• Sonuç bulunamadı

Kadınlarda İdrar Yolu Enfeksiyonlarında Hijyenik Alışkanlıklarla İlgili Risk Faktörleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kadınlarda İdrar Yolu Enfeksiyonlarında Hijyenik Alışkanlıklarla İlgili Risk Faktörleri"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2000, 4 (2)

KADINLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARINDA HİJYENİK

ALIŞKANLIKLARLA İLGİLİ RİSK FAKTÖRLERİ

A. Canan DEMİRBAĞ*

_________________________________________________________________________________________________________________ ÖZET

Bu çalışma, idrar yolu enfeksiyonu (İYE) tanısı konmuş kadınların risk faktörlerini belirlemek amacıyla Şubat-Mart 1998 tarihleri arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları-Doğum ve Üroloji Polikliniklerinde 220 kadın üzerinde yapılmış bir vaka-kontrol çalışması-dır. Belirtilen tarihlerde polikliniklere başvuran 110 İYE'lu kadın vaka grubunu oluşturmuştur. Kontrol grubu polikliniklere başvuran İYE tanısı olmayan kadınlar arasından olasılıklı örneklem yöntemi ile vaka grubundaki kadınların yaş grubuna uygun olarak seçilmiştir.

Çalışmada hasta ve kontrol grupları arasında düşük öyküsü (p=0.0000), kürtaj öyküsü (p=0.0129), iç çamaşırını yıkama türü (p=0.0000), devamlı ara-bezi kullanma (p=0.0046), idrar sonrası temizlik türü (p=0.0000), taharet şekli (p=0.0011), adet gününde kullanılan materyal (p=0.0163), aile plan-laması kullanma (p=0.0060), cinsel ilişki sonrası vajen yıkama (p=0.0000) ile İYE arasında anlamlı bir bağ bulunmuştur.

Anahtar Sözcükler: Kadınlar, idrar yolu

enfek-siyonu, risk faktörleri

SUMMARY

Some risk factors related to hygienic habits in urinary tract enfection in women

This is a case-control study realised in the Gynecology-Delivery and Urology outpatient clinic of the Medical Hospital of Karadeniz Technical University between February-March 1998. It was designed to determine the factors effecting the risk factors in the 110 women diagnosed urinary tracts infection out of 220 applicants.

110 women with urinary tract infection among those applying to the outpatient clinics it the period above formed the case group. The women in the control group were sellected among women who had applied to polyclinics and did not have urinary tract infection according to probability samples method based on the age of women.

In this study, we found a significant relation between urinary tract infection and history of abortion (p=0.0129), washing type of underwear (p=0.0000), continious usage of hand-made materi-al (p=0.0046), cleaning style after urine (p=0.0000), cleaning style of anal region (p=0.0011), used mate-rial during mensturation (p=0.0163), using family planning (p=0.006), washing of vagine after coitus (p=0.0000).

Key Words: Women, urinary tract infection, risk

factors

_________________________________________________________________________________________________________________ GİRİŞ

İdrar Yolu Enfeksiyonları (İYE) dünyanın her yerinde görülen önemli bir sağlık sorunu-dur. Tüm yaş gruplarında ve her iki cinste de ortaya çıkmakla beraber enfeksiyonun sıklığı yaş, cins ve zemin hazırlayan faktörlere göre değişmektedir (Topçu ve ark. 1996). Ülkemizde idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle yılda 5 milyon reçete yazılmaktadır. Yazılan reçetelerin mali-yeti sadece antibiyotik malimali-yeti olarak yaklaşık 500 milyar liradır. İYE görülme sıklığı açısın-dan üst solunum yolu enfeksiyonlarınaçısın-dan sonra ikinci sırada yer almaktadır (Özsut 1991).

A.B.D.’de İYE nedeniyle hekime başvuru sayısı her yıl 5 milyon, İngiltere’de her yıl 1 milyon civarında artmaktadır (Özsut 1991). Sağlıklı kadınlarda anüs, perine, vajen ve üretra kendilerine has ve birbirinden farklı bir mikro-floraya sahiptir. Birçok kadında seksüel yaşam biçimleri, korunma yolları ve kişisel hijyen ne olursa olsun İYE gelişmemektedir. İYE gelişe-bilmesi için mikroorganizmaların kolonize olması gerekir (Kunin 1994). Kadınlarda üretra kısadır, vajina ve rektuma yakındır. Bu nedenle mikroorganizmalar kolayca kolonize olurlar ve mesaneye girerler. Kadınların yaklaşık %

_________________________________________________________________________________________________________________

(2)

20’sinin yaşamları süresince en az bir kez İYE geçirdikleri görülmüştür. Hormonal, anatomik değişiklikler, seks yaşamı ve bazı hijyenik alışkanlıklar İYE gelişmesine yol açar (Erdil ve ark.1996). Yaygın olarak kullanılan bazı gele-neksel veya yanlış alışkanlıklar (menstruasyon sırasında kullanılan materyal, cinsel ilişki sonrası vajenin temizlenmesi, tuvalet sonrası temizlik vb.) zaman zaman üriner enfeksiyon-lara zemin hazırlamaktadır (Czerwinski 1996). Aynı zamanda kadınlarda üretranın erkeklere oranla daha kısa olması İYE riskini artırmak-tadır (Özsut 1991). Bu kadar maliyet ve manevi rahatsızlık veren İYE evli kadınlarda daha fazla görülmektedir. Evli kadınların risk faktörleri (cinsel ilişki, coitus sonrası temizlik vb.) daha fazladır (Eşer ve ark. 1994). Sağlık ekibi, özellikle klinik ve sahada kadınlarla iç içe olan hemşireler İYE’larının önlenmesine yönelik yapacakları sağlık eğitimi ile toplum sağlığının yükseltilmesine ve İYE’larının tekrarlanmasını engellemeye önemli katkıda bulunacaklardır. Bu araştırmada Karadeniz Teknik Üniversi-tesi (K.T.Ü.) Farabi Hastanesi Kadın Hastalık-ları ve Doğum Polikliniği ile Üroloji Poliklini-ğine muayeneye gelen, idrar yolu enfeksiyonu olan evli kadınların risk faktörleri ile üriner enfeksiyon arasındaki bağlantı araştırılmıştır.

YÖNTEM

Araştırma, bir vaka-kontrol çalışması olarak 15 Şubat - 15 Mart 1998 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmaya 220 kişi alınmıştır. Bunların 110'u İYE tanısı almış hasta ve 110'u polikliniklere diğer nedenlerle başvuran kadın-lardan oluşmaktadır. K.T.Ü. Farabi Hastanesi Kadın Hastalıkları-Doğum ve Üroloji Polikli-niklerine belirtilen tarihlerde başvuran İYE'lu kadın hastaların tümü vaka grubu olarak alınmıştır. Kontrol grubu, aynı tarihler arasında polikliniklere başvuran sosyoekonomik durum, eğitim ve yaş grupları yönünden eşleştirilmiş, İYE olmayan kadınlardan olasılıklı örneklem yöntemiyle vaka sayısına eşit sayıda seçilmiştir. Veriler anket yöntemi ile yüz-yüze görüşülerek toplanmıştır. Anketin dağıtımı öncesinde çalış-maya katılan kadınlardan önce izin alınmış, sonra çalışmaya katılmayı kabul edenlere soru formu uygulanmıştır. Anketteki sorular İYE yönünden risk faktörü olan, adet döneminde kullanılan ped türü, tuvaletten önce ve sonra el yıkama, dış genital organ temizleme şekli,

kürtaj durumu, aile planlaması yöntemleri, cinsel ilişki sonrası temizlenme şekli ve çamaşırların yıkanma şekli gibi sorulardan oluşmuştur. Verilerin istatistiksel analizinde Ki-kare ve Fisher in Kesin Ki-Ki-kare testi uygulan-mıştır. Ayrıca risk faktörleri için riskler (Odd’s ratio) hesaplanmış % 95 güven aralığı ile ifade edilmiştir.

BULGULAR

Araştırmaya katılan vaka grubundaki hastaların yaş ortalaması 37.5±10.6 ve kontrol grubunun yaş ortalaması 34.6±8.8’dır ve hasta-ların yaşları 35-54 arasında değişmektedir. Vaka grubundaki kadınların % 56.4’ü 5 yıl ve altında eğitimli, % 14.5’i yüksek eğitimlidir. Kontrol grubunun ise % 50’si 5 yıl ve altı ve % 16.4’ü yüksek eğitimlidir. Eğitim yönünden iki grup arasında fark bulunmamıştır (p>0.05). İdrar yolu enfeksiyonuna yol açan risk faktörleri açısından bakıldığında, hastalarda düşük öyküsü varlığı % 91.8, kontrol grubunda ise % 17.3' dür (Tablo 1). Yani hastalardaki düşük öyküsünün kontrol grubuna göre anlamlı olarak fazla olduğu belirlenmiştir (p<0.001). Buradan çıkarılan istatistiksel sonuca göre, düşük öyküsü olanların, olmayanlara göre 53.8 kat daha fazla İYE'na yakalanma riskine sahip oldukları belirlenmiştir. Aynı durum diğer bir risk faktörü olan kürtaj olma durumunda da görülmektedir. Hastaların % 41.3'ünde kürtaj öyküsü bulunurken, kontrol grubunda ise kürtaj öyküsü oranı % 25.5 olarak belirlenmiştir ve aradaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Kürtaj öyküsü olanların olmayanlara göre İYE riski 2.06 (güven aralığı) kat daha fazladır. Kürtaj öyküsü olan 45 kadının % 40.0’ı kürtajdan sonra İYE için tedavi gördüklerini, kontrol grubunda kürtaj öyküsü olan 28 kadın ise kürtajdan sonra İYE için tedavi görmedik-lerini ifade etmişlerdir (p<0.001). Bu sonuçlar, İYE'nun oluşmasında düşük ve kürtajın risk faktörü olduğunu göstermektedir.

Araştırmamızda hasta grubundaki kadınla-rın % 60'ı devamlı ara bezi kullandığını belir-tirken, kontrol grubunun % 40.9'u ara bezi kullandığını ifade etmiştir. Yani İYE'lu kadınlar anlamlı olarak daha fazla ara-bezi kullanmak-tadır (p<0.01). Bez kullananların kullanmayan-lara göre İYE riski 2.17 kat daha fazladır (% 95 güven aralığı 1.22-3.85). Her iki grup arasında kullanılan bez türü özelliğine göre anlamlı

(3)

bir farklılık ortaya çıkmamıştır (p>0.05). Hastaların % 57.8’i evde dikilmiş bez kulla-nırken, kontrol grubunun % 42.2’si evde dikil-miş bez kullandığını belirtmektedir. Hastaların % 80.9'u, kontrollerin ise % 58.1’i çamaşırlarını direkt olarak çamaşır makinesinde yıkadıklarını belirtmektedir. Bu durum hastaların İYE'na ya-kalanmasıyla yıkama şekli arasında anlamlı bir bağlantı olduğunu göstermektedir (p<0.001). Hasta ve kontrol grubunun idrar sonrası temizlenme durumları Tablo 1’de gösterilmiştir. Hastaların % 47.3'ü, kontrollerin % 14.5'i idrar sonrası temizliği için sabun kullanmakta idi (p<0.001). Aynı zamanda taharetlenme şekli de her iki grup arasında anlamlı bir farklılık göstermektedir (p<0.001). Yani hastaların % 45.5'i, kontrol grubundaki kadınların % 24.5'i arkadan-öne doğru taharetlendiklerini ifade etmiştir. İYE'na sahip kadınlar anlamlı olarak daha fazla arkadan öne taharet almaktadır. Çalışmamızda arkadan öne doğru taharet alan-ların İYE'na yakalanma riski 2.56 kat daha fazla bulunmuştur (% 95 güven aralığı 1.39-4.74). Çalışmada ayrıca hasta ve kontrol grubu arasın-da tuvaletten önce ve sonra el yıkama yönünden anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür (p>0.05). Hastaların % 68.2'si ve kontrol grubunun % 57.3'ü tuvaletten önce, hastaların % 99.1'i, kontrol grubunun ise % 100'ü tuvaletten sonra ellerini yıkadıklarını belirtmişlerdir. Her iki grup arasında tuvaletten önce el yıkama yönün-den anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Adet gören kadınların adet gününde kullan-dıkları materyal ile İYE arasındaki bağlantı incelendiğinde, hasta grubundaki kadınların % 45.3'ünün, kontrol grubundaki kadınların ise % 28.7'sinin adet günlerinde evde dikilmiş bez kullandıkları, geri kalanların ise ped kullandık-ları tespit edilmiştir (p<0.05). Adet döneminde bez kullanma İYE riskini 2.05 kat artırmaktadır (% 95 güven aralığı 1.09-3.87). Adet zamanın-da bez kullanan hastaların % 20’si bezlerini yıkayıp kaynattıklarını belirtirken, % 80.9'u direkt olarak çamaşır makinesinde yıkadıklarını ifade etmişlerdir. Bunun yanısıra kontrol gru-bunda çamaşır makinesi kullanma oranı % 58.1 olarak görülmüştür (Tablo 1). Çamaşırlarını değiştirme sıklığı ile ilgili olarak, hastaların % 96.5’i, kontrol grubunun % 97.3’ü çamaşırlarını her gün değiştirdiklerini ifade etmişlerdir. Araştırmada hasta ve kontrol grubu arasında herhangi bir aile planlaması yöntemi kullanma

durumuna göre anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0.01). Hastaların % 63.8'i, kont-rollerin % 81.5'i bir aile planlaması yöntemi kullandığını ifade etmiştir. Kullanılan aile planlaması türü yönünden İYE oluşması her iki grupta anlamlı farklılık belirlenmemiştir (p>0.05). Aile planlaması yöntemi kullanan hastaların % 55.2'si kontrol grubunun % 45.5’i geri çekme, hastaların % 14.9'u kontrol grubu-nun % 15.9’u prezervatif, hastaların % 13.4'ü kontrol grubunun % 20.5’i spiral, hastaların % 11.9'u kontrol grubunun % 6.8’i tüp ligasyon yöntemini kullandığını ifade etmiştir.

Araştırmaya alınan hasta grubunun cinsel ilişkiden sonra anlamlı olarak daha fazla vajen yıkadığını ifade etmiştir (p<0.001). Cinsel ilişkide bulunan hastaların % 68'i, kontrol grubunun % 13.6'sı ilişkiden sonra vajenlerini yıkadıklarını belirtmişlerdir. Tablo 1 genel olarak incelendiğinde tuvaletten sonra el yıka-ma dışındaki faktörlerle İYE arasında bağlantı olduğu belirlenmiş ve bu değişkenlerin İYE’nu 2-3 kat artırdığı saptanmıştır.

TARTIŞMA

Bu araştırma 220 kadın üzerinde uygulan-mıştır. Araştırmanın genel popülasyonunu 35-54 yaş arasındaki kişiler oluşturmaktadır. Pinnock ve Marshall (1997) yaptıkları çalışma-da İYE'larının en fazla görüldüğü yaş grupları konusunda değişik oranlar belirtmektedir. İdrar yolu enfeksiyonunda farklı yaş grupları yönünden farklılık olmadığını belirtmişlerdir. Gibbons (1990), Stamm ve ark. (1980), Thampson ve Mc Farland (1989) yaptıkları araştırmalarında menopoz, evli olmak, daha önce İYE geçirmiş olmak veya hijyen eksikliği gibi faktörlerin farklı yaş gruplarında idrar yolu enfeksiyonuna neden olabileceğini ifade etmek-tedirler.

Çalışmada düşük öyküsü ile İYE arasında anlamlı bir bağlantı olduğu tespit edilmiştir. Yani düşük öyküsü olanların olmayanlara göre 53.75 kat daha fazla İYE riskine sahip olduğunu belirlenmiştir (% 95 güven aralığı, 21.67-137.87). İYE oluşturan patojenlerin bazı vajinal işlemler sonucu, vajende koloniler oluşturduktan sonra sekonder olarak İYE oluşturdukları bazı çalışmalarda da ortaya konmuştur (Harold 1992, Özsut 1991, Özsut ve Çalangu 1996).

(4)

Tablo 1. Hasta ve kontrol grubu kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu oluşumunda etkili olabilecek

bazı risk faktörlerinin dağılımı

Risk faktörleri Hasta (n=110) Kontrol (n=110) p Odd’s % 95 S % S % ratio Güven Ara. Düşük öyküsü varlığı 101 91.8 19 17.3 <.001 53.8 21.7-137.8 Kürtaj öyküsü varlığı

Kürtaj sonrası İYE 45 18 41.3 40.0 28 - 25.5 - <.05 <.001 2.06 2.07 1.11-3.83 1.58-2.72 Devamlı ara bezi kullanma

Tuvaletten önce el yıkama Tuvaletten sonra elyıkama

66 75 109 60.0 68.2 99.1 45 63 110 40.9 57.3 100.0 <.005 >.05 >.05 2.17 1.60 0.00 1.22-3.85 0.88-2.90 0.00-7.75 İdrar yaptıktan sonra

sabunla taharet 52 47.3 16 14.5 <.001 5.27 2.63-10.64 Arkadan öne taharetlenme

İdrar kaçırma öyküsü Adet sırasında evde dikilmiş bez kullanma Bezleri çamaşır mak.

yıkama 50 38 43 89 45.5 34.5 45.3 80.9 83 16 29 64 24.5 14.5 28.7 58.1 <.001 <.001 <.05 <.001 2.56 3.10 2.05 3.05 1.39-4.74 1.52-6.38 1.09-3.87 1.59-5.86 Aile planlaması kullanma

Geri çekme Prezervatif RİA

Tüp ligasyonu Cinsel ilişkiden sonra vajeni yıkama 67 37 10 9 8 68 63.8 55.2 14.9 13.4 11.9 61.8 88 40 14 18 6 15 81.5 45.5 15.9 20.5 6.8 13.6 <.001 >.05 >.05 >.05 >.05 <.001 0.40 0.89 0.69 0.46 1.36 10.25 0.20-0.79 0.49-1.60 0.27-1.74 0.18-1.14 0.41-4.60 5.03-21.18

Araştırmamızda kürtaj öyküsü ile İYE ilişkisi karşılaştırıldığında, kürtaj olma durumu ile İYE arasında anlamlı bir bağ olduğu ortaya çıkmıştır. Kürtaj sonrası iYE geçirme durumu analiz edildiğinde ise hastaların % 40'ı kürtajdan sonra enfeksiyonun geliştiğini belirtmiş, kontrol grubunda ise böyle bir durumun hiç olmadığı belirlenmiştir. Yani, kürtaj öyküsü olanların olmayanlara göre İYE riski 2.17 kat daha fazla bulunmuştur (% 95 güven aralığı 1.11-3.83). Her cerrahi müdahale-de olduğu gibi kürtaj sırasında da bir enfek-siyon riski vardır. Yapılan çalışmalar, İYE'nun sebeplerinin vajinaya bağlı işlemler ve bu işlemlerden sonra düzensiz kullanılan antibi-yotikler olduğunu ortaya çıkarmaktadır (Stamm ve Hooton 1993). Vajinanın florasında meyda-na gelen değişiklikler, floranın mikroorganiz-maya karşı direncini düşürmekte ve burada kolonize mikroorganizmalara sebep olmaktadır. Kolonize olan bu mikroorganizmalar ise İYE kaynağı durumundadır (Rupp ve ark. 1992, Stamm ve Hooton 1993). Aynı zamanda, İYE sonrası antibiotik tedavisinin doğru olarak kullanılmaması da enfeksiyonun tekrarlanma riskini arttırmaktadır (Topçu ve ark. 1996).

Hastaların %34.5’inde, kontrol grubunun ise % 14.5’inde idrar kaçırma problemi olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, idrar kaçıran hastalarda çamaşırların devamlı kirlenmesi ve burada mikroorganizmaların kolayca üremesine ve üretradan yukarı çıkarak idrar yolu enfek-siyonuna neden olması ile ifade edilebilinir. Hastaların % 60'ı devamlı ara bezini geleneksel bir alışkanlık olarak kullandıklarını ve bu ara bezinin de % 73.8'inin evde dikilmiş olduğunu ifade etmişlerdir. Bez kullananların kullanma-yanlara göre idrar yolu enfeksiyonu riski 2.17 kat daha fazla bulunmuştur (% 95 güven aralığı 1.22-3.85). İstatistiksel olarak da devamlı bez kullanmanın idrar yolu enfeksiyonu oluşması yönünden önemli bir risk faktörü olduğu bulunmuştur. Kadınlarda anatomik yapı itibari ile anüs, vajen ve üretra birbirine yakındır. Aslında bu üç organında mikroflorası farklıdır ve normalde bu flora kadında hastalık yapmaz. Ancak bu floranın yapısını bozan çeşitli etmenler vardır. Bunlardan en önemlisi hijyenik alışkanlıklarıdır (Smith ve Rancy 1976, Winberg ve ark. 1995). Her gün bez kullanıl-ması normal florayı etkileyebilerek (bezin nemli kalması ve mikroorganizmaların kolayca üremesi gibi) idrar yolu enfeksiyonuna sebep

(5)

olabilir. Bez kullanan kadınlar aynı zamanda bezi sık değiştirmez ve kaynatarak temizleme yoluna gitmezler ise İYE olma riski daha da fazla yükselir. Winberg ve ark. (1995) yaptıkla- rı çalışmalarında, kadınlarda meydana gelen İYE'nu kişilerin hijyen alışkanlıkları (el yıkama çamaşır temizliği, banyo ve tuvalet alışkanlığı vb.) ve mikroorganizma arasındaki ilişkiye bağlamışlardır. Mikroorganizmanın kadında kolonizasyonunu sağlayacak bölgeler vajen, rektum ve üretradır. Bu üç bölgenin korun-masını sağlayan iç çamaşırı kullanım şekli kolonizasyonun oluşumunda etkili bir faktördür (Eşer ve Khorsid 1994).

Hastaların % 47.3'ü, kontrollerin % 14.5'i idrar sonrası temizliği için sabun kullandıklarını belirtmişlerdir. Bu konuda yapılan bir çalışma-da (Çağlar 1986) perine bölgesinde meyçalışma-dana gelen herhangi bir yara veya çatlağın İYE'nu hazırlayıcı bir etken olabileceğini ortaya çıkar-mıştır. Bu yara ve çatlaklar mikroorganizma-ların kolonize olabileceği en güzel ortamlardır. Perine bölgesinde bu duruma neden olan etmenlerden biri, perine bölgesinin kuruyarak yapısının bozulmasına ve çatlamasına sebep olan temizlik maddelerinin kullanılmasıdır ki, bunlardan en önemlisi sabundur (Çağlar 1986). Anüs florasında E.coli'nin büyük önemi vardır. Yapılan araştırmalarda (Fihn ve Stamm 1984, Foxman ve Frerichs 1985, Lacy 1978, Litta ve ark. 1995) İYE olgularının % 80'inde etken mikroorganizmanın E.coli olduğu saptan-mıştır. Bu da rektumun İYE'nda kaynak oldu-ğunu göstermektedir. Taharetin arkadan öne alınması gibi yanlış uygulamalar E.Coli'yi üretra ve vajene taşıyarak kolonizasyonuna sebebiyet verecektir. Aynı zamanda, üretranın dış üçte birinde daima kalın bağırsak florası bulunur ve kadının üretrasının kısa oluşu bu kolonilerin mesaneye ulaşmasına yatkınlık oluşturur (Dejuana ve Everett 1997, Fihn ve Stamm 1984, Foxman ve Frerichs 1985, Lacy 1978, Litta ve ark. 1995). Çalışmamızda hastaların % 45.5'inin ve kontrol grubundaki kadınların % 24.5'inin taharetlerini arkadan öne aldıkları ve bunun idrar yolu enfeksiyonu oluşmasında bağ olduğu tespit edilmiştir.

Adet gününde kullanılan materyal ile İYE arasındaki ilişki analiz edildiğinde, hastaların % 45.3’ü adetliyken evde dikilmiş bez kullandık-larını ve % 80.9'u bu bezlerini çamaşır makinesi ile yıkadıklarını belirtmişlerdir. Parsons’ında

(1985) belirttiği gibi bazı alışkanlıklar İYE'na neden olmaktadır. Bu alışkanlıkların düzeltil-mesiyle hastalık prevelansı azaltılabilir.

Araştırmada aile planlaması kullanımı ile İYE arasında anlamlı bir bağlantı bulunmuştur. Hastalarda en çok kullanılan aile planlaması türü (% 55.2) geri çekme, (% 14.9) prezervatif, (% 13.4) spiraldir. Literatürde aile planlaması türü ile İYE arasında bağlantı olduğu bildiril-mektedir. Hooton ve arkadaşları (1992) yaptık-ları çalışmayaptık-larında, İYE'nun en yaygın sebep-lerini sırasıyla diyafram, spermisid ve servikal başlık kullanımı olarak belirlemişlerdir. Ancak bizim çalışmamızda bu yöntemi kullananlara rastlamadık. Özsüt ise (1991) yaptığı çalışmada, özellikle aile planlaması yöntemi olarak diaframın kullanımı nedeniyle İYE'larında artış olduğunu, ancak doğru yöntemin (prezervatif, spiral) İYE'nu azalttığını söylemektedir. Çalış-mamızda doğru yöntemi kullanan kadın sayısı fazladır. Bu konuda yapılan bir çalışmada (Parsons 1985) cinsel ilişki yoluyla bulaşan birçok hastalıklarda eşleri korumak amacıyla cinsel ilişki sırasında prezervatif önerilmek-tedir. Prezervatif, enfeksiyon zincirinde bulaş-ma yolunu engeller, böylece enfeksiyon oluşmaz. Prezervatifin kullanılması ile perinede vajene bağlı kolonizasyon engellenmiş olur. Böylece oluşabilecek İYE olasılığı ortadan kaldırılmış olur (Parson 1985). Bizim çalışma-mızda doğru aile planlaması uygulamanın idrar yolu enfeksiyonlarını 0.40 kat azalttığı tespit edildi. Ancak bu koruyuculuğun kullanılan yöntem çeşitine bağlı olmadığı tespit edildi. Bu durum aile planlaması kullananların kişisel hijyenlerine daha çok önem veriyor olmaları ile açıklanabilir.

Yapılan çalışmada cinsel ilişki sonrası vajen yıkama oranının hastalarda % 68, kontrol grubunda % 13.6 olduğu görülmüştür. Yaygın olarak kullanılan vajinal lavaj ve vajene kimyasal madde koyma sırasında olduğu gibi vajinal üretral açıklıktan vajen yıkama sırasında da üretral açıklığa ellerin de yardımıyla bakteri taşındığı düşünülebilinir (Bent ve ark. 1983, Schaeffer 1987, Scott ve ark. 1992). Dona-bedian (1995) yaptığı çalışmada antimikrobial ajanların vajene kullanımı sırasında İYE geliş-me riskinin yüksek olduğunu söylegeliş-mektedir. Shaffer ve ark (1982) İYE'nun oluşması sırasında gerek konağa, gerekse bakterilere ait pek çok faktörün rolü olduğunu unutmamak

(6)

gereği üzerinde önemle durmuşlardır. Çalışma-mızda da görüldüğü gibi bu faktörlerden biri de vajen yıkama sırasındaki enfeksiyon zincirinin oluşturulmasıdır.

SONUÇLAR VE ÖNERİLER

1. Düşük yapma ve kürtaj olma ile İYE arasında bir bağ vardır.

2. İç çamaşırlarını çamaşır makinesinde yıkayan kadınlarda İYE’na yakalanma daha fazladır.

3. Tuvaletten önce ve sonra el yıkama ile İYE arasında bir bağ belirlenememiştir.

4. Devamlı ara-bezi kullanma İYE'nu 2.17 kat artırmaktadır.

5. İdrar sonrası temizlenmede sabun kulla-nanarın İYE oranı daha fazladır.

6. Rektumdan üretraya doğru taharet alma İYE artırmaktadır.

7. Adet gününde evde dikilmiş bez kullan-manın İYE riskini arttırdığı görülmüştür. 8. Aile planlaması yöntemlerini kullanan-larda kullanmayanlara göre İYE riskinin 0.40 kat azaldığı analiz edilmiştir.

9. Cinsel ilişki sonrası vajen yıkama ile İYE arasında anlamlı bir bağ bulunmuştur.

Çalışmamızda da görüldüğü üzere, kadınlar-da birçok risk faktörü İYE oluşumunkadınlar-da etkili olmaktadır. Bir kez İYE geçiren kadınların tekrar İYE geçirme olasılığı oldukça yüksektir (Özsut 1991). Bu araştırma bize düşük öyküsü, kürtaj öyküsü, iç çamaşırların yıkanması, devamlı ara bezi kullanma, idrar sonrası temizlik, adet gününde kullanılan materyal, aile planlaması, cinsel ilişkiden sonra temizliğin İYE’nda risk faktörü olduklarını göstermiştir. Kliniklerde yüksek olan İYE prevalansı kadın-lara doğru hijyenik alışkanlıklar kazandırıkadın-larak veya başka bir deyişle risk faktörleri yok edilmeye çalışılarak azaltılabilinir. Bu alışkan-lıkları kadınlara kazandırmak veya var olan yanlış alışkanlıkları düzeltmek hem halk sağlığı hem de klinik çalışmalar süresince sağlık ekibi tarafından gerçekleştirilebilinir. Özellikle birin-ci basamak sağlık hizmeti kuruluşlarında çalı-şan halk sağlığı hemşirleri bu konuda önemli konumdadırlar. Halk sağlığı ekibi içerisinde yer alan hemşireler sağlıklı ve risk grubundaki

kadınlara İYE'ndan korunma konusunda eğitim yapmalıdırlar. Ayrıca radyo, televizyon, gazete ve dergilerin İYE ve İYE'ndan korunma konu-sunda halkı aydınlatacak yayınlar yapmaları başarıyı arttırıcı etkiye sahip olacaktır.

KAYNAKLAR

Bent AE, Richardson DA, Ostegard DR (1983)

Diagnosis of lower urinary tract disorders in postmenapausal patients, Am J Obst Gynecol, 145: 218.

Czerwinski B (1996) Adult feminine hygine

prac-tices, Nursing Research, 9(3):123-129.

Çağlar Ş (1986) Klinik Nefroloji. 2. baskı, Ankara,

Medikal Yayınları, s.221-222.

Eşer İ, Khorsid L (1994) İdrar yolu enfeksiyonu

tanısı konmuş kadınlarda hijyenik alışkanlıkların incelenmesi. 3. Ulusal Hemşirelik Kongresi Kitabı, Cumhuriyet Üniv. Yayını, s.19-29.

Gibbons P (1990) Cystitis in the sexually active

female, Nursing Times, 86(2):33-35.

Harold C (1992) Urinary tract infections, Am J

Med, 6 (suppl.):92.

Hooton TM ve ark. (1992) A prospective study of

risk factors for symptomatic urinary tract infection in young women, North English Journal of Medi-cine, 335(7):468-474.

Dejuana CP, Everett JC Jr (1977) Interstitial

cystitis: experience and review of recent literature, Urology, 10:325.

Donabedian H ve ark. (1995) Prevention of

subse-quent urinary tract infections in women by the use of anti-adherence antimicrobial agents, Journal of Antimicrobial Chemother, 35(3):409-420.

Erdil F, Elbaş N (1996) Cerrahi Hastalıkları

Hemşireliği, Ankara, Kaya Matbaacılık, s.392.

Fihn SD, Stamm WE (1984) Interpretation and

comparison of treatment studies for uncomplicated urinary tract infections in women, Am J Medicine, 76(5):148-154.

Foxman B, Frerichs RR (1985) Epidemiology of

urinary tract infection: diet, clothing and urination habits, Am J Publich Health, 75(11):1314-1317.

Kunin C (1994) Urinary tract infections in females,

Clinical Infectious Diseases, 18:1-12.

Lacy SS (1978) Urinary tract infection. Gynecologic

and Obstetric Urology, Philadelphia, WB Saunders, s.301.

Litta P ve ark. (1995) Risk factors for complicating

infections after cesarean section, Clinic-Exp-Obstetric-Gynecology, 22(1):71-75.

(7)

Özsut H (1991) Üriner sistem infeksiyonları: Genel

ilkeler ve tanı yaklaşımı, Klimik Dergisi, 4:3.

Özsut H, Çalangu S (1996) İnfeksiyon Hastalıkları.

Ankara, Nobel Tıp Kitapevleri, s.920-922.Parsons

CL (1985) Urinary tract infections in female patient,

Urology Clinic North America, 12: 355.

Pinnock C, Marshall VR (1997) Troublesome lower

urinary tract symptoms in the community: a prevalence study, Medical Journal, 167(2):72-75.

Rupp ME, Soper DE, Archer GL (1992)

Colonization of the female genital tract with S. Saprophytıcus, J Clin Microbiol, 30:2975-2979.

Schaeffer AJ (1987) Urinary tract infection,

Infec-tion Disease of Clinic North America, 1:875.

Scott JR ve ark. (1992) Obstetrics and Gynecology

(Çev. S Erez ve R. Erez). İstanbul, Yüce Yayınları, s.1117-1118.

Shafer MAB ve ark. (1982) Acute salphingitis in the

adolescent female, Journal of Pediatric, 100(339): 50.

Smith DR, Rancy FL Jr (1976) Radiculitis distress

as a mimic of renal pain, Journal of Urology, 116-269.

Stamm WE ve ark. (1980) Causes of the acute

urethral syndrome in women, North English Medical Journal, 303-409.

Stamm, Hooton TM (1993) Management of urinary

tract infections in adults: North English Medical Journal, 1328-1329.

Thampson JM, McFarland GK (1989) Urinary

Tract Infection. Toronto, The C.V. Mosby Company, s.1107.

Topcu A ve ark. (1996) Enfeksiyon Hastalıkları.

Ankara, Nobel Tıp Kitapevleri, s.924.

Winberg J ve ark. (1995) The PapG-adhes in the tip

of P-fimbriae provides E. Coli with a competitive edge in experimental bladder infections of cynomolgus monkeys, Journal Experimental Medicine, 182(6):1695-702.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tatlısularda yaşayan bitkiler genel olarak hidrofit topluluklar (suda yüzen bitkiler), amfibi topluluklar (bir kısmı karada, bir kısmı suda gelişen bitkiler) ve helofit

To overcome these problems, in this study, the samples are studied to chemically concentrate by using less radiochemical procedures than used in alpha

‹lk otomatik çamafl›r makinesi motoru 1976 ‹lk otomatik çamafl›r makinas› pompa motoru 1980 ‹lk aksiyel vantilatör serisi 2000 Üretilen ilk DC tahrik motorlar› 1995

Hastaların yaş, cinsiyet gibi demografik özellikleri, kronik böbrek yetmezliği (KBY) etyolojileri, transplantasyon öncesi diyaliz tipleri ve süresi, preemptif transplant

Hasta olarak acil servise baflvurdu¤unuzda hekimin yap›lmas› planlan›lan tan› ve tedavi hakk›nda anlafl›l›r bir flekilde bilgi vermesi sizi nas›l etkiler.. Hasta

Bu makalede ilk hastal›k bulgusu olarak malign miyalamatöz plevral efüzyon ve toraks duvar›nda plazmositom saptanan daha sonra yap›lan tetkiklerde multipl miyeloma tan›s› alan

Klini¤imizde son sekiz y›l içinde, soliter akci- ¤er nodülü veya kitlesi nedeniyle rezeksiyon uygulan›p histopatolojik tan›s› &#34;hamartom&#34; olarak bildirilen 15 hasta;

Burdur’un Akçaköy’ünde 1929 yılında doğan yoksul köylü çocuğu Fakir ile ondan iki yıl son­ ra İstanbul’da dünyaya gelen üç kuşaktan iyi eğitim görmüş