• Sonuç bulunamadı

iLKÖGRETiM FEN VE TEKNOLOJi DERSİNDE VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE ÖGRENCİLERİN KAVRAMA DÜZEYLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "iLKÖGRETiM FEN VE TEKNOLOJi DERSİNDE VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE ÖGRENCİLERİN KAVRAMA DÜZEYLERİ"

Copied!
137
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BİYOLOJİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE ÖĞRENCİLERİN KAVRAMA

DÜZEYLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sinem YANIK

(2)

BİYOLOJİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE ÖĞRENCİLERİN KAVRAMA

DÜZEYLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sinem YANIK

Tez Danışmanı Prof. Dr. Kemal SOLAK

(3)
(4)

ii

danışmanım, değerli hocam Prof. Dr. Kemal SOLAK’a teşekkür ederim.

İstatistiksel analizlerin yapılmasında ve yorumlanmasında, tezin uygulanmasında yardımcı olan, çalışmalarımda öneri ve eleştirileriyle katkı sağlayan sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Lütfullah TÜRKMEN’e çok teşekkür ederim.

Araştırma uygulamasının yapılması sırasında, yardımlarından ve desteklerinden dolayı Keçiören’de Çizmeci İ.Ö.O, Yalçın Eski Yapan İ.Ö.O, Önder Ata İ.ÖO. , Mamak’ta Kınık İ.Ö.O., Tuzlu çayır İ.Ö.O., Yenimahalle’de Mimar Sinan İ.Ö.O, Aselsan İ.Ö.O, Çankaya’da Rauf Orbay İ.Ö.O., Talat Paşa İ.Ö.O., Altındağ’da Evliya Çelebi İ.Ö.O. ve Seğmenler İ.Ö.O.’da görev yapan müdür ve müdür yardımcılarına ayrıca teşekkür ederim.

Araştırma sırasında çeşitli şekilde katkıda bulunan arkadaşlarım Yasemin DEMİR, Serdal ILGAR, Handan ERBİLEN, Ramazan TARHAN ve Filiz CANKURT’a teşekkür ederim.

Çalışmamın her aşamasında beni destekleyen annem Elmas YANIK ve babam Hasan YANIK’a sonsuz sevgi, saygı ve minnetimi sunarak teşekkür ederim.

(5)

iii

SİSTEMLER İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE ÖĞRENCİLERİN KAVRAMA DÜZEYLERİ

YANIK, Sinem

Yüksek Lisans, Biyoloji Öğretmenliği Ana Bilim Dalı

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Kemal SOLAK

Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 4. ve 6. sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersinde gördükleri vücudumuzdaki sistemlerin çalışmasını kavrayıp kavramadıklarını ve fen ve teknoloji dersine yönelik tutumlarını tespit etmektir.

Bu çalışmada, tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma, 2006- 2007 eğitim- öğretim yılının ikinci döneminde, Ankara merkez ilçelerindeki 11 ilköğretim okulunun her birinden seçilen iki 4.sınıf ve iki 6.sınıf şubesi ile bu şubelerde öğrenim gören 682 4. sınıf ve 666 6. sınıf olmak üzere toplam 1348 öğrenciye uygulanmıştır.

Bu araştırmada, öğrencilerin “Vücudumuzdaki Sistemler” ünitesindeki kavramları ne düzeyde öğrendiklerini tespit etmeye dönük bir bilgi testi, öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersine karşı tutumlarının kavramların öğrenimi üzerinde etkisi olup olmadığını ölçmek için tutum ölçeği uygulanmıştır. Ölçme araçlarından tutum ölçeğinin güvenilirliği 0,91 ; 4. sınıf kavram bilgi testinin güvenilirliği 0,81 ; 6.sınıf kavram bilgi testinin güvenilirliği 0,76 bulunmuştur. Ölçme araçlarından elde edilen veriler, istatistiksel olarak bağımsız t-testi, varyans analizi ve korelasyon teknikleriyle analiz edilmeye çalışılmıştır.

(6)

iv

teknoloji dersine karşı tutumları sınıf düzeyine ve cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Kavram Öğrenme, Fen ve Teknoloji Dersine Yönelik Tutumlar

(7)

v

UNIT OF OUR BODY SYSTEMS

YANIK, Sinem

Master of Science in Biology Teaching

Advisor: Prof. Dr. Kemal SOLAK

The purpose of study was to discern the attitudes toward science and technology course and whether 4th and 6th grade primary school students conceive the concepts and systems related to in our body.

This study was carried out 11 different primary schools of 4th and 6th grade 1348 students in the parts of province center of Ankara during spring semester of 2006-2007 school year by employing survey method.

In this study, there are two different scales one of which is a subject test to measure the level of acquiring the concepts in the units of body systems and the other scale is an attitude test to measure attitudes toward science and technology and the effects of attitudes on the learning of concepts in the units of our body systems. The reliabilities of attitudinal scale and 4th and 6th grade subject tests are 0.91, 0.81 and 0.76 in order. The data provided by the scales were tried to analyze by means of t-test, variance and correlation tests.

In the findings of the study, the achievement levels and attitudes toward science and technology show no significant mean difference between grade levels as well as the achievement levels of schools that students are pursuing their education

(8)
(9)

vii ÖZET...iii ABSTRACT ...v İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR LİSTESİ...x I. BÖLÜM ...1 1. GİRİŞ ...1 1.1. Araştırmanın Amacı...3 1.2. Alt Problemler ...3 1.3. Araştırmanın Önemi ...4 1.4. Araştırmanın Varsayımları...5 1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ...5 1.6. Tanımlar ...6 II. BÖLÜM...7 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ...7

2.1. Fen ve Teknoloji Eğitiminin İlköğretimdeki Yeri ...7

2.1.1. Programların Gelişimi...8

2.1.2. Mevcut Program ...9

2.1.3. Program İçindeki Canlılarla İlgili Üniteler ...11

2.1.3.1. Canlılar İle İlgili Ünitelerdeki Öğrenci Kazanımları ...12

(10)

viii

2.2.1.2. Öğrencilerin Tutumları Nasıl Oluşur ve Gelişir? ....34

2.2.1.3. Tutumların Değişimi ve Etkileyen Faktörler ...36

2.3. Araştırma Konusunun Vücudumuzdaki Sistemler Olarak Belirlenmesinin Nedeni ...42 III. BÖLÜM ...44 3. YÖNTEM ...44 3.1. Araştırma Modeli ...44 3.2. Evren ve Örneklem ...44 3.3. Ölçme Araçları ...49

3.3.1. Kavram Bilgi Testinin Hazırlanması ...50

3.3.2. Tutum Ölçeğinin Hazırlanması...54

3.4. Verilerin Analizi ...57

IV. BÖLÜM...58

4. BULGULAR VE YORUMLAR ...58

4.1. Birinci Alt Probleme Ait Bulgular ve Yorumlar...58

4.2. İkinci Alt Probleme Ait Bulgular ve Yorumlar...61

4.3. Üçüncü Alt Probleme Ait Bulgular ve Yorumlar...64

4.4. Dördüncü Alt Probleme Ait Bulgular ve Yorumlar ...65

V.BÖLÜM ...72

5.TARTIŞMA...72

VI. BÖLÜM...76

(11)

ix

EKLER...92

Ek 1: 4. Sınıf Ünite Kavram Haritası...93

Ek 2: 6. Sınıf Ünite Kavram Haritası ...94

Ek 3: 4. Sınıf Kavram Bilgi Testi ...95

Ek 4: 6. Sınıf Kavram Bilgi Testi ...107

Ek 5: Tutum Ölçeği...121

Ek 6:Öğrenci Tanıma Formu ...122

(12)

x

Göre Dağılımları ... 46 ● Tablo 3: Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Sınıf ve OKS

Sonuçlarına Göre Belirlenen Okul Türüne Göre Dağılımları ... 47 ● Tablo 4: Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Sınıf

ve Baba Mesleğine Göre Dağılımları ... 48 ● Tablo 5: Araştırmaya Katılan Öğrencilerin

Sınıf ve Anne Meleğine Göre Dağılımları ... 49 ● Tablo 6: 4. Sınıf Başarı Testinin Güvenilirliği İçin Yapılan

Belirtke Tablosu... 52 ● Tablo 7: 6. Sınıf Başarı Testinin Güvenilirliği İçin Yapılan

Belirtke Tablosu... 53 ● Tablo 8: Fen ve Teknoloji Dersine Yönelik Tutum Ölçeği

Faktör Analizi (Dört Boyutlu Sonuçları) ... 55 ● Tablo 9: Öğrencilerin Sınıfa Göre Konular

İçerisindeki Kavramları Öğrenme Düzeyi... 58 ● Tablo 10: Konular İçerisindeki Kavramları Öğrenme Düzeyleri ve Sınıflara Göre Farklılığını İnceleyen T Testi Tablosu ... 59 ● Tablo 11: Konular İçerisindeki Kavramları Öğrenme Düzeylerinin Cinsiyete Göre Farklılığını İnceleyen T Testi Tablosu... 60 ● Tablo 12: Tutum Ölçeğinin Sınıf ve Cinsiyete

Göre Farklılığını İnceleyen T Testi Tablosu ... 62 ● Tablo 13: Tutum Ölçeğinin Cinsiyete Göre Farklılığının İnceleyen T Testi Tablosu ... 63

(13)

xi ● Tablo 16: 6. Sınıf Ders Konuları ve Tutum

Ölçeği Arasındaki İlişkileri İnceleyen Korelasyon Analizi Tablosu ... 65 ● Tablo 17: Konular İçerisindeki Kavramları Öğrenme Düzeyleri ve Tutum Ölçeğinin Okul Başarısına Göre Farklılığını İnceleyen

T Testi Tablosu ... 66 ● Tablo 18: Konular İçerisindeki Kavramları Öğrenme Düzeyleri ve Tutum Ölçeğinin Babanın Eğitim Durumuna Göre Farklılığını

İnceleyen ANOVA Tablosu ... 67 ● Tablo 19: Konular İçerisindeki Kavramları Öğrenme Düzeyleri ve Tutum Ölçeğinin Annenin Eğitim Durumuna Göre Farklılığını

(14)

I. BÖLÜM

1.GİRİŞ

Bilimle ilgili çok değişik tanımlamalar bulunmaktadır. Tanımlar genelde bilimi sistematik bilgiler topluluğu veya fiziksel evreni tanımlama çalışması olarak iki grup altında toplanabilir (Türkmen ve Yalçın, 2001).

Kaptan (1999:9) bilimi daha çok olayları inceleme, açıklama ve bu açıklamalardan hareketle ilkeler bulmanın yanında mevcut ilkelere göre gelecekteki olayları tahmin etme şeklinde tanımlamaya çalışmıştır. Diğer taraftan Tepe (1999: 1) ise bilimi insanların daha rahat edebilmeleri ve kendilerini güvenilir kılmak için yaptıkları bir deneyim olarak görür. Ayrıca teknolojiyi de bu deneyimlerden hareket ederek araç ve yöntem geliştirme süreci olarak tanımlamıştır. Bu nedenle teknolojinin gelişmesinde fen bilimlerinin yerinin tartışılamayacağını ileri sürer.

Korkmaz’a (2004:13) göre ilk insanlar yaşayabilmek amacıyla çevrelerini inceleyip araştırmışlar ve temel ihtiyaçlarını giderecek kaynaklar ve varlıkları keşfetmişlerdir. Bu süreç daha sonra düşünme, iletişim kurma ve araç yapma gücüyle doğaya egemen olma sürecine dönüşmüştür.

Akgün(2001:8) dünyadaki gelişmeleri takip edip uyum sağlamak ve yeni teknolojiler üretmek için farklı sahalarda eğitim görmüş düşünebilen, araştırabilen, gördüklerini ve düşündüklerini pratiğe aktarabilen yetişmiş elemanlara ihtiyaç olduğunu ileri sürer. Aydoğdu ve diğerleri(2005:2) teknolojik yeniliklerin büyük bir hızla ilerlediği, fen ve teknolojinin etkilerinin her alanda belirgin bir şekilde görüldüğü günümüzde, toplumların geleceği açısından fen ve teknoloji eğitiminin anahtar bir rol oynadığını bu nedenle, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bütün

(15)

toplumların fen ve teknoloji eğitiminin kalitesini arttırma çabası içinde olduğunu ileri sürer.

Fen ve teknoloji eğitiminin kalitesini arttırmak için Lind’e (2005) göre fen öğretimi; gerçekler, veriler ve keşiflerin toplanmasıyla meydana gelen fen kavramlarının hatırlanması üzerine kurulmuştur. Fen derslerinin asıl amacı öğrencilere fen kavramlarını ezberletmek değil, öğrenmeyi öğreterek düşünme becerilerinin geliştirilmesini sağlamak, araştırmacı ve sorgulayıcı bireyler yetiştirmektir.

Çepni ve diğerlerine göre(2005: 66) insanlar doğumdan itibaren çevreleri ile etkileşimleri sonucunda bir taraftan kavramları geliştirirken diğer taraftan kavramların isimlerini öğrenirler. Bu süreç bazen yeni bilgi üretmeyi sağlarken bazen de var olan bilginin yeni bir şekilde yorumlanmasına yol açar.

Saunders ve Shepardson (1987) fen öğretiminin hedefinin; düşünce sanatının öğretilmesi, deneyimlere dayanan net kavramların zihinlerde geliştirilmesi, sebep sonuç ilişkisinin nasıl irdelenip analiz edileceği yöntemlerinin öğretilmesi şeklinde açıklamaktadır. Akgün(2001:62) deneye dayalı bir ders olan Fen ve Teknoloji dersinde hazır bilgi verme yerine; öğrencilere öğrenmeyi öğretecek temel kavramları anlama, yorumlama ve uygulayabilme imkânı verecek, problem çözme yetenek ve davranışları ile bilimsel düşünme alışkanlığı kazandıracak deney, gözlem, inceleme ve araştırma yolu ile iletişim kurmayı özendirecek öğretim yöntemlerinin kullanılmasına öncelik verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Turgut ve diğerleri (1997) çeşitli etkinliklerle öğrencinin fen konularına ilgisi arttırılarak derse karşı olumlu tutum geliştirmesinin sağlanabileceğini belirtirler.

Öğrencilerin fen ve teknoloji dersindeki başarısızlıklarını en alt düzeye indirmek için yapılan çok yönlü araştırmalar, sorunun kaynakları konusunda ipucu

(16)

verebilmektedir. Ayrıca günümüz bilgi ve teknoloji çağında toplumun istediği insan gücünün yetişmesini sağlayacaktır.

Yaşamımızı sürdürüp doğa ve doğada gerçekleşen değişimlere uyum sağlayabilmemiz için önce kendimizi tanımalıyız. Kendimizi tanımaya vücudumuzdan başlamamız gerekir. Bunun içinde vücudumuzu oluşturan sistemlerin çalışma mekanizmalarını bilmemiz gerekir. Bu nedenle bu araştırmada, ilköğretim 4. ve 6. sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersinde gördükleri vücudumuzdaki sistemlerin çalışmasını kavrayıp kavramadıklarını ve fen ve teknoloji dersine yönelik tutumlarını tespit etmeye çalışılacaktır. Ayrıca bilgilerin kavramsal olarak öğrenim düzeyleri ve öğrencilerin fen ve teknoloji dersine karşı geliştirdikleri tutumları ile cinsiyet, yaş, annenin eğitim durumu, babanın eğitim durumu, okulun başarısı arasında anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği araştırılmıştır.

1.1. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 4. ve 6. sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersinde gördükleri vücudumuzdaki sistemlerin çalışmasını kavrayıp kavramadıklarını ve fen ve teknoloji dersine yönelik tutumlarını tespit etmektir. Ayrıca kavrama düzeyleri ve tutumları, bazı bağımsız değişkenler açısından da karşılaştırılacaktır.

1.2. Alt Problemler

Araştırmamızın amacına ulaşılabilmesi için aşağıdaki alt problemlere cevap aranmaya çalışılacaktır.

1. İlköğretim 4. ve 6. sınıf Fen ve Teknoloji dersinin müfredatında bulunan “Vücudumuzdaki Sistemler” konusunda geçen kavramların öğrenilme düzeyleri ile öğrencilerin sınıflarına ve cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?

(17)

2. Fen ve Teknoloji dersine yönelik tutumları öğrencilerin sınıf düzeylerine ve cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?

3. İlköğretim 4. ve 6. sınıf Fen ve Teknoloji dersinin müfredatında bulunan “Vücudumuzdaki Sistemler” konusunda geçen kavramların öğrenilme düzeyleri ile derse karşı tutumları arasında anlamlı bir ilişki bulunmakta mıdır?

4. İlköğretim 4. ve 6. sınıf Fen ve Teknoloji dersinin müfredatında bulunan “Vücudumuzdaki Sistemler” konusunda geçen kavramların öğrenilme düzeyleri ve tutumları, öğrencilerin öğrenim gördükleri okulların başarı düzeyleri ile anne ve babanın eğitim düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmakta mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

Kulaberoğlu ve Gürdal’a(2001) göre her toplum geleceğini güvence altına almak ve kaçınılmaz olan ekonomik ve teknolojik yarışta geride kalmamak için bilimsel gelişmeleri; ya geliştirmek ya da takip edip bunları anlamak gerekmektedir. Bunun içinde farklı alanlarda düşünüp araştırma yapabilen, düşündüklerini ve öğrendiklerini pratiğe döken bilimsel okuryazarlığı en iyi seviyede olan insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu insan gücünü yetiştirmenin ilk basamağı, fen bilimleri eğitimi ve öğretiminin erken yaşlarda başlaması, ikinci basamağı ise fen bilimlerinin öğrencilere sevdirilerek fen kavramlarının doğru bir şekilde öğretilmesi gerekir. Ayas ve Coştu(2001:270–280) da Fen ve Teknoloji derslerinin öğrenciye öğretilmesinde kavramlar önemli bir yer tuttuğunu çünkü kavramların yaşadığımız çevrenin karmaşıklığını azaltarak çevremizdeki ve dünyadaki objeleri, olayları tanımamıza yardımcı olduğunu, insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırdığını ve bilgilerin sistematik olarak gruplanmasını sağladığını belirtir. Çepni ve diğerleri (2005:69) ise kavramların tanımla öğrenilebilecek bilgi parçaları olmadığını bu

(18)

nedenle pozitif ve negatif yönleri ile kavramı tanıtma ve farklı kavramları birbirinden ayırma süreci işletilmesi gerektiğini belirtir. Bu yapılmadığı sürece, öğrencilerin tanımla öğrendikleri birkaç örnek dışında, kavramın uygulanabileceği yeni bir durumla karşılaştıklarında işin içinden çıkmaları çok zor olacağını ileri sürer.

Çaycı(2003:36-37) Türkiye’nin her alanda kalkınarak gelişmiş diğer ülkelerin arasında yerini alıp toplumdaki bilimsel okuryazarlık seviyesini arttırmak amacıyla, özellikle fen ve matematik derslerinin nasıl daha iyi ve kalıcı bir şekilde öğretileceği, bu derslerdeki başarının nasıl arttırılabileceği ilgili yapılan araştırmalara yeni araştırmaların da eklenmesi çok önemlidir. Çünkü bu alanlarda yapılan çalışmaların ortaya koyduğu sonuçlar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile bireylere yol gösterici olmaktadır.

Fen ve teknoloji dersinde başarının anahtarı olan kavramların öğrenilmesinin ne derece gerçekleştiği, kavramların öğrenilmesini hangi faktörlerin etkilediği ortaya çıkarılarak, çalışmanın sonuçlarının bu alanda yapılmış önceki çalışmaların sonuçları ile birleşerek eğitimcilere yol göstermesi, araştırmacı tarafından arzu edilen bir durumdur.

1.4. Araştırmanın Varsayımları

Öğrencilerin uygulanacak olan bilgi testi, öğrenci tanıma formu ile tutum ölçeğine verdikleri cevaplarda samimi oldukları varsayılmıştır.

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu araştırma Ankara Merkez İlçeleri olan Mamak, Keçiören, Altındağ, Çankaya ve Yenimahalle’de öğrenim gören 4. ve 6. sınıf ilköğretim öğrencileriyle sınırlıdır.

(19)

1.6. Tanımlar

İlköğretim Okulu: Milli Eğitim Bakanlığına bağlı sekiz yıllık ilköğrenim veren öğretim kurumudur.

İlköğretim Öğrencisi: Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilköğretim okullarında öğrenim görmek amacıyla ders alan kişilerdir.

(20)

II. BÖLÜM

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde Fen ve Teknoloji öğretiminin ilköğretimdeki yeri, müfredat programının gelişimi, mevcut program, program içerisindeki canlılarla ilgili üniteler ve bu ünitelerdeki öğrenci kazanımları, konu ile ilgili araştırmalar daha sonraki kısımda ise tutum, tutumların önemi, öğrencilerin tutumlarının nasıl oluştuğu, tutumların oluşmasını etkileyen faktörler, tutumların ölçülmesi ve araştırma konusu olan sistemlerin neden seçildiği sunulmuştur.

2.1. Fen ve Teknoloji Eğitiminin İlköğretimdeki Yeri

Akgün’e göre(2001:10) toplum ve çevre kalkınmasının temeli atılan fen ve teknoloji dersi ile çocuklar, içinde yaşadıkları dünyayı bilimsel yönden inceleme fırsatı elde ederler. Çünkü hayata uyum sağlamaları, yaşadıkları dünyayı iyi tanımalarına bağlıdır. Çocuklar ilköğretim kurumlarında, çevrelerini bilimsel yöntemlerle inceleyerek olaylar karşısında objektif düşünme ve doğru hüküm verme alışkanlığı kazanırlar. Ayrıca fen ve teknoloji dersi öğrencilerin ilgi alanlarının belirlenip kabiliyetlerinin ortaya çıkmasını sağlayarak meslek seçimine de yardımcı olmaktadır.

Fidan ve Baykul’a göre(1993:32-33) fen öğretimindeki öğrenme yaşantıları ile öğrenciler bağımsız insanlar olarak yetişirler. Öğrencileri; problemleri tanıma, çözüm için plan yapma, veri toplama, karar verme, bu kararlara göre harekete geçme ve bunun sonucunda ürünü değerlendirme becerisiyle donatmak, fen öğretimiyle mümkün olmaktadır. Fen öğretimi ile öğrenciler, gelecekte pek çok iş için gerekli olacak problem çözme, yaratıcılık, analiz ve sentez yapabilme, eleştirel düşünme ile elde edilen bilgiyi güncel sorunlara uygulayabilme gücü kazanabileceklerdir.

(21)

Çaycı’ya göre(2003:5) fen ve teknoloji dersi bireyin hayatıyla yakından ilgili olduğu için, çevresini ve kendisini yeni tanıyan öğrencinin çevresiyle olumlu iletişimler kurmasında önemli bir yer tutar. Fen ve teknoloji dersi, konularını hayatın kendisinden aldığı için öğrencinin kavramları öğrenip kavramlar arasında anlamlı bağlar kurması gerekir.

2.1.1. Programların Gelişimi

Çilenti’ye göre(1985:33) program geliştirme; her hangi bir konu alanında içinde bulunulan toplumun arzu ettiği davranışların kazandırılması anlamında bir eğitim planlaması, yürütülmesi, değerlendirilmesi ve durmadan daha iyiye götürülmesi sürecidir. Büyükkaragöz ve Çivi’ye göre(1997) program geliştirme, ya mevcut programı daha gerçekçi, daha sağlam, daha tutarlı, daha etkili düzeye getirme; ya da gerçekçi, sağlam, tutarlı ve etkili yeni bir program oluşturma amacına yöneliktir. Program geliştirme sürecinde programın hazırlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve düzeltilmesi öğeleri yer alır. Öğretmenlerin programın geliştirilmesinde üstlendiği rol, mevcut olan veya uygulamada açığa çıkabilecek olan aksiliklerin giderilmesi açısından önemlidir.

Müfredat geliştirmede ilk kapsamlı model 1949 yılında önerilen Tyler modelidir. Bu model; hedefler, içerik, yöntem ve değerlendirme olarak dört temel öğeden oluşmaktadır. Önce hedefler belirlenir. Sonra içeriğin ve öğrenme etkinliklerinin neler olacağına karar verilir. Tyler modeline alternatif olarak Stenhouse modeli geliştirilmiş ve bu modelde hedeflere yer verilmemiştir. Müfredat geliştirme çabaları son yıllarda kavram düzeyine indirgenmeye başlanmış ve İngiltere’de CLISP ( Öğrencilerin Fen Derslerini Öğrenme Projesi), Yeni Zelanda’da LISP (Fen Derslerini Öğrenme Projesi) projeleri geliştirilmiştir. Geliştirilen programın uygulanmasında kullanılan strateji ve yöntemler programın hedeflerine ulaşmasında belirleyici bir etkendir(Bektaş,2000: 2).

(22)

2000 yılında hazırlanan fen bilgisi öğretim programının yerine bilginin az ve öz olması gerektiğini belirten, fen ve teknoloji okuryazarlığını tüm boyutları ile kapsamış, yapılandırmacı öğrenme teorisini esas alan, ölçme değerlendirme tekniklerinde alternatif değerlendirme yaklaşımlarını kullanan, sarmallık ilkesine göre hazırlanmış ve diğer derslerle bütünlüğü sağlayan 2005 yılında kademeli olarak uygulamaya başlayan fen ve teknoloji dersi programı almıştır.

2.1.2. Mevcut Program

2005 eğitim öğretim yılında kademeli olarak uygulanmaya başlayan fen ve teknoloji programının ön plana çıkan özellikleri; fen ve teknoloji okuryazarlığı, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, bilimsel süreç becerileri ile fen ve teknoloji dersine ilişkin tutumlardır. Fen ve teknoloji programının bu özelliklerine aşağıda kısaca değinilmiştir.

a. Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı

Aydoğdu ve diğerlerine göre(2005:5) fen ve teknolojiyi anlayabilme becerisi fen okuryazarlığı olarak isimlendirilir. Fen okuryazarlığı, bilimsel ve teknolojik konular hakkında sebep sonuç ilişkisini kurabilmek için gerekli temel bilginin geliştirilmesini içerir. Fen ve teknoloji okuryazarlığı, bireylerin araştırma, sorgulama, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerilerini geliştirmeleri, yaşam boyu öğrenen bireyler olmaları, çevreleri ve dünya hakkındaki merak duygusunu sürdürmeleri için gerekli olan fenle ilgili beceri, tutum, değer, anlayış ve bilgilerin bileşimidir.

Fen okuryazarı olan bir birey;

• Toplumda yerini alabilmek için gerekli olan süreç ve kavramları anlayabilir ve bunlarla ilgili bilgiye sahiptir.

• Günlük yaşamda karşılaşılan sorunlara ilişkin sorular sorar ve cevap vermeye çalışır.

(23)

• Doğa olaylarını önceden tahmin etme, açıklama ve tanımlama yeteneğine sahiptir.

• Yapılan bilimsel çalışmaları anlayabilir ve sonuçları hakkında fikir üreterek tartışma ve yorum yapabilir.

• Bilimsel bilginin kaynağı ve bu bilgiye ulaşmada kullanılan yöntemlere dayalı olarak bilimsel bilgini kalitesi hakkında kararlar verebilir.

b. Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımı

Kılıç(2001:9–22) yapılandırmacılığa göre bilginin, bireyin kendi deneyimleri, gözlemleri, yorumları ve mantıksal düşünmeleri sonucu oluştuğu ve öznel olduğu düşüncesindedir. Açıkgöz(2003) yapılandırmacılıkta bilginin öğrenen tarafından yapılandırılması nedeniyle yapıların bireye özgü olduğu görüşündedir. Perkins(1999:6–11) yapılandırmacı yaklaşımda bilginin, öğrenenin var olan değer yargıları ve yaşantıları tarafından üretildiğini düşünür. Öğrenen birey bilgiyi etkin biçimde işler, önceki bilgileri ile bağlantı kurar, kendi yorumlarını oluşturarak kendine mal eder. Öğrenme, öğrenenin bilgiyi transfer etmesine, var olan bilgiyi yeniden yorumlamasına ve yeni bilgi oluşturmasına dayanır.

Sönmez’e göre(2004) eğitimde önemli olan bilgiden çok onu elde etme yoludur. Çünkü yöntem bilgiye göre daha yavaş değişir. Bireye bilgi aktarmak yerine bilgiyi elde etme yolu ve yöntemlerini öğreneceği zengin ortamlar sağlanmalıdır. Çünkü birey, yaşamda sürekli problemlerle karşılaşacak ve onları çözmeye çalışacaktır. Işman ve diğerlerine göre(2002:85-92) yapılandırmacı yaklaşımın fen ve teknoloji eğitiminde uygulanması ile öğrencilerin karşılaştığı herhangi bir problem karşısında öğrencilerin kalıplaşmış bilgilerden yola çıkarak çözüm üretmesini değil de, öğrencinin problem hakkındaki bilgileri araştırarak, keşfederek, hipotezler kurarak ve elde ettiği sonuçları yorumlayarak bilimsel çalışma süreci sonunda problemin çözümüne ulaşması ve bilgilerin yapılandırılması gerçekleştirilir.

(24)

c. Bilimsel Süreç Becerileri

Harlen’a göre(1999:129-145) fen eğitimi bilimsel süreç becerilerinin öğrenimini içerir. Bilimsel süreç becerileri, bilimsel araştırma yapabilmenin temelini oluşturur. Bilimsel düşünme ve araştırma her bireyin, bilim okuryazarı olabilmek, bilimin doğasını kavrayarak yaşam kalitesini ve standardını arttırabilmek için günlük hayatın her aşamasında kullanabileceği yetenekleri içerir. Aydoğdu ve diğerlerine göre(2005:56) bilimsel süreç becerileri, bireyin yaşantısı boyunca kullanacağı mantıksal ve rasyonel düşüncelerdir.

Aydoğdu ve diğerlerine göre bilimsel süreç becerileri, temel süreçler ve birleştirilmiş süreçler olarak iki kısımda incelenmektedir. Temel süreçler; gözlem yapma, ölçme, sınıflama, verileri kaydetme, sayı ve uzay ilişkileri kurma, önceden kestirme, sonuç çıkarma ve bilimsel iletişim kurmadır. Birleştirilmiş süreçler ise; hipotez kurma, verileri kullanma ve model oluşturma, değişkenleri belirleme ve kontrol etme, deney yapma ve karar vermedir. Programın özelliklerinden tutumlar ile ilgili bilgi daha sonraki kısımda verilecektir.

2.1.3. Program İçindeki Canlılarla İlgili Üniteler 4. sınıf Fen ve Teknoloji programında bulunan üniteler;

• Vücudumuz Bilmecesini Çözelim • Canlılar Dünyasını Gezelim, Tanıyalım

5. sınıf Fen ve Teknoloji programında bulunan üniteler; • Vücudumuz Bilmecesini Çözelim

• Canlılar Dünyasını Gezelim, Tanıyalım

6. sınıf Fen ve Teknoloji programında bulunan üniteler; • Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme

(25)

7. sınıf Fen ve Teknoloji programında bulunan üniteler; • Vücudumuzda Sistemler

• İnsan ve Çevre

8. sınıf Fen ve Teknoloji programında bulunan üniteler; • Hücre Bölünmesi ve Kalıtım

• Canlılar ve Enerji İlişkisi

2.1.3.1. Canlılar ile İlgili Ünitelerdeki Öğrenci Kazanımları 4. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Üniteleri

• Vücudumuz Bilmecesini Çözelim

Bu ünitede; insan vücudundaki iskelet, kas, soluk alıp verme, kalp ve kan dolaşımı ile ilgili organların yerleri, görevleri ve bu yapıların bir bütün halinde çalıştığı; egzersizin nabız ve soluk alıp verme hızına etkisinin kavranılması beklenmektedir.

• Canlılar Dünyasını Gezelim, Tanıyalım

Bu ünitede; canlı ve cansız varlıklar arasındaki farkların, yakın çevrelerindeki yaşam alanlarının tanınması ve korunması ile ilgili bilgi edinilmesi; canlıların çevreyle bir bütün oluşturduğunun kavranılması; çevrenin korunması ile ilgili bireysel sorumluluk bilincinin kazanılması beklenmektedir.

5. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Üniteleri • Vücudumuz Bilmecesini Çözelim

Bu ünitede; sağlıklı ve dengeli beslenme, sindirim organları, boşaltımda görev yapan organlar, sigara ve alkolün zararları ile ilgili bilgiler edinilerek vücudun

(26)

sağlığının koruması için dengeli beslenme, sigara ve alkolün zararları konusunda bilinçli davranılması beklenmektedir.

• Canlılar Dünyasını Gezelim, Tanıyalım

Bu ünitede; canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandırarak canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerinin kavranılması, çevre sorunlarına karşı duyarlılık kazanılması, yakın çevrenin tanınarak çevre sorunları ile ilgili olumlu tutum geliştirilmesi beklenmektedir.

6. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Üniteleri • Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme

Bu ünitede; hücrenin yapısı ve görevlerinin öğrenilmesi, hücre- doku- organ ve sistem organizasyonundan hareketle, insanda, hayvanlarda ve bitkilerde üreme, büyüme ve gelişme ile ilgili bilgilerin kavranılması beklenilmektedir.

• Vücudumuzda Sistemler

Bu ünitede; destek ve hareket, dolaşım, bağışıklık, solunum sistemi ve bu sistemlere ait organların tanınması, sistemlerin sağlığını korunması bakımından yapılması gerekenlerin ve bu sistemlerle ilgili hastalıkların tedavi edilmesinde kullanılan teknolojik gelişmelerin öneminin fark edilmesi beklenmektedir.

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Üniteleri • Vücudumuzda Sistemler

Bu ünitede; sindirim, boşaltım, duyu organları, denetleyici ve düzenleyici sistemler ve bu sistemlere ait organların tanınması, sistemlerin sağlığının korunması bakımından yapılması gerekenlerin ve bu sistemlerle ilgili

(27)

hastalıkların tedavi edilmesinde kullanılan teknolojik gelişmelerin öneminin fark edilmesi beklenmektedir.

• İnsan ve Çevre

Bu ünitede; ekosistem, tür, popülasyon ve habitat kavramlarının öğrenilmesi, biyolojik çeşitlilik konusunun öneminin kavranılması, ülkemiz ve dünyadaki çevre sorunlarının ülkemize olan etkilerinin anlaşılması, ülkemizde ve dünyadaki nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan canlıların korunması için çözümler üretilmesi beklenmektedir.

8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Üniteleri • Hücre Bölünmesi ve Kalıtım

Bu ünitede; ayrıntıya girilmeden mitoz ve mayoz bölünmenin, eşeyli ve eşeysiz üremenin öneminin, kalıtsal bilginin genlerle taşındığının, genlerde meydana gelebilecek değişikliğin sonuçlarının, canlıların çevreye adaptasyonlarının biyolojik çeşitlilik ve evrim açısından öneminin kavranılması, genetik bilimindeki teknolojik gelişmelerin günlük hayatla ilişkisinin kurularak bu gelişmelerin insanlık için öneminin kavranılması beklenmektedir.

• Canlılar ve Enerji İlişkileri

Bu ünitede; besin zincirinde üretici, tüketici ve ayrıştırıcı ilişkisini kavranılması, besin zincirindeki fotosentez ve solunum olaylarındaki enerji akışının öğrenilmesi, ayrıştırıcıların besin ağındaki kalıntıları tekrar canlıların kullanımına hazır hale getirdiğini, madde döngüleri, geri dönüşüm, yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynaklarının kavranılması beklenmektedir(Aydoğdu ve diğ.2005:11–23).

(28)

2.1.4. Konu ile İlgili Araştırmalar

Wilson fen derslerindeki başarı ve fen alanına yönelik tutumları inceleyen bir meta analiz yapmıştır. Sınıf seviyesi yükseldikçe (4.sınıftan 11. sınıfa kadar) fen başarısı ve fen alanına yönelik tutum arasında pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki bulunmuş ve tutum-başarı arasındaki ilişki artmıştır. Böylece, fen derslerinde başarılı olan öğrencilerin olumlu fen tutumlarına sahip oldukları bulunmuştur. Fen tutumları ve başarı arasındaki ilişki 12. sınıfta 0,04 iken, bu ilişki üniversitede negatif yönde 0,012’e düşmektedir(Wilson,1983: 839–850).

Özmen tarafından yapılan “8. Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersine Karşı Tutumlarının ve Sosyo-Ekonomik Durum ve Cinsiyetin Bu Derste Başarıya Etkileri Üzerine Bir Çalışma” isimli araştırmanın sonucunda; tutumların ve sosyo-ekonomik statünün bu dersteki başarıyı etkilediği ancak cinsiyetin etkilemediği bulunmuştur (Özmen,1987:v).

Baykul tarafından yapılan “İlkokul Beşinci Sınıftan Lise ve Dengi Okulların Son Sınıflarına Kadar Matematik ve Fen Derslerine Karşı Tutumda Görülen Değişmeler ve Öğrenci Seçme Sınavındaki Başarı İle İlişkili Olduğu Düşünülen Bazı Faktörler” isimli araştırma sonuçlarına göre, öğrencilerin matematiğe karşı tutum puan ortalamaları, ilkokul 5. sınıftan itibaren, ortaokul ve tüm lise ve dengi okullarda düşmektedir. Bu düşüş üç il içinde aynı şekilde bulunmuştur(Baykul,1990:40).

Berber tarafından yapılan “Sosyo-Ekonomik Faktörlerin ve Ana-Baba Tutumlarının Okul Başarısına Etkisi” adlı araştırma sonuçlarına göre; Kız öğrencilerin başarı puanları, erkek öğrencilerin başarı puanlarından daha yüksek çıkmıştır. Anne ve babasının eğitim seviyesi düşük olan öğrencilerin okul başarıları, anne ve babasının eğitim seviyesi yüksek olan öğrencilerin okul başarılarına göre farklılaştığı bulunmuştur(Berber,1990:81–83).

(29)

Oruç tarafından yapılan “İlköğretim Okulu İkinci Kademe Öğrencilerinin Fen Tutumları ile Fen Başarıları Arasındaki İlişki” isimli çalışmasında, fen tutumu ile fen başarısı arasında 0,42 değerinde, pozitif yönlü bir ilişki bulmuştur. Buna göre öğrencinin fene karşı tutumu olumlu ise fen başarısı da olumlu yönde gelişecek; fen tutumu olumsuz ise fen başarısı da olumsuz yönde etkilenecektir (Oruç,1993:40).

Songer tarafından yapılan araştırmada hücresel solunumu anlamayı engelleyen kavram yanılgıları dersin sonunda veya ders verildikten sonra dahi devam etmektedir. Başlangıç seviyesindeki derslerde elde edilen kavramlar, hatalı ya da eksik halleri ile üniversite yıllarına kadar aynı kalmışlardır(Songer,1994:621-637).

Mason tarafından dolaşım sisteminde kan dolaşımı konusunda yapılan araştırma sonucunda örneklemeler, benzeşimler ve kıyaslamalar kavramların anlaşılma güçlüklerini azaltıp anlaşılma seviyelerini arttırıcı etkide bulunabileceği ileri sürülmüştür(Mason,1994:157-187).

Erden tarafından yapılan “Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Sertifikası Derslerine Yönelik Tutumları” isimli araştırma sonucuna göre öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları cinsiyetlerine, anne babanın eğitim durumuna göre değişmemektedir(Erden,1995:103).

Şengönül tarafından yapılan “İzmir’de Ortaöğretim Kuruluşlarında Öğrenci Başarısını Etkileyen Sosyo-Ekonomik Faktörler” isimli araştırmada şu sonuç elde etmiştir; Eğitim düzeyi yüksek ailelerden gelen ya da anne babası üniversite mezunu olan öğrencilerin okul başarı dereceleri, eğitim düzeyi düşük ailelerden gelen öğrencilerin okul başarı derecelerine göre daha yüksektir(Şengönül,1995:153–154).

Arun (Taşlıtarla) tarafından yapılan “Matematik Başarısını Etkileyen Faktörler” isimli araştırmada, Matematik dersindeki başarıları bakımından kız ve

(30)

erkek öğrenciler arasında manidar bir fark bulunmamıştır. Matematik dersindeki başarıları bakımından anne ve babanın öğrenim düzeyine göre sınıflandırılan gruplar arasında manidar bir fark bulunmuştur. Bu farkın annenin ve babanın öğrenim düzeyini üniversite ve üstü olarak gruplandırılan grubun lehine olduğu görülmüştür (Arun,1998:i-ii).

Morel ve Lederman (1998)’nın yaptıkları araştırmanın bulgularına göre; öğrencilerin fen derslerine ilişkin tutumları sınıf düzeyi arttıkça anlamlı bir düşme göstermektedir. Bununla birlikte, öğrencilerin hem okul tutumları hem de fen derslerine ait tutumları sınıf düzeyinden ve cinsiyet değişkeninden etkilenmemektedir(Morell ve Lederman,1998:76-83).

Tepe tarafından yapılan “Öğrencilerin Fen Dersine Karşı Tutumları İle Başarıları Arasındaki İlişki” isimli araştırmada sonuç olarak sınıf seviyesi yükseldikçe fen derslerine karşı tutumları ile fen dersleri başarıları arasında ilişkinin arttığı görülmektedir. Bu durum araştırmacı tarafından, öğrencilerin fen derslerini daha uzun süre almış olmaları neticesinde bu derse olumlu ya da olumsuz tutum geliştirmiş olmaları şeklinde yorumlanmaktadır. Araştırmacıya göre, üniversitede tutum-başarı arasındaki ilişkinin beklenenden düşük çıkması ise, üniversite sınavlarında öğrencilerin ilgi, tutum ve yeteneklerine gereken önemin verilmemesinden kaynaklanmaktadır(Tepe,1999:v).

Sökmen ve Bayram tarafından yapılan “Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Temel Kimya Kavramlarını Anlama Düzeyleriyle Mantıksal Düşünme Yetenekleri Arasındaki İlişki” isimli araştırmada edinilen verilere göre öğrencilerin öğrenimleri sırasında bu kavramları anlamlı bir şekilde öğrenemedikleri ve kavram yanılgısı içinde oldukları ortaya çıkmıştır. Yoğun öğretim programlarının ve ezberlemenin bu sonucu yarattığı düşünülmüştür(Sökmen ve Bayram,1999:89–94).

(31)

Zöhre tarafından yapılan “Lise 2 Biyoloji Dersi Endokrin Sistem Kavramlarının Öğrenilme Düzeylerinin Tespiti” isimli çalışması sonucunda, kavramların anlaşılma düzeyleri bakımından düşük sayılabilecek bir genel başarı oranı tespit edilmiştir. Ayrıca incelenen farklı kategorilerdeki okullar arasında bariz başarı farklılıkları gözlenmiştir. İlgili konular dâhilinde öğrencilerin her bir kavramın başarı oranları ortaya konarak kavranamayan veya kavranmada güçlük çekilen kavramlar tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında kavramların, genel olarak bilgi seviyesinde kavrandığı fakat anlama ve uygulama seviyesinde yeterince kavranamadığı ortaya çıkmıştır(Zöhre,2000:v).

Tağ tarafından yapılan “Matematiğe Yönelik Tutum ile Matematik Başarısı Arasındaki Karşılıklı İlişki” isimli araştırmanın sonuçları şunlardır; Matematik başarısı ile matematiğe karşı tutum arasında karşılıklı bir ilişki bulunmuştur. Baba niteliği, matematiğe karşı tutumu ve matematik başarısını istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etkilemiştir. Anne niteliği, matematiğe karşı tutumu ve matematik başarısını istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etkilemiştir(Tağ,2000:v-vi).

Özcan tarafından yapılan “İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Canlılarda Çoğalma ve Kalıtım Ünitesindeki Temel Kavramları Anlama Seviyeleri” araştırma sonucunda; temel kavramları öğrencilerin yaklaşık olarak %60’lık kısmı anlamakta güçlük çekmektedirler. Öğrenciler bu temel kavramlar hakkında yanılgılara ve alternatif fikirlere sahiptirler. Öğrenciler, kavramaya ve uygulamaya yönelik sorulara yanıt verememektedirler. Ders esnasında öğrenciler derse katılmamakta ve kavramlarla ilgili sorular sormamaktadırlar(Özcan,2000:i).

Akdeniz, Bektaş ve Yiğit tarafında yapılan “İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Temel Fizik Kavramlarını Anlama Düzeyi” isimli çalışmada elde sonuçların en önemlileri şöyledir: ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin yaklaşık % 70'inin fen bilgisi programında yer alan elektrik konusu ile ilgili kavramları anlayamadıkları tespit edilmiştir. Manyetizma konusunda ise bu oranın % 40

(32)

düzeyinde tespit edilmiş ve buna neden olarak ilgili konunun günlük yaşamda karşılaşılabilen konulardan olması gösterilmiştir(Akdeniz, Bektaş ve Yiğit,2000:5– 14).

Bektaş tarafından yapılan “ Biyoloji Öğretiminde Taşıma ve Dolaşım Sistemleri İle İlgili Rehber Materyallerin Geliştirilmesi” isimli araştırma sonucunda, materyallerin uygulandığı ve uygulanmadığı sınıflar arasında başarı farkı manidardır(Bektaş,2000:92).

Özlü tarafından yapılan “Ortaöğretim Öğrencilerinin Matematiğe Karşı Tutumları” isimli çalışmada, lise 2. sınıf öğrencilerinin kız öğrencilerin matematik tutumlarının erkek öğrencilerin matematik tutumlarından daha olumlu olduğu saptanmıştır. Matematikte cinsiyet ayrımının olmadığına yönelik tutumları daha yüksektir. Öğrencilerin algıladıkları matematik başarı seviyeleri arttıkça matematiğin yararlılığına yönelik, matematik derslerine yönelik tutum puanlarının algıladıkları yeteneklerinin yükseldiği belirlenmiştir. Anne babanın algılanan matematik tutumunun ise öğrencilerin algıladıkları matematik başarılarına göre farklılık göstermediği bulunmuştur(Özlü,2001:ii-iii).

Saka tarafından yapılan “Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler Ünitesi İçin Öğretmen Rehber Materyallerinin Geliştirilmesi” isimli araştırma sonucunda, biyoloji eğitimi alan öğrencilerde kısa süreli öğrenmelerin gerçekleştiği ve bu bilgilerini günlük hayatla ilişkilendiremedikleri tespit edilmiştir(Saka,2001:v).

Bıkmaz tarafından yapılan “İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Fen Bilgisi Dersindeki Başarılarını Etkileyen Faktörler” adlı araştırma sonucunda; öğrencilerin fen bilgisi dersindeki başarılarının sınıf düzeyi, cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzey değişkenlerine göre farklılaştığı ve bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu üç değişkenin birlikte fen başarısı üzerindeki

(33)

ortak etkisinin ise, anlamlı olmadığı da saptanmıştır. Fen alanına yönelik tutumların ise; sadece sınıf düzeylerine göre farklılaştığı ve bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur. Sınıf düzeyi, cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzey değişkenlerinin birlikte, fen alanına yönelik tutumlar üzerindeki ortak etkisinin de anlamlı olduğu bulunmuştur. Fen alanına yönelik tutumlar ile fen başarısı arasında pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur(Bıkmaz,2001:i-ii).

Arslan tarafından yapılan “İlköğretim 4. Sınıf Öğrencilerinin Canlılar ve Hayat Ünitesindeki Temel Kavramları Anlama Seviyeleri ve Oluşan Kavram Yanılgılarının Tespiti” isimli araştırma sonucunda, biyoloji konularından canlılar ve hayat konusundaki yabancı terimlerin öğrencilerin öğrenimini zorlaştırdığını belirtilmiştir. Çeşitli oyun ve deneylerle ilgiyi bu konular üzerinde toplamanın önemi ifade edilmiştir(Arslan,2001:iv).

Türkmen tarafından yapılan “Sınıf Öğretmenliği 1. Sınıf Öğrencilerinin Fen Bilimleri ve Fen Bilgisi Öğretimine Yönelik Tutumları” isimli çalışmada öğrencilerin fen bilimleri ve fen bilgisi öğretimine yönelik tutumları olumlu çıkmış ve tutumları cinsiyetlerine, yaşlarına, anne ve babalarının eğitim durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermemiştir(Türkmen,2002:218–228).

Karagölge ve Ceyhun’un araştırmasında, öğrencilerin bazı kimyasal kavramları günlük hayatta kullanma becerilerinin tespiti amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda; öğrencilerin okul ortamında öğrendikleri kavramları günlük hayatlarında uygulamaya koymadıkları tespit edilmiştir(Karagölge ve Ceyhun:2002:287–290).

Coştu tarafından yapılan “ Ortaöğretimin Farklı Seviyelerindeki Öğrencilerin Buharlaşma, Yoğunlaşma ve Kaynama Kavramlarını Anlama Düzeylerine İlişkin Bir Çalışma” isimli araştırmanın sonucunda farklı ifadelerin (su, sıvı ve alkol) kullanılmasına bağlı olarak öğrenciler, yanlış anlamalar göstermişlerdir. Fakat

(34)

mülakatlarda bu sonucu tam destekleyen bir sonuca rastlanılmamıştır. Ayrıca, Lise III öğrencilerinin bu kavramları anlamada diğer seviyelerdeki öğrencilere oranla daha iyi bir durumda oldukları fakat yine de bu kavramların geliştirilmesi gerektiği ortaya çıkartılmıştır(Coştu,2002:i).

Kocakülah tarafından yapılan “Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Akım Taşıyan İletkene Etkiyen Manyetik Kuvvet Konusu ile İlgili Kavramsal Anlamaları: Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Örneği” isimli çalışma sonucunda öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun öğrenme düzeylerinde değişme olmadığı ve konunun öğretiminden önce saptanan kavramsal yanılgıların öğretim sonrası da devam ettiği görülmüştür( Kocakülah,2002:155-166).

Koçakoğlu tarafından yapılan “Lise Öğrencilerinin Genetik Kavramlarındaki Bilgi Düzeyleri” isimli araştırma sonucunda, öğretmenlerin konuyu işlerken genellikle düz anlatım yöntemlerini kullandıklarını ve buna bağlı olarak öğrencilerin bilgi seviyesinin düşük olduğunu belirtmiştir(Koçakoğlu, 2002:ii).

Seçken, Yücel ve Morgil1tarafından yapılan “Yüksek Öğretimde Bazı Kimya Bilgilerinin Sınıf Düzeyi ve Cinsiyete Göre Dağılımı” isimli çalışmada kız öğrencilerde farklı sınıflarda okuyor olmanın başarıyı etkilediği, ancak kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır. Araştırma sonucunda kız ve erkek öğrencilerin başarı ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı tespit edilmiştir(Seçken, Yücel ve Morgil,2002: 1-14).

Turhan tarafından yapılan “İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Fen Bilgisi Başarısını Etkileyen Bazı Faktörler” isimli araştırma sonucunda 8. sınıf öğrencilerinin, fen bilgisi dersindeki başarıları ile fen bilgisine karşı tutumları, bilişsel gelişim seviyeleri, bilişsel gelişim seviyeleri ile tutumları arasında olumlu ve yüksek bir ilişki bulunmuştur. Fen başarısı, fen bilgisine karşı tutum ve bilişsel

(35)

gelişim seviyeleri bakımından, kız ve erkek öğrenciler arasında manidar bir fark bulunmamıştır(Turhan,2003:i-ii).

Çaycı tarafından yapılan “İlköğretim Öğrencilerinin (4. ve 5. Sınıflar) Fen Bilgisi Dersine Karşı Olan Tutumları İle Çevremizi Tanıyalım Ünitesinde Yer Alan Kavramların Öğrenilme Düzeylerinin Karşılaştırılması” isimli araştırma sonucunda fen bilgisi dersine karşı tutumları yüksek olan ve bu derse karşı olumlu düşünceler geliştiren öğrencilerin bu derste geçen kavramları daha kolay öğrendiklerini ve daha yüksek bir başarıya sahip olduklarını tespit edilmiştir. Öğrencilerin fen bilgisi dersine karşı sahip oldukları tutumları ve kavramları öğrenme seviyeleri sınıf değişkenine göre anlamlı bir fark gözetmezken cinsiyete göre kız öğrencilerin lehine anlamlı bir farklılık göstermektedir(Çaycı,2003:i-ii).

Peker ve Mirasyedioğlu tarafından yapılan “Lise 2. Sınıf Öğrencilerinin Matematik Dersine Yönelik Tutumları ve Başarıları Arasındaki İlişki” isimli araştırma çalışmanın sonucunda öğrencilerin yarıdan fazlasının matematiğe yönelik olumlu tutum içinde oldukları görülmüştür. Buna rağmen matematik başarı testi sonuçlarına göre öğrencilerin beşte üçünden fazlasının (%68,4) başarısız olduğu görülmüştür. Öğrencilerin tutum puanları ve başarı puanları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür(Peker ve Mirasyedioğlu,2003: 157).

Gedik tarafından yapınla “Lise 1. Sınıf Biyoloji Ders Programında Çevre Kirliliği ve Önlemleri ile İlgili Kavramlar, Öğrenci Bilgileri ve Tutumları” isimli çalışmanın sonucunda öğrencilerde kavramsal öğrenmenin oluşmamış olduğunu, öğrencilerin çevre kirliliği hakkında bilgilerinin eksik ve diğer çevre konularıyla bağlantısız olduğunu göstermiştir. Tutum testi analizleri öğrencilerin çevre kirliliğini önemsediklerini ancak çevre kirliliğini önlemeye yönelik davranışları sergilemediklerini göstermiştir. Bu bulgular, lisede uygulanan çevre eğitiminin yeterli kavramsal öğrenmeyi ve hedeflenen davranış değişimlerini

(36)

gerçekleştiremediğini göstermiştir. Bilgi arttıkça öğrencilerde olumlu tutumlar geliştiği de gözlenmiştir(Gedik,2003:i).

Balcı tarafından yapılan “İlköğretim Fen Bilgisi 4-7. Sınıf Ders Programlarında Biyolojik Zenginliklerden Hayvanlar ile İlgili Kavramlar ve Öğrenci Bilgileri” isimli araştırmanın sonucunda; ilköğretimin her seviyesinde konu ile bilgilerin öğrenciler tarafından kavramsal tam ve bağlantılı öğrenilmediğini, ilköğretim 6. ve 7. sınıf testlerinin bazı gruplarında kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha başarılı olduğunu göstermiştir(Balcı,2003:i).

Çalık tarafından yapılan “Farklı Öğrenim Seviyesindeki Öğrencilerin Çözeltilerle İlgili Kavramları Anlama Seviyelerinin Karşılaştırılması” isimli araştırma sonucunda çözelti konusundaki kavramlarla ilgili olarak dört öğrenim seviyesinde de kavram yanılgıları tespit edilmiştir. Bu çalışmada ulaşılan sonuç öğrencilerin anlama düzeyleriyle öğrenim seviyeleri arasında belirgin bir ilişkinin gözlenmemesidir(Çalık,2003:i).

Ünal tarafından yapılan “Lise 1 ve Lise 3 Öğrencilerinin Kimyasal Bağlar Konusundaki Kavramları Anlama Seviyelerinin Karşılaştırılması” isimli çalışma sonunda kimyasal bağlar konusundaki kavramlara ilişkin her iki sınıf düzeyindeki öğrencilerin de kavram yanılgılarına sahip oldukları tespit edilmiştir. Öğrencilerin birçoğunun kimyasal bağ türleri ve moleküller arası kuvvetlerle ilgili zayıf anlamalara sahip oldukları ve molekül içi bağlar ile moleküller arası kuvvetleri birbirine karıştırdıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca öğrencilerin anlama düzeylerinin öğrenim seviyeleri ile arttığı sonucu ortaya çıkmıştır(Ünal,2003:i).

Altınok tarafından yapılan “Öğretmenlerinin Fen Öğretimine Yönelik Tutumlarına İlişkin Öğrenci Algıları ve Öğrencilerin Fen Bilgisi Dersine Yönelik Tutum ve Güdüleri” isimli çalışma sonucunda öğrencilerin Fen Bilgisi dersine

(37)

yönelik tutumlarının başarı güdülerini etkilediği ve Fen Bilgisi dersine yönelik olumsuz tutumun erkeklerin başarı güdüsünü daha olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Bu araştırma sonucunda öğrencilerin öğretmenlerinin fen öğretimine yönelik tutumlarına ilişkin algılarının öğrencilerin fen bilgisi dersine yönelik tutumlarını ve başarı güdülerini etkilediği, bu etkinin cinsiyete göre değişmediği belirlenmiştir(Altınok,2004:1-8).

Yüzbaşıoğlu ve Atav tarafından yapılan “Öğrencilerin Günlük Yaşamla İlgili Biyoloji Konularını Öğrenme Düzeylerinin Belirlenmesi” isimli araştırma sonucunda, bireylerin günlük yaşamla ilgili biyoloji konularında yanlış ve yetersiz bilgiye sahip oldukları ve olumsuz davranışlar geliştirdikleri belirlenmiştir. Bu durumun sadece orta öğretim biyoloji programındaki eksiklikten kaynaklanmadığı, bireylerin olumsuz davranış geliştirmesinde toplumun gelenek, görenek ve adetlerinin etkisinin de büyük olduğu görülmüştür(Yüzbaşıoğlu ve Atav,2004:276– 285).

Erdem, Yılmaz, Atav ve Gücüm tarafından yapılan araştırmada “Öğrencilerin “Madde” Konusunu Anlama Düzeyleri, Kavram Yanılgıları, Fen Bilgisine Karşı Tutumları ve Mantıksal Düşünme Düzeylerinin Araştırılması” isimli araştırma sonucunda özellikle “çözünürlük”, “çözünme” ve “faz değişimi” konularında öğrencilerin kavramları anlama düzeyleri düşük ve kavram yanılgıları fazladır. Öğrencilerin madde konusundaki kavramları anlamlı öğrenme düzeyleri ile fen bilgisine karşı tutumları arasında anlamlı bir ilişki olduğu, mantıksal düşünme düzeyleri ve orta öğretim başarı puanları arasında ise anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir(Erdem, Yılmaz, Atav ve Gücüm 2004: 74–82).

Çalık ve Ayas tarafından yapılan “7.-10. Sınıf Öğrencilerinin Seçilen Çözelti Kavramlarıyla İlgili Anlamalarının Farklı Karışımlar Üzerinde İncelenmesi” isimli çalışmanın sonucunda, öğrencilerin çözünmeyle ilgili sahip oldukları alternatif kavramların, araştırılan kavramlarla ilgili öğrencilerin anlamalarını etkilediği de

(38)

tespit edilmiştir. Öğrencilerin sahip oldukları alternatif kavramlarla sınıf seviyesi arasında belirgin bir ilişki tespit edememişlerdir. Ancak, dokuzuncu sınıftaki öğrencilerin diğerlerine göre daha az alternatif kavrama sahip olduğunu söylemek mümkündür(Çalık ve Ayas,2005:329–349).

Köksal tarafından yapılan “Solunum Sitemleri Konusunun Çoklu Zeka Kuramına Dayalı Öğretiminin 10. Sınıf Öğrencilerinin Derse Karşı Tutumu, Akademik Başarısı ve Öğretimin Kalıcılık Düzeyine Etkisi” isimli araştırma sonucunda çoklu zeka temelli öğretimin klasik yönteme göre öğrenci başarısına ve öğretimin kalıcılığına istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir(Köksal,2005:ii).

Bıçakçı tarafından yapılan “Lise 2. Sınıf Öğrencilerinin Sinir Sistemi Konusu Üzerine Başarı Durumları” isimli araştırma sonucunda, normal lise öğrencilerinin başarı düzeyleri ile süper ve özel lise öğrencilerinin başarı düzeyleri arasındaki farklılık anlamlı bulunmuştur. Başarı ortalamaları birbirine yakın olmasına rağmen özel lise ve süper lise öğrencileri arasında da bazı sorularda anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür(Bıçakçı,2005:ii).

Çalık, Ayas ve Ünal tarafından yapılan “Çözünme Kavramıyla İlgili Öğrenci Kavramalarının Tespiti: Bir Yaşlar Arası Karşılaştırma Çalışması” isimli araştırmanın sonucunda öğrencilerin çözünme kavramıyla ilgili yanlış anlamalara sahip olduklarını göstermektedir. Her ne kadar sınıf ve anlama seviyesi arasında açık bir ilişkiyi gösteren bulgu bulunmasa da, dokuzuncu ve onuncu sınıf seviyesindeki öğrencilerin anlamalarının, düşük seviyedeki öğrencilerin anlamasından daha iyi olduğu gözlemlenmiştir(Çalık, Ayas ve Ünal, 2006:309–320).

Altınok ve Ün Açıkgöz tarafından yapılan “İşbirlikli ve Bireysel Kavram Haritalamanın Fen Bilgisi Dersine Yönelik Tutum Üzerindeki Etkileri” isimli

(39)

araştırmanın sonucunda işbirlikli kavram haritalamanın öğrencilerin Fen Bilgisi dersine yönelik tutumlarını bireysel kavram haritalamaya göre daha olumlu etkilediğini, bireysel kavram haritalama ve geleneksel öğretimin Fen Bilgisi dersine yönelik tutum üzerindeki etkileri arasında önemli farklılıklar olmadığını göstermiştir(Altınok ve Ün- Açıkgöz,2006: 21–29).

Tay ve Akyürek Tay tarafından yapılan “Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Tutumun Başarıya Etkisi” isimli çalışma sonucunda öğrencilerin okul başarısı ile tutumları arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu gösterilmektedir. Öğrencilerin tutum puanları ile cinsiyetleri, yaşadıkları yer ve başarı notları arasında ilişki istatistiksel olarak anlamlı ve öğrencilerin tutumları olumlu düzeyde bulunmuştur(Tay ve Akyürek- Tay,2006)

Turhan tarafından yapılan “İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Fen Bilgisi Öğreniminde Mıknatıs ve Özellikleri Konusunu Kavramada Çoklu Zekâ Modelinin Öğrenci Başarısı ve Tutumuna Etkilerinin Araştırılması” isimli araştırma sonucunda, deney grubunda yer alan kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha başarılı oldukları ve çoklu zekâ kuramının kız öğrencilerin fene olan tutumlarına da katkı sağladığı tespit edilmiştir(Turhan,2006:ii-iii).

Köseoğlu ve Soran tarafından yapılan “Biyoloji Öğretmenlerinin Araç-Gereç Kullanımına Yönelik Tutumları” isimli araştırma sonucunda, biyoloji öğretmenlerinin araç-gereç kullanımına yönelik tutumlarının olumlu olduğu ve cinsiyet gibi değişkenler açısından farklılık göstermediği belirlenmiştir(Köseoğlu ve Soran,2006).

Güneş tarafından yapılan “Endokrin Sistemler Ünitesinde Problem Çözmeye Dayalı Öğretimin Akademik Başarıya ve Tutuma Etkisinin Araştırılması” isimli araştırma sonucunda, problem çözmeye dayalı öğrenme yönteminin, öğrencilerin

(40)

akademik başarılarına ve biyoloji dersine karşı tutumlarına önemli katkıda bulunduğu belirlenmiştir(Güneş,2006:ii).

Akman tarafından yapılan “Ortaöğretimde İnsanda Destek ve Hareket Sistemi Konusunun Çoklu Zekâ Temelli İşlenmesinin Öğrenci Başarısı Üzerine Etkisi” isimli araştırma sonucunda, çoklu zekâ kuramına göre yapılan öğretim ile klasik yönteme göre yapılan öğretim arasında öğrencilerin akademik başarıları bakımından deney grubu lehine anlamlı bir farklılık vardır. Çoklu zeka kuramına dayalı öğretimin yapıldığı deney gruplarındaki kız ve erkek öğrencilerin akademik başarıları karşılaştırıldığında kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha büyük başarı elde ettikleri saptanmıştır(Akman,2007:iv).

Hançer, Uludağ ve Yılmaz tarafından yapılan “Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kimya Dersine Yönelik Tutumlarının Çeşitli Değişkenlere Göre Değerlendirilmesi” isimli çalışmanın sonucunda, cinsiyete ve mezun oldukları lise türüne göre tutum ve akademik başarı düzeyleri arasında farklılıklar olduğu, fakat genel olarak kimyaya yönelik tutumları ile akademik başarı düzeyleri arasında orta düzeyde bir ilişki olduğu görülmüştür (Hançer, Uludağ ve Yılmaz,2007: 100–109).

Xin ve Nand tarafından yapılan “Matematiğe Yönelik Tutum İle Matematik Başarısı Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi: Bir Meta Analiz” isimli araştırmanın sonucuna göre, matematiğe yönelik tutumların matematik başarısı üzerindeki kapsamlı etkisi istatistiksel olarak 0.08 düzeyinde anlamlıydı, bununla birlikte tersi bir ilişki önem arz etmiyordu. İlişki, orta sınıflarda daha da önemli olarak, zamanla gittikçe güçleniyordu. İlişki Asyalı ve siyah öğrenciler arasında beyazlarda olduğundan daha kuvvetliydi, ancak cinsiyete göre değişmiyordu (Xin ve Nand,1997b:26).

(41)

“Yüksek Yetenekli Öğrenciler Arasında Akademik Yetenek Testi-Matematik Problemlerinin Çözülmesinde Cinsiyet Farklılıkları” isimli araştırmalarında Gallagher ve De Lisi, kız öğrencilerin geleneksel yaklaşımı erkek öğrencilerden daha fazla kullanmaya meyilli olduklarını buldu. Bu geleneksel stratejilerin kullanımı matematikteki negatif tutumlarla karşılıklı ilişkideydi(Gallagher ve De Lisi,1994:204).

Cain-Caston tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin matematiğe karşı tutumları ile başarıları arasında; annenin matematiğe karşı tutumu ile öğrencinin tutumu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Babanın ve öğrencilerin matematiğe karşı tutumları arasında anlamlı bir ilişki gözlenmiştir (Cain-Caston, 1993, akt.Özlü, 2001:31).

Marcelle A. Siegel ve Michael A. Ranney tarafından yapılan “Bilimin Güvenirliğine Yönelik Tutum Değişikliklerini Geliştirme Anketi(CARS) ve İki Lise Fen Sınıfının Değerlendirilmesi” isimli çalışma, yenilikçi, problem temelli etkinlikleri kullanarak, bilimin güvenirliğine yönelik tutumların geliştirilmesinin mümkün olduğunu ileri sürer. Öğrencilerin yüksek okul seviyesine ulaştıkça bilime karşı olumlu tutumlarında da düşüş olduğunu göstermiştir. Öğrenci programlarının düzenlenmesi ve geçmişi her ne kadar başarılması zor olsa da, tutum geliştirilmesinin mümkün olabileceği yönünde beklentide olmamıza yol açar. Öğrencilerin bilime karşı olumlu bakış açılarına sahip olduğunu göstermiştir(Siegel ve Ranney,2003:757–775).

2.2. Programın Hedefleri

2004–2005 eğitim öğretim yılında kademeli olarak pilot çalışmasına başlanan fen ve teknoloji dersi öğretim programında bireysel farklılıklar ne olursa olsun bütün öğrencilerin fen ve teknoloji okur-yazarı olarak yetişmesi ve öğrencilerin ihtiyaçlarını dikkate almanın önemi üzerinde durulmuştur. Bu programda egemen olan yapılandırmacı anlayışın etkisiyle öğrencilerin öğrenmeyi öğrenmeleri

(42)

hedeflenmektedir. MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’na göre(2005;8) tüm bireylerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetiştirilmesinin vurgulandığı programın genel hedefleri şunlardır:

• Doğal dünyayı öğrenmelerini ve anlamalarını sağlamak,

• Bilimsel ve teknolojik gelişme ve olaylara merak duygusunu geliştirmek, • Fen ve teknolojinin doğasını; fen, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki

karşılıklı etkileşimleri anlamalarını sağlamak,

• Araştırma, okuma ve tartışma aracılığıyla yeni bilgileri yapılandırma becerisi kazandırmak,

• Fen ve teknolojiye dayalı meslekler hakkında bilgi, deneyim ve ilgi geliştirmelerini sağlayabilecek alt yapı oluşturmak,

• Öğrenmeyi öğrenerek mesleklerin değişen içeriğine ayak uydurabilecek kapasiteyi geliştirmelerini sağlamak,

• Karşılaşılan alışılmadık durumlarda fen ve teknolojiyi kullanarak problem çözmelerini sağlamak,

• Fen ve teknolojiyle ilgili sosyal, ekonomik ve etik değerleri, kişisel sağlık ve çevre sorunlarını fark ederek bilinçli kararlar vermelerini sağlamak,

• Meslek yaşamlarında bilgi, anlayış ve becerilerini kullanarak ekonomik verimliliklerini arttırmalarını sağlamaktır. Öğrencilerin fen okuryazarı olarak yetişmelerini hedef alan programın alt boyutlarından biri fene ilişkin tutum ve değerlerdir. Bu nedenle bundan sonraki bölümde tutumu inceleyeceğiz.

2.2.1. Tutum

Tutum konusu ile ilgilenen araştırmacılar yaklaşım tarzlarına göre çeşitli tanımlar yapmışlardır. Bu tanımlardan bazıları şunlardır:

(43)

Tavşancıl(2002:65) tutumu öğrenmeyle kazanılan, bireyin davranışlarına yön veren, karar verme sürecinde yanlılığa neden olan bir olgu olarak tanımlar. Fidan(1996:79) tutumu, kişinin bir eşya, nesne, kişi veya olaya karşı olumlu ile olumsuz arasında değişen bir noktada vaziyet alışına; bir durumu kabul ya da reddetmesine yönelik eğilimi olarak tanımlar.

Güney’e göre (1997:346) tutumlar psikolojik bir düşünsel oluşum içinde ve toplumsal değer, norm ve ilişkilerin etkisiyle oluşurlar. Tutumların bu şekilde oluşması, davranış bilimcilerin bu kavrama farklı şekilde yaklaşmalarına neden olmuştur. Bazı davranış bilimcilerine göre tutum, zihinsel bir öge, bazılarına göre ise davranışı yönlendiren duyuşsal bir ön düşünce, bazılarına göre de ideoloji veya kanaat oluşumunu etkileyen bir değerler bütünü, bir vaziyet alıştır.

Marshall(1999:765) tutumu, bir kişi, durum, kurum ya da toplumsal sürece yönelik olarak çeşitli biçimlerde tanımlanan; temel bir değer ya da inancı gösterdiğine inanılan kişilere ve durumlara karşı belli bir şekilde hareket etme eğilimi olarak görülen davranış olarak tanımlar. Küçükahmet (1976:62) tutumu, bir duruma, insana, eşyaya karşı belli bir tarzda tepki göstermeye hazır olma durumu olarak tanımlarken Turgut(1977:1) somut bir objeye ya da soyut bir kavrama ilişkin, ona karşı ya da ondan yana olma durumu olarak ifade eder. Cüceloğlu’na göre ise (1991:521) tutumlar, organize olmuş uzun süreli duygu, inanç ve davranış eğilimleridir.

Ülgen’e(1995:97) göre bireylerin tutumları gözle görülemez fakat onun davranışlarına bakılarak bir objeye ilişkin tutumu hakkında fikir sahibi olunabilir. Geliştirilen tutum, eğer olumlu ise, onunla ilgili kararların olumlu olma olasılığı, eğer tutum olumsuzsa onunla ilgili kararların olumsuz olma olasılığı vardır.

(44)

Morgan(2005:363-367) gözlenememelerine karşın, bireylerin tutumları sevgilerini, nefretlerini ve davranışlarını önemli ölçüde etkiler. Tutumların üç bileşeni vardır. Merkezi bileşen bir nesne ile ilgili, göreli olarak devamlı olumlu veya olumsuz duyguların oluşturduğu duygusal bileşendir. Bilişsel bileşeni tutumun nesnesiyle ilgili inançlar oluşturur. Üçüncü bileşeni ise, duygu ve inançlara uygun bir biçimde davranma eğilimi diyebileceğimiz davranışsal bileşendir.

Aiken’e göre (1971:290) tutumlar belli objelere, durumlara, kurumlara, içeriğe veya diğer insanlara karşı öğrenilen eğilimlerdir. Bu anlamıyla tutumun, bireyin psikolojik objeye ilişkin davranış, düşünce veya duygularına yön verme, bu durumun ise, bir nesneye, kişiye veya olaylara karşı ya da ondan yana olma durumunu içerdiği belirtilmektedir.

Daniel Katz tutumu; “bireyin sahip olduğu değerler dizgesine bağlı olarak bir simgeyi, bir nesneyi, bir kişiyi ya da dünyayı iyi ya da kötü, yararlı ya da zararlı yönleriyle algıladığı bir ön düşünce biçimi” olarak tanımlar. Bu yüzden tutumun içinde bir olumluluk ya da olumsuzluğun yanı sıra birde değer yargısına bağlı iki farklı özellik vardır. Bu iki özelliğin birincisine çekicilik-etkileyicilik boyutu, ikincisine de değer yargısı içeren boyut denmektedir. Thurstone’a göre tutum, psikolojik bir nesneye yönelen olumlu ya da olumsuz bir yoğunluk sıralaması ve derecelendirilmesidir. Psikolojik nesne, bireyle ilişkili olan ve olumluluk ya da olumsuzluk derecesine göre üzerinde bir yargıda bulunduğu bir simge, bir kişi, bir slogan ya da düşünce biçimi olabilir. Mc Clelland ise tutumu, bireyin şimdiki davranışını belirleyen geçmiş deneyimlerinin bir özeti olarak görür. Bireyin düşünce dünyasına yansıyan değişik nesne ve insanlara geçmiş deneyimlerinden aktardığı anlamlarla bakması, tutumun başka bir biçimde betimlenmesidir. Genel olarak tutum kuramı, tutumun, tutum nesnesi ile ilgili geçmiş bir deneyim yada yaşantının insan kaydı, tortusu yada ön düşüncesi olduğunu ve şimdiki yada gelecekteki davranışıyla ilişkili olarak bireyin düşünsel oluşumuna etkide bulunduğunu varsayar(İsen ve Batmaz,2002:250). Bilişsel, duyuşsal ve davranışsal öğeleri olan tutumlar, bireyin

Referanslar

Benzer Belgeler

雙和醫院口腔顎面外科黃金聲醫師,呼籲民眾定期接受口腔黏膜篩檢

Kimyanın ilgi alanı madde ve maddenin iç yapısı oldu- ğuna göre öncelikli olarak maddenin tanımı, maddenin temel özellikleri ve maddenin sınıflandırılması ile

Kitap" adlı yayınımız Alan Bilgisi (Fizik, Kimya, Biyoloji, Yer Bilimi, Astronomi, Çevre Bilimi) ve Alan Eğitimi bölümlerini kapsamaktadır ve Kamu Personeli Seçme

AFE’yi alıp almama durumlarına göre Fen Bilimleri dersine yönelik tutum puan ortalamaları AFE’yi alan öğrencilerin, AFE’yi almayan öğrencilerin puan ortalamalarına göre

Özellikle üstün ve özel yetenekli öğrenciler için probleme dayalı öğrenme yönteminin daha etkili olarak kullanılmasını yardımcı olacak, öğrencilerin

Bu bulgular, çizelgede mevcut olan eserler bakımından bu eser ve toplulukların Anadolu rock türünü az düzeyde temsil ettiği, bununla birlikte ana akım rock ve

Slide Board çalışması yapan (I. Grup) program öncesi ve sonrası gelişimlerinin değerlendirildiği wilcoxon test sonuçlarına göre; 60°/sn extensıon sağ total

19 th century writers Jane Austen and Emily Bronte criticize women’s marriage choices that the society norms demand from individuals in their novels and they defended that the