallerinde Farklı Tasarım ve İçerik Özelliklerinin Bilişsel Yüke Etkisi ... 14

2.5. Tasarımdan Kaynaklı Bilişsel Yük Sorunu İçin Yapılması Önerilen Çalışmalar ... 20

3.

YÖNTEM ... 22 3.1. Araştırma Modeli ... 22 3.2. Evren ve Örneklem ... 24 3.3. Verilerin Toplanması ... 24 3.4. Verilerin Analizi ... 25 3.5. Uygulama Ortamları ... 26

4.

BULGULAR ve YORUM ... 53

4.1. Bağımlı ve Bağımsız Değişkenlerin Betimsel İstatistik Analizleri ve Grupların Başlangıç Durumları ... 53

4.2. Öğrencilerin Bilişsel Yüklenme Düzeyleri ve Görevlerden Aldıkları Başarı Puanlarının Analizi ... 55

(11)

4.3. Kontrol ve Deney Gruplarındaki Öğrencilerin Bilişsel Yük Puanları Analizi ...56

4.4. Öğrencilerin Görevlerden Aldıkları Başarı Puanlarının, Hazırlanan Ortamlar ve Bilişsel Yüklenme Durumlarına Göre Birlikte Değerlendirilmesi ...57

4.5. Öğrencilerin Görevlerden Aldıkları Başarı Puanlarının Hazırlanan Farklı Ortamlara Göre Analizi ...59

4.6. Kontrol ve Deney Gruplarındaki Öğrencilerin Başarı Puanları Analizi ... 60

5.

SONUÇ ve ÖNERİLER ... 62

5.1. Sonuç ... 62

5.1.1. Öğrencilerin Bilişsel Yüklenme Düzeyi ve Görev Başarıları Arasındaki İlişki ... 62

5.1.2. Kontrol ve Deney Gruplarındaki Öğrencilerin Bilişsel Yük Puanı Durumları ... 62

5.1.3. Öğrencilerin Görevlerden Aldıkları Başarı Puanlarının, Hazırlanan Ortamlar ve Bilişsel Yüklenme Durumlarına Göre Birlikte Değerlendirilmesi ... 63

5.1.4. Öğrencilerin Görevlerden Aldıkları Başarı Puanlarının Hazırlanan Farklı Ortamlara Göre Analizi ... 63

5.1.5. Kontrol ve Deney Gruplarındaki Öğrencilerin Başarı Puanı Durumları ... 64

5.2. Öneriler ... 64

5.2.1. Araştırmaya Yönelik Öneriler ... 64

5.2.2. Diğer Araştırmacılara Yönelik Öneriler ... 65

KAYNAKÇA ... 66

EKLER ... 70

EK1. Başarı Testi ve Görevler İçin Hazırlanan Uzman Değerlendirme Formu ... 70

EK2. Başarı Testi ve Görevler İçin Hazırlanan Belirtke Tabloları ... 94

EK3. Görevler İçin Hazırlanan Örnek Cevaplar ... 98

EK4. Farklı İçerik Tasarımları İçin Hazırlanan Uzman Değerlendirme Formu . 110 EK5. Bilişsel Yük Düzeyi Ölçeği ... 116

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Araştırmada Uygulanan Deneysel Desen ... 23 Tablo 2. Cinsiyetin Şubelere Göre Dağılımı ... 53 Tablo 3. Genel Akademik Başarının Şubelere Göre Dağılımı ... 54 Tablo 4. Şubeler Arasındaki Genel Akademik Başarı Dağılımının ANOVA Analizi . 54 Tablo 5. Bilişsel Yük Puanları ve Görevlerden Alınan Başarı Puanlarının Betimsel İstatistik Sonucu ... 55

Tablo 6. Bilişsel Yük Puanı ve Görevlerden Alınan Başarı Puanları Arasındaki İlişki55 Tablo 7. Öğrencilerin Bilişsel Yük Puanlarının Şubelere Göre Dağılımı ... 56 Tablo 8. Öğrencilerin Bilişsel Yük Puanlarının ANOVA Analizi ... 56 Tablo 9. Şubelere ve Bilişsel Yüklenme Gruplarına Göre Görevlerden Alınan Başarı Puanı Ortalamaları ... 57

Tablo 10. Görevlerden Alınan Başarı Puanlarının Şubelere Göre Ortalaması ... 58 Tablo 11. Öğrenci Genel Akademik Başarısı ve Bilişsel yük Seviyesi Kontrol Edilerek Görev Başarı Puanlarının Analizi... 58

Tablo 12. Görevlerden Alınan Başarı Puanlarının Şubelere Göre Ortalaması ... 59 Tablo 13. Görev Başarı Puanlarının Öğrenci Genel Akademik Başarısı Kontrol Edilerek Şubelere Göre Analizi ... 59

Tablo 14. Başarı Puanının Şubelere Göre Dağılımı ... 60 Tablo 15. Öğrenci Genel Akademik Başarısı Kontrol Edilerek Şubeler Arası Başarı Puanları ... 60

(13)

ŞEKİLLER LİSTESİ

1. D1 Dersine Ait Örnek Sayfa Tasarımları ... 26

Şekil 1. Ekrana sığmayan görsel ve metinler ... 27

Şekil 2. Fazla içerik örneği ... 28

Şekil 3. Metin ve görsel üzerinde tekrar eden bilgiler ... 29

Şekil 4. Göz yorucu renklerin kullanımı ... 30

2. D2 Dersine Ait Örnek Sayfa Tasarımları ... 32

Şekil 5. İçerik ağacı ve konu sıralama ... 33

Şekil 6. Resme yakın yerleştirilen metinler ... 34

Şekil 7. İlgili görsel ve metinlerin birlikte verilmesi-1 ... 35

Şekil 8. İlgili görsel ve metinlerin birlikte verilmesi-2 ... 35

Şekil 9. Tekrardan arındırılmış içerikler ... 36

Şekil 10. İşaretlendirmeden yararlanılan içerikler ... 37

3. D3 Dersine Ait Örnek Sayfa Tasarımları ... 39

Şekil 11. Renklerle yapılan vurgu ... 40

Şekil 12. Animasyon özellikleri ... 41

Şekil 13. Animasyonlarda kullanıcı kontrolü ... 42

Şekil 14. Ekran yerleşimi ... 43

Şekil 15. Punto - font kullanımı ... 44

Şekil 16. Kısa ve öz ifadeler ... 45

Şekil 17. Konu sıralaması ... 46

Şekil 18. Yakın konumlandırılan animasyon ve içerikler - 1 ... 47

Şekil 19. Yakın konumlandırılan animasyon ve içerikler - 2 ... 47

Şekil 20. Yakın konumlandırılan animasyon ve içerikler - 3 ... 48

(14)

Şekil 22. Yeni pencerede açılan yardımcı görseller ... 49

Şekil 23. Konu içinde verilen alıştırma soruları - 1 ... 50

Şekil 24. Konu içinde verilen alıştırma soruları - 2 ... 50

Şekil 25. Alıştırma soruları ... 51

Şekil 26. Değerlendirme soruları - 1 ... 51

(15)

1. GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Günümüz dünyasında her alanda eğitime duyulan ihtiyacın ve eğitimli olmanın getirdiği maddi ve manevi kazançların artmasıyla eğitim-öğretim talebinde bulunan birey sayısı da artmaktadır. Bu ihtiyaç doğrultusunda bilgiyi daha geniş kitlelere yaymak amacıyla teknolojiden yararlanılmakta ve e-öğrenme ortamlarının önemi gün geçtikçe artmaktadır. E-öğrenme ortamları sayesinde bilgi, aynı anda örgün eğitimde olduğundan çok daha fazla sayıda bireye ulaşmakta ve eğitim sürecinden alınan verim artmaktadır. E-öğrenmenin yayılmasıyla birlikte bu alanda kullanılan eğitim materyallerinin kalitesini arttırma ve öğretim sürecinden alınan verimi en üst noktaya taşıyacak materyaller tasarlama çalışmaları da hız kazanmıştır.

E-öğrenmede kullanılan materyaller, genellikle çoklu ortam öğelerinden oluşmaktadır. Çoklu ortam teknolojileri, öğrenme-öğretme süreçlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Çoklu ortamlar, resim, video, ses, animasyon ve simülasyonların bir araya gelmesi ile oluşur (Rogers, 2001). Schwier ve Misanchuk (1994) çoklu ortamı, birbiriyle bütünleşmiş farklı kaynakları içeren bir öğretim programı olarak tanımlamaktadırlar. Eğitsel süreçlerde sıklıkla kullanılan bu çoklu ortamlardan elde edilen verimi etkileyen faktörlerden biri de daha çok insan psikolojisi alanında incelenen bilişsel yüklenme düzeyidir. Araştırmacıların çoklu ortamları tasarlarken resim, grafik ve animasyonları nasıl kullanmaları gerektiğini bilişsel yük kuramını göz önünde bulundurarak incelemeleri, öğrenme süreçlerinin etkili ve verimli olabilmesi için önem taşımaktadır (Anglin, 2004; Baron, 2004; Paas, Tuovinen, 2003).

Bilişsel yük kuramı, öğrenmenin başlamasından önce eşzamanlı işlenmesi gereken bilginin miktarı ve etkileşimi ile ortaya çıkan, karmaşık bilişsel görevlerin öğrenilmesi ile ilgilenmekte ve bilişsel süreçler üzerinde durmaktadır (Paas, Renkl ve Sweller, 2004). Normal seviyenin üstüne çıktığında öğrenmeye engel olarak başarının düşmesine sebep olan bilişsel yükün aşırı artışının özellikle çoklu öğrenme ortamlarında engellenmesi eğitimciler için dikkat edilmesi gereken bir konudur (Schar, 2007). Bilişsel yükün, asıl, konu dışı ve etkili yük olmak üzere toplam 3 çeşidinden bahsedilir. Bilişsel yük çeşitlerinin etkilerinin araştırıldığı bir çalışma sonucunda e-öğrenme çevrelerindeki karmaşıklığın sürekli artışı sebep gösterilerek, insan-bilgisayar etkileşimi kavramıyla bilişsel yük teorisi kavramını birleştirme

(16)

ihtiyacının ortaya çıktığı belirtilmiştir. E-öğrenme ortamlarından elde edilecek verimin artması için bunun son derece gerekli olduğu belirtilmiştir. (Hollender, 2010).

E-öğrenme ortamları genel olarak etkileşimli ortamlar olduğu için öğrencilerin etkin olarak sistemde bulunmaları gerekir. Ayrıca bu öğrenme çevreleri yeni bilginin etkin olarak yapılandırılmasını sağlayan derin bilişsel süreçler içerir. Etkileşimli ortamlardaki bilişsel süreçler, fiziksel kaynakların kullanımından çok öğrencinin bilişsel kaynakları üzerinde ek yüklenmeye neden olarak öğrenmeyi engeller (Kalyuga, 2007). Anadolu Üniversitesi‟nde yapılan bir araştırmada, çevrimiçi öğrenme konusunda öncülük eden dört üniversitede yürütülen sanal sınıf uygulamalarına dair 42 görselin ve 72 çoklu ortam ekranının görsel materyal kullanımı ve çoklu ortam tasarım ilkeleri açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Örneklem kapsamında incelenen üniversitelerin yürüttükleri eğitsel amaçlı sanal sınıf uygulamalarında kullanılan öğretimsel mesajlarda yeterince görsel kullanılmadığı, gereksiz kaydırma çubuğu kullanıldığı belirtilmiştir. Ayrıca kullanılan görseller ile görsellere ait açıklamaların çoklu ortam tasarım ilkelerine uygun olarak hazırlanmadığı görülmüştür. Araştırma bulguları doğrultusunda sanal sınıf uygulaması konusunda yeterli tecrübeye sahip üniversitelerin çoklu ortam bileşenlerini işlevsel olarak kullanamadıkları görülmektedir. Bu bulgulara ek olarak araştırmacının başka bir çalışmasında, gereksiz ve ilgisiz görsellerin ders içeriklerinde fazlasıyla yer aldığından, bunun da çoklu ortam araçlarının etkin olarak kullanamadığını kanıtladığından bahsedilmiştir. Fazla bilgi ve sınırlı zamandan dolayı hala çoklu ortam uygulamalarının tasarlanmasında problemler yaşandığını belirtilerek, tüm üniversiteler için sanal uygulamalarda çoklu ortam kurallarının belirlenmesi ve bunun için üniversitelerde çoklu ortam merkezlerinin kurulması ve içeriklerin standartlara göre tasarlanması önerilmiştir (Kuzu, 2007).

Kılıç (2007) çoklu ortamlarda bilişsel yüklenme problemini incelediği çalışmasında, farklı özelliklere sahip öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik farklı çoklu ortamlar tasarlamayı ve aşırı bilişsel yükü göz önünde bulundurarak ortamların etkililiğini değerlendirmeyi önermiştir. Ancak bu şekilde hangi tür tasarımların aşırı bilişsel yük problemini ortadan kaldırdığının ve daha etkili olduğunun belirlenebileceğini söyleyerek, bu tür araştırmaların yapılmasının ve öğrenme - öğretme süreçlerinde farklı özelliklere sahip öğrencilere uygun olan çoklu ortamların belirlenmesinin, ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan uzaktan eğitim süreçleri için de oldukça önem taşıdığını vurgulamıştır.

Bu tez çalışmasında alanda görülen ihtiyaçtan dolayı e-öğrenme ortamlarında bilişsel yükü azaltmaya yönelik bir deneysel çalışma yapılmıştır. Ders içerikleri tasarlanırken

(17)

öncelikli olarak bu konuda kabul görmüş olan Mayer‟in bilişsel yükü azaltmaya yönelik ilkeleri dikkate alınmıştır. Mayer ve Moreno (2003) çalışmalarında, aşırı bilişsel yükün ortaya çıktığı 5 ayrı senaryo ortaya koymuş ve bu 5 durum için bilişsel yükü azaltmaya yönelik toplam 9 yol önermişlerdir. Önerilen 9 yol ortaya çıkabilecek olası bilişsel yüklenme durumlarında; yükü boşaltma, bölümlendirme, ön öğrenmeyi sağlama, ayıklama, işaretlendirme, kelime ve görselleri hizalama, fazlalıkları eleme, eş zamanlı hale getirme ve bireyselleştirmeden oluşmaktadır.

Mayer, çoklu ortamlarda sunulan içeriklerin, aşırı bilişsel yüklenmeye mahal vermemek için bu çözüm önerileri ışığında tasarlanmasını söylemiş, bu maddelerin aynı zamanda başarıyı arttıran faktörler olduğu ve bilişsel yük ile başarı arasında da yakın bir ilişki olduğu belirtmiştir. Çoklu ortamların yaygın olarak kullanıldığı e-öğrenme ortamlarında belirtilen sorunların bilişsel olarak aşırı yüklenmeye sebep olduğu alandaki deneysel çalışmalarla da desteklenmiştir. Bu yüzden yapılan tez çalışması kapsamında öğrencilerin başarı ve bilişsel yüklenmeleri üzerindeki etkisi gözlemlenecek olan deneysel ortamlardan birincisi, Mayer‟ in yukarıda verilen ilkeleri dikkate alınarak tasarlanmıştır.

Mayer‟in bilişsel olarak aşırı yüklenme senaryolarında yalnızca sunulan materyalin bir algı kanalına aşırı yüklenmesi, kanallar arasında paylaştırılmaması üzerinde durulmuş ve bu durumdan kaynaklı ortamlar için çözümler önerilmiştir. Bu tez çalışmasıyla yapılmak istenense materyallerin farklı tasarım ve içerik özelliklerine göre tasarlanmasının öğrencilerin başarısı ve bilişsel yüklenme düzeyleri üzerindeki etkisini gözlemlemektir. Tasarım özelliklerini oluşturan renk, ses, hareket, genel sayfa ve ekran düzeni, metinlerdeki punto ve font kullanımı; içerik özelliklerini oluşturan cümle uzunluğu, bilgi tekrarı, bilgilerin veriliş sırası, konu ve bölüm sonu soruları ve konu bölümlendirmenin bilişsel yüklenme üzerindeki etkisi araştırılarak konuya farklı bir açıdan yaklaşılmaktadır.

Özellikle e-öğrenme sürecinde sıklıkla kullanılan çoklu ortamlarda görülen bu aşırı bilişsel yüklenme durumunu önlemek için, eğitim teknologlarının ve öğretim tasarımcılarının ders içeriklerini tasarım ve içerik özellikleri bakımından bilişsel yük kuramını dikkate alarak tasarlaması gerekmektedir. Alandaki araştırma bulguları incelendiğinde bilişsel yük kuramında bahsedilen tasarımda dikkat edilmesi gereken özelliklerin yanında tasarım ve içeriğe dayalı başka özellikler üzerinde de durulduğu görülmüş ve bunların yapılacak araştırmalarla desteklenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Öğrencilerin bireysel farklılıkları ve kullanılan farklı tasarım özelliklerinin öğrencilerin bilişsel yüklenme düzeyleri üzerindeki etkisini araştıran bir çalışmada özellikle

(18)

tasarım faktörleri üzerinde durulmuştur. Çalışma sonucunda ilerde yapılacak araştırmalarda ekran yerleşiminin, hareket ve diğer dikkat dağınıklığına sebep olan öğelerin, bilişsel yük ve dikkat bölünmesi etkileri ışığında, özellikle bilgisayar tabanlı öğrenme materyalleri üzerinde test edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Araştırmacı, son yıllarda yapılan psikolojik algı araştırmalarında da renk ve hareketin insan bilişi üzerindeki etkilerinin daha kapsamlı araştırılmasının önerildiğini belirtmiştir (Austin, 2009). Ayrıca sayfada yer alan metinlerdeki font, font büyüklüğü, renkler, nesnelerin yerleşimi, hareketler ve seslerin kullanımına dikkat edilmelidir. Eğitim teknolojisinde renk kullanımı öğrenci ilgisini materyale çekmekte faydalıdır. Öğelerin ekrandaki yerleşimlerinde birliğin sağlanması ve önemli nesnelerin daha dikkat çekecek şekilde konumlandırılması da tasarım açısından dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Yönergelerin, özetlerin, grafiklerin ve açıklayıcı kavram haritalarının içerikte doğru şekilde organize edilmesi ve ön öğrenme koşulu olanların önce verilmesi gerekir (Chalmers, 2003).

Bilgilerin sunumunda etkileşimli grafiksel sunumlar, düz metinlerle rahat organize edilemeyen içerikleri çok daha etkin biçime sunmayı sağlar. Geçmiş çalışmalar göstermektedir ki görsellerin somutluk, canlılık, açıklık, ayırt edilebilirlik, vurgu ve renklilik gibi özellikleri öğrenme sürecini olumlu yönde destekleyen etkiler yaratmaktadır. Bu aşamada içerikte ve görseller içinde kullanılan renkler, yazının kalın, italic olma gibi özellikleri, punto ve font farklılıkları da materyalin dikkat çekiciliğini ve akılda kalmasını etkiler (Keller, 2005). Konu içinde grafikler ve öğrencilerin sonuç çıkarmasını kolaylaştırmaya yönelik diyagramlar kullanmak verimi arttırır. Ayrıca kullanılan açıklayıcı diyagramların ve diğer görsellerin boyutları, sayfadaki yerleşimi ve gerçekliği de öğrenme sürecine yardımcı olmaktadır (Anglin, 2004). Ders içeriklerinde kullanılan animasyonların da hareket ve hız özellikleri ve animasyonlarda kullanılan renkler bilişsel yüklenme açısından önemlidir. Metinler ve bunlarla ilgili animasyonların birlikte ve eş zamanlı olarak verilmesi tercih edilir. Konu dışı bilişsel yükün artışını kontrol altında tutmak amacıyla animasyonlarda etkileşim içeriğin gerektirdiği kadar olmalı ve kullanılan renklerde karmaşaya ve dolayısıyla dikkat dağılmasına izin verilmemelidir (Wouters, Paas, Merriënboer, 2008). Görsellerde ve içerikte renk, hareket, ses ve metin özelliklerine dikkat edilmesi, öğretim sürecinde bilginin daha rahat algılanmasını sağlayarak bilişsel yükü azaltmaktadır (Khalil, Paas, Johnson, Payer, 2005).

Animasyonlarda ve metin içinde doğru yerlerde ve ön öğrenme koşulu olan konuların önce geleceği şekilde bölümlendirme yapmak öğrencilerin zihinlerinde konuyu daha rahat organize etmelerini sağlayarak bilişsel yükü azaltır. Ayrıca bu şekilde bilginin transfer ve

(19)

akılda kalma oranı da arttırılır (Wouters, Paas, Merriënboer, 2008). Çoklu ortam tasarımlarının öz yeterlilik ve bilişsel yük üzerindeki etkisinin araştırıldığı başka bir çalışmada özellikle konu ile ilgili verilen karmaşık problemlerin doğru yerde ve sıklıkta verilmesinin ve içeriğin tasarım açısından kurallara uygun olmasının bilişsel yükü normal seviyede tutma konusunda etkili olduğu belirtilmiştir. Sorularda verilen görsel ve metinlerin de bilişsel yük teorisine uygun olarak aynı ekranda yakın bir şekilde verilmesini önerilmiştir (Zheng, 2009).

Merrienboer (2009) de, bilişsel yükü azaltmak için eğitimsel materyallerin üzerinde çalışmalar yapmıştır. Karmaşık öğrenme ortamlarında bilişsel yükü azaltmak için basitten karmaşığa sıralamayı ve öğrencinin aşamalar arasında gezinme kontrolünü elinde bulundurmasını önermiş ve bu sayede öğrencilerin her şeyi kademe kademe ayırt ettiğini, aşırı bir bilişsel yükün meydana gelmediğini belirtmiştir. Ayrıca içeriklerde verilen çözümlü sorular ve alıştırma soruları üzerinde durarak bilişsel yük teorisinin çözümlü örneklerle yakından ilgili olduğu ileri sürülmektedir. Verilen bu örneklerin ve alıştırma sorularının mevcut yükü azaltacağı, öğrencinin zihninde konuların uzun süreli belleğe taşınmasını kolaylaştıracağı savunulmaktadır (Renkl, 2009).

Alanda yapılan birçok çalışma, farklı özelliklere sahip öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik farklı çoklu ortamlar tasarlamayı ve aşırı bilişsel yükü göz önünde bulundurarak ortamların etkililiğini değerlendirmeyi önermiştir. Bu tez çalışmasıyla yapılmak istenen, Mayer‟ in ilkeleri dikkate alınarak hazırlanan deneysel ortamlardan ilkine ek olarak ikinci bir deneysel ortam hazırlamak ve Mayer‟ in tasarım ilkelerinin yanı sıra çalışma kapsamında ileri sürülen aşağıdaki maddeleri dikkate alan bu içeriğin etkililiğini de deneysel çalışma kapsamında analiz etmektir. Bilişsel olarak aşırı yüklenme sorunu, çoklu ortamlarda sıklıkla rastlanan bir sorun olduğu ve çoklu ortamlar, e-öğrenme ortamlarının temel taşı olduğu için araştırmanın deneysel boyutunun bir e-öğrenme ortamında gerçekleştirilmesi uygun görülmüştür.

Çalışma kapsamında alanda yapılan incelemeler sonucunda ortaya çıkan problemleri engellemeye yönelik olarak yeni durumlar ileri sürülmüştür. Biçimsel özellikler açısından, renk, ses, hareket, sayfa ve ekran düzeni, metinlerdeki punto ve font kullanımını; içerikle ilgili özellikler açısından ise cümlelerin uzunluğu, bilgi tekrarı, bilgilerin veriliş sırası, konu ve bölüm sonu soruları ve konu bölümlendirme gibi öğeler incelenmiştir.

(20)

1.2. Amaç

Bu tez çalışmasının amacı, e-öğrenme ortamlarında tasarımdan kaynaklanan faktörlerin bilişsel olarak aşırı yüklenmeye sebep olup olamadığını, öğrenci başarısı üzerinde etkisi olup olmadığını test etmek ve başarı ile bilişsel yüklenme arasında anlamlı bir ilişki bulunup bulunmadığını incelemektir. Çalışmada ele alınacak olan biçimsel faktörler; renk, ses, hareket, sayfa ve ekran düzeni, metinlerdeki punto ve font kullanımını, içerikle ilgili faktörler ise cümlelerin uzunluğu, bilgi tekrarı, bilgilerin veriliş sırası, konu ve bölüm sonu soruları ve konu bölümlendirme öğelerini kapsamaktadır.

Bu amaçla 3 farklı ortam tasarlanmıştır. Kontrol grubunu oluşturan ilk ortamda daha önce kullanılan eski ders içeriği, deney grubunu oluşturan ikinci ortamda Mayer‟in bilişsel yüklenmeye karşı önerdiği tasarım ilkelerini dikkate alarak hazırlanan içerik, deney grubu olan üçüncü ortamda ise Mayer‟in ilkelerine uygunluğunun yanı sıra tasarımdan kaynaklanan bilişsel yüklenmeyi azaltmaya yönelik hazırlanan içerik kullanılmıştır.

Bu çalışma çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:

1) Öğrencilerin görevlerden aldıkları başarı puanları ile bilişsel olarak yüklenme durumları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

2) Kontrol grubu ve deney grupları arasında bilişsel yüklenme açısından anlamlı bir farklılık var mıdır?

3) Öğrencilerin görevlerden aldıkları başarı puanları, hazırlanan ortamlar ve bilişsel yüklenme durumlarına göre birlikte değerlendirildiğinde aralarında anlamlı farklılık var mıdır?

4) Öğrencilerin görevlerden aldıkları başarı puanları arasında hazırlanan ortamlara göre farklılık var mıdır?

5) Kontrol ve deney gruplarındaki öğrencilerin başarı puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

(21)

1.3. Önem

E-öğrenme uygulamalarının birçoğu çok sayıda etkileşimli elementten meydana gelen karmaşık öğrenme görevleri içerir. Bu karmaşık görevlerin çalışan bellekte aşırı yüklenmeye sebep olması öğrencinin öğrenme hızını ve başarısını düşürür. Bu nedenle bilişsel yükü azaltma konusunda etkin çalışmalar yapılmalıdır. Bilişsel yükün başarıyı azaltan önemli bir faktör olarak karşımıza çıktığı çoklu öğrenme ortamları, e-öğrenmede sıklıkla kullanılmaktadır. Bu yüzden aşırı bilişsel yüklenme, e-öğrenme açısından aşılması gereken bir sorundur.

Alanda yapılan bazı çalışmalarda, üniversitelerde sanal sınıflarda tasarımların özellikle görsel kullanımı açısından son derece yetersiz olduğu ve bilişsel yüklenmeye yol açtığı belirtilmiştir. Fazla bilgi ve sınırlı zamandan dolayı hala çoklu ortam uygulamalarının tasarlanmasında problemler yaşandığı belirtilmiş, tüm üniversiteler için sanal uygulamalarda çoklu ortam kurallarının belirlenmesi ve bunun için üniversitelerde çoklu ortam merkezlerinin kurulması ve içeriklerin standartlara göre tasarlanması önerilmiştir. Ayrıca Ayres (2005) ve Sawicka (2008) özellikle e-öğrenme ortamlarında aşırı bilişsel yüklenmeyi engellemek için tasarım ve içerik açısından gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini belirterek aksi takdirde öğrenci başarısında büyük düşüş yaşanacağı konusunda uyarmışlardır.

Alanda yapılan araştırma bulguları incelendiğinde bilişsel yük kuramında bahsedilen tasarımda dikkat edilmesi gereken özelliklerin yanında tasarım ve içeriğe dayalı başka özellikler üzerinde de durulduğu görülmüştür. İlerde yapılacak araştırmalarda ekran yerleşiminin, hareket ve diğer dikkat dağınıklığına sebep olan öğelerin, bilişsel yük ve dikkat bölünmesi etkileri ışığında, özellikle bilgisayar tabanlı öğrenme materyalleri üzerinde test edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Son yıllarda yapılan psikolojik algı araştırmalarında da renk, ses ve hareketin insan bilişi üzerindeki etkilerinin daha kapsamlı araştırılmasının önerildiğini belirtmiştir.

İçerik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda konu ile ilgili verilen karmaşık problemlerin doğru yerde ve sıklıkta verilmesinin, içeriğin doğru şekilde bölümlendirilmesinin ve içeriğin tasarım açısından kurallara uygun olmasının bilişsel yükü normal seviyede tutma konusunda etkili olduğunu bilinmektedir. Sorularda verilen görsel ve metinlerin de bilişsel yük teorisine uygun olarak aynı ekranda yakın bir şekilde verilmesi önerilmektedir.

(22)

Merrienboer (2009), yaptığı araştırma sonucunda karmaşık öğrenme ortamlarında bilişsel yükü azaltmak için içeriği basitten karmaşığa sıralamayı ve öğrencinin aşamalar arasında gezinme kontrolünü elinde bulundurmasını önermiş, bu sayede öğrencilerin her şeyi kademe kademe ayırt ettiğini, aşırı bir bilişsel yükün meydana gelmediğini belirtmiştir. Renkl (2009) ise araştırmasında içeriklerde verilen çözümlü sorular ve alıştırma soruları üzerinde durarak bilişsel yük teorisinin çözümlü örneklerle yakından ilgili olduğunu ileri sürmüştür. Verilen bu örneklerin ve alıştırma sorularının mevcut yükü azaltacağını, öğrencinin zihninde konuların uzun süreli belleğe taşınmasını kolaylaştıracağını savunmuştur.

Bu tez araştırması, alanda yapılan diğer araştırmalar sonucu üzerinde durulan tasarım ve içerik özelliklerini dikkate alarak Mayer‟in bilişsel yük kuramına ek olarak önerdiği yeni ilkelerle, ülkemizde her geçen gün yaygınlaşan e-öğrenme içeriklerinde kullanılan çoklu ortamların kalitesinin arttırılması ve dolayısıyla e-öğrenmeden alınan verimin artması bakımından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca çalışmada var olan bilişsel yüklenme durumlarına ek olarak yeni durumlar önerilmesi ve bu durumların geçerliliğinin deneysel bir araştırmayla test edilmesi, araştırmanın özgünlüğü bakımından önemlidir.

1.4. Varsayımlar

Araştırmanın uygulaması kapsamında öğrencilerden doldurulması istenen bilişsel yük anketi, öğrenciler tarafından doğru bir şekilde cevaplandırılmıştır.

Araştırmada deney ve kontrol gruplarını oluşturan öğrenciler arasında, araştırmanın sonuçlarını yanıltıcı yönde etkileyecek bir zeka ve anlama düzeyi farkı yoktur. Her grup kendi içinde heterojen bir yapıya sahiptir.

1.5. Sınırlılıklar

Kavramsal Sınırlılıklar:

Bilişsel yüklenme, çalışmaya ait raporda, aşırı bilişsel yüklenmeyi anlatmak amacıyla kullanılmıştır.

Yöntemsel sınırlılıklar:

Çalışmanın deneysel kısmı Gazi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Programcılığı bölümüne devam etmekte olan 271 öğrenci üzerinde yapılmıştır.

(23)

Çalışmada Bilgisayar Programcılığı bölümünün Sistem Analizi ve Tasarım dersi içeriği kullanılmıştır.

Çalışmanın deneysel sürecinde, bilişsel yükle ilgili analizler için gönderilen görevleri yapan öğrenciler dikkate alınmıştır. Bu görevleri yapanlar arasında da sadece tüm görevleri ortak olarak gönderen 80 öğrenci dikkate alınabilmiştir. Bu yüzden toplam 5 bölümden oluşan Sistem Analizi ve Tasarımı dersi için analizlerde kullanılmak üzere ortak gönderen öğrenci sayısı en çok olan ilk 2 bölüme dair başarı ve bilişsel yük puanları dikkate alınmıştır.

Çalışma kapsamında öne sürülen maddeler arasında yer alan ses değişkeni, araştırmanın uygulaması sürecinde incelenememiş ve ortamlarla ilgili faktörler dışında tutulmuştur.

1.6.Tanımlar

E-öğrenme: E-öğrenme, internet üzerinden yayımlanan, sesli, görüntülü ve etkileşimli, eşzamanlı ya da eşzamansız eğitim ve öğretim aktivitelerine verilen genel bir tanımdır.

Çoklu Ortam: Metin, konuşma, çizimler, fotoğraflar, müzik, animasyonlar ve sesli/sessiz videoları içeren ortamlardır (Alessi, Trollip 2001).

Bilişsel Yük: Öğrenenin farklı kanallardan aldığı bilginin kapasitesi sınırlı olan kısa süreli bellekte (işleyen bellek) aşırı yük oluşturması sonucunda kişinin zihninde oluşan yüklenme olarak tanımlanır (Paas, Renkl ve Sweller, 2004; Schar ve Zimmerman, 2007).

Biçimsel Özelliklerden Kaynaklanan Aşırı Bilişsel Yüklenme: Materyallerin renk, ses, hareket gibi özelliklerinden, genel sayfa veya ekran düzeninden ve punto-font kullanımından kaynaklanan aşırı bilişsel yüklenmedir.

İçerikten Kaynaklanan Aşırı Bilişsel Yüklenme: İçerikteki cümle uzunluğu, bilgi tekrarı, konu bölümlendirme, bilgilerin veriliş sırası ve kullanılan sorulardan kaynaklanan aşırı bilişsel yüklenmedir.

Ders 1 (D1): Kontrol grubundaki öğrencilere sunulacak olan daha önce kullanılmış eski ders içeriğidir.

(24)

Ders 2 (D2): Birinci deney grubundaki öğrencilere sunulacak içerik, Mayer‟in bilişsel yüklenmeye yol açtığını ileri sürdüğü durumları temel alarak ve bilişsel yükü azaltacak 9 yol ışığında hazırlanan ders içeriğidir.

Ders 3 (D3): İkinci deney grubundaki öğrencilere sunulacak olan Mayer‟in ilkelerine uygunluğunun yanı sıra araştırma kapsamında öne sürülen tasarımdan kaynaklanan bilişsel yüklenmeyi azaltmaya yönelik hazırlanan ders içeriğidir.

(25)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. E-öğrenmenin Yaygınlaşması ve E-öğrenmede Çoklu Ortam Kullanımı: Eğitim alanında teknoloji kullanımı ve eğitime ihtiyacı olan insan sayısı her geçen gün artmaktadır. Eğitime ihtiyacı olan bu insanların zamansal, mekansal, ekonomik ve sağlık durumları nedeniyle bilgiye ulaşmaları her zaman örgün eğitimle mümkün olmamaktadır. İnsanların istedikleri zaman ve istedikleri yerde eğitime ulaşma ihtiyaçları e-öğrenmenin her geçen gün daha çok yayılmasına neden olmuştur.

E-öğrenmede kullanılan materyaller, genellikle çoklu ortam öğelerinden oluşmaktadır. Çoklu ortam teknolojileri, öğrenme-öğretme süreçlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Çoklu ortamlar, resim, video, ses, animasyon ve simülasyonların bir araya gelmesi ile oluşur (Rogers, 2001). Schwier ve Misanchuk (1994) çoklu ortamı, birbiriyle bütünleşmiş farklı kaynakları içeren bir öğretim programı olarak tanımlamaktadırlar.

Çoklu ortamların yaygın olarak kullanıldığı e-öğrenmenin sürekli olarak yaygınlaştığı ve geliştirilme çalışmalarının yürütüldüğü şu dönemde, web ortamında bu amaçla kullanılan tasarımların kalitesi de önemli bir hale gelmiştir. Bu içerik tasarımlarının geliştirilmesinde uyulan ilkeler ve sonuçta ortaya çıkan tasarımın özellikleri öğrenci başarısı, bilişsel yük, bilginin akılda kalıcılığı gibi birçok faktör üzerinde etkilidir.

2.2. Bilişsel Yüklenme ve Eğitsel Süreçlere Etkisi:

Araştırmacıların çoklu ortamları tasarlarken resim, grafik ve animasyonları nasıl kullanmaları gerektiğini bilişsel yük kuramını göz önünde bulundurarak incelemeleri, öğrenme süreçlerinin etkili ve verimli olabilmesi için önem taşımaktadır (Anglin, 2004; Baron, 2004; Paas, Tuovinen, 2003).

Çalışma kapsamında özellikle bilişsel yük kuramı üzerinde durularak, bilişsel yüklenmenin ortaya çıkışı, nelerin bilişsel yüklenmeye sebep olabileceği, engelleme yolları ve ölçmek için uygun araçlar araştırılmıştır. Bilişsel yük teorisi, dünyada özellikle web ortamındaki bilgi patlamasının ve teknolojideki hızlı gelişimin ortaya çıkışıyla teknolojinin bazı yönleri ve kapasitesine odaklanmaktansa insan bilişine odaklanmayı daha faydalı gören anlayış sonucunda ortaya çıkmıştır. Yaklaşık olarak 20 yıl önce kavramsallaştırılan bilişsel yük kuramı, teorik ve deneysel birçok araştırmaya konu olmuştur.

(26)

Bilişsel yük kuramı, öğrenmenin başlamasından önce eşzamanlı işlenmesi gereken bilginin miktarı ve etkileşimi ile ortaya çıkan, karmaşık bilişsel görevlerin öğrenilmesi ile ilgilenmekte ve bilişsel süreçler üzerinde durmaktadır (Paas, Renkl ve Sweller, 2004). İnsanlar, sınırlı olan çalışma belleği ve sınırlı olmayan uzun süreli belleğe sahiptirler ve belli problemlerin çözümünde kullanmak için zihinsel yapıları geliştirirler. Zihinsel yapıların geliştirilmesi sonucunda çalışma belleğindeki yük azalır. Bu nedenle öğrenme-öğretme süreçlerinin amacı, öğrencilerin zihinsel yapılarını geliştirmelerine yardım etmek olmalıdır (Anglin, Vaez ve Cunningham, 2004). Bilişsel yüklenmenin eğitsel süreçler üzerindeki etkisini araştıran Schar ve Zimmerman (2007) çalışan hafızanın sadece belirli sayıdaki elemanı kavrayabildiğini ve bu sınır aşıldığında aşırı bilişsel yüklenmenin meydana geldiğini doğrulamışlardır. Bilgi miktarındaki bolluğun bilişsel yüklenmeyi tetiklediğini ve öğrencilerde dikkat dağılmasına yol açtığını belirtmişlerdir.

Belli bir zaman diliminde çalışma belleği tarafından kullanılan kaynakları ifade eden bilişsel yükün farklı türleri bulunmaktadır. Genellikle üç tür bilişsel yükten bahsedilir: asıl yük, konu dışı yük ve etkili yük (Sweller, 1998; Paas, Tuovinen, Tabbers ve Van Germen, 2003). Asıl yük, öğrenilmesi zor olan içeriğe bağlı olarak çalışma belleğinde yüklenmenin gerçekleştiği türdür. Sunulan bilgi karmaşık olduğunda asıl yük de yüksek olacaktır. İnsanların öğrenmesi gereken birçok konu olduğu için genellikle asıl yük yüksek olur. Konu dışı yük, iyi tasarlanmamış öğretim materyalleri ve iyi olmayan öğretim tasarımı sonucunda çalışma belleğinin yüklenmesidir. Tasarlanan öğrenme ortamı, uygun olmayan bilgileri ya da bilgi işleme sürecini olumsuz yönde etkileyen diğer materyalleri içeriyorsa konu dışı yük yüksek olacaktır. Etkili yük ise zihinsel yapıların oluşması ve düzenlenmesini sağlayan süreçlerde ortaya çıkar. Öğretim tasarımcıları özellikle öğretim tasarımından kaynaklanan konu dışı ve etkili yükü en aza indirgemeye çalışmaktadır. Önemli olan, asıl yük, konu dışı yük ve etkili yükün toplamının çalışma belleğinin kapasitesini aşmaması ve beklenen öğrenmenin gerçekleşmesidir. Bu nedenle araştırmacıların çoklu ortamları tasarlarken resim, grafik ve animasyonları nasıl kullanmaları gerektiğini bilişsel yük kuramını göz önünde bulundurarak incelemeleri, öğrenme süreçlerinin etkili ve verimli olabilmesi için önem taşımaktadır (Anglin ve Baron, 2004; Paas ve Tuovinen, 2003; Kılıç, 2007:3-4).

Nelson‟ a (2008) göre de çoklu kullanıcılı elektronik ortamlar, kullanıcılarına yoğun ve zengin görsel tecrübeler sağlamaktadır. Bunların içinde gerçekçi yapılar, karakterler ve nesneler yer aldığından ve bunların hepsini algılamak için sarf edilen zihinsel çabanın bilişsel yüklenmeye yol açtığından bahseden Nelson da diğer birçok araştırmacı gibi bilişsel

(27)

yüklenmenin üstesinden gelmek için çoklu ortam öğrenme ilkelerini dikkate almayı önermiştir. Bunlardan ilk olarak da Mayer‟in çoklu ortam teorisini ele almıştır. Buna göre insanların yalnız kelimeler yerine, hem kelimeler hem resimlerden daha iyi öğrenebildiğini ve bunların aynı ekranı paylaşmalarının bilişsel yüklenmeyi engellediğini belirtmiştir.

Bilişsel yüklenme konusundaki araştırmalara, kapsam ve gelecek çalışmalara ışık tutması açısından bakıldığında en faydalı olanlarından biri Mayer ve Moreno (2003) tarafından yapılmıştır ve alanda konuyla ilgili önemli bir kuramsal temel oluşturmuştur. Mayer ve Moreno‟ya göre öğrenme ortamlarında eğitimcilerin ve öğretim tasarımcılarının karşılaştığı en önemli sorunlardan biri öğrencilerin eğitim süreci içerisinde bilişsel olarak aşırı yüklenmeleri ve bu aşırı yüklenmenin öğrenci başarısı üzerinde yarattığı olumsuz etkidir. Bunu azaltmanın en etkili yolu da materyal tasarlarken çoklu ortam tasarım ilkelerine uygun hareket etmek ve bilişsel yük kuramını dikkate almaktır.

Mayer, 2001-2003 yılları arasında aşırı bilişsel yüklenmeye sebep olan 5 farklı durum ve bu durumlar için çözüm teşkil edecek 9 temel yol ileri sürmüştür:

 Görsel kanalın esas işlem ile aşırı bilişsel yüklenmesi durumunda “yükü boşaltma”  Kanalların her ikisinin de (görsel ve işitsel) esas yük ile aşırı bilişsel yüklenmesi

durumunda “bölümlendirme” ve “ön öğrenme”

 Konu dışı materyalden dolayı tesadüfi ve esas işlem talebi nedeniyle aşırı bilişsel yüklenme durumunda “ayıklama” ve “işaretlendirme”

 Karmaşık sunumdan dolayı tesadüfi ve esas işlem ile aşırı bilişsel yüklenme durumunda “kelime ve görselleri hizalama” ve “fazlalıkları eleme”

 Kısa süreli bellekte bilgi tutma isteğine bağlı aşırı yüklenme ve esas yüklenme durumunda “eş zamanlı hale getirme” ve “bireyselleştirme” şeklindedir.

Bu 9 yol dikkate alınarak tasarlanan ders içeriklerinin öğrencilerin zihinde aşırı bilişsel yüklenmenin oluşmasını engellemeye yardımcı olduğu Mayer ve Moreno dışındaki birçok araştırmacının araştırmaları sonucunda edindikleri bulgularla da onaylanmıştır.

2.3. Bilişsel Yükü Ölçme Yöntemleri:

Bilişsel yüklenmenin ölçülmesi de ayrı bir araştırma alanıdır. Yapılan bu araştırmada bilişsel yük düzeyini ölçmek için en uygun yol seçilmeye çalışılmıştır.

(28)

Wiebe, Roberts ve Behrend (2010), çoklu ortamla öğrenmeyi anlamaya yönelik olarak yapılan iki bilişsel yük ölçüm yaklaşımının değerlendirmesini yaptıkları çalışmada NASA-TLX ve Paas‟ın Öznel Bilişsel Yük (Subjective Cognitive Load - SCL) ölçümleri ele almışlardır. Araştırmada bu ölçüm yöntemlerinin çoklu öğrenme ortamlarıyla ilgili araştırmalarda ve bu ortamları tasarlarken sağladıkları fayda tayin edilmek istenmiştir. Araştırma sonucunda her iki yönteminde esas yük ve konu dışı bilişsel yükün ölçümünde yeterli oldukları özellikle de tasarımlarda sorun yaratan konu ile ilgili bilişsel yükün ölçümünde son derece etkili yöntemler oldukları ve daha faydalı çoklu öğrenme ortamlarının tasarlanmasını sağladıkları belirtilmiştir.

O yüzden yapılan bu araştırmada, farklı biçimde tasarlanmış içeriklerle verilen öğretim sonrasında öğrencilerin bilişsel yüklenme ve başarı seviyelerinin nasıl etkilendiğini görmek için, Paas ve Van Merrienboer (1993) tarafından geliştirilip Kılıç ve Karadeniz (2004) tarafından Türkçe‟ye uyarlama çalışması yapılan 9‟lu derecelendirme ölçeğinin kullanılması uygun görülmüştür.

2.4. Eğitim Materyallerinde Farklı Tasarım ve İçerik Özelliklerinin Bilişsel Yüke Etkisi:

Bilişsel yüklenme ile ilgili çalışmaların yanı sıra tasarım ve içerikle ilgili özelliklerin bilişsel yüklenme üzerindeki etkisi ile ilgili yapılan araştırmalar da bu tez çalışması için önemli bir temel oluşturmuştur. Bilgisayar destekli öğrenme ve çoklu ortamla öğrenmede karşılaşılan bilişsel yük sorunu ve bulgularla ulaşılan çözüm yolları, e-öğrenme ortamlarına uyarlanmaya çalışılmıştır.

Bilgisayarın eğitim amaçlı kullanıldığı ortamlarda birçok bilgisayar kullanıcısı, ekranda sunulan bilgileri öğrenme ve hatırlama konusunda sorun yaşarlar. Bilgisayar ekranındaki sayfa yerleşimi ve ekrandaki bilgilerin sunuluş şekli çoğu zaman kullanıcının veya öğrencinin kaybolmasına neden olur. Bilgilerin bilgisayar ekranından sunulduğu e-öğrenmede de öğrencilere konuların sunuluş şekli, öğrencinin bilişsel yüklenme düzeyi ve hatırlama oranları açısından son derece önemlidir. Eğitsel yazılımlarda sayfa düzenini planlarken, içerik ağacı ve metin içindeki menü seçenekleri genellikle dikey olarak yerleştirilmelidir. Ayrıca sayfada yer alan metinlerdeki font, font büyüklüğü, renkler, nesnelerin yerleşimi, hareketler ve seslerin kullanımına dikkat edilmelidir. Arayüz tasarımda diğer bir önemli ilke de tutarlılıktır. Bir sayfada verilen bilgiler birbiri ile ilgili olmalı ve

(29)

kullanılan nesnelerin tasarım özellikleri bakımından uyumuna dikkat edilmelidir. Yazılım ekranı tasarımında renk önemli bir unsurdur. Renk kullanımı, ilgi ve dikkat dağınıklığı arasında çok hassas bir denge oluşturmaktadır. Eğitim teknolojisinde renk kullanımı öğrenci ilgisini materyale çekmekte faydalıdır. Kullanılan renklerde, önemli noktaların arka planında sarı renk kullanmak gibi, genel olarak bilinen amaçlar için kullanıcıların aşina olduğu renklerin seçilmesi, içeriğin daha net anlaşılmasını ve bilişsel yükün kontrol altında tutulmasını sağlar. Öğelerin ekrandaki yerleşimlerinde birliğin sağlanması ve önemli nesnelerin daha dikkat çekecek şekilde konumlandırılması da tasarım açısından dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Yönergelerin, özetlerin, grafiklerin ve açıklayıcı kavram haritalarının içerikte doğru şekilde organize edilmesi ve ön öğrenme koşulu olanların önce verilmesi gerekir (Chalmers, 2003).

Etkileşimli ve dinamik görsellerin öğrencilerin dersi daha iyi kavramalarını sağladığı, fakat bazı durumlarda da zihinlerinde karmaşaya yol açarak, bilişsel olarak aşırı yüklenmelerine neden oldukları bilinmektedir (Sweller ve Chandler, 1994). Kullanılan animasyonların, zamanla sürekli hareket etmesi, hiç hareket etmemesi, bir kez hareket etmesi, görünüp kaybolması ve öğrenci kontrolünde hareket etmesi gibi özellikleri öğrencilerin bilişsel yüklenmeleri üzerinde son derece etkilidir. Animasyonların doğru hızda ve öğrenciyle etkileşimli şekilde tasarlanması öğrenme sürecini destekleyen bir etki uyandırır.

Bilgilerin sunumunda etkileşimli grafiksel sunumlar, düz metinlerle rahat organize edilemeyen içerikleri çok daha etkin biçime sunmayı sağlar. Keller, yaptığı araştırma kapsamında, öğretim sürecinde kullanılan grafiksel öğelerin özelliklerinin bu süreçten alınan verim ve öğrencilerin bilişsel yüklenme düzeylerine etkisi bakımından incelemiştir. Ayrıca uygun renklerin seçilerek tasarlandığı renkli sunumların tek renkli sunumlara göre bilgi kazancını desteklediği başarı testi sonuçlarıyla ispatlanmıştır. Şekil bağımlı görsel algılama sistemine göre düşünürsek, kullanılan görsellerin şekilsel özellikleri ve renkleri önemlidir. Renk, görsel algılamanın en temel öğesidir ve renkli bilgilerin işlenmesinde çok fazla bilişsel kapasiteye ihtiyaç duyulmaz. Fakat gerekli olmayan görsellerde fazla sayıda renk kullanımına yer vermek ve renkleri seçerken insan zihninde yarattığı etkiyi dikkate almamak, konu dışı yükü arttırarak bilişsel olarak aşırı yüklenmeye yol açabilir. Görsel materyallerde renk kullanımı sayesinde, öğrenme ortamları öğrenciler için daha çekici hale getirilebilir ve içerikteki önemli noktalar öğrencinin daha rahat ayırt edebileceği bir şekilde vurgulanabilir. Geçmiş çalışmalar göstermektedir ki görsellerin somutluk, canlılık, açıklık, ayırt edilebilirlik, vurgu ve renklilik gibi özellikleri öğrenme sürecini olumlu yönde destekleyen etkiler

(30)

yaratmaktadır. Renk kullanımının öğrenme sürecindeki en bariz etkisi öğrencinin dikkatini çekme aşamasında görülmektedir. Bu aşamada içerikte ve görseller içinde kullanılan renkler, yazının kalın, italic olma gibi özellikleri, punto ve font farklılıkları da materyalin dikkat çekiciliğini ve akılma kalmasını etkiler (Keller, 2005).

Konu içinde grafikler ve öğrencilerin sonuç çıkarmasını kolaylaştırmaya yönelik diyagramlar kullanmak, verimi arttırır. Ayrıca kullanılan açıklayıcı diyagramların ve diğer görsellerin boyutları, sayfadaki yerleşimi ve gerçekliği de öğrenme sürecine yardımcı olmaktadır (Anglin, 2004). Siyah-beyaz görseller yerine renkli ve tasarım ilkelerine dikkat ederek hazırlanan görsellerin, öğretim sürecinde öğrencinin içeriğe olan ilgisini arttırarak, öğrenci başarısını desteklediği görülmektedir. Ders içeriklerinde kullanılan animasyonların hareket ve hız özellikleri, animasyonlarda kullanılan renkler bilişsel yüklenme açısından önemlidir. Metinler ve bunlarla ilgili animasyonların birlikte ve eş zamanlı olarak verilmesi tercih edilir. Konu dışı bilişsel yükün artışını kontrol altında tutmak amacıyla animasyonlarda etkileşim içeriğin gerektirdiği kadar olmalı ve kullanılan renklerde karmaşaya ve dolayısıyla dikkat dağılmasına izin verilmemelidir (Wouters, Paas, Merriënboer, 2008). Görsellerde ve içerikte renk, hareket, ses ve metin özelliklerine dikkat edilmesi, öğretim sürecinde bilginin daha rahat algılanmasını sağlayarak bilişsel yükü azaltmaktadır (Khalil, Paas, Johnson, Payer, 2005).

Animasyonlarda ve metin içinde doğru yerlerde ve ön öğrenme koşulu olan konuların önce geleceği şekilde bölümlendirme yapmak öğrencilerin zihinlerinde konuyu daha rahat organize etmelerini sağlayarak bilişsel yükü azaltır. Ayrıca bu şekilde bilginin transfer ve akılda kama oranı da arttırılır (Wouters, Paas, Merriënboer, 2008). Liu (2010), bilgisayar destekli öğrenme, bilişsel yük ve öğrenci motivasyonu konularındaki bulguları analiz ederek öğrenme içeriği sunumunu uygun bir şekilde yapılandırarak bilişsel yükü azalmanın mümkün olduğunu belirtmiş ve bunun için tasarım ilkeleri belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca bilişsel yükü azaltmak için öğrenmenin bölümlere ayrılabileceğini, böylece öğrencilerin her sunumu zihinlerinde daha rahat organize edebileceklerini savunmuştur.

Zheng (2009), çoklu ortam tasarımlarının öz yeterlilik ve bilişsel yük üzerindeki etkisini araştırdığı çalışmasında özellikle konu ile ilgili verilen karmaşık problemlerin doğru yerde ve sıklıkta verilmesinin ve içeriğin tasarım açısından kurallara uygun olmasının bilişsel yükü normal seviyede tutma konusunda etkili olduğunu belirtmiştir. Sorularda verilen görsel ve metinlerin de bilişsel yük teorisine uygun olarak aynı ekranda yakın bir şekilde verilmesini önermiştir.

(31)

Austin (2009), çoklu ortam öğrenme modülleriyle yapılan eğitimde kullanılan tasarım teknikleri ve bilişsel yüklenme arasındaki ilişki üzerine bir çalışma yapmıştır. Araştırma çerçevesinde, öğrencilerin bilişsel bakımdan farklılıklarının ve tasarım gösterimlerindeki farklılıkların öğrenci performansı üzerindeki etkisi ölçülerek çoklu ortam kombinasyonlarının üniversite öğrencilerinin bilgiyi transfer etme performanslarına etkisi incelenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre “metin yerleşimi” ve “hareketlerin dağılımı” etkenlerinin çoklu ortam kullanılan öğrenme çevrelerinde öğrencinin transfer test puanlarını etkilediği saptanmıştır. Ayrıca araştırma sonucunda dikkat bölünmesinin bilişsel yüklenmeyi arttırdığı ve öğrenilenlerin transferini azalttığı görüşü desteklenmiştir.

Ders içeriklerinin fiziksel görünümleri incelenirken Zhang (1996)‟ın algı teorisindeki 5 yön olan metin, uzaklık, şekil, yoğunluk ve yerleşim dikkate alınmıştır. Bunlara ek olarak sayfa organizasyonunda sunulan materyallerin gruplanması, aralarındaki boşluk, sıralamaları, karmaşıklıkları ve birbirleriyle olan tutarlılıklarının da tasarımın etkililiği ve öğrencilerin bilişsel yüklenmeleri üzerinde önemli etkileri olduğu belirtilmiştir. Okunabilirliği etkileyen faktörler arasında sütun genişliği ve satır aralıkları, kelime sıklığı, kelime uzunluğu, cümle uzunluğu, sözdizimi ve materyalin organizasyonu bulunmaktadır.

Gerell ve Mason (1983) toplu ve organizeli biçimde verildiğinde bilgisayar ekranından sunulan içeriğin kağıt üzerinde verilen içeriğe göre daha yüksek başarı sağladığını belirtmişlerdir. Bilgileri, bilgisayar ekranından aktarırken kağıt üzerinde verilen bilgilere göre, metni daha rahat dikkat çekici ve organize bir biçimde verebiliriz (Gerell ve Mason, 1983). Bunu sağlamak için metni şekilsel olarak planlarken okunabilirlik ve tasarım ilkelerine dikkat etmeliyiz.

Tasarımda metin ve grafik yerleşimi açısından 3 farklı seçenekten bahsedilmiştir. Bunlar: bölünmüş ekran (metin ve grafik ekranın ayrı parçaları üzerinde sergilenir), birleşik ekran (metin ve grafikler aynı ekranın birer parçasıdır) ve pop-up ekran (metin bilgilerinin grafikler arasına kullanıcının isteği doğrultusunda açılan pencereler şeklinde entegre edildiği ekranlar) şeklindedir. Araştırma sonucunda metin ve grafiklerin birleşik bir şekilde sunulduğu ekranlarda üst seviye bilgilerin akılda kalma ve hatırlanma sürelerinin arttığı ve metnin ilgili grafiğe yakın olarak konumlandırılmasının öğrenmeye yardımcı olduğu belirtilmiştir. Daha önceki araştırmalarla aynı doğrultuda olarak metin ve grafiklerin eş zamanlı sunulmasının öğrenmeyi kolaylaştırdığı ve bilişsel yüklenmeyi azalttığı sonucuna varılmıştır.

Araştırmada ayrıca dikkat dağıtıcı bir etken olması açısından hareketten bahsedilmiştir. Daha önce yapılan araştırmalarda bahsedilen öykülemenin yanı sıra ekranda

(32)

metin akması özelliğinin dikkati dağıttığı konusunda paralel sonuçlara varılmış ve bunlara ek olarak bilgisayar ekranından verilen bilgilerde ekranda hareket eden objelerin olmasının dikkati farklı durumlarda da dağıttığından bahsedilmiştir. Hareket etkeninden kaynaklanan bilişsel yüklenmeden farklı olarak renkli ve hareketli öğelerin kullanıldığı ekranlarda dikkatin bunlar üzerinde yoğunlaşacağından ve bu elementlerin özelliklerinin öğrencilerin bilişsel yüklenme seviyeleri üzerinde etkili olduğundan bahsedilmiştir.

Merrienboer (2009) de, bilişsel yükü azaltmak için eğitimsel materyallerin üzerinde çalışmalar yapmıştır. Karmaşık öğrenme ortamlarında bilişsel yükü azaltmak için basitten karmaşığa sıralamayı ve öğrencinin aşamalar arasında gezinme kontrolünü elinde bulundurmasını önermiş ve bu sayede öğrencilerin her şeyi kademe kademe ayırt ettiğini, aşırı bir bilişsel yükün meydana gelmediğini belirtmiştir. Fanning ise araştırmasında uzaktan eğitimde öğrenci performansının öğrencinin bilgisayarlı ortama ne kadar adapte olabildiği ile alakalı olduğunu söylemiştir. Bu adaptasyonu artırmak içinse bilgisayar ara yüzünü alıcıya bilgi taşıması için en iyi şekilde tasarlamak gerektiğini belirtmiştir. Bilişsel yük teorisini de dikkate alarak öğretimsel dizaynda dikkat edilmesi gereken faktörleri şöyle sıralamıştır:

 Bilgi öğrenciyi yoracak veya dikkatini dağıtacak şekilde uzun bölmeler halinde verilmemelidir

 Temas gerektiği zaman öğrenciyle temasa geçilmelidir  Öğrenme formatları öğrencinin ilgisini çekmelidir

 Tasarım öğrencinin hızlıca uyum sağlamasını ve iletişim kurmasını desteklemelidir

Tasarım öğelerinin özellikleri ile bilişsel yük arasındaki ilişki üzerinde duran Schar ve Zimmerman (2007), bilişsel yükün oluşmasının bir başka nedeni olarak animasyonlarla sunum yapılırken öğrencilerin bütün bilgileri aynı anda hafızalarına kaydedememelerini ileri sürmüşlerdir. Bunu önlemek içinse uygun hızda ve öğrencilerin bilgi akışını kendilerinin yönettikleri anlamlı bir öğrenme ortamı önermişlerdir. Özellikle iyi bir çoklu ortam sunumu hazırlayarak animasyon ve içeriklerin uyumlu bir biçimde ve ilgili olma durumlarına göre aynı anda verilmelerinin öğrenci performansını arttıracağını vurgulamışlardır.

Araştırmacılar, öğrenci bilgi akışını kendisi kontrol ettiğinde yani sunumlar belirli mantıksal parçalar halinde, gerekli aralıklarla öğrencilere verildiğinde, öğrencilerin bilgiyi zihinlerinde etkili bir biçimde organize edebildiklerini ve bilişsel yükün azaldığını belirtmişlerdir. Bu bulgulardan yola çıkarak da öğrenme içeriği özelliklerine daha çok önem

(33)

verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Renkl (2009) araştırmasında içeriklerde verilen çözümlü sorular ve alıştırma soruları üzerinde durarak bilişsel yük teorisinin çözümlü örneklerle yakından ilgili olduğunu ileri sürmüştür. Verilen bu örneklerin ve alıştırma sorularının mevcut yükü azaltacağını, öğrencinin zihninde konuların uzun süreli belleğe taşınmasını kolaylaştıracağını savunmuştur. Austin (2009), araştırması sonucunda bundan sonra yapılacak araştırmalarda ekran yerleşiminin, hareket ve diğer dikkat dağınıklığına sebep olan öğelerin, bilişsel yük ve dikkat bölünmesi etkileri ışığında, özellikle bilgisayar tabanlı öğrenme materyalleri üzerinde test edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Araştırmacı, son yıllarda yapılan psikolojik algı araştırmalarında da renk ve hareketin insan bilişi üzerindeki etkilerinin daha kapsamlı araştırılmasının önerildiğini belirtmiştir.

Hollender (2010), aşırı bilişsel yüklenme ile ilgili olarak yaptığı çalışma kapsamında, başlık ve özetinde bilişsel yük kelimesi geçen 65 yayını incelemiştir. Çalışmalarda esas, konu dışı ve konu ile ilgili bilişsel yükün etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonucunda e-öğrenme çevrelerindeki karmaşıklığın sürekli artışı sebep gösterilerek, insan-bilgisayar etkileşimi kavramıyla bilişsel yük teorisi kavramını birleştirme ihtiyacının ortaya çıktığı ve e-öğrenme ortamlarından elde edilecek verimin artması için bunun son derece gerekli olduğu belirtilmiştir. Kalyuga (2007) ise e-öğrenme ortamlarının genel olarak etkileşimli ortamlar olması ve yeni bilginin etkin olarak yapılandırılmasını sağlayan derin bilişsel süreçler içermesi sebebiyle öğrencilerin etkin olarak sistemde bulunmaları gerektiğini vurgulamıştır. Etkileşimli ortamlardaki bilişsel süreçlerin, fiziksel kaynakların kullanımından çok öğrencinin bilişsel kaynakları üzerinde ek yüklenmeye neden olarak öğrenmeyi engellediğini belirtmiş ve bunun da etkileşimli ortamları tasarlarken uygun tasarım ilkelerine uyularak aşılacağını belirtmiştir.

Metin içinde gezinme ve kavrama esnasında gerçekleşen bilişsel süreçlere, hiper metin özelliklerinin etkisi üzerinde bazı önermelerde bulunmak için yapılan çalışmada, öğrencilerin çalışan bellek kapasitesi ve ön bilgileri gibi bireysel farklılıklarının da bilişsel yük üzerinde etkisi olduğu görülmüştür. Hiper metinler içindeki, artan karar alma ve görsel işleme taleplerinin okuma performansını düşürdüğü görülmüştür. Hiper metinlerin diziliminin hiyerarşik olması, grafiksel özetler ve linklere rahat erişilebilmesinin bilişsel yükü azalttığı görülmüştür. Özellikle hiper metinlerin kullanıldığı ortamlarda bilişsel süreçlerin araştırılması konusunda alanda deneysel çalışma eksiği olduğu belirtilmiştir. Metinleri düz bir şekilde vermemek, arada linkler kullanmak, bilgileri hiyerarşik olarak sıralamak, bölüm sonlarında özetler kullanmak, metin topolojisini doğru planlamak, metni özetleyen anlamsal ve

(34)

hiyerarşik haritalar kullanmak, okurken oluşan bilişsel yükü azaltmaktadır (DeStefano, LeFevre, 2007).

2.5. Tasarımdan Kaynaklı Bilişsel Yük Sorunu İçin Yapılması Önerilen Çalışmalar:

Hiper ortamlarda öğrencilerin bilişsel yüklenme ve kaybolma düzeylerinin belirlenmesine yönelik olarak, Kılıç ve Karadeniz (2004) tarafından bir çalışma yapılmıştır. Bu araştırma sonucunda bundan sonra yapılacak olan araştırmalarda, bilişsel yük ve kaybolmayı etkileyebilecek farklı değişkenlerin saptanması ve ilişkilerin ortaya konulmasını ayrıca farklı hiper ortam tasarımlarının da bu değişkenler üzerindeki etkilerinin incelenmesinin yararlı olacağını belirtmişlerdir. Ayrıca Kılıç (2007), çoklu ortamlarda bilişsel yüklenme problemini incelediği çalışmasında, farklı özelliklere sahip öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik farklı çoklu ortamlar tasarlamayı ve aşırı bilişsel yükü göz önünde bulundurarak ortamların etkililiğini değerlendirmeyi önermiştir. Ancak bu şekilde hangi tür tasarımların aşırı bilişsel yük problemini ortadan kaldırdığının ve daha etkili olduğunun belirlenebileceğini söyleyerek, bu tür araştırmaların yapılmasının ve öğrenme - öğretme süreçlerinde farklı özelliklere sahip öğrencilere uygun olan çoklu ortamların belirlenmesinin, ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan uzaktan eğitim süreçleri için de oldukça önem taşıdığını vurgulamıştır.

Kuzu (2007)‟nun Anadolu Üniversitesi‟nde aşırı bilişsel yüklenme üzerine yaptığı araştırmasında ise çevrimiçi öğrenme konusunda öncülük eden dört üniversitede yürütülen sanal sınıf uygulamalarına dair 42 görselin ve 72 çoklu ortam ekranının görsel materyal kullanımı ve çoklu ortam tasarım ilkeleri açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Örneklem kapsamında incelenen üniversitelerin yürüttükleri eğitsel amaçlı sanal sınıf uygulamalarında kullanılan öğretimsel mesajlarda yeterince görsel kullanılmadığı, gereksiz kaydırma çubuğu kullanıldığı ve kullanılan görseller ile görsellere ait açıklamaların yeterince çoklu ortam tasarım ilkelerine uygun olarak hazırlanmadığı görülmüştür. Araştırma bulguları doğrultusunda sanal sınıf uygulaması konusunda yeterli tecrübeye sahip üniversitelerin çoklu ortam bileşenlerini işlevsel olarak kullanamadıkları görülmektedir. Ayrıca araştırmacı başka bir çalışmasında, üniversitelerde sanal sınıflarda görselleri etkin kullansalar da, ekran tasarımları konusunda yetersiz kalındığını belirtmiştir. Ulusal Bilgi Komitesi tarafından yapılan açıklamaya göre sanal sınıflarda ders anlatımlarında genelde dekoratif görsellerin kullanılması sakıncalı bulunmuş, kullanılan görsellerde eğer görsel yeterince anlaşılır

Şekil

Tablo 1. Araştırmada Uygulanan Deneysel Desen
Şekil 1. Ekrana sığmayan görsel ve metinler
Şekil 2. Fazla içerik örneği
Şekil 3. Metin ve görsel üzerinde tekrar eden bilgiler
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

-Daha yüksek statülü birey: davranışın sonuçları bilinmiyor- yüksek düzeyde taklit. -Eşit statüde model: davranışın sonuçları olumlu -yüksek

Bir di€er ifade ile ifl ahlak›, eme€inin karfl›l›€›nda ücret alan çal›flanlar›n yapt›klar› ifle, ald›klar› ücretin çok ötesinde de€er katan ve o ifle

OBJECTIVES: The aim of this study was to compare the expression of androgen receptor-presenting cells (AR+ cells) and Th1/Th2 cytokine [Th1: interleukin (IL)-2,

Peromelia olgularının etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte nadir olarak ortaya çıkmaktadır (Leipoid ve Dennis, 1986).. Ankara keçileri üzerinde yapılan

 Problemle ilişkili katılımcılar belirlenmelidir. Hiyerarşi tasarımı, birbirini izlemeyen ama birbiriyle ilişkili üç süreçten oluşur: i) düzey ve

Yay geri dönüşlü damper motorları, ısıtma - soğutma ve havalandırma sistemlerinde emniyet işlevi taşıyan hava debisi kontrol damperlerinin kumandası için

Sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda ise; nitrik oksit ve endojen NOS inhibitörlerinin rolü keşfedilmeye başlanmıştır.İlk defa preeklampsili gebelerde

Communicated by Mi´ca S.. Gebarowski studied Einstein warped product manifolds. Motivated by the studies [5] and [10], in the present study, we consider Einstein statistical