o
Haliç, ya da Bizans dönemindeki adıyla Khryso- keras yani Altın Boynuz... Kıyıları, koruları, köşk leri, sarayları, yalıları ve
sandal gezintileriyle Ha liç, Osmanlı döneminde “İstanbul’un incisi” diye anılıyordu. Evliya Çele- bi’nin anlattığına göre 17. yüzyılda Haliç’te mevsimi geldiğinde çadırlar kuru lur, dükkanlar açılır, hok kabaz ve sihirbaz gösteri leri düzenlenir, seyirlik oyunlar oynanır, sandal sefaları yapılırdı.
Önceleri, Haliç’te iki ya ka arasında ulaşım kayık larla sağlanıyordu. Yerle şim yeri büyüdükçe köp rü ihtiyacı doğmuş; özel likle 19. yüzyılın ilk yarı sında ahşap köprüler inşa ed ilm iş ancak bunlar uzun ömürlü olmamışlar. Bu arada yeri gelmişken, Haliç’in iki yakasını birbi rine bağlamak üzere pro je geliştirenler arasında Leon ard o da V in ci ile
The Golden Horn, translation o f the Byzantine Khrysokeras, is a long winding inlet at the south
ern end o f the Bospho rus Strait. Before Istan bul's suburbs spread along its shores in the 19th and 20th centuries the upper reaches o f the in let were lined with summer palaces, pavil ions and meadows. Caiques carried their passengers here to picnic beneath the shade o f spreading trees, and the boat trip up the inlet and K ağıthane river was perhaps the most pleasurable part o f the excursion. According to the 17th century writer Evliya Çelebi, illusion ists, m agicians and other performers put on shows f o r the crowds who came here during the summer.
Caiques, the gracefu l narrow row ing boats
9 6
S K Y L IF E A Ğ U S T O S A U G U S T 1 9 9 8
Michelangelo’nun da olduğunu belirtelim.
Gerek Bizans döneminde, gerekse Osmanlılar za manında kurulan çeşitli köprülere rağmen Ha liç’te kayıkçılara duyulan ihtiyaç hiç bitmedi. Ni tekim bugün de Rıza Bodur, Mehmet Kalabalık, Mehmet Çınar, llyas Çınar, Şakir Meriç, Mehmet Yavaş bu geleneğin son temsilcileri. Altı yüz yıllık geçmişe sahip olan bu mesleği inatla sürdürüyor lar. Aralarında Mehmet Çınar gibi bu mesleği elli yıldır yapanlar bile var. Mehmet Çınar mesleğin kendisine babasından geçtiğini söylüyor. Arala rında belki de en kıdemli Mehmet Çınar ol duğu için o konuşuyor benimle. Biraz övü nerek bu mesleği sadece kendilerinin yaptı ğını söylüyor. Daha önce yapanlar varmış. Mesala 9-10 sene öncesine kadar, Hasköy- Balat arasında kayıkla ulaşım yapılırken, ar tık yapılmaz olmuş. Yine Yemiş-Yağkapanı arasında 15 sene öncesine kadar yapılıyor muş. Bugün bir tek Eyüp Sultan-Sütlüce arası yap ılıyor kayık dolmuşçuluğu. Biz Mehmet Çınar’la Eyüp Sultan iskelesinde konuşuyoruz.
Denizcilik İşletmeleri nin Balat a kadar sefe ri halen sürüyor. Ben de zaten öyle ulaştım Haliç’in son kayıkçılarına. Denizcilik
İşlet-which were a principal form o f transport around Istanbul in past centuries, were the only wav to cross the Golden Horn which divided Istanbul proper fro m the Genoese town o f Peru. Although the first wooden bridge was constructed over the waterway in the 19th century, caiques were still widely used, and today there are still a handful o f boatm en who stubbornly c o n tin u e to p ly this ancient trade. One o f them is Mehmet Qnar. who has been ferrying passengers in his rowing boat fo r the past sixty years, as his father did before him.
9 8
S K Y L IF E A Ğ U S T O S - - J * * A U G U S T 1 9 9 8
Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi