I "V v
,li
Cahide K eskiner
TEZHİB, MİNYATÜR,
KALEM IŞI ve HAT
19 Şubat - 8 Mart 1986
AL4RK0 HOLDİNG SANAT GALERİSİ Alarko iş Merkezi, Maslak Meydanı 41 Ayazağa - İST.
a
A L A R K OALARKO HOLDİNG A.Ş.
TEZHİB, MİNYATÜR,
KALEMİŞİ ve HAT
TEZHİB, MİNYATÜR, KALEMİŞİ ve HAT
TEZHİB
Elyazması kitapların ve murakkaa halindeki yazıların kenar süslemelerine "Tezhib" denir. Kelime olarak Arapça “altınlama altınla yapılan iş'anlamına geliyorsa da tezhibde kullanılan altının yanında devir ve ekollerine göre çeşitli renkler de bulunmaktadır. Yalnız varak altın kullanarak yapılan işlere "Halkari" denir. Halkan de tezhibin aksine zemin doldurulmaz, süsleme kağıdın kendi rengi üzerine tatbik edilir. Bu süsleme tarzının pek çok çeşitleri vardır. Renk vurularak yapılanlarına "Şikaf' adı verilmektedir.
Mazisi Orta Asya'ya kadar uzanan tezhib sanatı, Selçuklu Türklerinde hayli ilerlemiş, onlardan OsmanlIlara geçerek özellikle 15. ve 16.y.y.'da en mükemmel şeklini bulmuştur. Bugün bunun binlerce örneğini sanat eserlerimizin pekçoğunda görmemiz mümkündür.
MİNYATÜR
Minyatür kendine has özellikleri olan eski bir Türk resim tarzıdır. Latince minus olan minyon kelimesinden gelir. Eski Türkler minyatüre "nakış resim” demiştir.
Kökü Orta Asya'ya dayanan Türk minyatürlerinin bugün bilinen en eski örneklerini Uygur Türklerine ait 8. ve 9. y.y. Maniheist duvar resimlerinde görürüz.
Türk minyatürlerinin en büyük özelliği gerçeği yansıtmasıdır. Bu nedenle de tarihi birer belge olma niteliğine sahiptir. Çizimlerinde perspektif anlayışı çok değişiktir. Boyamada genellikle sıcak renkler uygulanmış, bunun yanında altın ve gümüşe de yer verilmiştir.
KALEMİŞİ
Cami, türbe, yalı, saray gibi mimari eserlerde binanın genellikle iç duvarlarını, kubbe ve tavanlarını, ahşap, sıva, taş, deri ve bez gibi elemanlar üzerine tutkallı boyalar ve bazen de varak altın kullanarak yapılan süslemeye "Kalemişi”, bu işi yapan ustalara da "Kalemkâr" adı verilmektedir.
Kalemisleri, teknik olarak beş farklı grupta yer alır. Klâsik mimari eserlerimizin hemen hemen hepsinde görülen Sıvaüstü Kalemisleri ki, bunlarda bulunan "Hat” yazılarda bolca varak altın kullanılmıştır, kullanılan malzemenin kalitesine göre yüzyıllarca kalıcı olabilmektedirler.
Ahşapüstü Kalemişleri.Osmanlılarda sıvaüstünden sonra en çok tatbik edilen bir tekniktir.Dış etkenlerden uzak yerlerde uygulanması sıva üstüne nazaran daha da kalıcı olmasını sağlamıştır. Bu tür işlere "Lake” veya "Edirnekari" denir.
Sırası ile deri ve bez üstü, mermer yani “Taşüstü Kalemisleri" ve bunlardan apayrı bir tarzı olan "Malakari" dediğimiz tekniği de sayabiliriz.
HÜSN-I HAT
Hat, estetik kurallara bağlı kalınarak ölçülü yazı yazma sanatıdır. İslam yazısının İlki olan "Mâkılî" yazıdan "Kûfi" hattına geçilmiştir. Köşeli yazının kolaylaştırılması amacı ile "Nesih ve Sülüs" yazıları meydana getirilmiştir. Daha sonra "Reyhani" ve "Muhakkak" yazıları doğmuştur. İslam süsleme sanatlarının en önemlisi olarak kabul edilen Hat Sanatı OsmanlIlar döneminde en yüksek seviyeye ulaşmıştır. 1 S.y.y.'dan itibaren "Hattatların Kıblesi" diye bilinen Şeyh Hamdullah Mimari yazı üstadı Ahmet Karahisari, Hafız Osman. Mustafa Rakım, Mahmud Celaleddin, Mustafa İzzet gibi sanatkârlar, bu sanat kolunun en güzel örneklerini meydana getirmiştir. Bugün, bu eserler, müze, camii ve kütüphanelerimizi süslemektedir.
Katılanlar:
Cahide Keskiner
Melek Antel
Semih İrteş
Mamure Öz
Birsen Gökçe
Nermin Bezmen
Faruk Taşkale
Hüseyin Gündüz
B irse n Gökçe Hüseyin Gündüz
M a m u re Oz
Melek Antel Faruk Taşkale
Nermin Bezmen
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi