• Sonuç bulunamadı

Ahmed Cevad'In Lisân-I Arabî (Sarf Ve Nahiv) Adlı Eserinin Arapça Öğretimindeki Yeri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmed Cevad'In Lisân-I Arabî (Sarf Ve Nahiv) Adlı Eserinin Arapça Öğretimindeki Yeri"

Copied!
269
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

1

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ARAP DİLİ EĞİTİMİ BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

AHMED CEVAD’IN LİSÂN-I ARABÎ (SARF VE NAHİV) ADLI ESERİNİN ARAPÇA ÖĞRETİMİNDEKİ YERİ

Hazırlayan Fatma Nur OKAN

Tez Danışmanı Prof. Dr. Nurettin CEVİZ

ANKARA ARALIK-2014

(3)

i

Fatma Nur OKAN’ın AHMED CEVAD’IN LİSÂN-IARABÎ (SARF VE NAHİV) ADLI ESERİNİN

ARAPÇA ÖĞRETİMİNDEKİ YERİ başlıklı tezi 19/12/2014 tarihinde, jürimiz tarafından Arap Dili Eğitimi

Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan: Prof. Dr. Yaşar AYDEMİR ... Üye (Tez Danışmanı): Prof. Dr. Nurettin CEVİZ ... Üye : Prof. Dr. Musa YILDIZ ...

(4)

ii

Osmanlı döneminde yazılan eserler Arap alfabesi kullanılarak yazılmıştır. Bu nedenle o dönemdeki eğitim kurumlarında Arap Dilinin öğretilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Ve yine o dönemde Arapça eğitimi için önemli eserler kaleme alınmıştır. Bunlardan bir tanesi de Ahmed CEVAD tarafından 1910 yılında yazılmış olan Lisân-ı

arabî (sarf ve nahiv) adlı eserdir. Kitabın kapağında eserin adı her ne kadar böyle yazsa

da kitabın iç sayfalarında ‘Lisân-ı Arabî ve ‘ Mükemmel Sarf ve Nahiv’ ifadesine yer

verilmektedir. Bu eserde Arapça dilbilgisinin kelime bilgisi (sarf) ve cümle bilgisi (nahiv) bölümlerinin kuralları ele alınmıştır. Bu çalışmamızda, Arapça öğretimi konusunda kaynak eser olabilecek Lisân-ı arabî (sarf ve nahiv) ‘nin Latin harflerine aktarılması ve kitabın içeriğinin günümüzde kullanılan üç adet sarf-nahiv kitabı ile karşıtsal çözümlemesi yapılarak irdelenmesi hedeflenmiştir.

Çalışma, bir giriş ile iki bölümden oluşmaktadır.

Giriş bölümü, Osmanlı döneminde eğitim sistemine kısa bir bakış ile problem, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, sınırlılıkları, sayıltıları, kullanılan tanım ve terimler, yöntem, araştırma modeli, evren ve örneklem, veri toplama tekniği, verilerin analizi başlıklarından oluşmaktadır.

Birinci bölümde Lisân-ı arabî (sarf ve nahiv)’nin transkripsiyon sistemi

kullanılarak Latin harflerine aktarılmış hâli tam metin olarak verilmiş, eserin bütününe genel bir bakış atılmış, yazarın hayatı, Lisân-ı arabî (sarf ve nahiv)’de konular, konu

anlatım tekniği ve kitabın yöntemi ele alınmıştır.

İkinci bölümde ise, adı geçen eser günümüzde yazılmış üç sarf-nahiv kitabı ile karşılaştırılmış ve eserin Arapça dilbilgisi öğretimindeki yeri değerlendirilmiştir.

Araştırmanın sonunda ise sonuç ve önerilere yer verilmiştir. İsteğimiz bu eserin Arapça dilbilgisi öğretiminde kaynak bir eser olarak yol göstermesidir.

Tezimin her aşamasında bana yardımcı olan saygı değer hocam ve tez danışmanım sayın Prof. Dr. Nurettin CEVİZ’e, yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Musa YILDIZ’a, tezimin Osmanlıca kısmında yardımcı olan değerli arkadaşım Onur KURUKAYA’ya ve her zaman yanımda olduklarını hissettiren canım aileme teşekkürlerimi sunarım. FATMA NUR OKAN

(5)

iii

ÖZET

AHMED CEVAD’IN LİSÂN-I ARABÎ (SARF VE NAHİV) ADLI ESERİNİN ARAPÇA ÖĞRETİMİNDEKİ YERİ

Okan, Fatma Nur

Yüksek Lisans, Arap Dili Eğitimi Bilim Dalı Danışmanı: Prof. Dr. Nurettin Ceviz

Aralık-2014

Çalışmanın giriş bölümünde Osmanlı döneminin eğitim sisteminden bahsedilmiştir. Öncelikle problem ve amaç belirtilmiş, çalışmanın önemi, sınırlılıkları, sayıtlıları, tanımları ve terimleri açıklanmıştır. Sınırlılıkları bölümünde, Lisân-ı arabî

(sarf ve nahiv)’deki Arapça öğretim metotlarını modern yöntemler ile karşılaştırabilmek

için günümüz Arapça sarf-nahiv kitapları arasından seçilen ‘Arapça Dilbilgisi

Sarf-Nahiv Bekir TOPALOĞLU, Hayrettin KARAMAN, Arapça Dilbilgisi Hamza

ÖZASLAN, Kerim AÇIK ve Arapça Dilbilgisi Sarf ve Nahiv Bilgisi Dr. Hüseyin GÜNDAY, Dr. Şener ŞAHİN isimli kitaplardan bilgi aktarılmıştır. Tezin yöntem bölümünde araştırma modeli, evren ve örneklem, veri toplama tekniği, verilerin analizi ile ilgili bilgiler verilmiştir. Değerlendirme kısmında ise Lisân-ı arabî (sarf ve

nahiv)’nin transkripsiyonu tam metin olarak verilmiş, eser ve yazarı Ahmed CEVAD

hakkında genel bilgi verilmiştir. Sonrasında Lisân-ı arabî (sarf ve nahiv)’deki konular, konu anlatım tekniği ve eserin yöntemi incelenmiştir. İkinci bölümde ise Lisân-ı arabî

(sarf ve nahiv)’de ele alınan Arapça dilbilgisinin kelime ve cümle bilgisi bölümüne ait

kuralların yukarıda bahsettiğimiz üç kitapla karşıtsal analizi yapılmış ve değerlendirme sonuçları (44) Başlık altında toplanmıştır. Son olarak eserin Arapça öğretimindeki yerinin değerlendirilmesi yapılarak sonuç ve önerilere yer verilmiştir.

(6)

iv

SUMMARY

THE IMPORTENCE OF AHMED CEVAD’S WORK, LİSAN-I ARABİ, IN TEACHING ARABIC

Okan, Fatma Nur

Master degree, Arabic Language Teaching Counselor: Prof. Dr. Nurettin Ceviz

DECEMBER- 2014

At the first part of this work, Ottoman Empire educational system was told. Firstly, problem and the aim are signified, the importance of working, limitations, assumptions, descriptions and terms are explained. At the part of limitations; to compare Arabic teaching methods in Arabic language with modern methods, the information from the books named Arapça Dilbilgisi sarf- nahiv bekir TOPALOĞLU, HAYRETTİN KARAMAN, Arapça Dilbilgisi Hamza ÖZASLAN, Kerim AÇIK ve Arapça Dilbilgisi Sarf ve Nahiv Bilgisi, Dr. Hüseyin GÜNDAY, Dr. Şener ŞAHİN chosen from current Arabic information of word and sentence books have been quoted. In thesis, at the part of method the information about models of searching, stage and sample, data collection, data analysis have been given. At the part of evaluation; the language of Arabic’s transcription was given in full-text form and also general information about Ahmed CEVAD and its work were given. After this, the topics, the narrative technique and the procedure of the work in Lisan-ı Arabi were studied. At the second part, conjugate analysis of rules belonging to Arabic grammar, vocabulary and sentence knowledge mentioned in lisan-ı Arabi have been done in all three books mentioned above and evaluation results were collected under the title of (44) Lastly, after evaluating the importance of work in Arabic teaching, results and proposals were mentioned.

(7)

v

TRANSKRİPSİYON SİSTEMİ

Lisân-ı arabî (sarf ve nahiv) eser Latin harflerine aktarılırken Osmanlıcada olan fakat

Latin alfabesinde karşılığı olmayan sesler için bu tablo kullanılmıştır. Sesliler:

َ:e(kalın okunan harflerde: a) , و َ : u, - ى َ : i, َ- ى :a, َ- -ا :a ; َ:i, َ:u, ء = ’ = Dد ض= = Kك ب = B = Zذ = Tط = Lل ت = T = Rر = zظ = Mم ث = = Zز = ‘ع = N ن ج = C = Sس = Ġغ = Hه ح = = Şش = Fف = Vو خ = ص= = ق = Yى

(8)

vi Sayfa JÜRİ ONAY SAYFASI ... i ÖNSÖZ ... ii ÖZET ... iii ABSTRACT ... iv 1.GİRİŞ ... 1 Problem ... 2 Amaç ... 3 Önem ... 3 Varsayımlar ... 3 Sınırlılıklar ... 4 Tanımlar ... 4 2. YÖNTEM ... 8 Araştırmanın Modeli ... 8 Evren ve Örneklem ... 8 Verilerin Toplanması ... 8 Verilerin Analizi ... 8 1.BÖLÜM AHMED CEVAD’IN LİSÂN-I ARABÎ ADLI ESERİNİN TRANSKRİPSİYONU 1.1 Lisân-ı Arabî’ nin Transkripsiyonu ... 10

1.2 Yazar Ahmed CEVAD ... 186

1.3 Lisân-ı Arabî’ye Genel Bir Bakış ... 186

1.4 Lisân-ı Arabî’deki Konular ... 186

1.5 Lisân-ı Arabî’de Konu Anlatım Tekniği ... 186

(9)

vii

LİSÂN-I ARABÎ’NİN GÜNÜMÜZDEKİ SARF-NAHİV KİTAPLARIYLA KARŞILAŞTIRILMASI VE ARAPÇA ÖĞRETİMİNDEKİ YERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

2.1. Lisân-ı Arabî ve Üç Sarf-Nahiv Kitabı ile Karşıtsal Çözümlemesi ... 187

2.1.1. Harf-i tarif ... 187

2.1.2. Şemsî ve Kamerî Harfler ... 188

2.1.3. Hemze-i Vasl ... 189 2.1.4. Harekeler ... 190 2.1.5. Müennes ... 191 2.1.6. Tesniye ... 192 2.1.7. Cemʿ ... 194 2.1.8. İzafet ... 200 2.1.9. Harf-i Cerler ... 203 2.1.10. Tasrif-i İsim ... 204 2.1.11. Tesniye-Muzaf ... 207

2.1.12. Cemʿ-i Müzekker Sâlim ... 207

2.1.13. Mefulun Sarih (Tesniye, Cemʿ-i müzekker) ... 208

2.1.14. Esm-i Hamse ... 208

2.1.15. Muzâfın Tavsîfi ve Taddudu ... 209

2.1.16. Muzâf ve Sıfat ... 210 2.1.17. İzafet Zamirleri ... 211 2.1.18. Mefʿûliyye Zamirleri ... 212 2.1.19. Var ... 213 2.1.20. Münada ... 214 2.1.21. Esma-yı İşaret ... 215

2.1.22. Sıfatlar- Elvan ve Uyub- Sıfatların Dereceleri ... 217

(10)

viii

2.1.25. Fiillerde Zaman ve Mazi ... 222

2.1.26. Fiil ve Fâil ... 223 2.1.27. دَقَل دَق ... 225 2.1.28. َناَك ... 226 2.1.29. Mefȗliyye Zamirleri ... 227 2.1.30. Muzâri ... 228 2.1.31. Mansȗb Muzâriʿ ... 231 2.1.32. Meczȗm Muzâriʿ ... 232 2.1.33. Nȗn-u Te’kid ... 233

2.1.34. Siga-i Emir ve Emri Hâzır ... 233

2.1.35. İsm-i Fâil ... 235

2.1.36. Kâne ve İsm-i Fâil ... 236

2.1.37. Masdar ... 237 2.1.38. Meçhûller ... 238 2.1.39. Nâib-u Fâil ... 239 2.1.40. İsm-i Mefȗl ... 240 2.1.41. Mezîdât ... 241 2.1.42. a. Tefʿîl Bâbı ... 242 2.1.42.b. Mufâʿale Bâbı ... 242 2.1.42.c. İfʿâl Bâbı ... 243 2.1.42.d. Tefeʿȗl Bâbı ... 244 2.1.42.e. Tefâʿul Bâbı ... 245 2.1.42.f. İnfiʿâl Bâbı ... 246 2.1.42.g. İftiʿâl Bâbı ... 247 2.1.42.h. İfʿilâl Bâbı ... 248 2.1.42.i. İstifʿâl Bâbı ... 249

(11)

ix

2.1.44. Gayr-ı Sâlim Fiiller (Aksâm-ı Sebʿa) ... 251

2.2. ESERİN ARAPÇA ÖĞRETİMİNDEKİ YERİ ... 254

SONUÇ ... 255

(12)

TEZİN ADI:

AHMED CEVÂD’IN LİSÂN-I ARABÎ (SARF ve NAHİV) ADLI ESERİNİN ARAPÇA ÖĞRETİMİNDEKİ YERİ

GİRİŞ

Bilindiği gibi eğitim, yetişen nesillerin topluma intibakını sağlamak, millî kültürü genç kuşaklara aktarmak, böylece fert ve cemiyet hayatında bir denge ve ahenk meydana getirme faaliyetidir. Eğitim ailede, okulda ve çevrede hayat boyu süren bir etkileşimin adıdır. Her devlet, kendi toplumunun değer yargılarına, zamana, ekonomik ve diğer şartlara göre bir eğitim sistemini ve anlayışını benimser.

Osmanlı devleti de kendi özüne uygun bir eğitim anlayışı benimsemiştir. Osmanlı Devleti, kuruluşundan XVI. yüzyıl ortalarına kadar hızla ilerlemiş, sadece İslam dünyasının değil, aynı zamanda tüm dünyanın en büyük ve en güçlü devleti haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin bu büyümesi ve güçlenmesi devlete bağlı kurumların; özellikle de “eğitim kurumlarının tabi bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Devletin gereksinim duyduğu her türlü bilimsel ve entelektüel ihtiyaç bu kurumlar tarafından karşılanmıştır.

Osmanlı Devleti, tarihte İslâmî esaslara göre yönetilen Türk-İslâm Devletidir ve bu nedenle bütün sistem ve müesseselerde olduğu gibi, eğitim öğretim sisteminde de İslâmî eğitim usullerinden ve kendisinden önceki İslâm Devletleri’nden (bilhassa da Anadolu Selçuklularından) yararlanmıştır.

Osmanlı devletinde eğitim birimleri sırası ile şöyledir ;

Sibyan Mektepleri: Osmanlılarda bu okullara “Dâru’t Taʿlim”,

“Daru’l-İbn”, “Muallimhâne”, “Mektephâne”, “Mahalle Mektebi”, “Mekteb-i İbtidaiye” adları verilirdi. Daha çok cami ve mescit bitişiğine yapılan bu okullar, medreselerin çekirdekleri idi. İlk tahsil veren bu mekteplerde 5-6 yaşlarındaki çocuklara okuyup yazmayı, başta Kuran-ı Kerim okumak olmak üzere dinî bilgileri ve dört işlemden ibaret olan matematik dersi verilirdi. Bu okullarda

(13)

Elifbâ, Kur’an-ı Kerim, Tecvid, İlmihâl, Ahlâk, Sarf-ı Osmânî, İmlâ, Kırâat, Mülahhas Târîh-i Osmânî, Muhtasar Coğrafya-i Osmânî, Hesap, Hendese, Hüsn-i Hatt gibi dersler okutulurdu

Medreseler: Medrese teşkilatlı bir kuruluş olup, dershane ve etrafında

öğrencilerin kaldığı odalar, medreselerin bel kemiğini teşkil eder. Kütüphane, imaret, hamam gibi kuruluşlar da medresenin ayrılmaz parçalarıdır. Medreseden imtihanla mezun olan her öğrenciye “icâzetname” denilen diploma verilirdi. İcâzetnamede, medresede okunan derslerin ve müderrislerin adı yazılırdı.

Osmanlı medreselerinde değişik zamanlarda, farklı dersler okutulurdu. Dinî ilimlerden Fıkıh, Kelâm, Hadis, Tefsir, Ferâiz, Usûl–i Fıkıh; aklî (müspet) ilimlerden Mantık, Belâgat, Lügât, Sarf, Nahiv, Hendese, Hesap, Heyet (Astronomi), Botanik, Tarih, Kimya, Tıp, Felsefe gibi ilimler okutulurdu.

Enderun Mektepleri: Bir şeyin iç kısmı, dâhili, iç yüzü, harem dairesi

gibi anlamlara gelen Enderun; mülkî, idarî ve diğer önemli kadronun yetiştirildiği bir okuldur. Öğretim, uygulamalı ve de teorik olarak iki şekilde yapılırdı. Uygulamalı olanlar; saray ve protokol hizmetleri, güreş, atlama, meç ve ok atma gibi spor çalışmaları, hat sanatı, müzik vb. gibi güzel sanatlardı. Teorik olanlar ise Türkçe, Arapça, Farsça, Sarf, Nahiv, Şiir, Beyan, Hikmet, Edebiyat, Mantık, Coğrafya, Astronomi, Tarih, Fen, Geometri, Cebir ve İslamî Bilimler (Hadis, Tefsir, Fıkıh, Kelam gibi) idi.

Görüldüğü gibi Osmanlı devletinde eğitimin bütün aşamalarında Arapçaya, sarf ve nahiv ilmine önem verilmiştir.

Bu bölümde araştırmaya ilişkin problem durumu, araştırmanın amacı ve önemi, varsayımlar, sınırlılıklar ve tanımlara yer verilecektir.

0.1. Problem

Bu çalışmada, Ahmed CEVÂD tarafından 1328 yılında yazılmış olan

(14)

aktarılacak, kitabın içeriği Arapça dilbilgisi öğretimi açısından incelenecek, bazı günümüz kitapları ile karşılaştırılacak ve değerlendirilecektir.

0.1.1. Amaç

Bu kitap öncelikle Latin harflerine aktarılacaktır. Daha sonra kitapta anlatılan Arapça dilbilgisi öğretim yöntemleri incelenecek ve günümüzde yazılan

Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv (Bekir TOPALOĞLU, Hayrettin KARAMAN), Arapça Dilbilgisi (Hamza ÖZASLAN, Kerim AÇIK) ve Arapça Dilbilgisi Sarf ve Nahiv Bilgisi (Dr. Hüseyin GÜNDAY, Dr. Şener ŞAHİN) gramer kitaplarıyla

karşılaştırılması yapılacaktır.

0.1.2. Önem

Bu gibi değerli eserlerin hızlı bir şekilde bugünkü dilimize aktarılması ve bastırılması kültür mirasımızı korumak adına bir gerekliliktir. Konu ile ilgili kitapların çevrilebilmeleri ve anlaşılabilmeleri için Osmanlı Türkçesinin yanı sıra Arapça ve Farsça bilen ilim adamlarımızın kendi alanlarında yapacakları çalışmalara ihtiyaç vardır. Osmanlı dönemini anlatan bu kıymetli eserler bizim geçmişte uygulanan öğretim yöntemlerine ışık tutmaktadır. Milletler kendi tarihlerini tanımadan geleceğin temellerini atamazlar. Zira tarih, zaman sürecinin bir laboratuvarı olarak kabul edilebilir. Tarihte yer alan doğruların ve yanlışların analizi, gelecek için yapılacakların doğru planlanmasında temel teşkil edecektir.

0.1.3. Varsayımlar

Günümüz Arapça dilbilgisi kitaplarında bugünkü ihtiyaçlara cevap verecek konular ve yöntemler kullanılmaktadır. Ancak daha önce de çok iyi Arapça eğitiminin verildiği bilinmektedir. Bunun nasıl ve hangi yöntemlerle, hangi araçlarla yapıldığının bilinmesinde fayda vardır.

Bu çalışmanın, Osmanlı döneminde verilen yüksek seviyedeki Arapça eğitiminin niteliği hakkında bize bilgi vereceği kabul edilmektedir.

(15)

Benzer araştırmanın çok az olması nedeniyle çalışmamızın bundan sonraki araştırmacılara örnek olması öngörülmektedir

0.1.4. Sınırlılıklar

Çalışma, Ahmed CEVÂD tarafından 1328 yılında yazılmış olan ; Lisân-ı

Arabî (Sarf ve Nahiv) adlı Osmanlı Türkçesinde yazılmış eserin Latin alfabesine

aktarılması ve benzeri üç günümüz Arapça dilbilgisi kitabı ile yöntem açısından karşılaştırılması ile sınırlıdır.

1. Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv (2009): Alfa Yayınlarından çıkmıştır.

Yazarları Dr. Hüseyin GÜNDAY ve Dr. Şener ŞAHİN. Kitap ders sistemine göre hazırlanmıştır. Sarf ve nahiv kitabı ayrı ayrı hazırlanmış. Her konu anlatıldıktan sonra bol örnek verilmiştir.

2. Arapça Dilbilgisi (2010): Fono Yayınlarından açık öğretim için

hazırlanmıştır. Giriş ve fiil olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde genel olarak harfler, harekeler ve bazı terimlerden bahsedilmiştir. İkinci bölüm ise nahiv ve sarf konularından oluşmaktadır.

3. Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv (2010): Ensar Yayınlarından çıkmıştır.

Yazarları Prof. Dr. Hayreddin KARAMAN ve Prof. Dr. Bekir TOPALOĞLU. Kitap birinci ve ikinci kitap olarak ayrılmıştır. Birinci bölümde nahiv ikinci bölümde sarf konuları ele alınmıştır. Her bölüm kendi içinde kısımlara ayrılmıştır.

0.1.4. Tanımlar

1. Lisân-ı Arabî (Sarf ve Nahiv) adlı eserin Latin harflerine aktarılması esnasında, bu konudaki transkripsiyon başta olmak üzere diğer bilimsel yöntemler kullanılacaktır. Osmanlı Türkçesinde var olan, ancak Latin harfleri ile karşılanamayan sesler için aşağıdaki işaretler uygulanacaktır:

(16)

â: uzun a sesine karşılık kullanılacaktır. Î uzun i sesine karşılık kullanılacaktır. Û uzun u sesine karşılık kullanılacaktır.

ʿ (ters kesme işareti) “ayın” harfinin bulunduğu kelimelerde, “ayın” sesinin verilmesi için kullanılacaktır.

’ (kesme işareti) “hemze” işaretinin bulunduğu yerlerde, “hemze” sesinin verilmesi için kullanılacaktır.

- (kısa çizgi) harf-i tarifle birbirine birleşen kelimeleri ayırmak için kullanılacaktır.

Sarf: (Morfoloji) kelime yapısı bilgisi. Nahiv: (Sentaks) söz dizimi, cümle bilgisi.

Bâb: Yalın veya ek almış fiilerin ölçüleri ve harf sayısı bakımından kısımlarıdır . Vezin: Kalıp, ölçüdür.

Müzekker: Eril kelime. (isim, zamir, sıfat, fiil)

Müennes: Hakiki, itibari ve söylenişi yönlerinden ‘dişi’ olan kelimeler. Harf-i Tarîf: Arapçada ismin başına gelen belirlilik takısıdır.

Mastar: Fiilin şahsa ve zamana bağlı olmayan şekli, fiilin kökü. Fâil: Fiilin gösterdiği işi yapan kişi.

Mefʿȗl: Fiilin gösterdiği işten etkilenen şey (nesne).

İsm-i Fâil: Fiilin gösterdiği işi yapanın adı, etken ortaç, özne.

İsm-i Mefʿȗl: Fiilin gösterdiği işten etkilenen şeyin adı, edilgen ortaç, nesne. Müfred: Yalnız bir şey veya şahsa işaret eden veya bire mahsus olan kelime,

(17)

Tesniye: Arapçada bir kelimenin iki şeye delâlet etmesi hali, iki şeye delâlet

ettiren siga, ikil.

Cemʿ: İkiden çok olan şeylere delâlet eden kelime, çoğul. Mütekellim: Söylenen, birinci şahıs.

Muhatap: Kelamı dinleyen, ikinci şahıs.

Gâib: Söyleyen ve dinleyen dışında olan, üçüncü şahıs.

Sîga: İsmin ve fiilin çekiminden meydana gelen çeşitli şekillerden her biri, kip. İsm-i Tasgîr: Küçültme ismi, küçüklük ve azlığa delalet eden isimdir.

Mensub: Bir şeye veya kimseye nisbeti olan, alakası bulunan, bir şeyle ilgili

olandır.

Mübalâğa-i Fâʿil: Mübalâğalı etken ortaç.

İsm-i Tafdil: Bir şeyi ‘en üstün, daha üstün, daha çok, en iyi, daha iyi’ gibi mana

ifade etmesi için mukayese ve üstünlük gösteren sîga.

Cemʿ-i Mükesser: Düzensiz çoğul, kırık çoğul. Mücerred: Tek, yalnız, soyut.

Mezîdun Fih: Harfleri artırılmış fiil. Sülasi: Üç harfli olan fiil.

Rubâî: Dört harfli olan fiil. Humâsî: Beş harfli olan fiil. Südâsî: Altı harfli olan fiil.

(18)

Arapça

Arapça, Hami-Sami dil ailesinin Sami koluna mensuptur. Alfabesi 28 harften oluşur. Yazı sağdan sola doğru yazılır. Harflerin tamamı sessizdir. Harflerin seslenmesini sağlayan işaretlere hareke denir.

Aslen Arap yarımadasına özgü bir dildir. Zaman içinde İspanya’dan Güney Doğu Asya’ya kadar çok geniş bir coğrafyanın üst kültür dili olmuştur. Günümüzde Fas’tan Irak sınırına kadar yaklaşık 300 milyon insanın anadili olsa da günlük konuşmada bölgeden bölgeye büyük farklılık gösterir. Kuran-ı Kerim’in yazıldığı dil olan 7. yüzyıl Hicaz Arapçası günümüze değin değişmeden kaldığı için standart Arapça (Fusha) kabul edilir ve değişik bölgelerden Araplar birbirleri ile anlaşabilmek için fushayı kullanırlar.

Lehçeleri; Mısırca, Şami (Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün), Irak Lehçesi, Körfez Arapçası, Hicaz Arapçası, Necd Arapçası, Yemen Arapçası ve Kuzey Afrika (Mağribi) Arapçasıdır.

Arapça birçok dünya dilini (İngilizce, İspanyolca ve Farsça gibi…) etkilediği gibi Türkçeyi de etkisi altına almıştır. Türkçede Arapça kökenli çok fazla sözcük bulunmaktadır. Fakat bazı sebeplerle bu sözcükler anlam kaymasına uğramıştır.

Arapça, Cezayir, Bahreyn, Çad, Komor Adaları, Cibuti, Mısır, Etiyopya, Gazze Şeridi, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Moritanya, Fas, Amman, Katar, Suudi Arabistan, Somali, Sudan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Batı Şeria, Batı Sahra, Yemen ve Afganistan ülkelerinin resmî dilidir.

Sarf (şekil bilgisi, morfoloji): Kök halinde olan bir kelimeyi belli

anlamlara gelebilmesi için başka hallere dönüştürerek türetmeye denir.

Nahiv (sözdizimi, sentaks): Kelimelerin cümle içindeki durumunu ve bu

(19)

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklem ve verilerin toplanması konularına yer verilecektir.

0.3.Araştırmanın Modeli

Tezde ilk olarak kitaptaki veriler Osmanlıcadan Latin harflerine bilgisayar ortamında aktarılacak, gerekli tablo ve açıklamalar yapıldıktan sonra eserin günümüzdeki benzeri olan sarf ve nahiv kitaplarıyla yöntem ve bilgilerin sunuluş tekniği açısından karşılaştırılması yapılacaktır

0.4. Evren ve Örneklem

Çalışmadaki evrenimiz Osmanlı İmparatorluğu döneminde yazılmış olan Arapça gramer kitaplarıdır. Örneklem olarak Ahmed Cevâd tarafından 1328’de (miladi 1910) yazılmış olan Lisân-ıArabî (Sarf ve Nahiv) adlı eser seçilmiştir.

0.5. Verilerin Toplanması

Araştırmada veriler, eserin incelenmesi ve benzerleriyle karşılaştırılarak yorumlanmasıyla elde edilecektir. Literatür taraması eserin çağdaşı ve sonraki dönemle ilgili Türkçe ve Arapça sarf kitaplarından elde edilecektir

0.6. Verilerin Analizi

Ahmed Cevâd tarafından Osmanlıca olarak yazılmış olan Lisân-ı Arabî (Sarf ve Nahiv) adlı Arapça dilbilgisi kitabı günümüz Türkçesine çevrildikten

sonra, kitapta kullanılan Arapça grameri ve öğretim teknikleri irdelenecek, benzeri üç gramer kitabıyla içerik ve üslup yönünden karşılaştırılacak, karşılaştırma sonrasında bu eserin Arapça öğretimindeki yeri ve katkısı değerlendirilecektir.

(20)

Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Bekir TOPALOĞLU, Hayrettin

KARAMAN, Ensar Yayınları 2010 268 sayfa

Arapça Dilbilgisi, Hamza ÖZASLAN, Kerim AÇIK, Fono yayınları 2006

484 sayfa

Arapça Dilbilgisi Sarf ve Nahiv Bilgisi, Dr. Hüseyin GÜNDAY, Dr. Şener

(21)

1.BÖLÜM

AHMED CEVÂD’IN LİSÂN-I ARABÎ (Sarf ve Nahiv) ADLI ESERİNİN TRANSKRİPSİYONU

Hilmi’nin Yeni Mekteb Külliyatından LİSÂN-I ARABÎ

SARF VE NAHİV

Mekâtib-i Rüşdiye İle İʿdâdilerin İlk Senelerine Mahsus Olmak Üzere Tertib Edilmiştir. Kısım: 1 Muharriri: Dâru’l-muallimîn muallimlerinden AHMED CEVÂD Tabî ve Nâşiri:

Kütübhâne-i İslâm ve Askerî- İbrahim Hilmi Bab-ı Âli Caddesi -- 46

(22)

Fihrist-i münderecât

1.Harf-i taʿrîf ve isim 28.Cemʿ-i mükesser (mabaʿd)

2.el-Hurȗf-uş şemsiyye ve hurȗf-u kameriyye 29.Temrîn-14

3.Hemze-i vasl (hakkında) 30.Temrîn-15

4.Tavsîf ve isnâd (hakkında) 31.Kırâat

5.Harekeler 32.Temrîn-16

7.Temrîn-1ve 2 32.İzâfet

8.Temrîn-3 33.ʿalâ ve sair bazı edatlar

8.Müennes 34.Tasrîf-i ism

10.Müennes-i iʿtibârî 37.Temrîn-17

12.Temrîn-4 ve 5 38.Temrîn-18

13.Temrîn- 6 40.Temrîn-19

13.Kırâat 41.Kırâat

14.Temrîn-7 42.Temrîn-20

14.Tesniye 42.Tesniye, muzâaf

16.Tesniyede tavsîf ve isnâd 43.Cemʿ-i müzekker sâlim, muzâaf

17.Cemʿ 43.Cemʿ-i mükesser, muzâaf

18.Müenneslerde cemʿ 43.Tesniye, mefȗl-u sarîh

18.Cemʿide tavsif 44.Cemʿ-i müzekker sâlim,meful sarîh

20.Temrîn-8 44.Ebun, ahun, zȗ

21.Temrîn-9 , müennes 45. Muzâfın tavsifi

22.Temrîn-10 46. Muzâfın taaddüdü

23.Cemʿ-i mükesser hakkında 47. İzâfetin manaları

26.Temrîn-11 48. Muzâf-sıfat

27.Temrîn-12 kırâat 49. Temrîn- 21

(23)

50. Kırâat 87. Mâzî

51. Temrîn-23 89. Fiil ile fâil

52. Kırâat 90.Kad, Lekad

53.Temrîn-24 92. Temrîn-35

54. Zamâ’ir-i izâfiyye 93. Temrîn-36

59.Zamâ’ir-i mefʿuliyye 94. Kırâat

60. Var 96. Temrîn-37

61. Munâdâ 97. Kâne fiʿl-i iʿânesi

62. Temrîn-25 99. Zamâʿir-i mefʿȗliyye hakkında

63. Temrîn-26 100. Temrîn-38

63. Kırâat 101. Temrîn-39

67. Temrîn-27 102. Kırâat

67. Esmâ-i işâret 104. Temrîn-40

70. Temrîn-29 104. Muzâriʿ

72. Kırâat 106. Sülâsî mücerred bâblar

74. Temrîn-31 107. Maʿnâ-yı muzârîʿ

74. Sıfatlar 109. Temrîn-41

75. Elvân ve ʿuyȗb sıfatları 110. Temrîn-42

77. Sıfatlarda derecât 112.Temrîn-43

78. Sıfatda mukâyese 112.Kırâat

80. Temrîn-32 114.Temrîn-44

81. Temrîn-33 114.Muzâr-i mansȗb

82. Kırâat 116.Muzârî-i mansȗbun istiʿmâli

83.Temrîn-34 119.Temrîn-45

84. Fiîl 120.Temrîn-46

(24)

123.Temrîn-47 151.Maʿâni-i mezîdât-ı tefʿîl

124.Muzârî-i meczȗm 153. Maʿâni-i mezîdât-ı mufâʿale

125.Muzârî-i meczȗmun istiʿmâli 154.Maʿâni-i mezîdât-ı ifʿâl

126.Nȗn-u teʿkîd 155.Maʿâni-i mezîdât-ı tefeʿul

128.Nȗn-u teʿkidin istiʿmâli 157.Maʿâni-i mezîdât-ı tefâʿul

129.Temrîn-48 158.Maʿâni-i mezîdât-ı infiʿâl, iftiʿâl

130.Temrîn-49 159.Maʿâni-i mezîdât-ı ifʿilâl, istifʿâl

131.Kırâat 160.Mezîdâtın hususiyetleri

133.Temrîn-50 161.Fiillerde hemze-i vasller

133. Sîga-i emriyye 162.Temrîn-60

135.Emr-i hâzırın tasrifi 163.Temrîn-61

136. İsm-i fâil 164.Temrîn-62

137. Haller 165.Temrîn-63,64

138. Kâne ile beraber ism-i fâil 166.Gayr-i sâlim fiiller

138.Masdar 167.Fiʿl-i sahîh,fiʿl-i muʿtell

140.Temrîn-52 168.Fiʿl-i muzâʿaf

141.Temrîn-53,54 170.Temrîn-65

142.Temrîn-55 172.Temrîn-65 (mükerrer)

142. Fiil-i meçhul 173.Temrîn-66

143.Fiil-i mechȗlun fâili-naib-u fâil 174. Fiʿl-i mehmȗz

144. İsm-i mefʿȗl 180.Temrîn-66 (mükerrer)

146.Temrîn-56,57 181.Temrîn-67

147.Temrîn-58,59 182.Temrîn-68

148.Mezîdât 182. Fiʿl-i misâl

149.Mezîdâtın tasrifi 186.Temrîn-69

(25)

188.Temrîn-71 199.Temrîn-73

188. Fiʿl-i ecvef 199.Fiʿl-i nâkıs- iʿlâli

191.Fiʿl-i ecvef maʿlȗmun tasrîfi 203. Tasrîf’ul-fiʿl-i’n-nâkıs min vezn-i nasara

192. ʺ ʺ mechȗlun ʺ 204.Tasrîf’ul-fiʿl-i’n-nâkıs min vezn-i darabe

193.Tasrîf-i fiʿl-i ecvef (emir,ism-ifâil, ism-i meful)

205.Tasrîf’ul fiʿl-i’n-nâkıs min vezn-i ʿalime

193.Tasrîfuʿl-ecvef min vezni darabe-yadribu 206.Kırâat

194.Bunun emri, ism-i fâil,ismi mefʿȗlü 209.Temrîn-74

195. Kırâat 210.Temrîn-75

(26)

HARF-İ TAʿRÎF ve İSİM

[1]1-Arapçada isimler ya harf-i ta’ rîfli ya harf-i ta’ rîfsiz kullanılır. Buna

göre manâlarında bir fark olur. Harf-i taʿrîf (

لأ

) kelimesidir.

İsimlerin harf-i taʿrîfli ve harf-i taʿrîfsiz sûretleri arasında manaca bulunan fark aşağıda misallerle gösterilmiştir;

ٌدَلَو

(Bir çocuk; kim olduğu mâʿlum olmayan)

ُدَلَوْلَأ

( Çocuk; kim olduğu mâʿlum olan )

ُفوُرَخْلَأ

(kuzu)

ٌفوُرَخ

(bir kuzu)

رِهْلَأ

(kedi)

رِه

(bir kedi)

ُراَمِحْلَأ

(eşek)

ٌراَمِح

(bir eşek)

ُناَصِحْلَأ

(at)

ٌناَصِح

(bir at)

2- Harf-i taʿrîfli isimlere ‘ maʿrife’ harf-i taʿrîfsizlere ‘nekre’ tesmiye

olunur. Maʿrife, kime veya hangi şeye delalet ettiği mâʿlûm olan kelimedir. Bunun için muzâflar, harf-i taʿrîfsiz olduğu halde maʿrife sayılır.

Mesela:

ِدَلَوْلَأ رِه

= çocuğun kedisi terkibinde

( رِه)

[2] kelimesi marifedir ; çünkü belli olmayan bir kediye değil çocuğun belli ve mâʿlûm kedisine delalet eder.

(27)

Hurûf-ı Şemsiyye, Hurûf-ı Kameriyye

3- Harf-i taʿrîfin (

ل

) ı bazen okunmaz. Okunup okunmaması dahil olduğu

ismin ilk harfine tâbi’ dir. Bu nokta-i nazardan hurûf-i arabiyye ikiye taksim olunmuştur. Hurûf-i kameriyye, hurûf-i şemsiyye.

Hurûf-i kameriyye harf-i taʿrîfin lâmını okutur. Onlar da şunlardır:

ي,ه,و,م,ك,ق,ف,غ,ع,خ,ح,ج,ب,أ

Misaller

ُةَرَطْسِمْلَأ

(cetvel)

ُمَلَقْلَأ

(kalem)

ُباَتِكْلَأ

(kitap)

ُساَطْرِقْلَأ

(Kağıt)

ُقْلَحْلَأ

(boğaz)

ُنْذَْلَْأ

(kulak)

ُمَفْلَأ

(ağız)

ُنْيَعْلَأ

(göz)

[3]

ُعوُبْسُْلَْأ

(hafta)

ُفيِرَخْلَأ

(sonbahar) Hurûf-i şemsiyye harf-i tâʿrîfin lâmını okutmaz. Onlar da şunlardır:

،ت

ن،ل،ظ،ط،ض،ص،ش،س،ز،ر،ذ،د،ث

ُمَدَقْلَأ

(28)

Misaller

ُةَقيِقَّدلَأ

(dakika)

ُةَعاَّسلَأ

(saat)

ُرْهَّشلَأ

(ay)

ُةَنَّسلَأ

(sene)

ُءاَتِّشلَأ

(kış)

ُفْيَّصلَأ

(yaz)

ُعيِبَّرلَأ

(bahar)

ُةَيِناَّثلَأ

(saniye)

ُةَيْحِللَأ

(sakal)

ُةَفَّشلَأ

(dudak)

ُناَسِّللَأ

(dil)

َأ

نِّسل

(diş)

ُسْأَّرلَأ

(baş)

ُرْهَّظلَأ

(arka)

ُرْدَّصلَأ

(göğüs)

َشلَأ

ا

ُبِر

(bıyık)

ُبايِّثلَأ

(elbise)

ُةَجاَجَّدلَأ

(tavuk)

ُكيِّدلَأ

(horoz)

ُرِمَّنلَأ

(kaplan)

[4]İhtâr : Hurûf-i şemsiyyenin telâffuzuna dikkat olunacak olursa

kâffesinin dişler sıkılmış ve dilin ucu dişlere pek yakın gelmiş olduğu hâlde okunduğu anlaşılır.

İhtâr: Hurûf-i şemsiye sebebiyle harf-i taʿrîfin lamı okunmadığı zaman

harf-i şemsî şeddeli okunur.

Hemze-i Vasl

4-Harf-i tâʿrîfin hemzesi hemze-i vasldır. Yani ondan evvel gelen

kelimenin son harekesi harf-i tâʿrîfin lâmına vurur, hemze okunmaz.

ُنْذُأ

ِّرِهْلا

رِه

ُ ِدَلَوْلا

(çocuğun kedisi) ( kedinin kulağı) gibi.

Hurûf-i şemsiyye ile başlayan kelimelerde ise harf-i taʿrîfin lâmı da okunmadığından vasl şöyle olur:

ِناَسِّللا ُحْرَج ا ُةَهِكاَف

ِءاَتِّشل

(29)

İhtâr- Harf-i taʿrîfin hemzesinden başka hemze-i vasllar vardır. İleride

işaret olunacaklardır.

Tavsîf ve İsnâd

5-Arapçada bir isme bir sıfat iʿtâ ve isnâd etmek zîrdeki misâllerde olduğu gibi olur.

ٌريِبَك ُكَمَّسلَأ

(balık büyüktür)

ٌريِبَك ٌكَمَّس

(büyük bir balık)

ُريِبَكْلَأ ُكَمَّسلأ

(büyük balık)

ُريِبَكْلَأ

(büyük)

ٌريِغَص ُفوُرَخْلَأ

(kuzu küçüktür)

ٌريِغَص ٌفوُرَخ

(küçük bir kuzu)

ُريِغَّصلَأ ُفوُرَخْلَأ

(küçük kuzu)

ُريِغَّصلَأ

(küçük)

ٌعِفاَن ُرْوَّ ثلَأ

(öküz faydalıdır)

ٌعِفاَن ٌرْوَّ ث

(faydalı bir öküz)

ُعِفاَّنلأ ُرْوَّ ثلَأ

(faydalı öküz)

ُعِفاَّنلأ

(faydalı)

يِكَذ رِهْلَأ

(kedi zekidir)

يِكَذ رِه

(zeki bir kedi)

يِكَّذلَأ رِهْلَأ

(zeki kedi)

يِكَّذلَأ

(zeki)

ِحْلَأ

يِوَق ُناَص

(at kuvvetlidir)

يِوَق ٌناَصِح

(kuvvetli bir at)

يِوَقْلأ ُناَصِحْلَأ

(kuvvetli at)

يِوَقْلأ

(kuvvetli)

ٌنيِمَأ ُبْلَكْلَأ

(köpek sadıktır)

ٌنيِمَأ ٌبْلَك

(sadık bir köpek)

ُنيِمَْلَْأ ُبْلَكْلَأ

(Sadık köpek)

ُنيِمَْلَْأ

(emanetli,sadık)

ُرِمَّنلَأ

ٌسِرَش

(kaplan vahşidir)

ٌسِرَش

(vahşi bir kaplan)

ٌرِمَن

ُسِرَّشلَأ ُرِمَّنلَأ

(vahşi kaplan)

ُسِرَّشلَأ

(fena huylu, vahşi)

ُصاَّجِْلَْأ

ٌذيِذَل

(armut lezzetlidir)

ٌذيِذَل ٌصاَّجِإ

(lezzetli bir armut)

ُذيِذَّللَأ ُصاَّجِْلَْأ

(lezzetli armut)

ُذيِذَّللَأ

(lezzetli)

ُراَمِحْلَأ

ٌرِباَص

(eşek sabırlıdır) (sabırlı bir eşek)

ٌرِباَص

ٌراَمِح

ُراَمِحْلَأ

(sabırlı eşek)

ُرِباَّصلَأ

ُرِباَّصلَأ

(sabırlı)

[6]Kâide : İsim maʿrife olursa ona verilen sıfat dahi marife olur; isim

nekre olursa ona verilen sıfat dahi nekre olur.

6- Arabîde (dır) kelimesi mevcut değildir, musnedun ileyh olan isimden

sonra harf-i taʿrîfsiz olarak sıfatı getirmekle isnâd tamam olur. Buna cümle-i ismiyye denilir.

Kâide -Arabîde mücerred halinde olan kelimeler, yani fâiller (musnedun

ileyhler, mübtedâlar) ve musnedler (haberler)in son harfi mazmûm (ötre ile) okunur.

(30)

Harekeler

7- Ötreye (zamme), üstüne (fetha), esreye (kesra) tesmiye olunur.

LUGÂT

َّرلأ

ُلُج

(erkek, adam)

ٌدْبَع

(kul, köle)

ٌتْيَ ب

(ev)

ٌناَتسُب

(bahçe, bostan)

ُعِراَّشلأ

(sokak)

ىِضاَقْلأ

(kadı)

ٌكِلَم

(padişah)

ٌرْهَ ن

(nehir, çay)

ٌحيِبق

(fena)

فيِرَع

(geniş, enli)

ٌبِّيَط

(iyi)

ٌنَسَح

(güzel)

[8]

ٌضيِرَم

(hasta)

ٌنابعَت

(yorgun)

ٌعِساَو

(vüsatli, enine boyuna geniş)

ٌلِداَع

(adaletli)

ُبَلْعَّ ثلَأ

(tilki)

َوُه

(o)

َتْنَأ

(sen)

اَنَأ

(ben) [7] Temrîn-1

Okuyunuz ve manâlarını söyleyiniz.

ُنَسَحْلَأ ُناَتْسُبْلَأ

ٌريِبَك ُتْيَ بْلَأ

ُريِبَكْلَأ ُتْي

َ بْلَأ

بحْلَأ َوُه

ُبِي

ىِضَقْلَأ َوُه

ٌلِداَع ٌكِلَم

ٌنَسَح ُناَتْسُبْلَأ

ٌحيِبَق ُبَلْعَّ ثلَأ

ٌبِّيَط ُزْ بُخْلَأ

ٌعِساَو ُرْحَبْلَأ

ٌضيِرَم اَنَأ

ىِضاَقْلَأ

ٌبِّيَط ٌلُجَر

ٌناَوَ يَح ُرِمَّنلَأ

ٌرْهَ ن ُليِّنلأ

ٌليِمَج ُناَتْسُبْلَأ

ٌبِّيَط ٌلُجَر َتْن

َأ

ٌحيِبَق ٌناَسْنِأ َوُه

(31)

ُلِداَعْلَأ ُكِلَمْلَأ

ُضيِرَعْلأ ُعِراَّشلأ

ٌضيِرَع ُعِراَّشلأ

İhtâr- Zamâʿir-i şahsiyye maʿrifedir.

Temrîn-2

Arapçaya tercüme ediniz. Bahçe güzel bir mahaldir.

‘mahall Arapçadır’ Büyük ev. Ev büyüktür.

[8] Sen iyi bir insansın.

(

بيط لجر تنا

).

İyi insan. Güzel bahçe.

Güzel kasr ‘Arapça dır’ ve

enli nehir. Ben yorgunum (

نابعت انا).

Sokak geniştir. Geniş sokak. Kasr güzeldir ve nehir

enlidir.

Padişah âdildir. Deniz vâsidir. O fena bir insandır.

LUGÂT

َأ

ُرَفْص

( sarı)

ُضَيْ بَأ

(beyaz)

ُدَوْسَأ

(siyah)

ُرَمْحَأ

(kırmızı)

ُنابْضَغ

(kızmış, hiddetlenmiş)

ُناَبْعَ ت

(yorgun)

ُرَضْخَأ

( yeşil)

İhtâr – bu kelimeler harf-i taʿrîfsiz iken dahi tenvîn almaz. Temrîn-3

Okuyunuz ve Türkçeye tercüme ediniz.

طرقلأ

صاجلاا .رفصا صاجلاا .رضخلاا ناتسبلا .ضيبلاا ساطرقلأ .رضخا ناتسبلأ .ضيبا سا

و نابعتلا لجرلا .نابعت لجرلا .رضخاو رفصاو رحماو ضيبا ساطرقلا .رحملاا دادلما .رفصلاا

نابعت انأ

و

نابضغ كللما .دوسا دبعلا .نابعت وهو نابعت تنا

.

(32)

MÜENNES

Dişi mahlûkât isimleri müennesdir.

Müennesde tavsîf ve isnâd ber vech-i âtî olup müzekker ʿâid tavsîf ve isnâd ile mukâyese olunmuşdur: [9]

دَجلَأ

ُرِيبكلا

(yaşlı büyük baba)

دَجلَأ

ٌريِبك

(ced büyüktür, yaşlıdır)

دَجلَأ

( büyük baba)

ُةرِيبكلا ُة دَجلَأ

(yaşlı büyük valide)

ٌةريِبك ُة دَجلَأ

(cedde büyüktür, yaşlıdır)

ُة دَجلَأ

(büyük valide)

ىوق ٌروث

(kuvvetli bir öküz)

ُرْوَّ ثلَأ

ىِوَقلا

(kuvvetli öküz)

ىِوَق ُرْوَّ ثلَأ

(öküz kuvvetlidir)

رْوَّ ثلَأ

(öküz)

ٌةَّيوق ٌةرقب

(kuvvetli bir inek)

ُةَّيوقلا ُةَرَقَ بْلأ

(kuvvetli inek)

ٌة يِوق ُةَرَقَ بْلأ

(inek kuvvetlidir)

ُةَرَقَ بْلأ

(inek)

ٌريِغص ٌنبِا

(küçük bir oğlan)

ُريِغَّصلا ُنبِلْأ

(küçük oğlan)

ٌر

(oğlan küçüktür)

يِغص ُنبِلْأ

ُنبِلْأ

(oğlan)

ٌةريِغَص ُةَنبِا

(küçük bir kız)

ُةَريِغَّصلا

(küçük kız)

ُةَنبِلْأ

ٌةَريِغص ُةَنبِلْأ

(kız küçüktür)

ُةَنبِلْأ

(kız, kerime)

ٌبِّيط ٌبأ

ُبِّيَّطلا

ُبَلْأ

ٌبِّيط ُبَلْأ

ُبَلْأ

(baba)

ٌةبيط ما

ُةبي طل

ا

مُلْأ

ٌةبيط مُلْأ

مُلْأ

(valide)

ىِكذ ٌرِه

ىِكَّذلا

رِهلأ

ىكذ رِهلأ

رِهل

أ

(erkek kedi)

يِكذ ٌةَرِه

ٌة

ُةَيكَّذلا

ُةَّرِهلأ

ٌة

َيكذ ُةَّرِهلأ

ُةَّرِهلأ

(dişi kedi)

ٌعيطُم ٌمداَح

ُعيطملا

ُمِداَحْلأ

ٌع

يطُم ُمِداَحْلأ

ُمِداَحْلأ

(erkek hizmetçi)

ٌةعيطُم ٌةَمداَح

ُةَعيطملا

ُةَمِداَحْلأ

ٌةَعيطُم ُةَمِداَحْلأ

(hizmetçi kadın itaatlidir)

ُةَمِداَحْلأ

(kadın hizmetçi)

(33)

[10]

MÜENNES-İ ÎʿTİBÂRÎ

9- Dişi mahlûkâta delâlet etmedikleri hâlde zirdeki kelimeler dahi îʿtibârî olarak

müennesdir. 1-Çift aza isimleri:

ٌعارِذ

(kol)

ٌنذُأ

(kulak)

ٌنْيَع

(göz)

ٌقاَس

(bacak)

ٌلْجِر

(ayak)

ٌدَي

(el)

2-

ٌراَن

(ateş)

ٌسْمَش

(güneş)

ٌحير

(rüzgar)

راد

(ev, oda)

ٌضرَأ

(yer)

ٌقوُس

(çarşı, pazar)

ٌسْفَ ن

(can; insanın kendisi, ruhu)

3-Memleket ve şehir isimleri:

ُطايمِد

َّشلا

ا ُم

ُرصِم

( tenvin almazlar)

Kâide- İsm-i müfred müennes olursa ona verilen sıfat dahi müfred

müennes olur.

İsm-i müfred müzekker olursa ona verilen sıfat dahi müfred müzekker olur.

[11]

Kâide- Sıfatların müennesi, ekseriya müzekkerin nihayetine bir yuvarlak

(34)

LUGÂT

ٌحِلاص

(iyi, salâh sahibi) müennesi:

ٌةَحِلاص

ٌرِضاح

(bulunan, mevcud) müennesi:

ٌةَرِضاح

ٌديدَش

(şiddetli) müennesi:

ٌةَديدَش ; ٌديدج

(yeni , kullanılmamış)

ٌثيدح

(yeni, az zamandan beri olan)

ٌميِدق

(pek eski, eski) ;

ٌميِكح

( hekim, akıllı, tabib)

لِظُم

(gölgeli, kesif) ;

ٌفيظن

(temiz)

ٌتِّيَم

(ölü);

ٌعِلاط

(tulȗʿ iden);

ٌبِراَغ

( gurȗb iden)

ٌرِهاق

(kahr iden, galib gelen);

ٌدَلَو

(oğlan)

ٌرْ يَط

(kuş) ;

ٌحا فُ ت

(elma) ;

زَو

إ

(kaz)

ٌةَكِلَم

(kraliçe ; meliğin zevcesi)

َوُه

(o) , müennesi:

َيِه ;

َتنَأ

(sen) , müennesi:

ِتنَأ

(35)

[12] Temrîn-4

Okuyunuz ve Türkçeye tercüme ediniz.

ٌنسح ُناتْسُبْلا ِلَه

حِلا صلا ُنْبِْلٍْأ

ٌح

ِلاص ٌنْبِأ

ُتْيَ بْلَأ

ُميِدَقْلا

ٌميِدَق ُتْيَ بْلَأ

ٌنسح ُناتْسُبْلا ْمَعَ ن

ُضَيْ بَأ ُرَ تْ فَّدلا ِلَه

ُناَبْعَ ت

اَنَأ

ْمَعَ ن

ُناَبْعَ ت َتْنَأ َأ

ُميِكَحْلا َوُه َل

ىِضاَقْلا

وُه

ْلَه

ُرَمْحَأ ُرَ تْ فَّدلَأ َل

ُسْمَّشلا ِلَه

ٌةَعِلاَط

ٌةَحيِبَق َيِه َل

ٌةَحِلاَص َىِه ْلَه

ٌةَديِدَش ٌحيِر

ٌرْ يَط زَوِْلْأ

ٌةبِراَغ ُسْمَّشلَأ َل

ٌةَديِدَج ٌراَد

ٌةَديِدَج

ُراَّدلَأ

ٌةَديِدَش ٌحيِّرلَأ

ىِكَذ ٌناَوَ يَح ُبَلْعَّ ثلَأ

ٌةَبِّيَط مُْلَْأ

ُةَديِدَجْلا ُراَّدلَأ

ٌةَلِداَع ٌةَكِلَم َيِه

ٌذيِذل ُحاَّف تلَأ

ٌرِضاَح ُنْبِْلَْأ

ٌةَحيِبَق ٌةَنْ بِأ َيِه

ٌفيِظَن ٌدَلَو َتْنَأ

ٌرِهاَق ٌكِلَم َوُه

Temrîn-5 Arapçaya tercüme ediniz.

(36)

Rüzgar şiddetli midir? Evet . Büyük valide sen misin? (

تنأ له

).

[13]Evet büyük valide benim. Güzel kız. Melik adil ve melike güzeldir.

Güneş gurub idiyor. (

ةبراغ سمشلا

). Güneş tulȗʿ idiyor.

El temizdir. Enli bir ayak. Güzel mahal. Sen iyi oğulsun. O iyi bir kızdır. Elma küçükdür. Ağaç (

ةرجشلا

) büyükdür.

Temrîn-6

Aynı vazife.

Kalem iyi midir? Hayır, kalem fenadır. Mürekkeb siyah mıdır? Hayır, yeşildir. Kitab faydalı mıdır? Evet kitab faydalıdır. Kedi hastadır. Dişi kedi ölüdür. Kaz kuştur. Nehir enli midir? Hayır. Sen yorgun musun? Evet yorgunum. Armut sarı mıdır? Hayır, armut yeşildir. Köpek hain midir? Hayır, sadık ve emindir. Kedi haindir (hain Arapçadır).

Kırâat

َص ٌدَلَو اَنأ

ٌريِغ

َ نَس ُعْبَس ىِرْمَع

ُلَمْعأ َو ُبَعْلأ َو ىِشْمَأ ٍتاَو

ةريِثك ٍتاكرح

ا دوُجْوَم تنك ام ا ئْيَش ُتْنُك ام ؟ ٍتاوَنَس ِعْبَس َلْبَ ق ُتْنُك اَذاَم

ٍتادوجْوَمْلا َّلُك و ىِّمُأ و ىِبَأ َقَلَخ َو ىِنَقَلَخ ىَلاَعَ ت ُهَّللَأ

(37)

Tercümesi

Ben küçük bir çocuğum

ريغص دلو انأ

“Ömrüm” yedi yaşında

تاونس عبس يرمع

[14] Yürüyorum ve oynuyorum

بعلاو ىشمأ

Ve yapıyorum

لمعاو

Çok hareketler

ةريثك تاكرح

Ne idim?

تنك اذام

Yedi sene evvel

تاونس عبس لبق

Hiçbir şey değildim

ائيش

)

مدلكد

(

تنك ام

Mevcut değildim

ا

دوجوم

تنك ام

Cenab-ı hakk beni yarattı

ىنقلخ ىلاعت للها

Ve babamı ve anamı yarattı

ىما و ىبا قلخ و

Ve bütün mevcudatı

تادوجوملا لك و

Temrîn-7 Okuyunuz ve manâsını söyleyiniz:

ع .ريغص دلو انا

تاونس عبس يرم

.ةريثك تاكرح لمعا و بعلاو ىشما .

عبس لبق تنك اذام

تاونس

؟

-.ا دوجوم تنك ام -.ا ئيش تنك ام

.تادوجوملا لكو ىما و ىبا قلخ و ينقلخ ىلاعت ه للا

(38)

Tesniye

10- Her şeyin iki tanesine delâlet ider. Aşağıda olduğu gibi yazılır.

[15]

َو

ٌدَل

(bir oğlan)

ناَدَلَو

(iki oğlan)

ِنْيَدَلَو

(iki oğlanı)

دَج

(bir büyük baba)

ِناَّدَج

(iki büyük baba)

ِنْيَّدَج

(iki büyük babayı)

رِه

(bir kedi)

ِنا رِه

(iki kedi)

ِني رِه

(iki kediyi)

ٌناصِح

(bir at)

ِناناَصِح

(iki at)

ِن يَ ناَصِح

(iki atı)

ٌسْأَر

(bir baş)

ِناَسْأَر

(iki baş)

ِنْيَسْأَر

(iki başı)

ٌنْذُأ

(bir kulak)

ِناَنْذُأ

(iki kulak)

ِنْيَ نْذا

(iki kulağı)

ٌنْيَع

(bir göz)

ِناَنْ يَع

(iki göz)

ِنْيَ نْ يَع

(iki gözü)

ٌمَلَ ق

(bir kalem)

ِناَمَلَ ق

(iki kalem)

ِنْيَمَلَ ق

(iki kalemi)

Müennes isimleri de aynılarıdır.

ِنْيَ تَّرِه

ِناَتَّرِه

ٌةَّرِه

(bir dişi kedi),

[16]

نيتلحن

ناتلحن

ٌةَلْح

َن

(bir arı),

(39)

Tesniyede Tavsîf ve İsnâd

(iki salih çocuk)

ِناَحِلاَص ِناَدَلَو

(salih olan iki çocuk )

ِناَحِلاَّصلَا ِناَدَلَوْلَا

(iki çocuk salihtir)

ِناَحِلاَص ِناَدَلَوْلَا

(iki zeki kedi )

ِنايكذ ناَّره

(zeki olan iki kedi)

نا يكَذلا ناَّرهلا

(iki kedi zekidir)

نا يكذ نا رهلا

(iki mutîʿ hizmetçi kadın)

ناتعيطم ناتمداخ

(itaatli olan iki hizmetçi kadın)

ناتعيطملا ناتمداخلا

(iki hizmetçi kadın itaatlidir )

ناتعيطم ناتمداخلا

(iki büyük ev)

ناتريبك ناراد

(büyük olan iki ev)

ناتريبكلا نارادلا

(iki ev büyüktür)

ناتريبك نارادلا

Kâide- Tavsîfde isim nekre tesniye müzekker olursa sıfat[17] dahi nekre

tesniye müzekker; isim marife tesniye müzekker olursa sıfat dahi marife tesniye müzekker; isim nekre tesniye müennes olursa sıfat dahi nekre tesniye müennes; isim marife tesniye müennes olursa sıfat dahi marife tesniye müennes olur.

Kâide- İsnâdda dahi cins ve adedce mutabakat vardır. Ancak müsnedun

ileyh (mübteda) maʿrife, müsned (haber) ise nekre olur.

(40)

DİĞER MUTABAKAT

(iki zeki kediyi)

ِنْييكذلا نيَّرهلا

نْييكذ ِنيَّره

(iki büyük evi)

ِنْيريب كلا ِنْيَرادلا

ِنْيريب ك ِنْيَراد

Kâide- İsim mefʿȗl hâlinde ise sıfatı dahi meful haline konur.

CEMʿ

13 –Vasfiyyeti hâiz, akıl sahibi isimlere mahsȗs muntazam bir cemʿ vardır ki

(cemʿ-i müzekker sâlim) tesmiye olunur. Teşkîli bervech-i âtîdir.

َنيِمِّلَعُم

(muallimleri)

َنوُمِّلَعُم

(muallimler)

ٌمِّلَعُم

(bir hoca, bir muallim)

َنيِمِداَخ

(hizmet edenleri)

َنوُمِداَخ

(hizmet edenler)

ٌمِداَخ

(hizmet eden) [18]

يننمؤم

نونِمؤُم

نِمؤُم

ينِمِلْسُم

نوُمِلْسُم

مِلْسُم

ِرا س

ينق

نوقِرا س

قِرا س

(hırsız)

نِييرِث ك

نويرِث ك

يرِث ك

(çok)

ينِطاَّي خ

نوطاَّي خ

طاَّي خ

( terzi) MÜENNESLERDE

14- Cemʿ-i müennes salimde bervech-i âtî teşkil olunur.

ٍتاَمِّلَعُم

(muallimeleri)

ٌتاَمِّل

(muallimeler)

َعُم

ٌةَمِّلَعُم

(bir muallime)

(41)

(hizmetçi kadınları) (hizmetçi kadınlar) (bir hizmetçi kadın)

ٍتاَمِلْسُم

ٌتاَمِلْسُم

ٌةَمِلْسُم

ٍتاَنِمؤُم

ٌتاَنِمؤُم

ٌةَنِمؤُم

CEMʿİDE TAVSÎF 15- Cemʿide tavsif bervec-i âtîdir.

نوحلا صلا نوملسملأ

(sâlih ve iyi olan Müslümanlar)

نوحلاص نوملسم

(bazı sâlih Müslümanlar)

نِيحلا صلا نِيملسملأ

(sâlih olan Müslümanları)

نِيحلاص نِيملسم

(bazı sâlih Müslümanları)

Kâide- Sâlim cemʿ-i müzekkere verilen sıfat yine cemʿ-i müzekker sâlim, cemʿ-i

müennese verilen sıfat ise ya cemʿ-i müennes veya müfred müennes olur. Cemʿ-ide isnâd şöyledir:

ٌتاحلاص ُتاملعملا َنوحلاص َنوملعملا

(Muallimeler salihalardır) (Muallimler salihdir)

LUGÂT [*]

نلاْعز

(gayr-i memnȗn, dargın)

طوسبم

(memnȗn)

ٌبِئاغ

(mevcud ve hadır olmayan)

ٌدِهتجُم

(çalışkan)

ٌعٍمل

(parlak)

ٌمٍلظُم

ٌبِعل

(oynayan)

ٌلوغشم

İşi olan)

َعيِطُم ٍتاَمِداَخ

ٍتا

[19]

ُتاَعيِطُملأ تاَمِداَخلأ

ٌتاَعيِطُم تاَمِداَخ

َةَعيِطُملأ ُتاَمِداَخلأ

ٌةَعيِطُم ٌتاَمِداَخ

yahut

ِتاَعيِطُملأ ِتاَمِداَخلأ

َةَعيِطُملأ ِتاَمِداَخلأ

ةَعيِطُم ٍتاَمِداَخ

(42)

(

karanlık olan)

ٌةليَل

(bir gece)

جن

ٌرا

(marangoz)

ٌزا بخ

(ekmekçi) [*]

ٌنلاْسك

(tenbel)

ٌعٍمَتْجُم

(toplanan)

ٌةراح

(mahalle)

َن

ٌراه

(gündüz)

ٌليل

(gece)

امُتنأ

(iki kişiye karşı: siz)

ُنْحَن

(biz)

َّنُتنأ

: müennesi

ْمُتنأ

(çok erkeğe karşı siz)

َّنُه

: müennesi

ْمُه

(onlar)

[*] Bunlar taʿbân gibi tenvin almaz.

]

20

[

َتْيأر

(gördün)

ُتْيأر

(gördüm)

İhtâr- Müfred isimlerin maʿlum hâli fetha iledir.

دَلَوْلا ُتْيأر

ا دَلَو

ُتْيأر

َناصحْلا

ُتْيأر

ُتْيأر

ا ناَصِح

(bir çocuğu gördüm) (bir çocuk gördüm ) (atı gördüm ) (bir at gördüm)

يف

ِتْيَ بْلا يِف

ِعِراَّشلا يِف

يِف

ِةَسَرْدَمْلا

( mektebde) ( evde ) ( sokakta ) ( de )

İhtâr- (

يِف

) den sonra gelen kelimenin nihayeti meksur yani ( esre ile ) okunur.

Temrîn-8

Okuyunuz ve manâsını söyleyiniz:

َفورخلا َتيَأَرَأ

نوحلاص نوملعملا

ٌحلاص ُملعملا

لالا نانيعلا

(43)

؟ َدلولا َتيار نيا

ةسردملايف ملعملا ُتيار َملعملا َتيار

(nerede)

نيا

َر

َنيِملسملا ُتْيَأ

َنيِحلا صلا

يف

ِعماجلا

ِعراشلا يف َدلولا ُتْيَأَر

ِعراشلا يف ٌبعَل ُدلولَأ

؟َنوُطوُسْبَم متْنَأ ْله ِتيبلا يف ٌةرضاَح ُتاملعملا

؟ ٌلوغشم ىِضاَقْلا له

ِناَراَهَ ن و ِناَتَلْ يَل

َنوُنلاْعَز نحن ل

َنوُدِهَتْجُم مُه معن

؟

َنوُدِهَتْجُم

َنوُزاَّبَخْلا

له

ٌلوُغْشَموه معن

[21]

ةطايخلا و طايخلا

ِنلوُغْشَم

ِناَتَبِئاَغ ِناَتَنْ بِلْا

(toplanıcıdırlar yani toplanıyorlar)

َنوُعمتجم َنوُملسملا

ُتاَطايخلا و َنوُطايخلا

َنوُدهتجم

ٌةفيظن ُتاراحلا

ٌةَفيِظَن ُةراحْلا

ُتيَأَر

ِعراشلا يف راَّجنلا

Temrîn-9

Arapçaya tercüme ediniz:

Muallimler mevcuttur. Parlak bir göz. (iki kişiye karşı) Siz çalışkan mısınız? Evet, çalışkanız. (çok erkeğe karşı) Siz meşgul müsünüz? Evet, meşguluz. Dargın mısın? Hayır, memnunum. Müslüman hâl sahibidir. Onlar gayr-i mevcuttur. İyi dikişçi kadınlar mevcuttur. Oğlan çalışkandır. Oğlanı mektebde gördünüz mü?, Hayır, mektebde kızı gördüm. Oğlanı nerde gördünüz?

(44)

Oğlanı sokakta gördüm. Atı gördünüz mü? Evet atı gördüm. Sokak temiz midir? Evet sokak temizdir. El temiz midir? Evet temizdir. Erkek hizmetçiler ve kadın hizmetçiler yorgundur (

نؤنابعت

). Gece karanlıktır. Güneş batıyor mu? Hayır, güneş doğuyor? Hekim meşguldür. İki meşgul erkek. İki çalışkan insan? İki memnun çocuk. İki dargın kız. İki temiz el. İki fena eşek. İki güzel at. İki güzel bahçe. İki temiz kuzu gördüm. İki zeki maymun gördüm. Ekmekçiler tembel midir? Ekmekçiler yorgundur. Kırâat

ِدوسلا ىلا ِحوَّللا ُهجَّتَ ي

هناكم نم ُديشر ُجرخي

ةَقْزِح ُذخأي

ىنميلا ُهَدَي ُعَفرَي للَأ ىلإ لصي

ِحو

[22]

اهِّلحم ىلا ةقرخلا ديعي

ِحوللا ىلع

َبوتكملا اهب وح

مي

اعمج لمعي

اماقْرَأ ُبتكي

ةروشبط لوانتي

ٍلاع ٍتوصب ُبِسحت

Tercümesi

Raşid yerinden “mekânından” çıkar.

هناكم ديشارلا نم جرخي

(45)

Çevirir; oraya doğrulur”.

حوللا ىلا لصي

Tahtaya “levhaya” vasıl olur.

Sağ elini kaldırır.

ىنميلا هدي عفر

Bir silgi (paçavra, bez) alır.

ةقرخ ذخاي

Onunla siler “mahv eder.”

اهب وحمي

Tahtanın üzerinde yazılı olan “şeyi”

ِحوللا ىلع بوتكملا

Silgiyi mahalline –yerine- iade Eder-çevirir.

اهِّلحم ىلا ةقرخلا ديعي

Bir tebeşir alır.

ةروشبط ُلوانتي

Rakamlar yazar.

اماقرأ ُبتكي

Bir cem yapar.

اعمج ُلمعي

Yüksek sesle hesap eder.

ٍلاع ٍتوصب بسحي

Temrîn-10

Okuyunuz ve mânasını söyleyiniz.

.ىنميلا هدي عفري.حوللا ىلا لصي.دوسلا حوللا ىلا هجتي.هناكم نم ديشارلا جرخي

. ةروشبط ُلوانتي.اهِّلحم ىلا ةقرخلا ديعي. ىلع

ِحوللا بوتكملا.اهب وحمي.. ةقرخ ذخاي

(46)

CEMʿ-İ MÜKESSER

16- Arapçada muhtelif gayr-i kıyâsî cemʿler vardır. Bunlara cemʿi mükesser

tesmiye olunur. Bunların bazıları zîrde gösterilir. Her ismin kendisiyle beraber cem-i mükesserini veya cem-i mükesserlerini dahi öğrenmelidir. Çünkü, ekser isimlerin birkaç cemʿ-i mükesseri vardır.

EMSİLE

ا

ٌملاق

(kalemler)

ٌملق

(bir kalem)

ٌدلوا

(çocuklar)

ٌدَلَو

(bir çocuk)

ٌفارشا

(şerifler)

ٌفيرش

(şerafetli ve hecabetli)

ٌلافطا

(mini mini çocuklar)

ٌلفط

(mini mini çocuk) Bunun gibi…

كلف

(gök)

ٌسرف

(kısrak,at cinsi)

ٌرطم

(yağmur)

ٌتقو

(zaman, vakit) 2.

ٌبلق

(yürek)

ٌقوقح

(haklar)

ٌقح

(hak)

ٌدوهش

(şahidler)

دِهاش

(bir şahit)

ٌكولم

(padişahlar)

ٌكلم

(kral, padişah)

ٌبولق

(yürekler) Bunun gibi..

ٌنْيَد

(burç)

ٌمجَن

(yıldız)

ٌبنذ

(günah)

ٌرْهش

(ay)

ٌرْحب

(deniz)

ٌدْنُج

(asker)

[24] 3-

ٌبلَك

(köpek)

لاِك

ٌب

ٌلُجَر

(erkek)

ٌلاجِر

(erkekler)

ٌلَبَج

(dağ)

Referanslar

Benzer Belgeler

TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ. BASIN MÜZESİ

Bakü İslâm Cemiyet-i Hayriyesi, Elviye-i Selâse halkına gereken yardımları yaptığı gibi 100 Oltu halkını Ruslara ve Ermenilere karşı

Bölünmeden farklı olarak birleşme kurumu, 6762 sayılı Ticaret Kanununda (m146,147) tanımlanmıştır. maddeleri değil, aynı yasanın 451 ve devamı maddeleri göz

Venedik’e hiç güvenmediği gibi, açıkça güvenlik nedenleriyle Osmanlı bağlaşıklığını yeğlemiş olan Sırbistan despotuna da güvenmiyordu, öyle ol­ duğu için

Uç noktanın hareket fonksiyonu açısal hareket, yani döner silindirin hareket fonksiyonu ve doğrusal hareket, yani DC motorun hareket fonksiyonu olarak bulunur.

AraĢtırmada çalıĢılan, ALL ve NOTCH sinyal yolağında yer alan RUNX1, IL2RA ve IDH2 genlerinin, çalıĢmaya dahil edilen 52, B-hücreli-Çocuk Akut

Belirtilen koşulun sağlanmadığı durumda, sistemin güç kısıtlamasına bağlı olarak Gauss veya Laplace gürültülü kanalların birbirlerine göre daha iyi

Ülkemizde spor kulüpleri, 5283 Sayılı Dernekler Kanununa göre kurulmakta ve Futbol faaliyeti için o ildeki Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu veya Futbol İl