Yeni
£
1-1
2
-Markiz'in
yeni insanları
HASAN PULUR
h .p u lu r @ m lllly e t.c o m .t r■ ■
"0
NÜM ÜZDEKİ salı günü Mar kiz açılıyor!” desek, acaba yirmi, otuz yaşlarında kaç kişi “Yaa-
a açılıyor mu?” der.
“Markiz” 1 9 8 0 ’de kapandı, 3 0 yaşında olanlar bile o tarihte yedi yaşındaydı, Markiz’i nereden bilecekler...
“Markiz”, bir pastaneydi, İstanbul’un seçkin kişilerinin gittiği bir pastaneydi, bugün kü Ece Bar, Ç içek Bar, B ebek Oteli, T h e M ar mara Oteli gibi bir yerdi, Osm anlı’dan Cum- huriyet’e geçm iş, 1 9 8 0 ’de iş değiştirerek
“yedek parçacT’ya dönmüştü.
★ ★ ★
“MARKİZ ” in o tarihteki yeni sahibi, iti
razlara bir anlam veremiyordu, “Ne var ya
ni?” diyordu:
“Çok önemli denilen, bu duvar pa nolarının önünde pasta satılmasıyla, yedek parça satılması arasında ne fark var?”
H er geçen gün yokluğunu çok daha iyi an
ladığımız kültür adamı Haldun Taner, bu ka
faya isyan edenlerin başında geliyordu, 2 0 O - cak 1 9 8 0 ’de, Milliyet’te şöyle yazmıştı:
“Markiz’in mahvolup gitmemesi için uğraşanlar ne nostaljik bir romantizm itişi ile harekete geçmişlerdi, ne de kimsenin farkına varmadığı değerleri biz değerlendiririz snopluğu içinde idi ler. Bunlar, her uygar büyük kentin o- nuru olan bu gibi lokallerin, yapıtların muhafazasının yine o kentin eski sakin lerine düşen en basit uygarlık borcu ol duğuna inanmış ve bundan ötürü uyan ödevlerini yerine getiren kimselerdi. Paris’te D om e kahvesini, Berlin’de Kempinski’yi parçacı dükkanı yapmaya
'T^5b£»3£i*ı
kalkan olsa, bütün kent bu barbarlığın karşısına diki lir. Başta belediyesi olmak üzere, aydın çevreler, ya zarlar, eleştirmenler, sanat kurullan, mimar birlikleri, tarihçiler ve benzerleri kı yameti kopanrlar.”
★ ★ ★
EĞER, son haberi “ora
d a” duymuşsa, Haldun Ta ner’in ruhu herhalde şad ola caktır.
“Markiz” pastanesi, eski haliyle ve koru nan fayans parçalarıyla, kartonpiyer süsleme lerle, vitraylarla bu salı günü açılıyor, yanndan sonra...
★ ★ ★
H A L D U N Taner, M arkiz’in müdavimlerini sıralarken şu önem li kişileri sayar:
“ismet Paşa, Celal Bayar, Şükrü K a ya, Tevfik Rüştü, Fethi Okyar, Şükrü Saraçoğlu, Feridun Cemal, Sadi Irmak gibi devlet adamları, Necmeddin Molla, Necmettin Sahir, Muhittin Üstündağ gi bi muteber zevat, Ahmet Haşim
Kadri, Fecr - i Aticiler, Hamdullah Sup hi, Abdülhak Şinasi, izzet Melih, Yusuf Ziya, Mithat Cemal gibi edebiyatçılar, Hüseyin Cahit, Yunus Nadi, Burhan Fe lek, Ulunay, Nizamettin Nazif gibi gaze teciler ve birçok büyükelçiler, banka müdürleri, baro reisleri sayılabilir.”
★ ★ ★
M A R K İZ mekân olarak aynen korunmuş olsa da, bu insanlar artık elbette yok!
Onlar bir kültürün insanlanydı, şimdiki
“Markiz”in insanlan, başka bir kültürün in sanları olacak...
“Markiz”in yeni sahipleri açılış davetiye
sine fantezi bir “kıyafet” notu eklemişler:
“Koyu renk... Markiz’e uygun oldu ğunu düşündüğünüz şapkanızı giymek ten çekinmeyiniz.”
Mevlana der ki:
“Dünle beraber gitti cancağzım Ne kadar söz varsa düne ait Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
Yeni “Markiz”de de, yeni insanlar, yeni
şeyler söyleyecekler, yeni şeyler giyecekler. Şapka giyen kaldı mı?
 o r > »\1
S
M jlb e i i ş i u ' i u u . DCIICV*.Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5 0 6 3 4 4 0 0 6 *
/
>