13 NİSAN 1Ô99 SALI
Hurriye
Sadberk Hanım Müzesi
19. yüzyılda yapılan ve
Azaryan Yalısı olarak da
bilinen Büyükdere’deki
müze “Arkeolojik Eserler”
ve “ İslam ve Osmanlı
Eserleri” olmak üzere iki
bölümden oluşuyor. Aynur
Erdem'in Skylife Dergisi'nin
Nisan 1999 sayısında yer
alan yazısını yayımlıyoruz.
T
arihi belge, doküman,eşya ve kalıntıların bulunduğu müzeler, insana tuhaf bir his verir: Her biri yüzlerce, binlerce yıllık tarihi malzemenin arasmda dolaşmak, incelemek, tarihe elinizi uzatmak... Şimdi hepsi mazi olmuş insanların ellerinde şekil bulmuş, gündelik
hayatlarında kullanılmış bu nesneler, tarihin gri perdesini aralamanın garip ama keyifli hissini tattırır insana.
Vehbi Koç'un eşi Sadberk Hanım'm girişimiyle temelleri atılan Sadberk Hanım
Müzesi’nde de benzer bir hisse kapılıyorsunuz. Hayatının son günlerinde kurulmasına vesile olduğu müzeyi göremeden, 23 Kasım 1973'te hayata gözlerini yuman Sadberk Hanım'm vasiyeti üzerine, adım yaşatacak olan müzeyi Büyükdere'deki yalıda kurmaya karar veren Koç Ailesi, işe önce bu binayı onartmakla başlar. Böylece 14 Ekim 1980 tarihinden itibaren Sadberk Hanım'm kişisel koleksiyonundan oluşan, Türkiye'nin ilk özel müzesi meraklıların ilgisine sunulur.
Azaryan Yalısı
Bu arada ünlü koleksiyoner Hüseyin Kocabaş'm
ölümünden sonra varisleri tarafından satışa çıkarılan eserleri, 1983 yılında satın almarak, sürekli gelişen Sadberk Hanım Müzesi'ne kazandırılır. Söz konusu koleksiyon, MÖ 6 binden 19. yüzyılın sonuna kadar Anadolu'da yaşamış medeniyetlere ait kültür kalıntılarından oluşan bir mozaiktir. Bu olaydan sonra müzedeki eserler "Arkeolojik Eserler" ve 'İslam ve Osmanlı Eserleri" olarak iki grup halinde sınıflandırılarak sergilenmeye başlanır.
iki ayn yapı içinde yer alan Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi, Boğaz'm Karadeniz'e açıldığı noktaya yakın bir yerde, Büyükdere'de hemen sahilde bulunuyor. Müzeyi oluşturan binalardan birincisi 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş. Üç tam, bir çatı katından oluşan bina, üslup olarak geleneksel Avrupa halk
B üyükdere’deki Sadberk Hanım M üzesi’nin birinci katının genel görünüm ü (üstte).
M üze binası (üstte); II. A bdülham id tuğralı tabaka (sağ üstte); MÖ. 6 binden kalm a toprak çöm lek (yanda). • Fotoğraflar: Hakan AYDOĞAN mimarisi örnek alınarak
yapılmış. "Azaryan Yalısı" olarak da bilinen yapı, kagir zemin üzerine ahşap/bağdadi tarzda inşa edilmiş.
Sevgi Gönül Binası
1950 yılında Koç Ailesi tarafından satın alman bu bina, 1978 yılma kadar yazlık olarak kullanılmış. Sedat Hakkı Eldem'in hazırladığı ve 1978-80 yıllan arasmda yürütülen restorasyon projesinin tamamlanmasıyla birlikte Sadberk Koç Koleksiyonu sergilenmek üzere müzeye dönüştürülmüş. 400
metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş Azaryan Yalısı'nın, bahçesi ile birlikte
hesaplandığmda 4280
metrekarelik bir alanı kapladığı görülüyor. Yalının giriş katında hediyelik eşyaların sergilendiği bir bölüm ile ufak bir çay salonu mevcut. Bugün kullanılmayan ana girişin tavam, eski Roma mimarisinden esinlenmiş kartonpiyer kasetlerle bezenmiş. Duvarlar mermer taklidi kalemişi boyalı olup, katlar arasındaki iletişim ahşap merdivenler sayesinde
gerçekleşiyor. Binanın birinci ve ikinci katlarındaki ana salonlar ve bunlara açılan odalar eserlerin sergilendiği mekânlar olup çatı katında depolar, çalışma odaları ile kitaplık bulunuyor.
Yapının dış yüzünde çarpı işareti şeklindeki ahşap süslemeler ve kabaralar yalıyı
daha belirgin kılmış ve halk arasmda 'ATclalı Yalı" olarak anılmasına yol açmış. Vehbi Koç Vakfı'mn 1983 yılında satın aldığı Kocabaş eserlerinin Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonuna katılmasıyla birlikte yeni sergi mekânlarına ihtiyaç duyulunca, mevcut binanın yarımdaki, 20. yüzyıl başlarında inşa edildiği düşünülen, yarı yıkık
durumdaki başka bir yalı aslına uygun olarak yeniden inşa edilir. Yüksek Mimar İbrahim Yalçın tarafından hazırlanan rekonstrüksiyon projesinin tamamlanması yaklaşık iki yıl sürer.
1988 yılında "Sevgi Gönül Binası" adıyla açılan bu
bölümde, İslam öncesi devirlere ait arkeolojik eserler
sergilenmeye başlanır ve aym yıl "Europa Nostra" ödülüne layık görülür. Betonarme binanın ön cephesi ahşap kaplı olup yan cephesi ahşap taklidi mermer sıvalı. Önden üç, arkadan zemin dahü dört katlı olan binanın giriş katında bir salon ve konservasyon
laboratuvan bulunuyor. Ana ve ara katlarda Anadolu
uygarlıklarına ait kültürel kalıntılar kronolojik olarak sergileniyor. Sergileme alanı toplam 625 metrekare olup, vitrinler ve salonlar gün ışığına kapatılmıştır.
Son derece modem bir görünüme sahip olan Sadberk Hanım Müzesi Çarşamba günleri hariç her gün 10.00- 17.00 saatleri arasmda ziyaretçilere açık.
Yazi ve FoToqiufUit: Alp UUqAy
S O K A K P A N O R A M A
K
aRAKÖY BALIKÇILARI
Haftasonu güneşini bulanlar kendilerini deniz kenarına, Boğaz'a veya Halic'e atmışlar. Galata Köprüsü ve civarı da kıpır kıpır. Balıkçılar kalabalığı fırsat bilip Karaköy İskelesi önünde tezgahları açmışlar. Tezgahlardaki bolluğu ve ucuzluğu gören herkes balıkların başına üşüşmüş. Bu güzel havayı balık yiyerek akşama taşımak istiyorlar.
KlRCAALİ'DEN İSTANBUL'A
Bileyci Şerif Usta Bulgaristan göçmeni olarak İstanbul'a gelmiş. Doğma büyüme Kırcaalili. Orada uzun yıllar bir
ayakkabı fabrikasında çalışmış. Ancak 1992 yılında tası tarağı toplayıp Yenibosna'daki akrabalarının yanma yerleşmiş. 0 zamandan beri de Bakırköy'den Eminönü'ne kadar dolaşa dolaşa bileycilik yapıyor. İki oğlu halen Bulgaristan'da çalışmaya devam ediyor, kızı ise babasının yanında kalıyor.
T
avukçu
feth
İ
sokak
Pangaltı'da Halaskargazi Caddesi'ni Ergenekon Caddesi'ne bağlayan üç sokaktan biri. 140 adımda yürünen Tavukçu
Fethi Sokak'ta fazla trafik yok. Antikacı, elektrikçi, kırtasiye, ayakkabıcı gibi birkaç dükkanın yanı sıra bir pizzacı yer alıyor. Halaskargazi Caddesi tarafındaki eski büyük postane binası ise şu anda kullanılmıyor.