27 OCAK 2000 PERŞEMBE
CUMHURİYET__________________________________
• •_______
• •___
KÜLTÜR
kultur@cumhuriyet.com.tr
Ferruh Başağa’nm resimleri Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nde sergileniyor
G e o m e trik < 1 u y ai I ılık lar...
E SR A A LİÇ A V U ŞO Ğ LU ___________________‘B en konuşarak değil, düşünerek üreten bir ki şiyim ’ diyor Ferruh Başağa... O, soyut resme yıl larını veren, ‘Bu yola başkoydum , asla vazgeçm e
yi düşünm edim ’ diyebilen 80’lik bir çınar. Bugün Türk sanatında soyut resmin en önemli savunucu su olarak görülmesi kuşkusuz sanatçının bu ka rarlılığına bağlı.
Ferruh Başağa’nın son dönem çalışmalarını gör me olanağı bulacağımız Yapı Kredi K azım Taşkent
Sanat G aierisi’ndeki sergi, sanatçının geçmişinin de bir özeti sayılabilir...
1922’de Yugoslavya’ya giden ve Saraybosna’da teknik okulun elektro mekanik bölümünü bitiren Ferruh Başağa, 1935 yılında İs
tanbul’a gelerek Beşiktaş’taki uçak fabrikasında çalışm aya başlar. U çağın tek bir kanadı için bir yıl boyunca çizim yap m ası onun A kadem i’ye yazıla cağının ilk göstergelerinden bi ri olarak söylenebilir. Tam o günlerde Güzel Sanatlar Akade- m isi’ne kaydım yaptırır.
Akademide önce, Nazm i Zi
ya ve Zeki K ocam em i atölyele rinde desen, renk ve kompozis yon, akşam lan ise Cours de so- ir ’de modelden desen çalışma- lan yapar. O dönemin sanatçı larının yetişmesinde büyük rol oynayan Leopold Levy’nin atöl yesinde çalışmaya başlar. Levy, Ferruh Başağa’nm resimlerini şöyle tanımlıyor 1949’da: “Fer-
ruh’un bugün gergin olan ipin üzerinde kendisini bu ipin niha yetine kadar götürebilecek cam baz değneğini bulm uş hali var.”
1940’ta Akademi ’den birinci likle mezun olur. O yıla kadar A kadem i’den birincilikle m e zun olanların Avrupa’ya gön derilmesine karşın, ikinci Dün ya Savaşı çılanca gitmesi erte lenir sanatçının.
Ferruh Başağa resim serüve
nini üç döneme ayırıyor ve ekliyor: “A slında bu
yetm iyor beşe ayırm anı gerek...”
Oto-portre etiketi ‘ arm utla değişince...
Birinci dönemini 1935 ile 1945 yıllan arası ola rak sınırlıyor: Akademi atölyelerinde teorik uygu lama ve araştırma... Bu dönemde doğadan peyzaj lar, natürmortlar, nüler yapar. Sanatçı, ikinci dö nemini ilk kişisel sergisini açtığı 1945 yılıyla baş latıyor.
Bü yıllar kavram değişikliği, doğal ve yapay düşünceyi kavramak, doğadan arınmak için çalış makla geçer. İ947’den başlayarak soyut lirik an latımı, 1960Tarda taşizmi deneyerek geometrik soyut aramalan sürdürür Ferruh Başağa.
Sanatçının üçüncü ve son dönemi 1970’lerde baş
lıyor. Sanatsal geometri estetiği resme başladığı dö nem de de vardır, çünkü daha önce edindiği meka nik çizim öğrenimi, uçak kanat tasarım lan ve çi zim ler onu geometriye götürmüştü. Sanatçının Heybeliada’da yaptığı mozaik duvar resmi de bu nu gösteren örneklerden.
Ferruh Başağa için C ezanne’ın çok önemli bir yeri var. “C ezaim e için soyut resm in peygam beri
diyorlar. K übizm , soyut resim onunla başlıyor. On dan sonra birçok isim var. Am a C ezanne’ınyeri baş ka. Boşluk içinde form u korum uş o. Bu form da da kübizm in tem elleri yatıyor. Bu nedenle Picasso, Matisse ve Braque’dan fazla C ezanne’a yöneldim.”
Ferruh Başağa’nın resimlerinin en önemli özel liği geometrik form üzerine kurgulanmış olması.
Resimlerindeki yatay ve dikey çizgiler ve bunla rın kesişmesiyle oluşan üçgenler sanatçının aldı ğı eğitimden izler taşıyor. Ferruh B aşağa’nm çiz gisel kompozisyonlarının elle tutulurcasına dina mik ruhu, renklerle birleştiğinde soyut ‘m anzara
lar’ haline gelmesi şaşırtıcı değil. Çünkü onun üç genleri, yatay-dikey çizgileri izleyicinin hayal gü cünü sonuna dek kullanmasına olanak veriyor.
Ferruh B aşağa’nm resimlerine isim vermeme si ‘hoş’ bir anıya denk düşüyor. “İnşan, çalışm ası
na isim verdiği zam an bir eşyaya dönüşüyor. Bun- lardan arınmak için kompozisyona vönddiın. 1945’te açtığım ilk kişisel sergide resim lerim e isim verm iş tim . Bu sergide yer alan iki resim ; arm ut ve bir oto- portreydi Fakat etiketler yapıştınlırken karıştığı için oto-portrenin altına ‘arm ut’, arm utun altına
‘oto-portre’ diye yazılm ış. Sabri Berkel gelip; “ Sen ne zaman armut oldun” deyince, bu olaydan etkilen
dim . Ve artık resim lerim e isim verm em eye başla dım.”
‘•Çağdaş sanat soyut resimle
yansır’
1949’a kadar çeşitli aramalar yapar Ferruh Ba şağa ancak 50’li yıllardan sonra tamamen soyuta yönelir. 60’lı yıllardan sonra ise geometrik form arayışlarım geliştirir ve tamamen geometriyi be nimser.
Ferruh Başağa’nın karakteristik özelliklerinden birinin, soyutu benimserken organik formlara hiç yüz vermemiş olması söylenebilir. Geçen yıla ka dar kompozisyonlarındaki üçgenlere kontras ola rak sadece bir yuvarlak koyan sanatçı, artık bunu da çıkarmış görünüyor resimlerinde. Ge ometrik ve soyut resmi ikiye ayırıyor. Onun doğa ile hiçbir ilgisi yok. Doğa hiç bir biçim de girmiyor resimlerine. Orga nik formlardan kaçıyor Ferruh Başağa.
“B u yuvarlak kontras, re sim leri görenlerde kayık izle nim i v erd i Bu ‘kayıklara’ ar
tık son verdim . 1999’da çalıştı ğım resim lerde artık bunlar yok. D aha da geom etrik olana gidiyorum . Örneğin Piram it’le- re. Ç ünkü en eski geom etrik form lardan biri p iram it Sanat tarihine geçm em iş am a bana göre K abe de geom etrik; dik dörtgen içinde bir küp... Tama m en geom etrik bir konstrüksi- yon içinde yapılm ış. Son dönem kom p ozisyon larım d a çok ça form üzerine çalışıyorum. Renk te nasıl arm oni varsa form da da arm oni olm ası gerekiyor. H er ik isin i de azaltm aya çalışıyo rum şim di. Daha sade, m ini m alist, iki-üç üçgenle kompozis yonlar yaratm ayı düşünüyo rum . R esim sanatı ne kadar sa de olursa o kadar etkili olur di ye düşünüyorum .”
Çağdaş sanatın ancak soyut resimle dile geldi ğini düşünüyor Ferruh Başağa. î 970 yılına dek ser best resim çalışmalarım sürdüren sanatçı, 1971 ’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde mozaik ve vitray atölyelerini kurmak ve yönetmekle görev lendirilir. Ferruh Başağa’mn geniş kitleler tara fından tanınmasında kuşkusuz vitray ve mozaik lerinin önemli bir payı var. Sanatçı bir bakıma vit ray ve mozaikleri ile sanatın toplumsal yanını des tekledi.
“Sanat doğrudan halkla kurulm uş bir yöntem dir. Sanatın hangi dalı olursa olsun toplum a yöne liktir. 1950’lerd e, beş liraya resim verirdik yine de alm azlardı. 1970’lere kadar vitray ve m ozaikle ge çinebildim .”
/ / Son dönem kompozisyonlarımda çokça form üzerine
çalışıyorum. Renkte nasıl armoni varsa formda da
armoni olması gerekiyor. Her ikisini de azaltmaya
çalışıyorum şimdi. Daha sade, minimalist, iki-üç üçgenle
kompozisyonlar yaratmayı düşünüyorum. Bence
A A
resim sanatı ne kadar sade olursa o kadar etkili olur. / /
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi