• Sonuç bulunamadı

Kırklareli merkez ilçe ve köylerindeki gayri müslim eserleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırklareli merkez ilçe ve köylerindeki gayri müslim eserleri"

Copied!
211
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

KIRKLARELĠ MERKEZ ĠLÇE VE

KÖYLERĠNDEKĠ GAYRĠMÜSLĠM

ESERLERĠ

BARIġ TOPTAġ

TEZ DANIġMANI

YARD.DOÇ.DR. ÖZKAN ERTUĞRUL

(2)
(3)
(4)

Tezin Adı : Kırklareli Merkez Ġlçe ve Köylerindeki Gayri Müslim Eserleri Hazırlayan : BarıĢ TOPTAġ

ÖZET

Osmanlı Devleti içerisinde, Osmanlı vatandaĢı olup, Müslüman olmayan halklara gayrimüslim denmektedir. Rum, Bulgar, Yahudi, Ermeni ve diğer milletlerden oluĢan gayrimüslimlere, Ġmparatorluğun ilk dönemlerinde çeĢitli haklar tanınmıĢ ancak, dini vb. yapıların yapılmasında kısıtlamalar getirilmiĢtir. 19. Yüzyılda ilan edilen Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve Kanuni Esasi ile baĢlayan süreç, gayrimüslimleri vatandaĢlık hak ve ödevleri bakımından Müslimler ile eĢit hale getirmiĢ, 19. Yüzyılın ortalarında ve 20. Yüzyılın baĢlarında çeĢitli yasak ve kısıtlamaların kaldırılması sonucu olarak, gayrimüslimlerce kilise, sinagog, okul, yetimhane, hastane vb. sanat eseri sayılabilecek pek çok yapı inĢa edilmiĢtir. Bu eserler hakkında yapılan bilimsel çalıĢma sayısı yok denecek kadar azdır.

Kırklareli Merkez Ġlçe ve Köylerinde bulunan, gayrimüslimlere ait eserleri ele alan bu araĢtırmada, Merkez Ġlçe ve Merkez Ġlçeye bağlı 3 belde ile 40 köy incelenmiĢtir. BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivleri, Tapu Sicil kayıtları, Kültür Varlıkları Envanteri ve çeĢitli akademik ve yerel kaynakların araĢtırılması sonucunda elde edilen bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ile yapılan yüzey araĢtırmaları sonucunda, gayrimüslimlere ait pek çok dini mimari, sivil mimari örneği yerleĢim yerleri baĢlığı altında kataloglanarak tek tek tanıtılmıĢtır. Yapılan bu araĢtırmanın Kırklareli Gayrimüslim Eserleri ile ilgili yapılacak çalıĢmalara ıĢık tutacağı düĢünülmektedir.

(5)

Name of the thesis : Non-Muslim’s Artworks in Central District and Villages of Kırklareli

Prepared by : BarıĢ TOPTAġ

ABSTRACT

The peoples who are the citizens of Ottoman Empires but aren’t Muslims are called Non-Muslims. Non-Muslims who consist of Greek, Bulgarian, Jewish, Armenian and other nationalities were granted various rights in the first periods of the Empire, however, constructing religious buildings were restricted. The process that was begun with the Edicts of Tanzimat, Islahat and “Kanuni-Esasi” (Legal Basis) that was declared in the 19th century has made Non-Muslims equal in tems of rights and duties of citizenship and many structures such as churches, schools, orphaneges, synaogues, hospitals that may be presumed Works of art has been built by Non-Muslims as a result of having abolished some restrictions and prohibitions. Scientific studies about these artworks are very rare.

Kırklareli Central District and 3 towns and 40 villages connected to Central District have been investigated in this research which dealed with artworks of Non-Muslims in Central District of Kırklareli and its villages. As the result of surveys that has been done by evaluating documents and datas obtained as a result of investigating Prime Ministery Ottoman Archives, Land Registory Records, Inventory of Cultural Assets and various local and academic resources, many samples of Religious Architecture and civil architecture belonging to Non-Muslims has been introduced particularly and cataloged under the title of settlements. It is thought that this research will shed light on studies that will be conducted on the artworks of Non-Muslims of Kırklareli.

(6)

ÖNSÖZ

Çok değil, yaklaĢık doksan yıl öncesine kadar birlikte yaĢadığımız Osmanlı toplum yapısı içinde yer alan Rum, Bulgar, Yahudi, Ermeni gibi Osmanlı vatandaĢı sayılan gayrimüslim halktan çok azı günümüzde yaĢamalarını ülkemizde sürdürmektedir. 20. Yüzyılın baĢına kadar Kırklareli nüfusunun çoğunluğunu Rum, Bulgar ve Yahudi nüfustan oluĢan gayrimüslimler teĢkil etmekteyken, bugün Kırklareli’de sadece 4-5 civarında Musevi vatandaĢımız yaĢamlarını sürdürmektedir.

Kırklareli tarihi ve eserleri ile ilgili yapılan akademik çalıĢmalarda, 19. ve 20. Yüzyıl baĢlarında gayrimüslimlerce inĢa edilen eserler ile ilgili nerede ise hiçbir çalıĢma yapılmadığı görülmektedir.

Bu çalıĢmamda, Osmanlı döneminde Kırklareli Merkez Ġlçe ve Köylerinde yaĢayan, gayrimüslimler tarafından yapılan eserlerin, tespiti, incelenmesi, eserler ile ilgili varsa akademik çalıĢmaların değerlendirilmesi ve sonucunda, eserlerin tanıtılması, bugünkü durumları ve kullanımları ile ilgili bilgilere yer verilmiĢtir.

Kültürlerin birleĢtiği aynı coğrafya üzerinde, yüzyıllarca hoĢgörü içerisinde birlikte yaĢadığımız, gayrimüslimlere ait eserlerin, akademik olarak incelenmesi konusunu bana öneren ve bu yolda her türlü desteği veren, Tez DanıĢmanım Yrd.Doç.Dr. Özkan Ertuğrul’a, Sanat Tarihi Bölüm BaĢkanı Prof.Dr. Engin Beksaç’a, Yrd.Doç.Dr Sema Sandalcı’ya, Yrd.Doç.Dr. Türkan Doğruöz’e, Dr. Antonios Hacopulos’a, Filolog Thanasis V.Kungulos’a, Tarih Öğretmeni arkadaĢım Nuri Güçtekin’e, Bulgarca çeviriler yapan Recep Öztürk’e, Osmanlıca çeviriler yapan Mehmet Selvitop’a, Yunanca çeviriler yapan Xary Nikolaidis ve Ferhat Tosun’a, tespit ve yüzey araĢtırmalarım ve değerleme çalıĢmalarımda benimle beraber olan Hamdi Kulle, Talip Meral Koca, Tunçay Nerede, Pinhas ve Rıfat Haleva’ya bilgi ve belge paylaĢımında bulunan, Kırklareli Müze Müdürlüğü çalıĢanlarına, Kırklareli Köy ve Beldelerinde yaĢayan değerli büyüklerime, çalıĢmam sırasında benden desteğini esirgemeyen fikirleriyle bana yol gösteren herkese teĢekkürü borç bilirim.

BarıĢ TOPTAġ Ocak 2012

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET... I ABSTRACT ... II ÖNSÖZ ... III ĠÇĠNDEKĠLER ... IV KISALTMALAR ... VI 1. GĠRĠġ ... 1

2. KIRKLARELĠ’NĠN TARĠHĠ COĞRAFYASI ... 3

2.1. SEYAHATNAMELER ... 3

2.2. COĞRAFYASI ... 8

2.3. TARĠHĠ ... 13

3. KATALOG ... 22

3.1. MERKEZ ĠLÇEDE BULUNAN GAYRĠMÜSLĠM ESERLERĠ ... 22

3.1.1. Dini Mimari ... 22 3.1.1.1. Bulgar Kiliseleri ... 24 3.1.1.2. Rum Kiliseleri ... 31 3.1.1.3. Sinagoglar ... 38 3.1.2. Sivil Mimari ... 41 3.1.3. ÇeĢmeler ... 67

3.2. BELDE VE KÖYLERDEKĠ GAYRĠMÜSLĠM ESERLERĠ ... 69

3.2.1. Armağan Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 70

3.2.2. Çağlayık Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 75

3.2.3. Dereköy Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 77

3.2.4. Dokuzhöyük Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 79

3.2.5. Erikler Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 81

3.2.6. Eriklice Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 84

3.2.7. Geçitağzı Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 89

3.2.8. Ġnece Beldesi Gayrimüslim Eserleri... 91

3.2.9. Kadıköy Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 94

3.2.10. Karadere Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 96

(8)

3.2.12. Karakoç Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 100

3.2.13. Kavaklı Beldesi Gayrimüslim Eserleri ... 102

3.2.14. Kayalı Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 104

3.2.15. Koruköy Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 106

3.2.16. Koyunbaba Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 108

3.2.17. Kuzulu Köyü Gayrimüslim Eserleri... 110

3.2.18. Üsküp Beldesi Gayrimüslim Eserleri ... 112

3.2.19. ġükrüpaĢa Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 116

3.2.20. YoğuntaĢ Köyü Gayrimüslim Eserleri ... 118

4. KÜÇÜK ESERLER ... 121 5. MEZAR TAġLARI ... 122 6. SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME ... 125 BĠBLĠYOGRAFYA ... 129 PLAN VE ÇĠZĠM LĠSTESĠ ... 135 RESĠM LĠSTESĠ ... 146 FOTOĞRAF LĠSTESĠ ... 150

(9)

KISALTMALAR

a. g. e. : Adı Geçen Eser a. g. m : Adı Geçen Makale a. g. t. : Adı Geçen Tez Bkz. : Bakınız Cm. : Santimetre C. : Cilt

Foto. : Fotoğraf

Gös. yer : Kaynak Gösteriminde Aynı Eserin Aynı Sayfası. H. : Hicri Kat. : Katalog Km. : Kilometre M. : Metre M.Ö. : Milattan Önce M.S. : Milattan Sonra No : Numara Res. : Resim S. : Sayfa Sy. : Sayı Vb. : Ve Benzeri

(10)

1. GĠRĠġ

1.1. AraĢtırmanın Amacı

Millet Sistemi adı verilen, kendine has yönetim Ģekli ve anlayıĢıyla, çeĢitli din, mezhep ve ırklara mensup toplulukları bünyesinde bulunduran, Osmanlı Devleti içerisindeki Rum, Bulgar, Yahudi, Ermeni ve diğer milletlerden oluĢan gayrimüslimlere, önemli haklar verilmiĢ, dini, adli, idari ve eğitim alanında, kendi liderleri baĢkanlığında, kurumlarını, yasalarını düzenleme hakkını ve her cemaate liderini seçme imkanı tanımıĢtır. Gayrimüslimler de, kendilerine tanınan bu özgürlükler çerçevesinde, kendi teĢkilatlarını kurarak, bağımsız bir statü içinde cemaat iĢlerini yürütmüĢlerdir. Ġstanbul fethi ile baĢlayan süreçte sadece dini vb. yapıların yapımında ve onarımında kısıtlamalar getirilmiĢtir.

19. Yüzyılın sonuna kadar varlıklarını ve kültürlerini sorunsuz bir Ģekilde sürdüren gayrimüslimler, Fransız Ġhtilalinin sonucu olarak, milliyetçi akımların yoğun olarak baĢ gösterdiği bu dönemde Osmanlı egemenliği altına girmeden önceki hallerinden daha kuvvetli bir Ģekilde, kendine gelmiĢler ve baĢkaldırmıĢlarıdır. 1839 Yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı, 1856 Yılında ilan edilen Islahat Fermanı ve 1876 yılında yayımlanan Kanuni Esasi ile baĢlayan süreç, gayrimüslimleri vatandaĢlık hak ve ödevleri bakımından Müslimler ile eĢit hale getirmiĢ, 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyılın baĢlarında çeĢitli yasak ve kısıtlamaların kaldırılması sonucu olarak, gayrimüslimlerce kilise, sinagog, okul, yetimhane, hastane, konak vb. sanat eseri sayılabilecek pek çok yapı inĢa edilmiĢtir.

19. Yüzyılda Osmanlı Devleti idaresindeki Kırklareli Ģehrinin gayrimüslim nüfus açısından değerlendirilmesi ve bu dönemde hızla artan, kilise, sinagog, okul, konak, vb. sanat eseri sayılabilecek pek çok yapının incelenmesi çalıĢmamın bir diğer yönüdür. Bu sayede yok olmaya yüz tutmuĢ gayrimüslim yapıları, yerleĢim yerleri baĢlığı altında kataloglanarak tek tek ele alınmıĢ, tarihsel süreç ıĢığında, değerlendirilmesi hedeflenmiĢtir.

(11)

1.2. AraĢtırmanın Kapsamı Yöntemi

Tezin kapsamı, 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyılın baĢlarında Kırklareli Merkez Ġlçe ve Köylerinde gayrimüslimlerce inĢa edilen yapıların, tespit edilerek, genel özelliklerinin ortaya konması, amaçlanmıĢtır. Bu kapsamda öncelikle ilin tarihi ve coğrafyasına yer verilmiĢ, Kırklareli’ye gelmiĢ seyyahların izlenimlerini içeren seyahatnameler ve Ġlin kullanılan adları üzerine değinilmiĢtir.

Sonraki aĢamada Kırklareli Ġli, Merkez Ġlçe ve Merkez Ġlçeye bağlı 3 belde ile 40 köy üzerinde bulunan gayrimüslimlere ait eserler incelenmiĢtir.

Söz konusu eserler ile ilgili, bilimsel çalıĢmaların yetersizliği ele alınmıĢ, gayrimüslimlere ait Merkez Ġlçedeki yapılar ile Belde ve Köylerdeki yapılar iki ayrı bölümde kataloglanarak, küçük eserler ve mezar taĢları iki ayrı bölümde incelenerek sonuca varılmıĢtır.

ÇalıĢmalar kapsamında yapılan yüzey araĢtırmaları ve incelemeler esnasında çok sayıda fotoğraf çekilmiĢ, Tez kapsamına yönelik kütüphane araĢtırması yapılmıĢ, Ankara Milli Kütüphane, Adnan Ötüken Kütüphanesi, Ġstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ve Kırklareli Halk Kütüphanesi kaynakları araĢtırılmıĢtır. Ayrıca BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivleri ve Kırklareli Tapu Sicil Müdürlüğü ArĢivleri incelenmiĢ, Kültür Varlıkları Envanteri, çeĢitli akademik ve yerel kaynaklarda teze ıĢık tutabilecek dergi, tez, makale, internet üzerindeki yayınlar ve diğer yayınlar araĢtırılmıĢ, faydalanılmıĢtır.

Kırklareli Merkez Ġlçe, Belde ve Köylerindeki gayrimüslim eserlerine iliĢkin bu tez, dört ana bölüm ve bir sonuç bölümü ile, yapıların coğrafi konumu gösteren harita, uydu fotoğrafı, plan, resim, fotoğraf vb. eklerden oluĢan çok yönlü bir çalıĢmadır.

(12)

2. KIRKLARELĠ’NĠN TARĠHĠ COĞRAFYASI

2.1. SEYAHATNAMELER

Trakya’da Ģirin bir Ģehir olan Kırklareli’nin ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Rumlar tarafından Saranda Ekklesies, Bulgarlar tarafından Lozengrad adı verilen Ģehir, zaman içerisinde, Karpodaimon, Tarpodison, Herakliya, Vrisium, Verise, Bozilli, Nerisse, Aya Saranda, Dessarakendi Eklisite, Kırkkimse, Kırkkimesne ve Kırkkilise adları ile anılmıĢtır.1

Kırkkilise ismi Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında da kullanılmaya devam edilmiĢtir. Kırkkilise’li Milletvekili Doktor Ali Fuat Umay’ın 4 Aralık 1923 tarihli önergesi ile,2 Ģehrin Kırkkilise olan adı, 20 Aralık 1924 tarih ve 537 Sayılı Kanun ile Kırklareli olarak değiĢtirilmiĢtir.3

Halen Kırklareli olarak kullanılan Ģehrin adı, konumu ve tarihi hakkında çeĢitli kaynaklar, gezi notları ve seyahatnamelerde bir takım bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerden bazılarını önem ve sırası ile ele alacak olursak;

ġehrin bilinen ilk adı, Ptolemeos Klaudios’un (M.S. 150) Geografika adlı eserinde birçok meyvenin yetiĢtiği yer anlamına gelen, “Karpodaimon” olarak geçmektedir.4

Antonios’un (M.S. 4. y.y.) seyahatnamesinde ise, Ģehrin adı “Tarpudison” (Tarpodizos) olarak geçmektedir.5

Hammer’ın Büyük Osmanlı Tarihi eserinde, Ģehrin I. Murat tarafından fetih edildiği belirtilerek, Ģehrin adı “Heraklia” olarak gösterilmiĢtir.6

1 Sema Sandalcı, “Kırklareli Ġlinin Adları ve Anlamları Üzerine Ġnceleme”, Yıldız Dağları ve Yakın

Çevresi Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Ġstanbul 2006, s. 104.

2

T.B.M.M., Kırkkilise İsminin Kırklareline Tahvili Hakkında Takrir,

http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d02/c010/b016/tbmm020100160469.pdf 3 Ali Rıza Dursunkaya, Kırklareli Vilayetini Tarih Coğrafya Kültür ve Eski Eserleri Yönünden Tetkik, Kırklareli 1948, c. 1, s. 55,

4 Sema Sandalcı, a.g.m., s. 105.; Doğu Trakya Kırkkilise, http://karpodaimon.blogspot.com/2011/

05/blog-post_536.html, (07.09.2011), s. 1

5 Sema Sandalcı, a.g.m., s. 105.; Kırkkilise, http://distance.eled.duth.gr/lex/pages/show.php?limid

(13)

Sadrazam Cevat PaĢanın Osmanlılar Tarihinde, Ģehrin I. Murat tarafından bizzat bir kolordu ile alındığı belirtilmiĢ, adı “Kırkkilise” olarak gösterilmiĢtir.7

Katip Çelebinin Takvimüt Tevarih Tarihi Eserinde ise;

“769 Senesinde Padişah kışı Edirnede geçirip evvel bahara hareketle Kırkkilise muhafızlarını duçarı inhizam ederek orasını dahi memaliki islamiyeye ilave etti.” Ģeklinde yer verilmiĢtir.8

17. Yüzyılın ikinci yarısında Kırklareli’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, Ģehrin adından “Kırkkilise” olarak bahsederek, Ģehirle ile ilgili;

“İlk kurucusu, (Yanko oğlu İlyana) adlı kraldır. Edirne’den kurulup,

yediyüzaltmışdokuz tarihinde Hüdavendigar Gazi eline geçmiştir. Edirne eyaletine bağlı sancaktır. Buraya bağlı mükellef köyleri var. Sancak beyine adalet üzere onbin kuruş gelir getirip, beşyüz adam ile hükümet eder. Beyinin hassı ikiyüz bin akçadır. Livaya bağlı bir zeamet onsekiz tımar vardır. Savaş sırasında cebelileriyle sekizyüz, beyinin askeriyle binüç yüz askeri olur. Üçyüz payesiyle yüzeli akçelik şerif kazadır. Kadısına adalet üzere üçyüz kese gelir getirir. Kalesi yoktur. Yeniçeri serdarı, sipahi kethüdayeri , muhtesibi bacdarı var. Şehrin dört tarafında kara taşlı kırmızı topraklı bağ ve bahçeler var ki, içinde insan kaybolur. Şehri bahçelerin kenarında geniş bir düzlükte kat kat kiremit örtülü, mamur yüksek sarayları ile süslü ve şirin bir kasabadır. Camileri arasında (Eski cami) meşhurdur. Hamamlarından köprü başındaki hamamla bedestene bitişik hamam güzeldir . Dükkanları şehre göre azdır. Amma, bedesteni mamurdur. Yer yer sebil ve hayat suyu çeşmeleri var. Özetle şehir içinde köprü başında iki musluktan akan bir hayat suyu vardır. Bir çeşme üzerinde aydın kişilerin devam ettiği bir kahve var. Evleri kiremitlidir. Şehir bir bayır dibinde kurulmuş olup; kıble tarafı saf bağ ve bahçeler ve köyler ile süslüdür. Kıble tarafındaki mezarlığın acayip bir tarzda sivri sivri uzun taşlardan alametleri var.

6 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c.1, s. 48.; Veysi Akın, “Kırklareli Adının Tarihçesi”, Pamukkale

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Denizli 1997, s. 9. 7 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 1, s. 49.

8

(14)

Halkı, hep ehli sünnet ve ehli zevk adamlardır. Yirmibin kadar bağı var. Suyu üzümlü olur. Müsellesi, pekmezi ve köftesi (köftürü:üzüm pestili) gayet meşhurdur.”9

“Burdan şimale (kuzey) dağlar ve ormanlar içinden giderek, Istranca dağlarıyla, boğaz iskelesini üç saat bir tarafta Karadeniz kenarında bırakarak Karapınar Karyesine geldik.” 10

bilgilerine yer vermiĢtir.

15 ġubat 1608 tarihinde Buğdanlı Ermeni tacirleriyle birlikte Polonya’nın Lwow Ģehrinden hareket ederek, Ġstanbul’a seyahat eden Polonyalı Ermeni Seyyah Simeon, yaz sonunda geçmiĢ olduğu Kırklareli’den;11

“Halk dilinde Kırkkelise olarak geçen bu ad, Rumca “Dessarakendi

Eklisite”nin tercümesidir. Bununla beraber, burada mevcut gösterilen kiliselerin. şimdi hiç birisi yoktur. Kırkkelisa, Edrene'den 12 saat, Karadeniz'den 20-25 mil, Istanbul'dan da 5 konak uzakta kayalık bir yerde kurulu bir kasabadır. Yanından geçen bir dere, başka bir dere ile birleştikten sonra Meriç'e dökülür. Kırkkelisa halkı türk, rum ve pek çok yahudiden ibarettir. Yahudiler Podolya'dan gelmiş ve bozuk bir almanca konuşurlar, başlıca işleri tereyağcılık ve peynircilik olup, imal ettiklerini kendi mühürleri ile damgalayarak, başka milletlerin ellerinden çıkanlarını haram sayan İstanbul yahudilerine sevkederler. Kırkkelisa'da camiler, hamam ve büyük bir kervansaray vardır.”12 Ģeklinde bahsetmiĢtir.

18. Yüzyılın önemli bilim adamlarından Rucer Yosif Boskoviç, 1762 Tarihli Ġstanbul-Lehistan Seyahatine ait Hatıra Defterinde Kırklareli’den; 13

“İstanbul’dan Kırkkilise’ye geldik. Burada yol ikiye ayrılıyor, soldaki yol

Edirne ve Macaristan’a, sağdaki yol Kırkkilise içinden Moldovya ve Lehistan’a gidiyor. Kırkkilise’ye gelmeden önce Aslıbey Köyü var. Bu köyden sonra Kamçik

9 Mehmet Zıllıoğlu Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi ( Sadeleştirenler: Tevfik Temelkuran,

Necati Aktaş), Ġstanbul 1978, c. 5, s. 51.

10 Erol Haker, Bir Zamanlar Kırklareli’de Yahudiler Yaşardı, Ġstanbul 2006, s. 295.

11 Hrant D. Andreasyan, “Ermeni Seyyahı Polonyalı Simeon'un Seyahatnamesi 1608-1619”, Türkiyat

Mecmuası, c. 10, Ġstanbul 1953, s. 270.

12 P.L Ġnciciyan-H.D. Andreasyan, Osmanlı Rumelisi Tarih ve Coğrafyası, Ġstanbul 1974, s. 136, 137.

13 Oya Esin Kaymaz, Kırklareli Şehri, (Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, BeĢeri ve Ġktisadi Coğrafya Anabilim Dalı, BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġstanbul 1995, s. 17.

(15)

Deresini geçtik. Büyük bir köy olan Kırkkilise’ye geldik. Köy halkının çoğu Türk’tür. Köyün birkaç camisi, üç hanı, bir çeşmesi, bir hamamı var.” Ģeklinde bahsetmiĢtir.14

Ali Cevad, 1895 tarihli, “Memalik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lügatı” adlı eserinde Kırklareli’den; 15

“Kırkilise (Saranda Ecclisses); Edirne vilayetinde liva merkezi bir kasaba olup, Istranca dağlarının batı eteklerinde ve bir geçidin karşısında pek mühim bir askeri mevkiidir. Kasaba içinde 8 cami-i şerif ile 2 dergah, şayak, fanila, çul, çuval imaline mahsus 45 kadar destegah mevcuttur. Bu destegahlar yılda 4156 zir’a şayak ve fanila, 6360 adet çul ve çuval imal ederler. Kasabada şarapçılık dahi fevkalade ilerlemiş olup 3.611 şarapçı tarafından yıllık 6-7 milyon kiye şarap ve 500.000 kiye kadar rakı imal edilerek Avrupa’ya özellikle Fransa’nın belirli beldelerine sevk olunarak bu yüzden çok miktarda para memlekete girer. Kasaba ile Pınarhisar, Kozcugaz, Kavaklı koyu, Üsküp Polos, Terzidere adında ikisi muvazzaf, dördü fahri müdürlerle idare olunur altı nahiye 71 köyden merkez kazası teşkil eder ki bunların cümlesinde 11.966 hane ve 6598 nüfusu mevcuttur. Kırkilise sancağı; Edirne vilayetinin kuzeydoğusundan ibaret olup kuzeyden Doğu Rumeli, batıdan Edirne, güneyden Tekfurdağı livaları ve doğudan Karadeniz ve Çatalca livası ile sınırlıdır. Liva arazisi kısmen Balkan, kısmen ovalık olup bittabi balkanlar ziraate elverişli değil ise de çoğunlukla çavdar ekilmektedir. Ovalarda kızılca hınta (buğday), çavdar, mısır, şeır (arpa), kenevir yetiştirilir. Ormanları gayet geniş olmakla, kereste ve odun kesilir ve kömür elde edilerek Karadeniz iskeleleri ve şimendifer ile Dersaadet’e ve diğer yerlere sevk olunur. Livada, ehil hayvanlardan 576.313 baş koyun, 175.947 baş keçi, 17.460 baş canavar (kurt ve domuz gibi yabani hayvan), 5.000 baş karasığır, 300 baş merkep, 7.346 baş manda, 24.386 baş öküz, 203 baş ester (katır), 871 baş beygir mevcut idi ki bunlar resmi istatistiklerden alınmıştır. Kazanın sularını, Ergene nehri toplayarak Meriç vasıtasıyla Adalar denizine dökülür. Livanın mamulâtı, kilim, şayak, halı, bez ile ipek, şarap vesairedir. Kırkilise

14

Gös. yer

15 Ramazan Özey “19. Asırda Edirne Vilayetinin Coğrafyası”,

http://www.marmaracografya.com/pdf/6-1-ramazanozey-19.asirdaedirnevilayeticografyasi.pdf,

(16)

livasında 3.309.099 dönüm ekili ve ekili olmayan arazi, 57 çiftlik, 37.808 dönüm bağ, 2.060 dönüm bahçe, 26.467 dönüm tarla, 4.933 dönüm çayır, 62.746 dönüm mera, 362.148 dönüm orman bulunmaktadır. Liva dâhilinde toplam 3.197 dükkân, 107 fırın, 167 han, 313 değirmen, 9 fabrika, 3.180 ambar, 137 mektep, 128 kilise ve manastır, 3 havra, 83 camii ve mescit, 23 türbe, tekke ve medrese, 8 hamam, 105 çeşme ve sebil, 669 ahır, 125 arsa, 31 tuğla ve kiremithane, 989 harman yeri, 13 aba ve şayak dolabı, 17 dalyan, 362 kışlak, 1 yağhane, 6 tahta bıçkısı, 29 oda, 2 kışla, 67.060 baltalık, 1 silahhane, 4 kayıkhane, 48 destegah, 1560 yaylak ve 748 kulübe vardır.” Ģeklinde bahsetmiĢtir.16

16

(17)

2.2. COĞRAFYASI

Coğrafik Konum : Kırklareli Ġli, Marmara Bölgesinin Trakya kısmında yer alır. Dünyadaki konumu itibariyle, 41 derece, 13 dakika, 34 saniye ve 42 derece, 05 dakika, 03 saniye kuzey enlemleri ile 26 derece, 54 dakika, 14 saniye ve 28 derece, 06 dakika, 15 saniye doğu boylamları arasında yer almaktadır.17 Kuzeyinde Bulgaristan, doğusunda Karadeniz, güney doğusunda Ġstanbul, güneyinde Tekirdağ ve batısında Edirne ile çevrilmiĢtir.

Ġlin doğal sınırları ise, kuzeyde Rezve Deresi, doğuda, Karadeniz Kıyıları, güneyde Ergene Ovası, batıda ise Teke Deresi çizgisinde oluĢmaktadır. Ġlin kuzey ve doğu kısımları dağlık ve ormanlık alanla, güney ve batıda kalan kısımları ise genelde düz ve ovalık alanla kaplıdır. Yüzölçümü 6.650 kilometrekaredir. Türkiye’nin Bulgaristan ile 180 kilometrelik en uzun sınırına sahip olan ilin, Karadeniz’e ise 60 kilometre kıyısı bulunmaktadır. Ġl genelinde, deniz seviyesinden ortalama yükseklik 203 metredir.18

Jeolojik Özellikler : Bugün Türkiye Trakya’sının en yüksek kesimini oluĢturan,

Kırklareli Ġlinin Kuzey Doğusunda bulunan, Yıldız Dağları’nın bulunduğu alanda, 1. Jeolojik zaman dilimi içerisinde bir iç deniz olan, Tetis Denizi bulunmaktaydı. Eski kıta çekirdeklerinin birbirlerine doğru yaklaĢmaları sonucu, Tetis Denizinin dibinde bulunan tortullar kıvrılarak su yüzeyine çıkmıĢ, Yıldız Dağlarını oluĢturmuĢtur. Alp kıvrımından etkilenen Yıldız Dağları, 3. Jeolojik zamanın ortalarında dağ oluĢumu, kıta oluĢumu ve volkanik olayların etkisiyle oluĢumunu tamamlamıĢ, kıvrılma özelliğini yitirerek son Ģeklini almıĢtır.19

Ġl toprakları 4. derece deprem kuĢağı üzerinde yer almakta olup, Yıldız Dağlarının uzanımına uygun olarak, ilki Vize-Kırklareli yönünde, ikincisi ise, Ġğneada-Limanköy arasında yer almakta olan fay sistemleri bulunmaktadır.20

Yapılan

17 Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl Yıllığı, Kırklareli 2000, s. 47. 18

Kırklareli Valiliği, Kırklareli Genel Bilgiler/Coğrafya, http://www.kirklareli.gov.tr/genel.asp/, (18.10.2011), s. 1.

19 Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl Yıllığı, Kırklareli 1967, s. 155.

20 Kırklareli Ġl Çevre ve Orman Müdürlüğü, İl Çevre Durum Raporu 2009, http://www.cedgm.gov.tr/ CED/Files/icd_raporlari/kirklareliicd2009.pdf/ (18.10.2011), s. 15.

(18)

jeolojik araĢtırmalar sonucunda, Kırklareli ilinin Ergene Havzasının orta kısmını oluĢturan birikim alanı ile, bu havzayı kuzeyden kuĢatan Yıldız Dağları arasında bir geçit sahası olduğu anlaĢılmıĢtır.21

Yer ġekilleri : Ġl sınırlarının %48’i dağlık ve engebelik, kalanı ise büyük ölçüde

düzlük alanlar ile kaplıdır.

Dağlar : Kuzeybatı - Güneydoğu doğrultusunda uzanan Yıldız Dağları en önemli

yükseltidir. Orta yükseltide bir dağ sırası olan Yıldız Dağları, Bulgaristan sınırından güneydoğuya doğru, Karadeniz’e paralel bir Ģekilde alçak bir sırt meydana getirerek Ġstanbul’un kuzeybatısına kadar uzanır. Karadeniz’e bakan yüzeyleri kısmen dik denilecek bir konumda olmasına rağmen taraçalar halinde Karadeniz’e açılmaktadır. Yükseklik genelde 1.000 metreyi geçmez. En yüksek nokta ise, Pınarhisar Ġlçesi sınırları içerisinde yer alan 1031 metre yüksekliğindeki Mahya Tepesi'dir. Diğer önemli yükseltiler ise Karamanbayırı Tepesi (986 metre), Boyunduruk Tepesi (958 metre), Fatmakaya Tepesi (901 metre), ParaĢüt Tepe (877 metre), Sivri Tepe (851 metre) ve Kale Tepe (846 metre)'dir.22

Platolar : Kırklareli-Pınarhisar-Vize hattının kuzeyinde, Yıldız Dağları dıĢında kalan

alanlar, akarsu, rüzgar ve sel suları gibi dıĢ kuvvetlerin aĢındırması ile Ergene Havzası’na doğru alçak platolara dönüĢür. 200-500 metre yüksekliğinde değiĢen düz alanlar Ģeklinde yer tutmaktadır. Ġl sınırları içerisindeki platolar, kuzey ve güney platoları olmak üzere ikiye ayrılır. Kuzey Platoları Yıldız Dağları ile Karadeniz kıyı kuĢağı arasında çeĢitli yükselti basamaklarına sıralanmıĢtır. Karadeniz’den gelen yağmur bulutları nedeniyle, çok zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Demirköy ve Limanköy Platoları en önemli plato yapılarındandır. Güneydeki platolar ise, toprak yapısı ve tarımsal açıdan oldukça elveriĢli koĢullara sahip olan Yıldız dağları ile Ergene ovası arasında yer alan platolardır.23

21 Simen Kavak, Kırklareli Monografyası, (Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Klasik Arkeoloji ve Sanat Tarihi Anabilim Dalı, BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Edirne 1995, s. 16. 22 Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl Yıllığı, Kırklareli 2000, s. 47, 48.

23

(19)

Ovalar : Ergene Havzası, 3. jeolojik zamanda Trakya Yarımadası'nın güneye

kıvrılmasıyla çukurlaĢmıĢ, çukurlaĢan bu bölgeye Yıldız Dağlarından gelen alüvyonlar doldurarak vadi tabanları birleĢtirmiĢ, irili ufaklı ovalar oluĢturmuĢtur. Yıldız Dağları dıĢında kalan vadilerin tabanları, Ergene Havzası yönünde geniĢlemekte, ilin tüm ovaları bu bölgede toplanmaktadır. Genel olarak bu ovaların tümüne "Ergene Ovası" denilmektedir. Kırklareli-Pınarhisar-Vize hattının güneyinde kalan alan ile, Pehlivanköy, Babaeski ve Lüleburgaz sahasını kaplayan alan Ergene Ovasının Kırklareli sınırları içerisindeki kısmını oluĢturur.24

Ergene Ovasında toprağın alüvyonlar ile zenginleĢmiĢ olması çok çeĢitli tarım ürünlerinin yetiĢtirilmesinde önemli rol oynamaktadır. YetiĢtirilen baĢlıca ürünler ise; buğday, mısır, çeltik, Ģeker pancarı, ayçiçeği, susam ve patatestir.

Karstik ġekiller :YağıĢların kireç taĢlarını eritmesi sonucu oluĢan karstik Ģekiller,

ilin kuzey ve doğusunda yer alan Demirköy, Pınarhisar ve Vize Ġlçesi sınırları içerisinde yoğun olarak bulunmaktadır. Bu karstik Ģekiller, genel olarak lapya, mesa ve mağara Ģeklinde görülmektedir. Lapya25

türü karstik Ģekiller, Vize ve Pınarhisar Ġlçelerinin kuzeyindeki yüksek kesimlerde sıkça bulunmaktadır. Mesa26

tipi karstik Ģekiller, Vize Ġlçesi Evren Mahallesi Derekayalar mevkiinde sıkça görülmektedir. Ayrıca Ġlçenin kuzeyinde bulunan, 450 metre rakımlı Göztepe tipik bir mesa örneği olup, üzerinde yağıĢ sularının etkisiyle oluĢan lapyalar bu tepeyi ilginç kılmaktadır.27

Ġlin kuzeyinde, Yıldız Dağları üzerindeki karstik alanlarda suların eritmesi sonucu oluĢan mağaralar da bulunmaktadır. En yoğun bulunduğu yer ise Vize Ġlçesidir. Demirköy, Kofçaz ve Merkez Ġlçe sınırları içerisinde de çeĢitli mağaralar bulunmakta olup, en önemli ve en ilgi çeken mağaralar ise, Demirköy Ġlçesi Sarpdere Köyü yakınlarında bulunan, Dupnisa Mağarası ile Vize Ġlçesi Balkaya Köyü yakınlarındaki Yenesu Mağarası, Domuzdere Mağarası, Selimin Mağarası ve

24 Kırklareli Ġl Çevre ve Orman Müdürlüğü, İl Çevre Durum Raporu 2009, http://www.cedgm.gov.tr/ CED/Files/icd_raporlari/kirklareliicd2009.pdf/ (18.10.2011), s. 14.

25

Lapya, yamaçlarda yağıĢ sularının kireç taĢlarını eritmesi sonucunda oluĢan, taĢlar üzerindeki küçük kanalcıklar, oluklar ve delikler Ģeklinde görülen karstik Ģekillerdir.

26 Mesa, kireç taĢlarının aĢınmanın etkisiyle, yarılması ve parçalanması sonucu, dik ve yatay, masaya benzer bir Ģekilde oluĢan karstik Ģekillerdir.

27

(20)

Kıyıköy’de bulunan Kıyıköy Mağarası, Deniz Mağarası ile Kaptanın Mağarasıdır.28

Ülkemizin en önemli mağaralarından biri olan, Dupnisa Mağarası 3.200 metre uzunluğunda, ana sistemi aktif bir mağaradır. Turizme açık olan mağara içinde sarkıt ve dikitler bulunmakta, içinden çıkan su Rezve deresini oluĢturmaktadır. 1.620 Metre uzunluğu ile Trakya’nın üçüncü en uzun mağarası olan Yenesu Mağarası muhteĢem bir görüntüye sahip olup, sarkıt, dikit, sütun duvar damlataĢları, damlataĢ havuzları ve makarnalar ile kaplıdır.29

Kıyı Ģekilleri : Ġlin Karadeniz Kıyı Ģeridini oluĢturan Ġğneada-Kıyıköy kıyı hattı

genelde düzdür. Ancak yer yer kuzey sektörlü rüzgarların etkisiyle oluĢan falezler bulunmaktadır. Ġğneada, Panayır Ġskelesi, Poliçe, Selves, Kıyıköy koylarında kumsallık alanlar bulunmaktadır. Ġğneada Beldesinde 40-50 metre geniĢliğinde yaklaĢık 10 kilometre uzunluğunda kumsal bulunmaktadır. Ayrıca Ġğneada ve çevresinde, rüzgarın Ģiddeti ile kabaran dalgaların alüvyonları, dere ağızlarını tıkaması ve suların denize ulaĢamaması sonucu bataklıklar ve kıyı set gölleri oluĢmuĢtur.30

Akarsular : Ġl sınırları içerisinde bulunan tüm akarsular açık havzalı olup, bu

akarsular, Karadeniz ve Ege Denizi’ne dökülürler. Ġl sınırları içerisinde doğan en uzun akarsu ise Ergene Nehridir. Vize Ġlçesi Çakıllı Kasabasından doğan Ergene Nehri, geçtiği bölgelerdeki dere vb. küçük akarsuları toplayarak, önce güneydoğuya, (Tekirdağ il sınırları içerisinde) sonra batıya doğru yaklaĢık 80 kilometrelik bir yay çizerek, Pehlivanköy Ġlçesi üzerinden il sınırları dıĢına çıkar.31

Edirne Ġl sınırları içerisinde Meriç Nehri ile birleĢerek Ege Denizi’ne dökülür. Ergene Nehri ile birleĢerek Ege Denizine dökülen diğer akarsular ise, PaĢaköy, Soğucak, Lüleburgaz, Teke ve ġeytan Dereleridir. Bu derelerin çoğu yazın kurumaktadır. Yıldız Dağlarından doğan Pabuçdere Kıyıköy’ün kuzeyinden Kazandere Kıyıköy’ün

28 Mehmet Ekmekçi, “Karst in Turkish Thrace”, http://journals.tubitak.gov.tr/earth/issues/yer-05-14-1/yer-14-1-2-0503-1.pdf, (21.10.2011), s. 79, 80.

29

Kültür Bakanlığı, “Kırklareli Mağaraları”, http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-19562/kirklareli-magaralari.html, (21.10.2011), s. 1.

30 Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl Yıllığı, Kırklareli 2000, s. 49.

31 Kırklareli Kültür ve Turizm Envanteri, Kırklareli Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayını, Kırklareli 1987, s. 3.

(21)

güneyinden, Bulanıkdere ve Derengeçit Deresi Ġğneada’da, Bulgaristan ile sınırımızı oluĢturan Rezve Deresi ise Beğendik Köyünde Karadeniz’e dökülür.32

Göller : Kırklareli il sınırları içerisinde bulunan doğal göller, Demirköy Ġlçesi Ġğneda

beldesi ve çevresinde toplanmıĢtır. Erikli Gölü, Mert Gölü, Saka Gölü, Hamam Gölü ve Pedina Gölü bu bölgede bulunan doğal göllerdir. Ayrıca, tarımsal sulama ve içme suyu ihtiyacını karĢılamak üzere yapılan, Kırklareli, Kayalı, Armağan, Üsküp, Kazandere ve Pabuçdere baraj gölleri ile, Kadıköy, Dolhan, Deveçatağı, Celaliye, Umurca, Kırıkköy, Sakızköy, Evrensekiz, Ahmetbey, Karaağaç, Ayvalı, Tatarköy, Sarıcaali, Ertuğrul, Karacaoğlan, Terzili, Oruçlu, ÇavuĢköy, ÇeĢmekolu, Çiğdemli, Tozaklı, Evciler, Sergen ve Topçuköy Belde ve Köylerinde, tarımsal sulama ve hayvanların sulanması amacıyla yapılan yapay set göletleri bulunmaktadır.33

Ġklim ve Bitki Örtüsü : Kırklareli il sınırları içerisinde genel olarak karasal iklim

hakimdir. Yıldız Dağları'nın kuzeyine bakan Karadeniz’e yakın kesimlerde Karadeniz iklimi görülür. Yazlar serin, kıĢlar ise soğuk ve yağıĢ fazladır. Yıldız Dağlarının güneyine doğru iç kesimlerde ise, karasal iklim görülmekte olup, yaz ve kıĢ mevsimleri arasında sıcaklık farkı yüksek, her mevsim yağıĢ yağmaktadır. 34

Ġlin %40’ı ormanlık alan ile kaplıdır. En yoğun bulunduğu yer ise, Yıldız Dağlarının bulunduğu kesimdir. En çok görülen tür meĢedir. MeĢe ağacı dıĢında gürgen, kayın, diĢbudak, kavak, kızılcık, akçaağaç, fındık, muĢmula ve yabani erik de bulunmaktadır. Ayrıca Ġğneada ve çevresindeki sazlık ve bataklık alanların bulunduğu sahada, nemli alüvyal tabanları kaplayan ve "Longos" adı verilen orman bulunmaktadır.35

Longoz ormanları çok büyük bir biyo zenginliğe sahip olup, üzerinde 671 tür bitki bulunmaktadır. Ġlin Yıldız Dağları dıĢında kalan iç kesimlerinde ise ormanlık alan yok denecek kadar azdır. Bitki örtüsü olarak bozkır özelliği görülmektedir. 36

32 Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl Yıllığı, Kırklareli 2000, s. 50.

33 Kırklareli Uydu Fotoğrafı, http://maps.google.com , (18.10.2011), s. 1. 34

Kırklareli Ġl Çevre ve Orman Müdürlüğü, İl Çevre Durum Raporu 2009, http://www.cedgm.gov.tr/ CED/Files/icd_raporlari/kirklareliicd2009.pdf/ (18.10.2011), s. 24.

35 Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl Yıllığı, Kırklareli 2000, s. 54.

36 Kırklareli Ġl Özel Ġdaresi, Kırklareli İl Özel İdaresi Strateji Planı 2010-2014, http://www.sp.gov.tr/ documents/planlar/KirklareliIlOzel%20IdaresiSP1014.pdf (18.10.2011), s. 18.

(22)

2.3. TARĠHĠ

Kırklareli’nin yazılı tarih öncesini aydınlatacak çok az bilgi bulunmaktadır. Küçük bir yerleĢim yeri olması ve çevresinde büyük yerleĢim merkezlerinin gölgesinde kalması nedeniyle, Roma ve Bizans dönemlerine aitte pek fazla bilgi bulunmayan Kırklareli’nin adının duyulması ve büyümesi Osmanlı Devleti dönemine rastlamaktadır.37

1936 Yılında Ord. Prof. Dr. Arif Müfit Mansel’in Kırklareli, Lüleburgaz ve Vize’de gerçekleĢtirmiĢ olduğu arkeolojik kazılar sonucunda, önemli bilgiler edinilmiĢtir. Kırklareli’ye 3 km. mesafedeki AĢağıpınar Mevkiinde bulunan bir grup Tümülüs ile, Karakoç ve Eriklice Köylerinde bulunan birer tümülüs 1938 ve 1939 yıllarında araĢtırılmıĢ, araĢtırılan bu tümülüslerin M.Ö. 5. yüzyıldan ileriye tarihlendiği görülmüĢtür.38

Dolayısıyla Arif Müfit Mansel tarafından yapılan araĢtırmalar bu alanda eski bir yerleĢim olduğunu doğrulamaktadır.39

1980’li yıların baĢında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından baĢlatılan ve halen arkeolojik kazı çalıĢmaları devam eden, Kırklareli’ne 3 km. mesafede bulunan AĢağıpınar yerleĢim alanı, neolitik dönem kültürlerini yansıtmakta, rastlanılan en eski kültür katı M.Ö. 5800 yıllarına tarihlenmektedir. Kalkolitik Dönemde de oldukça büyük bir yerleĢim yeri olduğu tahmin edilen AĢağıpınar yerleĢmesinde bu dönemle ilgi önemli bulgular edinilmiĢtir.40

1981 Yılında yine Mehmet Özdoğan tarafından yapılan yüzey araĢtırmaları sırasında, Kırklareli’ye 18 km. mesafede ġeytan Deresinin doğu kıyısında bulunan Tilkiburnu höyüğü ve buluntularının kalkolitik döneme kadar uzandığı tespit edilmiĢtir.41

37 Ahmet Korkut, Serhat Şehri Kırklareli, Ġstanbul 1960, s. 5.

38Somay Onurkan, Doğu Trakya Tümülüsleri Maden Eserleri/İstanbul arkeoloji Müzelerindeki Trakya

Toplu Buluntuları, Ankara 1988, s. 3.

39 Arif Müfit Mansel, Trakyanın Kültür Tarihi, Ġstanbul 1938, s. 15-19.

40 Mehmet Özdoğan, “Kırlareli Höyüğü Kazıları”, Kültür Bakanlığı Anıtlar Müzeler Genel Müdürlüğü

21. Kazı Sonuçları Toplantısı, Ankara 1999, c.1, s. 95-97.

41

(23)

Bunların dıĢında, M.Ö. 3000 yıllarına tarihlenen, AĢağıpınar yerleĢim alanının 500 m. batısında, Kanlıgeçit Mevkiinde bulunan yerleĢim alanı, taĢ surlar ile çevrili bir iç kale ile bunun etrafında yayılmıĢ aĢağı Ģehirden oluĢmuĢtur. Basit ahĢap yapıların bulunduğu yerleĢkede, yerli kap kacaklar kullanılmıĢtır.42

Bütün bunları yanı sıra Kırklareli’nin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir. Kırklareli topraklarının içinde yer aldığı Trakya’nın bilinen ilk sahipleri Traklardır. Trakya M.Ö. 2000 den M.Ö. 7. yüzyıla kadar Traklar’ın sürekli yerleĢim bölgesi olmuĢtur.43 M.Ö. 1200’lerde Trak kabilelerinden Btinyalılar ve Frigler Vize ve Çatalca üzerinden önce Ġstanbul’a sonra Anadolu’ya geçmiĢ, geriye kalanlar Trakya’da küçük birer krallıklar kurmuĢlardır.44

Bunlar arasında siyasi örgütlenme açısından en önemlileri Tunca Vadisinden Kırklareli’ye kadar uzanan alana yerleĢen Odrisler ve onların doğusunda yer alan ve Vize’yi merkez edinen Astlardır.45 Bu dönemde Kırklareli küçük bir Trak merkezi konumundadır.46

M.Ö. 8. Yüzyılda Yunan kolonilerinin Ege kıyılarına yerleĢmeye baĢlaması ile birlikte, Trak kabilelerinin de tamamen bir yere bağlı olmayıp, yer değiĢtirdikleri görülmektedir. Yunan kaynaklarından isimleri hakkında bilgi sahibi olunan çok sayıdaki kabile ile temsil edilen Traklar ve kıyıda yer alan Yunan kolonileri arasında canlı bir ticaret ağı oluĢtu. Traklar odun, kömür, maden tuz, balık ve benzeri ürünler satarken ederken, Yunanlılardan seramik, metal eĢya, lüks eĢya, zeytin yağı ve Ģarap alıyorlardı.47

M.Ö. 7. Yüzyılda büyük bir dalga halinde Tuna Nehri’ni aĢarak Trakya’ya inen Ġskitler, Trakya’yı tamamen hakimiyeti altına almıĢlardır. Traklar ile birlikte yaĢayan Ġskitler, Traklar ile kaynaĢmıĢtır.48

42 Mehmet Özdoğan, a.g.m., s. 98, 99.

43 Yurt Ansiklopedisi, Kırklareli/Tarih, Ġstanbul, 1987, c. 7, s. 4807 44

Kadri Öztürk, Bütünüyle Vize Tarih, Coğrafyası, Ġstanbul 1959, s. 23. 45 Abidin Özmen, Trakya, Ankara 1948, s. 13.

46 Ahmet Korkut, a.g.e., s. 5.

47 Engin Beksaç, “Traklar ve Vize”, Sanat Tarihi Araştırmaları Dergisi, Sayı 14, Ġstanbul 1998, s. 75. 48

(24)

M.Ö. 514’te BaĢkent Susa ġehrinden49

Pers Ġmparatoru Dareios komutasındaki 700 bin kiĢilik ordu, önce Kalkedon’a50

sonra Ġstanbul Boğazından geçerek Trakya’ya girdi. Bugünkü Romanya topraklarına gitmek isteyen Dareios, suyun bol olduğu, Yıldız Dağları eteklerindeki Vize, Soğucak, Poyralı, Pınarhisar ve Kaynarca üzerinde kamp kurmuĢtur.51

Trakya ve Karadeniz’in batı kısımlarını eline geçiren Pers ordusu, Tuna nehrini aĢmıĢ ancak, herhangi bir muhabere yapmadan yokluk ve mahrumiyet içinde kaldığından Trakya’ya geri dönmüĢtür.52

M.Ö. 490’da tüm Trakya’yı ele geçiren Persler, Yunanlılar ile karĢı karĢıya geldiği üç savaĢı da kaybetmesi, Pers egemenliğinden hoĢlanmayan Doğu Trakya’da Ordis toplulukları birleĢerek Pers hakimiyetine son verdiler.53

M.Ö. 359’da önce ikiye ayrılan Ordisler, daha sonra üç ayrı parçaya bölündü.54

M.Ö. 350 yılında da Makedonya Kralı II. Filip tarafından Trakya’nın ele geçirilmesi ile Ordis hakimiyetine son verildi.55

II. Filip’in M.Ö. 339’da ölümü ile, Traklar ayaklanmıĢsa da, tahta geçen II. Filip’in oğlu, Büyük Ġskender ordusu ile Trakya’ya girerek ayaklanmayı bastırmıĢ, Makedon hakimiyetinin devamını sağlamıĢtır.56

M.Ö. 323’te Ġskender’in ölümü ile Ordis Prensi Sevtes’in emri ile ayaklanan Ordisler, Ġskender’in Komutanı Lizimahos’un ordusu ile 14 yıl süren savaĢı kaybederek, Lizimahos’un emrine girdi.57

M.Ö. III. yüzyılda Keltler batıdan Trak topraklarını iĢgale baĢladılar ve Trakya'yı baĢtan baĢa geçerek, Bizans'a kadar ilerlediler. Keltler, Odris toprakları civarında Doğu Trakya'nın Batı kesiminde odaklanan bir devlet kurdular. 60 yıl

49

Susa ġehri, Bugün Ġran topraklarında bulunan antik Ģehir. 50 Kalkedon ġehri; Bugünkü Ġstanbul’un Kadıköy Ġlçesi.

51 Mustafa Hamdi Sayar, “Dareios’un Kırklareli Üzerindeki Seferi”, Yıldız Dağları ve Yakın Çevresi

Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Ġstanbul 2006, s. 40, 41, 42.

52 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 1, s. 22. 53

Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 1, s. 23.

54 Yurt Ansiklopedisi, Kırklareli/Tarih, Ġstanbul, 1987, c. 7, s. 4808 55 Kadri Öztürk, a.g.e., s. 24.

56 Abidin Özmen, a.g.e., s. 15. 57

(25)

kadar yasayan bu Kelt devleti Traklar tarafından ortadan kaldırıldı. Yerine yerel Trak devletçikleri kuruldu.58

M.Ö. II. yüzyıl içinde Makedonya ve Roma arasındaki savaĢlarda Trak kabilelerinin bir kısmı Makedonyalıların safında yer aldı. Ġç karıĢıklıkların yoğunlaĢtığı Trakya üzerinde değiĢik kabileler etkin olurken, II. yüzyıl sonunda Roma’nın Makedonyalılara üstünlük kurması Trakları Anadolu'nun kuzeybatısındaki Bithinyalılara yakınlaĢtırdı.59

M.Ö. 1. Yüzyılda Roma ve Traklar arasındaki iliĢkiler büyük bir mücadele halinde geçti. Fakat bu yüzyıl içinde Romalıların kesin bir basari elde etmesi mümkün olmadı. Trakya toprakları kuĢatılmıĢ olarak otonom bırakıldı. M.S. 26'da Traklar tarafından çıkarılan isyanlar bastırılmıĢ, isyanlar sırasında dağlık bölgeler üzerinde kurulmuĢ doğal tahkimata sahip, muhtemelen Avrupa Demir Çağı kalelerinin uzantısı olan Trak kalelerinin isyancılar için avantaj sağlamıĢ olması muhtemeldir. M.S.45’te Trak Kralı Rhaimetalkes III’ün öldürülmesi ile Trak hakimiyeti son bulmuĢ, Trakya 46’da tamamen Roma'ya bağlanarak bir eyalet olmuĢtur.60

Roma Ġmparatorluğu 395’de Doğu ve Batı Roma olmak üzere ikiye ayrılması ile Trakya Doğu Roma Ġmparatorluğu sınırları içerisinde kalmıĢtır.61

441’de Hun istilasına uğrayan Trakya topraklarını,62 590’da Avarlar yağmaladı. 626’da Avarlar Trakya üzerinden Bizans’ı kuĢattılar.63

678’de Onogurlar, Tuna-Balkan dağları arasına yerleĢtiler. Bulgar Hanı Tervel Trakya’ya girdi.64

58

Engin Beksaç, “Traklar ve Vize”,

http://www.vize.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=17&Itemid=35,

(10.09.2011), s.1. 59 Gös. Yer

60 Ġsmail Hakkı KurtuluĢ, “Kırklareli Demircihalil Köyündeki Ġki Trak Kalesi Hakkında Notlar”,

Yıldız Dağları ve Yakın Çevresi Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Ġstanbul 2006, s. 114.

61 Abidin Özmen, a.g.e., s. 17.

62 Semavi Eyyice, Bizans Devrinde Edirne ve Eserleri, Ankara 1965, s. 41. 63 Gös.Yer

64

(26)

913 ve 924 Yıllarında, Bulgar Kralı Simeon Bizans’ın BaĢkentini Ġstanbul’u iki kez kuĢatırken Trakya’da iki kez istilaya uğranmıĢtır.65

1042’de Peçenekler, Tuna Nehrini geçerek Trakya’yı iĢgal etmiĢtir.66

1096 ve 1189 Haçlılar, Kırklareli üzerinde Bizans topraklarına girerek her yeri yağmalayarak yakıp yıktılar.67

1204 Yılında Haçlılar Trakya üzerinden Ġstanbul’a girerek Latin Ġmparatorluğu kurdular. Doğu Trakya ve Kuzeybatı Anadolu kendine, Edirne Venediklilere, Kırklareli ise Latinlere verildi. Ve Latinler Kırklareli’ndeki çiftlikleri sürmeye baĢladılar.68

1261’de Bizans Ġmparatoru, Mihael Paleog Çanakkale Boğazından Trakya’ya geçerek, önce Trakya’yı sonra Ġstanbul’u Latinlerden geri aldı.69

1354’te Bizans Ġmparatoru Yoannes ile taht kavgasına giren Kantakuzenos, yardım karĢılığında, Gelibolu yarım adasındaki Çimpe kalesini Süleyman PaĢa’ya teslim etti.70

1361’de Bulgarların Bizanslılara yardım etmelerini önlemek için Karadeniz kıyısına ilerleyen güçler, Kırklareli’ni aldılar.71

Bir ara Bulgar Çarı Ivan Aleksandır tarafından iĢgal edilen Ģehir, 1365’te tekrar Osmanlı Devleti himayesine girmiĢtir.72

Kanuni döneminde (1520-1566) Vize Sancağına bağlı bir kaza olan Kırklareli, 17. yüzyılın sonlarında yörüklerin iskanı ile büyümüĢ ve Silistre Eyaletine bağlı bir Sancak olmuĢtur. 73

65

Gös. yer.

66 Abidin Özmen, a.g.e., s. 17.

67 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 1, s. 37.

68 Yurt Ansiklopedisi, Kırklareli/Tarih, Ġstanbul, 1987, c. 7, s. 4809. 69 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 1, s. 38.

70

Yurt Ansiklopedisi, Kırklareli/Tarih, Ġstanbul, 1987, c. 7, s. 4809. 71 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1947, c.1, s. 64. 72 Yurt Ansiklopedisi, Kırklareli/Tarih, Ġstanbul, 1987, c. 7, s. 4811.

73 Hüseyin Salman, “Vize’nin Tarihi Coğrafyası”, Uluslararası Vize Tarih ve Kültür Sempozyumu, Vize 2000, s. 41, 42.

(27)

1846’da Edirne Vilayetine bağlanan Kırklareli, 1854’te kaza durumuna getirilmiĢ ve Edirne Merkez Sancağına bağlanmıĢtır. 1879 Yılında tekrar sancak haline getirilmiĢ, Ahtapolu, Babaeski, Lüleburgaz, Midye, Tırnova ve Vize Kazaları sancağa bağlanmıĢtır.74

1895’te Yine Edirne Vilayetine bağlı olan sancağın, 6 kazası, 22 nahiyesi, 241 köyü bulunmakta idi.75

1877-78 Osmanlı-Rus savaĢında Rus’lar Lüleburgaz’ı iĢgal ettiler. Kırklareli ise Ayestafonos antlaĢması ile önce Bulgarlara, Berlin AntlaĢması ile de Osmanlılara geri verildi. Bu savaĢtan sonra Balkanlardan yoğun bir göç hareketinin baĢlaması Kırklareli’yi de oldukça hareketlendirdi.76

1881-82 ve 1893 Osmanlı Nüfus Sayımlarına göre Kırklareli Sancağında nüfusun etnik ve dinsel dağılımı Ģöyledir.77

Kırkkilise Sancağı, Osmanlı Genel Sayımı, 1881/82-1893

Erkek Kadın Toplam

Müslüman 17.111 19.216 36.327 Rum 26.208 27.455 53.663 Ermeni 45 63 108 Bulgar 16.320 17.679 33.999 Yahudi 425 475 900 Protestan 27 30 57 Katolik 44 40 84 Yabancı Uyruklular 99 92 191 Genel Toplam 60.279 65.050 125.329

1906-1907 Osmanlı nüfus sayımlarına göre Kırklareli Sancağında nüfusun etnik ve dinsel dağılımı Ģöyledir.78

74 Mesut Ayar, “Kırklareli (Kırkkilise) Mekteb-i Ġdadisi”,

http://www.historystudies.net/Makaleler/1172640048_4_Mesut_Ayar.pdf, (14.09.2011), s.40.

75 Ramazan Özey “19. Asırda Edirne Vilayetinin Coğrafyası”,

http://www.marmaracografya.com/pdf/6-1-ramazanozey-19.asirdaedirnevilayeticografyasi.pdf,

(18.09.2011), s. 21.

76 Yurt Ansiklopedisi, Kırklareli/Tarih, Ġstanbul, 1987, c. 7, s. 4811.

77 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal özellikleri, Ġstanbul 2003, s. 164, 165.

78

(28)

Kırkkilise Sancağı, Osmanlı Nüfus Sayımı Özeti, 1906/7

Erkek Kadın Toplam

Müslüman 41.252 37.086 78.338 Rum 35.752 34.749 70.501 Ermeni 91 58 149 Bulgar 14.727 15.009 29.736 Yahudi 821 878 1.699 Çingene 293 280 573 Rum Katolik 101 106 207 Ermeni Katolik 1 1 Genel Toplam 93.038 88.166 181.204

Ġki nüfus sayımından da görüleceği üzere, göçler nedeniyle Sancak dahilindeki Müslüman nüfus yoğun bir Ģekilde artmıĢ, ilk defa Müslümanlar en kalabalık unsur olmasına karĢın, çoğunluğu yine gayrimüslimler oluĢturmuĢtur.

Romanya, Bulgaristan, Karadağ, Yunanistan ve Sırbistan’ın 1912 yılının Ekim ayında yaptıkları anlaĢma sonrasında baĢlayan I. Balkan SavaĢı sırasında, düĢman iĢgaline uğrayan Kırklareli yöresi belki de tarihinin en kötü günlerini yaĢamıĢtır. Bulgar Ordularının iki koldan baĢlattıkları saldırıya, hazırlıksız yakalanan Abdullah PaĢa komutasındaki Türk birlikleri savunmada kalarak zaman kazanmaya çalıĢmıĢ, ancak ordunun gerçek durumunu göremeyen BaĢkomutan Vekili Nazım PaĢa’nın emri ile, Mahmut Muhtar PaĢa’nın emrindeki 3. Kolordu 21 Ekim 1912’de baĢlayan karĢı saldırı ile, Bulgar 1. Ordusunu Erikler ve YoğuntaĢ Köyleri civarında yenilgiye uğratmıĢ, Bulgar 3. Ordusunun saldırısıyla karĢısında, geri çekilmek zorunda kalmıĢtır. Ağır kıĢ Ģartları altında düzensiz bir Ģekilde geri çekilen ordu, BaĢkomutan Nazım PaĢa’yı cepheye katılması ile Lüleburgaz’da tekrar cephe oluĢturmuĢ, düĢmanın 26 Ekim’de iki koldan baĢlattığı saldırı sırasında, ikiye ayrılmıĢtır. 79

28 Ekim’de Bulgar ordusu Pınarhisar ve Vize’ye Ģiddetli saldırılarda bulundu. AteĢkes isteyen Ġstanbul hükümetinin talebine, Bulgar orduları 17 Kasım’da yeni bir saldırı ile karĢılık verdi. Fakat takviye edilen Türk birlikleri düĢmanı

79 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Ankara 1999, c.5, s. 311, 312. ; Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl

(29)

püskürtünce, 25 Kasım’da ateĢkes görüĢmeleri baĢladı. 3 Aralık’ta anlaĢma sağlandıktan sonra, 17 Aralık’ta Londra’da BarıĢ Konferansı toplandı. Ġlk görüĢmelerden sonuç alınamazken, Ġstanbul Hükümetinin değiĢmesiyle yeniden AteĢkes görüĢmeleri baĢlatıldı. 30 Mayıs 1913’te Londra AnlaĢması imzalandı. Buna göre Girit ve Ege adaları ile Makedonya’daki Osmanlı hakimiyeti sona ermiĢ oluyordu. AnlaĢmanın ardından, Balkan Devletleri arasında toprak paylaĢımı nedeniyle çıkan karıĢıklıktan istifade eden Osmanlı Ordusu harekete geçirerek, önce Kırklareli’yi aldı, sonra Edirne üzerine yürüdü. Bulgarların isteği üzerine 31 Temmuz’da ateĢkes yapıldı. 30 Eylül 1913 tarihinde ise Ġstanbul AnlaĢması imzalanarak, Edirne tekrar geri alındındı.80

Bu dönemde, Kırklareli ve civarındaki Bulgar halkın Ġstanbul AnlaĢmasına göre, Bulgaristan’da yaĢayan Türk nüfus ile takas edilmesi sonucunda, kaza dahilinde ilk kez Müslüman nüfus, gayrimüslim nüfusun toplamından fazla hale gelmiĢtir.81

Kırkkilise Kazası, Osmanlı Nüfusu, 1914

Müslüman 22.022

Rum 14.154

Bulgar 1.599

Yahudi 987

Genel Toplam 38.762

1914’te baĢlayan, 1. Dünya SavaĢının bitimi ile, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında Yunanlılar, 25 Temmuz 1920’de Kırklareli’yi ele geçirdiler. 2,5 Yıl süren iĢgal sırasında Kırklareli halkı çok zor ve acı günler geçirmiĢtir.82

10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr AnlaĢması ile Trakya Yunanlılar tarafından tamamen iĢgal edildi. 13 Eylül 1921 Sakarya Meydan Muhaberesinde sonra Yunanlıların geri çekilmesi sonucunda, 3 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesi ile baĢlanan görüĢmeler, 11 Ekim 1922 sonuçlandı. 12 Ekim’de

80

Kırklareli Valiliği, Kırklareli İl Yıllığı, Kırklareli 2000, s. 41, 42. 81 Kemal H. Karpat, a.g.e., s. s. 208, 209

82 Türkan Doğruöz, “Milli Mücadele Sürecinde Türkiye- Bulgaristan ĠliĢkileri ve Kırklareli’nin Rolü”,

Yıldız Dağları ve Yakın Çevresi Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Ġstanbul 2006, s. 140.

(30)

imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli Ankara Hükümeti’ne bırakılıyordu. Yunanlılar 15 Ekim’den itibaren iĢgal bölgelerini boĢaltmaya baĢladılar. AnlaĢma gereği, Vize ve Saray Ġtalyanlara, Lüleburgaz ve Kırklareli ise Fransızlara, Ankara Hükümeti’ne verilmek üzere teslim edildi. Doğu Trakya’nın teslim alınması için Ġtilaf Yüksek Temsilcileri ile Ġstanbul’a gönderilen Refet PaĢa arasında 23 Ekim 1922’de bir protokol imzalandı. Buna göre ilk olarak Ġtalyan denetim bölgelerinden baĢlanarak, 2 Kasım’da Vize ve Demirköy, 8 Kasımda Lüleburgaz, 9 Kasımda Babaeski, 10 Kasımda Kırklareli teslim alınmıĢtır.83

83

(31)

3. KATALOG

3.1. MERKEZ ĠLÇEDE BULUNAN GAYRĠMÜSLĠM ESERLERĠ

3.1.1. Dini Mimari

Ġstanbul’un fethinden sonra, kentte yaĢayan gayrimüslimlere dini açıdan büyük özgürlükler tanınmasına karĢın, var olan kiliseler haricinde yeni kiliseler yapılması yasaklanmıĢtır. 1453 yılından 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar geçen bu sürede içerisinde ülke genelinde kilise yapılmamıĢ olması imar yasağının tüm Osmanlı topraklarını kapsadığı sonucunu çıkarmaktadır.84

Zira Kırklareli ili genelinde, 19. yüzyıla değin, gayrimüslim nüfusun çoğunluğunu oluĢturan Rum ve Bulgarlara ait dini bir yapının bulunduğuna dair bir herhangi bir bilgi ve belgeye de rastlanılamamıĢtır. ÇeĢitli kaynaklarda da Hıristiyan halkın, Ģehre 5 kilometre mesafedeki Eriklice köyünde bulunan kır kilisesinde ibadetlerini yerini getirdiğinden bahsedilmektedir.85

1839 Yılında yayımlanan Tanzimat ve 1856 yılında yayımlanan Islahat Fermanları ile azınlıklara tanınan hak ve özgürlükler ile birlikte, yasaklar ortadan kalkmıĢ, Kırklareli Ģehir merkezinde Rumlar tarafından dört, Bulgarlar tarafından ise üçü Ģehir merkezinde olmak üzere, bugün merkeze bağlı bir mahalle olan Karahıdır Köyündeki kilise ile birlikte dört kilise, toplamda da sekiz kilise inĢa edilmiĢtir.86

ĠnĢa edilen bu kiliselerin yapımın nasıl finanse edileceği, kilisenin yapılacağı arsanın kime ait olduğu, ve arsanın seçimi, ilgili cemaatin sayısı, kilisenin planı ve diğer proje detayları belgelendirmek suretiyle yapılan taleplerin, belli bir denetim altında ruhsatlandırıldığı, bakım ve onarım taleplerinde de aynı kurallar çerçevesinde değerlendirildiği, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi belgeleri ve Tapu Sicil ArĢivi belgelerinden anlaĢılmaktadır.

Kırklareli’de yaĢayan Bulgar nüfusun, II. Balkan SavaĢından hemen sonra, 20 Eylül 1913 tarihinde imzalanan Ġstanbul AnlaĢmasına göre, Bulgaristan’da

84 M.Sacit Pekak, “Osmanlı Ġmparatorluğu Döneminde Gayrimüslim VatandaĢların Ġmar Faaliyetleri ve MustafapaĢa”, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 51, Ankara 1999, s. 172, 173. 85 Yannis S. Yanakopulos, Doğu Trakya Saranda Eklesies, Selanik 1994, s. 56

86

(32)

yaĢayan Türk nüfus ile takas edilmesi, Rum nüfusun ise, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan AntlaĢması ve 1926 yılında imzalanan Türk-Yunan Ġskan AntlaĢması ile, Yunanistan’da yaĢayan Türk nüfus ile mübadele edilmesi ile,87

Ģehirde Yahudiler haricinde çok az sayıda gayrimüslim kalmıĢtır.88

Bunun sonucu olarak ta, 19. yüzyıl içerisinde inĢa edilen, 20. yüzyılın baĢlarında yıpranma, yangın ve benzeri nedenlerden dolayı, bakım ve onarım gören veya yeniden inĢa edilen bu kiliseler, Hıristiyan nüfusun Ģehri terk etmesi ile, bakımsızlıktan kullanılmaz hale gelmiĢ, zaman içerisinde yıkılarak günümüze ulaĢmamıĢtır. Günümüze ulaĢan tek kilise, Hatice Hatun Mahallesinde (Kocahıdır) bulunan Bulgar Hagia Nicholas (Aya Nikola) Kilisesidir. Bulgar Hagia Nicholas (Aya Nikola) Kilisesinin güney kısmında yer alan cephe duvarının bir kısmı halen ayakta durmakta ancak, çevresindeki bina ve eklentilerinin gölgesinde tamamen yok olma tehlikesi karĢı karĢıyadır.

Kentte yaĢayan Yahudilerin durumu ise farklı idi. Zira onların 19.yüzyılın sonlarında iki adet sinagogları bulunmaktaydı. Bunlardan biri 20. Yüzyıl baĢı itibariyle yaklaĢık üçyüz yıllık bir tarihi geçmiĢe sahip idi. Bu durum aslında, Yahudi nüfusun Kırklareli’ye geliĢleriyle birlikte herhangi bir engelleme ile karĢılaĢmayarak dini ihtiyaçlarını karĢılamak üzere sinagogun yapılmıĢ olduğunu ortaya koymaktadır. 20. yüzyılın baĢında, eski sinagogun hemen yanında yeni bir sinagog daha yapılmıĢ, eski sinagogun yıkılması ile bu yeni sinagog kullanılmaya baĢlanmıĢtır.89

Bu yeni sinagog halen ayakta durmakta ancak, oldukça bakımsız ve harap bir durumdadır.

Bunların dıĢında, Osmanlı Devleti 1881/82 ve 1883 Genel Nüfus Sayımına göre, Kırklareli Sancağı dahilinde yaĢayan Ermeni sayısının 108, 1906 yılı sayımında ise 149 olduğu, 1914 yılı sayımında ise kazada hiç Ermeni olmadığı görülmüĢtür.90 Kırklareli Ģehir merkezinde Ermenilere ait herhangi bir eser de bulunmamakta olup, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi ve Tapu Sicil ArĢivlerinde de herhangi bir belgeye rastlanılmamıĢtır.

87 Hüseyin Salman, “1909-1916 Yılları Arasında Trakya ve Kırklareli’nin Demografik Durumu”,

Yıldız Dağları ve Yakın Çevresi Tarihi Araştırmaları, Ġstanbul 2006, s. 87.

88 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 2, s. 6.

89 Erol Haker, Bir Zamanlar Kırklareli’de Yahudiler Yaşardı, Ġstanbul 2002, s. 300.; Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 2, s. 93.

90

(33)

3.1.1.1. Bulgar Kiliseleri

Ġstanbul’un fethi ile Osmanlı Devleti'nde toprakları üzerinde yaĢayan çeĢitli ırk ve dinlere mensup halk, etnik kökenlerine göre değil, din veya mezhepleri esas alınarak, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi olarak gruplandırılmıĢ, Fatih Sultan Mehmet, seçilen Patriği Rum Ortodoks Kilisesi Ģefi olarak atamıĢtır. 1789 Fransız Ġhtilalinin etkisiyle milliyetçilik akımları Osmanlı Devleti toprakları üzerinde yaĢayan azınlıkları da etkilemiĢ, Hıristiyan olarak tanınan halk kendilerini Sırp, Bulgar ve Rum olarak görmeye baĢlamıĢtır. Tanzimat ve Islahat Fermanlarının da azınlıklara tanıdığı hak ve özgürlükler sonucunda, kurulduğu günden bu yana Rum Ortodoks Kilisesine bağlı olan Bulgar Kilisesi, 1840’lı yıllarda baĢladığı mücadele sonucunda, 1870 yılında Sultan Abdülaziz’in Fermanı ile Bulgar Eksarhlığı adı altında Rum Ortodoks Kilisesinden ayrılmıĢtır.91

Kırklareli’de Bulgarlar Eksarhlığının kurulduğu dönemde, Bulgar nüfusun yoğun olarak yaĢadığı, Tellakzade (Akalar), Haticehatun (Kocahıdır), KarakaĢ Mahalleleri ile Karahıdır Köyünde Bulgar halk tarafından inĢa edilen 4 kilise bulunmakta idi. Bunların adları ve yapım tarihleri ;92

- Sveti Spiridion Kilisesi, 1871

- Hagia Athanasius (Aya TanaĢ) Kilisesi, 1868 - Hagia Nicholas (Aya Nikola) Kilisesi, - Bogoritsa (Meryem Ana) Kilisesi, 187093’dir.

Yıpranma, yangın ve benzeri nedenlerden dolayı, onarım gören yada yeniden inĢa edilen bu kiliseler, Bulgar nüfusun büyük çoğunluğunun Ģehri terk etmesi sonucu, bazıları atıl kalmıĢ, bazıları da 1940’lı yılların ortalarına kadar, Ģehirde yaĢamakta olan az sayıdaki Bulgar tarafından kullanılmıĢtır.94

91Gülnihal Bozkurt

, “II. MeĢrutiyet Osmanlı Mebus Zabıtlarında Bulgar Azınlıkların Kilise ve Okul Sorunları”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı 4,

Ankara 1990, s. 101, 102.

92 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 2, s. 93.

93 Panayot Madtorov, “Doğu Trakyada Bulgar Köy Listesi”, http://www.kroraina.com/knigi/giliev/

pm3/pm_4.html, (31.10.2011), s. 53.

94

(34)

3.1.1.1.1. Sveti Spiridon Kilisesi

Mimari Türü : Dini Mimari

Yapım Tarihi : 1871

Bulunduğu Mevki : Soğukkuyu

Coğrafi Konum : Planı : Fotoğrafı :

Harita 1. Plan 1. Foto. 1.

Bugün ayakta olmayan Aya (Sveti) Spiridon Kilisesi, Kırklareli’de bulunan Bulgar Kiliselerinden en önemlisi idi. Katedral Kilisesi olan Aya (Sveti) Spiridon Kilisesi,95 Tellakzade (Akalar) Mahallesi Soğukkuyu Mevkiinde, 1871 yılında inĢa edilmiĢtir.96

Tellakzade Mahallesinde oturan, Bulgar halkının ibadet edecek yerlerinin bulunmaması nedeniyle, mahalle halkından Kriyan’a ait arsa üzerine, Kriyan’ın rızası ile, Bulgar milletinden 13 kiĢinin maddi desteği ile yapılmıĢtır. 97

Kuzeydoğu yönünde tek apsisli, 29 arĢın (22 metre) uzunluğunda, 16 arĢın (12 metre) geniĢliğinde ve 8 arĢın (6 metre) yüksekliğindeki kilisenin, 3 kapısı ve 14 adette penceresi bulunmakta idi. 98

I. Balkan SavaĢı sırasında çekilen bir fotoğrafta, kilisenin üzerinin beĢik çatılı ve kiremit örtülü olduğu, güneybatı yönündeki giriĢ çıkıntısı üzerinde ayrıca çan kulesi bulunduğu, görülmektedir (Bkz. Fot.1).

95

Plamen Kraisky, “Aya Nikola Kilisesi Kırklareli”,

http://kraisky.blog.bg/lichni-dnevnici/2009/09/03/ oshte-edin-bylgarski-znak-v-odrinska-trakiia.390891, (14.03.2011), s. 1

96 Ali Rıza Dursunkaya, a.g.e., c. 2, s. 93.

97 Kırklareli Tapu Sicil Müdürlüğü ArĢivi, 127 Ada, 2 Parsel, TaĢınmaz Ferman Tercümesi, s.1 98

(35)

1908 Yılında, kilisesinin cephe duvarının yıkılarak yenisinin yapılması ve çatı bakım ve onarımı için istenen izin talebine, tamir ruhsatı verildiği, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi belgelerinden anlaĢılmakta ancak, söz konusu bakım ve onarımın yapılıp yapılmadığı hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.99

I. Balkan SavaĢı ve sonrasında, Ģehrin Bulgar iĢgali altında olduğu dönemde, iĢgal altında bulunan yerlerde arkeolojik eserleri inceleyip Bulgaristan’a götürmek üzere Kırklareli’ye gelen, Bulgaristan Ulusal Arkeoloji Müze Müdürü Bogdan Filov, Bulgar Aya TanaĢ Kilisesini ziyaret ettikten sonra Kırklareli’de ayin düzenlenen bir kiliseye gittiğini belirtmiĢtir.100

Sveti Spiridon Kilisesi’nin Katedral Kilise olması nedeniyle, muhtemelen Filov’un ziyaret ettiği kilise olma ihtimali oldukça yüksektir.

I. Balkan SavaĢı esnasında (1912-1913) çekilen fotoğrafta da ayakta olduğu görülen Sveti Spiridon Kilisesi’nin ne zaman yıkıldığı hakkında kesin bir bilgiye ulaĢılamamıĢtır.

Tellakzade Mahallesinde 1939 yılında yapılan, tapulama ve kadastro çalıĢmaları sonucunda, kadastro paftasında yapının dıĢ cepheleri çizilerek muhdesat olarak iĢaretlenmiĢ (Bkz. Plan 1.), Tapu sicilinde de “Kilise” (Bkz. Ek.1) vasfı ile tescil edilmiĢ olmasına karĢın, Nazif Karaçam Kilisenin 1930’lu yıllara doğru,101 Plamen Kraisky 1950’li yıllara doğru yıkıldığını belirtmiĢtir.102

Ancak kilisenin ne zaman yıkıldığı hakkında kesin bir bilgi ve belgeye ulaĢılamamıĢtır.

99 BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi (BOA),DH.MKT, 2660/41 100

Bogdan Filov, Rumelinin Esaret Günleri, Ġstanbul 2010, s. 34. 101 Nazif Karaçam, Efsaneden Gerçeğe, Kırklareli 1995, s. 141.

102 Plamen Kraisky, “Aya Nikola Kilisesi Kırklareli”,

(36)

3.1.1.1.2. Hagia Nicholas (Aya Nikola) Kilisesi

Mimari Türü : Dini Mimari

Yapım Tarihi : 19. Yüzyıl

Bulunduğu Mevki : Yanık KıĢla

Coğrafi Konum : Planı : Fotoğrafı :

Harita 1. Plan 2. Foto. 2.

Hagia Nicholas (Aya Nikola) Kilisesi, Kırklareli Merkezinde bulunan kiliselerden, günümüze kısmen de olsa ulaĢan tek kilisedir. Hatice Hatun Mahallesi, (Kocahıdır) IĢıklar Caddesi yakınlarında 19. yüzyılın ikinci yarısında inĢa edilmiĢtir.

Kuzeydoğu yönünde bazilikal planlı, üç apsisli ve üç nefli kilisenin, batı kısmında bulunan nartekse açılan ana giriĢi iki katlı, ana mekanı yüksek tek katlıdır. YaklaĢık iki dönümlük bir alan üzerine kurulduğu, duvar ile çevrilmiĢ oldukça büyük bir avlusu, bu avlu içerisinde kilisenin batı kısmında Bulgar Okulu olduğu, kilisenin toplam 3 kapısı ve 37 adet penceresi bulunduğu, giriĢ kısmında yer alan pencerelerin dikdörtgen Ģekilli iki sıra, ana mekanın bulunduğu kuzey ve güney cephe duvarlarındaki pencerelerin tek sıra ve yuvarlak kemerli olduğu planından anlaĢılmaktadır.103

Ali Rıza Dursunkaya, Hagia Nicholas (Aya Nikola) Kilisesinin ahĢap olduğunu ve 1920’li yılların sonunda yandığını belirtmesine karĢın,104

kilisenin güney kısımda yer alan cephe duvarının bir kısmı halen ayaktadır. Kilisenin günümüze ulaĢan bu cephe duvarının son derece düzgün ve kesme taĢ kullanılarak yapıldığı halen zeminde görülmektedir.

103 BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi (BOA),Y..A...RES., 147/53 104

Referanslar

Benzer Belgeler

Merkez ilçede faaliyet gösteren diğer sağlık kuruluşları ise Verem Savaş Dispanseri, Halk Sağlığı Laboratuvarı, Üreme Sağlığı Merkezi, 112 Acil Yardım

Regresyon analizi sonuçlarına göre; işletmecinin yaşı, geliri, kooperatife teslim edilen süt miktarı, kooperatifçilik ile ilgili yayın okuma ve kooperatifi

Buna göre, Sinop Merkez’de okul ve derslik başına düşen ortaöğretim öğrenci sayısı Sinop ve TR82 ortalamasından yüksektir.. Öğretmen başına düşen

Grafiğe göre, Kastamonu Merkez’de okul başına düşen mesleki ve teknik ortaöğretim öğrenci sayısı ve derslik başına düşen öğrenci sayısı Kastamonu ve

(10) tarafından geliştirilen ölçek 12 maddeden ve üç boyuttan (çaba, anksiyete, rahatsızlık duyguları) oluşmaktadır. Her üç alt boyut için 0,81 ile 0,93 arasında

Emür ve Onsekiz (2007)’in yapmış olduğu “Kentsel Yaşam Kalitesi Bileşenleri Arasında Açık ve Yeşil Alanların Önemi – Kayseri/Kocasinan İlçesi Park

Madde 30 — Kurum arşivinde yapılacak ayıklama ve imha işlemleri için, arşiv hizmet ve faaliyetlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesinden sorumlu birim amirinin veya kurum arşiv

Çalışmanın birinci bölümünde Kırklareli merkez ilçe merkez bölgesi mer’i plan yapılanması incelenmiş olup, konut ve çevresi kullanım özelliklerini etkileyen