• Sonuç bulunamadı

View of Kimyasal Gübrelerin Tarım Topraklarında Artık Etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "View of Kimyasal Gübrelerin Tarım Topraklarında Artık Etkileri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GİRİŞ

Hızlı bir değişim ve gelişim içerisinde olduğunu bildiğimiz dünyada, artık geçmişte olduğu gibi bitkisel üretimdeki başlıca amaç, toprak ve doğal kaynakların varlığı göz önüne alınmaksızın sadece birim alandan elde edilen ürün miktarını artırmak ve kalite özelliklerini geliştirmek olmamalıdır. Artan nüfus ile birlikte tarım alanlarının kullanımı ve besin gereksiniminin artması, ayrıca çevre kirlenmesinin insan sağlığını tehdit edici boyutlara ulaşması, tüm dünya araştırıcılarını bitkisel üretimi artırıcı yollar bulmalarının yanı sıra, verimi artırmak için bu üretim içerisinde kullanılan toprak ve su kaynaklarının (sürekliliği için) korunması konusunda yöntemler geliştirmeye yönlendirmiştir.

Bitkisel üretim sisteminde ekonomik karlılığın artırılması için yüksek düzeylerde ürün verimlerinin elde olunması, üretilen ürünün her biriminin maliyetinin düşmesinde oldukça önemlidir. Başarılı üreticiler, iş yönetiminde başarılı olan yöneticilerin özelliklerini taşırlar. Bu üreticiler, “para kazanmak için, para harcarlar” Bu söz kesinlikle doğru bir gübreleme yönetimi içinde geçerlidir. Bitki besin elementleri kullanımının çiftçilere sağladığı gelir, gübreye karşı olan talebinde bir göstergesidir. Son yıllarda bütün dünyada esmekte olan çevreci rüzgarlar, kimyasal gübreler üzerindeki ilgiyi artırmış bulunmaktadır. Ekolojik

Kimyasal Gübrelerin Tarım Topraklarında Artık Etkileri

Rahman KILIÇ1

* Kürşat KORKMAZ2

1 Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü, Şiran Mustafa BEYAZ MYO / Gümüşhane Üniversitesi, 29700 Gümüşhane 2

Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü, Ordu Üniversitesi, 52200 Ordu

*Corresponding author: E-mail: toprak.rk@gmail.com

Özet

Tarımı yönlendiren en önemli faktörlerin başında gübre ve su, yıllardır önceliğini korumuştur. Son yıllarda çevre kirliliği ve ürün kalitesi gözetilmeksizin, verim odaklı üretim planlaması nedeniyle kimyasal gübreler tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de fazlasıyla kullanılmaktadır. Ancak, bitki besin elementlerini kullanımındaki artışa karşın, güvenilen öngörüler, daha fazla miktardaki tarım arazisinin halen normal düzeyde verimli olmadığını ve gübrelemeyle besin elementi kullanımının artırılmasının karlı olabileceğini göstermektedir. Gelişmekte olan ülkeler, ekonomik gelişme için tarıma fazlasıyla önem vermek zorundadırlar. Bitki besin elementleri daha yüksek dozlarda gereksinildiği gibi, gübreyle uygulanan bitki besin elementlerinden, bitkilerce en etkili ya da randımanlı düzeyde yararlanılması hem çevre hem de ekonomik açıdan değerlendirildiğinde büyük önem kazanmaktadır.

Artan nüfusun besin ihtiyacının karşılanması, tarım alanlarında birim alandan yüksek verim sağlanması zorunluluğunu beraberinde getirmektedir ve bu nedenle bitkisel üretimde verimliliğin artırılabilmesi için gübrelerin uygulanması son derece önemlidir. Bu açılardan gübreleme önemli olmasına karşın, günümüzde, ürün miktarını artırmak için bilinçsiz bir biçimde artan kimyasal gübre ve ilaç kullanımı, bu girdilere gittikçe daha çok bağımlı kalınması ve bunun yarattığı sorunlar ekonomik kayıpların yanı sıra tarımsal üretim sisteminin daha uzun vadede sürdürülebilirliğini riske sokmaktadır. Organik ya da inorganik gübreler toprağa uygulandıklarında, ürünler, uygulanan gübrelerin tamamından yararlanamaz ve toprakta bir kısmı birikerek kalır, buna residual (artık) etki denilmektedir. Artık etki, çevre sağlığı ve dünyanın doğal kaynaklarının korunmasının yanı sıra ekonomik ürün yetiştirme açısından son derece önemlidir. Besin elementlerinin topraklarda davranışı, iklim ve toprak özelliklerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Her bir besin elementinin kendine özgü bir davranışı ve residual (artık) etkisi vardır. Residual etkilerin varlığında gübrelerden alınan ekonomik geri dönüşümleri en yüksek seviyeye çıkarmak için çeşitli teorik yöntemler düzenlenmesine rağmen, bu yöntemler henüz yaygın olarak benimsenmemiştir. Bu nedenle gübrelerin topraklarda davranışı ve residual (artık) etkilerinin dikkate alınması bitki besin elementlerinin kullanım etkinliğinin artırılmasının yanı sıra çevresel risklerin ve ekonomik kayıpların azaltılmasına katkı sağlayabilir.

Biyoloji Bilimleri Araştırma Dergisi 5(2): 87-90, 2012 ISSN: 1308-3961, E-ISSN: 1308-0261, www.nobel.gen.tr

(2)

88

R. Kılıç ve K. Korkmaz / BİBAD, 5(2): 87-90, 2012

tarım, organik tarım gibi kavramlar kimi kesimde dünyanın bu yollarla elde edilecek ürünlerle doyurulabileceği gibi bir kanı oluşmasına neden olmaktadır. 2030 yılı itibariyle 8 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunu besleyebilmek için bugünkü gıda üretiminin % 60 oranında artırılması gerekmektedir (Fresco, 2004). Bu nüfus oranının büyük çoğunluğunun şehirlerde yaşamakta olduğu ve kırsal alanlardan şehirlere göçün her geçen gün arttığı düşünüldüğünde artan tüketim hızına karşılık gelecek bir üretim potansiyelinin olmayacağı aşikardır. Bu nedenlerle organik tarımın intensif tarım için bir alternatif olmadığının açık olduğu görülmekte ve gübrelemenin önemi bitki verim ve kalitesi açısından bir kez daha önem kazanmaktadır.

Çevresel kaynakların kirliliğinin yanı sıra dünyadaki rezerv kaynakların da hızla tüketilmesi de tarımsal üretim açısından dikkat edilmesi gereken bir sorundur. Örneğin, mevcut bulunan tüketim hızıyla yapılan hesaplamalar, önümüzdeki 60–90 yıl içerisinde dünyada yüksek saflıkta bulunan ham fosfat kayası kaynaklarının tükeneceğini göstermektedir (Runge-Metzger, 1995; Vance, 2003). Bu nedenlerle, doğal kaynakların korunması ve bitkisel verimliliğin korunması ve sürdürülmesi için kullanılan organik ve kimyasal kaynaklı gübrelerin topraklarda artık etkilerinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bazı durumlarda, bitkisel üretimi artırmak amacıyla bilinçsiz ve dengesiz bir biçimde kullanılan gübrelerin artık etkilerinin belirlenmesi toprak analizleri sayesinde iyi bir tahminle ölçülebilir olsa da özellikle toprakların tekstürü, kil tipi ve miktarı, pH gibi özelliklerinin bilinmesinin yanı sıra toprak, bitki ve iklim ilişkilerinin de doğru bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir.

Gübre Uygulamaları Topraklarda Davranışı

Ülkemizde nüfusun büyük bölümü tarımla uğraşıp geçimini üretmiş olduğu tarımsal ürünlerden karşılar. Tarım toprakları, bitki besin maddelerinin bitkiler tarafından alınması, yıkanma ve erozyon şeklinde topraktan uzaklaşması sonucu zamanla fakirleşmektedir. Tarımsal üretimin en önemli kaynağı olan toprak, gübreleme, zararlılarla mücadele, işleme, sulama gibi tarımsal işlemler ile verimli hale getirilir. Toprağın verimliliğini sürdürebilmesinde, besin maddeleriyle takviye edilmesi yani gübrelenmesi önemlidir.

Doğal yollarla ya da tarımsal üretim sonucu toprakta meydana gelen bitki besin maddesi eksikleri gübreleme ile giderilir. Topraktaki eksik besin maddelerine göre, eksikliği gidermek ve verimliliği artırmak amacıyla yapılan işleme gübreleme denir. Gübreleme, çiftlik veya ticaret gübreleri ile yapılır. Bileşimindeki azot, fosfor ve potasyum gibi bitki besin maddelerinden birini veya birkaçını bir arada bulunduran ve ticaret amacı ile pazarlanan gübrelere ticaret gübreleri denir. Son 30–40 yıldır kimyasal gübreler tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de fazlasıyla kullanılmaktadır. Günümüzde, ürün miktarını artırmak için bilinçsiz bir biçimde artan kimyasal gübre ve ilaç kullanımı, bu girdilere gittikçe daha çok bağımlı kalınması ve bunun yarattığı sorunlar ekonomik kayıpların yanı sıra tarımsal üretim sisteminin daha uzun vadede sürdürülebilirliğini riske sokmaktadır.

Bitkisel üretim sisteminde verimi artırabilmek için kullanılan gübrelerin başında azotlu, fosforlu ve potasyumlu gübreler gelmektedir. Yüksek dozlarda kullanılan azotlu gübreler, toprak, bitki ve iklim faktörleri ile birleştiğinde, içme, yüzey ve yeraltı sularında yüksek konsantrasyonlarda nitrat ve nitrit birikimine yol açarak insan sağlığını ve çevreyi tehdit edici düzeylere ulaşmaktadır (İbrikçi ve ark., 2000). Azot üzerinde ayrıca önemle durulması gerekli olan en önemli elementtir. Bitkisel üretimde noksanlığı en sık görülen element azottur. Bu nedenle baklagiller dışında kalan bitkilerin N ile gübrelenmesi kaçınılmazdır. Azot gübrelemesinin çevredeki olumsuz etkisini, minimum düzeye indirerek tarımsal üretimi ve karlılığı en

yüksek düzeye çıkarmak için, N’un topraktaki davranışını anlamak gerekir. Her yıl 260 milyon ton’un üzerinde atmosferik azot fiske edilmektedir (Rao ve Puttanna, 2000). Bu bilinçsiz uygulamaların sonucunda topraklarımızın sürdürülebilirliği her geçen risk altına girmekte ve çevre kirliliği ciddi boyutlarda canlı yaşamı tehdit altına almaktadır. Özellikle azotlu gübrelerin aşırı miktarda kullanımı bitki gelişimine sanılanın aksine bir fayda sağlamazken çevre açısından önemli olumsuz etkilere yol açmaktadır. Azot bitkiler tarafından NH4 ve NO3 formunda

alınmaktadır. Aerobik koşullar altında topraktaki azot metabolizmasının son ürünü nitrattır. Nitrat, toprak solüsyonunda kalır ve toprak mikroorganizmaları ve bitkiler tarafından kolayca kullanılır. Ayrıca, su ile birlikte aşağıya doğru veya topraktaki su kaybından dolayı yukarıya doğru sürüklenerek toprak solüsyonu ile hareket eder.

Son yıllarda yeraltı ve yüzey sularında NO3’ın birikmesi

ve bunun, çocuk sağlığı üzerindeki etkileri, tüm dünyaca dikkatle izlenen bir konu olmuştur (Rao and Puttanna 2000). Küçük çocuklarda, kandaki hemoglobinin nitrit (NO3’ın

indirgenmiş formu) aracılığı ile methomoglobine dönüşmesi, oksijenin kan tarafından vücut içerisinde taşınmasını engellemektedir. Bununla birlikte nitrat fazlalığının insanlarda sinir sisteminde bozukluklara, kalp düzensizliklerine ve kanser gibi rahatsızlıklara neden olabileceği belirtilmektedir (Gunatikale ve ark., 2004).Azotlu gübrelerin iklim değişmelerine, çevre kirlenmesine, insan ve hayvan sağlığı üzerine olan ciddi ve tehlikeli etkileri çeşitli araştırmalarda ortaya konulmuştur (Keeney, 1982; Stevenson, 1986, Rao Puttanna, 2000). Çoğu gelişmiş ülkelerde, azot kullanım etkinliğinin arttırılması ve iyileştirilmesinin yanı sıra, yeraltı ve yüzey sularının NO3’ca

kirletilmesi yönünde çalışmalar hızla yapılmakta olup, bunların ancak yöresel tarla ve sera denemeleriyle çözümlenebileceği vurgulanmaktadır (Bock ve Hergert, 1991).

Azotlu gübre kullanımını azaltabilecek önemli yöntemlerden biri, kök bölgesindeki mineral azot miktarını gübrelemede göz önünde bulundurmaktır (İbrikçi ve ark., 2001). Çünkü toprağın bitkiye azot verme kapasitesi; ekim zamanı topraktaki mineral azota, özellikle NO3’a ve büyüme döneminde organik maddeden mineralize olabilen azota bağlıdır. Bu, bir önceki ekili olan üründen toprakta ne kadar N kaldığını ve gelecek bitkiye ne kadar N uygulamak gerektiğini gösteren bir ölçüttür. Bu nedenle, azot önerisi; ekim sistemi, toprak tipi, ekim öncesi topraktaki mineral azot miktarı ve büyüme döneminde topraktaki azot miktarı göz önünde bulundurularak yapılmalıdır (May ve ark., 1991). Dünya tahıl üretiminde (mısır, pirinç, buğday vb.) yaklaşık olarak N kullanım etkinliği % 33’dür. Kayba uğrayan % 67’lik miktarın parasal karşılığı 15.9 milyar dolar’dır. Bu kayıpların bitkilerin emisyonundan gaz olarak, topraktaki denitrifikasyon, yüzey akışı, volatilizasyon ve yıkanma yoluyla meydana geldiği bildirilmiştir (Raun ve Johnson, 1999).

Bitki besleme ve artık etki açısından değerlendirildiğinde bir diğer önemli elementte fosfordur. Toprakların toplam fosfor içeriği ne kadar yüksek olursa olsun, bitkiler için yarayışlı olan fosfor konsantrasyonu kritik düzeydedir ve her yıl uygulanan fosforlu gübreler yaklaşık % 80-85 oranında topraklarda adsorpsiyon ve çökelme yoluyla veya organik bileşikler oluşturarak bitkilerin alamayacağı forma dönüşmektedir (Schachtman ve ark., 1998; Abel ve ark., 2002; Korkmaz ve ark., 2004; İbrikci ve ark., 2005).

Toprağa uygulanan fosforlu gübrelerin özellikle iç sularda nitratla birlikte neden olduğu ötrofikasyon sorunu

(3)

89

R. Kılıç ve K. Korkmaz / BİBAD, 5(2): 87-90, 2012

kapalı su havzalarında büyük bir kirlilik sorununu beraberinde getirmektedir. Fosforun bu olumsuz etkisinden sorumlu tutulanlar da kuşkusuz tarım sektörü ve başta deterjan olmak üzere kimya endüstrisidir (Derici, 1996). Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde fosfatlar önemli bir kirletici olarak nitratla aynı sınıfa konulmuştur. Gerçek kaynağı ne olursa olsun, çözünmüş fosfatların çok büyük bir bölümü toprakta tutunmakta, denizlere ulaşabilen bölümü de çökelerek milyonlarca yıl hapsedilmektedir. Fosforun bu şekilde veya erozyonla katı faz içerisinde denizlere taşınması, sadece bir kaynak kaybı değil aynı zamanda yerleşimin yoğun olduğu yerlerde önemli bir kirlilik kaynağı olarak da değerlendirilmekte olup, toprak tarafından fosforun adsorpsiyonu ve desorpsiyonu su kalitesi ve gübreleme açısından önemlidir (Korkmaz ve İbrikçi 2010). Ayrıca fosforlu gübrelerin bu denli fazla kullanılması fosforlu gübrelerin yapısında bulunan Cr, Cd, Pb, Ni ve Cu gibi bazı ağır metallerin de toprağa ve bitki bünyesine geçmesine neden olarak, olumsuz etkiler yaratmaktadır (Camelo ve ark. 1997; Richards, 1998). Hedef; ürün verimi ve kalite düzeyini düşürmeden çevre ile dost bir gübreleme programı uygulanabilirliğinin sağlanmasıdır.

Potasyum bir yandan fosfor ve bakır, diğer yandan da azot arasında orta seviyededir. Potasyum toprakta değişebilir bir konumdadır. Şöyle ki; yıkanmadan doğan kaybolmaya direnir fakat bitkiler için hazırdır. Bazı topraklarda, neredeyse tüm potasyum gübresi değişebilir durumda kalır ve bitkiler için hazır olma durumu en yüksek seviyede kalır. Çoğu toprakta, ilave edilen potasyumun bir kısmı değişebilir formda iken topraklar tarafından fikse olunarak bitkilere yarayışsız hale geçmektedir (Güzel ve ark., 2002). Bu fiksasyonun nedeni, potasyumun kil minerallerinin tabaka aralarına bağlanarak, mika grubu minerallerde olduğu gibi kil mineralleri içinde katman arası pozisyona geçişidir.

Bir gübrenin önceki uygulamasından olan önemli miktardaki kalıntı, bir önceki katkıların kombine olmuş sonuçlarını temsil eder ve topraktaki gübre kaynağından ayrı olarak toprağın içinde değişime uğrar. Tarım topraklarında gübrelerin aşırı ve yoğun bir biçimde kullanılması ile ortaya çıkan artık etki bitkilere besin elementi sağlanması açısından da önemli rol oynayabilir (Matar, 1992, Gallet ve ark., 2003). Konuyla ilgili olarak yapılan çalışmalarda toprağa uygulanacak olan fosforlu gübrelerin miktarının belirlenmesinde residual fosforun da miktarının göz önüne alınması gerektiği ve bitkilerin residual fosfordan % 22.5 ile 62.7 oranında faydalandığı bildirilmektedir (Gallet ve ark., 2003). Kumlu ve killi topraklarda yapılan bir diğer araştırmada, uzun süre fosfor uygulanan tarım alanlarında fosfor doygunluğunun artmasıyla birlikte özellikle kumlu topraklarda yıkanmanın da fazla olduğunu artan fosfor uygulamaları ile birlikte toplam fosfor içeriği ve inorganik fosfor içeriğinin arttığı, organik fosfor içeriğinde ise bir değişmenin olmadığı bildirilmiştir (Zhang ve ark. 1997).

Amrani ve ark., (1999) buğday ve mısır üretiminde fosforlu gübrelerin ve residual fosforun bitki gelişimi üzerine olan etkilerini araştırmak için kurdukları sera denemesinde artan dozlarda fosforun (0, 3.4, 6.7, ve 13.4 mg P kg-1) ilk ürün buğdayda dane verimini önemli oranda etkilediğini ve toprakta başlangıçta bulunan yarayışlı fosforun bitkinin uygulanan fosfora karşı tepkisi için önemli bir faktör olduğunu belirtmişlerdir. İkinci ürün olarak buğday bitkisinden sonra hiç fosforlu gübre uygulamaksızın mısır bitkisi yetiştirilmiş ve 13 toprağın 5’inde residual fosforun etkisinden dolayı bitkinin dane veriminin arttığı bulunmuştur. Fosforun 0 ve 3.4 mg P kg-1

dozlarında bazı toprak serilerinde bitkilerde fosfor noksanlığına neden olduğunu bununla birlikte mısır sonrası tekrar ekilen buğday bitkisinde de benzer sonuçlar elde edildiğini belirtmişlerdir. Araştırıcılar, yüksek miktarlarda uygulanan fosforlu bileşiklerin residual etkilerinin olduğunu ve gübreleme

yapmadan önce toprakta mevcut bulunan fosforun mutlaka dikkate alınması gerektiğini bildirmişlerdir.

Beck ve Sanchez (1994) uzun süreli fosfor gübrelemesi yaparak topraklarda fosforun değişimini inceledikleri araştırmada, özellikle fosforun zaman ile topraklarda yarayışsız hale geçerek biriktiğini ve 17 yıl süren denemede tüm yıllarda fosforlu gübre ile yılların ilişkisinin (P<0.01) önemli çıktığını bildirmişlerdir. Araştırıcılar gübreleme yapılan uygulamaların kontrol ile karşılaştırıldığında resin-P’un sürekli arttığını buna karşın kontrol dozunda inorganik P’un bir azalmaya maruz kaldığını belirtmişlerdir.

Genelde gübreler için, yetiştirilen ürün, uygulanan gübrenin önemli bir kısmını topraktan kaldırarak artık değerine etki etmektedir. Ayrıca, ürün artıkları ile de topraklardan kaldırılan gübrelerin bir kısmı emildiği toprağa döner ve artık etkinin bir kısmını oluşturur. Ürünler ile toprağa dönen besin elementlerinin neden olduğu artık etkinin önemi azotta çok fazladır. Uygulanan gübre N’ undan bitkinin maksimum düzeyde yararlanması, gübre N kullanım randımanını ve karlılığı artırır ve çevre kirliliği yönünden NO

-3’ ın yıkanma potansiyelini olumlu yönde

etkiler ya da azaltır. Uygulama yöntemi üzerinde özenle durulması, bitkilerce özellikle uygulama yılında N kullanım randımanını etkilemesinden başka, izleyen yılda da yetiştirilen bitkinin toprakta kalan artık N’ tan yaralanmasını ve çevre kirliliğini de etkiler.

SONUÇ

Artık etkilerin varlığında gübrelerden alınan ekonomik geri dönüşümleri en yüksek seviyeye çıkarmak için çeşitli teorik yöntemler düzenlenmesine rağmen, bu yöntemler henüz yaygın olarak benimsenmemiştir. Bu durumun sebepleri, artık etkileri üzerindeki tarımsal verilerin genelde teorik fikirleri tamamlamada yetersiz olması ve teorik yaklaşımlar arasındaki uyumsuzluğun yanı sıra toprak-bitki-iklim arasındaki karmaşık ilişkilerinin boyutunun tam olarak ayırt edilememesidir. Gübreler ile yapılan birçok tarla deneyi birçok deneysel hata içerir ve nispeten daha az olan ve ilk-yıl etkilerinden ölçmesi daha zor olan artık etkileri ölçmeye pekiyi uyum sağlamaz. Buna rağmen toprak testleri artık etkilerin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Toprak analiz yorumlarının doğruluk ve uygunluk oranlarına göre, toprak testleri artık etkiler açısından oldukça önemli bir gösterge olabilir.

Tarımın yoğun yapıldığı alanlarda, topraktaki belli başlı besin elementlerinin özellikle de azot, fosfor ve potasyum gibi bitki besin elementlerinin oldukça yüksek seviyelere çıkabilmesi olasıdır. Bu nedenlerle bitkisel üretim sisteminde mutlaka toprak ve bitki analizleri dikkate alınarak gübrelerin topraklarda davranışı ve residual (artık) etkilerinin dikkate alınması gereklidir. Gübreleme yapmadan önce toprakta mevcut bulunan besin elementi miktarının bilinmesi doğru ve dengeli bir gübre uygulaması için oldukça önemli olmasının yanı sıra bitki besin elementlerinin kullanım etkinliğinin artırılması, çevresel risklerin ve ekonomik kayıpların azaltılması açısından da oldukça gereklidir.

KAYNAKLAR

Abel S., Tıcconnı A. C. And Delatorre, A., C. 2002. Phosphate Sensing İn Higher Plants. Physiologia Plantarum 115:1-8.

Armanı., M., Westfall, D. G. And Moughlı, L., 1999. Evaulation Of Residual And Cumulative Phosphorus Effects

(4)

90

R. Kılıç ve K. Korkmaz / BİBAD, 5(2): 87-90, 2012

İn Contrasted Moroccon Calcareous Soils. Nutrient Cycling İn Agroecosystems 55:231-238.

Bock, B.R., And Hergert, G.W., 1991. Fertilizer Nitrogen Management. R.F. Follet Et Al. (Eds) Managing Nitrogen For Groundwater Quality And Farm Profitability. Ssa, Madison, Wi, Pp. 139-164.

Camelo, L. G. L., Mıguez, S. R. And Marban, L.,1997. Heavy Metals Input With Phosphate Fertilizers Used İn Argentina. The Science Of The Total Environment 204 (3): 245-250.

Derici, M. R., 1996. Topraklarda Fosfor Dengesi. J. Of Agriculture And Forestry 20: 29-33.

Fresco, L. O., 2004. Fertilizer And Future. Agriculture Department, Food And Agriculture Organization Of The United Nations, Roma.

Gallet, A., Flısh, R., Ryser, J., Nosberger, J., Frossard, E. And Sınaj, S., 2003. Uptake Of Residual Phosphate And Freshly Applied Diammonium Phosphate By Lolium Perenne And Trifolium Repens. J. Plant Nutr. Sci. 166: 557-567.

Gunatılake J And Gunatılake, S., 2004. Pollution Of Drinking Water By Application Of Nitrate Fertilizers - A Case Study From Kandy. Water Professionals’ Symposium: 113-120.

Güzel, N., Gülüt, Y.K., Büyük, G., 2002. Toprak Verimliliği Ve Gübreler Ç. Ü. Ziraaat Fak. Genel Yayınları No: 246 Ders Kitapları Yayın No: A-8

Ibrikçi, H., Yağbasanlar, T., Keklikçi, Z., Çakmak, I., Büyük, G., Toklu, F. Ve Güzel N., 2000. Çukurova Bölgesinde Insan Sağliği Ve Çiftçi Ekonomisi Açisindan Buğdayda Azot Gübrelemesinin Optimizasyonu. Dpt Kesin Sonuç Raporu. Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü, Adana. Ibrıkcı, H., Ulger, A.C., Şen, H. M., Buyuk, G., Güzel, N., Cakır, B., Ve Ozgenturk, G. 2001. Çukurova Bölgesinde İkinci Ürün Mısır Yetiştiriciliğinde Azotlu Gübre Kullanımının Optimizasyonu.. Tubitak Final Raporu, Adana.

Ibrikci, H., A.C. Ulger, G. Buyuk, K. Korkmaz, B. Cakir, G. Ozgenturk, E. Karnez, H. Oguz, And O. Konuskan. (2005) Genetic Differences And Nitrogen Fertilizer Rates For Nitrogen Use Efficiency İn Corn. Xv International Plant Nutrition Colloquium (Ipnc), Sept., 2005. Pp 22, Beijing, China.

Keeney, D.R., 1982. Nitrogen Management For Maximum Efficiency And Minimum Pollution. F.J. Stevenson (Ed.) Nitrogen İn Agricultural Soils. Asa, Madison, Wı, Pp.605-650.

Korkmaz, K., H. Ibrikci, E. Karnez, G. Buyuk, J. Ryan, H. Oguz And A.C. Ulger. (2010) Responses Of Wheat Genotypes To Phosphorus Fertilization Under Rainfed Field Conditions. Scientific Research And Essays 16, 2304-2311.

Korkmaz, K., H. Ibrikci, E. Karnez, G. Buyuk, A.C. Ulger, T.Yagbasanlar, H. Oguz, O. Konuskan. (2004) Wheat Responses To Phosphorus Fertilizer Application On Calcareous Soils Under Greenhouse Conditions. International Soil Congress (Isc) On Natural Resource Management For Sustainable Development. Erzurum-Turkey.

Legg, J.O., And Meıssınger, J.J., 1982. Soil Nitrogen Budgets Nitrogen Balance, And Cycle. Argon. Ser. Monogr. A

Matar, A., Torrent, J. And Ryan, J., 1992. Soil And Fertilizer Phosphorus And Crop Responses İn The Dryland Mediterranean Zone. Advances İn Soil Science 18: 81-146.

May, L., Van Stanford, D.A., Mackown, C.T., And Cornelıus, P.L., 1991. Genetic Variation For Nitrogen Use İn Soft Red X Hard Red Winter Wheat Populations. Crop Sci., 31, 626-630.

Rao, E.P. And Puttanna, K., 2000. Nitrates, Agriculture And Environment. Current Science, Vol. 79, No. 9, 10 November: P 1163-1168.

Raun, R.W., And Johnson, G.V., 1999. Improving Nitrogen Use Efficiency For Cereal Production. Agron. J. 91:357-363.

Rıchards, I. R., Clayton, J. C., Reeve, A. J. K., 1998. Effects Of Long-Term Fertilizer Phosphorus Application On Soil And Crop Phosphorus And Cadmium Contents. Journal Of Agricultural Science 131 : 187-195.

Runge-Metzger, A., 1995. Closing The Cycle: Obstacles To Efficient P Management For Improved Global Food Security. In Phosphorus Global Environment: Transfers Cycles And Management. Ed. H. Tiessen, Wiley New York Pp: 27-42.

Sanchez, E., Etchevers, J.D., Ortıc, C. J., Nunez, E. R., Martınez, G. A. And Castellanos, J. Z., 2001. Phosphorus Nutrition Of Potato And Maize Seedlings. Terra 19: 55-65 Mexico.

Schachtman Phosphorus Uptake By Plants: From Soil To Cell Plant Physiology February 1998 Vol. 116 No. 2 447-453 1998 American Society Of Plant Physiologists

Vance, P. C., Uhde-Stone, C., Allan, D., 2003. Phosphorus Acquisition And Use: Critical Adaptations By Plants For Securing A Nonrenewable Resource. New Phytologist 157: 423-447.

Zhang, T. Q., Mackenzıe, A. F., 1997.Phosphorus İn Zero Tension Soil Solution As İnfluenced By Long-Term Fertilization Of Corn (Zea Mays L.). Canadian Journal Of Soil Science 77(4): 685-691.

Referanslar

Benzer Belgeler

İngiliz Onaylı İsim (BAN), İngiliz Farmakopesinde (BP) tanımlandığı şekliyle farmasötik bir maddeye verilen resmi, tescilli olmayan veya jenerik addır. İngiliz Onaylı

Suda çözünebilir P içeriği düşük gübreler: gelişme dönemi uzun ve çok yıllık bitkilere kullanılmalı, bu gübreler asit topraklarda kullanılmalıdır.. Fosforlu

 Bir başka deyişle fosforlu gübrelere göre azotlu ve potasyumlu gübrelerin tohumun daha uzağındaki bir yere

Klor sekonder dezenfektanlardan biridir, ancak klor eklenmesinden önce biyolojik olarak etkin bir ön filtrasyon yapılmadığı takdirde ozonlama işlem sonucu oluşan

15 farklı toprak örneği ile yürüttükleri sera denemesinde standart yöntem olarak A değeri ve diğer biyolojik ölçütleri kullanmışlardır (Korkmaz ve

Toprak tipi ve arazi kullanımı toprak özelliklerinin uzaysal yapısını kontrol başlıca faktörler olup, toprak değişkenlerinin uzun mesafeli uzaysal değişkenliğinin toprak

Bu kapsamda CO 2 gazı ile yüksek basınç uygulaması özellikle nem içeriği düşük ürünlerde kısa sürede zararlılar ile savaşımda kullanılan bir yöntem

Appropriate solid waste management enables sustainable tourism, environmental protection, tourism development in the region and hotel activities. -Environmental protection and