• Sonuç bulunamadı

Rübab-ı Şikeste

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Rübab-ı Şikeste"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

" T

NİSAN

Prof.Dr. Ayhan Songar

f

“Mübeşşer adımlarla ettim mürur

Demin mustarib geçtiğim sâhadan...”

RUBAB-I

SİKESTE

IV lirsad’dan Servet-ı Fünun’a Sitayiş-i Hazret-i Padişahı’den Bir lâhza-i teahhura kadar bütün hayatı

dalgalanmalarla, iniş-çıkışlarla dolu, hakkında şimdiye kadar birçok söz edilen Tevfık Fikret’in psikiyatrik tahlilini yapmak istiyorum. Aradan bukadar sene geçtikten, şairin kendisi de, eserleri de tarihin malı olduktan sonra, psikiyatriye de bir söz düşer kanaatindeyim. Umarım ki bu yazım Tevtik Fikret’in beraatine ve iade-i itibarına medâr olsun.

Meseleye yaklaşabilmek için bazı psikiyatrik tarifler yap­ mak mecburiyetindeyiz:

Beden yapısı: Beden yapısı, “ bir organizmanın irsi sebep­ lere bağlı olan biyolojik yapısı” diye tarif edilir. Bu biyolojik yapı, birçok anatomik hususiyetler yanında belirli birtakım fizyolojik fonksiyonları ve davranış örneklerini de ihtiva eder. Muayyen beden yapısında olan kimselerin “stress”lere verdik­ leri cevaplar da muayyendir. Her ne kadar bu anatomik ve fonksiyonel hususiyetler irsî-ailevî faktörler tarafından tayin edilirlerse de muhitten gfelen tesirler, ferdin içinde yaşadığı çevrenin şartları da şahsın davranış istikametinin belirlenme­ sinde önemli rol oynamaktadır.

Piknik yapılı olanlar, karın ve göğüs boşluklarının çevre­

lerinin gelişmesi ve gövdede yağ birikme temayülü ile birlikte kol ve bacakların zayıf bir şekilde teşekkülü ile kendini göste­ rir. Bunlar bizaç bakımından siklotim tiptedirler. Kederden neş’ eye çabuk geçen, sevgi ve nefret arasında dalgalanan, fikirden fikire atlayan, sebatsız ve dişa dönük mizaçları vardır. Mesele­ leri ele alış tarzları sathîdir. Kıymet hükümleri dış hadiselere bağlı olarak kolayca değişir. Hayatları derin keder ve aşırı neş’e arasında dalgalanırken bir meslekte ve işte tam başarıya erişecekleri sırada bu mizaç değişikliği ve tahammülsüzlük o mesleği, işi değiştirmelerine, daldan dala konmalarına sebep olur. Konuşmaları, yazıları da aynı fikir kaçışını, sebatsızlığı göstermektedir.

Siklotim mizacın biraz daha inkişafı sikloidi denen ve akıl hastalığı hududuna varan marazı mizaç dalgalanmalarına yol açar. Fahrettin Kerim Gökay Hocamız bunlar için “ bâb-ı cinnetin etrafında dolaşıp bir türlü içeri giremiyenler” derdi. Bir adım daha atarsa “siklofreni” veya “manik-depressif psikoz” dediğimiz akıl hastalığı ile karşılaşırız. Artık neş’e, kudret, zinde­ lik duygularının zirvelerinden intihara kadar gidecek ruhî çökün­ tüler mizaç dalgalanmaları onun içindir ve yeri de bir psiki­

yatri kliniği, bir akıl hastanesi olmalıdır.

Bu temel psikiyatrik mefhumlar, İlmî hakikatler ışığında Tevfik Fikret’in hayatını ve şiirlerini gözden geçirelim.

Galatasaray Lisesini birincilikle bitiren Tevfik Fikret, çalışkan bir talebedir. Giyimine, kıyafetine olduğu kadar meselâ el yazısına da dikkat eder. Resim yaptığını da söylerler. Fikret’in hayatını inceliyen edebiyat tarihçileri zaman zaman onu “ içe dönük” bir kimse olarak değerlendirmektedirler. Halbuki Fikret’in lise yıllarındaki davranışları bile onun ne derece dışa dönük mizaçlı olduğunun delilidir. İçe dönüklük gibi zannedilen tavrı, depressif, ruhî çöküntü içinde bulun­ duğu devirlerdeki davranışlarından kaynaklanmaktadır.

Tevfik Fikret liseyi bitirdikten sonra daima meselelerir sathında kalmış, hadiseler karşısında verdiği hükümler gün lük değişmelere uğramış, Halid Ziya’nın “Fikret pek az, azın

bütün manâsı ile bütün manâsı ile pek az okur bîr şâirdir”

teşhisine muhatab olmuştur. Bu da siklotizm mizacın biı hususiyeti...

Resimlerine bakınız, onu tarif eden yazıları okuyunuz... Tevfik Fikret tipik bir “ piknik”dir. Genç yaşından itibaren şişmanlığı ile dikkati çekmiştir. Hayatının son devrinde bir­ denbire zayıflaması, dişlerinin dökülmesi, onda şişmanlığın sonucu bir şeker hastalığının gelişmiş olması ihtimalini akla getirmektedir.

Tevfik Fikret’in hayatının mümeyyiz vasfı sebatsızlığıdır demiştik. Bu, her halinde zâhirdir. Devamlı surette iş değiştir­ miş, meselâ, liseyi bitirince tayin edildiği İstişare Odasındaki memuriyetinden maaşının zamanında verilmemesini bahane edip ayrılmış, daha sonra geciken maaşı kendisine verildiyse de kabul etmemiş, sonra da darılarak ayrıldığı kaleme kendi arzusu ile dönerek bir müddet daha çalışmıştır.

Sultan Abdülhamid için,

Yegâne Melce-i Vâlâ-tebarımız sensin Medâr-ı muhteşem-i iftiharımız sensin. Senin vücûduna muhtâcız ey veliyy-ün-niam İlel’ebed sana densin Halîfe-i âlem.

mısralarını yazan Tevfik Fikret, gün gelmiş ona suikaste kalkışan Ermeni komitacı için “Ey şanlı avcı” hitabını kulla­ nabilmiştir.

(2)

Türk Edebiyatı

NİSAN

Ölmüş Değiliz

Allâhü ekber, Allâiıü ekber... Bir samt-ı ulvî, giiyâ tabiat Hâmuş hâmuş eyler ibâdet.

mısralarının şairi bir zaman sonra Allah’a, Kur’an-ı Kerim’e dil uzatacak hale gelmektedir.

Sis şiiri onun içindeki karanlığı, melânkolik devresinin derin ıstırabım dile getirmektedir.

Sarmış yine âfâkını bir dûd-i muannid. Bir zuİmet-ı beyzâ ki peyâpey mütezâyid. Tazyikinin altında silinmiş gibi eşbâh. Bir tozlu kesâfetten ibâret bütün elvâh; Bir tozlu ve heybetli kesâfet ki nazarlar Dikkatle nüfuz eyliyemez gavrine, korkar! diye başlıyan Sis’in bir yerinde, Hep levs-i riyâ dalgalanır zerrelerinde, Bir zerre-i safvet bulamazsın içerinde,

sözleriyle o zamanki İstanbul’u tasvir etmekte,

Ey kapkara damlalarla birer mâtem-i ber-pâ

diye kapkara gördüğü bu güzelim şehre

Örtün, evet, ey hâile... Örtün, evet, ey şehr. Örtün ve müebbed uyu, ey fâcire-i dehr!...

mısraları ile seslenmektedir.

Şurası muhakkaktır ki, dış âlem, kendi iç dünyamızın bir aksinden, projeksiyonundan başka bir şey değildir. Hayatının so­ nuna gelmiş, el ermez, göz görmez, fizyolojik sefâlet içinde bir kim­ senin birazıcık daha yaşayabilmek için doktorlara yalvarışını düşünün, sonra da genç bir delikanlının kendi eliyle hayatına kıymasını gözünüzün önüne getirin. Dışarda değişen birşey yok, âlem hep o âlem, devran yine ol devran; ona bakan, kendi içimizin aydınlığını veya karanlığını- onun perdesinde seyre­ den biziz. Kimimiz kahveyi çok şekerli sever, kimimiz sade kahveden hoşlanır. Neden? Çünkü tad kahvede veya şekerde değil, bizim ağzımızdadır da ondan. İşte bunun içindir ki Fikret de sis ile hakaret ettiği, kapkaranlık görüp göstermek istediği İstanbul’dan Rücû ile özür dileyecektir.

Millet yoludur, hak yoludur, tuttuğumuz yol; Ey hak, yasa, ey sevgili millet, yaşa var ol!...

gibi mısralanndan zindelik, neş’e, kuvvet taşmaktadır. Psikiyatrik deyimi ile “Euphoria” ... derken depression gelir ça­ tar, artık kahramanlık, dinî, ulvî duygular onun için birer hedeftir.

1908 hareketini “Millet Şarkısı” ve “Doğan Güneşe” şiir­

leri ile selâmlıyan Fikret, sonra bu hareketi,

Ey millete bir sille olan darbe-i miinker!

diye lânetlemiş, onu gerçekleştiren İttihatçılara ise

Yiyin efendiler yiyin; bu hân-ı iştihâ sizin;

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! demiştir.

Fikret’in hayatını tetkik edersek, gençliğindeki davranış- larınave eserlerine, şiirlerine daha ziyade zindelik duygusunun hakim olduğunu görürüz. Yaşlandıkça depresyon, çöküntü ön plâna geçmektedir. Nitekim psikiyatrik gerçek de budur. Siklotim, siklofren kişiler gençliklerinde mani nöbetlerine sık yakalandıkları halde, yaşlılık çağlarında daha çok melânko- liye Taslamaktayız.

Fikret’in “firar-ı efkâr” ı, Servet-i fünün şiirinin bir husu­ siyeti gibi gösterilen “şiirde cümle hakimiyeti” şeklindeki nazım tarzında da kendisini göstermektedir. O zamana kadarkı düzenli, muvazeneli şiir söyleyiş tarzı, mısralann başlı başına birer manâ ifade etmesi hususiyeti Servet-i fünâncularca, bil­ hassa Tevfık Fikret’in şiirleri ile yıkılmıştır.

Bu memlekette de bir gün sabâh olursa, Halûk, Eğer bu memleketin sislenen şu nâsiye-i Mukadderâtı kavi bir elin, kavi muhyî Bir ihtizâz-ı temâsiyle silkinip şu donuk, Şu paslı çehre-i millet biraz gülerse... - O gün Ben ölmemiş bile olsam, hayâta pek ölgün Bir irtibâtım olur şüphesiz; - O gün benden

ve ilâhare... devam edip giden şiirde henüz nokta kona- mamakta, bir mısraın ortasından başlıyan cümle öbür

mıs-Suskun duruyorsak bizi cansız mı sanırlar?

Ölmüş değiliz, söylenecek çok sözüm üz var.

Memnun görünenler konuşursak utanırlar.

Ölmüş değiliz, söylenecek çok sözüm üz var.

Seyretmedeyiz âlemi dost penceresinden.

Bir bir dökülür, kimleri tutsak, neresinden.

Bir gün çıkarız saygımızın cenderesinden.

Ölmüş değiliz, söylenecek çok sözüm üz var.

Her mutluluğun yolları varsın kapatılsın.

Her özleyişin müddeti sonsuz uzatılsın.

Bağlar koparılsın yine, etraf kuşatılsın.

Ölmüş değiliz, söylenecek çok sözüm üz var.

MEHMET ÇINARLI

rada biter gibi olurken yeni bir cümle başlamaktadır. Buna Edebiyatçılarımız ne derlerse desinler, bu, patolojik marazî bir söyleyiş tarzıdır. Buna psikiyatride “ elliptik konuşma” diyoruz. Konuşmanın başı ve sonu söyleyen için başka, dinle­ yen için başkadır ve bu yüzden konuşma “informatif değerini” kaybetmiş durumdadır.

Şimdiye kadar söylediklerimizi hülâsa edersek, Tevfık Fikret, nam-ı diğer Mehmet Tevfık, piknik yapılı, siklotim karakterli, zaman zaman yükselme ve depresyon devreleri geçiren ve bu devreleri bazen ciddî, patolojik vasıf kazanan, hasta ruhlu bir şahıstır. Bütün hayatı ve eserleri bu hasta ruh yapısını aksettirmektedir. Esasen fazla bir ilmi, felsefesi, derin bilgisi olmayan, tetkik ve tetebbua mizacı da müsait bulunma­ yan Tevfık Fikret’i şiirlerinin manâsı bakımından değerlendi­ rip suçlamak kabil değildir. Onu gününe ve o günkü mizaç dalgalanmasının sekline göre şiir sövliyen bir kimse olarak ele almak, edebî şahsiyetini bu şekilde değerlendirmek gerekir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak bunu başarabilmek için daha çok çalışmak, doğaya ve onunla olan ilişkimize daha yakından bakmak gerekiyor.

Toplam devlet iç borçlanma senedi (DİBS) portföy değeri 2016 yılında önceki yıla göre %10 artarak 497 milyar TL’ye ulaşmıştır.. Devlet iç borçlanma

Tehlikeli Madde Kavramı ve Sınıflandırmalar; Hiçbir Şekilde Hava Yoluyla Taşınamayacak Tehlikeli Maddeler; Birimler ve Kullanılan Dokümanlar; Tehlikeli Maddelerin

Ayrıca rüzgar sonucu bir çok toz parçacığının atmosfere taşınması güneşten gelen ısınların geriye yansımasına bu da dünyanın olması gerektiğinden çok daha soğuk

Bu amaca yönelik olarak çal ışmada, yaklaşı m testlerinden sadece Marascuilo, James'in ikinci-derece ve Alexander-Govern testleri ele al ı narak, baz ı değ işik gözlem say

Üniversitenin  ve bağlı birinılerinin  öğretim  kapasitesinin  ıasyonel  bir  şekilde  kullanılmasında  ve geliştirilnıesinde,  öğrencilere 

Beydar ı sorgum çe şidinin üç ekim zaman ı ve üç bitki sı kl ığı nda oluşturdukları çeş itli agronomik özelliklere ili şkin varyans analizi sonuçlar ı Çizelge 4 ve

Doğal kaynaklardan enerji kazanımı bağlamında, iklime bağlı olarak güneş velveya rizgara dayalı bina formunun biçimlendirme prensiplerinin tartışıldığı