E vin îlyaso ğ lu m ü zikle ilg ili y az ı ve sö y leşilerin i k ita p laştırd ı.
Müziğin kanatlarında
samlar var müziği konuşan: Balkan Naci İslimyeli, Adnan Çöker, Mehmet Gün, kendi resimlerindeki müziği an latıyorlar. Haluk Tarcan, Judith Uluğ ve Leyla Pamir müziğin eğitimi üstün de durmuşlar. Müzik eleştirisi nedir konulu bir bölümde Faruk Yener,
Fi-Evin îlyasoğlu, kitaba yazdığı giriş yazısında
bugüne dek yaptığı yüzlerce söyleşinin radyo
jj“
K a n a H a n n d a| mikrofonundan, televizyon kamerasından
dergi veya gazete sayfalarından uçup gittiği
kaygısına kapıldığını anlatıyor. Kitaptaki
söyleşiler sadece müzikçilerle sınırlı değil
müzikle ilgili başka mesleklerden kişiler le de
söyleşiler var.
■.tzsm-r w m r
U u z K j ı n
ELİF GÜN AY
E
vin îlyasoğlu bugüne dek yaptığı yüzlerce müzik söyleşisini elemiş, televizyon, radyo, dergi ve gazete yayınlarını bir araya getirip bir kitap derlemiş. Kitapta son zamanın ünlü bestecisi ve yorumcuları kadar müziğe ilgi duyan ve başka mes leklerden olan kişilerin de söyleşileri var. Dk bölüm yorumculara ayrılmış: İtzhak Perlman gibi dünyaca ünlü bir kemancı ile başlıyor. Ofra Harnoy, Ivo Pogoreliç ve Trevor Pinnock gibi ya bancı solistlerin yer aldığı yorumcular içinde son on yılın en ünlü Türk yo rumcularım bulabiliyorsunuz: Peki- neller, İdil Biret, Suna Kan, Ayla Erdu- ran, Gürer Aykal, Rengim Gökmen, Leyla Gençer, Ayhan Baran, Hüseyin Servet, Verda Erman, Gülşen Tatu ve Ayşegül Sanca vb, gibi.Bazı sanatçılarla birkaç kez değişik medyalarda söyleşiler yapılmış. Yazar onları birtakım anılarla bağlıyor. Ör neğin Pekinellerin televizyondaki pi yanoda değil çalmak, ellerinin bile gö rünmesine razı olmadıklarını; Gürer Aykal ile Bilkent’te yapılan söyleşi sıra sında TRT’nin ses teknisyeninin uyu ya kaldığını; Meral Güneyman’ın stüdyodaki kötü piyanodan nasıl iyi ses çıkartabildiğim anılarla anlatıyor. Genç müzisyenlere yol gösteren pek- çok deneyim var yorumcuların söyleşi lerinde. Örneğin İdil Biret yorumda nefes alma olayını anlatıyor: “Nefes si zi bir eserin başından sonuna kadar götüren şeydir. ..Nefes havada alın maz.. Konserden önce iyi nefes akm ı yorsanız o konser iyi olmaz...Nefesi kontrol etmek bir eserin bütün yoru munu değiştirir.” Öte yandan Gürer Aykal da genç şeflere bir öğüt veriyor: “Şefliği yıkan tek şey vardır: Orkestra önüne çıkıp flash adam rolünü oyna mak” diyor. Ayla Erduran solistliğin nasıl bir yalnızlık olduğuna değinirken kendi yüce hocalarım da anlatıyor.
Onların sanat dünyasını nasıl zengin leştirdiğini dile getiriyor: “Oistrakh benim ateşli temparamammı yönlen dirdi. Vahşi bir ata dizgin vurdu.” di yor. Suna Kan ise çağlar ötesinden ba zı besteciler bugünkü yorumları gelip dinlese acaba ne kadar şaşırırlardı so rusuna ilginç yanıtlar veriyor. Hüseyin Sermet belki de Müziğin Kanatlarının en ilginç karakteri: “Piyanist olmasay dım araba yarışçısı olurdum” başlıklı yazıda “Chopin’i ne kadar zor sevdim, onu hep George Sand’ın eteğine sığın mış hastalıklı bir adam olarak düşün müştüm...Kabahat ne Chopin’in ne de benim. İnsanlar müzik tarihi üstü ne kalıplaşmış kavramlar ortaya atıyor lar. Yıllar yılı bu böyledir diye besteci nin özünü saklıyorlar. Yanılan bendim tabii ki. ” diyor. Ve konser boyunca bir sanatçının kendisiyle barışık olmasına değiniyor: “Çalarken artık müzikle baş başa kalmalısınız. Eve dönerken alışveriş yapmalıyım, buzdolabı bom boş gibi tedirginlikleriniz varsa, icra sı rasında sizi etkileyecektir.” Ayşegül Sarıca ise müzikte tek boyutlu olmanın
yetersizliğini dile getiri yor: “Sade müzik hiçbir zaman yeterli değildir. Genel kültürlerini geliş tirmeliler (genç piyanist -
ler).”
“Bir Dönemin Anıla rı” bölümünde Cevad Memduh Altar, Nusret Kayar, Nilüfer Saygun ve Saadet Ikesus Altan yer almış. C.M. Altar Cumhuriyet’in ilk günle rinin coşkusunu anlatı yor. Aynı dönemi bir ic racı olarak yaşamış olan çellist Nusret Kayar da anılarını dile getiriyor. Nilüfer Saygun ise Ad nan Saygun ile nasıl tanı şıp evlendiğini, o döne min müzik çevresini an latıyor.
Kitabın üçüncü bölü mü “Müziğin Çevresin den” kişilere ayrılmış. Yazar Talat Halman, yurtdışmda tanık olduğu dinleyicisiz Türk icracı larını yakınarak anlatı yor. Bir müzik tutkunu
olduğunu öğrendiğimiz Mimar Sinan Üniversitesi rektörü Gündüz Gökçe ise keyifle müzik dinlemenin bir sanat olduğunu, her tür müziğin kendi için de güzellikler taşıdığını dile getiriyor. Psikolojik açıdan tarih boyu müziğin konumunu ele alan Özcan Köknel il ginç saptamalar yapıyor. Bir de
res-Evin îlyasoğlu
liz Ali ve Üner Birkan’m fikirleri yer alıyor.
“Tarihten Günümüze” başlığı kita bın dördüncü bölümü, “Itriden Mon- teverdi’ye” başlıklı bir televizyon programı ile başlamış, Aynalıkavak Kasrı’nda yer alan bir programı anlatı yor. Önce Alaaddin Yavaşça’nın
er-SunaKan Ofra Harnoy Itzhak Perlman
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi