~ h
Taha Toros’un “ Mazi Cenneti” , artık
aramızda olmayan âşinâ yüzlerle do
lu. Toros kendi hayat hikâyesini an
latırken bu dünyada karşılaştığı, bir
likte olduğu, sohbetini dinlediği, tad
aldığı insan
larla bir
likte
gezi
niyor.
* > > 9> i *i
ta
T an a T o ro s
Mazi Cenneti I
*** t • *îi i i *id !••
¡jgiüf
s*, İİ
Ara Güler’in objektn inden Taha Toros
T
aha Toros, özellikle * yakın tarih, edebiyat ve çeşitli kültür dal larındaki araştırmala ra imza atmış bir ya- . zar. Yaşayan en büyük biyograf olan Toros’un evi, adeta bir kütüphane vearşiv m erkezi. Yazar, hatıralannı “Mazi Cenneti” adlı kitabında topla dı. Yakın tarihe ışık tutan ve ikinci baskısı yapılan hatıralann ilk cildinde Toros, tanıdığı, dostluk kurduğu ünlü yazarları sanat adamlannı anlatıyor. 87 yaşında olmasına rağmen çalışmalarını yoğun bir şekilde de vam ettiren, yıllardan beri master ve doktora yapanlara arşivini açan Taha Toros’la hayatı, çalışmaları, eserleri ve Türkiye’de araştırma cılık konusu üzerine konuştuk.
BABAM MÜFTÜYDÜ
E debî ve İlmî çalışm alara m erak salmti zırt temelinde yetiştiğiniz muhit ve aile çevre sinin büyük tesiri olmalı. Nasıl bir ortamda büyüdünüz?
TO RO S: Babam, kültürlü ve tarih bilgisi
geniş aydın bir sarıklıydı. Müftüydü. Tarih, coğrafya, seyahat eserleri ve eski gazete ko leksiyonlarıyla dolu zengin bir kütüphaneye sahipti. Ben çocuk yaşta bu kütüphanedeki re simli kitapları ve mecmualan karıştırırdım. Kitaplara karşı ilk ilgim böyle başladı. Öte yandan babamın her gece evine misa
firleri gelirdi. Her konuda sohbet ederlerdi. Bunları çocukluk ya şımda ilgi ile dinlerdim. Yaratı lışım itibariyle okumaya her
konuda bilgi edinmeye tut kundum. Bu yüzden bu ya şıma kadar gerek Adana’da
gerek yüksek tahsilim sırasında İs tanbul’da, görevle bulunduğum An kara’da ve yine görevle bulunduğum Paris’te, davetli olarak gittiğim Avus turya’da ve Polonya’da daha sonra papalık arşivinde ilginç araştırmalar yaparak Türk kültürünün batıdaki iz leri üzerinde çalışmalar yaptım.
ESKİ HARFLİ
ŞİİRLER
Yazmaya şürle başladınız sanırım.
TOROS: Evet. İlk şiirlerim eski harfler dö
neminde 1925, 1927 yıllan arasında yerli ba sında yayınlandı. Lise 9 ’ncu sınıftayken Ada na’da Maarif Emini olarak bulunan ünlü ede biyat tarihçim iz İsm ail H abip B ey önce “M aarif’, daha sonra “Memleket” dergilerini yayınladı. Lise 10’ncu sınıftayken Ankara’da eski harflerle, “Hayat” adında edebiyat ve ta rih ağırlıklı bir dergi çıkmıştı. Onda da benim -bugün çocukça bulduğum- eski harflerle şiir lerim yayınlandı.
Folklor çalışm alanna nasû başladınız?
TOROS: Ben, Toros dağlarının en güzel ye
rinde bulunan bir sayfiyede doğdum. Yaz ayla rı bu güzel sayfiyede, içerisinde üç çeşme bu lunan bol meyveli bağımızda geçti. Bu sayfi yemiz kış mevsimini Çukurova’da veya ona yakın ılık köylerde, yaz aylarını Torosların yüksek yaylalarında hatta Niğde’ye bağh Ha şan Dağı’nda geçiren aşiretlerin uğrak yeriydi. Aşiretlerin yaylaya çıkışları ve yayladan dö nüşleri seyrine doyulmaz olayları içerirdi. Okullarımızın yaz tatiline girdiğinde yaylamı zın çevresinde köy köy araştırmalar yaptım halk edebiyatınm ve folklorumuzun kaynağını teşkil eden Cönk’ler topladım. Bir iki yaz ay larını da yaşayan son aşiretler içerisinde geçir dim. Son aşiretler arasında büyük ismi olan ve bu aileden hayli tanınmış kişi ler yetişen (Tekelioğlu) oymağının son başkanı, büyük halam ın dördüncü eşiydi. Tekelioğlu Mustafa Ağa bu aşi retin son reisi olmakla beraber Tar sus’un kurtuluş savaşındaki kahraman lığı dolayısıyla İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmişti. Bu folklor çalışmala rım daha sonra bakanlık başmüfettişli ği görevimde de tüm Anadolu illerin de, bazı büyük ilçelerinde tanınmış son dönem aşiretlerinde sürdürüldü.
SOHBET
TOPLANTILARI
İstanbul'da ve A nkara’daki kültür ve edebiyat toplantıların ızdan söz eder misiniz?
TOROS: Yüksek tahsil için İstan
bul’a geldiğimde cebimde iki taranmış kişiye yazılmış mektuplar bulunuyor du. Bunlar biri ünlü kültür adamımız
\
Taha Toros 8 7 yaşında ama hâlâ gece gündüz çalışarak araştırmalarını sürdürüyor.
İbnüleınin Mahmut Kemal İnal, diğeri eski
Maliye Nazın ve Ayan Reisi Menemenlizâde
R ıfat B e y ’di. İbnülem in Mahmut K em al
B ey’in evine ve onun her hafta pazartesi gün leri yap ılan m usiki top lan tısın a 2 E kim 1930’da girdim. Tarih, edebiyat ve musiki dünyamızın ilginç kişilerini burada tanıdım. İstanbul’da diğer bir sohbet toplantısı eski Le B on’da olurdu. Oraya ilk gidişimiz ünlü bir noter ve şair olan Mithat Cemal B ey ’in refa- kaUnda olmuştur. Grubumuz, adeta Mithat
Cemal Kııntay’ın başkanlığında sohbetlerini
sürdürürdü. Bu sohbetler arasında masamızın renkli kişileri Orhan Sevfı, zarif eşi, şair-Ak- babacı- Yusuf Ziya O rtaç, Tarsuslu Nazan Hanım, ünlü afiş üstadı İhap Hulusi ve hey- keltraş Kenan’dan oluşurdu. Daha sonraki yıl- larda devam ettiğim iz Le B o n ’da ayrı bir grubumuz vardı. Hamdullah Suphi. Refik
Halit ve Abdülhak Şina- si B ey ’di. Cumartesi gün
leri Abdullah Şinasi Hi-
s a r ’ ın A yazp aşa’ daki
evinde de toplanırdık. Bu toplantılara Nihat Reşat
Belger ile ünlü müzecimiz
ve tarihçimiz Haluk Şeh-
su v aro ğ lu da katılırd ı.
A nkara’da bulunduğum yıllarda sohbet yerim iz, Edebiyat-ı Cedide ’nin ta nınm ış ş a iri F a ik Ali B ey ’in Konur sokağındaki eviydi. O yıllarda H am
dullah Suphi ve Abdül hak Şinasi H isar Anka
r a ’ daydılar. B u ev d eki sohbette oğlu şair Munis
F aik O zansov da bulu
nurdu. H a lk e v i’nde ise
M em duh Şevket E sen - dal, Ahmet Kutsi Tecer, Bedrettin Tlıncel, Behçet K em al Ç a ğ la r, A hm et M uhip D ıran as, C ah it Sıtkı Tarancı ve Rıza Po- lat Akkovunlu renkli kişi
lerdi.
ÖZEL
KİTAPLAR
Son yayınlanan eser leriniz “M azi C en n eti” ve “Türk E debiyatın da A ltı R en k li P o rtre”de Ş a ir -i A zam H a m id ’e gen iş y er veriyorsunuz. Tafsilatlı olarak ele ala cağınız başka edipler de var mı?
TO RO S: Gerek, “Ma
zi Cenneti”nde gerek “Türk Edebiyatı’nda Altı Renkli Portre”de yer alan büyük şairi miz Abdülhak H am it’in M açka P alas’tâki ttoplantılarına değindim. Yahya K em al ve
Halide Edip için ayrı ayrı kitaplar düşünü
yorum.
Anadolu gezilerinizde enteresan buldu ğunuz yerler neresidir?
TOROS: Siirt’e bağh Tillo köyünde (şimdi
Aydınlar adında bir ilçe) ünlü “Marifetname” adlı eserin sahibi Erzurumlu İbrahim Hak-
kı’nın mezarı, E lazığ’a bağlı, bir dönemin
kültür merkezi olan Harput’taki cami Ve bu cami içindeki kütüphane ile çevredeki kabris
tan dikkatimi çekmiştir. K onya’da M evla-
n a’nın türbesi, doğuda Van kalesi, Bursa’daki
Yeşil Türbe başta olmak üzere ilk abideleri miz bana çok haz vermiştir.
UNUTULMAYANLAR
Simdi hangi konular üzerinde çalışıyorsu nuz?
TOROS: İleri yaşta olduğum için ben artık
Taksim’deki pastanelere ve eski sohbet yerleri mize gidemiyorum. Zaten eski sohbet adamları mızdan kimse kalmadı. Eş dost şimdi bana geli yor. Boğazı bir tablo gibi seyreden bu mekânda onlarla derinliğine ve genişliğine sohbet ediyor, kültür alış verişinde bulunuyoruz. Bu arada Ma zi Cenneti’nin 2 ’nci, 3’ncü ve 4 ’üncü ciltlerini hazırlıyorum. 2’nci cildin adı “Sanatkârlar Ara- smda”dır. Buraya ressamlar, müzisyenler ve ti yatro sanatkârlan olan dostlarun girecektir. Be-
dia Muvahhit, Vasfı Rıza, M uammer K araca, E r- tuğrul Muhsin, müzisyen
lerden bestekâr Suphi Zi
ya, Türk tangosunun baba
sı Necip Celal, Neyzen
Tevfık, ressam ve heykelt-
raşlardan Hikmet Onat,
Nazlı Ecevit, Sabiha Boz calı, Sabiha Bengütaş, R atıp A şir. M ukaddes S aran , Fü reyya K o ral, Fikret Mualla. Cihat Bu rak, Mübin Orhon, Selim Turan. Hakkı Anlı ve di
ğer sanatkâr arkadaşlar bu kitapta yer alacaktır. “Mazi Cenneti”nin 3 ’ncüsünde Avrupa’da tanıdığım Tür kologlarla Türkiye’ye ge len Türkologlar, Türk dost lan ve yazarlar yer alacak tır. Mazi Cenneti’nin 4 ’ncü cildinin adı “Çağdaşla- rım”dır. Benim yaşımda veya bir iki yaş küçük, bir iki yaş büyük olan tanın mış kişilerden oluşan arka daşlarımı bu kitapta yaşat maya çalışacağım. Bunlar arasında Yaşar Nabi, Beh
çet Kemal, Kemal Kap lamalı, Rıza Polat Akko- yunlu, Cahit Sıtkı Taran- cı, Ahmet Muhip Dıra- nas, Fuat Baksi, Şevket Rado, Cihat Baban. Hal dun Taner gibi yazı haya
tımızın ilginç kişileri anıl mış ve tanıülmış olacaktır.
Bizde ünlü biyograflar kimlerdir?
TOROS: Bizde batı tipi biyograf ve arşiv
yoktu. En ünlü biyografimiz Ali Emiri, İbnüle
min. Mehmet Zeki Pakalın’indir. İbrahim Alaeddin Gövsa ile Server İskit’i unutmamak
lazım. Biyografinin önemi son günlerde anlaşıl maya başlandı. Ben biyografiyi şuna benzeti rim: Sporculara, uzun atlama, tek adım veya üç adım atlamalar. Gerilerden yürüyerek koşmaya başlarlar ve ondan sonra ya ipi atlarlar veya üç adım yaparlar. İşte bu atlama için koşmaya baş- ladıklanııdan atladıkları yere kadar geçen kısım benzeüııek caiz ise biyografi bilgisini oluştunır. Atlamalar ise yazılacak eserlerdir. Yani biyogra fi bilmeden bir eser yazılamaz.
ı--- 1
! Büyük arşiv j
i
ustası
|
ı / O / O â d a n a doğu m lu | l y 1 Zı olan Taha Toros, J çalışm aya 1930 yılında Os- j ı manii A rşivleri’nde başladı. ı Bu sırada Muallim Cevdet’i. \ P aris’te 13 sene büyükelçilik | | yapan Salih Münir P aşa’yı ve {
İsm ail H akkı U zunçarşılı’yı tanıdı. En büyük araştırmaları j g örev li bulunduğu y ılla rd a \ j Paris’teki kütüphaneler, müze
ler ve arşivlerde olmuştu. Ni c e l d e M e s e n a M ü zesi’ nde
\
yaptığı araştırmalarda Barba- jros’a ait çok önemli belgeler | ve gravürler elde etti. Ayrıca \ Paris'te müze, kütüphane, ar
şiv binası olmak üzere 74 yer- j ı d e T ü rk iy e’yi ilg ilen d iren ı araştırmalarda bulundu. Özel
lik le 3. A hm et d ö n em in d e \ F ra n sa 'y a olağ an ü stü e lç i olarak gönderilen 28 Mehmet 1 Ç elebi’nin 9 yaşındaki kralla \ | olan sohbetlerini inceledi. D ö
nemin ressam ları tarafından yapılan gravürleri satın aldı. Türklerin Paris’e nasıl kahve- \ yi tanıttıkları ve ilk kahve ola- j
rak kullandıkları binayı buldu. ı Jdntürklerin oturdukları yerle- 1 ı7, çıkardıkları gazete ve ida-! rehanelerini tesblt etti.
I______________________________________ I
-f-p 1
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi