• Sonuç bulunamadı

Salihli akşamları-5:Nazım'ın sevdikleri...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Salihli akşamları-5:Nazım'ın sevdikleri..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

18 HAZİRAN 1992 PERŞEMBE

ANKARA NOTLARI

MUSTAFA EKMEKÇİ____________

Salihli Akşamları-5

Nâzım'ın Sevdikleri...

Salihli’de, kükürtlü “ Kurşunlu Kaplıcaların da, sabah kahvaltısındayız. Can Yücel, geç yattığı için daha kalkıp gelememiş, öbürleri orada. Samiye Yaltırım, Ayşe Yaltı- rım, Müzehher Vâ-nu, Şükran Kurdakul, Balaban, Kıymet Coşkun, Güler Yücel...

Dereden tepeden; Nâzım Hikmet’in sevdiklerinden açı­ yorduk. Nâzım’ın ilk eşi Nüzhet Hanım’ı tanımıştım, 1980 yılında. Yalçın Küçük’le, Nüzhet Hanım’ın damadı Şevket Çizm eli’nin Or-An’daki evine gitmiştik. Nüzhet Hanım, o yıl seksenindeydi. Evde gençler briç oynuyorlardı. Ben oyna­ yanları seyrediyordum. Nüzhet Hanım, Yalçın Küçük’e:

- Senin arkadaşın aptal! demiş, ben onun yazılarına âşı- kım, o ise, bana hiç bakmıyor!

Yalçın Küçük, gelip aktardı Nüzhet Hanım’ın sözlerini; birlikte konuşmaya başladık. Altta kalmamalıydım:

- Burada en genç sîzsiniz Nüzhet Hanım! Yıl 1980, siz de sekseninizdesiniz! Yalçın Küçük sordu:

- Nâzım Hikmet’ten neden ayrıldınız?

- Benim için çok ağır yazdı; “Sen/benim/minare boyun­ da çam gövdeme,/yumuşak,/beyaz,/bir kurt gibi girdin,/ kemirdin!" diye yazdı. “ ..Beynime giren kurdu/çürük bir diş çeker gibi söktüm” dedi. Biliyor musunuz, Nâzım Hik­ met beni bırakmadı, ben boşandım!

Kahvaltıda Samiye Yaltırım’a sordum: “ Doğru!” karşılı­ ğını verdi. Müzehher Vâ-Nu:

- Doğru, o Nâzım’ı bıraktı dedi. Valâ (Nurettin), Nüzhet için: “ En fevkalade kadındı, onun hayatına giren" derdi.

Nüzhet Hanım da, üstü kapalı söylemişti, Nâzım’la ayrıl­ malarının nedeninin, Nâzım’ın annesi Celile Hanım oldu­ ğunu. Yalçın Küçük sormuştu:

- Nüzhet Hanım, şimdi olsa Nâzım’dan ayrılır mıydınız? - Ayrılmazdım, diye karşılık verdi Nüzhet Hanım, böyle bir şairi bırakmak, üzmek istemezdim!

Uzun konuştuk o gün, 1921 yıllarının Ankarası’nı sorduk, Mustafa Kem al’i anlattı. O zaman evlerde toplanıyorlar- mış. Mustafa Kemal Paşa, Meclis Başkanı. Nüzhet Ha- nım’ın eniştesi, gazeteci Muhittin Bey, Tanin’in Genel Yayın Müdürü. Ankara’da Basın-Yayın’da görevli, belki genel müdür. Nüzhet Hanım, on sekizinde var, yok. Musta­ fa Kemal,'önünde eğilerek dansa kaldırmak ister. Nüzhet Hanım:

- Teşekkür ederim, dans etmeyeceğim! der. Mustafa Kemal ısrar eder:

- Ama, hanımefendi, ben çok güç durumda kalacağım! Lütfen kırmayın! Bu dansı lütfedin!

- Hayır, der Nüzhet Hanım; dansa kalkmaz! Mustafa Ke­ mal, sesini çıkarmaz; yerine oturur!

- Çok ince, kibar insandı! dedi Nüzhet Hanım. Nüzhet Hanım, Nâzım’ın “ O mavi gözlü bir devdi./Minnacık bir ka­ dın sevdi./Kadının hayali minnacık bir evdi,/bahçesinde ebruli/hanımeli açan bir ev" dizelerini yazdığı kadındı...

Aysel Bayramoğlu anlatmıştı; Şevket Süreyya Aydemir, Nüzhet Hanım’a gider, ona çiçek götürürmüş. Nüzhet Ha­ nım, bir süre önce öldü.

1970’li yıllardı, bir İstanbul’a gittiğimde, M AY Yayınları yönetmeni Mehmet Ali Yalçın’a uğramıştım. Odası kala­ balıktı; Haşan İzzettin Dinamo, Suat Derviş, daha kimler vardı unuttum. Suat Derviş, 1972’de ölmüş, demek ölü- tnünden önce görüp tanımışım. Söz Nâzım Hikmet’ten açılmıştı. Nâzım, Suat Derviş için şiir yazmış. Suat Der- viş’e tutkunmuş gençlik yıllarında.

Mehmet Ali Yalçın. Suat Derviş’e takılmıştı:

- Kız, insan Nâzım gibi şairi kırar mı? Karşılık verseydin, bak sana şiir de yazmış, ithaf etmiş!

- Ne bileyim böyle ünlü biri olacağını; o zamanlar delifi- şek bir gençti!

Suat Derviş o gün, Nizamettin Nazif’le nasıl evlendikleri­ ni anlatmıştı. Cağaloğlu’ndaki evlendirme dairesinde ni­ kâhları kıyılır, Suat Derviş gelinliğiyledir. Oradan çıkarlar, evlerine gidecekler. Yeni Cam i’nin önüne gelince Nizam:

- Haydi sevişelim! der.

- Evimize gidelim, bak akşam oluyor, orada İstediğimiz gibi sevişiriz! derse de Suat Derviş, ı-ıhh, "Deli Nizam” dinlemez, yatırır kızı Yeni Cam i’nin merdivenlerine! Onları görmekte gecikmezler:

- Vay zındıklar! Caminin merdivenlerinde ha? Haydi ka­ rakola!

Gerdek gecesini, karakolda geçirirler...

Kahvaltıda, Nâzım’la İlgili anılar anlatılıyor. Nâzım, Pi- raye’yle yeni evlenmiştir. Bir gün Nâzım, öykücü Cahit Uçuk’u görür, Kadıköy vapurunda birlikte karşıya geçer­ ken dost olurlar. Piraye bunun ayırdına varır, izler. Nâzım’ı sıkıştırır:

- Vallahi bir şey yok, der Nâzım, ben onu kardeşim Sa- miye’ye (Yaltırım) benzettim de! Piraye, bu gerekçeye inanmaz:

- Ne demek, “ kardeşime benzettim de” . (Kahkahalar) - Semiha Berksoy’a tutkun muydu?

- Aaa, uydurma!

- Sem iha’ya âşık değil mi? - Semiha ona âşık!

- Semiha bir gün bir şapka almış, Nâzım’ı görmeye İpek Film ’e gitmiş. Nâzım da tam kapıdan çıkıyormuş. Semiha:

- Aaa, ben de çıkıyorum, bak şapkam çok güzel!

- Evet, demiş Nâzım, bu şapkayla öyle güzelsin ki, sen karşı kaldırıma geç, ben bu kaldırımdan yürüyeyim, yan- yana yürümeyelim, seni uzaktan göreyim!

Nâzım, “ Onu ben üne kavuşturdum!” dermiş.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak her devrin kendi çapında sanatçı çıkardığını unutmamak gerek.. Türkiye'de Türk

4 — Tevfik Fikretin fikirlerini, dü şünce ve ahlâkını genç kuşaklara a- şılamak, yaşlı kuşaklara da hatır­ latmak için yılda bir defa olsun «Tevfik

Kene ısırması nede- niyle başvuran olguların epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar bulgularının incelendiği bir çalışmada Ocak, Şubat, Kasım ve Aralık ayında kene

Yafll›l›kta Görülen Bafll›ca ‹nfeksiyonlar ve Özellikleri Yukarda anlat›lan nedenlerle yafll›larda infeksiyon riski artmakta ve baz› infeksiyonlara ileri yafllarda

İçimde yaşasa bir çocuk Saçları buğdaydan sarı İçimde yaşasa bir çocuk Benden istese biitün dağlan Ve Hint’e uzun bir yolculuk Çırılçıplak

[r]

Derin acılarla akan göz yaşları arasında halkevi müze şu­ besi Başkanı Vehbi Okay Atatürk’ün doğduğu günden başlıyarak bütün ha­ yatını ve hizmetlerini

Bu küme diğerine göre biraz daha sönük olduğundan bize daha uzak- mış gibi gelir.. Oysa kümeler kabaca